**Hakan…**
Odaya girdiğimde Gökçe bacak bacak üstüne atmış, dirseklerini dizlerine koyup içine kapanmış halde düşünüyor gibiydi, saçlarını arkada toplamıştı, yüzü açıkta kaldığı için tamamen o sinirli ifadeyi görmemek imkansızdı.
” Otur!” diye emir verdi resmen, ben de aynen dediği gibi yaptım, karşısındaki kanepeye oturdum. Bana bakıyordu, beni süzüyordu, gözlerinin kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum, ben gelmeden evvel uzun süre ağladığı belliydi. Fakat şimdi o güçsüz halini geride bırakmak isteyen kızgın surat beni kesiyordu. ” Benimle paylaşmak istediğin yeni bir şey var mı?” diye sordu.
” Gökçe, neden bahsediyorsun?” diye anlamazdan geldim. ” Beni sen çağırdın.”
” DEDİM Kİ,” diye atıldı, sesini yükseltti. ” Bana söylemek istediğin bir şey var mı?”
Hala yediğim boklar hakkında ne kanıtı vardı da bu kadar kızıyordu emin olamadığım için salağa yatmaya devam ettim, sonuç olarak kendimi tekrarladım. ” Beni sen çağırdın. Niye ki?”
” Çünkü bu evliliği kurtarmaya çalışıyorum,” diye belirtti. ” Çünkü, Şeyma ile aranda yaşananlar hakkında bana dürüst olma şansı veriyorum sana, çok geç olmadan. Yani.. Tekrar soracağım. Bana söylemek istediğin bir şey var mı?”
” İki gün evvel buna benzer bir konuşma yapmamış mıydık canım?” diye cevaplarken yine mağdur taraf benim aslında imasında bulunuyordum, kırgındı ses tonum.
” Evet, yaptık, ama bu benim elime bazı kanıtlar geçmeden önceydi seni Allah’ın belası, sen yalancı bir adisin Hakan!” Sertti sözleri ama sanırım haklıydı dürüst olmak gerekirse.
” Ne kanıtı?” diye sordum.
Seninle konuşarak bir yere varamayacağız der gibi derin bir nefes alıp içine çekti ve devam etti. ”Bütün bu hafta boyunca ne kadar da salakmışım anlamış oldum, ama şimdi farkına varıyorum da sen baya baya profesyonel yalan konuşabiliyorsun yahu, ben de gelmiş senin ağzından doğru birkaç cümle almaya çalışıyorum, hata bende tabii.”
**Gökçe…**
Telefonumu elime alıp videoyu bulmak için dokunmaya başladım, Kadir telefonunu verince kendime de yollamıştım bana gösterdiği kesiti, ne kadar sinirli olsam da, izlemeye katlanamasam da bu görüntü bana lazımdı.
Sonunda videoyu bulup oynatma düğmesine bastım ve ekranı elimde yan çevirip videoyu geniş ekran yaptım, Hakan’a doğru çevirdim. Şeyma ve Hakan’ın ibretlik hikayesi ekranda oynuyordu şimdi, sevişme sesleri odaya yayılırken sesi sonuna kadar açtım. Hakan elini uzatıp telefonu almak ister gibi bir hamle yapsa da elimi geri çekerek buna engel oldum. ” Hopp.. Merak etme AŞKIM,” dedim tam o sırada Şeyma’nın ‘aşkım’ diye seslendiğini duyunca ekrandan. ” Ben zaten izledim sabah Kadir’le birlikte, o yüzden telefonu elimden almaya falan kalkma. Bu seans şimdi senin için, sen de izle bakalım da kendini belki yerime koyarsın, ben kocamı başka bir kadınla sevişirken izlediysem ne hissetmiş olabilirim. O yüzden arkana yaslan da şunu bir izleyelim. Aslına bakarsan, belki de tam şu an da senin o kaltakla Kadir de aynısını yapıyor olabilirler.”
İlk gördüğümden beri cesaret edip bir daha bakmamıştım videoya, o yüzden yeniden açtığımda yine krizlere sokacak kadar yaralıyordu beni duyduğum sesler ve konuşmalar, ekranı ona çevirip yalan konuşmuştum zaten izledim diye ama iğreniyordum işin aslı.
” Gökçe, zaten izlediysen yeniden açmandaki maksat ne olabilir ki? Amacın ne senin?” diye sesinde panikle beni durdurmaya çalışıyordu şimdi.
” Bana salak salak sorular soracağına benim sana sorduklarıma cevap versen nasıl olur?” dediğimde verecek cevabı yoktu.
Sessizce izliyordu şimdi, ara ara gözlerini kaçırıp başka yöne bakıyor, sonra da tekrar telefonun ekranına bakıyordu Şeyma’nın birden yükselen zevk çığlıklarıyla irkilip.
” Nasıl? Berbat mı hissettirdi yoksa gurur mu duydun AŞKIM? Çok mu seviyorsun sen Şeymacığının memelerini? Karından daha mı zevkli? Orospu karı…Kevaşe..”
Bu varyasyonda edebileceğim daha çok küfür vardı, hala kendimi kontrol edebilmeme şaşırıyordum.
*İki gece sonra ben sensiz nasıl duracağım Hakan, seni Gökçe’ye bırakamam…*
*Gökçe’den daha darsın, bayılıyorum amına…*
Duyduklarıma inanamıyordum.
” Bu sözler gerçekten benim kocama mı ait? Ne kadar acıtıyor bunları duymak tahmin ediyor musun Hakan?” derken sesim acımasızca üzgün ve mutsuzdu. ” Gerçekten bunları inanarak mı söyledin?”
” Hayır tabi ki, sadece.. O anın sıcaklığıyla işte söylenmiş sözler,” derken biraz olsun pişman görünüyordu, süt dökmüş kedi gibiydi. ” Tamam, Şeyma ile biraz ileri gittik, sana da bu konuda yalan söyledim, ama bu seni sevmediğim anlamına, seni istemediğim anlamına gelmiyor.”
” Yani, şimdi itiraf ettiğin gibi bana sürekli yalan söyledin,” diye sözünü kestim. ” Nasıl da becerdin bütün şüphelerimi ters yüz etmeyi, tebrik ediyorum seni, tam bütün bu olanların çok büyük bir hata olduğunu düşünmeye başlamışken sana olan güvenimi suistimal edip beni inandırdın aranızda ekstra birşey olmadığına.”
Nefret ediyordum adamdan artık.
” Ama dur, cevabın hazır değil mi senin? Bütün herşeyi ben başlattım, ben izin verdim sana, seni zorladım o orospunun koynuna gir de tutkulu tutkulu becer onu diye. Ben onay verdim, olur mu hiç, dedim geç orasını burasını yala, önden arkadan istediğin gibi yanaş, 69 da yaptınız mı canım? Bacak omuza? En çok kim seviyormuş üstte olmayı? Götünü de sikseydin canım…” Son cümleden sonra ağzımdan çıkanlardan ben kendim utanıyordum sanki ama sinirim geçmiyordu.
” Saçmalama Gö..”
” Gö?? Gö??”
” Gökçe.. En başından kabul etmemeliydim, çok büyük bir hata yaptım,” derken ben de keşke zamanı geri çevirmenin bir yolu olsa diye bir an düşündüm ama sonra kocamın fırsat eline geçince ne hale büründüğünü gördüğüme daha çok sevindiğimi fark ettim.
” Şeyma ile olan arkadaşlığım bitti Hakan,” dedim. ” Bu saatten sonra asla geri dönüş olmaz, asla güvenmem o zilliye. İnşallah hamile falan da kalamaz, gebersin. Ama asıl sorun şu. Sana güvenebilir miyim? Evliliğimizi kurtarmak istiyor muyum? Evliliğimizi sürdürebilmek için fedakarlık yapmaya değer mi?”
” O ne demek şimdi. Evliliğimizi devam ettirmek istiyorum tabi ki, elimden geleni yapmaya razıyım, fazlasını, bana tekrar güvenmen için ne gerekiyorsa.”
O konuşuyordu ama benim beynimde Şeyma’nın sesi yankılanıyordu. *Gökçe’den daha darsın, bayılıyorum amına…*
” Tamam, hadi o zaman, eğer benim yerimde sen olsaydın, ne yapardın bu durumda Hakan?”
**Hakan…**
Bu sorunun cevabını düşünmeme bile gerek yoktu ama içimden bir ses Gökçe’nin beni bir yere yönlendirmek için aradığı cevapları söylememin yolunu yaptığını söylüyordu.
” Birincisi, sana söz veriyorum asla bir daha Şeyma ile böyle bir şey yaşanmayacak,” dedim dikkatlice. ” Asla onu bir daha görmeyeceğim, bu lafıma inan.”
” Bu zaten olamaz ki, lafa bak, yoksa senin o sikini keserim Hakan. Başka?”
İkinci olarak ne söyleyecektim? Birinci diye neden cümleye başladım bilmiyorum, bir süre düşündüm ama sonunda eski yönteme döndüm. ” Beni affet diye yalvarmam gerekiyorsa yaparım.”
” Yani, bunu da zaten yapacaksın,” diye devam etti Gökçe. ” Ama benim aklımda başka yollar var. Bana yaşattıkların ve bana saygı göstermemen, ne kadınlığıma, ne eşliğime, ne de anne olmama değer vermeden düşüncesizce yaptıkların için seni affetmem imkansız gibi, yine de ben güçlü bir kadınım ve benim kendime saygım var. Bu aile için emek verdim, yıkmak çok kolay olur, seni hala seviyor muyum? Şu an buna cevap vermeyeceğim ama o orospu ile üç gün boyunca yaptıkların yüzünden çocuklarımın yuvası dağıtmama ihtimalim var.”
Bir süre sessiz kalıp beni süzdü ve sonra devam etti.
**Gökçe…**
” Ben buna gözyaşı ve üzüntüyle uzun süre yaşayacak değilim, bu görüntülere baktıktan sonra sabah kalkıp hiçbirşey olmamış gibi seni affettim deyip hayatıma devam edemem Hakan.”
Hayır böyle olmayacaktı. İffetsiz olan oydu, ömrümün geri kalanını aldatılan ve kıskançlık krizlerine giren taraf olarak geçirmeye niyetim yoktu.
” Hayatımın geri kalanını kendimi suçlayarak ve o gün neden daha farklı bir tepki vermedim diye geçiremem. Hayır. Bu acıyı içimden çıkarıp atmanın tek bir yolu var. Ödeşmek. ”
” Ne demek ödeşmek? ” Hakan şaşırmıştı sözlerim karşısında.
” Diyorum kiii.. Senin bu yaptığına verilecek en güzel cevap ve bu evliliği devam ettirmem için yapmam gereken şey seni affetmek değil, seninle ödeşmek. Kısasa kısas canım. Böylece ikimiz de hatalarımızdan ders almayı öğreniriz ve bunu geride bırakırız. Bana yaşattığını sana yaşatacağım. Ben de başkası ile sevişeceğim, böylece beni hem bedenen hem de sözlerinle aldatmanın acı faturasını ödeyeceksin.” Bu sözleri söylerken düşündüğümden daha çok zorlanmıştım, çok ama çok büyük laflardı. Ne tepki vereceğini bilmiyordum ama evliliğimiz boyunca bana fiziki şiddet uygulamayan bu adam yerinden kalkıp üstüme yürüse bu lafların üstüne şaşırmazdım.
” Ne?! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Evliliğimizi kurtarmak için başkası ile mi yatacaksın?” Aniden ayağa kalktı. ” Kimle?”
” Kimle demek.. Yani sevişmemi kabul ediyorsun ama kim olduğuna mı itiraz edeceksin?” dedim, onu kızdırmak, canını acıtmak hoşuma gitmişti.
” Etmiyorum tabi ki. Yoksa.. Kadir mi? Birşey mi oldu yoksa?”
Yok artık dercesine gülmeye başladım, sinirlerimiz gerçekten bozulmuştu sanırım. ” Kadir mi? Şaka mı bu? Bana daha fazla ne kadar hakaret edebilirsin gerçekten şaşırıyorum Hakan. O gerizekalı için kılımı kıpırdatmam.”
Daha fazla hırçınlaştığını görmek istiyordum. ” Tabi bugün denedi kendisi bunu ama.. ”
” Neyi denedi? Delirtme adamı Gökçe. Birşey mi oldu aranızda? ”
” Otur yerine be! Adamın karısını beceren sensin, kes şu hesap sormayı! Videoyu izledikten sonra intikam mintikam birşeyler zırvaladı ama evden kovdum gitti. Orospu karısından hesap sorsun o önce.”
” Vay şerefsiz ırz düşmanı. Tamam, bunlarla artık görüşmüyoruz. Onu ilk gördüğüm yerde ifadesini almıyor muyum ben bakayım,” dedikten sonra yanıma yaklaşmaya çalıştı ama ben geri adım atarak elimle ittim onu.
” Evlenmeden önce sana ne demiştim hatırlıyor musun? ”
” Ne demiştin? ”
” Herşeyi affederim ama aldatılmayı, ikinci kadın olmayı, asla kabul etmem. ”
” Evet, demiştin… ”
Erkek olan ben olsaydım belki de başvuracağım şey şiddet olurdu şu an, ağzını burnunu kanatsam içimdeki volkan küllenir miydi ki? Yaraları iyileşince yaptığı yine yanına kar kalırdı. Ölene kadar canını acıtmam gerekiyordu.
” Seni aldatacağım Hakan. Bunu yapacağım. İstersen boşa beni, bu görüntülerle bu tek celsede halledilir. Çocukları bana bırakırsın hem, nasılsa yenisi yoldadır şimdiye. Seni aldatacağım, belki yarın, belki bir sene sonra. Bununla yaşayacaksın. İstersen beni döv şimdi bu sözleri yüzüne söyleyebildiğim için, istediğini yap. İstersen hergün, her adımımı takip et, fark etmez, sinsilik sana özgü değil bilesin. Aldatılmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğreneceksin.”
Ağzını açıp birşey diyecek oldu ama zil çaldı.
Çocuklar servisle eve gelmişti. Hala ayakta afallamış halde duran Hakan’ın yanından geçip kapıyı açtım.
” Hoşgeldiniz canım çocuklarım,” dedim ve ikisini de bağrıma basıp öptüm. Gözlerimden birer damla yaş aktı.