TEŞVİK PRİMİ Serisi - Toplam 15 bölüm +

TEŞVİK PRİMİ 3

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Günler geçmek bilmiyordu sanki ama sonunda Cuma günü gelmişti, Burak takımla birlikte ısınmak için sahaya çıktığında gözleri trübünlerdeydi. Bu kez babası ile birlikte Duygu da onu izlemeye gelmişti. Kolej öğrencileri tribünlerde azınlıktaydı ama yine de sesleri yeterince çıkıyordu. Burak yine heyecan yapmaya başladı ama sonra toparladı, ulaşması gereken hedefler vardı. Duygu Burak’a iki eliyle kocaman bir öpücük yollayınca gerekli motivasyonu da sağlamış oldu.

Soyunma odasına girip hocadan son taktikleri alırken merakla kadronun açıklanmasını bekliyordu. Çok çalışmıştı ama yine yedek başlayabilirdi.

” Ve ileride Burak tek başına oynayacak,” dedi. Gözlerinin içi parlıyordu. ” Bu hafta çok istekliydin. Kaybedecek bir şeyimiz yok, bu maçı alamazsak gruptan çıkamıyoruz. Mücadele edin, başarabiliriz.”

” Hadi beyler!!!” diye bağırdı takım kaptanı Ogün. Herkes aynı anda gaza gelip coşkuyla soyunma odasından çıkıp sahaya ilerlediler. Üvey annesine son bir bakış atıp sahadaki yerini aldı Burak.

İlk düdükle birlikte kıran kırana bir mücadele olmaya başladı, takım çok istekliydi. Takımın hala kendine güven sorunu vardı ama canla başla savunma yapıyorlardı. Orta sahada bir ikili mücadeleyi kaybetti Burak ve rakip hızlı oynayarak kanattan ortayı kesti ve topla buluşan rakip düzgün bir vuruşla takımını öne geçirdi.

İyi başladıkları maçta geriye düşmek yüzleri astı ama Burak koşarak topu aldı ve arkadaşlarına seslendi. ” Hadi beyler, başarabiliriz, biraz güvenli oynayın sadece. Gösterdiğim koşu yollarına at şu topu Hasan. Yenebiliriz oğlum, hadi!”

Dediği gibi mücadeleye devam ettikçe yine morallendiler, ilk yarının son anlarında Hasan araya tek top atarak Burak’ı hareketlendirdi, yanındaki defans oyuncusuna bir omuz koyarak mücadeleyi kazandı ve düzgün bir vuruşla yerden topu ağlara gönderdi Burak.

” GOOOLLLLLLL”

Bütün okul ayaktaydı. Babası ve annesi birbirine sarılmıştı mutluluktan ama Burak’ın durmaya niyeti yoktu, topu ağlardan aldı ve orta sahaya koştu. Zaten ilk yarı bitiyordu ve güçlü olan takım değillerdi ama bu hareketi arkadaşlarına umut verdi, inanıyordu Burak gollerin geleceğine.

İkinci yarı yine baskılı başladılar, top yapamıyorlardı ama rakibi bozuyorlardı, ikili mücadelelerin hepsini kazandıkça güvenmeye başlamışlardı kendilerine, Burak ve Hasan iyi anlaşıyorlardı. Son dakikalara girilirken artık iyice yorulmuştu. Duygu’nun dedikleri aklından çıkmıyordu. Bir gol daha lazımdı.

Seksen yedinci dakikada Hasan ceza sahasının hemen önünde yerde kaldı ve hakem faulü verdi. Topu eline aldı ve vurmaya hazırlanıyordu ki Burak yanına geldi. ” Kardeşim, duran toplar sende ama bunu ben kullanayım, hissediyorum, kapattığı köşeye vurucam, anlayana kadar golü yer.”

Hasan topun başında beklemeye devam etti ama Burak da diğer tarafa geçti, gözüyle işaret edip koştu ama topa vurmadan üstünden atladı, Burak koştu ve ayağının içiyle plaseyi vurdu, top süzüldü, süzüldü, barajdaki defans oyuncusunun saçlarını sıyırdı, köşeye doğru ilerledi. Herkes heyecanla topu izliyordu. Top sol yan direğin üst kısmına kadar gitti ve bir ses duyuldu. ÇATT!!

Direğe çarpan top oradan kalenin içine yöneldi ve ağlarla buluştu.

”GOOOLLLL!!”

Sahada tam bir sevinç yumağı vardı, herkes Burak’ın peşinden koşuyordu, sonunda yakaladılar ve herkes üstüne çullandı. Müthiş bir sevinç vardı.

Hakemin düdüğü ile herkes deli gibi seviniyordu ama Burak bir başka seviniyordu, bunun sebebini sadece iki kişi biliyordu tabi ki.

Maçtan sonra Duygu çok mutluydu, gurur duyuyordu oğluyla, Burak’a doğru koşup kollarına atıldı resmen, heyecanla sarılırken onu ne kadar etkilediğinin farkındaydı.

” Tatlımm! Seninle gurur duyuyorum!”

Maçtan sonra hep beraber pizza yemeye gittiler bir alışveriş merkezine, uzun zamandır ilk defa babası gurur duyuyordu oğluyla, resmen aile ilişkileri güncelleme yemişti, herkes mutlu görünüyordu. Eve dönmek için kalktılar ve otoparka gideceklerdi ki babası izin istedi. ” Oğlum sen anahtarı al da arabaya geçin ben bir lavaboya gidip geliyorum.”

Duygu ve Burak önden gittiler otoparka ve arabaya bindiler, yalnız kalmışlardı, babası gelene kadar ön koltuğa geçip müzik açtı ama yerinde duramadığı belliydi, sonunda dayanamadı.

” Duygu?” dedi Burak.

” Efendim Burak’cım?”

” Acaba diyorum.. Şimdi görebilir miyim?”

” Şimdi mi? Arabada?” dedi şaşkınlıkla, otopark karanlık ve araba doluydu. Etrafta insan görünmüyordu.

” Evet. Babam gelmeden olmaz mı?”

” Pekala. Şimdi otuz saniye görebilirsin.. Ya da.. Gece baban uykuya daldıktan sonra onbeş dakika, sence hangisi daha mantıklı?”

” Bekleyebilirim,” dedi hemen Burak kafasını geriye yaslayıp.

Duygu kıkırdamaya başladı üvey oğlunun bu tatlı hareketlerine. ” Ben de öyle düşünmüştüm canım.”

Lüks villalarına vardıktan sonra Burak her zamankinin aksine alt kattaki salondan ayrılmıyordu, normalde akşam yemeğinden sonra odasına gömülüp oyun oynardı gece yarısına kadar ama şimdi Duygu’nun dibinden ayrılmıyor gibiydi. Yemekten sonra babası dizisini izliyordu. Burak için zaman geçmek bilmiyordu bir türlü ama sonunda babası yerinden kalktı ve kumandayı bıraktı elinden.

” Yatma vakti geldi, ben yukarıya çıkıyorum. Yarın sabah arsa bakmaya gideceğiz. Size iyi geceler. Burak.. Ne gol attın lan öyle.. Aferin sana koçum.”

” Teşekkür ederim baba,” dedi Burak mutlulukla. ” İyi geceler.”

” Ben yatmaya gidiyorum,” dedi.

Duygu mutfaktan çıkıyordu üst kata çıkan merdivenlerde kocasıyla karşılaştığında. ” Yatıyor musun canım? Benim işlerim var, gelirim birazdan. Burak’la netflix izleriz belki.”

Üvey annesinin dediklerini duyar duymaz Burak’ın sikine kan yürümeye başlamıştı bile, heyecandan güm güm atıyordu kalbi. Salona geçti ve çocuğun yanına oturdu. ” Bak sen, bu saatlerde salonda olmana hiç alışık değiliz, sen oyunlarının başından kalkar mıydın?”

” Yani, bu akşam başka planlarım vardı.” Aslında ne diyeceğini de bilemiyordu, eli ayağına dolanıyordu.

Yatak odasının kapısının kapanma sesini ikisi de duydu, Duygu ayağa kalktı ve üvey oğlunun elinden tuttu.

” Hadi bakalım tatlım, bekleyişin sona ermiş gibi görünüyor. Misafir odasına geçelim mi?” diye sordu, alt katta hizmetçinin ya da misafirlerin kalabileceği boşta bir odaları vardı. Önden yürüyerek Burak’ı istediği yere götürüyordu, odaya girdiler ve kapısını kilitledi ne olur ne olmaz diyerek.

Odada yatak ve sandalye vardı.

” Şöyle geç bakalım,” dedi sandalyeyi işaret ederek. Telefonundan romantik mi erotik mi olduğunu çözemediği bir müzik açtı ve arkasını döndü.

” Seninle ne kadar duyduğumu bilmeni istiyorum. Bugün sadece maçı kazanmadın, beni müthiş etkiledin bu azminle,” dedi.

” Teşekkürler,” der gibi geveledi Burak.

Ona doğru eğilip gözlerinin içine baktı direkt. ” Keyfine bakmanı istiyorum şimdi.”

Duygu müziğin ritmine kapılıp bedenini ve kalçalarını kıvırmaya başladı, yaptığı hareketler ona çok yakışıyordu, dans etmeyi seviyordu, beceriyordu da, Burak’ın ağzı bir karış açılmış hayatında gördüğü en erotik manzaraya anlam vermeye çalışıyordu.

Ayağından çıkardı evde giydiği yüksek topuklu sandaletlerini, eteğinin içinden bluzunu altını yavaşça çıkardı dışarı hala oğluna bakarken, sonra da onu tahrik edercesine düğmeleri bir bir açmaya başladı, en alttan başlıyordu daha da heyecan katmak için buna, yukarıya doğru ilerledi. Bluzunun iki kenarı açılmaya başladıkça dolgun memelerini saran sutyeni ortaya çıkmaya başlamıştı.

Sonunda elleriyle iki yakasını yana ayırdığında Burak’ın nefesi kesildi, Duygu’nun göğsü açılmıştı artık tamamen, memeleri sutyen sayesinde yanyana ve dipdiri halde asılı duruyordu adeta, aralarından derin bir yarık sutyenin içine doğru kayboluyordu.

Duygu bluzunun kollarından kaydırırcasına omzundan çıkardı, sonra da yavaşça eteğinin düğmesini açmaya başladı arkadan, fermuarını da açınca, etek kalçasının genişliğinden kurtuldu ve yere düştü. Muhteşem bacakları ve külotunun kapadığı amının yumrusu ortaya serildi. Ellerini kalçalarına koyup Burak’a doğru biraz eğilince iki dolgun meme öne doğru sarktı ve yerçekimine karşı koyarcasına havada asılı kalmaya başladı, arasına bakmak Burak’ın bacak arasına sızılar yolluyordu. ” Bu kadar yeter mi? Durmamı ister misin?” diye sordu onu kışkırtmak ister gibi.

Burak kafasını iki yana salladı hayır demek için.

” Hmm.. O zaman.. Belki de bu sutyenden kurtulsam iyi olacak. Küçük ikizlerimi biraz serbest bırakırsam rahat ederler belki,” dedi Duygu seksi bir ses tonuyla.

← Önceki Hikaye
TEŞVİK PRİMİ 2
Sonraki Hikaye →
TEŞVİK PRİMİ 4
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar