GERÇEKLER Serisi - Toplam 9 bölüm

GERÇEKLER 7

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 CUCKOLD

Maç hala 1-0 devam ediyordu. Taraftarlar susmak bilmiyor, son dakikaların heyecanını iliklerine kadar yaşadıkları için tezahüratlara küfürler karışıyor ve sinir katsayısı gittikçe artıyordu. Duyduğum her küfür sanki bana özel gibi hissetmeye başlamıştım. Arkamdaki iki çocuk “Karşı takımın anasını siktik anasını, orospu evlatları bir de bizim sahamızda alacaklarını sandılar, yarrağımın başını alırlar” diye küfür ederken, sanki her cümle bana dokunuyor gibi herkese dik dik bakıyordum. Kantinde Volkan abinin adamları nöbet tutar gibi bekliyor ve kimseyi o kutsal odaya almıyordu. Tezgah arkasında beni gören görevli tanımıştı. Evet, ben annesini bu maça Volkan’ın özel misafiri olarak getiren salaktım. Piç bir gülümsemeyle:

Görevli: “Çay, kahve? Ne istersin paşam? Hee, kerhane tatlımız var bir de, ikram edeyim?” deyince şaşırmıştım. Belli ki bana iyi davranılması tembih edilmişti. Yoksa bu tipler beni o şekilde sinirli görse “Ne bakıyon yarrağım?” deyip çakıyı saplayacak kadar boş insanlardı. Bilmiyor ayağına yatarak:

M: “Annemi arıyorum. En son Volkan abiyle gidiyordu. Ona önemli bir şey demem lazım. Buraya doğru geldiklerini gördüm. Haber verebilir misin?” Bunları söylerken ikisi de bir iç çekti. O odaya Volkan abinin izni olmadan girmek dayak sebebi olabilirdi. Elime bir çay sıkıştırıp:

G: “Maçın keyfine bak be oğlum. Annenler buraya gelmediler. Yani en azından ben görmedim. Şu keyfi kaçıracak mısın?” Başından savmaya çalıştığı belliydi. Bu sefer elime telefonu alıp annemi ısrarla aramaya başladım. Telefon çalarken, arkadaki tezgah titreşiyordu. Oraya göz attığımda annemin telefonu ve hırkası oradaydı. Buraya geldiklerinden kesin emin bir şekilde kapıya adımımı attım, beni göğsümden diğer çocuk itti:

“Hoop hop, nereye? İzin yok dedik, duymuyor musun?”

M: “Çekil önümden, annemin yanına gidiyorum. Ben Volkan abinin özel misafiriyim. Anneme şikayet edersem size ne olacağını tahmin ediyorsunuzdur.” Bir anda kendimi onun özel adamı gibi hissetmiştim. O sihirli “Volkan” kelimesini kullanmak her kapıyı açıyordu. Volkan abinin anneme verdiği önemi, final maçının en heyecanlı anlarını birlikte geçirmelerinden anlamıştı iki görevli de. Benim sinirlenmem ve şikayet etmem demek, onların bitmesi demekti. Önümden ses çıkarmadan yavaşça çekildi. İşte o an gelmişti. Karşılaşacağım manzara hakkında bir fikrim yoktu. Kapıyı öylece açsam mı, yoksa tıklatsam mı bilememiştim. Cesaretimi toplayıp kapının koluna asıldım. Tabii ki kitliydi. Taraftar sesinden içerdeki sesi duyamıyordum ama kapıyı iki üç defa tıklattım. Yaklaşık 30 saniye sonra bir kilit sesi geldi. Kapıyı birisi açıyordu. Kapı yavaşça aralanınca önümde Volkan abi, üstünde forması, altı çıplak bir şekilde sinirli sinirli duruyordu. Aramızda sadece 1 metre vardı ve videolarda gördüğüm o koca şey dimdik bir şekilde önümde sallanıyordu. Gözlerim, sikinin parlaklığına takılmıştı. Evet, sanki birinin tükürüğüyle cilalanmış ama tamamı ıslatılmamış bir şekilde ışığın vurmasıyla parlıyordu siki. Benim oraya baktığımı görüp:

V: “Şşşş, oğlum nereye bakıyon? Yüzüme bak sikmiyim belanı. Ne oldu? Maçı niye izlemiyorsun kapıyı vurup duruyorsun?”

M: O an ne diyeceğimi bilememiştim. Korkuyordum ama aynı zamanda içimde hafif bir cesaret kıvılcımı da vardı. Volkan abinin yüzüne bakarak “Abi, anneme önemli bir şey demem lazım. Onu gördün mü?” diye saçma sapan bir cümle kurmuştum. Onu gördün mü ne demek ya? Altta salanan o kalın yarrağın üzerindeki her bir salya, annemin beni sabah uyandırırken öptüğü o narin dudakların arasından çıkmıştı. Bunu biliyordum ama salağa yatmak zorunda kalmıştım. Benim sesimi duyan annem:

A: “Volkan, bırak içeri gelsin oğluşum, sıkılmıştır maçtan.” dediğinde annemin beni beklediği belliydi. Volkan abi bile bu cümleye anlık da olsa şaşırmış, arkasına bir bakış atıp tekrar bana dönerek:

V: “Boş bir şey söylersen bacaklarını kırarım, usluca otur. İlik gibi anan olmasa şamar oğlanı yapardım amk seni. Geç içeri.” diyerek sırtımdan içeri doğru itti beni.

Oda resmen sikişe özel tasarlanmıştı. Hemen yanda çift kişilik bir yatak, önümde bir televizyon ve hoparlör sistemi, yanlarda da led ışıklar vardı. Komodinin üstünde atılmış prezervatifler, bir rulo selpak, kayganlaştırıcı, sigara, araba anahtarı, cüzdan duruyordu. İçeri girer girmez annemle göz göze gelmiştim ama değişik bir şey vardı halinde. Evet, şimdi fark etmiştim. Annemin forması yatağın üstündeydi ve şu an giydiği forma ise karşı takımın formasıydı. Altındaki tayt yere düşmüş ve giydiği ayakkabılar da aynı şekilde kenarlara saçılmıştı. Forma ve altındaki tanga kilot ile 37 numara ayakları inanılmaz bir görsel şölen sunuyordu. Ona şaşkın şaşkın bakarak:

M: “Bu formayı nereden buldun?” dedim. Annem gülerek ayağa kalktı.

A: “Mert, gerçekten bilmiyorum deme. Benim baştan beri karşı takımı desteklediğimi biliyordun, onları içten fethetmek istedim.” diyerek saçma bir şekilde güldü.

Volkan abi ayakta ve komodine yaslanmış şekilde:

V: “Annen, casus olmanın cezasını çekeceği için ona özel forma ayarladım koçum. Var mı itirazın?” Bunu söylerken eline sigarasını almış, yakmak için uğraşırken koca siki formanın altında dimdik şekilde anneme doğru dönüktü. “İhanetin bedelini canlı izle Mert, geç şuraya otur.” diyerek eliyle tabureyi gösterdi. Sinirlerim hoplamıştı resmen. Salak saçma bir muhabbet dönüyor ve beni de bu işe dahil ediyorlardı. Annem benim bir şey demek istediğimi ama yine sesimi çıkarmadığımı görüp:

A: “Beni kurtarmayacak mısın oğluşum? Aynı baban gibi sadece evde bağırıp çağıran ama başkalarına karşı hiçbir söz söyleyemeyen biri mi olacaksın sen de?” Bu sözler sinirime dokunmuş ve bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirli bir şekilde:

M: “Ne saçmalıyorsun anne, giy şu üstünü, gidelim şuradan. Bunların olacağını biliyordum ve sana kaç defa şu siktiğimin maçına gelmeyelim demiştim.” Art arda çıkan cümleler Volkan abinin komiğine gitmiş olacak ki, korkmuş bir ifadeden çok gülen bir yüz ifadesine bürünmüştü. Dibime girip:

V: “Bir daha bağırdığını duyayım, sikini keserim senin. Duydun mu beni, geç otur şuraya. Çıkmak yasak lan sana. Erkeklik taslıyor bir de.” Volkan abinin davranışı sonucu annemden ses çıkmamıştı. Aksine dizlerinin üstüne gelmiş ve Volkan abinin sikini eline alarak:

A: “İşte böyle Mert (volkan abinin sikinin başını diliyle yalayarak), artık yumruğu masaya vurmanın vakti geldi değil mi? (Sikinin başını emerek) ama sanki biraz geç kaldın?”

