← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
MİLLİ PİYANGO Serisi - Toplam 28 bölüm

MİLLİ PİYANGO 19

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

Esra'nın da ablası ve ailesi gibi gösterişe, paraya, mülke hayran olduğu belliydi. İlk günden bu kadar ileriye gitmemiz herhalde kafede yaptıklarım veya altımdaki arabayı görmesi olabilirdi diye düşünüyorum.

• ⁠Esra: Neyse, onu bunu boşver, yaklaş, sana bir şey diyeceğim.

Telefonun ekranına iyice yaklaşmıştık, ikimiz de. (Esra kısık sesle, "Sik beni İbrahim, o sikini istiyorum içimde" diyerek amcığıyla oynuyordu.) İkimiz de telefon karşısında soyunmuş, ben 31 çekerken Esra da amını parmaklıyordu. O an "Gel evime" dese, direkt yerimden kalkar, giderdim. Sürtük, o kadar cilveli bir kız çıktı ki, kendimi kaptırmıştım. İlk defa telefonda böyle sexting yapıyordum, bunun heyecanı da bir farklıymış. Real sexten ayrı bir deneyim yaşamıştım.

İkimiz de telefonda mastürbasyon yaparak boşaldık. O sırada Esra'nın odasının kapısı çaldı. Esra yerinden kalkarak telefonu kapattı. Ben durumu anlamıştım; ya annesi, ya Eren ya da ablası gelmişti. Esra'dan 2 dakika sonra mesaj geldi:

• ⁠Esra: Ablam eve geldi, şu an müsait değilim, canım, sonra devam ederiz.

• ⁠Tamam bebeğim.

• ⁠Esra: Ben duşa giriyorum, canım, istersen sen de gir.

• ⁠Olur canım, duşta görüntülü konuşalım mı?

• ⁠Esra: Yok canım, çok ses çıkar, bir de anlaşırız. Şu an herkes evde, babam da eve geldi.

• ⁠Tamam bebeğim, ama o tatlılardan beni ihmal etme.

• ⁠Esra: Tamam canım, ihmal etmem söz.

Aradan yaklaşık 30-40 dakika geçti.

- Esra: Duştan çıktım canım.

- Hani bana o güzel tatlıların resmini atıcaktın?

- Esra: Dur, bekle canım, acele etme, üstümü giyiniyim, atacağım.

- Tamam, bekliyorum canım.

Bu süre zarfında Eren'le sohbetime devam ediyordum.

- Eren: Oldu bu iş.

- Eren: Ne gibi?

- Kız kardeşin Esra'yı görmek ister misin?

- Eren: Sen şaka yapıyorsun, ne çabuk!

- Oğlum, ben baştan dedim, sizin ailenin genlerinde var orospuluk. Kız kardeşinde, ablanda parayı gördü mü dini imanı bırakıyor. Aynı babalarına çekmiş, merak etme, sıra annen de gelecek Eren.

- Eren: Sabırsızlıkla bekliyorum.

Eren'e, kız kardeşi Esra'nın da bana attığı resimleri WhatsApp'tan atıyordum, ancak tek açılımlık fotoğraf olarak.

- Eren: Daha yok mu, resim hepsi bu mu?

- Ne oldu, yetmedi mi bu kadar, daha ne olsun?

- Eren: Başka varsa onlara da bakmak isterim.

31 çekiyordun değil mi lan kız kardeşine?

- Eren: Yok, ondan değil de, merak ettim şimdi.

- Utanma lan, söyle, o kadar anneni, bacını, ablanı sunuyorsun, buna mı utanıyorsun?

- Eren: Evet, 31 çekiyordum.

- Tamam lan, merak etme, 31 keyfini yarıda bırakmayacağım. Kız kardeşin şimdi duştan çıkmış, o kaymak gibi amcığı ile götünün resmini atacak, onlara bakıp 31 çeker, bu gece rahat uyursun.

- Eren: Tamam, sağ ol, teşekkür ederim.

- Bana teşekkür etmene gerek yok, asıl teşekkürü orospu ruhlu ablanla kız kardeşin hak ediyor. Gerçi sana da hak veriyorum, böyle bir ailede sen yine iyi kalmışsın yerinde.

WhatsApp'tan bildirimler gelmeye başlamıştı. Esra bana çıplak resimlerini atıyordu, duştan çıkmış, kaymak gibi amcığıyla götünü sergiliyordu.

- Gece gece beni çıldırttın.

- Esra: Yaaa, öyle mi?

- Bu gece seni istiyorum Esra, geleyim alayım seni.

- Esra: Olmaz canım, dışarı çıkamam, saat geç oldu. Hem bizimkiler de evde, babama ne derim?

- Tamam, öyle olsun ama yarın buluşalım.

- Esra: Olur, okuldan sonra boşum.

- Tamam, saat kaçta buluşalım, nerede?

- Esra: Kızılay Meydanı'nda buluşalım, X Cafe'de olur mu?

Not: Arkadaşlar, Ankara'yı bilmeyenler için not geçmek istedim. Ankara'da, normal, gri bir havası var klasik memur şehri; öyle aman aman hiçbir şey yok, bilen bilir. Ankara'nın tek espirisi AVM'leri. Gündüz vakti AVM gezmekten başka bir şey yapamazsınız. Gece ise akşam 8-10'dan sonra cafe, club, meyhane, pavyonları meşhur. Ya da siktiri boktan parka gidip çekirdek, kola yaparsınız anca. Ve Ankara öyle garip bir şehir ki, hemen hemen tüm yolları Kızılay Meydanı'ndan geçiyor gibi. Özellikle metro ile bir yere gidecekseniz, illa Kızılay'a gidiyorsunuz. Ayrıca akşam 8-10'dan sonra üniversite okuyan kızları gece clublarında veya pavyon, meyhane gibi yerlerde çok rahat görebilirsiniz. 18 üstü olup da patlak olmayan kız yoktur Ankara'da.

Esra ile yarın randevu için anlaşmıştık. Ben de duşumu alıp yatağıma girdim. Sabah olmuştu, kahvaltımı yapıp okula gittim. Okul sonrası planladığımız gibi Esra ile buluşacaktık.

- Esra: Canım, benim arkadaşlarım da var, onlar da gelsinler mi? Beraber buluşalım.

- Yok canım, bu ilk buluşmamız olacağı için tek sen gel, başka zaman arkadaşlarınla takılırız.

- Esra: Tamam canım, 10 dakikaya geliyorum.

- Bekliyorum.

Esra gelmişti, üstünde beyaz crop, altında ise siyah bir tayt vardı. Klasik 18-19 yaşlarındaki ortamda kızların sürekli giydiği bir kombin ama ne yalan söyleyeyim, çıtır bir götte siyah tayt, ince belde beyaz crop çok cezbedici oluyor ve Esra'ya da çok yakışmıştı.

Esra gelmişti, sarılıp yanaklarımızdan öptükten sonra kafeye girip boş bir masaya geçip garsona siparişimizi vermiştik.

- Çok güzel olmuşsun canım.

- Esra: Teşekkür ederim, sen de baya yakışıklı olmuşsun.

- Sağ ol.

- Ee, ne yapalım, bugün var mı bir planın?

- Esra: Bir planım yok, arkadaşlar club'a gidelim demişti ama bir bahane edip senin yanına geldim.

- İstersen beraber gideriz.

- Esra: Yok, şu an o havada değilim. Kahvelerimizi içerken biraz sohbet edelim, belki ilerleyen zamanda gideriz.

- Tamam, olur, benim için problem yok.

Buraları kısa keseceğim. Havadan sudan baya konuştuk, ikimiz de birbirimizi tanıdık.

- Dün gece delirttin beni kızım.

- Esra: Niye ya?

- O ne güzellikti öyle ve şu an o güzellik karşımda.

- Esra: Teşekkür ederim ama sen de az değilsin, sen de beni delirttin.

- Yaa, bak sen.

- Esra: Tabii.

(Esra ile 1-2 saat kafede oturup cilveleşmiştik, artık normal sohbetten çok cilveli konuşmaya, konu sekse gelmeye başlamıştı.)

- İstersen kalkalım.

- Esra: Olur, bana uyar.

Esra ile kafeden çıkmıştık, yolda biraz yürümeye karar verdik.

- Nereye gidelim bundan sonra?

- Esra: Bana fark etmez.

- Tamam, o zaman benim bildiğim bir mekan var, oraya gidelim mi?

Esra tam olur derken WhatsApp'tan mesajlar geliyordu.

Büyük ihtimalle Esranın, arkadaşları yazıyordu.

- Esra: Aslında benim bir fikrim var.

- Dinliyorum.

- Esra: Bildiğim bir tane club var, oraya gidelim mi?

- Olur, gidelim.

Esra'nın yüzünde gülümsemeler havada uçuşuyordu. Hava epey kararmıştı. Arabaya binip club önüne geldik. Cluba damsız giriş yoktu. Kimlik kontrolünden sonra içeriye girdik. Club, 3 kat merdiven aşağıya indikten sonra ortası büyük avlu olan, çember şeklinde VIP odaları ve masaları olan bir yerdi. Ortada disco topu ile odalarda bordo ışık ve dans pistinde ise karışık şekilde loş ışıklar vardı. Müzik sesi son ses açılmış, ortada dans eden ergenlerle doluydu. Ortalama yaşta veya yaşça çok büyük insanlar yoktu; varsa 3-5 kişi, onlar da genç kızları avlamaya gelen oranın tanıdık abilerinden olabilirdi. Boş bir masaya geçtik. Geçtiğimiz gibi garson geldi, direkt "Ne alırsınız?" diye sordu. VIP masalara oturmak için direkt şişe açmak zorunluydu. Şişe ile birlikte çerez ve meyve tabağı da geldi. Esra'ya baktığımda hali keyfi yerindeydi. Aradan 5 dakika sonra Esra'ya el sallayan 2 kız, 1 erkek bizim masaya doğru geldiler.

- Esra: Aaa, bu bizim çocuklar!

Esra, arkadaşlarının üzerine beni istediği gece club'üne getirmişti. Saf ayaklarına yatarak beni kandırmaya çalışıyordu ama bilmiyordu ki yer mi Anadolu çocuğu, bu numaraları.

- Esra: Tesadüfe bak, bizim çocuklar da buraya gelmişler!

- Hee, öyle mi?

- Esra: Aynen, baksana ben diğer club'e gidecekler diye biliyordum.

- Neyse, yine de senin istediğin oldu demek, tanışmak bugüneymiş.

2 kız, 1 erkek bizim masaya doğru geliyorlardı. Kızlardan biri balık etli, dövmeli, kızıl kafa; ismi Ceren. Diğeri ise çakma sarışın, o da dövmeli ama Ceren'e göre zayıf bir kız; ismi Kübra. Oğlan ise esmer, uzun boylu; onda da birkaç tane dövme vardı; ismi Tolga. Bizim masaya gelip selam verdiler. Tanışma merasimi bittikten sonra masaya davet ettik, onlar da bizim masaya oturdular. Garson tekrar geldi, "Bir şey alır mısınız?" diye sordu. Bu arada VIP masaların konumu, en az 4-5 basamak yukarıda; çember gibi düşünün, orta pist alanını yukarıdan herkesi görüyor gibi düşünün.

10-15 dakika oturduk, sohbet muhabbet derken gelen şişeyi açıp içkilerimizi yudumluyorduk. Ceren yerinden kalkıp, "Ben 5 dakikaya geliyorum" diyerek telefonla geldiğimiz yerden dışarı doğru çıktı. Aradan 2-3 dakika sonra yanında başka bir lavuk ile geldi. Bu lavuk geldiğinde Esra'nın yüzü düştü. Bizim masaya geldikten sonra selamlaşma faslını geçtik. Lavugun ismi Mert'ti, aynı Tolga gibi biri. O da işte klasik 19-20'lerde ünili club çocuklarından biri. 2 dakika sonra:

-Mert: "Esra, benimle 2 dakika gelir misin? Seninle konuşmam gerek."

Esra benim yanımda oturuyordu, ilk önce bana baktı. Tabii ben ne olduğunu bilmiyorum. Sonradan "Tamam" diyerek yerinden kalkıp dışarı doğru gittiler. Ceren'e, "Hayırdır, bu çocuk kim?" diye sordum.

-Ceren: "Bu Mert, bizim ortamdan çocuk arkadaşımız."

-Esra ile ne konuşacak?

-Ceren: "Esra'nın eski ex'i, Mert. 1 ay önce ayrıldılar."

-Tamam da şimdi niye aynı ortama getirdin çocuğu o zaman?

-Ceren: "Sonradan anlaşmışlar, arkadaş olarak kalalım diye. Zaten şimdi üniversitede hepimiz aynı ortamda takılıyoruz. Mert de bizim ortamdan, bakma iyi çocuktur."

-Ben orasını bilemem, iyi veya kötü.

Tolga araya girmek istedi.

-Tolga: "Tamam reis, sakin ol. Hemen celallenme, belliki bir konu hakkında bir şey diyecektir."

-Ben sakinim, sen rahat ol ama eğer böyle bir ortamdaysan "2 dakika şuraya gel, buraya gel" olmaz, ayıptır. Her ortamın bir adabı var.

Araya Ceren ile Kübra girdi.

-C:K: "Tamam millet, hemen keyfimiz kaçmasın, gelirler şimdi."

-"Esra mı bıraktı Mert'i, Mert mi Esra'yı?"

-Ceren: "Esra Mert'i bıraktı, Mert halen daha Esra ile görüşmek istiyor ama Esra kabul etmiyor."

-Neden, bir şey mi oldu?

-Ceren: "Pek bilmiyorum ama son zamanlarda anlaşamıyorlardı. Esra da ayrılmak istedi, Mert ne kadar arayı düzeltmek istese de Esra'yı ikna edemedi."

-Bak şimdi lavuğa daha çok tutuldum.

-Ceren: "Yaa saçmalama İbrahim, öyle yap diye anlatmıyorum, sordun diye söylüyorum. Tanısan Mert'i, öyle bir çocuk olmadığını anlarsın."

-Kız istemiyorsa zorlamanın alemi ne?

-Ceren: "Haklısın ama Esra gereken cevabı vermiştir. Hem siz Esra ile sevgili misiniz? Dün bir şeyler mırıldanıyordu Esra ama tam bir şey demedi."

Ceren'e ne diyeceğimi düşünürken masaya Esra ile Mert geri dönüyorlardı. Ceren'in lafı askıda kalmıştı.

Esra yanıma oturduğu gibi daha çok dibime girmişti. Mert kıskanç gözlerle Esra'yı izliyordu. Biraz daha oturduktan sonra müziğin ritmi değişmişti; orta alandaki pist iyice kalabalıklaşıyordu. Mert ayağa kalkarak Ceren'in elinden tutup dans pistine doğru birlikte gittiler. Aklı sıra Mert, Ceren ile Esra'yı kıskandırmayı düşünüyordu. Esra'nın gözlerine baktığımda, onun içinde de hasetlik duygusu kabarmıştı. Esra yerinden kalkarak,

- Esra: "Gel İbrahim, biz de piste inelim."

Ben dans etmeyi hiç sevmem, özellikle böyle bir ortamda hayatta işim olmazdı.

- "Yok canım ya, baksana, iyice kalabalık orası."

- Esra: "Boşuna mı geldik? O kadar club'ta dans etmeyeceksek, oturacaksak parka giderdik." diyip sinirli bir şekilde yerine oturdu.

Esra'ya iyice bakıyordum; aklı sıra o da Mert'ten intikam almak istiyordu.

"Tamam, gel gidelim." dediğimde Esra resmen havalara uçacaktı. İkimiz beraber dans pistine indik; Mert ile Ceren hemen bizi fark etmişti. Beraber dans ederken Esra'nın beline sarıldım, elimi kalçalarına doğru atıyordum. Esra da beni okşuyor, bana sarılıyordu. Değişik şekillere giriyorduk; gerçi bu ortamda kim normaldi ki? Etraf, Arizona kertenkelesi gibiydi; her türden varlık vardı. Daha çok dayanamayıp elimi Esra'nın taytından içeri soktum; elime Esra'nın tangası gelmişti. Tangasını oynayıp sağa sola çekiştiriyordum, bir türlü istediğim derinliğe gelemedim. Esra'nın kulağına fısıldayarak,

- "Ah, bir de şu çamaşırın olmasa daha rahat edeceğim."

Esra yüzüme bakıp muzur bir şekilde sırıtıyordu; istediği yerine gelmişti. Kaçamak gözlerle Mert'e bakıyordu, izliyor mu diye. Daha fazlasını da istiyordu, belliydi. Müziğin ritmi değiştikten sonra yerlerimize doğru geçtik; biraz yorulmuştuk.

Esra, "Ben bir lavaboya gidiyorum" diyerek ayağa kalktı. Kızlar da ona katıldı. Ardından, "Ben de bir lavaboya gidiyorum" diyerek yerimden kalktım. Ufak bir su döktükten sonra yerime geçtim. Kızlar hâlâ gelmemişti. Sonrasında sırasıyla görünmeye başladılar. Önde Esra, arkasında Ceren ile Kübra geliyordu. Ama Esra'daki garipliği hemen fark ettim; içindeki iç çamaşırlarını çıkarmıştı. Taytını olabildiğince beline kadar çekmişti. taytı amcığıının arasına iyice girmişti. Üstündeki beyaz crop hafif ıslanmış, içindeki meme ucu belli oluyordu ve memeleri sallanıyordu.

Esra yine dibime kadar girip bana yanaştı. Aradan elimi Esra'nın beline doğru atmıştım; Esra elimi alıp göğüslerine doğru hafifçe kaydırdı, kulağıma fısıldayarak:

- Esra: Artık daha rahatsın, çamaşırları çıkardım.

Elimle Esra'nın belinden bir aşağıya bir yukarıya doğru okşuyordum. Mert kaçamak gözlerle bizi izlemeye çalışıyordu; arada Esra da kaçamak gözlerle Mert'e bakıyordu. Elimi oturduğumuz koltuğun arkasına doğru attım; biz köşe taraftaydık. Yavaşça Esra'nın taytından elimi içeri doğru kaydırdım, elimle kalçalarını okşuyordum. Biraz daha ilerlemen gerekecekti ama Esra biraz kendini öne doğru kaldırması gerekiyordu. Esra durumu anlamıştı; hafif kendini kaldırdıktan sonra artık Esra elimin üstüne oturuyordu.
Parmaklarımla Esra'nın "amcığı" ile oynuyordum; Esra'nın "amcığı" ıslanmıştı. Oynadıkça hafif gözleri kaymaya başladı. Mert'in yüzüne baktığımda sinirden ve kıskançlıktan domates gibi olmuştu ama bir şey diyemiyordu.

← Önceki Hikaye
MİLLİ PİYANGO 18
Sonraki Hikaye →
MİLLİ PİYANGO 20
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar