KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ Serisi - Toplam 10 bölüm +

KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 2

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Ekmek sofrası kurulmuştu. Yerdeki sofra bezinin üzerine peynir, domates, zeytin ve bir tabak tereyağı konmuştu. Emine, bir yandan ekmek dürüp çocuklara uzatıyor, bir yandan da sobanın üstündeki çayı karıştırıyordu. Hasan ise köşede, eski sedirin ucuna oturmuş, gözlüğünü takıp radyo dinliyor gibiydi ama aslında düşüncelere dalmıştı.

Zeynep coşkuyla anlatıyordu:

— Bu sene bizim rehberlik hocası bana dedi ki, “Sen bu kafayla psikolojiyi rahat kazanırsın.” Vallahi çok sevindim. Elif abla, sen ne yapıyorsun sınava dair?

Elif, sessizce gülümsedi:

— Valla, çalışıyorum işte. Geçen sene olmadı ama bu yıl olacak.

Ali kaşlarını kaldırdı, gülümseyerek atıldı:

— Hadi ya, kaçıncı sene oldu bu? Elif abla, kusura bakma da senin yaş geldi… evde kaldın vallahi. Komşunun kızı senden küçük, iki çocuk doğurdu.

Zeynep kahkahasını zor tuttu.

— Ali abi ayıp ya!

Elif başını kaldırdı, hafif alaycı ama gururlu bir ifadeyle:

— Olsun. Evde kalırım ama okurum. Hem ben çocuk büyütmek değil, hayatımı kurmak istiyorum.

Ali’nin yüzündeki gülümseme hafifçe soldu. Emine göz ucuyla Ali’ye baktı. Gülmedi, ama kızmadı da. Bir annenin alışık olduğu o “içli göz süzmesiyle” oğluna baktı.

O sırada gözler Hasan’a çevrildi. O sessizdi. Elindeki çayı içiyor, gözlerini masaya dikmiş düşünüyordu. Elif, onun bu sessizliğini fark etti. Dudağını ısırdı.

— Baba…

Hasan, gözlüğünü çıkardı. Yavaşça:

— Hadi okuyun. Ne diyeyim. Ama iki kız okutmak kolay değil. Bilirsiniz.

Emine hemen söze girdi:

— Allah büyüktür. Bir şekilde olur.

Ali, babasının bu sözlerine başını eğdi. Ne deseydi, ne yapabilirdi?

Bir yandan köy işlerini çekip çeviriyor, bir yandan eve ekmek getiriyordu. Babasının hastalığı ilerlemişti. Bazı günler yürümekte zorlanıyordu. Ama Ali susuyordu. Çünkü erkeğe susmak düşerdi. Hele askere gitmesine üç beş ay kalmışsa…

Elif Ali’ye baktı. O an gözlerinde yorgun ama vakur bir ifade vardı.

— Askerlik sonrası ne yapacaksın?

Ali çayını yudumladı. Boğazından geçerken içi yandı ama dışarıdan belli etmedi.

— Bilmem. Dönerim yine tarlaya. Toprak durduğu yerde duruyor ya.

Elif bir şey demedi. Sessizce çayını içti.

————–ARADAN BELLİ BİR SÜRE GEÇMİŞTİR 3-6 AY ARASI ——————————–

Sabah erkendi. Hava hâlâ serindi ama güneş kendini hissettirmeye başlamıştı. Elif, elindeki eski telefonla odanın köşesine çömelmiş, gözlerini ekrana dikmişti. Parmakları titriyordu. İnternet yavaş ilerliyordu ama sayfa açılmak üzereydi.

Zeynep, kapının kenarında heyecanla:

— Açıldı mı?!

— Bekle… bir saniye…

Emine mutfaktan seslendi:

— Ne oldu Elif? Açıldı mı kızım şu sonuç?

O an sayfa yüklendi.

Elif’in gözleri büyüdü. Dudakları aralandı ama ses çıkmadı. Sonra hafifçe mırıldandı:

— Erciyes Üniversitesi… Hemşirelik…

Zeynep çığlık attı:

— KAZANDIN!

Ali odadan içeri girdi, elinde sırtında odun sepetiyle.

— Ne oluyor burada?

Elif ayağa kalktı, gözleri dolu dolu:

— Kazandım Ali… Hemşirelik… Kayseri.

Ali, birkaç saniye sustu. Sonra sessizce başını salladı. Gülümsedi.

— Helal olsun abla… Sana bu yakışır.

Emine bir elini kalbine koydu, diğer eliyle başörtüsünü düzeltti.

— Şükür ya Rabb’im… Şükür…

Ali’nin askere gitmesine üç gün vardı. Köydeki herkes bu haberi duymuştu. Mahalle çocukları onun etrafında dönüyor, gençler “Ali abi” diye çağırıyordu.

Hasan, evin önünde sandalyeye oturmuş. Yüzünde hem gurur hem de özlem vardı. Emine, tandırın başında yemek hazırlıyor, Elif ve Zeynep ise evin içini süslüyorlardı.

Köy halkından biri seslendi:

— Hasan emmi! Oğlan yiğit çıktı be, bizim çocuklara da örnek oldu vallahi.

Hasan tebessüm etti:

— Allah hepinize nasip etsin. Erkek adam vatana gider, gururumuzdur.

Akşamüstü olduğunda, köyün meydanına sofralar kuruldu. Gençler davul zurna getirdi. Ali’ye özel kınalık elbise hazırlanmıştı: beyaz gömlek, siyah pantolon. Koluna kına yakılırken Elif’in gözlerinden yaşlar süzüldü.

Zeynep, kardeşinin kına yaktığı elini tutup mırıldandı:

— Askerden dönünce belki sen de bir şey istersin… okursun belki?

Ali gülümsedi, başını sağa salladı:

— Boş ver Zeynep. Herkesin yolu başka. Sen git, Elif ablan gibi oku sen.

Köydeki herkes Ali için sıraya girmiş, tek tek sarılıyor, dua ediyordu. Kadınlar helva dağıtıyor, gençler “En büyük asker bizim asker!” diye bağırıyordu.

Ali, sırtında asker çantasıyla minibüse binmek üzereyken döndü. Ailesine baktı. Babası dik duruyordu. Annesi gözlerini siliyor, Elif ile Zeynep kol kola sarılmış bekliyordu.

Minibüs hareket ederken köy halkı hep bir ağızdan bağırdı:

— Uğurlar ola Ali! Yolun açık olsun!

← Önceki Hikaye
KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 1
Sonraki Hikaye →
KÖYLÜ ANNEMİN MODERN HAYATA GEÇİŞİ 3
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar