MÜZİK ÖĞRETMENİM SUNA Serisi - Toplam 8 bölüm +

MÜZİK ÖĞRETMENİM SUNA 6

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Suna Japonya’ya gidişini anlattıkça, meselenin derinliği beni içine çekmişti.

Diğer yandan, ilk buluşmamızda havalandırmayı açmak için çıktığı sandalyede iç çamaşırı giymediği halleri, yaladığımda ağzımda kalan tadı, buz parçalarıyla taşşaklarıma yaptığı masaj da gözümün önünden gitmiyordu.

İçimdeki dürtü resmen vahşiydi. Suna’yı kucağıma alıp indirmeden, kavradığım kalçalarını vücuduma hızla çekerek ve kendi vücudumu da hızlıca ileri iterek olabilecek en yüksek sesi çıkaracak şekilde motor pistonunun iniş kalkışı gibi sikmek, meme uçlarını ısırmak, dudaklarını öperken kanatmak ve saçlarını geriye doğru çekip gırtlağının ta içine boşalmak istiyordum.

Bunu hissi baskı altına almak için hiçbir şey yapmadım. O Japonya’ya iniş hikayesini anlatırken artık zihnim onu dinlemeyi bırakmıştı. Durumu fark etmiş olmalı nefes alış verişlerimdeki hızlanmadan, vücudumdaki sıcaklığın artışından.

Başım hâlen onun göğsüne yaslıydı, çenesi başımın üstünde durur halde bana hafif sarılmış anlatıyordu.

Eliyle alnıma dokundu, başımın üstünden öptü, tişörtümü çıkardı. Sonra pantolonumun düğmelerini çözdü, “pantolonunu çıkar” dedi. Dediği her şeyi harfiyen yerine getiriyordum.

Ses tonu emredici bir ses tonu değil, etkileyici bir ses tonuydu. Zaten bu kadar yükselmişken bana emredici bir ses tonuyla konuşsa tepki verebilirdim, içimde bir canavar vardı sanki. Bir erkeğin enerjisini yönlendirmenin bütün yollarını biliyordu sanki.

Üzerimde sadece geniş bir boxer kalmıştı. Yatağın yanında duran etajerin çekmecesinden bir göz bağı çıkardı ve başımdan geçirdi, “sırt üstü uzan, enerjin çok güzel ama doğru değil” dedi. Alamamıştım neyi kast ettiğini, “seni biraz rahatlatalım” dedi.

Gözüm bağlı olduğu için bir şey görmüyordum ama etajeri tekrar açtığını anlayabiliyordum seslerden.

Krem şişesini sıkar gibi bir ses geldi. Bir an endişe etmedim değil, tutup bir tarafıma hiç olmadık bir şeyler sokabilirdi, neticede hiç bilmiyordum nasıl bir insandı, neler yapacaktı. Asla tahmin edilmesi mümkün değildi bir sonraki adımının. Heyecanım yükselmişti iyice.

“Gözlerini kapat, simsiyah bir perde üzerinde beyaz bir nokta olduğunu hayal et, sadece ona odaklan ve direktiflerimi yerine getir” dedi, “tamam” dedim.

Gözlerimi kapattım, söylediği şeyi hayal etmeye çalıştım. Sikim halen taş gibiydi. İki elini arkadan kalçalarımın arasına uzattı, sikimin altından tuttu, ellerinin içinde sağa sola doğru ovalamaya başladı. Daha ilk dokunuşunda dikkatim dağılmıştı bile.

Sol eliyle alttan sikimin kökünü tuttu, sağ eliyle üstten sikimi kavrayıp kendime doğru hafif hafif çekip bırakmaya başladı. Bir çeşit akordiyon gibi oynuyordu sikimle ve taşşaklarımla.

Kökünden tutarken parmaklarını taşşaklarıma dokunuyor ve çekiyorken, sikimin uç kısmını da itiyordu. Böylelikle iki yöne doğru da zevk alabilir durumdaydım.

Sadece bununla da kalmıyordu. Yukarı aşağı yöne farklı anlarda sikimi çekerken, aynı zamanda avucunun içinde sağa ve sola doğru da ovalıyordu.

Suna bunları nasıl biliyordu? Hiçbir porno filmde, erotik hikayede, gerçek hayatta görmediğim şeylerdi bunlar. Yeryüzünde böyle bir kadın bulunabilir miydi?

Artık öyle zevk almaya başlamıştım ki inceden inliyordum, nefesim kesiliyordu. Neredeyse boşalacakken durdu.

Yavaş yavaş ellerini sikimden ve taşşaklarımdan çekti. Ellerini kalçalarımın üstüne koydu, bir süre bekledi. Nefesim yerine gelmişti. Biraz da olsa sakinleşmiştim.

Sonra bacaklarını açıp üstüme uzanacak pozisyona geldi. Kalçaları ayaklarımın ucundaydı.

Üzerime doğru eğildi, kalçalarımı ischium kemiğime doğru baş parmaklarını kullanarak itekledi. İschium kemiği, leğen kemiğinin köşe uçlarındaki kemiktir. Hiçbir zaman uyarılması akla gelmeyen bir noktadır, sadece Suna’nın aklıma gelebilecek bir hareket. Bu beni bir anda yeniden tahrik etmişti. Hem kalçalarıma masaj yapıyor, hem de keşfettiği o noktaya hafif hafif baskılar yaparak beni benden alıyordu.

Daha sonra iyice eğildi. Hâlen sırt üstü uzandığım ve sikimi de kendine çektiğinden ötürü ortada olduğu için, iyice eğilince dudaklarını sikimin ucunun alt kısmında hissettim, öpücük kondurmuştu. Sonra tekrar dik konuma geldi, yine eğilirken baş parmaklarıyla ischium kemiklerimi uyardı ve bu sefer taşşaklarımı arkadan hafif ısırdı dişleriyle. Yine dik konuma geldi, bu sefer eğildiği zaman dilini külah gibi yapıp göt deliğimden birkaç milim içeri itekledi. Artık patlamama ramak kalmıştı. Yine durdu.

Bana dizlerinin üstüne kalk, kedi gibi dur, belini iyice eğ dedi, aynen yaptım bütün söylediklerini.

Sikim hâlen çok sert olduğu için arkamdan elini uzattı, sikimi kendine doğru çekti. Sol eliyle ucunu ovalamaya başladı, eğilip taşşaklarımı öptü, sonra kendini geri çekti, sikimi daha sert kavradı ve taşşaklarıma ses gelecek şekilde ama çok da olmayan bir şaplak attı. Zaten zevkten bayılmak üzereyken bu beni iyice zirveye yaklaştırmıştı, artık saniyeler kalmıştı boşalmama.

Ayağa kalk, yüzünü bana dön dedi, döndüm. Herhalde sikimin ucunu güzelce emip gırtlağına boşalmamı sağlayacak diye düşünürken “tamam – bu kadar” dedi.

Bu, aramızdaki şifreydi. Suna bunu söylediğinde sadece “evet” diyecektim ve başka hiçbir şey söylemeden oradan ayrılacaktım. Öyle de yaptım. Sinirlerim laçka olmuştu, boşalamamıştım.

Eve geçer geçmez sert bir mesaj hazırladım, gönderemedim bir türlü, merak ediyordum neden böyle davrandığını.

Telefonum mesaj sesiyle titredi bu düşünceler içindeyken: “Bana kızdığını biliyorum. Ama sabretmeli ve beni dinlemelisin. Bu yaşadığın hazlar henüz okyanusta bir bardak su bile olamaz. Yarın değil öbür gün Sinop’a gideceksin. Bu gece dinlen. Yarın sabah hazırlıklarını tamamla. Uçak biletin, bütün ulaştırma planların hazır. Hilton’da 1 gece geçireceksin.”

Bana yaşattıklarını düşününce, beklemeye değer olduğunu biliyordum. “Tamam” dedim, beklemeye başladım.

← Önceki Hikaye
MÜZİK ÖĞRETMENİM SUNA 5
Sonraki Hikaye →
MÜZİK ÖĞRETMENİM SUNA 7
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar