GENÇLİK ÖFKESİ S Serisi - Toplam 54 bölüm +

GENÇLİK ÖFKESİ S2 B1

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 GENÇLİK ÖFKESİ (ÖZEL)

Ay: Aras! Araaas!

[Aras'ın gözleri hafifçe açılır]

“Hm?”

Ay: Geldik!

“T-Tamam!”

Kısa yolculuk esnasında dünden dolayı uyuya kalmıştım. Derya ile geçen hareketli ve ateşli günlerin ardından, birazcık yorulup bitkin duruma düşmüştüm açıkçası.

Havalimanı'na indikten sonra, aracımızla hemen kıyı şeridine doğru yol aldık. Aslında düz sicilya havaalanına da iniş yapabilirdik ama denizden gitmek istiyordum. Zaten vardığımız zaman, valizlerimizi görevliler bizimle gelip yat'ın içine yerleştirip çıktılar.

Aklımda, acaba kaptan ile karşılaşınca ne tepki verecekti düşüncesi vardı. Çünkü uzun süredir karşılaşmamıştık ve de ben baya büyümüştüm.

Bir süre sonra araç geldi ve içinden bizim "tonton kral" yani kaptan gelmişti. İçeri girince, herkese sırayla selam vermişti.

Annem ve ablamla selamlaşırken, arkasından yaklaştım ve tok bir sesle bana öğrettiği İtalyanca kelimeyle "merhaba kaptan!" dedim.

Sesin nereden geldiğini anlamak için arkasını döndüğü an, bana şaşkın gözlerle bakmıştı. Uzun süredir görmemişti beni ve kocaman olmuştum.

Gio: Efendim?

“Kaptan! Uzun zaman oldu... Hem küçük bey derdiniz?”

Gio: Çok eskidendi o, artık büyümüşsün!

“Hahahahha biraz öyle oldu, evet haklısınız.”

Giovanni evli ve iyi bir adamdı, pek tanımazdım ama biraz sohbet ederdik. İngilizce konuşmazdı genelde ama ben olunca işler değişirdi onun için.

Bana ailemden daha iyi davranırdı ve aslında ailemle sadece mesleği gereği tanışmıştı. Bazen bana "senin için dua ediyorum genç adam!" derdi.

Kendisiyle biraz sohbet ettikten sonra, yorgun olduğumu belirtip, yanından duş almak için ayrıldım ve o da yat'ı Sicilya tarafına doğru sürmeye başladı.

Hemen aşağı indim ve yat'ın ebeveyn odası kısmına giriş yaptım. Kapıyı açtığım gibi karşımda annem vardı. Üstünde kırmızı ince örmeli, içini gösteren ve küçük parlak taşların olduğu bir sütyen giyinmiş altında da set halinde olduğu için aynı şekilde bir tanga bulunuyordu.

An: Oğlum. :)

“Anne?”

An: Ne oldu canım?

“Duş alacağım, burası da benim odam ya hani ondan dolayı girmiştim.”

An: Elbette burası senin. (bunları söylerken bir elini kasıklarına atmış külotunun üstünden parmaklarını bastıra bastıra kendini okşuyor ve diğer boşta olan eli ağzına gitmiş parmaklarını emiyordu.)

Ne kadar yorgun olsam bile gördüğüm bu manzara sonrası sikim sertleşmeye başladı ve pantolonun içinden belirgin hale geldi.

Annem parmak uçlarında yürüyerek yanıma yaklaştı ve elinin ucuyla pantolonun üstünden sikimi okşarken, kafasını kulağımın dibine yaklaştırıp "ben acıktım, oğlum beni doyuramaz mı?" demişti.

“Neye acıktın ki sen?”

An: Her ilgisiz anne kendisine ilgi gösteren erkek tarafından her konuda doyurulmalı ve de benim erkeğim sen olduğuna gö-...

“Şşh, bana asıl istediğini tek seferde söyle kadın!”