Annem resmen beni bu olanlara alıştırmaya çalışıyor ve kontrolü altına alıyordu. Nasıl böyle birisi olmuştu? Bunu hak edecek ne yapmıştım? Babamın intikamını benden alıyor, ondan ayrılmadan önce eğer karşı gelirsem bana olacakları gösteriyordu. Volkan abinin zevkten kudurduğu belliydi. Sigarasını içerken annemin kafasını iki eliyle tutup aşağı doğru itti ve kalın yarrağını annemin ağzına sokmaya çalışarak:

V: “Baban olacak gavat bu güzelliği doyurmamış, evinize el atacağım oğlum. Bu saatten sonra benim oğlumsun. Ohhh (annemin ağzına sikinin yarısı girip çıkarken, gırtlak sesi geliyordu resmen), baba diyeceksin bana ohhhh.”

Annemin gözleri faltaşı gibi açılmış, iki eliyle Volkan abiyi itmeye çalışıyordu, Volkan abi öküz gibi inliyordu resmen. Bana baka baka sessiz ve anlaşılmayan şeyler söylüyor, bazen de emirler yağdırıyordu. Sikini annemin ağzından çıkardığında annem nefes nefese bir şekilde ağzından salyalar akarak bana baktı.

A: “Bugünden itibaren bizi başka bir hayat bekliyor Mert, pısırık erkeklerin olmadığı bir hayat.” Annem bu cümleleri söylerken Volkan abi sikini suratına doğru tokat atar gibi çarpıyordu, annemin rimeli akmaya başlamış ve o haliyle inanılmaz tahrik edici bir hal almıştı. Eşofmanımdan sikim yavaş yavaş belli oluyordu ama bunu saklamak zorundaydım. Volkan abi bunu görürse yüzde yüz yine küfür edecek ve beni aşağılayacaktı. Elimle önümü kapatmaya çalışırken, Volkan abi annemi kolundan tutup, yatağa doğru domalttı. Bana el işareti yapıp:

V: “Şu sigarayı tut” dedi. Bana uzattığı sigarayı elime aldığımda, o tek eliyle annemin tangasını sıyırmıştı. Vuran ışık, annemin amcığının nasıl sırılsıklam bir halde olduğunu gözler önüne seriyordu. Benim burada olmam onu iki kat zevke getiriyor ve bunu özellikle istiyordu. Sikine doğru tükürüğünü havadan bırakan Volkan abi, eliyle sikinin başına yedirerek annemin içine doğru yol almaya başlamıştı. Çıktığım deliği hamamdayken içine bir şey girmezken görmüştüm ama bu kalın yarrak resmen annemin içini genişletiyordu. Sikini santim santim soktukça annem tırnaklarını yatağa geçiriyor ve ismimi sayıklıyordu:

A: “Ahhh, oğluşummm, mmhhhh, hepsini sokuyor, mmhhh çok büyükkk.” Bu cümleler bana özel olunca sikimi saklamaz hale gelmiş, hatta saklamayı dahi unutmuştum. Elimdeki sigarayı almak için arkasını dönen Volkan abi, siki annemin içinde iken bana bir tokat attı.

V: “Anasını siktiğim, annene mi kaldırıyorsun? Geç otur lan şuraya. Ohhh içi daracık. Baban hiç mi sikmedi bu hatunu. Ohhhh, arkadaşının ablasının amcığı bile bundan geniş.”

Elimle önümü kapatarak, dediği tabureye doğru geçtim. Yan açıdan sikinin santim santim girişini ve çıkışını görüyordum. Annemi alıştırmaya çalışıyor, başlarda hayvan gibi davranmıyordu. Amcığı sikinie tanıtıyor ve bak bu amcık artık senin dağıtacağın özel bölge diye resmen talimatlar veriyordu. Sigarayı ağzına alarak tek ayağını yatağa attı, annemi iki eliyle belinden kavrayarak sikini artık tam anlamıyla sokmaya başlamıştı. Koca taşşakları annemin amcığının alt kısmına vurdukça oda yankılanıyordu resmen. Sikinin her girişinde annemin ağzından “Mmmh, oğluşum, ahhh. Çok güzel” kelimeleri çıkıyordu fakat yandan siyah ipek gibi olan saçları yüzünü kapattığı için tam olarak yüz ifadelerini göremiyordum. Dışarıdan aşırı yüksek desibelli bir ses geldi. Belli ki artık şampiyon belliydi. Maç bitmiş ve 1-0’lık skor korunmuş, annemin tuttuğu takım ise yarrağı yemişti. Sesi duyan Volkan abi annemin kulağına yaklaşıp:

V: “Ohhhh, maç daha bitmedi. Uzatmalarda takımı içten dağıtacağım orospum. Ohhhh, daracık amcığın var. Bu piçi sen doğurmadın mı yoksa?” derken resmen taşşaklarına kadar sikini sokmuştu. Bu ortam onu da çok tahrik etmiş ve boşalmaya yakın olduğunu belli eder şekilde “Yalvar oğluna, oğluna yalvar da kurtarsın seni, öylece oturup izliyor, hem de siki kalkmış piçin” derken resmen annemin beynini eritecek şekilde sokup çıkarıyor, oda yankılanıyordu. Bir anda Volkan abinin tayfasından birkaç kişi kapıyı sertçe açıp, kutlamalara onu da dahil etmek istemişti ama bu manzarayı görünce bana bakıp taşşak geçer gibi güldüler. Resmen gururum kırılmış, kendimi bok gibi hissetmiştim. Aralarında sınıf arkadaşım Apo da vardı. Ona dik dik baksam da en çaresiz anımdaydım. Annemin içinde koca bir yarrak varken Volkan abi bağırarak “Çıkın la dışarı, görmüyonuz mu, maç devam ediyor, kapat kapıyı sikmiyim belanı Apo” diyerek yine oranın patronu olduğunu göstermiş, bu cümlelerin sonucunda annem de kasıla kasıla boşalmaya başlamıştı. O minik ayak parmakları gözümün önünde kasılıp kalmıştı resmen. Basenlerini kaslar seğiriyor ve:

A: “AHHHH, DURMA, DEVAM ETTT, ERKEĞİMMM, DEVAM ETTT, BAYILACAĞIM, BENİ DÖLLE YALVARIRIM. İÇİME GERÇEK ERKEK TOHUMLARINI AKIT!” diyerek anlamsız şekilde inliyordu. Volkan abinin daha dayanacak gücü kalmamıştı. Sikini tam olarak annemin amcığına sokup diğer ayağını da yatağa koyduğunda tam bir köpek sikme pozisyonunda içindeki tüm depoyu, çıktığım deliğe oluk oluk dolduruyordu. Bunu yaparken hayvan gibi böğürüyor, küfürler savuruyordu. Siki annemin içinde olmasına rağmen döller resmen yanlardan taşmaya başladı, Volkan abi tüm depoyu boşaltınca yana doğru yığılıp yattı. Hafif kalkık sikindeki döller karnına damlıyor, annem ise yüzüstü öylece dururken amcığından hâlâ döl geliyordu. İkisi de bitmiş tükenmiş gibiydi. Nefes alışverişleri ritmik bir şekilde devam ederken, Volkan abi yatakta doğruldu. Bana tekrar işaret edip:

V: “Bir bira getir bana, Selamiye söyle, o verir. Fırla” dedi. Ben hâlâ olayın şokunda anneme bakıyordum. Hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Korkmuştum. Ona endişeli baktığımı gören Volkan abi:

“ Korkma lan, bişi olmaz. (Gözüyle hâlâ inik hali benden büyük duran sikini işaret ederek) bunu dibine kadar almak, her kadının harcı değil. İki tane getir. Bernam da susamıştır.” diyerek ağzımdan daha bir şey çıkmadan bana cevaplar veriyordu.

Kapıyı açıp dışarı çıktım. Yüz ifademden herkes ne olduğunu anlamıştı. Dışarda kutlama hâlâ devam ediyor ve Volkan abinin çıkmasını bekliyordu herkes. Kantindeki görevliden biraları istedim. Arka taraftaki buzluktan, siyah poşetin içinde uzattı. Tekrar içeri girdiğimde annem ayağa kalkmış, önümde domalmış şekilde ayakkabılarını arıyordu. Bacaklarına doğru süzülen döller, ince bir gibi iz bırakmıştı. Hâlâ yatakta yatan Volkan abi altına eşofmanını giymiş, sigarasını içerken, annemin amcığının ne kadar genişlediğini gözlerimle görebiliyordum. Resmen tünel açmıştı şerefsiz. O yarrak, küçücük deliğe girdiğinde, rahim kasları mecburen genişlemiş ve kalın yarrağı çıktığım deliğe alıştırmak için adaptasyon sağlamak zorunda kalmıştı. Yana sıyrılmış olan tangayı eliyle düzeltti annem. Ama yine tam amcığının dudakları arasına girmiş, kapatmaktan çok daha tahrik edici bir hal almıştı. Ayakkabısını yatağın altından alıp, yüzünde rahatlamış bir gülümseme ile:

A: “Eeee hadi, kutlamaya gitmiyor muyuz?” diyerek Volkan abinin yanına oturup ayakkabısını giymeye koyuldu. Volkan abi o koca göte bir şaplak atıp:

V: “Seni sike sike bu takımın taraftarı yapacağımı söylemedim mi he? (gülerek, bana dolabı işaret etti) Şurdan annenin bedenine uygun bir forma bul. Berna, sen de şu siktiğimin formasını çıkar artık. Şampiyonun formasını giyme vakti geldi.”

Dolaptan formalara bakarken, aşağıdaki kilotları görmüştüm. Volkan abinin siktiği ve daha sonra da hatıra olarak aldığı çeşit çeşit kilot orada duruyordu. Annemin bedenine en uygun olan formayı seçerken o kilotların arasına özel bir tanga eklenecekti. Arkamı döndüğümde Volkan abi annemin altındaki tangayı bacaklarından aşağı indirmiş ve zafer bayrağını sallayarak:

V: “Artık fazlalıklardan kurtulma vakti, dolaba at şunu Mert.” diyerek bana fırlatmıştı. Sırılsıklam tangayı elime aldığımda, annemin kadınlığı resmen burnuma buram buram akın ediyordu. Kendimi tutarak kilotu diğerlerinin arasına koydum ve formayı alıp arkamı döndüm.

Annem altına taytını giydiğinde, amcığının dudakları kabarmış bir şekilde belli oluyordu. Üstündeki formayı çıkarıp kenara koyduğunda ise memelerine yine gözlerim takıldı. Benim zayıf noktam buydu sanırım. Küçükken emdiğim o memeleri ne zaman görsem aklım gidiyor, çıldırıyor ve düşünceler içinde kayboluyordum. Annem bakışlarımı fark etmiş ve oğluşunun mutsuz bir şekilde odadan ayrılmasına gönlü razı olmamıştı. İki kolunu açıp bana “gel” işareti yaparak:

A: “Gel bakalım koca bebek, seni ihmal ettim.” dediğinde nedense içimde kelebekler uçuştu. Elimdeki forma ile yanına otururken, Volkan abi koleksiyonuna gururla göz atmak için ayağa kalkmıştı. Annem kafamı okşayarak beni memelerine doğru iyice yaklaştırdı. Evet, artık ağzımın dibindeydi bu eski süt fabrikaları. Diriliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. O kadar lezzetli duruyordu ki, ten kokusunu içime çektiğimde aklım başımdan gidecek gibi oluyordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Tek elimle annemin bir memesini okşarken, ağzımı o koyu meme ucuna dayamış, bebeklikteki gibi “cork cork” emmeye başlamıştım. Annem kafamı okşayarak:

A: “Mmmhh işte böyle oğluşum, annenin mutlu olması için elinden geleni yapan koca bebeğim.” diyerek saçlarımı okşuyordu. Her kelimesi ninni gibi geliyor, emme şiddetimi artırıyordu. Bu sırada sikim resmen eşofmanımı delecek haldeydi. Dayanamaz hale gelmiştim. Annem dokunsa, oluk oluk boşalacak ve beynimin eridiğini hissederek oracıkta yığılıp kalacaktım. Gözlerim kapalı bir şekilde memesini emmeye devam ederken tahmin ettiğim şey olmuştu. O narin eller eşofmanımın içine girdiği an kalbimin atışı hızlanmış ve resmen aç bir köpek gibi iki elimle annemin memelerini yoğurarak emmeye başlamıştım. Volkan abi, bu anı ibretle izliyor ve o bile neler olduğuna şaşırıyordu. Annem ona hınzır bir gülümsemeyle bakış atıp, göz kırpmıştı.

Bu göz kırpmanın anlamı, benim tamamen ikisinin kontrolü altında olduğum ve her söylenileni yerine getireceğimin teminatı gibiydi. Volkan abi normalde kendi siktiği bir hatunun memesine birisinin yapıştığını görse, cebindeki çakı ile ona tam 18 delik açardı fakat buradaki olay tamamen farklıydı. Bizim evi fethedip, bu milfi koca yarrağının olduğu tahta sağlam oturtmak için bana ihtiyacı vardı ve bunun için olanlara göz yumuyordu. Annem sadece iki üç defa sikimi okşamıştı ki ben yine sarsıla sarsıla boşalmaya başlamıştım. Mor meme ucundaki ağzımın kenarından salyalar akarken, taşaklarımdaki tüm depoyu bende boşaltmaktaydım. Eşofmanım ve annemin kırmızı ojeli küçük elleri batmış ve benim gözlerim yine kararmıştı. Yatağa doğru beni yavaşça yatırıp “Aferim oğluşuma, mmhhh her yeri batırdın yine.” diyerek resmen bana küçük bir çocuk gibi davranıyordu. Ama bu benim çok hoşuma gidiyor, annem tarafından ikinci defa boşaltılmanın keyfini yaşayarak, nefes nefese yatakta iken tavana anlamsız anlamsız bakıyordum.

Annem yatağa koyduğum formayı giyip Volkan abinin yanına geçti. Volkan abi annemi belinden kavrayıp beni işaret ederek:

V: “Noldu amk buna, bir postaya bayılıyor.” (Annemin çenesinden tutup gözlerine bakarak, diğer elini tuttu ve sikinin üstüne koyup) “Bu daha doymadı ama kutlamalar bizsiz olmaz. Hadi gidelim.” dedi.

O sırada biraz da olsa kendime gelmiştim. Hafif doğrulduğumda, altıma işemiş gibi durduğumu fark etmiştim. Yapacak bir şey yoktu, bu şekilde dışarıya çıkıp kutlamalara katılacaktım. Nedense Volkan abiye karşı sinirliliğim geçmişti. Annem zaten bunu amaçlayarak beni tatmin etmiş, garip bir eğlence ortamı yaratmaya çalışmıştı. Sanki babam Volkan abiymiş gibi davranarak bana bir şeyleri dikte etmeye çalışıyor, benim kabul etmem için de elleriyle beni mest ediyordu. Altıma dolaptaki formalardan birini bağlayıp onlarla dışarı çıktım.

Artık bu krallığın varisi bendim. Annem sayesinde Volkan abinin sağ kolu olmuştum ya da? Sadece ben böyle düşünüyordum. Volkan belki de beni sikine bile takmıyordu. Onun derdi, 165 boyunda, kucağına aldığında oyuncak bir bebeğe dönüşen 37 numara ayakları olan, koca götlü ve leziz memeli bu milfi elinde tutmaktı. Herkes eğlencenin dibine vuruyor ve Volkan abi sayesinde kimse yamuk bir laf edemiyordu. Eğlenceye devam ederken arkamdan APO yaklaşıp:

APO: “Olum, sen nasıl bir gavatsın. Adam ananı siktiği yetmezmiş gibi bir de amı memesi ortada bu kadar kişinin önünde eğlenceye katıyor ve sen avel avel bakıyorsun. Azıcık erkek ol lan. Dayak yesen bile en azından adam olduğun ortaya çıkar.” Bana bunları söylemesi beni Volkan abiye karşı zerre sinirlendirmemişti. Sinirli bir tavırla:

M: “Senin ne olduğundan haberin var mı da yarak kürek konuşuyorsun? Sana ne olanlardan. Gelip sikik sikik konuşma hakkını nereden alıyorsun? Senin ablanı Volkan abi geçen sene sikmedi mi he? O zaman sen ne yaptın? Bana söylediklerinin üçte birini yaptın mı? Boş konuşma siktir git şuradan APO.”

APO, ablası Ebrar’ın ismini duyunca sinirden kudurmuştu resmen. O kadar öfkeli bakıyordu ki, içindeki intikam hissini ve hâlâ soğumadığını bildiğim için, bilerek bu cümleleri ona söylemiştim. Elini tam yumruk yapmıştı ki arkadan Volkan abi gelip onu omzundan tuttu.

V: “Hoop, gençler hayırdır, bir sorun mu var?” diyerek APO’nun omzunu sıkmaya başladı. O anki sinirine hakim olamayan APO:

APO: “Şakalaşıyoruz sadece Mert’le, değil mi Mert?” diyerek omzunun sıkılması ile acı dolu bir yüz ifadesine bürünmüştü. Ben, bana söylenenlerin altında kalmayacaktım. Daha da ileri giderek:

M: “Şakalaşıyoruz Volkan abi ya, maça niye Ebrar ablayı getirmedin diye sormuştum. APO da, bu eğlence bugün bitmez, sonradan sizin evde de hep birlikte kutlama yaparız dedi. İyi çocuk ya bu.” diyerek piç bir gülüş attım. Volkan abi elini biraz gevşetip, Ebrar’ı hatırladı. Taşşak geçer bir şekilde:

V: “Özledi mi la ablan beni? ŞŞŞŞ, o gözler ne lan. Sikmiyim dalağını. Adam gibi bak. Yarın ablana söyle, Mert’gil’e gelsin. Kutlama devam ediyor. Sana da özel bir iş vereceğim. Bugün eğlen eğlenebildiğin kadar, yarın eğlence sırası ablanda olacak.” diyip postayı koymuş, APO’nun aklını sikip atmıştı. Zafer kazanmış bir yüz ifadesiyle Volkan abinin yanında yürüyerek annemin yanına geçtim ve Volkan abi kolunu omzuma atıp:

V: “18 oldun sen de, seni de milli etme vakti geldi. Benim hatunuma göz dikme, yarın sana o piçin ablasını ayarlayacağım. Sikin bayram edecek. Hem bu gavatta kiminle konuştuğunu anlasın. Berna gibi bir iliğin oğlu olduğu için şanslısın, anasını siktiğimin piçi.” En son cümleleri gülerek ve espri anlamında söylemişti ama ettiği küfür bile espri olmaktan çıkmıştı. Gerçekten çıktığım deliği sonuna kadar doldurup, genişletmişti. Hayat o kadar sikinde değildi ki, annemin evli olduğunu umursamadan bizim evde bir parti düzenliyordu. Hafif çekinerek:

M: “Volkan abi, babam Pazartesi günü Hatay’dan dönüyor, bu olanlar kötü sonuçlanacak gibi. Sana haber vermem gerektiğini hissettim.” Bu sözlerimi resmen sikine bile takmamıştı.

V: “Baban mı? Oğlum baba diye kime denir biliyor musun? Seni doğuran amcığı genişletip, yalvartarak boşaltana baba denir. Pazartesi gelen adam, sizin evde yalıkazığı gibi duran gavatın teki. Pazartesi geldiğinde onu halledeceğim. Sen gerçek babana güven.” Bunları söyleyip hızlıca yanımdan ayrıldı ve annemin yanına doğru yol aldı.

Bu cümleler beni kötü hissettirmişti. Evet, babamla hiç anlaşamıyordum. Hep kavga eder ve her kavgada da annemin yanında olurdum. Onun yüzünden yurtta kalmış ve en güzel günlerimi sikik bir erkek yurdunda geçirmiştim. Fakat ne de olsa, o benim biyolojik babamdı. Bu kadar aşağılanmayı hak ediyor muydu? Anneme göre sonuna kadar hak ediyordu. Tatilde ve şimdi gösterdikleri tamamen buna yönelikti. Yanına beni müttefik olarak almış ve yıllardır doyurulmamış amcığını şehirdeki en tehlikeli adama sunmuştu. Artık buradan dönüş yoktu. Güçlü olan tarafın yanında yer almak zorundaydım. Artık ben de güçlü olmalıydım. Babamla aynı kaderi paylaşmamak için bazı sert ve önemli kararları vermem gerektiğini anlamış ve yolumu da o şekilde çizmeye kesin karar vermiştim.

← Önceki Hikaye
GERÇEKLER 6
Sonraki Hikaye →
GERÇEKLER 8
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar