O koltukta istifini bozmadan hala ayağını sallarken ben çırılçıplak önünde diz çökmüştüm.
M: Şu sallanan ayakkabımı çıkar ve sonra ayakkabıyı kokla bakalım dünle farkı var mı ahaha.
Yavaşça çıkardım ve burnumu ayakkabıya gömdüm.
M: Tamam ayakkabıyı yere bırak, ayak parmak aralarıma yanaş.
Emirleri verirken coşkusu, yüzünden ve ses tonundan belli oluyordu. Sert durmaya çalışsa da acemi olduğu için çok tatlı ve anaç tavrı vardı. Böyle bir isteği ikiletecek biri kesinlikle değildim. Hemen dudaklarımı ayak tabanına değdirdim ve burnumu ayak baş parmağının dibine gelecek şekilde yerleştirdim. Ayakları hafif terlemişti. Düne göre daha yoğun ve ekşimsi bir koku vardı. Bana göre dünyada bundan daha güzel bir koku olamazdı. Adeta mest olmuştum.
B: Dünden daha yoğun ama kesinlikle muhteşem bir koku sahibem.
M: Beğendiğine sevindim bugün bu topuklularla gezdim, gelince de ayağımı yıkamamıştım. Ama sana pek fark etmiyor gibi yıkanıp yıkanmaması ahaha.
Bir süre boyunca iyice kokladıktan sonra diğer topukluyu da çıkarmamı emretti. Aynı işlemleri ona da uyguladım.
M: Sıkıldım ya koklatmaktan. Koklamaktan başka bir şey bilmiyor musun öp bakalım biraz da.
Sonunda ayağıyla başka bir şekilde etkileşime geçme izni geldiği için büyük bir mutlulukla ayağının her yerine ufak ufak öpücükler kondurdum. Sonra ayağa kalktı, bir ayağını parmak ucuna basarak bana doğru uzattı. Başımı yere doğru eğdirerek 4 ayak üstünde durur gibi durmamı sağladı ve diğer ayağıyla başımın arkasına bastırarak ağzımı zemindeki ayağına yönlendirdi, öpücükler kondurdum.
M: Yönetmesi kolay birisin.(kıkırdayarak)
B: Sizin gibi bir sahibenin lafından çıkmak mümkün değil.
M: Sırt üstü, koltuğa paralel şekilde yere uzan bakalım.
Dediği gibi yere uzandım. Yanımdan koltuğa geçerken elbisesinin altında hoş bi manzarayla karşılaştım. Bir saniyeliğine gözümle vajinası arasında duran tek engel giydiği ince transparan tangasıydı. Bu manzarayı uzun süre izletmek istemediği belliydi. Hemen koltuğa oturdu ve ayaklarını yüzüme koydu. Bir süre böyle kaldık. Bir ayağı iki gözümün üstünde diğeri ağzımın üstündeydi, arada bir ağzımı açtırıp ufak ufak parmaklarını ağzıma sokuyordu. Telefonu çalınca ağzımla uğraşmayı bırakıp ayaklarını yüzüme sabitledi.
Arayanın yine Ahmet olduğu belliydi, uzun uzadıya sohbet ettiler. Sonunda görüşme bitince ayağının altında olduğumu hatırladı.
M: Sehpam seni de beklettim orda kusura bakma ahaha
Dakikalarca değil günlerce bu ayağın altında paspas olmak istediğimi Mehtap’a belirtmedim ama bakışlarımdan anlamıştır herhalde.
Bu uzun süre boyunca erekte olan penisimin ucundan zevk suları damlamaya başlamıştı bunu fark eden Mehtap ayak parmağını penisimin ucuna değdirerek zevk sularını parmağına aldı. Eliyle önceden de penisimi kavramıştı ancak ayak parmağıyla ufacık değmesi bile beni çılgına döndürdü, boşalmama ramak kalmıştı.
M: Küçük pipin akıtmış kıyamam sana evladım ahahaha. Ama ayağıma süründü gördüğün gibi, emerek temizle bakalım parmağımı.
Büyük bir zevkle dediğini yaptım. İlk defa kendi zevk suyumu tadıyordum, ayağıyla karıştığı için mi anlamadım ama tatlı gelmişti.
M: Çok akıllısın gerçekten hiçbir dediğimi ikiletmedin, keşke Ahmet de senin kadar sözümü dinlese.
Cevap vermeyerek tüm parmaklarını sırayla emdim.
M: Akıllı köpeğime bir ödül vermesem ayıp ederim ama yaklaş bakalım.
Köpek dediği an kendimi çok garip hissettim. Bu muhteşem kadının ettiği hakaretler bile en güzel iltifattı benim için. İnanılmaz heyecanlanmıştım. Acaba ödülü ne olacaktı. Ben yaklaştıkça bi eliyle başımın arkasını tutup diğer eliyle çenemi kavradı.
M: Aç ağzını bakalım beğenecek misin ahaha.
Büyük bir tükürük parçası yavaşça dudaklarının arasından ayrılıp ağzıma doğru iniyordu. Dudaklarından tamamen koptu ve dilime düştü. Bu ödül için ne kadar minnettar olduğumu tahmin bile edemezdi. Bunu bu kadar seveceğimi bilerek mi yaptığını yoksa kendisinin tükürerek aşağılamaktan mı hoşlandığını merak ettim. Bunu bilmesine imkan yoktu. Bu kadın kendi hoşlandığı ne varsa bana uyguluyordu.
M: Evet ödülünü de aldığına göre yavaştan toparlan bakalım. Bugünlük oyunumuz burda sona ersin.
Kıyafetlerimi giyip toparlanmaya başladım. İçimde birikmiş spermler taşşaklarıma müthiş bir ağrı yapıyordu. Saatlerdir bu kadar azgın durumda olup boşalamamak işkenceden farksızdı.
Üstümü giyindiğimde yanıma gelip sarıldı, başımı omzuna koydurdu. Bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra sertçe kalçama vurup sıkmasıyla irkildim. Diğer elini saçlarıma geçirip başımı omzundan kaldırttı. Boynuma şehvetle soluyarak ağzını kulağıma yanaştırdı. Fısıldayarak;
M: Yarın yine bekliyorum seni. Daha neler neler yapacağım sana.
Boynuma öpücük kondurdu ve üstümden çekildi. Az önce hiç bir şey yaşanmamış gibi güle güle evladım ailene selamlar diyerek koltuğuna geçti ve evden çıkmamla ilgilenmedi bile.