4 gözle beklediğim gün gelmişti. 1 Ocak, Perşembe Günü’ne denk geldiği için, kimi firmalar ve okullar Cuma Günü’nü de tatil yapmış, hafta sonu tatiliyle birleştirmişlerdi. Özgü ve İlke 2’şer günlük izinle birleştirip, toplamda Cuma’dan Pazartesi’ye 9 günlük bi tatil ayarlamışlardı. 27 Aralık Cumartesi akşamı saat 7 gibi uçakları inecekti. Müge Abla benimle birlikte havalimanına geliyodu. Dönüşte de onun evine geçip akşam yemeği yiyecektik.
2 haftalık gelişmeler şu şekildeydi. Çok yoğun bi tempoda çalışıp, işten eve rutinimiz devam ediyor, Cumartesi Pazar sabah akşam Müge Abla’yla yürüyüş yapıyor, sadece Cumartesi günleri akşam Publarda bira içiyorduk. Pınar kısmına gelecek olursam, yeni bir Instagram hesabı oluşturmuştum. Brittany diye Kanada’lı 30 yaşlarında bi kadındı yeni profilim. Yaşı müsait olanlar bilir 2000’lerin sonuna doğru MySpace diye sosyal medya ağı vardı. Oradan bir çok kızla tanışmış, mail, msn gibi yollardan onlarca çıplak fotoğraf ve video almıştım. Şayet bi gün lazım olur diye de kendi sayfalarında paylaştıkları günlük fotoğrafları da kaydetmiş, muhteşem bi database oluşturmuştum. 2 hafta olmuştu Brittany hesabım, güzel ve eğlenceli bi kadın profili olduğu için ( aslında direkt kadın olduğu için ) kısa sürede çok fazla takipçim olmuştu. Profilimde köpeğimle olan fotoğraflar, çeşitli manzara ve sanatsal fotoğraflar paylaşıyor, çok nadir de selfie tarzı şeyler paylaşıyordum. Cinsellikle uzaktan yakından alakası olmayan çok tatlı bi hesaptı. ( Görseniz aşık olup, kredi çekersiniz, o derece )
Peki amacım, planım neydi ? Öncelikle ilk 3 ay hiçbir şekilde Pınar’la alakalı bi girişimde bulunmayacaktım. Sağlam, görece uzun süreli, takipçisi çok fakat doğa, sanat, ünlü kişiler dışında çok az normal kişiyi takip eden tutarlı bi karakter yaratacaktım. 3 ay geçtikten sonra şu şekilde bi yol haritası izleyecektim.
O dönemlerde insanlar instagram postlarının altına çok fazla hastag ekleyip daha fazla insana ulaşmayı hedefliyordu. Pınar’da köpekleri çok sevdiği için, #puppy #lifewithdogs gibi hastagleri çok sık kullanıyordu. O hastaglerden tesadüfen hesabını bulmuş gibi davranacaktım. Yoksa Allah’ın Kanada’lısı nereden bulacaktı Pınar’ın hesabını. Ve nihayetinde belli süreli konuşmadan sonra lezbiyen ilgimi belli edecek, Pınar’la sexting yapacaktım. Elimde Brittany’nin çok fazla çıplak materyali olduğu için, birbirimize fotoğraflar hatta videolar yollayacaktık. Kafamda bu planı kurarken bazen kendime çok gülüyor, şeytandan 3 dakika önce doğmuşsun piç diyordum.
Akşam olmuş, Müge Abla’yı alıp arabayla havalimanına doğru yola çıktık. Vardığımızda uçağın inmesine 10 dakika vardı. Aşırı heyecanlı ve mutluydum. Sabırsızlıkla bi ekrana bi saate bakıyordum.
Müge : Ya ne tatlısın, nasıl heyecanla sevgilisini bekliyor, imrendim valla sana
Ben : Valla çok özledim abla. Tanışınca göreceksin, o kadar tatlı ki Özgü. Ablası İlke de öyle, çok seveceksin 2’sini de.
Müge : Ya eminim ona canım benim. Aksini asla düşünmem, sen en iyisine layıksın. Lan keşke gerçekte ablan olsaydım.
Ben : Abla inan ki ablam neyse sen de aynısın. Çok seviyorum seni.
Nihayet uçak inmiş, bagajlar için uzun süre bekledikten sonra, 2 güzel yüzlüm gülümseyerek bize doğru geliyordu…