Ceren, yaşadığı onca olumsuzluğa, karmaşık duygulara ve hissettiği belirsiz suçluluğa rağmen Bekir’in mesajının etkisiyle gülerek banyodan çıkıp yatak odasında üzerini değiştirdi. O akşam salonda TV izleyerek ve çocuğuyla ilgilenerek sıradan bir aile tablosu şeklinde geçmiş olsa da geçen üç günde Ceren yeni tanıdığı erkeklerden birine oral seks yapmış, diğerine bedeninin hemen hemen her yerini elletmiş, utanmaz bir taksici de bir sürü çıplak fotoğrafını görmüştü. Neyse ki Bekir bu durumu kökten halletmişti. Bu sebeple Ceren şu anda hiç kimseye duymadığı kadar güçlü bir güven duyuyordu Bekir’e.
Ertesi gün uyanıp alelacele giyiniyordu bir yandan çocuğunu annesi gelene kadar oyalarken. Son günlerde dikkat çekici giyinerek birçok erkeği etkilemiş ve bu durum gururunu okşamış olsa da Serhan’ın ve annesinin uyarılarına dikkat edip bu durumu tehlikeye sokmamak için daha ‘normal’ giyinmeye karar verdi. Üzerine beyaz bir gömlek, içine beyaz destekli sütyen giydi. Altına buz mavisi daracık ince kot pantolon, içine ise siyah tangasını giyip onların altına topuklu kırmızı bilekten bağlamalı açık ayakkabısını giydi. Beyaz ojelerini yeniledi el ve ayak tırnaklarındaki. Saçlarını at kuyruğu yapıp hafif bir makyaj da yaptı ve artık işe gitmeye hazırdı. Çocuğunu annesiyle bırakıp Serhan’la otoparka indiler.
Yolda Serhan, Ceren’in daha kapalı giyinmiş olmasına sevinmiş olsa da aklına bir şey geldi.
Serhan: “Sen dün nasıl geldin eve?”
Ceren: “Bıraktı beni… Taksici… Taksiyle geldim.”
Serhan: “Söyleseydin ya mesaiye kalmayacağım diye, ben alırdım seni. Taksicilerle niye muhatap oluyorsun? Her türlü insan var…”
Ceren: “Ya doğru evet ama düzgün bir adamdı. Hem tek seferlik bir şeydi…”
Serhan: “Peki madem. İş yerinde saçma sapan şeyler yapmaya çalışan yok değil mi?”
Ceren’in yüzü kızardı fakat savunmaya geçti sinirle: “Bu konu baymadı mı ya? Önüne gelen beni öpüp elleyecek mi sanıyorsun amma uzattın? Yok!”
Serhan: “Ne öpüp ellemesi, tanışmaya yavşamaya çalışan olur, biliyoruz herhalde…”
Ceren: “Nereden biliyorsun, kendinden mi?” diye üste çıktı Ceren.
Serhan: “Tamam tamam öff…”
Ceren’in iş yerine gidene kadar hiç konuşmadılar. Ceren Serhan’ı öpmeden arabadan indi ve arkasına bakmadan ofise gitti.
Ofise girdiğinde önce Bekir’e el sallayıp “Günaydııın” dedi Ceren cıvıl cıvıl bir sesle. Bekir’de Ceren’in güzel çıtı pıtı ayaklarından başlayıp düzgün bacaklarına, hafif etli basenlerine ve şekilli kalçalarına, destekli sütyenle öne çıkmış memelerine bakıp sonunda yüzüne bakıp ıslık çaldı ve “Çok şıksınız bugün Ceren Hanım” dedi. Ceren güldü cilveli cilveli. “Thanks Bekir Bey” dedi. Bekir Ceren’in daracık kotla iyice meydana çıkan dolgun poposunu, yürürken esneye esneye kıvrılan ince belini seyredip eliyle penisini yokladı. Aralarındaki bağ da kuvvetlenmiş olduğu için kendine güveni daha yüksekti artık.
Hasan Ceren’i görünce gözleri aşkla parladı. Burnu hafif kızarıktı. Ceren selam verse de Hasan: “Yaklaşmayayım Ceren Hanım, henüz tam iyileşemedim de…” dedi. Tekrar geçmiş olsun diledi Ceren Hasan’a. Bekir ise “Yaklaşma aman, bizi bu zarafetten mahrum bırakırsan başına bela olurum” dedi gülerek. Hasan boynunu büküp uzaklaştı. Ceren’le Bekir bakışıp gülüşüyorlardı ara sıra, öğle yemeğine kadar böyle devam etti.
Öğle yemeğine Ceren ve Bekir birlikte çıktılar. Bu sefer Ceren teşekkür etme amacıyla yemek ısmarladı Bekir’e. Bekir de karşısında kabarıyordu sürekli fakat “Kim olsa yapar” falan diyordu. Yine devamlı olarak Ceren’in dizine, biraz daha yukarı doğru hafif dolgun bacaklarına dokunup dokunup çekiyordu elini masanın altından. Ceren ise sanki o an bacaklarında gezinen bir el yokmuş gibi ne anlatıyorsa devam ediyor ya da Bekir’i aynı ilgiyle dinlemeye devam ediyordu. Yaptığı şakalara da daha abartılı gülüyordu. Hasan onları o halde gördü geçerken ve sinirden kalbi küt küt atmaya başladı. Yanlarına gelip selam verdikten sonra Ceren’in bacağında duran eline baktı Bekir’in. Bekir istifini bozmadan: “Ne vardı ufaklık?” dedi.
Hasan: “Bekir Bey, Ceren… Hanım, öğleden sonra happy hour olacakmış ofiste, içkiler falan da ayarlanmış. Size haber vereyim dedim görünce.”
Ceren: “Aa ben içmesem mi ya? Daha geçen gün zaten çok fazla içmiştim, hala şişkin hissediyorum kendimi…” dedi. Hasan’la yaşadığı olay olmamış gibi hayatına devam ediyordu Ceren. Hasan için hayatının en güzel anıydı belki de bu fakat Ceren’in artık umurunda bile değildi. Hasan’ın kalbi kırılmıştı artık.
Bekir: “İç canım ya içtikçe güzelleşir insan, o gece de çok güzeldin” derken bacağını ovuyordu Ceren’in.
Ceren hesabı isteyip ödedi. Bekir’in masanın altında bacağında gezinen eline dokunup hafifçe okşadı, “Kalkalım mı?” diye sordu. “Olur güzelim” dedi Bekir ve penisini yana yatırdı el yordamıyla Ceren’in gözlerine baka baka. Ceren de utanıp kaşlarını kaldırıp yere baktı ve kalkıp ofise gittiler yavaş yavaş.
Happy hour’da içecekler bira ve votka ağırlıklıydı. Ceren fazla çarpmasın diye bira içmek istese de Bekir: “Hem şişkin hissedip hem bira mı içilir güzelim?” diyerek votka-enerji getirdi Ceren’e. Votka içtiğinde hem hakimiyeti zayıflıyordu Ceren’in hem de libidosunun yükselme ihtimali artıyordu. Bunu Bekir de fark etmişti.
Öğleden sonra başlayan etkinlik mesai sonuna kadar devam edeceğinden herkes rahatça muhabbet ediyordu. Başta yöneticiler klişe motivasyon konuşmaları yapıp komik olduğunu sandıkları üç gün önceden geceleri yatarken kafalarında kurdukları boktan şakaları yapıp çalışanların zoraki gülümsemelerini beklediler. Daha sonra herkes kendi grubuyla ofisin uygun yerlerine, balkona, mutfağa çekilip muhabbete başladılar. Ceren de Bekir’le, Ceren’in masasında oturuyorlardı votkalarını içip muhabbet ederek.
Bekir de sandalyesini oraya getirmişti, yan yana oturuyorlardı. Karşıdan bakan biri yalnızca omuzlarının üzerini görebilirdi. Bekir elini Ceren’in ayak bileğine atıp ayaklarını incelerken “Çok zarif ayakların var bak ilk defa görüyorum böyle yakından… Oje de yakışmış” dedi.
Ceren: “Bu kadar iltifata alışınca normal hayata nasıl alışacağım?” diye sordu gülümseyerek.
Bekir: “Benim normalim bu. İstersen senin de normalin bu olur” diyerek Ceren’in baldırlarından yukarı çıkarmaya başladı elini yavaş yavaş. Takside olduğu gibi bacaklarının iç kısmına değiyordu aynı anda. Hafif kalın bacaklarına gömülüyordu Bekir’in iri esmer elleri ve güçlü parmakları, sıka sıka ilerliyordu. Ceren üçüncü kadehini bitiriyordu. Bekir’in elini tutup serçe parmağı amına değecek şekilde en yukarı çekip bacak bacak üstüne attı ve Bekir’in elini orada kilitledi bir anlamda. Bekir’in penisi masaya değiyordu artık, pantolon gerilmişti. Ceren de elini Bekir’in bacağına attı ve “Kahramanım olduğun için çok şanslıyım” dedi.
Bekir: “Senin için ne gerekirse yaparım. Bunu anladın bence… Yavrum…” diyerek Ceren amını ufak ufak okşamaya başladı parmağının kenarıyla. Ceren’in yanakları hafif kızardı ve sandalyede otururken birkaç santim aşağı kaydı. Sağına soluna baktı, kimse görünmüyordu. Kot pantolonunun rengi değişmişti biraz, amı sırılsıklam olmuştu Ceren’in. Bekir’in gözlerine bakıp elini Bekir’in kemerine atıp yavaş yavaş açtı. Bekir de gitgide masanın altına soktu belinden aşağısını. Fermuar da açıldıktan sonra Bekir hafifçe doğrulup tek elle sıyırdı boxerını ve güçlü siki masaya ‘küt’ diye vurdu. Sesi duyan Ceren’in gözleri açıldı, güldü.
Bekir, Ceren’in amını kavrayıp tek elle iyice yanına yanaştırdı. Diğer eliyle Ceren’in bileğini tutup elini sikinin üzerine bıraktı. “Seni gördüğüm günden beri bu halde sikim” dedi. Ceren Bekir’in sikini tuttuğunda kalbi hızla atmaya başladı, nefesi kesildi birkaç saniye. Bekir’in siki hem taş gibi sert hem de parmakları zor kavuşacak kadar kalındı. Kalp gibi atıyordu avucunda heybetli erkekliği Bekir’in. Ceren’in alyansının soğukluğuyla avcunun yumuşacık sıcaklığını aynı anda sikinde hisseden Bekir Ceren’in bileğinden tutup yukarı aşağı yaptırarak eline vermeye devam etti. Ceren’in yumuşak ellerinde git gide şahlanıp kasılıyordu siki. 16-17 cm kadar vardı Bekir’in siki. Önce sadece baş kısmını okşatırken sonra boydan boya okşatmaya başladı sikini. Aynı zamanda Ceren’in amını pantolon üzerinden parmaklıyordu Bekir. Ceren de Bekir’e elini siktirirken kıvranıyordu sandalyenin üzerinde. Kıvrandıkça pantolonunun arası koyulaşıyordu…
Bekir daha sonra Ceren’in elini bırakıp kendi kendine okşamasına izin verdi. Ceren Bekir’in sikini rahatlatırken Bekir bir eli Ceren’in amında diğerinde kadehiyle oturup keyfine bakıyordu. Ceren’in gözlerine bakıyordu iştahla. Ceren Bekir’in gözlerindeki hırsı, ateşi görünce içinde, bacaklarının arasında bir ısınma hissetti. Elinde iş arkadaşının sikiyle masasında oturuyordu, masada kocasının fotoğrafı da onlara bakıyordu. Bekir bunu fark edince daha da azmıştı. İçinden “Demek bu orospunun gavat kocası sensin” dedi…
2-3 dakika daha devam etmişlerdi buna, Bekir artık beliyle de Ceren’in yumuşacık elini sikmek için hafif hafif ileri geri yaparak ritim tutuyordu ki Hasan seslendi uzaktan: “Ceren Hanım, istediğiniz bir şey var mı? İçeceğiniz bittiyse eğer…”
Ceren’in gözleri büyüdü, hemen dikeldi oturduğu yerde fakat Bekir’in sikini okşamayı bıraksa da tutmayı bırakmadı. Sımsıkı kavramıştı avcuna zor sığan aleti. Kalp gibi atıyordu avcunda, sıcacık bir sıvı akmıştı ucundan az da olsa. Ceren’in parmaklarına bulaşmıştı bu şeffaf sıvı. Ceren: “Gerek yok Hasan bey, her şey yolunda.” diye kısaca cevap verse de Hasan yaklaşıp karşıdan konuşmaya devam etti. Hangi içkiyi neden sevdiğinden, hastalığının neden olduğundan bahsedip muhabbete dahil olmaya çalışıyordu acınası halde. Sadece omuzlarının üzeri görünüyordu Bekir ve Ceren’in msanın önündeki panelden dolayı. Bekir de bu saçma konuşmada vakit kaybetmemek için Ceren’in bileğini tekrar tutup sikinin üzerinde yukarı aşağı götürmeye devam etti. Ceren, hem iki gün önce sakso çektiği gencecik bir oğlan olan Hasan’la hiçbir şey yokmuş gibi konuşuyor hem de iş arkadaşı olan Bekir’in sikini ofisin ortasında okşuyordu hızlı hızlı. Bekir artık elini çekmişti fakat Ceren fark ettirmemeye çalışarak hızlı hızlı okşayıp Bekir’e 31 çektirir gibi sert sert okşuyordu avcundaki kocaman siki.
Ceren’in memeleri sallanıyordu elindeki siki rahatlatmaya çalışırken. Dudaklarını ısırıyordu Hasan’ı dinlerken. Hasan parmak ucunda yükselip merakla baktı aşağı fakat bir şey görünmüyordu. Ceren hızlı hızlı yukarı aşağı giden kolunun etkisiyle memeleri sallanırken Hasan şüphe etmesin diye “Sinek ısırmış herhalde çok fena kaşınıyor” dedi. Hasan da daha fazla umursanmayacağını anladığı için konuyu kapatıp uzaklaştı. Ceren Bekir’e döndü ve “Daha fazla devam edemeyiz Bekir” dedi fakat hala Bekir’in siki elinde ve hırsla sert sert okşuyordu. Bekir de sikini okşayan bu evli kadını kolay kolay bırakmayacaktı. Ceren’e: “Gel benimle” dedi ve sikini zar zor pantolona sokup güçlükle yana yatırdı. Kimsenin onları görmediğinden emin olduklarında Ceren’in ıslaklığı arkadan belli olacak şekilde pantolonu renk değiştirmiş olduğundan Ceren önde Bekir arkada asansöre koştular. Bekir sürekli sırtından itip hızlandırıyordu onu.
Asansöre girdiklerinde iki kişi daha vardı içeride. Bekir en sona kadar gidip sırtını aynaya yasladı, Ceren de önüne geçip arkasını Bekir’e yüzünü kapıya döndü. Bİrkaç kat sonra 5 kişilik bir grup daha girince içeri iyice sıkıştılar. Ceren, topuklu sayesinde iyice ortaya çıkan dolgun kalçalarını Bekir’in kucağına, kasıklarına yasladı. Bekir’in iri siki iyice gömüldü Ceren’in poposuna. Ceren’i belinden tutup sürtündü otoparka inene kadar.
Otoparka iner inmez el ele Bekir’in arabasına doğru koşar adım gittiler. Bekir aceleyle kilidini çatı aracın. Arka kapıyı açıp Ceren’i kolundan tutup fırlatır gibi içeri itti. Sonra üzerine çıkıp kapıyı çekti ve Ceren’i kelimenin tam anlamıyla, 4 günlük doluluğunun, azgınlığının acısını çıkarır gibi yemeye başladı. Ceren’in memelerini saldırırcasına yoğururken iri götünü pantolonun üzerinden sıkıyor, dudaklarını eme eme öperken arada boynuna saldırıp içine çeke çeke öpüyordu. Ceren ise üzerindeki boğa gibi adamın beline bacaklarını dolamış, ayakkabılarının topukları havaya bakıyordu. Gözlerini kapatmış Bekir’in iştahlı öpücüklerine cömertçe karşılık veriyordu. Pantolonunun bacak arasının rengi laciverde kaymıştı ıslaklıktan.
Bekir hızlı hızlı nefes alıyor, vahşi bir hayvan gibi sert sert soluyarak Ceren’i beyaz tenini kızarta kızarta açıkta bulduğu her yeri öperken sikini amına baskılıyordu. Ceren’in gömleğinin düğmelerini çekiştire çekiştire çözüp sütyeni açmakla uğraşmadan çekip aşağı indirdi ve Ceren’in dolgun, verimli, bembeyaz süt gibi memelerine yumuldu iştahla.
Ceren memeleri ısırıla ısırıla yenirken bacaklarını, ayaklarını Bekir’in sırtında ve belinde gezdirip altında inliyor, kafasından tutup iyice memelerine bastırıyordu erkeğini. Bekir ne dudaklarına ne de memelerine doyabilmişti Ceren’in ama asıl istediği şeyi elde etmek için daha fazla bekleyemeyecekti. Ceren’i çevirip başını sol kapıya yaslayıp domalttı. Ceren’in sağ ayağı zeminde, sol bacağı dizinden bükülmüş halde koltuktaydı şimdi. Bekir Ceren’in pantolonunu sertçe çekip bazı yerlerinden ufak tefek cırt sesleri gelmesine rağmen acımadan indirdi ve Ceren’in iri götünü koruyan incecik bir ip gibi duran tangasıyla karşısında buldu.
Bembeyaz pürüzsüz götünün yumuşacık eti hafif dalgalanıyordu pantolon açıldığında. amının kenarları bile sırılsıklam olmuştu. “At gibisin yavrum” dedi Bekir dişlerini sıkarak. Ceren başını çevirip omzunun üzerinden yarı sarhoş yarı azgın bir bakış atıp iyice domaldı karşısında Bekir’in. Götü artık başından daha yukarıdaydı. Bekir Ceren’in götünün yanaklarını öpüp kokladı. Amının sıcaklığı yüzüne vuruyordu. Azgınlıktan kudurmuştu ikisi de. Tek hamlede kendi pantolonunu da boxerıyla beraber indirip koca sikini özgür bıraktı Bekir. Ceren’in götünü sikiyle dövmeye başladı. Ceren götüne Bekir’in yarrağı çarptıkça sağa sola sallıyordu kalçalarını.
Bekir Ceren’in incecik tangasını tek parmağıyla çekip sol tarafa amını açtı. Pürüzsüz bembeyaz dudakların arasında pembe, sırılsıklam, parlayan bir amı vardı Ceren’in. Sadece ufacık belli belirsiz birkaç sarımsı tüy vardı klitorisinin üzerinde. Bekir eliyle Ceren’in amını okşayıp iyice sulandırıp sularını yaydı girişine. Eline bulaşan sıvıyı da sinin başına sürüp ıslattı sikini. Mantar gibi iri, morarmış başını Ceren’in amına dayayıp sol eliyle at kuyruğunu yakalayıp çekti. Sağ eli Ceren’in ince kıvrak belindeydi. Ceren, Kot pantolonu dizlerine indirilmiş, tangası kenara sıyrılmış, memeleri aşağıda ileri geri sallanıyordu domaltılmış halde. Evli ve çocuklu bir iş kadınından çok yaramaz bir eskort gibi görünüyordu.
Bekir’in gözü dönmüştü. Belinden kuvveti alıp Ceren’in derin amcığına sikini var gücüyle itip Ceren’in am dudaklarının içe gömülmesine neden olurken “Al içine orospum” diye inledi. Beline bastıra bastıra Ceren’in amına sahip olurken saçını çeke çeke sikini gömüyordu Ceren’in sıcacık amına. “Fırın gibi yanıyorsun kevaşe” deyip götüne tokadı bastı sikinin yarısı Ceren’in amına gömüldüğünde. Ceren dudaklarını ısırıyordu fakat inlemesine engel olamayıp “Ahhh!” diye bağırdı. Ağzının kenarından akıyordu ağzının suyu Ceren’in. Bilincini kaybetmişti sanki bir anlığına. Amının dudakları yavaş yavaş eski haline döndü. Bekir’in sikini çepeçevre sarıyordu pespembe amı.
Bekir kendini yarı-tanrı gibi hissediyordu Ceren’in amındayken. “Darlığın beni öldürecek yavrum” deyip geri çekilip bu sefer daha sert soktu sikini. Ceren yine “Aahh!” diye inledi. İki büklüm kalmıştı Bekir’in altında. Bekir de sağ ayağını zemine, sol ayağını Ceren’in başının üzerine koyup tüm yükünü Ceren’in amına verip kökledi sikini dibine kadar. Ceren ilk defa bu kadar dolu hissediyordu içini. Sesini bile çıkaramıyor, kesik kesik ‘ıhhlıyordu’. Bekir iki eliyle saçlarına asıldı Ceren’in ve bir ayağıyla kafasına basa basa amına çivi çakar gibi sikmeye başladı.
Sikinin başına kadar çıkartıp tekrar dibine kadar köklüyordu sikini Bekir. Hırstan, azgınlıktan gözü dönmüştü. Kasıkları birleştiğinde “Şap!.. Şap!.. Şap..” diye sesler yankılanıyordu arabanın içinde. Ceren’in amının dudakları kasılıp gevşiyor, memeleri ileri geri şiddetle sallanıyor, makyajının bir kısmı Bekir’in ayakkabısının altına bulaşmış, bir kısmı koltuğa sürülmüştü. Ağzını kapatamıyordu bile. “Sen yarrak görmemişsin orospu” diyerek büyük bir kuvvetle zıplar gibi tepesinde çatır çatır sikiyordu Ceren’i. Her seferinde beli kırılacak gibi esneyip düzeliyordu Ceren’in. Götünün yanakları, bacak arası kızarmıştı. Yüzü de al al olmuş, zevkten sırılsıklam olan amı iyice alışmıştı Bekir’in amına.
7-8 dakika kadar daha git gide hızlanarak, yer yer götüne tokat yiyip saçından çekile çekile sikildi Bekir’e. Bu sırada bir defa orgazm olsa da kıpırdayamadan yalnızca zangır zangır titreyerek boşaldı Ceren. Orgazm olduktan sonra bir nebze daha genişleyen amını daraltmak için Bekir Ceren’i sırt üstü çevirip pantolonunu, ayakkabılarını ve tangasını da koparıp çıkardı Ceren’in. Ceren Bekir’in önünde sallanan iri siki görünce nefesini tuttu. Bekir Ceren’in bembeyaz uzun bacaklarını omuzlarına alıp üzerine eğilip tamamen büktü Ceren’i. Başının üstüyle ayak tabanları aynı yöne bakana kadar iki büklüm oldu Ceren. Ellerini karnına koydu kendini korumaya çalışır gibi. Bekir tek eliyle iki bileğini de kavrayıp memelerinin üzerinde kenetledi Ceren’in ve iri sikini bu sefer daha kolay ve daha sert şekilde içine itti. Ceren’e hükmediyordu. Bekir’in siki Ceren’in amını istila eden arsız bir asker gibi sürekli saldırıp içini, duvarlarını dövüyordu. Sertleşmiş dolu taşakları Ceren’in beyaz götüne çarptıkça çıkan sesle beraber Bekir de hırlayarak “Ohhh!” çekiyordu.
Git gide kasılmaya başladı Bekir’in iri bedeni. Altında iki büklüm yatan Ceren’in amını sikerken ayaklarından gelen sıcaklık bacaklarını ele geçirdi. Sırtı kasıldı, iyice heybetli bir hale geldi Ceren’in üzerinde. Sikine hücum eden dölleri hissediyordu Bekir. hırsla dibine kadar sokup geri çekiyor sikini ve yine tekrar belinden aldığı tüm güçle içine gömüyordu sikini. Gözlerinden ateş çıkıyordu sanki. Ceren Bekir’in kasılmalarını hissetmeye başlamıştı ki Bekir son bir defa güçlü bir şekilde Ceren’in içine gömdü sikini ve en dibindeyken, amında daha gidilecek yer kalmamışken siki içinde yığıldı Ceren’in üzerine. Ceren “Dur, kalk lütfen” demeye çalışsa da şiddetle “Ohhh!” çeken Bekir bu sözleri gerçekten de duyamadı kendi bağırtısından. Spreyden çıkar gibi fışkıran döller Bekir’in siki her kasılıp şahlandığında Ceren’in amını döllüyor, yarım saniye güçlü toplayıp tekrar yeni bir döl fırlatıyordu. Bekir’in taşakları soluk alıp verir gibi kasılıp gevşiyor, iri siki Ceren’in dar amında çekilip çekilip dölünü akıtıyordu.
Sıcacık yapış yapış tohumları Ceren’in verimli yumuşacık amını doldurmuştu çoktan. Ceren Bekir’in boynuna sarılıp dudaklarına yapıştı. Hala ufak ufak içine döller sızarken birbirlerinin dudaklarını kemirir gibi öpüyor, dillerini birbirlerinin ağızlarında gezdiriyorlardı. Ceren’in beli iyice gerilmiş, zar zor nefes alıyordu. Yüzü kıpkırmızıydı ve gözleri dolu dolu olmuştu. Bekir sikini Ceren’in içinden çıkarıp sikini Ceren’in kotuyla sildi üstünkörü. Sonra bir sigara yakıp oturdu arka koltukta. Cerenin ince güzel ayakları sikinin üzerindeydi şimdi. Yüzüne bile bakmıyordu Ceren’in. Siki hala tam olarak inmemişti, ucundan sıvısı sızıyordu az da olsa. Ceren’in amındansa yoğun sarımsı döl yığını akmıştı. Açılıp kapanıyordu deliği. Pembe amı kızarmıştı biraz.
Ceren kendine gelir gibi oldu, eli amına gittiğinde morali bozuldu. Parmaklarına yapış yapış döller bulaşmıştı. Korunmuyordu. Bu sefer kocasını ‘gerçekten’ aldatmıştı. İlk gün içinden “dağ ayısı” dediği bir adamla hem de… Şimdi bacakları onun kucağında, içinde o adamın dölleri, çırılçıplak arabasında yatıyordu. 20 dakikada işini görüp dışarı atılacak bir orospu gibiydi Ceren. Etrafında pervane olan erkeklerden sonra durumun bu hale gelmesi ne kadar da hızlı olmuştu… Ceren tam da “Güzeldi fakat bir daha olmasını istemem, bir hataydı” tarzında bir konuşma yapacaktı ki Bekir önce davrandı ve: “Seni ilk gördüğüm andan beri sikmeyi düşünüyordum. Aşırı uyumluyuz ama araba köşelerinde tadını tam alamadım yavrum. İlkimiz böyle oldu…” dedi derin derin nefes alıp vererek. Ceren ise itiraz edemeyip “Evet… Çok güzeldi Bekir” diyebildi. Ayaklarının üzerine düşmüştü Bekir’in kalın siki. Serhan’la sevişirken hayal ettiğinden de iyiydi Bekir. Bunu reddedemezdi Ceren.
15 dakika içinde yavaş yavaş toparlanıp giyindiler. Arabanın camları buğulanmıştı. Ceren tangası koptuğu için külotsuz giymişti kotunu. İyice yapışmış ve sarmıştı kalçalarını şimdi. Tüm ayrıntılarıyla görülebiliyordu dışardan. Saçı, makyajı dağılmıştı. Amını ve götünü ıslak mendille silip temizledi. Acınası görünüyordu o an. saçları sağılmıştı, tekrar topladı. Makyajını da sildi. Beli ve bacakları ağrıyordu. Ağır bir yük taşımış gibi kaskatı kesilmişti beli. Bacakları titriyordu. Memelerinde morarmalar vardı. Gömleğinin üst düğmelerini de kapadı. Arabadan çıkıp sendeleyerek yürüdü Bekir’in önünden. Sesi çıkmıyordu Ceren’in. Bekir’in gözü ise Ceren’in götündeydi. Sessizce “Götünün şekline bayıldım yavrum” dedi. Ceren de “İçim hala dolu gibi hissediyorum” diye yanıtladı zoraki gülümseyerek. Pişman olmuştu fakat aldığı zevki reddedemiyordu.
Asansöre binip ofise geri döndüler. Ceren hemen tuvalete gidip makyajını tazeledi, tuvalette amını iyice temizlemeye çalıştı fakat hala içinde döl varmış gibi hissediyordu. Zaten eğer olduysa çoktan olan olmuştu… Tuvaletten çıktığında Bekir’i yerinde göremedi. Balkona ve mutfak bölümüne de baktı fakat yoktu. Hasan’ı görünce sordu: “Hasancım, şey… Bekir Bey’i gördün mü acaba? İşle ilgili bir konuda bir şey soracaktım” dedi.
Hasan: “Çıktı beş dakika önce, bir daha görmedim Ceren Hanım. Siz? İyi misiniz? Ateşiniz mi var biraz kızarmış yüzünüz?”
Ceren hayal kırıklığına uğradı. Terkedilmiş gibi hissetti. Güvenip ‘her şeyini’ açtığı bir erkeğin birden ortadan yok olması içindeki pişmanlığın boyutunu oldukça arttırmıştı. “İyiyim Hasan, biraz yorgunum sadece” diye yanıtladı. Masasına geri dönerken Hasan Ceren’in külotsuz iyice belirginleşen iri poposunun sallanışını seyretti. Hafif sendeleyerek yürüdüğünü ve pantolonundaki beyaz sıvıyı da görünce Ceren’e olan bakışı sertleşti. “Ben sana nasıl duygular besliyordum halbuki…” dedi sessizce.
Ceren işten çıktığında Serhan kapıda aracıyla bekliyordu. Hiçbir söz etmeden oturdu yanına.
Serhan: “Heey sana da merhaba! Ne oldu hayırdır üstünden kamyon mu geçti Ceren? hahaha” diye güldü.
Ceren: “Onun gibi bir şey…” dedi ve derin bir nefes alıp “Çok yoruldum bugün, eve gidelim mi bir an önce?” diye sordu.
Serhan: “Tamam gideriz de… Sen yine içki mi içtin?”
Ceren: “Evet Serhan! Merak etme pavyonda çalışmıyorum happy hour vardı şirkette, iki kadeh içtim insanlara eşlik etmek için.”
Serhan: “Tamam kötü bir gün geçirmişsin sanırım. Anlatmak istersen…”
Ceren: “Konuşmasak bir süre?” diyerek kestirip attı.
Eve gidene kadar konuşmadılar. Ceren direkt, çocuğuna bile bakmadan banyoya attı kendini. Elleri titriyordu, histerik bir halde soyundu. Çırılçıplak kalınca aynada bedenine baktı. Memelerinde morluklar, amında, götünde, bacaklarında kızarıklıklar, boynunda çizikler vardı. Yerdeki pantolonunda yapışkan sıvıların izleri, gömleğinin yakasında Bekir’in ayakkabısının az da olsa kahverengi izi vardı. Tüm bunlar ihanetinin, kocasını aldatmasının izleriydi. Külodunun koparılmış halde Bekir’in arabasının bir köşesinde olması ise bambaşka bir faciaydı Ceren için. Bütün kıyafetlerini makineye atıp yıkadı. Duşa girip titreyerek, ağlayarak, amını uzun uzun yıkayarak yıkandı. Yine de Bekir’in nerede olduğunu, neden gittiğini merak ediyordu. Onu sadece bugün değil, hayatını, evini, yaşantısını da merak ediyor gibi hissetti. Banyodan çıkıp bornozunu giydi. Yatağa uzanıp Bekir’e mesaj atmaya karar verdi ve yazmaya başladı: “Bugün ne oldu, birden nereye gittin bilmiyorum… Ama bu şey… Bugün olan yani, ilk defa oldu. O yüzden biraz garip davrandıysam sana özür dilerim…”