Merdivenlerden aşağıya indiğimde, hep bir ağızdan söylenen, İyi ki doğdun çınar, iyi ki doğdun,
iyi ki doğdun çınar. Ve alkışlar, ıslıklar … Evet hiç yanılmıyorum niyeyse,her seneki seremoni
tekrarlanmasa şaşarım, kaç senedir aynı. Ya bide şaşırtsanız beni ne olur yani.
Büyük yemek masasının sol başından itibaren, teyzelerim Zeynep, Rukiye, Fatma. Hemen
yanlarındayım Hikmet ve Kasım… Dedem Hamza ve yanında kuzenlerimin bir kısmı.
Anneannem geçen sene kanserden vefat ettiğinden bu sene yok aramızda. Masanın başında
Babam ve Annem. Masanın sağ başından itibaren geriye kalan kuzenler ve Ablalarım.
Annem tarafından bir sürü dayım ve teyzem olmasına karşı, Baba tarafından kimsenin olmaması
her zaman babamı hüzünlendirmiştir. Aslında bir halam varmış, adı Nilay ama Amerikaya okumaya
gittiğinde, Texaslı bir çocukla evlenmek istemiş, Çocuk ailenin tek evladı ve bayağı zengin. fakat
tüm aile karşı çıkmış. Ailesinin razı olmamalarına rağmen onları dinlemeyip evlenince, Dedem
benim senin gibi bir kızım yok artık, diye reddetmiş halamı. Anladığım kadarıyla kocasının ailesi,
petrolcü imiş ama enişte o işi yapmak istememiş ve Las Vegasa otel yaparak oraya yerleşmişler.
Tabi bunlar 30 ile 35 sene felan önceki olan olaylar. Evlendikten bir sene sonra, babamı arayıp
bir Oğlu olduğunu söylediğinde. Babam bi daha bizi arama benim senin gibi bir kardeşim yok.
Zırt pırt arayıp annemi de babamı da üzme deyip halamın yüzüne kapatmış. Babaannem ve dedem
ben doğduktan bir sene sonra 6 ay arayla vefat etmişler.
Babam hemi annesi öldüğünde, hemi de babası öldüğünde türk konsolosluğu aracılığıyla kardeşine
haber göndertmiş. Belki gelir diye cenazeyi üç gün bekletmiş ,sonrasında defnetmiş. Ama Nilay
halam ne gelmiş,ne de haber yollamış. Babam da zaten o olaydan sonra tamamen silmiş halamı.
Babam halamın mirastan payına düşen parayı bir Amerikan bankasına yatırıp, hesap defterini ve
bigilerini yine Türk konsolosluğu aracılığıyla yollamış., Fakat halam mirası kabul etmemiş ve geri
göndererek siz beni 25 sene önce gömdünüz. Sizin hiçbir seyinizi istemiyorum diye sitem edip rest
çekmiş. O gün bu gündür de durumlar aynı.
Bütün bu tezahürattan sonra koşarak annemle babamın yanına geldim. Ablalarım ve kuzenler
hep bir ağızdan iyi ki doğdun çınar iyi ki doğdun diye tezahürata devam ediyor. Babam elini havaya
kaldırınca herkes sustu. Annem hadi oğlum mumlar iyice eridi, hadi üfle de biran önce keselim
pastayı. Sonra da sakın dilek tutmayı unutma diye ikaz etti. Sonunda pasta kesilmiş, herkes beni
tebrik ediyor hediyelerimi veriyordu. Babam tekrar söze girdi. Kusura bakmayın, bu sabah önemli
bir toplantım var. O yüzden birazdan çıkmam lazım. Ama bu gün ailemiz için çok önemli bir gün.
Çünkü nesillerdir, babadan oğula gecen, çok önemli bir geleneğimiz vardır. Alilemizdeki erkek
cocukları 16 yaşına girdiklerinde, artık cocukluk dönemini bitirmiş ve tam bir erkek olmuşlardır.
Bizim için çok önemli olan bu geleneği sürdürürken, Çınarın bu günden itibaren tam bir erkek
olduğunu unutmamanızı sizlerinden rica ediyorum. Eskiden her şey bu kadar modern ve karışık
değilken. Ailenin erkekleri at binmesi ava gitmesi ve zor işleri yapması için eğitilirmiş. 16 yaşına
girince de tam bir erkek olarak kabul gördüğünden, ilk olarak evlenmek isteyip istemediği sorulur-
muş. Babam cümleyi bitirir bitirmez, herkes gülmeye başladı. Ufak dayım kasım, Çınar kuş
ötüyo mu len deyince herkes gülmekten yerlere yattı…
Ama babamın hiç gülmeden, gayet ciddi bir biçimde masanın başında duruyor olması, herkesi
sus pus etti. Babam gayet çiddi bir biçimde, Çınar oğlum şimdi sana söyleceklerimi can kulağıyla
dinlemeni istiyorum. Bak oğlum bu günden itibaren, Benim olmadığım her yerde senin sözün
geçerli olacak. Senin sözün benim sözümün yerine gececek ,her ne kadar benden sonra
Annenizin sözü geçse de, artık senin sözün daha gecerli olacak. Sonra ablalarıma dönerek,
Çınarın sözünden çıkmayacaksınız. Benim olmadığım her yerde onunun sözü gecerli.
Alınmayacak diyorsa alınmayacak. Yapılmayacak diyorsa yapılmayacak. Gidilmeyecek diyorsa
gidilmeyecek. Nalan ablam nasıl yani, şimdi diyelim ki sen iş gezisindesin ve ben annemden izin
aldım akşam dışarı çıkmak için. Annem tamam çıkabilirsin dedi sonra Çınar yok çıkamazsın derse ben
şimdi çıkamayacak mıyım? Peki kızım ben hepinize şöyle anlatayım. Ben annenle oturuyorum sen
geliyosun bize soruyosun , Akşam arkadaşlarımla dışarı cıkabilir miyim diye annem olur kızım
çık diyor. Ben de diyorum ki hayır kızım çıkamazssın… Sen şimdi annenin sözünümü dinleyeceksin
yoksa benin sözümü mü ? Nalan ablam o nasıl söz baba tabii ki senin sözünü..! Ben size sabahtan
berli ne anlatıoyorum. Bundan sonra kardeşiniz çınarın sözü benim sözüm demedim mi ..!
Beni hayal kırıklığına uğrattın Nalan. Lafın tamamı ahmağa söylenir deyince, ortalık buz kesti.
Sonra bana dönerek, artık ailemizin ve şirketimizin bütün sorumluluğu benim olduğu kadar senin de
omuzlarında. İnanıyorum ki ablaların da bundan böyle sana daha fazla yardımcı olacaklardır.
Artık okuldan sonra, direk şirkete yanıma geleceksin. Şimdi partinin tadını çıkar benim toplantıya
gitmem lazım dedi ve ilk defa bana elini uzattı..! Bayramlarda bile elini uzatmayan yanlızca elimi
sıkarak alnımdan öpen babam elini öpmem için bana uzatıyordu, yıllarca babam beni ablalarımı
sevdiği kadar sevmiyo diye içime atıp dert ettiğim şeyin sebebini biliyordum artık. Babam artık beni
tam bir erkek olarak görüyordu. Sonra kulağıma eğilerek, artık çocuk değilsin, büyüdün everem mi
seni len dedi, gülerek. Benim artık çıkmam lazım byeee dedi ve gitti.
Babamın çıkmasıyla herkes dağıldı. Bizim tadımız kaçmış kimsenin içinden bir şey yapmak
gelmiyordu. Derken imdadımıza annem yetişti. Annem benim ve Ablalarımın en yakın arkadaşlarını
aramış akşamki party iptal. Parti bir saat içinde terasta başlıyor acele edin hemen gelin diye
çağırmış. Onların gelmesiyle evin havası değişmiş hemen oyunlar oynamaya ve eğlenmeye
başlamıştık.
Sınıf arkadaşım, daha doğrusu çocukluğumdan beri en yakın arkadaşım, dostum ve kankam
hüseyin, çok uzun zamandır aşık olduğum, ama bir türlü cesaret edipte konuşamadığım semayı da
partiye çagırarak bana sürpriz yapmıştı.. Bana bak kanka belki tanırsın felanca sınıfından sema
diyerek resmen kızla beni tanıştırmıştı. Bundan sonra kızla nasıl tanışacam diye kendi kendimi
yiyip bitirmem sonlanmıştı. Ben ne kadar kızla sohbet kurmaya çalışsam kız hüseyinin yanında
bitiveriyodu. Ben kankama hüseyin olum bu kız senden hoşlanıyo galiba..! Baksana ne zaman
konuşmaya çalışsam kız senin dibinde bitiyo. Hüseyin şikerim ben onu şimdi o kimki benim
kankama yüz vermeyecek diye semaya doğru giderken, aceleyle kolundan yakalayıp dur olum
celallenme hemen. Kız haklı, yanında normal olamıyorum ki amına koyum. Heyecandan elim
ayağıma dolaşıyo, bişey söylemeden ot ot kalıyom kızın yanında. Hüseyin üzülme kanka
‘’hallederiz’’ deyip koluma girip beni kızın yanına doğru sürükledi. Hüseyin sema,, Sema döndü
efendim hüseyin diye kırıtarak cevap verdi. Kankam çınar senden çok hoşlanmış, onun kız
arkadaşı olur musun ? Tanıştırdığımdan beri teklifi nasıl yapacağını düşünüyor. kız şaşırdı sonra da
bana doğru dönüp kırıtarak imalı imalı ben bi düşüneyim biraz bunu dedi ve diğer kızların yanına
doğru kırıtarak gitti. Ben kankamla kızın arkasından bakarken, hüseyin amına kodumun kevaşesi
gördün demi nasıl götü kalktı. Olum sana diyorum kimsenin götünü kaldırmayacan …
Kesin şimdi diğer kızlara çınar benden sevgilisi olmamı istedi ama ben onu bakletiyorum. diye
hava atıyo. Ama dur ben onun havasını hemen alırım deyip kızların yanına doğru gitti. Ben kanka
dur diye arkasından. Kanka dur belki kabul edecek. Hüseyin durdu bana döndü kanka bu kız
gercekten de senin ayarlarını bozdu. Amına koyum bi kız altı üstü. o da zaten kabul edecek.
Ama dur bak ben ona ne yapıyorum, ben kankamı ona ezdirir miyim hiç deyip tekrar yürümeye
başladı. Kızların yanına geldiğimizde ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Hüseyin kızlardan nerimana
doğru dönerek, neriman çınarın kız arkaşı olur musun sema naz yapıyomuş diye söyleyince herkes
Semaya doğru baktı. Sema birden ne nazı canım ben çınarın teklifini kabul ettimya zaten diye
öne atlamasınmı. Herkes gülmeye başladı. Sema gelip benim koluna girerek gel biz seninle
biraz biraz dolaşalım canım diyerek adeta beni nerimandan uzaklaştırdı. Kendi kendime ben bu
kankamı seviyorum ya dedim.
Artık semayla sevgili olmuştuk, yalnızca okulda görüşüyorduk. Onda da tenefüslerde el ele
tutmaktan öte gidememişti. Oysa öyle mi diğer cocuklar neler neler anlatıyordu. Okuldan
sonra da ben devamlı şirketteydim. Günler böylece geçiyordu.