FANTEZİLER KONAĞI Serisi - Toplam 20 bölüm

FANTEZİLER KONAĞI 15

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 FANTEZİ

Şule'nin meraklı bekleyişi artık son bulmuştu. Testi eline alıp sonucu öğrendiğinde ne hissetmesi gerektiğini anlayamamıştı. Testin sonucu negatifti. Halit'in bebeğini taşımıyordu. Eğer Halit ölmüşse içinde ona ait bir şey kalmamıştı.

Yere çöküp ağlamaya başladı. İhanet ettiği adamdan kendisine ona dair hiçbir şey kalmamıştı artık. Öfke içinde ağlarken baygınlık geçirecekti. Banyodan gelen sesleri duyan Sıla, o tarafa doğru koştu. Kapıyı tıklattığında içeriden ses gelmedi. Açmaya çalıştığında ise kilitli olduğunu fark etti.

Sıla: Abla iyi misin? Korkutma beni. Ağlama sesleri dışında Şule'den bir tepki gelmiyordu. Sıla iyice endişelenmeye başladı.

Sıla: Abla cevap ver lütfen. İyi misin?

Biraz daha süren sessizlik üzerine Şule sertçe kapının kilidini açıp Sıla'yla göz göze geldi.

Şule: Ne var ne? İki dakika rahat yok mu şurada?

Sıla tedirgin, gözleri dolarak hafifçe ağlamaya başladı.

Sıla: Özür dilerim abla. Ağlama sesleri gelince bir şeyin var sandım.

Sıla'ın ağlamasıyla kendine gelen Şule, Sıla'ya sımsıkı sarıldı. Ağlamaktan kızarmış bembeyaz yanaklarını iki elinin arasına aldı. Turuncu saçları gözyaşlarının etkisiyle yüzüne yapışmıştı. Şule, tek hamleyle Sıla'nın saçlarını kulaklarının arkasına attı.

Şule: Asıl ben özür dilerim. Son zamanlarda her şey üstüme geldi. Ondan öyle tepki verdim.

Sıla: Önemli değil. Yakında gideceğiz ama değil mi?

Şule: Çok yakında. Hadi sen git yat. Ben de geleceğim birazdan.

Sıla: Tamam.

Şule, Sıla'yı öptükten sonra Sıla yatmak için odaya gitti. Şule ise hava almak için dışarı çıktı. Babası ortalıkta yoktu. Nizam bahçede volta atıyordu. Şule'yi fark edince yanına doğru gitti.

Nizam: Kardeşin nasıl, iyi mi?

Sıla: Biraz korkmuş ama şimdi iyi. Kız haklı sonuçta. Kim bu caninin yanındayken korkmaz ki?

Nizam: Şimdi iyiyse sıkıntı yok. Sen iyi bir ablasın, Şule. Kardeşinin hayatı için yaptın bunları. Kendini suçlamaya gerek yok.

Şule: Artık bir önemi yok zaten bunların. Vicdanımı içimden söküp alamazsam hayatımın sonuna kadar takip edecek beni. Ben kardeşimi korudum, korumaya da devam edeceğim.

Nizam: Ha şöyle. Rahatla biraz. Biz babanla konuştuk. Mal paylaşımını da yaptık. Hafta başı her şey hallolacak. Artık işlerin başına ben geçeceğim. Aşireti de örgütledikten sonra her şey rayına oturacak.

Şule: İyi. Ne mutlu sana. Abinin kanına değer umarım.

Nizam: Abimi sen öldürdün Şule. Ben değil. Ama imkanım olsa ben yapardım.

Şule: Artık umrumda değil bunlar. Tek isteğim kardeşimi de alıp yurt dışına dönmek.

Nizam, Şule'ye iyice yaklaşıp yüzüne düşmüş saçlarıyla oynamaya başladı.

Nizam: Gitmek zorunda mısın?

Şule: Evet. Hem de bir an önce.

Nizam: Şule bak. Burada benimle kalabilirsin. Kardeşin de. Bizim konakta yaşayabiliriz. Babandan uzak bir şekilde. Sizi korurum.

Şule: Abini satmış adamsın sen be. Ne koruması?

Nizam, Şule'nin yüzündeki eliyle boğazını kavrayıp yavaşça sıkmaya başladı.

Nizam: Damarıma basıp beni delirtme Şule. Abimin yanına gitmek istemezsin.

Şule: Bırak beni. Abinin tırnağı etmezsin sen. Bir de aşireti toplayıp başa geçecekmiş. Pabucumun ağası.

Nizam, Şule'nin boğazını daha sert sıkmaya başladı. Şule nefessiz kalıyordu.

Nizam: Benim sabrımla oynama Şule. Seni istiyorum diyorum nesini anlamıyorsun? Yalvarmam mı lazım?

Şule: Ama ben seni istemiyorum. Bırak beni.

Nizam: Kes sesini. Ben Fidan'ı siktiğimde karşımda amınla oynarken öyle demiyordun orospu?

Şule ani bir hareketle Nizam'ın elinden kurtuldu.

Şule: Siktir git. Benden uzak dur. Yakında bu iş bitecek. Sonra buradan defolup gideceğiz kardeşimle. Duydun mu beni?

Nizam, Şule'nin bu sözlerine herhangi bir karşılık vermemişti. Şule koşarak içeri gitti. Artık buradan gitmenin farz olduğunun farkındaydı. Hem de bir an önce gitmelilerdi. Üstünü çıkarıp yatağa girdi. Uyumaya çalıştı ama uzun zamandır hissetmediği bir soğukluk hissiyle karşı karşıyaydı. Aylar sonra yatakta tek yatıyordu. Aylardır Halit'le geçirdikleri zevk ve sıcak sarılmalarla dolu geceler sona ermiştir.

Aklına bunlar geldikçe elini istemsizce amına götürüyordu. Azgınlıktan adeta titriyordu. Aylardan beri mastürbasyon yapma ihtiyacı hissetmemişti. Külodunu çıkarıp yarı çıplak bir şekilde yatakta uzanıyordu. Eliyle yavaşça amını parmaklamaya başladı. Parmaklarını her sokup çıkardığında gözünün önünde Halit'le olan sevişmeleri canlanıyordu. Artık dayanılmaz bir hale gelmişti.

Yanındaki yastığı amının altına alarak son hızda sürtünmeye başladı. Yastığın üstünde adeta ata binen bir kovboy gibiydi. Altında Halit'in koca yarrağını hissediyordu. Amının derinliklerine nüfuz eden bu hayali yarrakla Şule kendinden geçiyordu. Bu sürtünmeye daha fazla dayanamayıp kasılarak boşalmaya başladı. Bacakları müthiş şekilde titriyor, göğsü orgazmın etkisiyle inip kalkıyordu. Bunlar yaşanırken aklına Halit gelen Şule, yastığa sarılıp cenin pozisyonunda ağlamaya başladı. Yastık sanki Halit'mişçesine ona sımsıkı sarılıp ağlıyordu. Sabaha kadar da aynı şekilde ağladı.

Sabah kalkıp bahçeye indiğinde Nizam ve Kudret Ağa kahvaltı yapıyorlardı. Yanlarına yaklaştı.

Kudret Ağa: Günaydın kızım. Geç otur, kahvaltı et bizimle.

Şule: Aç değilim. Sıla nerede?

Kudret Ağa: Kahvaltı yapmak istemiyormuş. Odasındadır.

Şule masanın en uzak köşesine oturdu. Birbirleriyle konuşan Nizam ve Kudret Ağa'ya iğrenerek bakıyordu.

Nizam: Biz babanla konuştuk. Pazartesi gidip bu işi halledeceğiz. Sonra herkes kendi yoluna. Yani ne yapacağın sana kalmış.

Şule: Bir an önce bitsin de. Tek isteğim kardeşimi alıp buradan uzaklara gitmek.

Kudret Ağa: Nasıl istersen kızım. Zaten öyle anlaşmıştık. Yine de bu işin en karlı yanı mallardan ziyade Nizam oldu. İbrahim'den sonra bir evladım olmuş oldu.

Nizam: Sağol Kudret Ağa.

Şule: Hı hı. Çok severdin ya İbo'yu? Kim bilir nasıl üzülmüşsündür?

Kudret Ağa: Bu hayatta her şey karşılıklı kızım. Babana bile güvenmeyeceksin. İbo'yu severdim, bak seni de seviyorum. Çünkü işime yarıyorsun.

Şule: İğrençsin.

Kudret Ağa kızına pis pis sırıtarak yanıt verdi. Onlar konuşarak kahvaltı yaparken Şule dalgın bir şekilde düşünüyordu. Birden arkalarındaki cam, atılan bir taşın etkisiyle paramparça oldu. Hemen sağa sola kaçıştılar. Taşın nereden geldiğini anlamayan Nizam ve Kudret Ağa silahlarına davrandılar.

Kudret Ağa: Nereden geldi o? Dağılın lan etrafa bakın.

Adamlar: Emredersin ağam.

Adamlar etrafa dağılıp taşı atanı aramaya başladılar. Nizam yerdeki taşı aldı. Etrafına bir kağıt not sarılmıştı.

Nizam: Taşın üstünde bir de kağıt var.

Kudret Ağa: Ne yazıyormuş?

Nizam kağıdı okuyunca gördüklerine inanamadı. Birkaç saniye duraksayıp konuşamadı.

Kudret Ağa: Konuşsana Nizam. Ne yazıyor?

Nizam: " Ölmedim, siz hainlerin canını birer bir almadan da ölmeye niyetim yok. Sıranızı bekleyin." - Halit.

Kudret Ağa: Ne? Halit ölmemiş mi?

Kudret Ağa sinirden patlayacak şekilde bağırmaya başladı.

Şule'nin yüzünde ufak bir gülümseme belirtmişti. Halit ölmemiş, yaşıyordu. Kudret Ağa yaklaşarak Şule'ye sert bir tokat attı. Sarsılan Şule'nin ağzı kanıyordu.

Kudret Ağa: Ulan orospu bir işi beceremedin? Ne yapayım şimdi lan sana? Kafana mı sıkayım?

Şule: Yapsana hadi, durma. Daha önce yapmadığın iş değil zaten. Yap hadi.

Kudret Ağa silahını çekip Şule'ye doğrulttu. Parmağı tetiğin üzerindeydi.

Nizam: Dur yapma. Hamile.

Kudret Ağa şaşkın bir biçimde Nizam'a döndü. Şule de söylediklerinin üzerine Nizam'a bakıyordu.

Kudret Ağa: Ne?

Nizam: Şule hamile. Benim çocuğumu taşıyor.

← Önceki Hikaye
FANTEZİLER KONAĞI 14
Sonraki Hikaye →
FANTEZİLER KONAĞI 16
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar