← Ana Sayfaya Dön

GENÇLİK ÖFKESİ S1 B11.2

📌 GENÇLİK ÖFKESİ (ÖZEL)

BÖLÜM 11.2 [ŞEHVETLİ OYUN]

Annem, ellerini omuzlarıma attı ve yavaşça sıkıp bırakmaya başladı. Elleri'nin yumuşaklığı ve sertçe kullanmaya çalışması, mükemmeldi.

Kendim istediğim için, bu sefer yağ sıktırmadım. Bunun nedeni birazdan belli olacaktı zaten,şu an sadece zamanını bekliyorum o kadar.

An: İyi mi böyle?

“Hıhım...”

Yumuşak elleri'nin sıcaklığı ve nefes alıp-vermeleri, gittikçe artıyordu. Bir süre sonra, kendisine “Tamamdır!” dedim ve kalkmasını bekledim.

Hemen kalktı ve ayakkabılarını giymeye çalışırken ona seslendim:

“Nereye?”

An: Bi-bitmedi mi?

“Hayır şimdi başlıyoruz!”

Yatağa sırt üstü döndüm ve altımdaki eşoftmanı da çıkardım. Annem bana korkuyla karışık, meraklı gözlerle bakmaya devam ediyordu.

An: Ne yapıyorsun?

“Yine aynı şekilde otur ve bu sefer, bacaklarıma masaj yap anne haydi!”

Annemin suratı düşmüş ve hafifçe “pff” yapıp, tekrar oturmuştu. Elini bacaklarıma atarken uzanıyor ve kalça kısmı iyice oynuyordu.

Ben de, bunun olmasını istemiştim.

Annem bacağımı kavramış, özenle masaj yaparken. Bir öne, bir arkaya hareket ediyor. Sikim de böylece kendine gelmeye başlıyordu.

Sikim boxer'ın içinden kalkmaya başlayınca, annem her hareket ettiğimde, boğazdan gelen küçük “ı-ığm” gibi seslerden etkilendiğini kolayca anlayabiliyordum.

Sikim, bazen külotunun üstünden bir amına, bazen de götünün yanakları arasındaki uzun ve ince çizgide gidip-gelmeye devam ediyordu.

İstesem, kıyafetinin fermuarını aşağı indirir ve şu an altımda onu eze eze sikebilirdim. Fakat biraz onunla oyun oynayıp, onu çaresiz ve istekli duruma sokmak için, çabalıyordum.

Aklıma bir şey denemek geldi ve o an, elimi fermuarına attım. Elbisenin fermuarını çözünce, annem kalkmaya çalıştı ve kısık sesle “Hayır, hayır! Olmaz asla!” demişti.

Ayakta, elini üstüne atmış ve duvarın dibinde masum kız çocukları gibi duruyordu. Fakat bu tavırlar umurumda değil, istediğimi alırım.

Yanına yaklaştım ve elimi yavaşça kaldırdım. Kafasını yana çevirip, gözlerini de kapatmıştı. Büyük ihtimalle, ona tokat atacağımı sandı.

Yüzünün önüne düşen saçları, yavaşça ayırdım ve suratını elimin tersiyle okşarken, saçlarını da güzelce kokluyor içime çekiyordum.

Çenesini sonra sertçe tuttum ve gözlerine bakarak “üstünü çıkarıyorum ve sen de masaja devam edeceksin!” başka bir seçeneği yok...

Yatağa uzandım ve beklemeye başladım. Annem çekinerek geldi ve çömelip koca göt yanaklarını sikimin üstüne koca götünü oturttu.

Sonra masaj yapmaya tekrar başladı.

Elimi sırtına attım ve kıyafeti tamamen çektim. Annem biraz çekingen tavırlara devam ederken, kıyafet tamamen üstünden çıktı.

Sadece götü tam olarak görünmüyor fakat gözükmüyor olması sorun değildi. Zaten kıyafeti çıkarsam, orayı da tamamen görebilirdim.

Sütyen giymemişti, zaten memeleri diri ve mükemmeldi. Bir sütyene asla ihtiyacı yoktu!

Elimi sırtına attım ve parmağımın ucuyla gıdıklar gibi, dokunmaya başladım. Parmağımı öylece gezdiriyorum.

Sırtı yavaştan ıslanmaya ve damla damla terler oluşmaya başlamıştı.

Elimi saldım ve rahatıma baktım.

Zamanla sırtından akan, damla damla terler aşağı doğru, yavaş yavaş iniyordu ve kalça hareketleri artmaya devam ediyordu.

Ellerimi kalçasının iki yanına atıp “aferim işte böyle, böyle devam et annem!” diyerek gaz veriyordum.

Kısık sesle bana yan bakarak “ta-tamam oğlum!” diyebildi sadece.

Kalçalarını ellerimle hafif hafif sıkıp bırakmaya ve bir yandan da, sert olmayan tokatlar atıyordum götüne.

Annem çaresizce kafasını eğmiş ve masajını yaparken, biraz daha kendisini bana salmıştı. Artık istediğim konuma getirmiştim onu.

Uzun bir süre daha masaj yaptıktan ve sikimin üstünde "ı-ığm" diyerek kendine karşı koymaya çalışırken. Bu sefer ben ona masaj yapmak istedim.

Annemin saçından sertçe tuttum ve narince, kenara doğru iktirdim onu.

Ayaklarının önüne geçtim ve kıyafeti kenardan tuttuğum gibi, çekmeye başladım. Annem ellerini hemen memelerinin üstüne atmış. Bana ait olanı, benden saklıyordu garibim. :)

Yavaşça kıyafeti yatağın üstüne attığım sırada, kapı çaldı.

De: Aras Bey! Orada mısınız?

Anneme hemen baktığımda, kıyafeti giymek için ayağa kalkmıştı ama elimle dur işareti yaptım ve kapıya yöneldim.

Üstümü giydim ve kapıyı açtım saçlarım dağınık gözlerim kısık şekilde bakarak "Evet Derya Hanım:)" diyerek karşılık verdim.

De: Annen yok?

“Çıkar bir yerden, gittiyse geri döner. Fazla dert etme canım!”

De: Emin misin, sonra başına bir şey gelir kadının. Bir de onunla uğraşmak zorunda kalma.

Biz böyle konuşurken annemin nefes alıp verme seslerini duyuyordum, yani bizi dinliyordu aslında.

“Ben kendisine izin verdim zaten artık, giderse geri gelir. Pek önemseme başka yere gidemez!”

O an kapıya baktı ve sanki dinlemeye çalışır gibi bekliyordu. İkimizde o an sustuk, fakat içimden “Umarım düşündüğüm şeyi yapmıyordur!” dedim.

De: İyi sen bilirsin.

Bana hemen bakıp, bunu dedikten sonra biraz rahatladım ve bir şey demesini bekledim.

De: Şeyyy...

“Evet?”

De: Annen yokken, istersen bir şey yapabiliriz odanda.

“Ne gibi mesela?”

Yavaşça gömleğinin düğmelerini çözüp. Sütyenin içinde sıkışık duran memelerini ortaya çıkarıyordu.

De: Bundan mesela! :)

“Canım, Ayla burada yalnız. O olmasa amennah geç içeri sorun değil!”

De: Ayyh onu unuttum bir an ben. (gülerek)

“Aman yakalanırız falan! Hem, böyle gizli aşıklar gibi olmak bana daha fazla heyecan katıyor bebeğim. :)”

De: Tamam canım, fakat yarın söz ver akşama sana sürprizim var.

“Hmm sürpriz demek ha. :)”

De: Hıhımmm. :)

“Tamam bebeğim söz veriyorum! Şimdi benim tekrar çalışmam lazım. Müsaaden olursa bilgisayarın başına geçeyim ben!”

Sessizce bana güldü ve “Tamam aşkım” diyip sarılarak dudaklarıma yapıştı. Dudaklarının arasından dillerimiz temas ediyor, sımsıkı sarıyorduk birbirimizi.

En sonunda tam Ayla'nın odasının kapısının aralanmasıyla birlikte, dudaklarımızı birbirinden çektik.

Hemen kendini role soktu ve "tamamdır efendim, halledeceğim!" diyerek, merdivenlere doğru gitti ve gözden kayboldu.

Ayla bana bakıyor, ben Ayla'ya bakıyordum parmak uçlarında yürüyerek yanıma geldi ve elini göğüs kafesime atıp yakınlaştı.

Ay: Geldiğinden beri konuşamadık, istersen geceleyin, bazı şeyleri odanda konuşabiliriz. Böyle daha iyi olur diye düşünüyorum.

Ne kadar güzel ve heyecanlı bir hayatım olmaya başlamıştı. Ablam, annem, Derya ve daha niceleri.

“Teşekkür ederim, böyle iyiyim! İşlerim var hem. Sonra konuşuruz ablacığım.”

Suratı bozulmuş ve arkasını dönüp, güzelim götünü kıvıra kıvıra, odasının kapısına yürüdü. Girmeden önce döndü ve gözlerime bakıp, göz kırptı.

Hemen odaya girdiğimde, annem kapının soluna geçmiş. Üstü çıplak biçimde, elinde kıyafetini tutuyordu.

“Geç bakalım yatağa annem benim!”

Annem! Derya ile olan konuşmalarımı duyunca, yüzü yere dönük biçimde bana kısık sesle; cidden hayatına o hizmetçiyi alman çok saçma bir şey.

Diyerek kendi fikrini belirtmişti.

“Bana dediklerin umurumda değil, fakat ona bir daha laf söyleyecek olursan! Sana çok daha fazlasını yaparım anne! Ayla'ya yaptığımdan fazlası senin başına gelir ve pişman olursun!”

Dibine doğru yaklaştım ve elleriyle kapattığı memelerine uzandım, elini zorlayarak çektim.

Koca memeleri, aslında zaten belli oluyordu ama şimdi daha güzel gözüküyordu.

“Vay be anne, zamanında beni bunlarla emzirdin. Yani az da olsa bu güzelliklerle emzirdin beni müthiş!”

Yavaşça kafamı yaklaştırdım ve koca memesinin başını emmeye başladım, dişlerimin arasında eze eze emerken.

Annem dişlerini sıkarak, sesini çıkarmamaya çalışıyordu. En sonunda emmeyi bıraktım ve yatağa uzandım. Annem bana doğru yaklaştı ve ayakta beklemeye başladı.

“Neyi bekliyorsun?”

An: N-ney?

“Tamam, seninle işim bitti yürü git!”

An: Na-nasıl yani? Bu kadar mı?

“Evet! Sen neyi bekliyordun ki?”

Annem, bana şaşkın bir şekilde baktı ve bir şey demek için ağzını açtı. Fakat ne bir söz, ne de bir kelime çıktı ağzından. Üstünü gitmeden çıktı ve odasına geçti.

[Bu kadar kolay değil, kendisi isteyecek arkadaşlar. Yalvara yalvara gelecek, kaşarın kendisi. Azıcık sabredin. Güzel yazılar göreceğiz. Bol şehvetli yazılar!]

Çok uzanmıştım ve masaj kaslarımı gevşetmişti. Fakat gözüm saate çarptı ve hemen kalkıp, duşa gittim.

Kısa süren soğuk bir duşun ardından, giyindim ve aşağı indim. Derya, yemek masasını düzenlemek için durmadan mutfak ve bahçe arasında, gidip-geliyordu.

Hemen ona yardım ettim ve masaya yemekleri getirdim. Birbirimize adeta yiyecekmiş gibi bakıyorduk. Bana güldü ve ilk baş etrafına baktı, sonra da öpüp elini dudağına götürdü "şşh" dedi. Aynı hastanelerde olan saçma bulduğum fotoğraftaki gibi.

Arkamızdan Ayla parmak arası terlik, kısa şort ve crop giyerek kıvırta kıvırta geldi ve bana sarılıp “canım kardeşimm” dedi ve yanağıma uzanıp, bir öpücük kondurdu.

Derya kafasını yere eğip, saçlarını kaşımaya başladı (sinirlenmişti) hemen ablamı iktirdim ve “Ne o çok mu seviyorsun beni?” dedim.

Ay: Bayılıyorum sana! Sen iste neler yaparım, neleri veririm direk sana!

İçimden hemen bir şekilde konuyu dağıtmak geldi, yoksa Derya daha fazla sinirlenip, belki de duruma ayıkabilirdi. Bu nedenle konuya girdim.

“Abla haydi, boş boş konuşma. Geç otur yemek hazır işte. Annem geliyor mu hem? Nerede kendisi hâlâ ortalıkta gören olmadı mı?”

Ay: En son, odasının kapısı yarı açıktı ve duştan çıkıyordu ama ne oldu bilmiyorum?

Yüksek sesle bağırdım ve “Masa hazır, herkes seni bekliyor haydi!” diye bağırdım ve Derya ile Ayla'nın masaya geçmesini söyledim.

Annem geldiği vakit, altına mor renkte dar bir tayt giymişti ve üstüne de dar, siyah bir tişört giymişti.

Herhalde sütyen yine giymemişti, memelerinin uçları dar tişörtün içinden belli oluyordu. Neyse, daha fazla bakmayayım dedim kendime.

“Derya Hanım! Yemekleri koyar mısınız, siz de bugün bizimle yiyeceksiniz. Kendinize tabak çıkardınız değil mi?”

De: Evet Efendim, çıkardım!

Derya yemekleri doldurduktan sonra, herkes sessiz sessiz yemeğini yedi. Tam kalkacakları esnada seslendim ve konuşmaya başladım.

“Eğer ki, canınız sıkıldıysa. Çıkıp dolaşabilirsiniz, hep burada kalıp hayatınızı kafeste geçirir gibi, yaşayacak değilsiniz elbette!”

Annem ve ablam bana baktı ve aynı anda “Teşekkür ederiz!” dediler, sonra da odalarına çıktılar. Ben de, Derya ile masada oturmaya devam ettim.

De: Olanlara rağmen, onlara böyle yaklaşman çok güzel bir şey aşkım.

“Hep düşman gibi yaşayıp, onlara zarar verecek değilim elbette canım!”

Elini, elimin üstüne attı ve bana güzel gülüşünü gösterip “İyi ki buradayım. Ve sen de iyi ki varsın canım!” dedi.

“Asıl, seni böyle bir ailenin içinde bulmam. Benim en büyük şansım!”

De: Büyük güne hazırsın değil mi? Ellerimle, bir sürü şey hazırladım sana! Güzel bir piknik yaparız hem :)

“Aslında benim aklımda daha iyi bir fikir var! Fakat onu sadece ben biliyorum ve sana sürpriz olsun.”

De: Yaa canım söyle ama merak ettim şimdiden!

“Olmaz! Göreceksin zaten. Sen sadece iyi hazırlan. Garanti olsun diye yanına kıyafette al!”

De: Kıyafet alayım demek. Hımm bir şey düşünüyorum ama dediğin gibi zaten göreceğim. Sürprizi kaçmasın.

Derya hemen arkama bakıp, elini çekti ve “ıhım ıhım” yaparak bana sinyal verdi.

Arkamı döndüğümde annem ve ablam tam teşhirci kaşarlar gibi giyinmişti. O an içimden “amına koyduğumun kaşarları!” dedim.

Ay: Aras sen gelmiyor musun?

“Hayır abla, siz gidin benim şirketle alâkalı işlerim var! Onları halletmek zorundayım. İşler birikmesin!”

“Derya Hanım, siz de hazırlanın ve bugünlük bu kadar! Size 3 günlük izin istediğiniz gibi gezebilirsiniz.”

Derya, bana kafasını sallayarak tamam dedi ve içeri geçti. Hemen kalktım ve annemle ablamın yanına yürüdüm.

“Güzel giyinmişsin anne, aferim böyle özgürce dolaşmak sana yakışıyor!”

Ay: Ben nasıl-...

“Neyse kendinize dikkat edin, yanlış kişilerle karşılaşırsanız, uzaklaşın! Bir şey olursa da, beni hemen arayın!”

Annem ve ablamla birlikte, Derya da evden çıkınca hemen odama gittim.

Çantamı karıştırdım ve aradığımı buldum. Nadia'nın yanında güvenlik amaçlı, kullanmak için aldığım kamera ve ses dinleme cihazları duruyordu.

Hemen, bunların özelliklerini tekrar okudum ve işleme başlamak için annemin odasına girdim.

Küçük kameralardan 2 tane vardı ve ses dinleme cihazı da, 1 taneydi.

Hemen bir tanesini nereye takarsam düzel olur derken. Aklıma banyo dolabının üst kısmı geldi. Hem her tarafı görüyor, hem de yüksekte olduğu için, annem farkedemezdi.

Kamerayı taktıktan sonra, diğer kamerayı da hemen annemin yanındaki küçük çekmeceli yerin dibinde duran, prizin altına yerleştirdim ve yattığı mesafeden baktım. Evet belli olmuyordu.

Telefonla kontrol ettiğimde cihaz iyice görüyordu yatağın açısını. Güzel güzel! Şimdi de sıra, ses dinleme cihazına geldi. Onu da, hemen baş kısmının altına koydum ve üstünü biraz yastıkla kapattım.

Tamamdır! Artık sadece annem ve ablam gelince yapacağım planı, uygulamaya dökmeye kaldı o kadar!

Yorum Yap

Yorumlar