DAĞ EVİNE SÜRGÜN Serisi - Toplam 12 bölüm +

DAĞ EVİNE SÜRGÜN 11

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Sanki bir gezengendim ve etrafımdaki insanlar benim çevremde dönüyorlardı. Öylesine bir hayatın içindeydim. Önceden olsa aklımın ucundan geçmeyecek şeyleri yaşıyor, yaşatıyordum.

Babamın artık sorunu çözülmüştü. Keyfi de yerindeydi, annemin yüzünde güller açıyordu. Ablam ile aram eskisine göre iyiydi ve bazı eşikleri aşmıştık. Hilmi resmen kölem olmuş, ne dersem yapıyordu. Halam zaten ağzımın içine Rümeysa bazı şeylerden şüphelensede konduramıyor, o yüzden ses çıkartmıyordu. Nebahat halam ise, sürekli bize gelmeye başlamış, bizimle arasını düzeltmek için canla başla çalışıyordu. İşler tıkırındaydı.

Babam hibe desteğini almıştı ama şimdilik sadece 50 inek daha gelecekti. Zaten kıştan büyütmüş, modern bir hale getirmiştik. Artık işler büyüyordu ama biz yetişemiyorduk. Babam ile otururken bu durumdan bahsettim.

Ben- Artık işlere yetişmek imkansız, o değil kendimizi bile göremiyoruz. Ayrıca süt paraları da bizi kurtarmıyor baba.

Babam- Farkındayim ne yapalım diyorsun yani?

Ben- Bence süt degil peynir yapalım, sen o mal sattığın restoranlars soylersin. Toptan alırlar ayrıca pazarda da satarsın. Annemin yanına birini alacaktım. Sütün yarışı ile peynir yaparız.

Babam- Tamam bul köyden birini al ise parasını da ayarlarsın.

Ben- Hayvanlara da erkek gücü lazım. Onu da alayım. Ayrıca gece gunduz burda olmaları da gerekiyor. Bence bu iş için Fikri eniştem uygun. Zaten yalakalık yapıp duruyorlar. Parayı da duyunca kabul eder.

Babam- Ona da kabul oğlum. Sen ayarla işte burda ki düzeni. Sana güvenim tam.

Babamla anlaştıktan sonra köye gittim. Serhat ibnesinin annesi harbiden iyi peynir yapardı. Söyledim iyi de para verdim. Kabul ettiler. Serhat zaten bir iş yapmaz gezerdi. Onu da beshaneye yanıma aldım. Hilmi de bana yardım edecek parasını kazanacaktı. Halamlar küçük bir ev yaptığı için de yanımızda olacaktı. Rümeysa ve Ablam beraber domateslere bakacak. Bende gün içinde tarlalara. Gerek olursa da ekstradan eleman yevmiyelik alacaktık.

İşler iyiden iyiye yoğundu ve kendi köyümüzün nüfusu gün içinde baya çoktu. Babamın olmadığı günler mağara gidip kafa dinliyir, bir iki fırt iciyordum. Ablamla hala aynı yerde sanıyorduk. Bir türlü tetiklenmiyordu.

Bir gün oldu ki, işte o gün yıllarca devam edecek Belki, belki de ölene kadar aklımdan çıkmayacak bir olaylar silsilesinin içindeydim.

Sabah erken saatlerde uyanmıştı herkes. Ben biraz geç uyanmıştım. Öyle bir azgın uyanmıştım ki,duvarlara tirmanirdim o derece azgindim. babamlar da gitmisti. bende acıktım evde dometes yoktu. bende dalından tiplamak için tarlaya gittim. Rümeysa oturmuş muhabbet ediyorlardı. Rümeysa rahat giyinmişti, sabah sabah zaten azgındım. Hava sıcaktı, başı açıktı, simsiyah saçları upuzundu. Omzundan dökülüyordu. İnce örgü bir hırka vardı üstünde. İçinde sadece pembe bir tişört, memeleri dolgundu. İlk defa böyle görüyordum. Bu kadar dik ve büyük memesi olması inanılmaz azdirmisti beni. Altında renkli ama hafif dar bir don vardı. Götü bile muazzamdı. Anasına 10 kat basardı. Ablamda rahattı ve ablamda sütyen yoktu. Küçük memelerini ucu, kendini belli ediyordu. O da süt gibiydi. İnanilmaz azgın uyandığımı fark etmiştim.

Yanlarına gittim, beni görünce Rümeysa toparlanmaya çalıştı. Ben bir kaç domates kopardım.

Ben- Utanmana gerek yok Rümeysa. Saçların çok güzelmiş bu arada. Yerinde olsam gizlemezdim.

Rümeysa- Teşekkür ederim abi.

Ablam ters ters bana bakıyordu. Ben istemsiz Rümeysa’nin memelerine ve popsuna bakmış, ablamda görmüştü. Kızdırmak istedim.

Ben- Burda zaten biz bizeyiz. Hem sen çok güzelleştin. Organik sebzelerden mi havasindan mi ya.

Rümeysa- Ayy utandırma abi ya..

Ablam- İşin yok mu senin. Hadi işimiz var bizim Hasan.

Ben- Bak kardeşini de nasıl kıskandı ya. Sen de çok güzelsin..

Rumeysaya göz kırptım. Giderken de bir makas aldım yanağından. Ablam sinirden çatlamıştı.

Ben- Gidiyorum ben. Ha bu arada Rümeysa öğlen o güzel ellerinden bir menemen yerim.

Rümeysa- Yaparım abi tabi. Bak kaymak olsun sana.

İçimden gülerek yanlarından ayrıldım. Ekmek arası yaptım. Bir yandan yürüyordum. Çevrede ki otlar baya uzamıştı. Onlara bakıyordum. Yürürken Baya dalmıştım. Uzaklaşmiştim. Tam dönüyordum. Beshanenin arkasında römorka peynirleri döşüyordu Fikri enişte. Yanında Serhat’ın annesi Sevim abla vardı. Sevim abla elindeki leğeni römorka attı. Bir anda Fikri enişte arkadan sarıldı. Kimse yoktu ve bende uzun otların arasında ekmek arası penyir domates yiyordum.

Sevim- Dur Fikri dur. Biri gorcek ya..

Fikri- Kim gorcek herkes çay içiyor işte. Dur iki dakka hareket etme az zevk alayım.

Sevim- Kudurdun iyice ya. Nebahat vermiyor herhalde.

Fikri- Senin ki seni boş bırakmıyor herhalde. Napcam Nebahati ben. Senin gibi karı varken.

Fikri domaltmış arkadan sarılıyor. Memelerini elliyordu. Kendine çevirdi eteğinin altına elini soktu amını ellemeye başladı. Bunlara şahit olmam harikaydı. Zaten azgındım iyice azdirmisti beni. Biraz daha oynaştılsr daha sonra kimse fark etmesin diye içeriye gittiler.

5 dakika daha bekleyip bende gittim. İçerde halalarım, eniştem, sevim abla, serhat Hilmi çay içiyorlardı. Halam hemen bana da doldurdu. Sevim ablanın zaten içini biliyordum. Uzun uzun izlemiştim. Ortalam bir kadındı. Tek özelliği, ki bence bu özellik en önemlisi. İşve, cilve mükemmeldi. Yatakta kıvraktı ama kocası Çok yapamıyor, ayaklarında menisküs vardı. Gücü yetmiyordu zaman zaman.

Yanlarında sohbet ederken yiyecek gibi bakıyordum. Serhat fark etmişti. Anasını kesiyordum resmen. Çayı içtik onlar çalışmaya başladı. Bende çalışıyordum. Son peynirleri yüklemek için ben gittim bu sefer. Fikri enişteyi başka yere göndermiştim. Üzülmüştü anlamıştım. Beraber arka tarafa gittik. Sevim abla ile romorka yükledik beraber.

Ben- Sevim abla çok güzelsin bugün, naptın bişey mi sürdüm.

Sevim- Yoo bişey sürmedigim oğlum.

Ben- Sen sürmedin o zaman Fikri eniştem sürmüştür.

Sevim- Ne diyorsun sen ya. Ne biçim konuşmalar bunlar be.

Ben- Biraz önce öyle demiyordun. Dur Fikri diyodun. Kurcalatıyordun kendini.

Sevim- Sus nolur sus biri duyacak. Yalvarırım bir daha olmaz.

Ben- Banane ister olsun ister olmasın. Kendi kararını vermişsin. Ama sana bir teklifim var

Sevim- Kabul yeter ki deme kimseye.

Ben- Dur bir dinle önce. Durumunuzu biliyorum, tarladan kazandığınız belli. Bak sana iyi maaş veriyorum, oğlun ilk defa bir baltaya sap oldu. Evinize para giriyor. Eğer Fikri ile muhabbeti kesmessen bunlar elinizden gider. Yetmez bunlar hep duyulur. Laf söz olur. Ama yok kesersen muhabbeti, Fikri’nin yerine beni koyarsan. Çok daha mutlu olur, kimse duymaz, parandan olmazsın. Hem daha genç birisi ile her ihtiyacını giderirsin.

Böyle bir teklif beklemiyordu, ama onu ikna edecek kadar cümle kurduğumun farkındaydım.

Sevim- Herşeye tamam ama senle olmaz, yapamam.

Ben- Keyfin bilir sen bunu düşün. Eğer tamam dersen mesaj atarsın ve unutma ne kaybedeceğini ve ne kazanacağını iyi düşün ve bunu kendi isteğin ile yap. Hatta şu garantiyi de vereyim sana söz. Eğer hayır dersen bir cezasi olmayacak sana. Bu başta dediklerimi yapmayacağım. Seni istediğimi anlamını istiyorum.

Sevim şaşırıp kalmıştı. Serhatin yanina gittim. Olandan bahsetmedim sadece herşey kontrol altında olduğunu söyledim.

Öğlen yemeğinde hep beraberdik. Rümeysa menemen yapmıştı, gözümün içine bakıyordu, bende gözünün içine bakarak yiyordum. Sanki Rümeysa’yı yiyordum. Ablamın gözünden ateş fışkırıyordu. Kıskançlıktan çatlıyordu. İltifatı abartmıştım, halam bile imalı bakmıştı bana. Sevim abla ise gözlerini kaçırıyordu. 2000ler pembe dizi gibi olmuştu hayatım.

Yemeği yedik, işlerine devam ettiler. Hayvanlar temizleniyor, besihane temizleniyordu. Bende boşluğu bulmuştum. Mağaraya gitmek istedim. Ufaktan kimseye haber vermeden besihanenin arkasından tam gidiyordum ki Sevim abla seslenmişti. Ben bu kadar hızlı bir geri dönüş beklemiyordum.

Ben- Efendim Sevim abla.

Sevim- Düşündüm ben.. Yani rahatımı bozmak istemiyorum.

Ben- Derken anlamadım açık konuş

Sevim- Yani, koca dırdırı yok. Düne kadar sürekli dipdibeydik. Para giriyor rahatız. Yani anladın işte.

Ben- Gel sen ne anladım, beraber yürüyelim.

Mağaraya doğru gidiyordum ama o sadece yürüdüğümüzü düşünüyordu.

Ben- Zorlandığını düşünüyorsan hiç konuşma bile, söz verdim birşey yapmam.

Sevim- Yok, yani başta herseyi bırakıp gitmeyi düşündüm ama sonra zorlanmadığını söyledin ya, yani beni istediğini hoşuma gitti.

O esnada mağaraya varmıştık. Elinden tuttum irkildi ama sonra benimle geldi. Çalılıklarin arasında mağara girişini görünce şok oldu. İçeriye girdik. Gaz lambasını yaktım. Vaktimiz kısaydı o yüzden hızlı hareket etmem lazımdı.

Babamlarin yattığı mindere yatırdım. Kumral tenli, yanağında beni olan, küçük dudaklı bir kadındı. Memeleri,poposu çok fazla dikkat çekmeyecek büyüklükte birisiydi. Uzun boynu ve vücuduna göre uzun bacağı vardı sadece. Yatırdığım gibi öpüşmeye başladık. Azgındı, pervasızdı. Acele etmem şarttı. Elini direk pantolonumun içine soktu ve sikimi çekmeye başladı sanki yerinden çıkaracak gibiydi. Üzerini çıkardim bende. Altındakini çıkarmadan içinden külotunu yırtarak çıkardım.

Sevim- Ohh sonunda be. Sert olacak erkek dediğin sert. Parçala Hasan beni..

Ben- Bekle sen daha hiç birşey görmedin..

Memelerini biraz emip yaladim ama ilk heyecank yoktu. Belli ki sürekli sert seviyordu.

Boğazındsn tutup ayağa kaldırdım. Mağaraya duvarına doğru yüzünü çevirdim. Eteğini yukarıya kaldırdım. Kabak gibi karşımdaydı götü. Bacaklarını açtım. Islak sulanmış amina sikimi sürttüm. Arkasına yaklaştım. Ellerimi koltuk altından geçirip, iki elimle boynundan tuttum. Sikimi sertçe amina soktum. Hareket edemiyordu.

Sevim- Ohhh, ahhh amk ahh. Sonunda Off canım yanıyor ohh devam et.. Nerdeydin sen ya..

Ben- İçindeki orospuyu görmüştüm senin..

Sert sert siktim, artık sikim ağrımıştı, yorulmuştum. Sevim abla bile yorulmuş, dizlerinin bağı çözülmüştü.

Sevim- Yeter yeter. Dur artık mahvoldum dur. Ohh dur.

Kendime çevirdim.

Ben- Bunun tadına bak bakalım.

Ağzına boşalmıştım.. Baya yorulmuştuk. Yerdeki parçalanmış külotu aldı, elinden aldım.

Ben- Bu bende kalacak, ne yapacağım biloyor musun?

Sevim- Ne yapacaksın.. Sikini mi temizleyeceksin. Onunla beni düşünüp mastürbasyon mu yapacaksın.

Ben- Hayır, bunu alacağım, oğluna vereceğim. Bu yırtık külotun senin olduğunu bilmeden alacak ve üstüne boşalacak.

Sevim- Delirdin mi sen, yapmaz Serhat öyle birşey. Yapma anlar.

Ben- Sus, ben ne dersem o. Benimsin artık, senin kararlarını da ben veririm. Sen gör yapacak ve sana göstereceğim..

Ses çıkarmadı. Giderken son kez amını ekledim. Tekrar ıslanmıştı.

Ben- Hoşuna gittiğini biliyordum.

Önden çıktı. Bende arkasından gittim. Elim ayağım tutmuyordu resmen. 1 saat geçmişti çalışıyorduk. Sevim abla baya keyifliydi. Serhatı yanıma çağırdımm

Ben- Simdi sana bir hediyem var.

Serhat- Ne hediyesi abi.

Ben- Bak bu, annenin.. Ben parçaladım

Serhat- Dalga geçme benimle abi, ne zaman ciddi misin.

Ben- 1 saat önce. Caktirma. Şimdi bunu al iyice oksa üstüne boşal sonra da bana fotosunu at.

Serhat- sen napcan abi onu.

Ben- Annene gostericem. Ona da dedim Serhat a vericem şunları yapacsk diye ama sen sözde annenin olduğunu bilmeyeceksin. Anladın dimi. Başka birinin sanacaksin.

Serhat- Abi yeminle sende vizyon var ya. Tamam kabul abi. Peki ne zaman izlerim.

Ben- sakin ol. Sırayla birbirimize kıyak yapıyoruz işte. Şimdi sende sıra.

Serhat- Sen merak etme abi gerisi bende.

Öyle bir gün yaşıyordum ki, akıllara zarar. Neler oluyordu neler..

Küreğin sapı kırıldı çalışırken. Sapını değiştirmek için arka tarafa küçük depoya gittim. Gider gitmez arkamdan ablam girdi.. Karanlık ve dar bir yerdi.

Ablam- Sen ne yapıyorsun böyle, iyice zivanadan çıktı.

Ben- Ne yaptım abla yine, ne bu arkamdan geliyorsun. Küreğin sapını değiştirmeye çalıştım.

Ablam- sapını Sevimde kırdığın için olabilir mi ?

Ben- Aaaa , takip ettin beni dimi. İzledin tabi.. napayım kadın azgın, ben azgın..

Ablam- Kadını döve döve siktin, yetmedi külotunu oğluna verdin. Ne yaşıyorsun, nasıl birşey bu.

Ben- Fantezi bu fantezi. Sana olanı biteni anlatırım..

Ablam- Anlat şimdi.

Ben- Akşam anlatcam rahat ol.

Ablam- Peki ya Rümeysa, onu da sikeceksin değil mi ? İçine düştün kızın. Sikine hiç mi söz geçiremiyorsun ya.. Hiç mi ayırt etmeden akraba vs sevişmek istiyorsun..

Yanına yaklaştım.. Geri geri gitti. Duvara yaşlandı. Ellerini tutup duvara dayadım.

Ben- Abla, artık yeter yeter.. Sende hepsini istiyorsun. Hoşuna gidiyor itiraf et.

Ablam- Saçmalama bırak beni kendine gel..

Ben- şimdi bir test yapacağım. Sen kendine itiraf edemiyorsun ama vücudun itiraf ediyor.

Elimi bir anda salvarina soktum. Elimi ilk defa amına sokmuştum. Islaklığı elime yapışmıştı. Azgındı, azmıştı. Elimi çıkardım ve gösterdim.

Ben- Bak elime, hiç dokunmadım, hiç birşey yokken sırf muhabbeti geçti diye ıslandın. Kabul et artık. Ya benim yanımda ol yada şikayet etmeyi bırak.

Ablam şaşırmıştı. Tek kelime etmeden çıkıp gitti. Ulan ben ne olmuştum bugün. Sabahtan beri azgınlık geçmiyor, üstüne daha da cesur hareketler ediyordum.

Akşama doğru millet yavaş yavaş dağılmaya başladı. Fikri enişte de gariplik vardı. Sinsi sinsi hareket ediyordu. Takip ettim, Sevim ablanın arkasından gitti, uzaktan dinlemeye başladım.

Fikri- Ne pas vermiyon kız sen. Hayırdır.

Sevim- Artık istemiyorum Fikri. Git başımdan senin yüzünden başım belaya girecek.

Fikri- Yok öyle bir şey. Noldu bir anda. Hayırdır yeni tokmakçı mı buldun.

Sevim- Doğru düzgün konuş. Git başımdan.

Fikri- Seni mahvederim. Gömerim seni buraya lan.

Artık işler boka saracakti. Hızlıca gittim. Beni görünce telaslandılar. Sevim ablaya git dedim. Fikri enişte bekliyordu.

Ben- Enişte, son kalan eniştesin sen şimdi söyleyeceklerini iyi dinle. Bu karıyı siktiğini biliyorum. Bir daha sakin yaklaşma yoksa Nebahat halam herşeyi öğrenir. Duydun mu.

Fikri- Yanlis anladın sen. Sakın ol.

Ben- Yanlış falan anlamadım. Dinle beni. Bir daha seni böyle saçma sapan işlerin içinde görürsem yakarım çıranı haberin olsun..

Eniştem kuyruğunu kıstırıp gitti.

Akşam olmuş yemeğimizi yemiştik, babam gelmişti. Tarlaları korumak için Hilmi ben ve babam aldık yine tüfekleri gittik tarlalarımıza. Etrafı gezinirken, elinde tepsi Rümeysa geldi.

Rümeysa- Abi sana çay gelmedi mi, Hilmi’ye götürüyorum istersen sana da vereyim.

Ben- Yok gelir birazdan güzellik.

Böyle iltifat beklemiyordu. Yine çok güzeldi. Biraz sohbet ettik, bana aşık oluyordu eminim. O sırada ablam geldi. Rümeysa’yı görünce sinirlendi.

Ablam- Senin ne işin var burda, git Hilmi ölmüştür. Ver çayını hadi.

Rümeysa bozuldu ama ses etmeden gitti.

Ben- Niye kızdın güzel güzel konuşuyorduk işte.

Ablam- Ben biliyorum o konuşmayı.

Ağacın altına oturduk. Bana neler olduğunu sordu. Tek tek anlatmaya başladım. Zaten bir kısmına şahit olmuştu. Fikrinin olayı öğrendi. Sevim ne kadar orospu onu gördü. Serhat ne kadar sapık hepsini öğrendi. Bunları konuşurken ikimizde sessizleştik. Etrafta kimse yoktu. Keneviri çıkardim yaktım. İkimizde 2 duman içtik. Ardından tarlanın içine götürdüm. Ok yaydsn çıkmıştı.

Ablam- Yanlış yapıyoruz.

Ben- Evet ama umrumda değil. En doğru yanlis bu

Bir and dudaklarına yapıştım, öpüşmeye okşamaya başladık birbirimizi. Otların arasından gözükmemiz imkansızdı. O mükemmel kalçasını okşuyor, memesini elliyordum. Toprağa yatırdım. Üzerine çıktım, tişörtü kaldırdım. Küçük memelerini gördüm. O açık pembe meme ucunun sertliğini ağzımla test ettim. Emdim..

Ablam- Ohh yavaş ol.. zevkten çığlık aticam millet duyacak. Dur ohh..

Konuştukça azıyor azdikca emiyordum. Yalaya yalaya aşağıya kadar indim. Altındaki eşofmanı indirdim. Küçücük poposunu daha küçük bir külot tutuyordu. Onu da indirdim. En az memesi kadar pembe ve kılsız bir am karşimdaydi..

Ablam- Dur.. sakin ol. Bakireyim olmaz..

Haklıydı, yapamazdim ilerde evlenemezdi yoksa. Sadece dilimi attım derinlere inmeden, onu bozmamak için yalamaya başladım. İkimizde inliyorduk. Sikimi çıkardım. Ne yapması gerektiğini anladı. Biraz doğruldu ağzına aldı ama çok acemiydi. İstemsiz ısırıyordu acıtıyordu. Daha sonra sadece dilini gezdirdi.

Bir anda bir ses duyduk. Babamın sesiydi. Bizi arıyordu babam, bir anda bizim olduğumuz dallar sallandı. Tüfeği hazırladığını duydum.

Ben- Baba buradayız buradayız.

Babam- Ne işiniz var lan içinde sizin.

Hızlıca toparlanıp dışarıya çıktık.

Ben- Baba domuz girdi sandım, ablamda yalnız kalmasın bişey olur diye yanıma aldım.

Babam- Oğlum beni evlat katili yapacaktınız. Girmeyin içine bir daha. Dikkat edin, kızım sende hadi git.

Ablam koşa koşa eve gitti. Babamda durmadı o da kendi tarlasina gitti. Baya heyecenlı bir gündü. Ulan neler yaşıyorduk böyle. Gece 2 gibi mesaj geldi, Serhat dediğimi yapmıştı ama bokunu çıkarmış bir kere değil 2-3 defa boşalmıştı. Sevim ablaya göstermeyi bekliyordum. Sabah gün aydınlanincs eve girdim. Ablam uyuyordu. Bende uykuya daldım.

← Önceki Hikaye
DAĞ EVİNE SÜRGÜN 10
Sonraki Hikaye →
DAĞ EVİNE SÜRGÜN 12
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar