Merhaba, hikayeye hoş geldiniz. Öncelikle kişileri tanıtayım:
Adım Ali, yaşım 19. 167 boyum ve 73 kilom. Kendi halimde biriyim. Annem ise 38 yaşında Feride ismi, modern kapalı fiziği var. 165 boyu, 175 fiziği, beyaz tenli, mavi gözlü, kızıl kısa saçlı, evli bir kadın. Babam ilgisiz, beş para etmez bir insan. 46 yaşında, ne bana ne anneme ilgi göstermedi senelerdir. Annem birazda kadınlığını unutmuş birisi. İsmi Mehmet, memurdur, kendini dine adamış, kahveden çıkmayan, evi otel olarak kullanan biridir.
Ben şahsen anneme aşırı düşkün biriyim. İstanbul’da üniversite öğrencisiyim. Üniversitemin ikinci yılı başladı. Her şeyi ev arkadaşımın ismi Enes. 180 boyu, 80 kilo, esmer, yakışıklı, her yerde kafa dengi, her ortama girilecek, konuşkan bir arkadaşım. Üniversitenin ilk yılının ilk dönemi yurtta kaldım. Enes bana ayrı eve çıkmak istediğini ev arkadaşı olarak beraber çıkmayı teklif etti. Maddi durumumuz ortaydı. Rahatlıkla sarsmadan eve çıkabilmiştik. Şahsen sosyal biri değilim, içine kapanık, aşırı çalışkan biriyim. Daha önce dışarıda çok iş yaptığım için garsonluk vs. gibi mesleklerle çalışırken yemek yapmayı çok iyi bilirim.
Annem’e ayrı bir eve çıkıp okuldan Enes diye ev arkadaşım olacağını söyledim. Babam “tamam, çıksın” dedi. Annemde baban izin veriyor dediğim için Enes’e söyledim. Durumu güzel bir ev tuttuk. Enes ile orta halli güzel bir müstakil ev tuttuk, temizlik yaptık, alışveriş yapıp dolabımızı doldurduk, yeni mutfak malzemeleri aldık. Annem ile babam evi görmek için geleceğini söyledik. Akşamına geldiler, evi gösterdim. Ev arkadaşım ile de tanışmak istediler. Enes’i aradım, geldi. Enes biraz serseri normalde ama çok yakın arkadaşım. Bana hep iyiliği olmuştur.
Baba: Enes ev arkadaşım.
Enes: Merhaba efendim.
Baba: Merhaba oğlum.
Ali: Ayri eve çıktınız ama yaramazlık istemiyorum içki falan aman diyim.
Enes: Yok efendim, alkol kullanmıyoruz. Zaten ikimizde okulumuzu bitirip gidicez buradan. Yurtta ders çalışılmıyor. Ali’nin matematik maşallah kafa zehir. Ben de piyasada daha önce çalıştım. Uygulama derslerinde yardımcı oluyoruz. Birbirimize yarım dönemdir iyi anlaştık. Zaten hep.
Baba: Hmm, aferim. Okulunuzu düşünün, gençsiniz. Tabi gezin ama okulunuzu aksatmayın. Alkol, aman haaaa, duyuyoruz her şeyi.
Ali: Yok efendim.
Baba: Olur mu öyle şey?
Babam: Ne iş yapıyor?
Ali: Oda mühendis.
Baba: İyi, iyi. Yardım eder o zaman.
Enes: Eder efendim.
Baba: Ya annen?
Feride: Ev hanımı oda efendim. Dindar, kendi halinde bir aileyiz.
Baba: İyi, iyi. Bizde öyleyiz. Neyse, sende bir oğlum sayılırsın artık. Bir ihtiyacınız olursa ararsınız.
Ali: Tamam baba.
Feride: Arada gelir yemek yapar size.
Ali: Tamam mı hanım.
Feride: Gelirim tabi oğluşuma. Enes de çok efendi çocuk. Normalde Enes bu şekilde konuşacak biri değildir, şaşkınlıkla dinlemiştim.
Çay içtik o gece hep beraber. Babam sürekli öğüt veriyordu. “Burası İstanbul, yalnız yaşıyacaksınız, kulaklarınızı çektirmeyin” dedi. Bizimkiler ertesi gün memlekete döndüler. Enes’le akşam oturduk, biraz ders çalıştık. Aklımdan çıkmadı babamla konuşması.
Ali: La oğlum, alkol. Sende karı kız sende.
Enes: Babama ne oynadın aq.
Ali: La bırak, içi rahat etsin, zırt pırt, rahatsız etmesin bizi.
Enes: İyi ettin kanka. Kafa sıkıyor sürekli, karışır bana.
Ali: La, benimki gençsin, hayatını yaşa diyor sürekli.
Enes: Keşke bizimki de öyle olsa aq, şans.
Ali: Siktir et kanka, hallederiz. Kafamız rahat artık.
Enes: Tmm kankim.
Akşamları içiyorduk. Baran biraz piç bir karakter. Eve ayrı ayrı kızlar getirdiği oldu. Tabi içerde az inleme sesleri gelmedi. İyice yakındık. Bazen olgun kadınlar da geldi. Bir keresinde iki kadın getirdi, içtik hep beraber. Kadın ile bende olmuştum, ayrı odalarda. Olgun kadınla milli olmuştum.
Babam 15 günde bir aradı. Yaklaşık 3 ay geçti. Ayrı eve çıkalı, aramayı kesti. Annem bi haftalığına yanlız gelicekti, ev işleri için git, çocukla ilgilen demiş. Enes’e söyledim, gelsin kanka dedi. Evi beraber temizledik, alkol kalıntılarını çöpe attık.
Enes ile annemi otogardan almaya gittik. Annem üstüne bluz giymiş, masmavi gözleri parlıyordu. Çok özlemişim, direk sarılarak özlemimi gidermiştim. Eve geldik, hep beraber. Annem benim odama, ben salona geçtim.
Feride: Eee, çocuklar nasılsınız?
Ali: İyi anne, ya nasıl olalım?
Enes: Feride abla, valla geldiğin çok iyi oldu, dur yeniden sarılayım dedi (sarılırken annemin göğüsleri Enes’e deydi, bildiğin).
Ali: Feride abla, yarın gezdirelim seni.
Feride: Siz hayatınızı yaşayın, çocuklar. Boşverin beni. Yaşımız geçmiş artık.
Ali: Olur mu Feride abla, hala çok güzelsin.
Feride: Yok be, oğlum. Geçti artık, bizden.
Enes: Yok ablacım, mavi gözlerin yeter, senin değil mi?
Feride: Evet kanka, annem çok güzelsin. Enes doğru söylüyor. Gülümsedi sadece. Eee, yarın güzel bi gezdirin beni o zaman.
O ara Enes’in telefonu çaldı. Babasıymış içerde:
Babam: Gelicekmiş İstanbul’a, gelmiş. Bir gün bizde kalacakmış.
Ali: Annem namusuna düşkün olduğu için farklı bir erkeğin yanında kapanır ve kalmaz.
Feride: Aman oğlum, olmaz olmadı, beni bi otele falan götür yada döneyim ben memlekete.
Ali: Feride ablacım, babam iyi adamdır.
Feride: Anne olur mu öyle şey?
Ali: Babam duyarsa keser beni bilion.
Feride: Söylemezsiniz, ne olacak? Yetişkin insansınız.
Ali: Söylemeyiz, anneme bir gün kalacakmış zaten.
Feride: Tamam o zaman.