GERÇEKLER Serisi - Toplam 9 bölüm

GERÇEKLER 6

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 CUCKOLD

Yaklaşık 3 saat sonra gözlerimi uykudan bir sesle uyanmıştım. Her zamanki gibi annem temizliğe başlamış ve beni direkt uyandırmadan yaptığı seslerle kalkma vaktimin geldiğini belli etmişti. Gözüm hafif aralık bir şekilde odama bakarken, elektrik süpürgesiyle bilgisayar masamın altını temizlediğini ve bunu yaparken iyice eğildiğini fark ettim. Evde giydiği bu kısa şortun yanından taşan kalçası, daha 3 saat önce olanları aklıma getirdi. Evet, hiçbiri rüya değildi. Resmen annem beni tatmin etmiş ve daha sonra dinlenmem için zaman tanımıştı. Şimdi ise hiçbir şey yokmuş gibi odamda temizlik yapıyordu. Arkasını döndüğünde uyandığımı görüp:

A: “Hadi uykucu şirin, çok fazla uyudun, bugün maç var unuttun mu?” dediğinde bir an düşündüm. Annem ne maçından bahsediyordu, çok iyi biliyordum. Volkan abiyi birkaç kere yanımda görmüştü. Hatta sırf maça gitmedim diye bana tokat attığı gün, annem yüzümdeki izi görüp ne olduğunu sormuş, ben de bu konuda dürüst olup rahatsızlığımı dile getirmiştim. Nedense annemin gözünde her zaman bir çocuktum. Asla büyüyemiyor ve gerçek bir erkek rolüne giremiyordum. O günde beni öpüp, kötü çocuklara bulaşma diye tavsiye vermişti sadece. İşte bugün, takımın çok önemli bir maçı vardı ve kesinlikle taraftar grubu kalabalık olmak zorundaydı. Daha dün geceden telefonuma mesaj atmıştı Volkan abi.

M: “Hayır, biliyorum.” Saate göz atıp “Daha 3 saat var. Muhtemelen beni karşıdaki marketin oradan geçerken arabayla alırlar. Geç kalmam zaten. Formamı yıkadın değil mi anne?”

A: “Dolaba katlayıp koydum. Bu arada ne buldum bak.” Annem bana lisenin başında hediye edilen formayı göstererek, “Bu önemli maça bende geleyim, hem anne oğul bir etkinlik olur, ne dersin?” diyerek reddedilmesi güç bir teklif vermişti. Birlikte gidersek babamın da gelmek zorunda olacağını anlayıp:

M: “Peki ya babam?” dedim. Annem hafif yüzünü buruşturarak:

A: “Bu hafta sonu yine Hatay'a araba satmaya gidecek. Her zamanki gibi onsuz bir hafta sonu. Babanı boşver. Son zamanlarda zaten çok huysuz. Onu bir süre görmememiz ikimize de iyi gelecek.” Annem bunları bana söylerken arkasını dönüp üstündeki askılı body'yi çıkartıp bilgisayar masama koydu ve benim formamı üstüne geçirdi. Arkaya doğru enerjik bir şekilde dönüp, “Nasıl oldu? Biliyorum biraz dar ama o kadar kişinin arasında çok da sırıtmıyordur, değil mi?”

Gördüğüm manzara yine akılalmazdı. Hafif karnı açık kalmış, formanın üstü daralmış ve annemin memelerinin ucu dimdik bir şekilde tüm hatları ile belli oluyordu. Yutkundum ve:

M: “Kale arkasında çok fazla kadın taraftar olmaz anne, gelmek istediğine emin misin? Hem küfürlü ve hiç elit olmayan bir ortam, biliyorsun.” Ben bunları söylerken annemin yüzüne bakmakta zorlanmıştım, annem omuzlarını silkerek:

A: “Volkan abinin özel misafiri olursak, eminim özel bir yerde otururuz. Benim geleceğimi söyle ona.” Dudaklarını büzerek, “Yani benimle birlikte bir şey yapmak istemiyor musun?” resmen bu cümleyi bir çocuk gibi söylemişti. Ayağa kalkıp yanına yaklaştım, gözlerine bakarak:

M: “Mutlu olman için her şeyi ayarlayacağım anne, merak etme.” derken aramızdaki boy farkından bana alttan bakarak sarıldı. Yumuşacık göğüslerini hissediyordum. Kısa bir sarılmadan sonra duşa girip, telefonla Volkan abiyi aradım. “Alo, Volkan abi, kale arkasına bir kişilik daha yer ayarlama şansımız var mı?”

V: “Oğlum, bu maç final maçı, önceden 30 kere dedim amına koyayım. Niye haber vermiyorsun. Şu son dakika işlerinizi sikeceğim he.” Volkan abinin bu kadar sinirli olması gayet doğaldı, gerçekten 5 kere yazmış ve ben aynı cevabı vermiştim. Zaten gereksiz sinirli bir yapısı vardı. Taraftar grubunu ateşleyen, kavgalarda hep en önde olan. Kolları façalı, kaşı çizik, çakısız dolaşmayan, dövmeli ve tekin olmayan bir tipti. En bilinen özelliği yakınlarına aşırı korumacı olması ama ondan olmaya herkese hayatı zindan etmesiydi. Onunla lisenin başından beri hep iyi anlaşırdım. Yani buna mecburdum zaten. Para istese verirdim, sigara istese alırdım. Karşı çıktığım tek bir anda ya sert bir tokat atar ya da tekme atarak küfürler ile yanından beni kovardı. Bu sert cümlelere yine ılımlı bir ses tonu ile:

M: “Ne desen haklısın abi, çok ani gelişti. Bu sabah annem de maça gelmek istediğini söyledi. Önemli bir maç olduğu için benim de tuttuğum takımı desteklemek istiyor. Ama yer yoksa ben ona söylerim. Kusura bakma rahatsız ettim.” Ben bunları söylerken kısa bir sessizlik oldu, Volkan abinin düşündüğü ve yine aklından binbir şey geçtiği belliydi. Onun nasıl biri olduğunu hepimiz biliyorduk. Mahallede dul kalmış birçok kadını altına almış, husumetli olduğu kişilerin kız kardeşlerini parkta sikip videolarını çekerek rezil etmiş, ahlak ve vicdanı sadece dostluk olarak gören diğer türlü her şeyi ayaklarının altına almış bir kişiydi. Çardakta kola çekirdek yaparken yanlarında durduğum bir gün, telefondan arkadaşlarına izlettiği bir videoyu birebir görmüştüm. Benim de yakından tanıdığım, mahalleden arkadaşım olan Samet’in ablasını sırf Samet ona sigara almadı diye ayartmış, üstüne bir orospu gibi 2 katlı terkedilmiş bir binada evire çevire sikerken videosunu çekip ortak gruplara atmıştı. Bu gerçekten büyük bir olaydı. Samet bunun için depresyona girip okulu bırakmıştı ama ablası bu olaydan zevk almış, rezil olmasına rağmen taşındıkları için bir problem yaşamamıştı. İşte tüm bu olanlardan dolayı ne annemi onunla tanıştırmak ne de ona karşı gelmek istiyordum. Ama annem bu konuda israrcı olduğu için ne yapacağımı bilemeden artık teklifi göndermiştim. Telefonun ucundan ses geldi:

V: “Berna hanım gelecekse her zaman yer var koçum, taraftar grubumuzun kadın taraftara her zamankinden fazla ihtiyacı var, benim özel misafirim olursunuz bu maçlık. Onu ayarlarız, dert etme. 1 saate seni benim Şahin’le alırım. Marketin önünde ol, bir de ben gelmeden bir tane sigara al.” deyip bir anda yüzüme kapattı. Evet ayarlamıştım ama özel misafir olayı hiç de hoşuma gitmemişti. Annemi vazgeçirsem mi diye düşünürken, böyle bir şeye yeltendiğim anda Volkan abinin “benimle taşşak mı geçiyorsun lan” diyerek belamı sikeceği aklıma geldi ve olacakları akışına bıraktım.

MARKETİN ÖNÜ

Annemin hazırlanması her zamanki gibi uzun sürmüştü. Marketin önünde eğer Volkan abi beni görmezse, durup dururken tatsızlık çıkacağı için annemden önce aşağı inmiş, sigarayı almış beklemedeydim. İlerden o meşhur kırmızı modifiyeli Şahin’iyle Volkan abi gözükmüştü. Son ses rap müzik ile geliyor, mahalleyi inletiyordu. Arabanın arkasına kendi zevkine göre yaptırdığı basslar, müziğin patlamalı kısmında resmen arabayı sarsıyordu. Beni tek görünce araba ile yaklaşıp:

V: “Misafir nerede?” diye net bir soru sordu, elimdeki sigarayı ona uzatıp:

M: “Hazırlanıyor abi, 2 dakikaya iner. Dur hemen arayayım.” Volkan abinin yüzünde piç bir gülüş vardı. Elime telefonu alırken, o sigarasını yakmış, kapıdan dışarı çıkıp kaputa yaslanmış şekilde bekliyordu. Uzun boyundan dolayı arabaya sığmakta dahi zorluk çeken bir yapıya sahipti. Arama düğmesine basacağım sırada karşıdan annemin geldiğini gördüm. O zaman işte ağzımdan “Hasiktir” kelimesi istemsiz çıktı. Dolu erkeğin olduğu kale arkasına, Volkan abinin özel misafiri olarak gelen annem, gerçekten de evdeki gibi formayı sütyensiz giymişti. Alta çekiştirdiği forma yine de göbeğini tam kapatamamış, bunun için üstüne ince bir hırka giymişti. Altında, içindeki kilodu eğildiğinde tamamen belli eden o meşhur siyah tayt vardı. Her adım attığında, özgür memeleri yukarı aşağı salınıyor ve yüzüne bakmamı engelliyordu. Bu manzara sadece benim değil, Volkan abinin 10 kat daha fazla ilgisini çekmişti. Eliyle göğsüme vurarak:

V: “Oğlum, şu gelen mi anan? Önceden niye tanıştırmadın piç kurusu?” Bunları söylerken resmen aç bir kurt gibiydi. Arkada çalan Uzi’nin şarkısındaki “Ben ayaklı Güngören yanımdaki Etiler” verse’ü manzaraya en uygun şeydi sanırım. Hiçbir kadın için değişmeyen Volkan abi, normalden bir tık kibar bir tavır takınmıştı. Annem gelince:

V: “Aradığımız taraftara sonunda kavuştuk Berna Hanım, bu maçı kaybetmemizin imkanı yok.” derken annemi elinden tutup kapıya doğru götürmüştü. Annem gülümseyerek:

A: “Aranan kan bulundu diyorsun yani. Umarım güzel bir maç olur. Yıllardır ilk kez stada gideceğim. Mert kadar tecrübeli değilim bu konuda.” derken bana dönüp makyajlı yüzüyle göz kırptı. Annemin ne yapmaya çalıştığı belliydi artık. Beni kullanarak mutlu olmaya çalışıyordu ve buna ben yardımcı olduğum için resmen ayrı bir keyif alıyordu. Fakat ben içten içe pişmanlık duyuyor, aşırı kıskanıyor ve sinirlenmeme rağmen hiçbir bok yapamıyordum. Kapıyı açıp annemi öne oturttu Volkan abi ve ben de arkaya geçtim. Yolda giderken bu sefer müzik son ses değildi ve tatlı bir sohbet dönüyordu. Stada yaklaştığımızda, Volkan abi arabayı özel yerine park etti ve yine annemin kapısını açarak onu arabadan çıkardı. Hemen yanına diğer taraftar grubundan gençler ve onun gibi olan arkadaşları toplanmıştı. Arabadan çıkan annemi görenlerden, kendi aralarında fısıldama şeklinde “Bu karı kim amınakoyayım, off memelere bak, maça böyle mi gelinir, yanındaki velet bunun çocuğu mu vay amk benden genç duruyor hatun” gibi sesler yükseliyordu. Sadece bir tanesini duyan Volkan abi, kaşlarını çatıp, annemi belinden kavradı ve kendine yapıştırdı. Annemin memeleri, onun vücuduna temas halinde iken o gür sesiyle:

V: “Bugün özel bir misafirim var. Yan gözle bakan, boş konuşan olursa, ecdadını sikerim haberiniz olsun. Herkes saygılı olacak. Adam gibi maçı izleyip, sonra siktir olup gideceğiz.”

Sadece bu konuşma herkesin sesini kesmişti ve o ilkel duyguya sahip kadınlardan olan annem de, bu salak gösteriden etkilenmişe benziyordu. Yanında sadece onu sıkmaya çalışan ve dışarıya karşı sert olamayan bir koca ile hayat geçirdiği için Volkan abi gibi erkekler, onun resmen fetişize ettiği bir tipe bürünmüştü. Yanımda birkaç kere gördüğünde ve bana bile yaptığı sert davranışlar ile sözünü geçirmesini fark ettiğinde, ona bakışları değişmiş ve benim dayak yememe dahi göz yummuştu. Şimdi de yanımda resmen “evet bugün onun misafiriyim, yanımdaki de beni onunla buluşturan oğlum. Hiçbiriniz bir şey söylemezsiniz çünkü sürünüzün lideri benim kırmızı ojeli ellerimin arasında” bakışı atıyordu. Koskoca taraftar grubunun önünde kale arkası tribününe geçmiş ve davulların hemen önünde yerimizi almıştık. Final maçı olması sebebiyle tıklım tıklım dolu bir tribün vardı. Sağımda annem, onun yanında ise Volkan abi vardı ve ayaklarımızı oturaklara basarak ayakta duruyorduk. Maçın başlaması ile inanılmaz tezahürat başlamış, herkes kol kola zıplar hale gelmişti. Tabii ki annem de aynı coşkuyu paylaşıyor ve her zıpladığında memeleri yerçekimine yeni düşerek inanılmaz tahrik edici bir halde yukarı aşırı salınıyor ve o küçük forma iyice göbeğine doğru açılıyordu. Volkan abinin eli ilerleyen zamanda annemin belinden aşağılara inmiş, içinde siyah tanga bulunan tayttan götü avuçlar hale gelmişti. Annem yanımda olduğu için hafif geri çekildiğimde, bu manzarayı net bir şekilde görebiliyordum.

Tuttuğumuz takım gol attığında ortalık inanılmaz karışmıştı, beni formamdan çekenler, bir yere doğru itenler arasında annemi izlemeye çalışıyor ve bir problem çıkmasını önlemek istiyordum. Ama o Volkan abinin yanında aşırı güvendeydi zaten. Ona sarılmış, hatta kucağına zıplamış, minik ayaklarıyla beline sarılmış bir şekilde golü kutlaması beni çıldırtmıştı. Annem, Volkan abinin nasıl biri olduğunu zerre bilmeden yine hormonlarına göre hareket ediyor ve bana güvenerek eğlencenin dibine vuruyordu. Etraftakiler beni korkutmaya başlamıştı. Sadece iki sıra yandakiler benim sınıf arkadaşlarım ve etrafımdakiler de hep tanıdıktı. Bugünün sonunda kesinlikle babamın kulağına bazı şeyler gidecek ve bizi zor günler karşılayacaktı. Gol sevincinin ardından annemi kucağından indiren Volkan abinin, o videolarda gördüğümüz ünlü kalın yarrağı, gri eşofmanında resmen bir kobra gibi gözükmeye başlamıştı. Bu kadar önemli bir maç, şu anda onun sikinde değildi. Sikinde olmasını istediği şey benim annemdi. Gözlerinden kurduğu planlar belli oluyordu. Gol sonrası, beni çekiştirmeleri sonucu biraz onlardan uzaklaşmış ve iki yan sırada kalmıştım. Annem parmak uçlarına gelmiş bir şekilde Volkan abinin dediklerini dinliyor ve kafasını sallayarak etrafa bakıyordu. Beni gözleriyle aradığı belliydi ama o kalabalıkta aynı formadaki o kadar kişi arasından beni seçememiş ve aramayı bırakıp, tekrar parmak ucuna gelerek Volkan abiye söyleyeceklerini söylemişti. Volkan abi kafasını onaylar gibi sallayıp maçın bitimine 10 dakika kala annemi elinden tutarak, merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Yanımda duran ve Volkan abinin sağ kolu olan Cevat abi beni dürtüp:

C: “Geçmiş olsun Mert, karşı takım gibi anan yarrağı yedi, senin ben kafanı sikeyim. Annesiyle maça gelir mi insan?” diyerek resmen her şeyi açık açık bana söylüyordu. Sinirlenerek:

M: “Doğru konuş bak abi, ne saçmalıyorsun, ben mi getirdim? O kendi istedi. Bunlar nereye gidiyor? Sen biliyor musun?”

Cevat abiye karşı çıkmam onun sikinde bile olmamıştı, bana piç piç gülerek:

C: “Kantinin yanındaki odaya götürmüştür, bence hiç gitme. Seni Volkan görürse, ecdadını siker atar. Ama tabii sen bilirsin. İlla bu güzel maçı kaçırıp o maçı izlicem diyorsan koş.”

O ünlü odayı hepimiz biliyorduk. Volkan abinin kendine ait bir evi yoktu. Siktiği kadınlar ya parkta ya 2 katlı harabe bir inşaat artığında ya da o ünlü kantinin yanındaki küçük malzeme odasında olurdu. Evet, her erkeğin arzu ettiği kadını benim annemi oraya götürüyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Elim ayağım titriyordu. Yavaş yavaş yukarı doğru çıktım ve kapıdan bakınca olanları gördüm.

Küçücük bir odada annem, dar formasıyla Volkan abinin önünde diz çökmüş, onun o ünlü gri eşofmanının ipini çözüyor, arkasını dönüp kapıyı kitliyor ve tekrar dizlerine çöküp, kafasını o koca yarrağa yaklaştırıyordu. Ben orada öylece kaldım ve daha fazla izleyemedim. Kafamı çevirip geri döndüm. Biraz sonra annem odadan çıktığında üstü dağılmış, saçları karmakarışık ve dudağında bir tebessümle yanıma gelip, “Eve geç kalmadan gidelim” dedi.

O gece annemi düşündükçe sanki ikiye bölünmüş gibi hissettim. Hem onu kıskanıyor hem de yaşadıklarına anlam veremiyordum. Sadece şu an şunu söyleyebilirim: Her şeye rağmen, annemi mutlu eden şeylerin peşinden gitmesine, onu yargılamadan izin vereceğim.

← Önceki Hikaye
GERÇEKLER 5
Sonraki Hikaye →
GERÇEKLER 7
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar