Pazar sabahı uyandığımda 4’lü whatsapp grubumuzda dünya kadar mesaj vardı. Oraya bakmadan Özgü’nün mesajına baktım, günaydın bitanecik yazmıştı. Bu çok hoşuma gitmiş, cevap vermeden direkt aramıştım. Geçmişten beri herkes ses tonumu çok beğenir, çok tahrik edici olduğunu söylerlerdi. Genel olarak en panik hallerde bile çok sakin kalan bi insan olduğumdan, konuşmalarda da sakin ve anlaşılır olurdum.
Özge : Efendim
Ben : Günaydın güzel şey
Özge : Günaydın, aramanı görünce çok şaşırdım, inan hiç beklemiyordum. Hatta mesaj attıktan sonra da çok utandım
Ben : Saçmala daha neler ( Gülerek )
Özge : Şey bugün planın var mı?
Ben : Öğleden sonra Esin’le buluşucaz, kaça kadar otururuz bilmiyorum ama ondan sonra herhangi bi işim yok istersen buluşalım sana da uyarsa
Özge : Sen de kalayım mı bugün? Sabah işe senden giderim
Ben : Olur da annen?
Özge : Teyzem bizde oğluyla, ona hafiften çıtlattım tamam dedi ben kalırım ablamla
Ben : Çok sevindim, hem şu hiç olmayan şeyi konuşuruz
Özge : Yaaa utandırmasana, zaten sesin acayip tahrik ediyo şu an keşke yanında olsaydım
Ben : Tamam tamam sustum. Kapatayım ben şimdi, bizimkiler gruba yazmış senle ilgili dedikodu dönüyo muhtemelen
Özge : Offf ya çok utanıyorum
Ben : Saçmalama minnoşum, utanılacak bi şey yok, hadi çok öpüyorum seni, görüşürüz
Telefonu kapattıktan sonra gruba girdim, Esin konuyu biliyodu zaten Cenk ve Hale milyon tane şey yazmışlardı. Esin no comment yazmış, Erdem açıklar etik değil diyip dalga geçmişti. Lan işiniz gücünüz yok mu sizin, ergen ergen hareketlere bak yazdım. Hem Cenk bugün Pazar sen evde temizlik yapmıyor musun ne bu rahatlık diye dalga geçtim. Kahvaltı sırasında Esin’i aradım nerde buluşalım diye sordum Cihangir’e çıkalım, ben duş alıp hazırlanıp çıkarım dedi. Ben de acele etme ben önden giderim zaten, Özge’ye hediye bakarım Taksim’de pasajlarda dedim.
Taksim’e çıkıp Özge’ye çok tatlı pijama şort ve sweat aldım. Gece bende kalacaktı hoşuna gider diye düşündüm. Buluşacağımız mekana geçip bi bira söyledim. 2. Biranın ortalarında Esin gelmişti.
Esin : Kuşum çok beklemedin di mi
Ben : Yok be takıldım öyle bi bira içtim daha
Esin : Ne aldın Özgü’ ye
Ben : Bak bunlar, güzel mi, beğenir mi ?
Esin : Çok tatlılar, bayılır canım ne beğenmesi
Normal sohbetten sonra konu Özgü ve bana gelmişti. Söze Esin başladı
Esin : Erdem bak çok tatlı, inanılmaz hasas bi kız, içinde gram kötü niyet yok. O yüzden hep seninle sevgili olsun istiyordum. Şayet devamı falan gelmezse çok üzülür, kız yıllardır dana hayran. Lütfen incitme olur mu ?
Ben : İncitmek ne tanımıyor musun beni, ayrıca gerçekten çok hoşlandım, garip bi tatlılığı var. Sen bu arada biliyo muydun ?
Esin : Neyi biliyo muydum, anlamadım
Ben : Bakire olduğunu
Esin : Yani açıkça konuşmadık ama tahmin ediyordum, hatta emin gibi bi şeydim, noldu ki ?
Ben : Okulda falan sevgilisi yok muydu hiç
Esin : Hiç yoktu, ilk Taksim’de tanıştırdım ya sizi 2. sınıftayken sürekli seni sorardı, kız bildiğin platonik aşıktı sana
Ben : Ya keşke bu kadar görmezden gelmeseydim, üzüldüm şimdi
Esin : Oğlum boşver geçmişi, şimdi birliktesiniz işte, önüne bak
Ben : Özgü’yü de çağırayım mı, senden sonra buluşalım dedim de gelsin o da hem sen de gitme hemen
Esin : Dur arıyorum
1 saat sonra Özgü’de gelmişti. Gelir gelmez Esin’e sarılmış, öpücüklere boğmuştu. Sonra bana yanaştı, saçlarını okşayıp dudaklarından öptüm. Çok tatlı bi etek giymiş, altında babet ayakkabıları, son düğmesine kadar ilikli çok hoş bi gömlek giyinmişti. Fransız filmlerinden çıkmış kadınlar gibi, muhteşem bi güzelliği vardı.
Akşam olmak üzereydi, yürüyerek Beşiktaş’a indik, Esin’e evine kadar eşlik ettik. Sonra içecek bi şeyler alıp, taksiye binip evime geçtik.