KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ Serisi - Toplam 10 bölüm +

KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 4

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Sabah içtimasında komutan sert sesiyle bağırdı:

— Bugün birlik dışı çevre temizliği yapılacak! Her asker eline eldivenini, çöp poşetini alacak! Kimseden ses duymak istemiyorum!

Ali ve arkadaşları ellerine poşetleri aldı, yüzlerini buruşturarak dışarıya yürüdüler. Askeriyenin dışında boş araziler, çevre yol kenarları, çöplerle doluydu. Pet şişeler, sigara izmaritleri, naylon poşetler… Her yer karmakarışıktı.

Serkan burnunu kıvırdı:

— Abi bu mu yani vatan görevi? Bu kadar pislik nereden çıkmış?

Mehmet elindeki sopayla poşet karıştırırken atıldı:

— Vatan sadece sınır değil kardeşim, burası da bizim toprağımız.

Ali susuyordu. Eğilip izmaritleri poşete dolduruyor, yere yapışmış plastikleri kazıyordu. Ter alnından damlıyordu.

Tam o sırada, az ilerdeki tarladan gelen sesleri duydular. Gözlerini kaldırdıklarında 6-7 kadının tarlada çalıştığını gördüler.

Kadınlar, başlarında yazmalar, altlarında desenli şalvarlar, üstlerinde terden vücutlarına yapışmış pamuklu penyelerle sıralı şekilde otları ayıklıyor, çapa yapıyorlardı. Aralarında konuşuyor, gülüyorlardı.

Serkan yan gözle baktı, sonra fısıldadı:

— Bak bak… Hatunlar da sağlam ha. Kız değil ama… hepsi anne yaşı ama helal. Nasıl çalışıyorlar be!

Oğuz gülerek ekledi:

— Abi bırak çalışmayı, üstler falan fena oturmuş. Bu tarlalar başka ekin vermiş valla!

Ali bir an başını kaldırdı, sonra hemen önüne döndü. İçinden geçti:

Mehmet usulca söylendi:

— Şunu fark ettim… Genç kızlar gibi süslenmeden güzel olan kadınlar var ya, işte onlar başka… Bir de olgunluk var ya üstlerinde… Başka bir duruş.

Ali biraz sinirlendi ama ses etmedi. Çünkü onun gözünde bu kadınlar “anne”ydi, “abla”ydı. Toprak gibi, emek gibi…

Komutan seslendi:

— Hey! Oğlum siz oraya bakmaya mı geldiniz, çalışmaya mı? Hadi işinize!

Herkes toparlandı, tekrar çöp toplamaya koyuldular.Sabah içtimasında komutan sert sesiyle bağırdı:

— Bugün birlik dışı çevre temizliği yapılacak! Her asker eline eldivenini, çöp poşetini alacak! Kimseden ses duymak istemiyorum!

Ali ve arkadaşları ellerine poşetleri aldı, yüzlerini buruşturarak dışarıya yürüdüler. Askeriyenin dışında boş araziler, çevre yol kenarları, çöplerle doluydu. Pet şişeler, sigara izmaritleri, naylon poşetler… Her yer karmakarışıktı.

Serkan burnunu kıvırdı:

— Abi bu mu yani vatan görevi? Bu kadar pislik nereden çıkmış?

Mehmet elindeki sopayla poşet karıştırırken atıldı:

— Vatan sadece sınır değil kardeşim, burası da bizim toprağımız.

Ali susuyordu. Eğilip izmaritleri poşete dolduruyor, yere yapışmış plastikleri kazıyordu. Ter alnından damlıyordu.

Tam o sırada, az ilerdeki tarladan gelen sesleri duydular. Gözlerini kaldırdıklarında 6-7 kadının tarlada çalıştığını gördüler.

Kadınlar, başlarında yazmalar, altlarında desenli şalvarlar, üstlerinde terden vücutlarına yapışmış pamuklu penyelerle sıralı şekilde otları ayıklıyor, çapa yapıyorlardı. Aralarında konuşuyor, gülüyorlardı.

Serkan yan gözle baktı, sonra fısıldadı:

— Bak bak… Hatunlar da sağlam ha. Kız değil ama… hepsi anne yaşı ama helal. Nasıl çalışıyorlar be!

Oğuz gülerek ekledi:

— Abi bırak çalışmayı, üstler falan fena oturmuş. Bu tarlalar başka ekin vermiş valla!

Ali bir an başını kaldırdı, sonra hemen önüne döndü. İçinden geçti:

“Emine anam da böyle çalışırdı yazları… Belini bükerdi toprağa.

Mehmet usulca söylendi:

— Şunu fark ettim… Genç kızlar gibi süslenmeden güzel olan kadınlar var ya, işte onlar başka… Bir de olgunluk var ya üstlerinde… Başka bir duruş.

Ali biraz sinirlendi ama ses etmedi. Çünkü onun gözünde bu kadınlar “anne”ydi, “abla”ydı. Toprak gibi, emek gibi…

Komutan seslendi:

— Hey! Oğlum siz oraya bakmaya mı geldiniz, çalışmaya mı? Hadi işinize!

Herkes toparlandı, tekrar çöp toplamaya koyuldular.

Ali, Mehmet, Serkan, Caner ve birkaç asker daha ellerinde çuval, çöp topluyorlardı. Hava sıcaktı. Nefes alan herkesin alnında tuz kurumuştu. Elleri çamurla karışık toz içindeydi.

Az ileriden kadın sesleri dahada yakından duyuldu. Toprak yoldan birkaç adım ötede, taşlı bir tarlada Çoğu kadın 35-45 yaşlarındaydı. Yorgun ama güçlüydüler. Yüzleri güneşten yanmış, ama gözlerinde sıcak bir bakış vardı.

Ali ilk fark eden oldu. Başını kaldırıp gözlerini kıstı. Bir anlık duraksamadan sonra tekrar eğildi, işine devam etti.

Serkan yana sokuldu:

— Abi tarlaya baksana… Kadınlar motor gibi çalışıyor. Vallahi buranın kadını da başka.

Mehmet gülümsedi:

— Bu sıcakta biz ayakta zor duruyoruz, onlar şarkı söyleyerek çapa yapıyor. Görüyor musun?

Kadınlardan biri askerlere doğru yaklaştı. Elinde büyük bir bakır sürahi vardı. Sesi tok ve yumuşaktı:

—… Size biraz su getirdim. Soğuk değil ama taze. Buyrun.

Ali öne çıkmak istedi, ama Mehmet atıldı:

— Sağ olun abla, ellerinize sağlık.

Kadın, gözlerini birer birer askerlere çevirdi. Gülümsedi.

— Allah sizden razı olsun. Memleketin her köşesinde biz sizi bekliyoruz. Yorulmayın. Diyerek göz kırptı.

Serkan suyu içerken iç geçirdi:

— Valla bu kadının konuşmasında bile azgınlık kokusu var.

Diğer kadınlar da askerleri görünce tarlada durmuş, başlarını kaldırmıştı. Biri fısıltıyla yanındaki arkadaşına bir şey dedi, sonra kısa bir kahkaha yükseldi. Askerler bunu duydu ama anlamadı.

Ali kadına teşekkür etti, sürahiyi nazikçe uzattı:

— Sağ olun abla. Allah işinize kolaylık versin.

Kadın başını salladı:

— Sizin gibi delikanlılara Her zaman yardım ederiz biz. Hadi işinize bakın. Fazla belinizi yormayın.

Kadınlar uzaklaşırken Serkan usulca Mehmet’e sokuldu:

— Abi baksana… Kadınlar candan yanaşıyorlar. Bunlar fena azmışlar alt tarafları yanıyordur…

Mehmet gülümsedi ama bir şey demedi.

Ali, yürürken içinden geçirdi:

← Önceki Hikaye
KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 3
Sonraki Hikaye →
KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 5
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar