YARDIM TALEBİ Serisi - Toplam 24 bölüm +

YARDIM TALEBİ 12

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ARKADAŞ

**Gökçe’nin hikayesi…**

**3 gün önce… Sabah..**

İnsan bazen yanlış kararlar alır. Genelde alınan kararın yanlış olduğu, işin sonunda ortaya çıkar, bir sürü değişkenin olduğu eylemlerin sonucunda hesap hatası yapmak çok insani bir durumdur, ama daha en başında bunun yanlış olduğu fark ediliyorsa insan ne yapmalı? Normal ve zeki insanlar hatasından kolayca dönebilir. Ben dönemezdim çünkü Şeyma en yakın arkadaşımdı ve ona bir söz vermiştim. İlk salaklığım bu değildi ne de olsa hayatta yaptığım.

Sürekli bunu düşünüyordum, arkadaşlığımıza zarar vermeden hem ona yardımcı olmak hem de kocamı kaybetmemem gerekiyordu. Açıkladığım kurallara uymalarını umuyordum ikisinin de, kocama tabi ki güveniyordum ama sonuçta bir erkekti. Şeyma’ya da en az onun kadar hatta daha fazla güveniyordum çünkü o istemeden ileri gitmesi mümkün değildi Hakan’ın.

İçimi huzursuz eden, beynimi kurt gibi kemiren bir iki düşünceden sıyrılamıyordum. Şeyma ile konuşmam gerekiyordu içimi rahatlatmak için, şirketin terasına çıktım, telefonumu elime alıp ş harfine bastım ki telefon çaldı.

” Alo. ”

Arayan annemdi.

” Kızım, günaydın. Nasılsın bugün? ” Hergün ilk aradığı kişi tabi ki tek kızıydı.

” İyiyim anne, sen nasılsın,” dedikten sonra o klasik yoklamalarını yaptı, ben vermem gereken cevapları verdim ve akşam için programımı ayarlamanın tam sırası olduğuna karar verdim.

” Akşam Şeyma’lara gideceğiz Hakan’la, çocukları sana bırakabilir miyim anne. Konuşmamız gereken şeyler var da, çocuklar olmasa daha iyi. ”

” Hayırdır kızım. Kötü bişey mi oldu yoksa? ” diye sordu annem telaşla.

” Yoo, hayır. Şeyma yeni bir doktora başladı, tedavi oluyor, bu kez olacak sanırım, sonuçları iyi gelmiş de, onu kutlamak istiyoruz,” diye bir yalan uydurdum ayak üstü. ” Anne olmayı ne kadar istediğini biliyorsun, Hakan’ın tanıdığı bir doktor arkadaşıydı da, biliyorsun en yakın arkadaşları olarak bizi yanlarında görmek istiyormuş.”

Annem inadına meraklanmıştı. ” Öyle mi? Çok sevindim, hangi arkadaşıymış o doktor, daha önce duymadım ben hiç böyle birinden bahsettiğinizi.”

” Biri işte anne, sen nereden tanıyacaksın? Hem tanısan ne olacak? Çocuk mu yapacaksın bu yaştan sonra?” diye lafı ağzına tıktım.

” Ay üstüme iyilik sağlık, sana birşey soranda kabahat. Tamam bırakırsın çocukları ne zaman istersen, bana çocuk lazım değil sayenizde iki tane daha büyütüyorum!” Laf sokan laf yer. Ama cevap verecek değildim.

” İyi ki varsın canım annem, görüşürüz.”

Çocuk sorununu hallettikten sonra sıra Şeyma’yı aramaya gelmişti, çantamdan sigara paketini alıp açtım, bir tane aldım ve ağzıma götürdüm, çakmağımı ararken çantamda, bir yandan da Şeyma’yı aramıştım. Telefonu açınca sigarayı yine elime alıp, diğer elimdeki telefonu kulağıma götürdüm.

” Alo?”

” Alo, Şeyma, n’aber? Şey diyeceğim, şimdi biz konuştuk ama aramızda, mesela az önce annem aradı, ben ona dedim ki, siz yeni bir doktorla yeni bir tedaviye başladınız, bu sefer olumlu haberler geldi, artık çocuk sahibi olacaksınız diye yol yaptım,” diye hızlıca anlatmaya başladım her zamanki halimle. ” Yani iki gün sonra etraftan merak edecekler, bu çocuk nasıl oldu diye, yeni bir tedaviye başladığımız konusunda ağız birliği yaparsak güzel olur diye düşündüm.”

Şeyma da fikrimi beğenmişti. ” Canım iyi düşünmüşsün, sonuç olarak Kadir’in sperm sayısı yetersiz diye sağır sultan bile duymuştu, ben tedavi için yeni bir doktor bulsam hemen iyi olur. Çünkü..”

” Çünkü?” diye sordum.

” Çünkü.. Şey.. Bu akşam ben en müsait zamanımdayım da.. Eğer sorun olmayacaksa, bu akşam Hakan’la..” diye sürekli cümleyi bağlayamama sorunu yaşıyordu.

” Öyle mi? Peki, ben Hakan’ı ararım şimdi,” dedim. ” Ne kadar erken başlarsa o kadar çabuk biter, malum.” Sesimden belki de bu işi hevessiz kabul ettiğimi anlamasını umuyordum.

” O zaman bu akşam sizi misafirliğe bekliyorum canım.”

Söylemesi bile komik geliyordu kulağa, yok doktorculuk oynamaya gelelim demek istedim bir an ama bana çabucak bir çakmak lazımdı. ” Tamam canım, akşam görüşürüz.

Telefonu kapar kapamaz çantamda çakmak aramaya geri döndüm, lanet olası icatı bir türlü bulamıyordum çünkü..

Çıkk.. Kendi düşüncelerimi bölmüştü bu ses.

Çakmak sesiyle beraber ateş önümdeydi. ” Sen sigarayı bırakalı çok olmadı mı ya? Hayırdır?” diye sordu Emre. İş arkadaşım Emre’yle eskiden terasta çok sık karşılaşırdık, çünkü o tiryaki sayılırdı.

” Hayır. Canım çekti birden, sorun mu olur?” diye tersledim sanki.

” Olmaz tabi ki canım, neden olsun, hatta işime gelir yanıma arkadaş olman. Hemen de kız.”

” Yanına arkadaş olasım falan yok, sadece bugün içesim var,” dedim.

” Mecbur olacaksın çünkü şu an buradayım, ve zaten iş arkadaşımsın. He diyorsan ki ,mesaiden sonra birer kahve içelim, o zaman da kahve arkadaşı olabiliriz. İyi olmaz mı?” İnsan kolayına değişmiyordu, Emre gibiler asla değişmiyordu. İlk günden beri peşimden ayrılmadığından, sigarayı bırakma sebeplerim arasına tepeden giriyordu. Çok kibar, esprili, yakışıklı, çalışkan ve en kötüsü bana karşı çok ilgiliydi, ilk başlarda pek kafaya takmasam da bir noktadan sonra arkadaşlıktan bir tık öteye geçmeye çalıştığını hissedip kendimi ondan uzaklaştırmıştım.

Ama Allah’ı var o da bunu fark edip yapışkan adam olmamıştı, aramızdaki iş arkadaşlığı olması gereken sınırlar içinde kalıyordu. Ters yapmamın sebebiyse yaşadığım stresti, onun bundan haberi bile yoktu.

” Hiç değişmiyorsun farkındasın değil mi?” diye sorarken artık biraz normale dönüştü mimiklerim, sigara iyi gelmişti. ” Bu zamana kadar kaç kere kahve içme teklifini reddetmişimdir?”

” Hmm.. Güzel soru.. Şimdi buna elliyedi kere desem, ne kadar sosyapat bir sapık olduğum ortaya çıkar mı acaba?” Espri anlayışını seviyordum. Maalesef gülmek zorundaydım.

” Gerçekten mi? O kadar az mı? Seni daha çok yalvartmışımdır diye düşünmüştüm,” diye takıldım.

” Yalvararak bir yere varılsaydı onu da yapardım Gökçe hanım,” dedi gülümseyerek. ” Ama o parmağındaki şeye saygını anlıyorum.” Klas bir cevap vermişti. ” Yine de, bu benim kahve teklif etmeme engel değil.”

” Benim de teklifini ellisekizinci kez reddetmeme engel değil,” dedim sigaramı söndürürken. ”Görüşürüz iş arkadaşım.”

” Görüşürüz,” derken hala gülümsüyordu.

Hızlıca ofise dönerken Hakan’ı aradım. Akşamı haber verdim.

**3 gün önce… Akşam…**

Salonda Kadir’le başbaşa kalmanın bu kadar yorucu olacağını düşünmemiştim psikolojik olarak, adam kendini yiyordu gözlerimin önünde, bir erkeğin bir kadından bir farkı olduğunu düşünmüyordum eşini başkasının yanına yollarken ki düşünceler açısından ama sanırım o benden epeyi bir önden gidiyordu sinir krizi geçirme yolunda.

” İyi misin?” diyebildim sadece, aslında soru da sormuyordum, iyi olmadığını görüyordum, konuşursa fayda eder mi acaba diye beyhude bir çabaydı.

” Biraz gerginim,” diyebildi, terli ellerini birbirine sürterken.

” Çok normal değil mi?” diyebildim. ” Şunu kabul ettiğimize hala inanamıyorum, ama çocuk sahibi olmayı ne kadar istediğinizi siz söylediniz, itiraf etmeliyim ki beni ikna eden o akşamki kararlı duruşundu. Ama şimdi sana bakınca, acaba diyorum, farkında olmadan baskı altına mı aldın kendini Kadir?”

Kadir ne diyeceğini bilemez halde iki elini iki yana açtı. ” Konuşmasak olur mu Gökçe? Sadece bitsin gitsin şu iş, aklım başımda değil şu an.”

Aklın başında değil mi? diyebildim kendi kendime, kalkıp suratına iki tokat atıp kendine gel o zaman da buna bir son verelim diyemedim tabi ki. ” İstersen sen biraz hava al, ne bileyim balkona falan çık, iyi gelir,” dedim, kumandayı alıp sesini iyice açmıştı televizyonun. ” Ses biraz fazla olmadı mı ya?”

” Gökçe.. Ben balkona değil de dışarı çıkıyorum. Sonra gelirim,” dedi ve arkasına bile bakmadan kalkıp gitti. Şimdi tek başına fikirlere dalması gereken bendim. Kapıyı açıp başka bir yere gidince kaçılmıyordu insanın beynindeki odalardan.

**2 gün önce… Sabah**

Bir kadın kocasının onu isteyip istemediğini çok rahat anlayabilir, bunun belli bir yöntemi vardır deyip kağıda sırayla yazamazsın belki ama kadın hisseder, hele ki senelerini aynı insanla geçirmişsen. Aynı yatağa baş koyduğun insanı tanımıyorsan kendine suç bulmalısın, onu düzeltebilmekten bahsetmiyorum, sorunları çözmekten de, demek istediğim, ondaki değişimi fark edebilmek, bunu yapamayan hatayı kendisinde bulmalı. Hep böyle düşünüyordum.

Akşam ki sevişmemizde hissettiğim gibi. Ama maalesef algılarımın doğru çalışmasını engelleyen bir durumla karşı karşıyaydım, Şeyma ile yaşadıkları çok tazeydi, yoksa, normal bir gecenin sonunda kolayca bir yargıya varabilirdim. Hakan benden gizli mastürbasyon bile yapsa, ben ışık yaktığımda benimle sevişirdi, ama ben bunu fark ederdim, nasıl desem, sertleşmesi bile farklı olurdu, hatta boşaldıktan sonraki hareketleri. Tabi ki yıllardır aynı adamla sevişince, ilkinin kalitesi ile ikincinin kalitesi arasındaki farklara haizdim. Tabi gece benden sonra yatıp laptopuyla ‘işlerini’ takip etmesinin ne anlama geldiğini de çözmüştüm. Porno. Her erkek izliyor kanısına varmıştım artık, yapacak birşey yoktu.

Bir çakmak almam gerekiyordu, sigaraya başlamıştım sanırım. Dün gece Şeyma’dan sonra onun koynuna girdiğimde, bedensel yorgunluktan başka birşey hissetmiştim. Duygusal yorgunluk. Duygusal eksiklik? Adını bilemediğim o şeyin, sadece kadınların anlayacağı o hissin ne olduğunu düşünürken…

Çıkkk.. Düşüncelerime parazit olan adam yine gelmişti.

” Asla yapmak istemediğim ama yapmadan duramayacağım o espriyi biliyorsun değil mi?” Emre yine beni bulmuştu.

” Yapma desem de yine de yapacak mısın?”

” Tabi ki, bence bu kadar hukukumuz var.”

” Söyle,” dedim sigaramdan biraz içime çekip.

” Sana bir çakmak lazım.”

Bana bir çakmak lazımdı tabi ki, çünkü bulamıyordum, ve bu illete yeniden alışıyordum. ” Evet, bana çakmak la…”

Hiç bana bakmadan önüne bakıp, ben seni uyarmıştım der gibi gülüyordu. ” Terbiyesizsin işte, ” dedim. ” İki çocuk annesi kadına dediğin lafa bak.”

” İki çocuk annesi kadınlara da çakmak gerekebilir, ” dediğinde artık gülüyordum, sohbeti istediği yere çekmekte ustaydı. ” Haksız mıyım?”

” Haklı olabilirsin,” dedim ve elinden çakmağı aldım. ” Artık lazım değil.”

” Ne zaman çakmak lazım olsa bana gelebilirsin Gökçe, ” dediğinde bunu yapmamalıydım ama koptum, ağzımdan tükürük bile kaçmış olabilirdi.

” Bunu aklımda tutarım Emre, ” dedim ve sigaramı söndürdüm.

” Bugün dünden daha düşünceliydin, konuşmak ister misin? Kahve davetimi reddetip rahat bir nefes almak da isteyebilirsin tabi ki. Seni sigaraya başlatan şey ailevi mi? ”

Konuşmaya ihtiyacım vardı ama bunu yapmak isteyeceğim kişi Emre değildi, en yakın arkadaşımla da konuşmak istemiyordum, zaten konu kendisiydi. Allahım şu beş gün bir an önce bitse diye umuyordum.

” Nazik teklifin için teşekkür ederim ama iyiyim, kahve eşliğinde esprilerini dinleyecek kadar kötü durumda değilim diyelim canım. Görüşürüz. ”

” Birgün o kahve içilecek biliyorsun değil mi!? ” diye arkamdan seslendiğinde istemsizce güldüm nedense.

**2 gün önce… Gece..**

Bazen ne kadar istesen de kocandan beklersin ilk hamleyi hep, belki de yetiştirilme tarzıyla alakalıdır, belki bilinçaltında yatan kim bilir hangi sebepten. Kadınlar da azar, gerçekten sevişmek için yanıp tutuştuğum anlar olur ve çekingen de değilimdir yatağa girme konusunda, ama zaman geçiyor ve ilk hevesler hep azalıyor, bu herkes için az ya da çok geçerli, rekabet tutkuyu diri tutuyordur belki de, ilk sevgililik, ona sahip olmak, sadece benimsin mesajı vermek, her ne ad altında olursa olsun partnerimizi elde etmek için harcadığımız çaba, onu elde ettikten sonra gösterdiğimizden çoğu zaman daha fazla olur.

Ama sevdiğin adamın aletine elini atıp onu uyarmaya çalıştığında aldığın cevap ‘bu gece yorgunum’ olduğunda, insanın içinde bir parça kopuyor.

” Tabi ki canım, uyuyalım. ” diyebildim. Kaba bir tabir vardır ya hani, eli sikinde kalmak, elim kocamın sikinde kalmıştı. Bunu şu an kendime yedirecek durumda olmasam da sineye çekmiş gibi yapmak zorunda kaldım. İçimde bir sulukule çingenesi, Adanalı bir Cono uyanıyordu, o Şeyma fahişesini şu an yakalasam elimi bacak arama atıp apış aramı elimle sıyırıp suratına suratına hayırabilirdim. ‘ Orrrosssssspuuuuu Şeymaaaaa…’

Ufak çaplı bir kafayı yeme seansına girmiştim, Hakan’ın beni reddetmesi çok koymuştu. Ben gözlerim kapalı, ne kadar çok koyun var, bitiremedim diye düşünürken o horul horul horluyordu. Adamda en ufak iç huzur eksikliği sezemiyordum. Evet, ikna edici konuşuyordu ama ah o kadınsı altıncı his yok mu. Çileden çıkmadan sabahı nasıl ettim bilmiyorum.

**1 gün öncesi… Sabah…**

Artık sigarayı içmiyor, sanki yiyordum, izmaritini bile içecek kadar atasım gelmiyordu içime çekerken dumanları. Şeyma’yı arayıp içimi dökmem gerekiyordu. Dişi yakarış olarak onu hem uyarmak hem de bir nebze olsun birşeyler dönüyor ve beb bunu hissediyorum konuşması yapmanın peşindeydim.

” Senin halin pek iç açıcı değil.” Allahım yine o ses. Beni mi gözetliyor bu adam. ” Teklifimi güncelliyorum. Kahve faslı bitti. Gel biz seninle birer kadeh birşeyler içelim. Sigara ile olmaz o iş. ”

” Sendeki bu özgüven sorununu ne yapacağız arkadaşım? Seninle içki içeceğimi düşündüren ne sana çok merak ediyorum, ” dedim kendimden emin biçimde.

” Bilmem. Diğer terasa gitmek varken, benden nefret ettiğin halde inatla benim sigara içtiğim yere geldiğin için olabilir mi? ”

” Ne yani, bu seni görmek istediğim anlamına mı geliyor? ”

” Bu ufak atışmalar hoşuna gidiyor ve dahasını istiyorsun ama kendine itiraf edemiyorsun bence. ”

” Bence şansını fazla zorluyorsun. İstediğim zaman sigarayı bırakırım. İstediğim zaman da buraya gelmem, seni de görmem, ” dedim.

Kendinden emin gözlerime bakıyordu.

” İstediğim zaman seni etkileyebilirim ama sana saygımdan ileriye gitmiyorum. İlgiye ihtiyacın var ve bu çok açık. Ama ben senin bu hallerinden faydalanmak peşinde değilim. Ne zaman, nerede istersen seni dinleyebilirim. İğrenç esprilerim de yanına kar kalır. ”

” Siktir, ” dedim neredeyse fısıldayarak, adam gerçekten değişikti.

” Bu bir teklif mi? ” dedi yüzündeki o kendinden emin ve yakışıklı gülümsemeyle.

” Ne? ” diyebildim.

” Kendine iyi bak Gökçe. Kimse için değmez. Kendini düşün. ”

Ve öylece gitti. İlk defa benden önce gidiyordu sigarasını bitirmeden hem de.

**1 gün öncesi… Akşam…**

İnsan sadece bedenen yorulmuyor. Vücudun en çok enerji harcayan kısmının beyin olduğunu okumuştum. Evde tek başıma kocamın gelmesini beklerken, sürecin ne kadar yıpratıcı hale geldiğini baş ağrılarımla deneyimliyordum. Sabah akşam arveles yutuyordum ama fayda etmiyordu.

Şeyma ile konuşmak iyi gelmişti ama o birşeyler döndüğü hissi aklımdan bir türlü çıkmıyordu.

Dün gece uyuyamanın acısı şimdi çıkıyordu. Kimseyi bekleyecek psikolojide değildim. Çocukları yataklarına yatırıp öptüm ve kendim de odama geçtim. Göz kapaklarıma hakim olamıyordum.

**Bugün…**

Sigaram vardı. Çakmağımda. Ama bugün birşey eksikti. Emre sigara içmeye gelmemişti. Hakan’la dün geceyi konuşamamıştım. Yine merak dört yanımı sarmıştı. Adamla zaten gün içinde ben aramasam hayatta konuşmazdık ama şimdi sanki hiç bana ulaşmaya çalışmıyor gibiydi. Emre haklıydı, benim durumum iyi değildi.

Telefonum çalınca bir an arayan Hakan mı acaba dedim ama hayır, arayan Kadir’di.

” Efendim Kadir? ”

” Gökçe! Konuşmamız lazım. İşte misin? ”

Sesi telaşlı geliyordu. ” Konuşalım. Dinliyorum. ”

” Hayır, telefonda olmaz. Ben bugün işe gitmedim. Evdeyim. Buraya gelebilir misin? Sana birşey göstermem lazım. Ama yok.. Aaahhh, kafam yerinde değil. Şeyma dışarı çıkmıştı. Sizde buluşalım mı? Çok önemli Gökçe! ”

” Hiçbir şey anlamıyorum ki. Sakin olur musun? Konu ne? ” diye sordum. Beni de telaşlandırmayı becermişti.

” Konu biziz. Hakan ve Şeyma. Kuralları çiğniyorlar. ”

” Kuralları mı çiğniyorlar? ” derken sesimi kısmıştım, etrafıma bakıp kimsenin olmadığına emin olunca devam ettim. ” Yatak odasında mı? ”

” Yatak odası.. Banyo… Gökçe. Size geçiyorum. Sen de işten izin al, bişey yap. Gel! ”

Apar topar eve vardığımda Kadir arabasında beni bekliyordu, geldiğimi görünce peşimden geldi ve eve girdik. Kapıyı kapatır kapatmaz merakla sordum.

” Ne oldu ya? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Nasıl eminsin bu kadar? ”

Cebinden telefonunu çıkardı, birkaç kere ekrana dokundu ve bana uzattı. Gözlerimin içine bakıyordu.

Telefonunu elime aldım ve ekrana baktım. Ekranda Hakan ve Şeyma vardı, yatak odasındalardı. Gözlerim fal taşı gibi açıldı.

” Yatak odanıza gizli kamera mı yerleştirdin sen? ”

” Sadece izle.”

Hakan ve Şeyma sevişiyorlardı. İleri sararak ancak izlemeyi midem kaldırıyordu. Videonun çubuğunu ileri götürdükçe, sevişiyorlar lafı az kalıyordu. Hakan Şeyma’yı resmen bağırtarak düzüyordu. Pardon, Şeyma orospusunu demeliydim. Artık Şeyma’nın çığlıkları salonu sarınca, videoyu kapattım ve telefonu Kadir’e doğru attım.

” Neden yaptın ki bunu? ” dedim bağırarak.

” Neden mi yaptım? Kendi gözlerinle gördün işte, resmen sik… Resmen bizi aldatıyorlar Gökçe. Biliyordum. Salak kafam, ben biliyordum. Zaten Şeyma ikna etmişti beni, ben asla bunu istemedim… ”

” Kes sesini! ” diye tekrar bağırdım. ” Ya sen ne biçim adamsın? Önce saçma sapan fikrinizle geldiniz, şimdi de bana bu iğrenç şeyi izletiyorsun. Git karına göster sen bunu.” Sinir krizine girmek üzereydim. ” Allah’ın belaları, hayatımı mahvettiniz. Ah Hakan…AAahhhhhh..Hakaaaannn!! Bana bunu nasıl yaparsın..Adi köpek!”

” Ben ne yapabilirdim ki? Karım beni terk edecekti yoksa. Buna mecburdum. Ama ikimizi de kandırdılar, ” derken sesi neredeyse ağlar gibiydi.

” Bunu sana ödeticem Hakan. Beni aldatmak neymiş göreceksin. Bunun intikamını alacağım senden. Adi köpekkk!! ”

” Ödetmemiz lazım tabi. Yaptıkları yanlarına kar kalmamalı. Yaşattıklarını yaşamadan ölmemeliler, ” derken yanıma geldiğinin farkında bile değildim Kadir’in.

” Şaka gibi yaa. Benim gibi kadını sen nasıl bu duruma sokarsın. Şeyma ile yaptıklarına bak. Ay kafayı yiycem. Gerizekalı adama bak sen, hem de beni ne kadar zorlandığına ikna etti. İnanamıyorum. ”

Kadir elini belime dolamış, bana iyice sokulmuştu. ” İkimizi de kandırdılar Gökçe. Güvenimizi kötüye kullandılar. Bunu yanlarına bırakmayalım. ” Sırtımı sıvazlıyordu şimdi.

” Onunla bu şekilde seks yapıp bir de benimle aynı yatağa girip, bana kendimi kötü hissettirdi. Şerefsize bak ya!!”

Kendime gelmem, Kadir’in elini kalçamda hissetmemle oldu ancak. Birden ayağa kalktım ve suratına koca bir tokat savurdum.

” Sen ne yapıyorsun ya? Manyak mısın nesin? Oramı buramı elleyecek cesareti nereden buldun sen? ” Birazdan katil olacaktım sanırım.

” Bi.. Bişey yapmadım. İntikam almak deyince sen.. ”

” İntikam deyince ben ne? Beni mi sikeceksin? Allahım hepiniz manyak, sapık, ruh hastası mısınız? Ben sizi nasıl tanıyamamışım! Kalk! Kaaaalllllllkkkkk! Siktir git evimden, valla parçalarım seni Kadir! ”

Kolundan tuttuğum gibi kapıya kadar götürdüm, yakasını paçasını dağıtmıştım, öldürmediğime dua etse yeriydi.

” Bas git ne derdin varsa o orospu karınla çöz. Benim için siz yoksunuz artık. Gözüm görmesin! ”

” Ama.. ”

Paaattttt… Kapıyı öyle bir çarptım ki mahalle ayağa kalksa yeriydi.

Salona döndüm. Bir süre sinirden ne yapacağımı bilemedim.

Sonunda telefonu elime aldım ve Hakan’ı aradım.

← Önceki Hikaye
YARDIM TALEBİ 11
Sonraki Hikaye →
YARDIM TALEBİ 13
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar