Yukarı çıkıp lavaboya girdim. Biraz sonra çıktığımda Yağmur kapıdaydı. Beni sürükleyip kapıyı kapattı. "Burada mı yapmak istiyorsun?"
Y: "Evet."
B: "Sen bilirsin. Bilmeni isterim ben biraz sert seviyorum."
Y: "Önemli değil. Hiç önemli değil. İstediğin gibi döv beni. Artık azgınlıktan ölmek üzereyim."
B: "Hahaha en son ne zaman ilişkiye girdin?"
Y: "En son senleydi."
B: "Epey olmuş. Seni güzelce doyurmamız gerekiyor sanırım." Dudağına yapıştım. Uzun ve tutkulu bir öpüşmeden sonra geri çekildim. İkimizde nefes nefeseydik. Yavaşça üstünü çıkardım. Sütyenini de çıkardığımda büyük göğüsleri karşıladı beni. İkisinide avuçlayıp salladım biraz. Sonra eğilip şortunu çıkardım. Kırmızı bir tanga giymişti. "Yeni mi giydin?" Dudağını ısırırken kafasını yukarı aşağı salladı. Tangasının üstünden birkaç öpücük kondurdum. Küçük inlemlerle sikimi kaldırıyordu. Geri çekilip yüzüne baktım. "Nasıl bu kadar azdırıcı olabiliyorsun hâlâ aklım almıyor." Ayağa kalkarken bacaklarından kavrayıp kucağıma aldım.
Y: "Ayhh yavaş be hayvan." Dudaklarımız tekrar buluştu. Aynı anda elimle götünü sıkıyordum. Biraz sonra kucağımdan indirip diz çöktürdüm. Kalkan aletim pijamadan belli oluyordu. Eliyle üstünde gezinip ağzını pijamanın üstünde hareket ettirdi. Biraz sonra pijamayı indirdi. Ardından külodumu. Ona bakan sikimi ağzına alacakken tek seferde soktum. Hepsini ağzına aldığında biraz bekledim. Sonra çıkardığımda yaşlı gözlerle bana baktı. "öhö öhö Ali ne yapıyosun ya!" Yanağına tokat attım.
B: "Sana sert seviyorum dedim ya." Sikimi tekrar ağzına soktum. Kafasını geri çekmeye çalıştığında kafasını tutup daha da bastırdım. "Yoo, kaçışın yok." Biraz bekledikten sonra elimi gevşetip ağzından çıktığımda derin bir nefes daha aldı.
Y: "Sik beni lütfen." Kafasını tuttuğumda kafasını yana çevirdi.
B: "Sen bilirsin premses. Kalk ayağa." Dediğimi yapıp ayağa kalktı. Kaldırıp kirli çamaşır sepetine oturttum. "Hazır mısın?"
Y: "Üst.. üstünü çıkarır mısın?"
B: "Ne yapacaksın üstümü?"
Y: "Vücudun çok güzel. Seni hissetmek istiyorum." Elbisemi çıkarıp attığımda Yağmur'u kucağıma aldım. Elleri, gözleriyle birlikte vücudumda geziyordu. Biraz sonra gözleri bana döndü. "Sik beni."
B: "Sessiz ol. Burada emirleri ben veriyorum. Sana kıyabilir miyim bilmiyorum. O yüzden biraz yavaş olacağım." Kafasını yukarı aşağı salladığında. Sikimi amına doğru hizaladım. Yavaşça içine sokmaya başladığımda Yağmur, derin bir inilti bıraktı. Sikim içinde yavşça ilerlerken Yağmur bana daha sıkı sarılıyordu.
Y: "Çok acıyor."
B: "Şşştt dua et sert girmedim."
Y: "Biraz kibar olsana be.. sen cidden öküzsün." Gözlerine kilitlenip boş gözlerle baktım. "Ali sakın yapma! Bak bir çığlık atarım tüm ev ayağa kalkar." Gülümseyip sikimi içine sokmaya devam ettim. "Öyle adam ol." Sikim tamamen içine girince Yağmur bir kez daha boşalmıştı. Artık seks başlıyordu. İçinden çıkıp hızlıca geri soktum. "AHH Ali yavaş." Elimle ağzını kapatıp sert sert sikmeye devam ettim. Kasıklarımız buluşunca ses lavaboyu dolduruyor, Yağmur'un gözleri kayıyordu. Ardı ardına içine girip çıkıyordum ve ağzını kapatmasaydım yüksek ihtimalle kapımız çalardı. İçije girdikçe Yağmur titiryordu. Arada elimi yalasada daha sert sokunca bilincini kaybediyordu. Elimi ağzına sokup sikmeye devam ettim.
B: "Biraz daha sertvolayım mı?" Kafasını iki yana salladı. O kadar da hoşuna gitmiyordu anlaşılan. Çok zamanımız olmadığı için kendimi sıkmadım. Artık dayanamayacak kademeye geliyordum.
B: "Güvenli misin?" Kafasını iki yana salladı. İçinden çıktığımda Yağmur'u yere bırakıp sikimi ağzına soktum. Ağzı giderek doluyordu. Biraz sonra tüm döllerimi bırakıp ağzından çıktım. Hepsini yutup ayağa kalkmaya çalıştı. Dengesini kuramayınca elinden tutup kaldırdım. "İyisin değil mi?"
Y: "Eğer ağzımı kapatmasaydın tüm ev ayağa kalkardı ve evet, çok güzeldi."
B: "Şimdi dürüstçe cevap ver. O küçük oyuncak mı daha güzeldi yoksa bu mu?" Sikimi gösterdim. Elini, küçülmekte olan sikime atıp oynadı.
Y: "Bu ciddem güzeldi. Önceki yaptığımzda iyiydi ama bu çok daha güzeldi." Hızlıca bir duş alıp lavabodan çıktık. Odama geçtiğimde Cennet odadaydı.
C: "Sıhatler olsun."
B: "Teşekkür ederim. Birlikte olsun derdim ama şu an zor gibi."
C: "Ali ben nasıl söyleyeyim bunu ablana?"
B: "Bana karşı nasıl çığırttıysan öyle söyleyeceksin." Dolaba doğru ilerledim. "Benim olmadığım gün siz anlaşırsınız.. hem sen lezbiyen değil misin? Çok da garip bir şey olmayacaktır."
C: "Yaaa Ali. Üfff iyi ki bir şey söyledim ya."
B: "İşin kolay olacaktır merak etme."
C: "Nasıl yani?"
B: "Ablam biliyor senin günahlarını."
C: "Anlattın mı?! Sana bir daha bir şey söylemeyeceğim."
B: "Ne dedi biliyor musun? Uff ateşliymiş."
C: "Yalan söylüyorsun."
B: "İnanmıyorsan git sor."
C: "Yalan söylüyorsun değil mi?"
B: "Niye bu kadar merak ettin bunu.... yoksa sen ablama karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"
C: "Nereden çıkardın be!"
B: "Neyseee benim çok uykum geliyo birazdan uyuyacağım."
C: "Bir dakika öyle bir an da gidemezsin." Lavaboya gidip dişimi fırçalarken Cenet arkamdan geldi. "Tamam ablan güzel bir kadın.... bak ben lezbiyen değilim." Ağzımdakini tükürüp suyla gargara yaptım.
B: "Teyzen kadın değil mi?"
C: "Tamam kadın ama ben o istediği için onunla oldum.. yani ben de keyif aldım tabiki ama bir kadına karşı çekim hissetmiyorum." Yanıma yaklaşıp ellerini karnıma attı. "Ben sadece seni istiyorum."
B: "Cennet, ne olduğunu anlamıyorsun. Olayı sadece çekim olarak düşünüyorsun. Aşağıda oturan 3'lü benim ailem. Sen de benim ailemsin. Bu iki ailenin bir araya gelmesi için ikisinin de birbirini kabul etmesi gerekiyor.... Ben onları bırakamam."
C: "Ben de seni bırakamam.... ama... tamam kabul ediyorum. İstediğinizi yapın. Ben de senin elinin altındaki bir seks kölesi olacağım." Ellerini vücudumdan ayıracağı sırada elini sıkıca kavradım.
B: "Kendine bu benzetmeyi yaptığın için utanmalısın. Ağzına hiç yakışmıyor. Sen bir seks kölesi değilsin. Sen benim gelecekteki karımsın. Sen benim her şeyimsin"
C: "Senin 4 tane mi her şeyin var!" O an ister istemez biraz kıkırdadım. "Gülme ya!"
B: "Tamam tamam. Pardon. Öyle söyleyince komik geldi. Şimdi senin düşüncene göre ben seni sevmiyorum değil mi?" Biraz düşünüp omzunu silkip dudaklarını büzdü. "Bilmediğin için böyle konuşuyorsun." Tuttuğum sol elini vücudumun soluna, kalbimin üstüne, koydum. "Hissediyor musun bunu?"
C: "Oha bu kadar atması normal mi?"
B: "Benim için normal. Seni her gördüğümde içimde garip bir mutluluk oluyor. Duygularımı belki çok belli etmedim sana ama ben sana gerçekten aşığım Cennet." Bunu söyleyince kafasını göğsüme bastırdı. "Anlık bir aşk ya da heves değil bu. İleride eve gelince çocuklarımız açar kapıyı sana benzeyen bir kızımız olur." Bunu deyince Cennet geri çekildi. Gözlerime baktı. Birkaç damla yavaş yavaş süzülüyordu.
C: "Ona karışmayacaksın tamam mı!"
B: "Haha o istemediği sürece karışmam... ama kızımız ileride tecrübe isterse ona bazı şeyleri öğretmek benim babalık görevimdir." Göğsüme vurdu.
C: "Pislik.. o zaman ben de oğlumuza gösteririm tecrübelerimi." Gülerek kafamı yukarı aşağı salladım.
B: "Anlaştık... bu arada şimdi hatırladımda biz geçen seks yaptığımızda senin doğurganlık ne durumdaydı."
C: "Ovulasyon dönemindeydim."
B: "O zaman çocuk geliyor"
C: "Umarım." Geri sarılıp biraz kalbimizin birbiri üstünde atmasını bekledik. Sonra geri çekilip dudağına öpücük kondurup odaya geçtim. Kendimi yatağa attığımda Cennet arkamdan geldi. Ben yatakta uzanırken o da yanıma uzandı. "Şey..."
B: "Şşşt sessiz ol. Ne diyeceğini hissettim ve yakında diyorum."
C: "Nasıl hissettin?"
B: "6. His olsa gerek."
C: "Ne diyecekmişim Bay 6. His"
B: "Ne zaman yüzüğü takacaksın bana... doğru mu?"
C: "Evet de nereden bildin?"
B: "Az önce çocuk hakkında konuştuk şu an soracağın soruyu tahmin etmek çok da zor olamaz ya."
C: "Tamam haklısın... peki ne zaman."
B: "Cevabını verdim ya. Ben şimdi uyuyacağım. Sen de uyu" Sağa dönüp uyuduğumda biraz sonra Cennet'in sıcaklığını hissettim. "İyi geceler."
C: "Hadi Ali kalk."
B: "Daha uyumadım ki."
C: "Ali saat sabah 8 kalkasana" Hemen doğrulup telefonuma baktım. Saat gerçekten 8'di. Nasıl böyle hızlı uykuya daldım lan ben. İçimde bana sığmayan bir mutluluk vardı. Hemen ayağa kalkıp lavaboya girdim. "Enerjiksin bakıyorum." Lavabodan çıktığımda Cennet'i gördüm. Üstünde iç çamaşırlarıyla yatakta uzanıyordu. "Seni bekliyorum." Kafamı iki yana salladım. "Ama niye?"
B: "Çünkü hazır değilsin. Bizimkilerle biraz daha konuş. İstanbuldan döndüğümde bakarız."
C: "Acımasızsın."
B: "Böyle gerekiyor. Kusura bakma." Bilgisayarı açıp gelen mailleri kontrol ettiğimde herhangi önemli bir mail olmadığını gördüm. Biraz daha araştırma yaptığımda her şeyin neredeyse tamam olduğunu gördüm. Şirket çalışanları tarafından yapılacak reklamlar ve bir sürü iş ortağıyla uygulamamız güzel bir çıkış yapacaktı. Yarın yapacağımız anlaşmayla her şey tamam olacaktı ve uygulamayı çıkaracaktık. Biraz sonra Cennet odadan çıkarken ayağını yere sert sert basıyordu. "Yeri kıracaksın sakin ol." Bir an durdu. Sonra aynı şekilde devam etti. İşimi halledip ben de kalkıp odadan çıktım. Merdivenlerden inip mutfağa doğru ilerlediğim sırada balkondan giren ablamı gördüm. "Günyadın," deyip mutfakta olan annemin yanına vardım. "Günaydın annecim."
E: "Günyadın oğlum." Arkasına geçip sarıldım. Elimi vücudunda gezdirip memelerini avuçladım. "Çok şey yapma isersen."
B: "Ne yapmayayım." Kalkan sikimi kalçasına bastırdım
E: "Oğlum, Cennet görecek şimdi."
B: "Görsün. Ben bu evde ne istersem yaparım. Unuttun mu yoksa?"
E: "Haklısın.. ıhm" Vücudundan uzaklaşıp arkamı döndüğümde ablamı gördüm. Beni ve annemi izliyordu.
B: "Günaydın demiştim sana ama cevap vermedin.."
A: "Günaydın... Ali bir gelsene." Ablam mutfaktan çıkıp oturma odasına geçti. Ben de peşinden geldim. Döndüğümde duvara yaslanmış beni bekliyordu.
B: "Bir sorun mu var güzelim?"
A: "Sen yarın gidiyorsun değil mi?" Kafamı salladım. "Tamam. Şimdi şöyle, dün akşam Cennetle konuşurken bana sürekli iltifat falan ediyordu. İşte çok güzelsin falan filan. Senin göğüslerin de büyükmüş gibi. Acaba bir sorun mu var aranızda?"
B: "Yoo. Eğer rahatsız ettiyse söyleyeyim."
A: "... yani.. rahatsız etmedi aslında.... hoşuma gitti de diyebilirim... sadece acaba aranızda bir şey oldu da bana mı yaklaşmaya çalışıyor diye düşündüm."
B: "Aramızda bir sorun yok. Sadece birkaç gün boyunca ateşi olacak Cennet'in. Ben geldiğimde çözmüş olursan güzel olur." Gözümü kırptığımda ablamın ağzı açık kaldı. Biraz sonra kendini toparladı.
A: "Ali... sen gavat falan mısın?"
B: "Gavat mı? Bildiğim kadarıyla senin bir aletin yok... yani bu evde birini sikebilme kabiliyetine sahip olan tek kişi ben olduğuma göre.. hayır ben gavat değilim. Ben sadece bu ailenin iyiliğini düşünüyorum bebeğim."
A: "İyi de ben lezbiyen değilim."
B: "Annemin de bunu söylemiş olduğuna eminim."
A: "Annem mi? Yoksa Cennet'le mi?"
B: "Hayır tabikide benim küçük beyinli ablam. Eğer onunla yapsaydı dün niye utandı?"
A: "Bilmem. O zaman kiminle yaptı? Yoksa Yağmur mu?" Kulağına yaklaştım.
B: "Zübeyde"
A: "Vaaay bak sen annemize. Yaşlı ve azgın"
B: "Yaşlı mı?? Senden iyi be."
A: "Baaak sen kaşınıyon ha. Seni artık dövmüyorum diye kendini bir şey sanmaya başlamışsın." Üstüne doğru yürüdüğümde arkasındaki duvarla benim aramda kaldı. Elimi boğazına atıp sıktım.
B: "Seni en son siktiğimde merhametli davranmıştım." Biraz daha sıktım. Yüzü kızarmaya başlamıştı. "Asıl kaşınan sensin gibi. İstanbul'dan geldiğimde sen ve Cennet birlikte yatağıma gireceksiniz. O gün bir şey olmayacak sana ama sonraki gün seni tek başına sikeceğim... ve emin ol cinayet işleniyor diye gelecekler. Öyle bir bağıracaksin ki evdeki herkes duyacak." Gözleri yukarıya doğru kaymıştı. Elimi çektiğimde derin bir nefes aldı. Biraz sonra nefesi düzeldi. Hafif bir tokat attım. "Anladın mı benim küçük tatlı ablacığım." Kafasını salladığında gülüp dudağına bir buse kondurdum. Oturma odasından balkona doğru gittim. Kapı açıktı ve kendimi dışarı attım. Cennet şezlonga uzanmış güneş gözlüğünü takmış bir şekilde güneşleniyordu. Yavaşça yaklaşıp arkasına geçtim. Beni gördüğünü düşündüm. Çünkü kafasını sağa çevirmişti. Yanına geçip oturduğumda kalkmaya çalıştı. Kolundan tutup gitmesini engelledim. "Sakin ol. Ablam ile konuştum. Yeşil ışık verdi." Gözlüğünü çıkarıp dikeldi.
Y: "Yeşil ışık mı, Beni söyledin değil mi?"
B: "Evet, ben yarın gideceğim ve siz beraber güzelce vakit geçireceksiniz. Tamam mı?"
Y: "Tamam." Şezlongdan kalkıp içeriye geri girdim. O gün boyunca başka bir şey yaşamadık. Genel olarak kahvaltı ve benim çalışmamla geçti. Akşam uçağa binip İstanbul'a gittim. Kendi ekibimin bulunduğu gruba yarın şirkete geleceğimi mesaj olarak attım. Sonraki gün kalktığımda hazırlanıp şirkete geçtim. Odama geçmeden önce odamın yanındaki odaya girdim. Toplamda 5 kişi vardı. Cenk Zafer ve 3 yeni çalışan. Beni görünce ayağa kalktılar.
B: "Oturun. Merhaba arkadaşlar. Dün atığım mesajı görmüşsünüzdür. Bugün W şirketi ile görüşmemiz olacak. Ondan dolayı buradayım. Siz kendi işinizi yapın. Ben yokmuşum gibi." Kendi odama geçip çalışmaya başladım. Öğleden sonra saat 14.00'da geleceklerini iletmiştiler. O saate kadar işlerimi yaptım. Saat 13.50 olduğunda telefonum çaldı.
Kadın: "Ali Bey, W şirketi temsilcileri sizinle görüşmek istiyorlar."
B: "Toplantı odasının yolunu göster ben de geliyorum." Telefonu kapatıp odamdan çıktım. Çok hızlı olmama gerek yoktu. Ben gidene kadar onlar ancak varırlardı zaten. Asansöre bindiğimde aşağı katlardan, toplantı odasının bulunduğu kata indim. Odaya girdiğimde 2 kişinin olduğunu gördüm. Açıkçası böyle önemli bir şeye 2 kişinin gelmesi pek de iyi değildi. Ciddiye mi alınmamıştık yoksa. İçeri girip ikisiyle de el sıkıştım. Birbirimizi tanıdıktan sonra konuştum. "Başlayalım o zaman. Merak ettiğimden soruyorum da. Neden biz?"
Adam2: "Diğer dizi-film paylaşım siteleri, çok yüksek oranda komisyon alıyorlar. Aynı zamanda sizin şirketinizle yapılacak bir işbirliği iki taraf için de iyi bir ortaklık olacaktır."
B: "Anladım... O zaman bir teklifiniz vardır diye düşünüyorum." İkinci adam, çantasını açıp içinden bir düzine kağıt çıkardı. Hepsini masanın bir köşesinde istifleyip bir kağıdı benim önüme koydu. Kağıda baktığımda alacağımız komisyonu oranın %3,5 olduğu yazıyordu. Kağıt üstünde daha bir sürü boş şey vardı ama beni ilgilendirmiyordu. "Hmm 3,5 iyi bir rakam... ama anlaşma için %5 daha iyi olacaktır... hem siz pazarlık payını da koymuşsunuzdur zaten."
Adam1: "İlgi çekici birisiniz Ali Bey."
B: "Ah teşekkür ederim. Ben sadece küçük bir tahmin yaptım diyelim." İş üzerine geçen kısa bir muhabbetten sonra konuştum.
B: "Şirket avukatını çağırıyorum o zaman. Yeni oranla anlaşmayı çıkarsın." Telefonumdan avukatı aradım. Biraz sonra avukat geldi ve belgeler imzalandı. Artık yeni uygulama çıkışa hazırdı. W şirketi temsilcilerini uğurladıktan sonra kendi katıma çıkıp ekibimin odasına girdim. 3'e 2 grup olup bir şey üstünde çalışıyorlardı. "Cenk, Zafer siz ikiniz uygulamanın çıkışını hazırlayın neredeyese bitti. W şirketi lisans hakları bizde." Herkes şarşırmış ve sevinmişti. "Bunun şerefine bir ekip yemeğine ne dersiniz?" Herkes daha da sevinmişti. Gün hızlıca geçti. İş çıkışı 2 arabayla birlikte önceden Cennet'i ve annemle ablamı getirdiğiim mekan gittik. Zaten rezervasyonumuz vardı. Restorana girdiğimizde görevli kadın kapıda karşıladı.
Kadın: "Hoş geldiniz Ali Bey. Masanız bu tarafta." Kadının bizi götürdüğü masaya oturduk. Yemekler istendi şaraplar açıldı. Kadehler şerefimize kaldırıldıktan sonra gün, geceye doğru koştu. Ben ve Cenk çok içmedik. En fazla iki kadeh ama diğerleri epey içmişti. Cenk'in arabası büyük olduğu için 3 kişiyi aldı. Ben de Zaferi alıp evine bıraktım. Sonra kedilere bakmak için Zübeydenin evine doğru gittim. Yoldayken müsait olup olmadığı sormak için aradım.
B: "Zübeyde"
Z: "Efendim canım."
B: "Müsaitsen geliyorum."
Z: "Sen Muğlada değil miydin?"
B: "İş için geldim. Kedileri de bir göreyim dedim. Müsaitsin değil mi?"
Z: "Iıı şey. Çok müsait değilim aslında."
B: "Başka zaman geleyim o zaman"
Z: "Yok.. gel. Sadece biraz geç gel." Telefonu kapatıp tekele sürdüm. İçeri girip 6 şişe bira aldım. Hem kedilere baktığı için küçük bir hediye hem de içmek için. Biraz sonra Zübyede'nin binasına doğru sürdüm. Poşedi alıp asansöre bindim. Zübeyde'nin dairesine çıkınca kapının önünde 2 çift aayakkabı olduğunu gördüm. İkiside kadın ayakkabısıydı. Yine kimi içeri attı diye iç geçirdim. Kapıyı çaldığımda Zübeyde açtı. Kapıyı tamamen açmamış aralıktan bana bakıyordu. "Erken geldin."
B: "Yarım saat geçti Zübeyde. Daha ne kadar geç gelebilirim. Hem içecek bir şeyler aldım."
Z: "İyi yapmışsın." Arada arkasına bakıp bir şeyi kontrol ediyordu.
B: "Eee kapıyı açmayacak mısın?"
Z: "He pardon. Gel" Kapı açılınca Zübeyde'nin üstüne basit bir oversize elbise geçirdiğini gördüm. Altında ise kısa bir dolly short vardı.
B: "Giyinmeseymişsin."
Z: "Erken gelmeseymişsin."
B: "Misafirin kim acaba?"
Z: "Sanane be. Geç içeri hadi!" Ayakkabımı çıkarıp içeri geçtim. Biraları mutfağa götürdüm. Yaz sıcağında ısınmasın diye buzluğu açıp içine yerleştirdim. O sırada mutfağa Asya girdi. Veteriner Asya. Tahmini 155 boyuyla bana baktı. Üstünde bir tişört altında ise yıldızlı bir pijama.
A: "Hoş geldin.. Ali."
B: "Hoş buldum Asya." Kapıda biraz daha bekleyince son birayı da koyup ayağa kalktım. "Bir sorun mu var?"
A: "Pardon dalmışım."
B: "Ne yapıyorsun burada? Merak ettiğim için soruyorum yalnış anlamanı istemem."
A: "Arkadaşımın yanına geldim. Bir pijama partisi yapmayı düşünüyorduk."
B: "Yalnış zamanda geldim sanırım."
A: "Yok canım ne yalnışı. Hem biz de yeni geldik. Bugün bir sürü elbise aldık. Onları deneyecektik. Bir erkeğin gözü işimize yarayabilir."
B: "Anladığım kadarıyla erkekler için giyinmiyorsunuz.... Tabi benim için sıkıntı yok."
A: "Hey! ben lezbiyen değilim." Ellerimi iki yana kaldırıp omuz silktim.
B: "Tabi tabi. Sadece kadınlara fazla hayransın değil mi?" Ben bunu söylerken Zübeyde içeri girdi.
Z: "Ne oluyor burada?"
B: "Yol arkadaşın lezbiyen olmadığını söylüyor."
A: "Değilim çünkü."
Z: "Gerçekten değil."
B: "Daha fazla yorum yok." Aralarından geçip kedilerin odasına geçtim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Duman ile Bulut uykularından uyanıp yanıma koştular. Kendimi kanepeye atıp kedileri kucağıma aldım. Konuşmaları bittikten sonra odaya girdiler. Zübeyde yanıma oturdu. Asya ise Zübeydenin tarafındaki kolçağa oturdu. Ben kedileri severken onlar beni izliyordu. "Böyle bekleyecek misiniz? Elbiseleri denesenize." Asya odadan çıktığında Zübeyde ile baş başa kaldık. Zübeyde'nin derin bir nefes aldığını duyduğumda direkt konuştum. "Umarım Asya lezbiyen değil gibi bir şey söylemezsin. Çünkü umrumda değil."
Z: "Hayır onu demeyecektim."
B: "O zaman dinliyorum."
Z: "Bu kız biseksüel. Şu ana kadar aramıza bir sürü şey yaşandı. Ben artık erkek istemediğim için aramıza erkek almıyorduk ama senden hoşlanmış. Kedi almaya geldiğin gün bana baya yalvardı."
B: "Zübeyde.... benim sevgilim var."
Z: "Bir gecelik bir şey. Kim duysun ki?"
B: "Mesele kimsenin bilmesi değil..... Aldatmak bir zehir gibidir. Bir kez bulaştı mı her şeyi öldürür. Güveni, saygı, sevgiyi... Geriye sadece yalanlar ve enkaz kalır. Hiçbir özür de o enkazı temizleyemez.
Z: "Vay vay sözlere bak hele. Senin yaşın kaç başın kaç da bu cümleleri kuruyorsun."
B: "Öğrenmeye yetecek kadar yaşadım diyelim."
Z: "Vay benim çilekeş Alişim. Sen bilirsin tabikide ama Asya seni cidden beğenmiş."
B: "Ben de sevgilimi çok beğeniyorum merak etme." Sessizce kafasını yukarı aşağı salladı. Biraz sonra Asya elinde 3 torbayla geldi.
A: "Elbiseler bunlar."
B: "Ben mi çıkayım, siz mi dışarıda deneyeceksiniz."
Z: "Bence biz çıkalım. Hem başka bir şey daha almam gerekiyor." Onlar elbiseleri kapının önünde giyerken ben kedileri sevmeye devam ettim. Kapı açıldığında ikiside birbirinden güzel elbiseler giymişti. Sanki en dekolteli olan elbiseleri giyip gelmiştiler. Asya; kırmızı, tek parça neredeyese götüne kadar açık bir elbise giymişti. Zübeyde de en az onun kadar iddialıydı. Siyah tek parça göğüs dekolteli bir elbisesi vardı. İkiside etraflarında dönüp elbiselerini gösterdiler. "Nasılız?"
B: "Harika! Tek sorun bunu kimin için giyecek oluşunuz?"
A: "Kadınlar, erkekler için giyinmez. Kadınlar için giyinirler."
B: "Her kadının öyle olduğundan emin değilim."
A: "Onu kastetmedim. Kadınlar... üf neyse daha fazla uğraşmayacağım."
B: "İki elbisede çok iyi. Eğer dışarıda sizi görseydim ağzım açık kalırdı herhalde."
Z: "Daha fazla var bekle giyelim." İkiside gidip yeni iki elbiseyle geldiler. Yaklaşık olarak 10 dakika boyunca böyle gidip geldiler. Hepsine dürüstçe yorumumu yaptım. "Bunlar sonuncularıydı zaten." Ellerimi dizime vurdum.
B: "O zaman biraları getiriyorum. İçeriz değil mi?"
Z: "Sen hazırla. Biz elbiseleri çıkarıp gelelim." Mutfağa gidip biraların hepsini çıkardım. Muhtemelen hepsi bitecekti. Mutfağın kapısından bağırdım.
B: "Zübedye! Çerez var mı?"
Z: "Buzdolabının yanındaki dolapta karışık var." Dediği yerden bir paket çerez buldum. İki tabağa ayırıp biralarla birlikte balkona götürdüm. Ben masaya koyduğumda onlar balkona gelmiştiler. "Aslında içeride takılsak daha iyi olur. Dizimiz başlayacak."
B: "Tamam." Ben içeri taşırken Asya bir tabak çerez daha getirdi. "Ne dizisi?"
Z: "Yeni çıkmış. Kadın, eşi tarafından dayak yiyor. Artık dayanamıyor ve ayrılıyorlar ama adam kadının peşini bırakmıyor. Dizi böyle gidiyor." (Böyle bir dizi var mı bilmiyorum. Tamamen salladım. En son ne zaman türk dizisi izlediğimi hatırlatıyorum bile.)
B: "Kadınlar için pek ilgi çekici olsa gerek... dayak yemek falan."
Z: "Biraz fazla mı cinsiyetçisin yoksa?"
B: "Hayır.. sadece kadınların çoğunun kendilerini döven, tırnak işaretiyle keko erkeklerden hoşlandığını söylüyorum."
Z: "O tırnak işaretini söylemeseydin ben nasıl anlayacaktım."
B: "hahahaha. Yalansa yalan de..... Size şiddet uygulayan erkeklere karşı garip bir çekim duyuyorsunuz. Neydi adı... Stockholm Sendromu."
A: "Sadece güçlü erkekler hoşumuza gidiyor." Biradan yudum aldım.
B: "Güçlü erkek dediğin şey kaba kuvvet bilen erkek değildir. Güçlü erkek, evini korur. Güçlü erkek, başka kadınlara bakmayacak kadar güçlü bir iradeye sahiptir. Güçlü erkek, anlık zevklerin değil ömürlük zevklerin peşinden koşar."
Z: "Güçlü erkeğin adı Ali'dir de bari tam olsun."
B: "Hahahah ben güçlü bir erkek olduğumdan emin değilim. Olup olmadığıma bugün karar vereceğim."
Z: "Umarım kararından memnun kalırsın." Kafamı sallayıp bir yudum daha aldım. Birkaç dakika sonra dizi başlamıştı. İlk başta pek sıkılmıştım ama sonradan sarmaya başlamıştı.
Z: "Bu erkeklerde ne kadar midesiz ya."
A: "Aynen.. aynı anda iki kadına nasıl aşık olabilirsin anlamıyorum." O an ağzımdaki tüm birayı tükürmemek için kendimi zor tuttum. Kadınlar için midesizlik olabilirdi ama bence bir erkek gerçekten 2 kadına aşık olaabilirdi. Hatta 2 azdı bile.
B: "Bence çok yüzeysel düşünüyorsunuz. Olaya 2 kadın olarak bakıyorsunuz sadece... ama bir erkek eğer gerekli şekilde ilgilenebilirse birden fazla kadınla bir ilişkiye girebilir hatta evlenebilir."
Z: "Seni eskiye gönderelim istersen."
B: "Ciddiyim bu arada." Diziyi izlerken zaman gelip geçti ve ben yorgunluktan bayılmak üzereydim. "Ben eve gideyim. Teşekkür ederim." Ayağa kalkmaya çalışırken az kalsın yere kapaklanıyordum.
Z: "Yavaş yavaş. Sarhoş olmuşsun. Yat uyu burada."
B: "İyiyim aslında ya."
Z: "Ali! Uğraştırma beni. Zıbar şuraya."
B: "Şimdi zorla bana sahip olmazsınız değil mi?"
Z: "Ha ha çok komik. Sen uzan koltuğa ben örtü getireyim."
B: "Gerek yok. Böyle iyiyim." Koltuğa uzanıp televizyonu izlerken uykuya daldım. Sabah uyandığımda üstümde ince bir örtü vardı. Örüyü kaldırıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Başım zonkluyordu. Odayı süzdüğümde kapının kapalı olduğunu ve kimsenin olmadığını gördüm. Mutfaktan güzel bir koku geliyordu ve yine mutfaktan geldiğini düşündüğüm müzik sesi vardı. Yavaşça kalkıp odanın kapısını açıp mutfağa geçtim. Asya, mutfakta dans ediyordu. Kapıya yaslanıp Asya'yı izlemeye başadım. Arkası bana dönük olduğu için götünü görüyordum. Büyüktü ve güzel kıvırtıyordu. Eline bir spatula almış şarkı söylüyordu. Onun bu hâli beni tahrik etmedi desem yalan olurdu. Asya, şarkısını söylerken arkasını döndüğünde beni gördü. Çığlık atamadı. Ağzını açtı ama sesi çıkmadı. "Günaydın." Elini kalbinin üstüne atıp tezgaha yaslandı. Hemen yanına gittim. "Özür dilerim, öyle gelmemeliydim." Derin derin nefesler alırken bir bardak su doldurup uzattım. Titreyen eliyle bardağı alıp kana kana içti suyu. "Gel, sandalyeye otur." Bir sandalyeyi çekip oturmasını sağladım. Önünde eğildim. "Derin nefes al... tut... tut... şimdi yavaşça ver. Bir daha." Ben onu sakinleştirmeye çalışırken mutfağa Zübeyde girdi.
Z: "Asya! İyi misin?" Zübeyde ile Asya'yı sakinleştirmeyi başardığımızda Asya konuştu.
A: "Ocağın altını kapat." Hemen ayağa kalkıp ocağı kapatıp yanına geldim.
B: "Özür dilerim Asya. Bu kadar korkacağını düşünmemiştim."
A: "Ö... önemli değil. Sadece küçüklükten kalma bir şey." Elimle dizini ufalıyordum.
Z: "İyisin değil mi bebeğim?" Asya kafasını sallayıp ayağa kalkmaya çalıştı. Zübeyde sinirli bir ifadeyle Asya'ya baktı. "Sakın ayağa kalkmaya çalışma." Kendisi ayağa kalkıp kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Asya'nın yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. Biraz bekledik öylece.
A: "Ben bir lavaboya gideyim mi?"
Z: "Sen git canım." Asya mutfaktan çıkınca ben de Zübeyde'nin yanına gittim. "Sakın özür dileme. Ne olduğunu bilmiyordun."
B: "Küçüklük travması derken..."
Z: "Aile içi şiddet görmüş. O günden beri böyle hassas bir kelebek olarak yaşıyor."
B: "Bir insan nasıl evladına kıyabilir, aklım almıyor."
Z: "Biz çok eskiden beri arkadaşız. Hatta çocukluktan beri tanışıyoruz."
B: "Anne babası nerede?"
Z: "Babası annesimi öldürüp intihar etmiş."
B: "Vay orospu evladı. Sen şuna bak ya."
Z: "Aslında kadınlardan bile hoşlanmıyor. Sadece erkeklerden korkuyor."
B: "Ben erkek değil miyim?"
Z: "Sana güvenmiş... dediğine göre."
B: "Ya ben de kanı bozuk biriysem."
Z: "Ensest dışında bir günahının olmadığını biliyor."
B: "Zübeyde sakın! Bunu kimseye söylemeyeceğine söz vermiştin."
Z: "O kimse değil ki. O benim küçük, minnacık, tatlı kebeleğim."
B: "Kebelek?"
Z: "Ne oldu beğenmedin mi?"
B: "Yoo sadece komik geldi."
Z: "Bu tatlı kebeleği mutlu etmek istemez misin? Eminim herkes bundan mutlu olacaktır. Sen, daracık iki delik sikeceksin."
B: "Arka kapıdan sevmiyorum canım."
Z: "Haha oysaki ben iki tane ön kapıdan bahsetmiştim. İstediğin zaman sahip olabileceğin iki ön kapıyı kim istemez ki?" Bu açıkça bir aldatma teklifiydi. Kabul etmeli miydim? İki kadınla yatarsam 4 kadını aldatmış olacaktım. Eğer etmezsem.... güçlü bir erkek olacaktım?