Üvey annesi sırtına uzanıp sutyenin kopçasını açarken Burak dikkatle izliyordu ihtişamını, askılarını kollarından geçirerek çıkardı ve memelerin ağırlığı serbest kalınca aşağıya doğru baskı yapmaya başladı çamaşıra, ikisi de yavaşça ortaya serildi Duygu komple çekip aşağıya indirince. Sanki iki vahşi hayvan kafesinden serbest kalmıştı.
Annesinin memelerini görmek Burak’ın nefesini kesmeye yetti, bu kadar büyük olduklarını tahmin edememişti, meme uçlarının etrafındaki halka bile büyüktü çok seksi görünüyordu.
Müzik eşliğinde kıvrımlı hareketler yaparken memeleri boşlukta sallanıyor gibiydi, oğlunun büyülenmiş gibi memelerini izlemesi çok azdırıcı geliyordu Duygu’ya, elleriyle memelerini alttan kavrayıp sıktı bir süre ve sonra da ellerini belinin iki yanından aşağıya doğru kaydırıp külotunun iplerine taktı parmaklarından. Yavaşça aşağıya doğru indirmeye başladığında yeni ağda yapılmış bacak arası ortaya çıkmaya başlamıştı bile.
Külotu dizlerine doğru inerken Burak artık açıkça görebiliyordu üvey annesinin etli dudaklarını ve klitorisini, bacaklarının arasındaki şey kanlandıkça canlanıyor, donunu zorluyordu kabarmak için.
Külotu ayak bileklerine inince tamamen çıplak kalmıştı Duygu, basitçe bir hareketledi kenara doğru fırlattı ve artık tamamen müziğin ritmine kaptırmıştı kendini, etrafında bir tur atınca o nefis poposu da göz önüne gelmiş oldu, kalçaları dolgun ve kıvrımlıydı, tam bir tanrıçayı andırıyordu.
Görüntü Burak’ın dayanabileceğinden çok fazlasını içeriyordu, zevk suyunun akmaya başladığını hissedebiliyordu sikinin kafası külotuna değdikçe ıslaklık daha da fark ediliyordu, hayatında gördüğü en muhteşem kalçalar önünde salınırken başka bir beklentiye de giremiyordu, arkasını dönüp twerk yapar gibi götünü sallarken kalça yanakları sallanıyor ve arasından neredeyse arka deliği ve amı görünüyordu.
Duygu tekrar önüne döndü ve elini üvey oğluna uzattı tutması için.
” Gel böyle,” dedi ve elinden tutup yatağa doğru götürdü onu.
” Sırt üstü uzan,” diye fısıldadı.
Yatağın ortasına dediği gibi uzandı Burak, Duygu dizlerinin ve ellerinin üstünde yatakta ilerledi ve üstüne doğru geldi, yüz yüze bakıyorlardı şimdi, önce eğilip yanaklarına birer öpücük kondurdu, sonra da boynundan öptü, biraz ileri kayınca, koca memeleri hemen yüzünün önünde sallanıyordu şimdi.
” Kızlarım senin için dans etsinler mi?” diye sordu.
Göğsünü yavaşça iki yana hareket ettirdikçe memeleri sallanıyordu, Burak sanki cennette gibiydi, yumuşak memelerden oluşan bulutların üstüne çıkmıştı adeta. Pembe meme uçlarına aç gözlerle bakıyordu. Memeleri uyum içinde ileri geri sallanırken transa girmişti adeta, bunun farkında olan Duygu gülümseyerek onu izliyordu.
” Çok fazla uyarıldığının farkındayım tatlım, eğer istiyorsan, kendine dokunabilirsin,” dedi.
Burak’ın bu sözleri ikiletmeye hiç niyeti yoktu, elini bacak arasına götürüp şortunun üstünden kazık gibi dikilen sikiyle oynamaya başladı.
” Harikalar,” dedi iç geçirerek.
Duygu gözlerindeki arzuyu görebiliyordu üvey oğlunun, kendi bacak arasının da durumu iyi değildi, amı sulanmaya başlamıştı ve kasıklarına doğru akıyordu adeta.
Memelerini oğlunun yüzüne yaklaştırdıkça oğlunun içine girdiği azgın hal hem hoşuna gidiyordu hem de iyice azdırmıştı onu, sanki annesinin memesinden süt emmek isteyen bir bebek gibi dudakları aralanıyordu, hem Burak hem de Duygu azgınlığın doruklarındaydılar ve ikisinin de eli bacak arasına gitmişti şimdi, istem dışı olarak da olsa ikisi de boşalmak istiyor gibiydiler kendileriyle oynayarak.
Burak’ın taşakları kaynıyordu içeride sanki, deli gibi sperm üretmeye çalışıyordu hormonları, memeler yüzüne yaklaştıkça onları tutup emmemek, ısırmamak için çok büyük mücadele veriyordu, santimlerle ölçülecek kadar ağzına yakın duruyorlardı, sonunda dili dudaklarının arasından çıkıverdi ve meme ucuna doğru ilerledi.
Duygu biraz daha yaklaştı ve ağzından çıkan pembemsi yılana doğru ilerledi, ileri geri sallanan meme ucu Burak’ın dışarıda bekleyen diline temas etti ve artık dayanacak güçleri kalmamıştı, çocuk yakalayabildiği kadarını her seferinde ileri geri fırçalamaya başladı.
” Aahhh,” diye kasılmaya başladı Burak, bacaklarının arasındaki o tatlı sızı yerini oluk oluk boşalmaya bırakmıştı.
” Iıhhhh,” diye sessizce inlerken Duygu da gözleri geriye kayıyordu adeta.
Üvey anne ve oğul bedenlerini saran orgazm dalgalarıyla aynı anda inliyorlardı, neredeyse bir dakika boyunca ikisi de baş ağrıtıcı derecede yoğun duyguların esiri olarak bu yasak elmanın tadını çıkardılar ve sonunda Duygu üvey oğlunun yanına attı kendini yatağın üstüne ve yığılıp kaldı, memeleri son kez sallandılar ve durdular.
” Bebeğimmm… Harikaydı.. Çok yaramazlık yaptık,” diye derin bir nefes aldı.
” Muhteşemdi,” dedi Burak.
Duygu ona doğru dönüp alnından öptü.
” Bunu haketmiştin bebeğim,” dedi Duygu oğlunun döllerle sırılsıklam olmuş ve hala kabarık görünen şortuna bakarken. ” Seninki ortalığı batırdı gibi sanki.”
” Dahasını istiyor halbuki,” diye gülümsedi Burak.
” Öyle mi? Hiç yorulmaz mı bu?” diye meraklı gözlerle izlemeye devam etti.
” Cıks,” dedi Burak.
” Hiç mi?” diye tekrar merakla sordu.
” Hiç.. Peki.. Ama üç dört seferden önce zor.”
” Üç ya da dört kere boşalabilir misin?”
” Aynen, o zaman yorulurum belki,” dedi gururla Burak.
Duygu tekrar oğlunun hala kabarık duran sikine baktı. ” Gerçekten tam makine gibiymiş. Ama benimki seninkini yener,” dedi gözlerine bakarak.
” On kere yapsam ancak yorulurum ben,” dedi şaka yaparak ve uzanıp alnından öptü. ” Giyinsem iyi olacak, sen de odana gidip temizlen.”
” Duygu.. Giyinmeden önce sana sarılabilir miyim?”
” Oluurr, ama önce yataktan kalkalım,” dedi elinden tutarak, ayağa kalkınca ikisi de yüz yüze gelmişti.
” Önce tişörtünü çıkartmak ister misin tatlım?” diye sordu Duygu.
” İsterim tabii.”
Burak üstündekini çıkarınca ikisi de belden yukarısı çıplak halde kalmıştı şimdi. ” İkimiz de çıplak olursak daha anlamlı olur bence.’
Duygu oğlunun fiziğini bir süre inceledi, gerçekten sportif görünüyordu, ona doğru hamle yapıp sarılınca koca memeleri ikisini arasında sandviç oldular, sarılma süresi uzadıkça içi ısınmaya başladı, boynundan öpmeye başladı tekrar üvey oğlunun.
Burak’ın dizleri boşalmak üzereydi resmen, ileriye doğru yürüyerek itmeye başladı annesini ve sonunda sırtını duvara kadar dayadı, bacaklarının arasındaki kabarıklık kocaman hissettiriyordu ve Duygu’nun kasıklarına baskı uygulamaya başladı, zonklayan amcığına değiyordu. Sırtı duvara bastırılmış ve köşeye sıkıştırılmış halde, aklı başından gitmiş ve kendini kontrol edemezken anın büyüsüne kapılan Duygu dilini çıkarıp oğlunun boynunu dillemeye ve emmeye başlamıştı bile. Kollarını boynuna doladı, kendisini havaya kaldırdı ve bacaklarını beline dolanı Burak’ın. Üvey oğlunun koca yarağı şortun altından da olsa üvey annesinin bacak arasındaki girişi arıyordu resmen.
Duygu vahşi ve yırtıcı bir hayvan gibi kendinden geçmiş bir halde adeta sevişmek istiyordu oğluyla, sırtını duvara dayayıp destek aldığı için oğlu rahatlıkla taşıyabiliyordu onu, elini önüne götürüp şortunu üstünden sikini tuttu ve sıkmaya başladı, kafesinden kurtulmak isteyen bir aslan gibiydi adeta, şortunun kenarından tutup aşağıya indirmeye başladı ki, ancak aklı başına geldi.
” Dur.. Bebeğim, yapamayız,” diye yalvardı Duygu.
” Sana ihtiyacım var!” diye inledi Burak.
Belini ileriye doğru zorlamaya başladı, siki şortunun dışına çıkmıştı bile, üvey annesinin bacak arasına, nihai hedefine doğru ilerliyordu. Duygu’nun narin elleri sikinin sapına sarıldı ve daha fazla ileri gitmesine engel olmaya çalıştı, sikinin kafasının hemen dibinden tutuyordu ve kafası amının girişine değiyordu.
” Baban evde ve bu odada zaten çok uzun süre kaldık, bu şekilde olmaz,” dedi Duygu yarağını amının girişinde daha ne kadar tutabileceğini bilmiyordu.
” Ama anne.. Sana ihtiyacım var,” dedi Burak yalvarır gibi.
Bütün gücüyle yükleniyordu şimdi, ellerinin arasında daha da ilerlemek üzereydi siki, Duygu çok zorlanıyordu onu tutmakta, diğer eliyle de sikinin sapına sarıldı, mantar gibi şişen kafası amının dudaklarının arasına gömülmeye başladı.
” Burak! Hayır.. Şimdi değil,” diye inledi.
Artık bu bir içgüdüsel savaş haline gelmişti ve Duygu kaybetmek üzereydi, ne yapacağını bilemiyordu, diğer elini sikinin sapından, en dibinden tutmaya başladı, eliyle karnını itmeye çalışıyordu, aklına gelen her yolu deniyordu, tırnaklarını taşaklarına batırmayı düşündü.
” Burak! Lütfen! Söz! Üvey annenin içine gireceksin.. Ama sabretmelisin!” diye yalvardı.
Siki, üvey annesinin cayır cayır yanan amının hemen ağzındaydı ve daha da ileri gitmek için kıvranıyordu, amının o yapışkan nemini hissedebiliyordu sikinin kafasında, az daha girse amı genişleyecekti resmen, deliğini doldurmasına ramak kalmıştı.
” Burak! Sana dur diyorum! Hemen şimdi!” diye sessizce bağırdı resmen.
Burak annesini kucağından indirdi ve yere bıraktı, Duygu da elindeki siki tutmayı bıraktı, yarak mızrak gibi geriye, karnına vurdu, sırtını duvara dayamak zorunda kalmayınca sonunda kendi ayaklarından destek alarak dengesini sağlayabildiğine sevindi Duygu.
” Özür dilerim,” dedi Burak.
” Hayır. Özür dilemesi gereken benim. İşleri çığırından ben çıkardım.”
Az önce içine girmesinden son anda kurtulduğu yarağa baktı bir, sonra da yanına gidip sırtını sıvazlamaya başladı üvey oğlunun. ” Yakışıklım benim, karşı koymak çok zor sana ama yapamayız.”
” O zaman karşı koyma,” diye cevapladı Burak, artık daha cesurdu. Duygu gözlerinin içine baktı ve son sözünü söyledi. ” Liseler arası şampiyon ol, belki de karşı koyamam o zaman.”