Adliyeden çıkıyordum. Boşanma duruşmamız, anlaşarak bitmişti. Ne garip bir şey.. severek evlen , severken boşan.
Üniversite tanışmıştık karımla. Uzun bir flört dönemi, ben stabil bir gelire ulaştığımda da, eşimde okulu bitirmişti, sonunda evlenmiştik. Meslek lisesi mezunu, bir adamdım. Zeki sayılırdım. Ama hem tarlada çalış hem oku, kazandığım üniversite çok iyi olmasada benii iş sahibi yapmıştı. Kara yağız bir Anadolu delikanlısıydım. Yetenekliydim, el becerim çoktu. Ama ne yakışıklı sayılırdım, nede zengin. Sadece çalışkan bir adamım.
Karımla severek evlendik. Gençtik sonuçta. Ama daha 2 yaşında oğlumuz olmasına rağmen ,29 yaşında dul kalmıştım.
Sebebi en komik olandı, sapık olmam. Şahitler eşliğinde , mahkeme tutanaklarına bile geçmişti “SAPIK” kelimesi . Libidom yüksek kabul ediyorum… ama her gün sevişmek istemem beni sapık olarak adlandırılmama sebep olmuştu. Eşim 25 ben 29 iken. Sevişme taleplerim karımı soğutmuştu benden. Haftada 1-2 kere sevişsek bile ben günde 2-3 kere kendimi tatmin ediyordum. Zoruma gidiyordu evli olup , yine bekar günlerimdeki gibi duşta kendimle oynamak. Yıllar yılı bekle, sonra hamilelik lousa derken . boşşşşverrrr….. aq…. Anası, babasına kadar şikayet etmişti beni… onlarda destek çıktılar karıma… sanırsın tecavüz ediyorum ….
Güç bela aldığımız evi bıraktım karıma. Nafaka ödemeyecektim. Aynı şehirde olalımda oğlumun büyüdüğünü görebileyim diye, elimdeki tek varlığı karıma … pardon eski karım a… hibe ettim…
Boşanmadan 1 hafta geçmiştiki. Kayın pederimden 1 telefon aldım. Halen eski evimizde oturuyordum. 1 ay sürem vardı ev bulup taşınmak için.
-Burak .. sana zahmet ev işini hallette sen çık evden biran önce .eşyalarıda alabilirsin.. biz sattık evi…
Hayddaaa… o oturacak diye vermiştim evi… uzak olmayayım diye oğluma…
Kavga dövüş. Sepetlediler beni evden. Evi satıp memlkete babasının yanına taşınacakmış. Oda haklı, geliri olmadan ne yapacak şehirde.
Kendi akrabalarıma yazdım. Yardım istedim. Ev alacak halim yoktu. Ama bir başıma büyük şehirde, ucuz kiralık ev bulmak zordu. Köydeki ninemden haber çıktı. Ondan değil tabide, kulakları duymaz , internetten anlamazdı. Okuma yazması bile yoktu. Yeğenim yazdı bana.
Dedemin babasının kardeşinin torunumu neymiş… kavgalılardı aslında. Ama ninem , şeker ninem herkesle arası iyiydi. En yaşlı olunca sayardı herkes onu. Yakın akraba demişti ama 4-5 kuşak öteden kuzen anca oluyorduk. Dedemin babası okumaya ,öğretmen olmaya çıkmıştı aileden. Kardeşide mutaassıp, cemaate girmişti. Şimdi öğreniyordum. Sevmezlerdi birbirlerini aslında ama şimdi el mahkum, ilaç olacaklardı. Zengindiler bizden. Öğretmen çocuğu öğretmen , memur olmuş. Onların dedesi cemaatte yükselmiş, oğlu torunu derken efendi olmuştu Muhammer efendi. Hayrunnisa hanımın telefonu geldi whatsapptan. Muharrem efendi cemaatin başının kızıydı.dairesi varmış boşta. Ninem rica edince kiralaya razı gelmiş bana.
2+1 ev hemde normal değerinin 3 te 1 rakkamına. Uçarak gittim siteye.. lüks. Beklemediğim kadar lüks, güvenlikli. Otoparklı. Arabam yok ama olsun. Bu kiraya bedava.
Kapısını çaldım, sözleşme imzalayalım. Anahtarı alayım, tanışalım diye. Açtı kapıyı. Koyu kahve rengi bir pardüse üzerine nerede ise beline kadar uzanan çadır gibi bir siyah türban. Az uzun olsa çarşaf olacak.
Elimi uzattım. Havada kaldı elim. Eline baktım. Siyah eldivenler vardı elinde, kumaş. Elimi indirirken o elini kaldıracak oldu. İkimizde kaldır indir. Uyuşamadık. Onuda benide hafiften bir tebessüm aldı.
Kapı önünde kaldık, elimi sıkmayan. İçerimi davet eder. Bana sözleşmeyi verdi. İmzalar sonra getirirsiniz dedi. Zaten akrabaydık. Esmer yüzü kara gözleri , birazda dolgun dudakları dışında bir şey görünmüyordu. Anahtarımı verdi. Hesaba yatırırsınız kirayı dedi. Buda sepetledi beni 5 dakkada. Elimde anahtara baka kaldım.
Eski eşyalarımı taşımam yerleşmem 1 hafta sürdü. Daha merkezi konumda, işime daha yakın. Aydınlık ferah bir daireydi. Nisa hanım üst katımda oturuyordu. Ben 2+1 dairede . bu bile bana büyük gelirken, bu kadın koca dublekste ne yapıyor diye geçerdi aklımdan.
Sorunsuz , dul hayatıma başladım. İş güç koşturma. Teknik eleman olarak çalışıyordum. Orta ölçekli olunca firma, benimde elimden gelince. Printer tamirine de bakıyordum. Network işlerine, bilgisayar formatlamayada. Sözde IT personeli ama , bir musluk tamirciliğim eksikti. Maaş iyi olunca her boka koşuyordum, işi kaybetmemek için elimden geldiğince eşşeklik yapıyordum.
Aşk hayatımı soracak olursanız. Düzeni anca kurmuştum.. 2 ay anca dolmuştu yeni evinde. Ve en ufak bir hareket yoktu aşk hayatımda. İş yerinde bir kızla kesişiyoruz ama bir icraat yok. Libido yüksek olunca, her gün elizabete talim. Birde komşuların birinden her gece inleme sesleri geliyordu. Hemde saatlerce. Arkadaş millet sikecek karı bulmuş ,inmiyor üstünden. Bendeki kısmeti sikeyim.Günde 1 sefer yapak istedim sapık oldum. Karı 2 saat inliyor. O sesler başlayınca bende açıyordum laptopu, başlıyordum pornoya, elizabete .
Yazın başında işe biraz geç gidiyorum o gün. Evimden çıktım. Asansöre bineceğim. Bir bağırış bir tartışma. Üst kattan geliyor. Ev sahibemle 3-4 kere anca karşılaştım zaten. Anca selam sabah. Şimdi tartışma seslerini duyunca fırladım yukarı.
Klima servisi ile tartışıyor nisa hanım.
N: hiç bahsemediniz bundan…takmadan söyleseydiniz ya…
Klima guy: hanım efendi standar ekipman. Ben pakedi açtım. Taktım… sökemem tekrar.
N: hiç biryerde yazmıyordu ama …
Ben müdahil olacaktım olaya, servis elemanı sokturmadı konuya. Nisa hanıma dönüp yardım teklif edince.
N: burak bey, bir şey filtresi takmış ekstra ücret istiyor, 2500 lira. Ben ödemeyi yaptım bayiye. Bu bey fazladan istiyor parayı.
K: polen filtresi , hanım efendi. Önemli. Standart ekipmana dahil değil. Ben sizin iyiliğiniz için teklif ettim. Sizde iyi olur deyince taktım.
B: araba mı kardeşim, polen filtresi nerden çıktı.
K: siz bilmezsiniz.. çok önemli, faydaları var çok
Adam üçkağıtçıydı, gözü ,kaşı oynuyor. Kendi bile inanmıyordu plavralarına. Standart malzemeyi özel diye çakmaya çalışıyordu.
B: nisa hanım siz faturayı getirin. Şu aldığınız bayiyi bir arayalım onlara soralım bu polen filtresini…
Ufak bir kekelemenin ardından
K: Bizden olsun … sıkıntı yok…
Adam apar topar gitti. Asansörü bile beklemedi. Aletlerini , tüpünü alıp merdivenden koşarak indi.
Akşamına. Eve girmemden 10 dak sonra ,Nisa hanım elinde tepsi ile kapımı çaldı. Yemekler, çeşit çeşit tatlı. İçeri davet ettim ama girmedi. Zahmet ettiniz dedim. Ama yemeklerin kokusu zaten başımı döndürdü. Eve aç gelmişim. Yumurta makarna ile doyarım diye plan yaparken, çorbalar ,etler. Tatlı…
Hafta sonu çalışmıyorum evdeyim. Nisa hanım mesaj attı.
-Elektrikçi çağıracakmış, başında sizde benimle dururmusunuz. Geçen sefer beni kandırılmaktan kurtardınız. Eve yabancı girmesinden çok hoşnut değilim . ama avize bozuldu. Sigortalar atıyor. Karanlıkta oturuyorum .
İkna ettim nisa hanımı ben bakarım diye , hem yardımcı olayım kadına. Kirada bana iyilik yaptı. Hemde yalnız yaşayan kadın, komşum, yardım esirgenmez. Yemekte tatlı geldi bu arada. 20 dak uğraşırım, mükellef bir yemek daha kaparım diye hesap yapıyorum kafamdan. Benim pişirmem zaten mümkün değil, beceremiyorum yemek işini, yapsam bile 20 dak uzun sürer.
Duyun kablosu çıkmıştı ama kolay halledecek değildim tabiki, işyerinden öğrenmiştim. 1 dakkada halledersen kıymeti olmaz. 1 dakkalık işi yarım saate uzattım, merdivenin tepesinde.
Nisa hanım nerdeyse çarşaflı olsada evi kalite ve pahalı döşenmişti. İlk defa evine almıştı beni. Basit tamiratı uazttım. Hazır çıkmışken silelim diyip camlarını da söktüm. Nise hanım memnun oldu çok. Tek tek camları soktum, o yıkadı getirdi. 1 saatin sonunda bitince indim merdiven tepesinden , yeni kliması olmasa su içinde kalırdım. Ama paraya kıymış büyük kalite klima almıştı.
Sonunda çayda ikram etti. Oturup epeyce muhabbet ettik. Gülümseyen bir kadındı. Başka deaty veremiyorum elleri bile eldivenli görünmüyor. Birşeyi uzatırken en ucundan tutuyor, ellerimiz eldiven üstünden bile temas etmiyordu.
Evliymiş ama kocası kanserden vefat etmiş, kızı varmış , evlenmiş 2 sene önce. Yaşını sormadım tabi, kendi yaşımı söyledim ama . onun kini az çok hesapladım . 36-37 olması lazımdı. İşi yok. Babadan biraz gelrim var dedi. Biliyorduk zaten birbirimizin ailelerini.
Ben evliliği , boşandığımı ,işimi anlattım havadan sudan. Anlaşamadık demiştim. Sapık olduğumu söylemedim.
Her hafta sonu nisanın evine gitmeye başladım. Benim hafta içide gün aşırı yemek ihtiyacımı karşılıyordu. Avizesi, musluğu, yeri değişecek mobilyalar derken; işleri hallediyor. Sonra çay ve ikramlar eşliğinde muhabbet ediyorduk. Benim için yemek yapan biri olması büyük nimetti, elide lezzetli idi, zengin ve kaliteli yemekler geliyordu hep. İyiliklerimin karşılığını oda bana yemek yaparak ödüyordu, bu alış verişten çok memnundum. Zira benim menüm makarna , kızartma ve bol yumurtadan öteye geçemiyordu.
Bana hep mesafeliydi ama . elinden bana bir şey vermiyor, masaya , sehpaya bırakınca ben alıyordum. Sohpet ederken aramızda 2-3 metre mesafe kalacak şekilde uzak koltuklara oturuyorduk.
Her yeri kapalı olsada eğilip kalkarken dökümlü elbisesinin altından, sadece hatlarını görebiliyordum. Kalçaları ve göğüsleri büyüktü, ama en ufak neye benzediği hakkında bir fikrim yoktu.
Çok mutaassıp olsada, kafamda onu canladırmaya başladım o dönem, muhabbetlerimiz sırasında oldukça esprili ve sevecendi. Ama fazla gülerse utanıyor, kendini frenliyordu. Aramızda oluşan güvene zarar vermemek adına bende hamle yapmıyordum.
Ama aklımdanda çıkmıyordu. Tek görebildiğim güzel , biçimli yüzü, koyu kahve gözleri, esmer teni, ve harika gülümsemesiydi. Sırf onu güldürmek için uğraşıyordum, kızarıyordu gülünce, utanacak bir şey yapmış gibi.
Türbanlı hijab pornolarına sardım o dönem, nisayı hayal ediyordum. Gözümde canllandırmaya çalışıyordum.