Bunu söylerken dibine yaklaşmıştım.

An: Tek seferde?

“Neye açsın orospum?”

An: Sikine...

Bunu söylediği an elimi beline atıp kavradım ve vücudunu, vücuduma yasladım. Göz bebekleri kocaman olmuştu ve gözlerimin içine arzu dolu şekilde bakıyordu.

Sıcak nefesi tenime vuruyordu. Dudakları dikkat çekiciydi ve daha fazla ondan mahrum kalamadım. Kavuşturduk dudaklarımızı küçük ateş bir anda yükseldi.

Koyu kırmızı ve çilek tadı olan bir ruj sürmüş, öpüştükçe ruju dudağıma dağılıyor ve de annemin o tadı yağ gibi akıyordu.

Ben öptükçe annem daha da yumuşuyor, üstümdeki gömleği düğmelerini çözmeden, hatta bildiğin kopartırcasına çıkarıyordu. Ellerini tenime bastırıyor ve boşta olan eliyle öpüşme esnasında, önce kemerimi çözüyor, sonra da fermuarımı indirip aradaki engelleri kaldırıp atıyordu.

An: Şunlardan da kurtulman gerekiyor ki, açlığımı giderebilesin.

Pantolonum altımdan düşünce artık boxer ile kalmıştım. Annem dudaklarını çekti ve usulca dizlerinin üstüne çöktü. Masum bir kız çocuğuna dönmüştü koskoca kadın.

Boxer'ın üstünden güzelce okşadıktan sonra sertçe indirip çıkarttı. Sikimin direk burnuna dokunuyordu ve bu hoşuna gitmiş bu nedenle sikimin kokusunu içine çekti.

An: Mhmm... Özlemişim bunu! Derya'yı sikerken beni boş bıraktın. Cidden bu bir haksızlık Aras!

Elimi yüzünde gezdirdim ve baş parmağımla dudağını okşarken "Bu bir haksızlık ise, bu zamanı telafi etmek de bana düşer biliyorum. Şimdi sessizce sana istediğini vermem gerekiyor, kaptan duymasın anneciğim!" diyerek başladık.

An: Hakkım olanı almak istiyorum bebeğim.

Yüzünün her tarafına sikim dokundurmaya başladı. Sikim suratının her kısmına dokunuyor sürtündükçe kafası daha da büyüyüp kızarıyordu. Fırsattan istifade diğer eliyle de taşaklarımı avcunun içine alıp sımsıkı ve sıcacık şekilde sarmıştı.

Sıcaklığı resmen beni mahverken, içindeki kaşar böyle devam etmek istemediği için kırmızı, dolgun dudakları sır perdesi gibi aralandı ve pespembe dili dışarı çıktı.

Ipıslaktı dilinin ucu ve sikimin kafasının etrafında gezinmeye başladı. Sikim salyalarıyla kaplanırken, kıvrak biçimde döndürüyordu dilini. Dili döndükçe sikim kalp gibi atıyordu. Ağzının suyu şelale gibi akarken, sikimin kafasını ağzının içine aldı ve sıcacık nefesini vere vere emmeye başladı.

Gözlerim kapanmış elim annemin başına gitmişti. Saçı topluydu ben de topuzundan tuttum ve ileri geri hareket verdirdim.

An: Kğroook... Loğğğk...

Komple ağzına girdikçe, boğazından garip sesler de eşlik ediyordu. Darboğazına ettiğim temaslar sonucunda elleriyle bacaklarıma baskı uyguluyor, tırnaklarını da tenime geçiriyordu.

Sikimi bazen boğazından çıkartıp, nefes almasına izin verdikten sonra da tekrar sokup, çıkartmadan ağzını sikmeye devam ediyordum.

Ağzını ve boğazını çok iyi kullanıyordu. Bu yetenekleri olağanüstü geliyordu. Yaşının hakkını veriyordu kaşarım.

