DAĞ EVİNE SÜRGÜN Serisi - Toplam 12 bölüm +

DAĞ EVİNE SÜRGÜN 4

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

İnsan görmemek farklı bir ortamds oturmak bunların hepsi tetiklemis olabilirdi veya gerçekten içimizde vardı, emin değildim. Ama gerçek ve yaşananlar çok açıktı. Yasak bir olayın cinselliği tavan yapmıştı. Bir daha o gunden sonra hiç yan yana gelemedik ablamla. O annemlerin yanında normal davranırken, onlar yokken mesafeli ve uzak davranıyor, konuşmaktan çekiniyordu. Anlam verebiliyordum. Sonuçta çok imkansız bir şey yaşamıştık ve o da benden kontrolü kaybetmiştik. Yeni insanlar görmemek ve başka ortamlara girmemekte buna zemin oluşturmuştu.

Yaz dönemi bizim için harika geçmeye başlamıştı. Babam artık lüks restoranların tedarikçisi olmuş, organik sebzelerimiz cok beğenilmişti. 10 liraya satılan domatesi biz 50 liraya satıyorduk ve muazzam para kazanıyorduk. Kenevirden de düşündüğümuz gibi olursa, kısa sürede çok iş yapmış olacaktık.Ama her başarının bir düşmanı olacaktı o yüzden daima tebirliydik. Şehre giderken ara yoldan giderdik, dağ yolundan. Bu yüzden dedemin köyünden geçmemize gerek kalmazdı. Onlar bizi yaşamaya çalışan olarak görseler de, biz çok iyi para kazanmaya başlamıştık. Fakat bir gün dağ yoluna, dağdan kayalar düştü ve yol kapandı. Açılması için başvurduk ve en az 15 gün içinde açılabilir denildi. Bizde istemeye istemeye dedemin köyünün içinden geçmeye başladık. Babam römorku her gün ağzına kadar domates ile doldurup, hiç uğraşmadan restoranlara satıyordu. Ama bunu her gün yapınca, halamlar hepsi gördü. Kıskançlıklarını köye girince havasından bile hissedebiliyorduk. Babam kimseye pas vermeden direkt şehre gidiyordu. Bunların yanında yaz sonunda muhtarlık seçimleri vardı ve babamın 1 küçüğü olan Mürşide halam adaydı. Ne anasının gözü bir kadındı o.Esmer dudağının üstünde küçük bir beni olan, başörtülü çakal bir kadındı.Bir gün babam ile akşam yemekten sonra çay içerken sohbete başladık. Eskisi gibi otoriter birisi değildi ve ben bu halinden çok memnundum. Babam halamların ektikleri tarladan bahsetmişti. Ayçiçeği ektiklerinden bahsetti.

Ben- Baba, oralarda hastalık var verimli olmaz ki. Hatırlasana biz de bir keresinde hiç verim alamamıştık.

Babam- Doğru evet ama bu sene fiyatı tavan yapmış ve bu açlarda ekmiş. Onlarda biliyor da salak işte ömürlerinde doğru düzgün iş mi yaptılar.

Ben- Baba ben diyim bu sene cepten yerler.

Babam- Nerden yerse yesinler, yeter ki bize bulaşmasınlar. Haaa bu arada muhtarlık seçimi yaklaşıyor, Mürşide aday, sakın ha bak sakın o yüzsüz gelir eve dama sokmak yok. Oy vermek hele hiç yok.

Ben- Sen merak etme baba, ben onların icabına bakarım. Yaklaştırmam kimseyi.

Babam- Aferin oğlum. Onlar para için yapmayacağı şey yok.

Herşey yolundaydı, bir gün şehre gittim ve köye kablolu uydu bağlantılı internet aldım. Artık evimizde internet olacaktı. Babamın verdiği paraları biriktirmiştim ve 1 yıllık parasini yatirmistim. Babam da memnun kaldı annemde ablamda. Canımız sıkılıyordu, hem en azından telefondan da olsa farklı insan görürdük ve ablamla aramızda olan şeye bir son verirdik diye düşündüm. Bunu imalı bir şekilde babam varken söyledim ve ablam bana baktı. Beni anladığını hissettim, kendimce bir teşhis koymuştum ve çözümü bu olabilirdi. En azından kimse yokken porno izler, içimdeki dürtüleri bu sayede dizginleyebilirdim. Ablam internet geldikten sonra bana artık biraz yumuşamış davranıyordu. Çünkü ben bu aramızdaki elektriğe son vermek için uğraşıyordum ve farkındaydı.

Dedemin köyde o kadar fazla muhtar adayı vardı ki, her sülale kendi adayını çıkarmıştı. Dedem de ölünce ortalık boş kalmıştı. O yüzden oylar bölünecek, 1 oy bile çok fark edecekti. Bizimse umrumuzfa değildi, oy kullanmayacaktık ve tek odak noktamız keneviri zarar gormeden satmakti. Öyle de oldu. Devlet erkenden hasat etmemizi istedi. Verdikleri parayi duyunca, babamın gururlu bakışlarını buğulu gözleri gösterdi. Başarmıştık. Dedemin yanında 3 kuruş para alıyordu, tırnağından arttirdiklari ile anca bu yaşında 1 traktör almıştı. Şimdi ise bu yaşına kadar kazandığının kaç katını kazanmış hatta, hizbe evlerden birinin tamiratını yapacak bir düzeye gelmiştik. Halamlar ise ayçiçeğinden zarar ettigini şehirde duymuştuk. Artık o mahsulü kaldıracak bir toprak değildi onlar ve aç gözlü olmalarından dolayı zarar etmişlerdi. Enistemler omurlerinde neyi başarmıştı ki bunu basarsinlar.

Babam evimizin 500 metre ilerisinde ki, 2+1 eski evi tadilat için malzemeleri almışti ve hepimiz tadilat etmiştik. Artık annem ve babam orada kalacaktı. Bizde aynı evimizde kalacaktık. Ablam annemlerin odasında yapacaktı. Ben yine salonda. Babam annem çok mutluydu. Artık rahat rahat sevisebilirlerdi. Mağaraya bile ihtiyaç duymayacaklardi. Zaten kışın orası soğuk olacağı için bunu yaptıklarına eminim. Ablamla benim yalnız kalmamız başta gersede bizi en azından uzun bir suredi cinsel bir gerilim olmadığı için bizde memnunduk. Yemekleri yeni evde yedikten sonra biz eski eve geçiyorduk. Baya baya bekar evi gibi olmuştu bizim ev.

Bizim kazandığımız parayı, ektigimizi halamlar duymuştu. Sağda solda konuşmuşlar, suyun olduğunu duyunca da fenalık geçirmisler. Çünkü su bizim tarlaları onlarınkinden daha verimli hale getirmiş, daha değerli hale getirmişti. Muhtarlıklar kıyasıya bir rekabet vardı, herkes 1 oy peşine düşmüştü. Diğer sülalerden insanlar bizim buraya gelip oy istemişler ama biz hepsini reddettmistik.

Günlerden bir gün babam annem ile şehre gittiğinde, ablam ve ben yeni evin eksiklerini gideriyorduk. Bir araba sesi duyunca, tüfeği aldığım gibi dışarıya baktım. Kimseye guvenimiz kalmamıştı. Araba yaklaşınca halam olduğunu anladım. Tek başına geliyordu. Yanında eniştem yoktu. Bizi gördü arabadan indi ve mağrur bir şekilde yanımıza geldi.

Ben- Ne diye geldin buraya hayırdır.

Mürşide- Halam insan halasını böyle mi karşılar. Yok mu selam sabah.

Ben- Yok, git başka yerde ara selamı sabahi.

Mürşide- Ya sen büyüdün de böyle delikanlı mi oldun. Oğlum siz küstünüz bize, biz bişey yapmadık. Boşuna hala laf etme.

Ben- neyse ne. Ne istiyorsun niye geldin, gerçi senin niye geldiğini biliyorum. Oy istemeye geldin değil mi ?

Mürşide- Ya hem o var hem de halinizi hatırınızı sorayım diye geldim.

Ben- Bak sen tesadüfe tam da muhtarlık seçimleri yaklaşırken. Bizden sana oy yok, boş yere mazot yakma. Hadi köyüne hala.

Mürşide- Oğlum insan halasını kovar mi ? Tamam oy verme suyunda mı yok.

Ben- Susuz yeri siz verdiniz bize, dedemi siz gaza getirdiniz ya. Size su da yok. Hadi selametle.

Halam kuyruğunu kıstırıp öfkeli bir şekilde arabasına binip gitti. Ablam o giderken kahkaha attı. İyi olmuştu. Onlarin yüzünden ne zorluklar çekmiştik. Akşam olunca babama anlattım. Babam bile uzun zaman sonra kahkaha atmıştı. Daha sonra yarın şehre gitmemi, bu yil ne ekebiliriz onu araştırmamı istedi. Babam sıcak parayı sevmişti. Ayrıca inekler için igne almamı, gebe kalmalarini sağlayacaktık yapay olarak. Bende tamam dedim ertesi gün erkenden şehre gittim ve araştırmaya başladım. Bizim veterinere gittim iğneleri aldım. Babam ahırı büyütmek istiyordu. O da zaten uzun zamandır yavaş yavaş tadilat ediyordu oraya.

Ziraatciler ile buluştum, fikirlerini aldım. Devlet desteklerini araştırdım. En sonunda internet kafeye gittim. Ama hep gittiğim kafe o gün kapalıydı, cenazeleri vardı. O yüzden başka internet kafe aramaya başladım ve bilmiyordum. Öyle yollara girdim ki, insanlara sora sora yolu kaybettiğimi sandım. Tam bulmuştum ki, bir de ne göreyim. Halam mürşide, hızlı hızlı başını öne eğmiş bir apartmana giriyor. Ne işi vardı onun burda. Arkasından hızlıca gittim. Asansör 4.kata çıkmıştı. Hemen dışarıya çıktım, apartmana doğru kafamı kaldırdım. Pencerelere bakinmaya başladım. Halamı görmüştüm, perdeyi çekerken fark etmiştim ve yanında bir adam vardı. Ulan yoksa hala yoksa düşündüğümü mu yapıyordun.

Beklemeye başladım, internete bı yarım saat baktım ve halamı beklemeye koyuldum. 2 saat beklemiştim en sonunda çıkmıştı. Hızlı adımlarla kendini kaybettirdi ama ben adamı merak ediyordum. 2 dakika sonra adam çıkmıştı. Adamı takip etmeye başladım. Beraber dolmuşa bindik, indiği yerde indim derken. Bir dükkana gelmişti. Sigorta dükkanı. İçeriye girer girmez bir kız çocuğu baba diye boynuna atladı ve yanındaki kadın da hosgeldin kocacım dedi. Bingo. Düşündüğüm olmuştu. Karısı ve çocuğu gidince, içeriye girdim. Adam beni karşıladı sohbet etmeye başladık. Ben sanki eve sigorta yaptıracak gibi sorular soruyordum ama sonunda dayanamadım.

Ben- Mürşide halam da sigorta yaptırdı yani ?

Sigortacı- Ne, kim mürşide anlamadım.

Ben- Lütfen salağa yatmayın. Ben herşeyi biliyorum. O yuzden tüm olanı biteni duymak istiyorum. Eğer ki bana yalan söyler veya geldiğimden halamın haberi olursa. Karın ve kızın senin kim olduğunu öğrenir.

Sigortacı- Ne diyorsun tehdit mi ediyorsun sen beni hemde benim dükkanımda

Ben- Hayır sana bir yol gösteriyorum karar senin.

Adam daha fazla dayanamdi ve olanı biteni anlatmaya başladı. Çok şaşırmıştım. Daha yeni birşeydi bu. Dedem öldükten sonra olan bir şeymiş, nasıl tanıştıklarını herşeyi anlatıyordu. Eniştem buraya sigorta yaptirmaya geldiği esnada tanışmışlardı. Sok olmustum ama bunlar duymak beni hem mutlu hem sinir etmisti. Elinden aldım adamın telefonu ve ne konustularsa, bir birilerine ne fotoğraf artılarsa hepsinin fotosunu çektim. Daha sonra adama söz verdim. Bir daha beni görmeyecekti.

Durakta dolmuş beklerken, halam mürşide şansa beni görmüştü ve beni birakabilecegini söyledi. Bende fırsat bu fırsat diyip aracına bindim. Binmemi beklemiyordu. Ama benden bir adım görünce mutlu oldu. Köye varmamiza 1 saat vardı ve sohbet etmeye başladık. Halam ufak tefek işlerinin olduğunu söyledi. Belli etmiyordu daha sonra konu babama bize ve dedeme geldi. Hala bizim sansli olduğumuzu söylüyor, hala pişkin pişkin konuşuyordu.Sinirlerimle oynuyordu kadın. Şeytan diyor tut kafasını vur direksiyona. Artık iyice abartmıştı öyle kötülüyordu ki babamı dayanamamıştım.

Ben- Hala kusura bakma babam sigortacı gibi değil.

Halam- Ne sen ne diyorsun ne alaka sigortacı.

Ben- Sigortacı hakan gibi diyorum, olamaaz. Sana o şevkati veremez. Onun gibi kusursuz değil.

Halam bir anda ne yapacaginj şaşırmıştı. Sesi kesildi, sonra kekeleyerek.

Halam- Sen ne demek istiyorsun oğlum. Ne ima ediyorsun.

Ben- Yani çok açık değil mi ? Senin çocuğun var. Onun bir kızı var. Öyle apartmanlarda buluşmaya cesaret etmek falan. Şimdi de gelip burda namuslu ahlaklı konuşmak. Hiç inandırıcı değil artık muhtar hanım.

Halam- Oğlum sen ne diyorsun kendine gel. Halanim ben senin.

Ben- Ya kes sesini ya. Sabahtan beri babama etmediğin laf kalmadı. Yalaka eniştemle bir oldunuz anasını ağlattınız adamın. Sen git elin kocası ile fingirde sonra gel burda bize laf et. Al bak herşey ortada.

Bir kaç SSi göstermiştim. Çıplak fotoğraf falan yoktu ama konuşmalarda sexting vardı ve inkar edemeyecek kadar gerçek bir delildi. Bir anda sağa çekti, korkmuştu. Ne yapacağını bilemedi. Bana saldırmak istiyordu ama korkuyordu.

Halam- Nerden buldun bunları, ne yapacaksın sil çabuk. Nolur yapma.

Ben- Neden sileyim ki okuması çok eğlenceli.

Halam- Yapma sil. Mahvederdi beni.

Ben- Sen onları yapmadan önce düşünecektin. Ver şu telefonunu.

Elime telefonu aldım zorla, o herşeyi silmişti. Gizli takılıyordu. Daha sonra aile wp grupları vardı. Bizi kıskandıkları, sürekli laf ettikleri bir gruptu. Diğer halam Raziye bizim kenevirleri yakmayı bile teklif etmişti. Ulan ne orospu çocuğuydu bunlar.

Ben- Benden haber bekle ve bundan sonra hareklerine dikkat et.

Köye yakın bir yerde inmiştim. Sonra yürüyerek eve gittim. Halam konusu harici diğer şeyleri babama anlattım.

Beraber yemek yedik ve ablamla eve geçtik. Benim içim içimi yiyordu. Anlatsam mi diye düşünüyordum daha sonra dayanamadım.

Ben- Abla sana yeni bir dedikodu vereceğim ama skandal bir olay. Ama sakın kimse duymasın.

Ablam- Ne oldu söz söylemem anlat.

Tek tek anlattım. Ablam şaşkınlıktan çığlık atmıştı. İnanmamıştım daha sonra elime aldım telefonu, ablam yanıma oturdu sırayla konuşmaları okumaya başladık. İlk tanismalarindan itibaren hepsi vardı. Tüm flört durumu vs. 3 gün önceki sextinge gelmişti sıra. Halam bir orospu gibi cümleler kuruyordu. Köyde sik, iş yerinde sik vs. Enişteme hanım evladı derken, o adama aslanım diyordu. Ama öyle azdırıcı muhabbetti ki bu yine. Ablam da bende iyice fena olmuştuk. Ben dışımdan ablama okuyordum. Tonlamayi falan da yapıyordum. Ablam gözlerini kapattı ve dinlemeye başladı. İstemsizce eli oraya gitti geldi. Bende bir elimi sikime atmış, pijamanım üstünden elliyordum.

Ablam- Bu ne böyle ya, öyle bir okuyon ki sende sanki erotik film izler gibi önümde canlanıyor.

Ben- Valla abla halam az değilmis baksana şu cümlelere.

Devam ettim okumaya, ablam dizini kendine doğru çekti, elini benden gizler gibi aşağıya doğru gidip dokundu. Bende kendime dokunuyordum. Ulan dedim çıkarsam sikimi ne der ? Yapsam mı yapmasam mi ?

Korkutmak istemiyordum o yüzden çıkarmadım. Daha sonra da zaten sohbet bitti. Ablam başını kaldırdı,gözlerini açtık direkt sikime baktı. Sonra kendini de toparladı. O da eminim ki ıslaktı.

Ben- Böyle hikâyeler var abla baya iyi oluyor, bende yalan yok okuyom bazen.

Ablam- millet bunları mi paylaşıyor yani ?

Ben- Evet baya iyi oluyor kimisi gerçek kimisi hikâye. İstersen yarın bir gün bulayım okuyalım.

Ablam- Neyse bilmiyorum yatıyorum ben hadi yarın konuşuruz halamı uykum geldi.

Ablam yine kaçak dövüşmüştü. Ama bu sefer bu kadar mesafeli değildi. 2 hafta sonra muhtarlık seçimi vardı. Havalar artık yavaş yavaş soğumaya da başlıyordu.

Parasal sıkıntı ortadan kalkmıştı. Kendi duzenemiz vardı ve farklı bir yol izlemeye başlıyorduk.

Muazzam zamanlar beni bekliyordu.

← Önceki Hikaye
DAĞ EVİNE SÜRGÜN 3
Sonraki Hikaye →
DAĞ EVİNE SÜRGÜN 5
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar