Offfff… offff… dağlar başıma yıkıldı. 10 dakika ne olduğunu anlamaya çalıştım. Seks falan kalmamıştı. Bir anda içeri kaçan sikim. Önümde ne olduğunu anlamayan 2 çıplka kadınla, telefonumdan çaresizce Nisaya arkası kesilmeyen çağrılar atıyordum .
Hepsi aynı. Ekranda nisa bağlı. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor. Kendimi koltuğa bıraktığımda , kızlarda elimdeki telefondan neye baktığımı gördüler. Sanki sonuç değişecekmiş gibi onlarda nisayı aramaya başladılar.
15 dakika sonra bir panik. Evi, kısmeti. Tanıdıkları. Nisanın şoförü , korumalarını aradım.
Nisa bir avmde tuvalaete girmiş. Ama oradan çıkmamıştı. 15 dakika sonra korumalar şoförü içeri girip bakınca orada olmadığını görmüşler. Sonraki 1 saat polisiye fırtınaya dönüştü. Avm ye gittik. Kamera kayıtları. Telefonunun izini sürdük, telefon sinyali ölüydü. Çantasındada bir takip cihazı vardı . ama sadece kısa menzilli, alırken anlatmıştı adam ama çok dinlemedim. Sanırım . baz istasyonları, yada wifi antenine yaklaşırsa çalışıyordu. Onun sinyalide ölüydü.
Olaylar yavaşça çözülmeye başlamıştı o gece. Nisa tuvaletten bir temizlik arabasına konup çıkartılmış sonra avm garajına indirilmiş. Kameraları kırılmış bir kuytuda plakaları tamamen kapalı bir araca bindirilmişti. Mobeseler , sonra arç bilinmezde kaybolup gitti. Gece yarısı ilk telefon geldi. Dijital bir ses. Ses değiştirme programı kullanıyorlardı.
Para istiyorlardı.
B: tamam . nekadar istersen….
Bir anda istemsizce söylemiştim. Ailem, karnında yeni bebeğimizi taşıyan nisayı geri almaktı tek amacım.
B. nisaya zarar vermeyin. Ne isterseniz vereceğim.. hamile… ona , çocuğumuza birey olmasın.
Pis bir kahkaha geldi karşıdan…. Dijital ses erkek sesi olsada , içime bir anda konuştuğumuz Sema olduğu doğdu.
Dijital para olarak .Bir soğuk cüzdanda . 100milyon dolar istediler. Çok büyük paraydı. Tüm malımı satarsam ödeyebilirdim. ama , verdikleri süre 2 gün. 2 günde bütün servetimi yok pahasına satsam ancak toplardım parayı. Sadece para değildi mevzu. Benide çaresiz bırakmak istiyorlardı. Çaresizce tüm edindiğimiz serveti 3te1 , 4te1 fiyatına satıp parayı toplamamı. Bunu yaparken kendimi parçalamamı istiyorlardı. Bahsi geçen parayı saymak bile 1 gün sürerdi. Onu dijitale çevir……
Tlefon kapandı….
Etrafımda ki emniyet müdürleri, destek için gelen efendi baba, benim çökmüş, yıkılmış halime bakıyorlardı. Çağrıyı takip ettiler tabiki bir kartlı telefona çıktı. Dağ başındaki bir ankesörlü telefona. Halen o telefonların var olduğunu bile bilmiyordum.
Efendi baba destek oldu. toplarız parayı dedi. Ama 5 dakika sonra ancak duymaya başladım. Şoktan ancak çıktım. Ve ilk düşündüğüm sema nın yaptığıydı.
Parmak izi ekipleri . her yerin araştırırdılar, ankesörlü telefona, nisanın taşındığı temizlik arabasına. Hiç bir şey çıkmadı. Çıkan 3-5 izde hep masum insanlara, orada daha önce bulunan kişilere çıkıyordu.
İçim içimi yerken. Semayı dile getirdim. Şüphelendiğimi, kurşunlama olayından . bu kaçırmayı onun planlamış olabileceğinden.