Biraz daha boğazında gidip geldikten sonra onu saçından tutup çektim ve yatağın üstüne çöpmüş gibi attım.

An: Ayyhh! Yavaş oğlum!

“Sikilmek istemedin mi?”

An: E-Evet?

“Ben bunun için buradayım, babam gibi yumuşak bir erkek değilim.”

An: Iığmmhmm! Evet, evet değilsin... :)

Annemin üstüne doğru aç bir canavar gibi yaklaştığım esnada kapı çalmıştı. Biz bir an endişeleniyorduk ki, Ayla olduğunu seslenmesiyle birlikte anlamıştık.

Kapıyı açtığım gibi kolundan tutup içeri çektim. Kendisi bizi görünce suratında çiçekler açmıştı ve "ooo ateşiniz çıkmış!" diyerek küçük bir espri patlatmıştı.

“Ben de birazdan bu ateşi söndürmek için gereken müdahaleyi yapıyorum Ayla! Sen de ister misin?”

Ay: Şeyy... Ben regl'im biraz yapamayız!

An: Sorun yok kızım senin yerine ben içime çok akıttıracağım o dölleri. Rahat oll. :)

Ay: Ben kaçayım, izlersem kanlı kanlı kendimi siktirecek gibi olurum!

An: Iıy midemi bulandırmadan çık...

Ayla hemen kapıdan çıkınca, kapıyı kilitledim ve anneme doğru yaklaştım.

Annemin üstüne biraz uzandım ve boynuna hafifçe öpücükler bırakmaya ayrıca aşağıdan yukarı doğru dilimle çizgiler çekmeye başladım. Ben dilimle dokunuşlarını arttırdıkça, yutkunması daha fazlalaşıyordu ve ısırdığı dudaklarının arasından tiz iniltiler tekrar yükseldi.

An: Iğm.. Iıh...

“Hoşuna gidiyor mu kadınım?”

(Yutkunarak cevap verir)

An: A-ah.. Uu-uf... E-evet!

Dilim annemin gerdanına dokunuyor, her yerini ıslatıyordu. Kıvrak dil dokunuşlarım yerini tatlı ısırıklara bırakmaya başlamıştı.

Annemin memelerinin üstüne hafifçe ısırıklarımı bırakırken, elleri saçlarımda, ensemde ve sırtımda dolaşıp duruyordu.

An: C-Canım oğlum!

An: Bak ne hale getirdin beni...

Sikimi amcığının üstüne yasladığında alt tarafın bildiğin gölete döndüğünü anladım. Bir elini memesine attı ve iyice ağzıma tıkmaya çalıştı. Meme ucunun etrafında aynı onun yaptığı gibi dilimi döndürerek hareket ediyordum.

An: Ağğğh! Kocam, erkeğim, sikicim...

Memesini ağzımdan çıkarttım ve gözlerine bakarak bacaklarını omzuma aldım. Artık içine girme zamanı gelmişti. Altındaki külotu burnuma götürdüm ve ıslaklığın olduğu tarafı bir güzel içime çektim.

“Ooh anne! Kokun güzel, tadını da alayım mı? Yapayım mı bunu?”

An: Durma sik beni bebeğim...

Sikimin etrafına külotu sardım ve ayak parmaklarını ağzıma aldım. Sikim amının dudaklarına sürte sürte paspas yapar gibiydi. Annemse yalvarır gözlerle suratıma bakıyordu. Ben de gözlerine baka baka o etli ve mis kokulu ayak parmaklarını eme eme yalvarması için bekliyordum.

An: O-Oğlum...

(Ayağını emmeyi bırakır)

“Anneciğim!”

An: Neyi bekliyorsun, kuduruyorum sana! Canım seni çekiyor....

“Beni mi istiyorsun sen?”

Bacaklarını belime doğru indirdi ve bana yaklaştığı gibi elini enseme attı. Ne olacak diye beklerken, kendisine çektiği gibi dudaklarıma yapıştı orospum.

Boşta olan bir eliyle de sikimi sıvazlayarak amının girişine yerleştirdi. İkimiz de şevkle öpüşürken durdu ve bacaklarını belime kenetleyip "sen beni çıldırttın, istiyorum ve alacağım. En sonunda da fışkırtacaksın ne kadar döl varsa taşaklarında!" demişti.

Belimden bastırdı ve kendi çabasıyla sikimin kafasını içine aldı. Küçük bir "ohh!" çekti ve ellerini sırtıma atıp, tırnaklarını bastırarak "yalvarıyorum o amcığı, annenin seni çıkarttığı yeri parçala..." demişti.

Ses etmedim ve kalan kısmını bir anda içine ittirince annem kulağıma derin bir çığlığı bastı. Artık kontrolden çıkmış gibi bir halimiz vardı. Belimden kuvvet alıp o gölet olmuş amına girip çıktıkça, amından sanki sular dışarı akıyordu ve annemse kasıla kasıla altımda şekilden şekile giriyordu.

Amcığı sıcaktı, sulu ve kasılıyordu. İçinde gitgellerim daha da sertleşirken kulak memesini emmeye başladım. Ara sıra kulağına küfür ediyor ve boğazını ısırıp bağırtıyordum.

Annem bir süre sonra daha fazla bağırmamak için dudaklarını ısırmaya başladı. Sikimi köküne kadar alırken, gözleri de kocaman oluyordu.

İçine girdikçe o amının derinliklerine kadar ilerledikçe kasıklarım adeta örs'e vurulan çekiç gibiydi ve arada dövdüğüm şey de annemin pembe amıydı.

An: Aaağh... G-Geliyorum aş-aş-aşkığm!

“Oğlunun sikinin üstüne bırak sularını hadi, hadi kaltak!”

Annem bir anda sertçe tırnaklarını sırtıma geçirdi ve omzumu da ısırarak, fena bir biçimde sularını akıttı. Sikim daha rahat kaymaya başlamıştı ve hafif ısırığın da etkisiyle canım acımış, giriş şiddetim en üst kademeye varmıştı.

Artık dayanamazdım, terlerimiz akıyor vücudumuz sıcaklığımızdan kavruluyor ve annemin açlığını dindirmem gerekiyordu.

İçine girdikçe am dudaklarına vuran sikim annemin baygın iniltilerine karışıyor "şap, şap, şoop!" sesleri renk katıyordu sanki.

Kendimi daha fazla tutamazdım. Annemin amına son girişlerimi yapmak için belimden son desteklerimi aldım ve dudaklarımı kulağına yaklaştırıp, küfürler ede ede amına kaydırdım sikimi.

“Orul orul orospu seni!”

“Oğlunun sikini yiyen kaşarsın sen! Geliyorum sürtük, amının içini sularımla doldurup beyaza boyayacağım rahmini!”

An: Bo-Boşal hadi...”

Derin derin böğürüyordum annem boşalmam için yalvarırken araya kaçan şaplama sesleri ve annemin aciz tavırları beni daha fazla vahşileştiriyordu.

“Anne...”

“A-anneciğim...”

An: Oğlum! Gerçek kocam...

Son bir ittirmeyle birbirimize kenetlenmiştik ve dudaklarımı annemin dudaklarına kondurup, öpüşe öpüşe en derinlerine çıktığım yerin kaynağı olan ilk kez düştüğüm rahmine akıttım döllerimi...

“Oooh...”

An: Ağağaahhh... Ev-veeet!

Boşaldıktan hemen sonra direk duşa girdim. Kısa, soğuk ve hızlı bir duş aldıktan sonra hemen çıktığım zaman artık marina'ya yerleşiyorduk.

Kaptan ile marina'ya yerleşince güzel sohbetler ederek, annem ve ablamı da alıp hep gittiğimiz bize ait restaurant'a girdik.

Hepimiz siparişleri verdikten sonra, annem ve ablam lavaboya gittiler. Bu esnada kaptan bir anda baklayı ağzından çıkardı.

Gio: Ne oldu size?

“Nasıl?”

Gio: Aile gibisiniz? Eskiden böyle değildi.

“Dengeler değişti!”

Gio: Babanın işlediği suç sadece şirketi değil seni ve aileni de değiştirmiş efendim.

“Umarım şikayetçi değilsindir kaptan.”

Gio: Yok aksine mutluyum, dualarım kabul olmuş. Seni ailenin başında görmek beni baya bir mutlu etti.

“Teşekkür ederim kaptan! Neyse bizimkiler geliyor, siparişleri de şu hanımefendi getiriyor galiba!”

Annem ve ablamın ardından hemen yemekler gelmişti ve şarap eşliğinde güzelce masadakileri tüketiyorduk.

Bir süre sonra kaptan bizden müsaade istedi ve kalktı. O kalkınca, ailedekiler hemen Türkçe konuşmaya devam ettiler.

Yalnız biz konuşurken sol masadaki kadınla göz göze gelmiştim ve nedense bizden hiç memnun olmamıştı?

“Afedersiniz! Bir sorun mu var acaba?” (İngilizce)

(Ka: Kadın)

Ka: Sizler çok kötüsünüz! (İngilizce konuşur)

“Anlayamadım?”

Ka: Siz katiller hesap vereceksiniz!

Annem ve ablam'ın suratı kızarmış, sinirden araya girmeye çalışmışlardı?

Ay: Ne diyorsun sen?

Ka: Katlettiğiniz her ermeni vatandaşı için hesap vereceksiniz!

An: Ne katliamı be?

“Anne, abla bırakın şu mal ile konuşmayı! Kendi kendine aynı halkı gibi bu da saçma şeyler peşinde!”

Ka: Ne saçması ha?

Kadının sesi iyice yükselmişti ve mekanda oturan diğer insanlar da rahatsız olmaya başlamıştı. Bir süre sonra kadın daha da ayaklanınca hemen güvenliği çağırdım.

Ka: Ne oluyor be? Asıl suçlu o!

“Hahahaha sizinle tanışmadık hanımefendi! Ama merak etmeyin, galiba burada olduğunuz sürece beni çook göreceksiniz!”

Ka: Boş bir insansın senden çok gördüm!

An: Dediklerine dikkat et, sen kimle konuştuğunu zannediyorsun?

“Annem bırak konuşsun, nasıl olsa adada gördüğü ve girdiği çoğu yer benim! Bırakalım da kim olduğumu iyice anlasın!”

Ka: Bu mekana bir daha gelmem ben!

Güvenlik kadını çıkartırken arkasına baktı ve bizlere dönerek "pis turko! Bu burada bitmedi." demişti.

“Evet, daha yeni tanışıyoruz!”

Ay: Siktir git buradan orospu!

“Sakin ol abla, neyle ve kimle uğraştığını bilmiyor belli! Zamanla öğrenir.”

An: Aman, aman bizden uzak dursun! Bir de tatilimizi zehir etmesin.

Annemin yüzüne elimi uzattım ve alnını öpüp, yanağını okşayarak "merak etme, her şey kontrolüm altında olacak!" diyerek, güven sağlamış oldum.

Ama içimden bir ses yükseliyordu ve o ses "bu kadın galiba daha çok kaşınacak. Acaba gerektiği gibi davransak nasıl olur?" demişti.

İşin garip kısmı, cidden merakım fazlaydı. Bu kadın şimdiden ezmek istiyorum! Hayır, öyle ezmek değil, bildiğin ezmek...

← Önceki Hikaye
GENÇLİK ÖFKESİ S1 B25
Sonraki Hikaye →
GENÇLİK ÖFKESİ S2 B2
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar