Annem içeri girip üstünü değiştirdi. Başı kapalı, beyaz bir bluz, triko, bir pantolon giydi. Bir süre sonra kapı çaldı. Gelen Enes’in babası Barandı. Baran abinin 185 civarı boyu, 75-80 civarı kilosu olan sakallı, esmer, heybetli biridir. Enes’in dediğine göre sert biriymiş ama anneme karşı çok beyefendi bir adamdı. Enes tanıştırdı. Bizleri. Annem namusuna düşkün olduğundan pek yüzüne bakmadı. Baran abi ile sadece merhabalaştılar.
İçeri geçtik, oturduk, sohbet ettik. Anneme sürekli laf atıyordu. Konuşurken annem genelde kısa cevaplar veriyordu. Utangaç, namusuna düşkün bir kadındı annem. Çay demledi. Oturduk, sohbet ettik. Baran abi sürekli ilgili olarak eğitimimiz, benim hakkımda sorular sordu.
Feride: Baran abim, eşiniz ile de tanışmak isterim. Bir ara ailecek, yemek yiyelim. O nerde?
Baran: Feride hanım, eşim gelmedi. Annem bi kaç gün sonra gidicek.
Feride: İnşallah. Eşiniz hanımefendi ile de görüşelim mutlaka.
Babam ne iş yaptığını detaylı bilgileri soru-cevap şeklinde sordu. Ben cevapladım. Aynı şekilde kendi işini, eşi Nurten teyzeyi cevapladı.
Enes: Baba, yarın Feride ablayı gezdirecez. Sen ne zaman gidiceksin?
Baran: Oğlum, akşama gidicem. Bayadır, ben gezmiyorum. İyi olur.
Enes: İyi olur baba. Sen daha iyi bilirsin buraları.
Enes’in odasına geçti. Baran abi ben ile Enes salonda ayrı çekyatlarda yattık. Annem zaten benim odamdaydı.
Ertesi gün sabah erken kalkmış annem kahvaltı hazırlamıştı. Sofra gerçekten çok güzel. Annem misafir geldiğinde hazırladığı gibi hazırlamış. Sabah gidip alışveriş yapmış, kahvaltılık malzemeleri almış.
Feride: Oooo anne, gene güzelliğini yapmışsın. Kahvaltı mükemmel gözüküyor.
Enes: Evet oğlum, güzel şeyler yiyin. Enes’in babası da var. Biraz özendim. Ayıp olmasın adamcağıza.
Feride: İyi etmişsin, güzel annecim.
Diğerine sarıldım.
Enes: Oooo Feride teyze, mükemmel bir kahvaltı olmuş.
Feride: Yiyin oğlum. Genç çocuklarınız için hazırladım. Babana seslende. Hep beraber kahvaltı edelim.
Enes babasına seslendi. Yaklaşık 10 dakika sonra babası eşorfman üstünde atlet ile kalktı. Kaslı, heybetli vücudu ve kolundaki kaplan dövmesi dikkat çekmişti. Düşüncem vücudu hakkında oha çok iri ne.
Baran: Ooooo Feride hanım, mükemmel bir sofra olmuş.
Feride: Saolun Baran bey, hadi geçelim.
Sofraya oturduk. Annem çaylarımızı koydu. Güzel bir kahvaltı etti.
Baran: Feride hanım, omletiniz mükemmel olmuş. Sevginizi katmışsınız. Ellerinize sağlık.
Feride: Saolun Baran bey.
Hep beraber dışarı çıktık. Baran abi güzelce gezdirdi bizi. Tarihi yerler, deniz kenarları. Çok güzel geçti. Yemeğe götürdü. Oradan bizi güzel şık bir restoranta.
Feride: Baran bey, sizin kadar güzel yemekler yapamasa da buranın yemekleri de idare eder değil mi?
Baran: Çok güzel. Gerçekten kesenize bereket.
Feride: Babam İstanbul’u iyi bilir. Güzelce gezdirdik sizi. Umarım.
Enes: Evet annecim. Gerçekten güzelce gezdirdiniz.
Baran: Evet Enesim. Güzelce gezdik bugün.
Baran amca bir telefon görüşmesi yaptı.
Baran: İki gün daha buradayım. Yarın bi piknik yapalım mı? Daha güzel yerler var. Doğal harikalar bildiğim.
Feride: Baran amca, valla güzel olur. Deniz havası çok iyi geldi bana.
Enes: Tabi olur. Alicim, İstanbul’un taşı toprağı altındır. Boşa denmiyor. Her nimetinden yararlanmak lazım.
Baran: Tabi olur.
Annemde belliki Baran amcaya güvenmeye başlamıştı.
Yemekten sonra eve gittik. Baran amca çok saygılı davranıyordu.