Sema içinde ayrı bir insan avı başladı. ama 1 önceki gün ülkeden çıkmıştı sema. Nerede olduğu bilinmiyordu. Karayolu ile yunanistana geçmişti. Ama bununda bir yalan olduğunu içimden atamıyordum. Sınırı araba ile geçip, sonra tekne ile geri dönmüş olabilirdi. Yada sınırın hemen ötesinde , bir koltuğa oturmuş, çöküşümüzü seyrediyordu. Nisayı bile belki, kaçırmıştı yurt dışına.
Ertesi sabah. Mülkleri satmaya başladım. Başladık. Ben kafamı toplayamıyordum. Ama kısmet ilgileniyordu hepsi ile. Borç para aramak, dergahın yardımı ile herşey dsaha kolay olmaya başladı. paralar yağmaya başladı. mülk satmama bile gerek kalmıyordu artık. Dergahta, efendi babanın bir sözü yetmişti. Çantalarla gelen paralara, bazılarına mülkleri ipotek ettim tabi, hepside okadar verimkar değildi. İlk günün sonunda parayı neredeyse tamamlayacak konuma gelmiştik, bu işin lojistiği bile imkansız bir görevdi. Dijitale döndürülmesi konusunda tam çakalların eline düştük. Okadar parayı, dijitale geçirmek için %10 komisyon istiyorlardı. Hepsi karanlık , ekranın arkasından ulaşabildiğimiz tipler. Nekadar tanıdık bağlantımız olsada, her işi bukadar çabuk yapmak için çakalların eline düşüyorduk isteemeden.
Efendi baba sayesinde paranın tamamlanacağı garanti idi.
Ama o gece nisanıın çantasına attığım ufak takip cihazı sinyal verdi. Bir konum. Bir müddet hareket etti. Sonrada şehrin belalı mahallerinden birinde bir apartmanda durdu.
Sabaha karşı büyük bir grup polis eşliğinde baskın yapıldı. Bütün mahalle kapatıldı. Ben herşeyin uzağında bir minibüste bekliyorudm. Evdde beklemeyi kabul etmeyip, birazda bağırıp çağırarak operasyona yakın olmayı başarmıştım. Kendimden emin olmasamda, ufak bir ümit olsada içimde, nisayı orada bulacağımızı düşünerek , minibüste 2 saat bekledim. Karın ağrıları, kafamda zonklayan davullar.
Adamı yatakta kıskıvrak yakaladılar. Yatakta , bir apartman dairesinde. Nisayı kaçıranlardan biriydi. Nisanın çantasını diğerlerinden habersiz saklamış, pahalı olduğu için sevgilisine hediye götürmek istemişti, kırığı yada sevgilisi . yatakta çıplak uyurken basıldılar. 5 saat sonra adam konuşmuş, ormanın içinde bir klübeye doğru, bir ordu insanla gidiyorduk. Sessiz farlar kapalı, ağaçların arasında toprak bir yoldan ilerledik. Her imkan vardı. termal kameralar, uzaktan dinleme cihazları.
4 kişi. Birisi yatakta, kimisi oturuyor, kimisi volta atıyor. Sabaha karşı operasyon gerçekleşti. 30 saniye sürmemişti, sigara içmeye giden , sigarasını yakarken düştü. Tuvalette işeyen pantolonu inik. Sonuncusuda koltukta uyurken , gürültüye uyanmış, silahına davranmaya kalkmıştı.
Nisa, yatakta bağlı, ağlarken bulundu. Tuvaletteki lavuk sağ kalmıştı sadece.
Kapıdan birinin gelişaretini görünce fırlayıp, uçarcasına klübeye girdim. Nisaya sarıldım. Belki 30 dakika ayrılmadık, sıkı sıkı sardık birbirimizi. Sanki bırakırsam tekrar kaybedecekmişim gibi. Elimden uçacak mış gibi. Hava aydınlandığında , güneşin doğması ile, bizimde hayatımıza aydınlık geldi.
Panik , dehşet, üzüntü hepsi aydınlıkla silindi. Sadece mutluluk ve kavuşmanın sevinci sardı .
Sağlık durumu iyiydi nisanın, benimde 20 yaş yaşlandığımı saymazsak bende iyiydim.
Evimize döndük , herkes bir sevgi yumağı oluşturdu.
1 hafta üstümüzden tedirginliği atamadık. İlk baskında ve tuvalette basılan 2 heriften bir şey çıkmadı. İkiside salaktı tam. Tam bir piyon. Telefon kayıtları , herşey yurtdışına gidiyordu ucu ama semaya bağlayan en ufak bir iz yoktu.
Ama Sema artık hedef tahtasındaydı. Nerede olduğu bilinmiyor. Aleyhinde hiçbir ip ucu olmasada , onu suçladığımızı gayet net biliyor ve geri gelmiyordu.
1 ay sonra nisada bende toparlamıştık kendimizi. Yaşananların kasveti üstümüzden, hanemizden gitmişti. Eski hayatımıza geri dönsekte her an tedirgin, halen tetikteydik. Nereden ne geleceği belli olmazdı.
Geçen haftalarda semayı arıyorduk, ama yasal yoldan ümitler tükenmiş. Kanıt olmasada, el altından araştırıyorduk . sonunda bulundu, halen kanadada yaşayan oğlu , tüm türkiyedeki gelirlerin kontrolü, cenaze namazında beni okşayan bu genç oğlanın elindeydi. Semaya bir şekilde para gönderiyor, onun kredi kartlarını ödüyordu. Semanın harcama dökümüne ulşatık, hangi şehirde olduğunu biliyorduk. Evini bilmesekte, nasıl yaşadığı gözümüzün önündeydi aylık 25 bin usd harcayarak, konforlu bir hayat sürüyordu. Onu vurdurmak ilk aklıma gelen şey oldu. sonuçta parayla herşey mümkün. Ama onun bir anda bu dünyadan silinip gitmesi bana yeterli gelmedi.
Daha çok yaşamalı, sürünmeli, hayatı boyunca yokluk içinde , hiç tam anlamı ile boğulamadığı bir bataklıkta, debelenmeliydi. Sonraki 1 ay bulabildiğim her tür bilgiyi toplamaya başladım. Özel dedektifle anlaştım. 1 değil 2 tanesi ile. Hem sema için, hemde oğlu için.
Sema resmen sefa sürüyordu. Kocasını gömdükten sonra, oğlunun ona düzenli gönderdiği paralarla gününü gün ediyordu. Tüm günleri alışveriş, yemekler, geziler, genç ve kaslı jigololar. Kendine fake bir insta profili yapmış, yeni bir isimle, türbansız, yeni bir kimlik oluşturmuştu. Bende fake bir hesap açtırdım; bu işte becerikli bir gence. Takip etmeye başladım onu. Ama ne olursa olsun, uzun süreli, yavaşça ona acı çektirecek bir yöntem bulamadım. Sakat mı bıraktırmalıydım. Kötürüm kalsa hayat boyu tekerlekli sandalyeye mahkum. Oda anlamsızdı. Para olduktan sonra herşeyi alabilir, hatta şansa tedavi bile olabilirdi.
O anda gerçek silahın para olduğunu anladım. Onu parasız fakir bırakmalıydım. Ve bunun tek yöntemi oğlundan geçiyordu. Onu parasızlıkla istediğim kıvama getirebilir, içinden hiç çıkamayacağı bataklığa itebilirdim.
2inci dedektifi ozaman tutum. Abdullah, çok oturaklı bir isim, ilk duyduğumda güldüm. Ama artık Abdullah değildi. Kendine carl diyordu, bazı ortamlardada carol. İyi bir para verdim. Sadece yaptıklarını, resimler yada videolar değildi istediğim. Ses dinleme kayıtları, konuşmalar, hatta telefonundaki mesajlaşmaları. İş illegal izlemeye girince verdiğim miktar arttı tabiki, ama servetimi geri almış olmanın bana sunduğu imkanlarla, dedektife verdiğim aylık 10-15 bin doların önemi yoktu.
1 ay sürekli veriler geldi. Her sabah yeni maillerle uyanıyor, carl ın hayatını didik didik ediyor, onu çözmeye çalışıyordum. Bir sürü mesaj , ses kayıtları. İngilizcem bile gelişti. Dinlediğim , okuduğum liseli aşk komedisiydi. Carlın hayat boyu yaşadığı çelişkilerin, kendini ne erkek ne kadın olarak görmesi. Tüm yaşadıklarının mutaassıp ailesine rağmen yaşaması. Onu tam bir arafta bırakmıştı. Tutunacak bir dal ararken herşey ters gidip sürekli terk ediliyordu. Onun arkadaşı görünenlerde sadece parasını sömürmek için onunla beraberdi, sürekli borç isteyen erkekler. Hatta kanka görünüp onu yolan kızlar. Parayı önemsemiyordu. Arkadaşça yaklaşan herkese kanıyor. Bu arkadaşların onunla işi bitince yine bir kenara atılıyordu.
Sema radarımda, oğlu zaten pasif. Herşey yola girdi yine. Tekrar kafa sağlığıma kavuştum. Etrafta eşlerimle , çocuklarımla mutlu bir tablo çizmeye başladık. Piknik havasında bir Pazar kahvaltısı düzenledik. İçine girdiğim her kadın oradaydı. Hepsi ya gebeydi, yada benden olma çocuklarla ilgileniyordu.
Masanın en ucunda oturup hepsini ayrı ayrı seyrettim. Sanki 20 senelik arkadaş komşu gibi muhabbet ediyorlardı. Kadın denen varlığın bu kadar kıskançlıktan uzak olmasına hayret ederek masadaki herkese mutlulukla baktım.
Nisa bakışlarımı yakaladı. Hemen yanımda oturuyor, masaya dayadığı dirseği ile gözlerimin içine bakıp, bilmiş ve hınzır bir şekilde gülümsüyordu. Ayağa kalktı. Uzaklaşırken kısmetin omzuna hafifçe elini sürttü . masanın en ucuna geldiğinde , gülcenin kulağına eğilip birşeyler söyledi, sonrada elinden tutup kaldırdı. Berbaer eve yürümeye başladılar.
Hafifçe dönüp bana attığı bakışın ne anlama geldiğini iliklerime kadar hissettim. Azgın, hınzır. Gülce ile yatağa gidiyordu. Biraz bekledim. Kısmetle göz göze geldik. Oda biliyordu neler olduğunu, belki nisa ile konuşup planlamışlardı.
10 dakika sonra bende kalktım. Benimle eşzamanlı kısmet te ayaklandı. Eve yürürken sanki tesadüf olmuş gibi benimle yarı yolda buluştu. El ele üst kata yatak odasına çıkarken birbirimizi bellerimizden sarmıştık. Ellerim onun koca götünü ara ara sıkıyor oda, benim belimi, göğsümü okşamaktan kendini alamıyordu. Daha merdiveni çıkarken önsevişmeye başlamıştık.
Yatak odasına gireceğim sırada, bana engel olarak, elimi tutup çekti. Nisanın yatak odasına geçtik. Oradan da aynalı gizli odaya. Nisa ve gülce yatağımda 69 olmuş, çıplak birbirlerini yalıyor, inliyor, ve kalçalarını hareket ettirerek daha çok zevk almak için birbirlerine yumuluyorlardı.
Aynanın arkasında, seyretmek için konulmuş heybetli koltuğun önünde , manzaraya baka kaldım. Kısmet beni yavaşça soydu. Ellerimle kafasını , sırtını okşuyordum. Ama gözlerim bir an olsun gülce ve nisadan ayrılmamıştı. Büyülenmiştim. Çok güzeldiler ikiside, ikiside benim. Kıyafetlerim çıkıp tenip ortaya çıktıkça, kısmet ufak öpücüklerle donattı vücudumu, kollarımı, göğsümü, boynumu. Diz çöktü önüme, boxerımda indi, öpücükler aralıksız devam ederken , dil darbeleride başladı. manzara beni sertleştirmişti zaten, o ıslak ağzına aldığında gözlerim kapandı, ilk inlemem çıktı ağzımdan, yataktakiler beni duymuş olacaklarki ikiside aynaya baktı birkaç saniye, sonra parmaklar diller devam ettiler.
Ben dayanamadım, kısmet beni oturttu koltuğa, yavaş bir tempoda, yalamaya devam etti. Nisa ile gülce 5 dakika geçmeden boşalttılar birbirlerini, kısmette aynaya döndü, 4 ayak üstünde biraz öne eğildi, nezaman soyundu bilmiyorum, ama 2 deliğide alabildiğine açılmıştı. Domalmış elleri ile kalçalarını ayırarak sunduğu deliklere beni davet ediyordu.
Nisa ile gülce yatağa yığılmış, dinlenirken, kısmetiin ilk çığlığı geldi, dar sayılırdı ama çığlık atacak bir kadın değildi kısmet, yılların kaşarı, bir sokmaya taze kız gibi çığlık atmıştı. Çığlık yatakta yatanlara duyurmak içindi.
Nisa mesajı aldı. Yataktan kalktı, tuş paneline şifreyi girdi. Ayna kayarak önümüzden yavaşça açıldı.
Gülce şaşırmıştı çok. Kısmeti domaltıp sikiyor olmam, yaptıkları herşeyi izlediğimi farketmesi. Şaşkınlığı, nisanın çift taraflı dildo ile gelmesi ile arttı.
Nisa bacakları açık yatağa oturdu, gülceninde bacakalrını ayırarak kendi gibi karşısında durmasını sağladı, once gülceye soktu dildonun bir tarafını, sonra kalçalarını kaydırarark kendine.
Ben kısmeti durmadan sikiyordum, çoktan sular yere akmaya başlamıştı. Kısmet olanlarla manzara ile hiç ilgilenmiyor sürekli sayıklıyordu. Kısmetim götüne kasıklarım her vurduğunda şaplama çıkıyordu, tempoyu, nisa ve gülceye göre ayarladım. Orkestra kıvamında aynı anda şaplatıyorduk.
K: çok özlemişim seni…. Evet aşkım…..dölle beni… bir çocuk daha ver bana…. Harikasın…. Kimse senin gibi sikemiyor…. Yakıyorsun içimi….
Bir an bile bakmadım kısmete, kulaklarımda dolanan sayıklamalarını duymadım bile, bir fon müziği gibi geliyordu. Nisa ile gülcenin yatakta yarı oturmuş, birer bacakları yataktan sarkarken, kasıklarını birbirlerine çarpmalarını seyrediyordum. Dildu bir görünüyor, bir kayboluyordu. Sertçe kasıklarını birbirlerine vuruyor, çıkan şaplama sesine inlemeleri ile eşlik ediyorlardı.
Ben kısmetin içine boşalmaya başladığımda nisa ve gülcede beraber boşaldılar, gülce belki 2inciye, nekadar lezbiyen denemiş olsada, böyle bir sahnede iyice çıkdırmıştı, yüzü bana kısmete, nisaya sürekli geziyor, zevk içinde kendi dudaklarını yerken, yaşanan çılgınlığın her sahnesini, merak ve şehvetle seyrediyordu.
Yığıldık, kahkahalarla , gülümsemlerle birbirimizi seyrettik boşaldıktan sonra. Bir sonraki tur yatakta oldu. sırayla 3 kadınıda siktim. Nisa ile öpüşmelerim kor demir sıcaklığındaydı, gülceyi öpreken daha da ısınıyor, onlardan aldığım enerji ile önümde yatak kısmeti sertçe sikiyordum. 3 kadın olmasına rağmen, hayatımın en yoğun duygulu sevişmelerinden biriydi.. gülce ye , özelliklede nisaya tekrar aşık oldum o sikişte…..