YURT ÇOCUĞU Serisi - Toplam 12 bölüm

YURT ÇOCUĞU 9

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Ne…

Ben- Ne, Cansu? Bu nasıl olabilir? Ben, ulan, ben senin için neler yaptım!

Avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Hayal kırıklığı, aşk ve korku hepsi bir aradaydı. Bir yandan kaşım kanıyordu, gözümün içine kadar girmişti kan.

Cansu- Ya, sen kimsin ki beni kurtaracağını sandın? Yoksa şey mi demeliyim, Batman misin sen?

Ben- Sen… Sen dayak yiyordun Batuhan’dan, ağzın yüzün kan içindeydi. Ulan, seni sokakta onların elinden aldım be! Şantaj yapıyordu sana, ayrılamadın. Anlamıyorum, nasıl ulan, neden, amına koyayım, neden?

Cansu karşıma sandalyeyi çekti, ters koyup oturdu. Yüzündeki o şeytani tebessümü ömrümde görmemiştim. Ben zaten hiçbir şeyin farkında değilmişim.

Cansu- Hahaha, o kadar eğlenceliydi ki mağduru oynamak. O kirli ailenin içindeki saf kız olarak görünmek… Haha, bir an ben bile iyi biri olduğumu düşünmeye başlamıştım. Sen, yetim piç, varoş hizmetçiyle beraber kafanızda ne kurdunuz bilmiyorum, ama epey işimize yaradı.

Ben- Nasıl olabilir bu? Cevap ver, orospu çocuğu!

Cansu cebinden minik bir poşet çıkardı, ağzını açtı ve işaret parmağıyla başparmağının arasındaki boşluğa döktü. Tek nefeste hepsini burnuna çekti. Burnu biraz kanadı. Parmağıyla burnundaki kanı sildi ve parmağını yaladı. Kendi kendine söylendi: “İsraf etmemek lazım.” Bana döndü, yine alaycı bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı. Göz bebekleri değişmiş, bakışları iyice farklılaşmıştı.

Cansu- Hiç bana yapılan sözde şantaj videolarını izledin mi?

Ben- Hayır, ama…

Cansu- Sence ben fakir miyim ki? Senin yemek yediğin Çin lokantasında yemek yiyeceğim.

Ben- Anlamıyorum.

Cansu- Sence kaltak annemle seviştiğini duymayacağım falan mı sandın?

Cansu- Müdürün bize haber vermeyeceğini sana düşündüren neydi? Kuru bir tehditle korkutabileceğini mi sandın?

Cansu- Ulan, amına koyayım, yetim piçi, ben bu refahı, zenginliği, her türlü günahı bırakıp namuslu sikin için ailemi karşıma alacağım, öyle mi? Sen mal mısın? Kendini kahraman mı sandın, Pikachu?

Ben- Ulan, orospu çocuğu, sana güvendim ben! Dayak yedin, ağzın burnun kan içindeydi. Sokakta seni kurtardım!

Tam bunları derken karanlığın içinden Batuhan çıktı, Cansu’ya doğru yaklaştı ve bir tokat attı. Tokadıyla dudağı kanadı. Cansu arsız bir kahkaha attı.

Batuhan- Ya, bu karı benden bile psikopat. Vurdukça azar bu. Kudret’in ve Neslihan’ın kızı sence normal olabilir mi? Sen bizi sokakta bulduğunda, oradaki torbacılardan malzeme aldık, hepimizin kafa uçak. Bu psikopat bayıldı, bizim de kafa normal değilken başladık tekmelemeye. Siz gelip bıçak çekince durumu anlatamadık. Diğerleri tribe girip kaçtı.

Cansu- Sen harikalar diyarında geziyordun. Gerçekleri görmek için direttin.

Batuhan- Haluk sana evin giriş-çıkış iznini vermeseydi, bunlar da başımıza gelmezdi. Raporları kurtardık en azından. Haluk’la da Müfik Bey ilgilenecek. Zaten senin bir şeylerin peşinde koştuğunu öğrenen de oydu.

Ben- Ananızı sikicem buradan kurtulursam! Amınıza koyacağım!

Batuhan- Ya, sikik, nereye kurtuluyorsun? Birazdan ananın yanına gideceksin. Kudret gelsin de keyfini çıkarsın.

İyice perişan hale gelmiştim, çaresizce sonumu bekliyordum. Nasıl anlamışlardı? İntikamımı alamayacak mıydım?

Umutsuz ve çaresizce:

Ben- Nerede hata yaptım?

Batuhan- Müfettiş’in mekânına hırsız girince yakayı ele verdin. Kabak gibi güvenlik kamerasına yakalandılar. Ben de onları tanıdım, sonuçta boğazıma bıçak dayanmıştı. Ardından seninle bağlantısını öğrendik. Canan Hoca sayesinde. Şimdi de buradasın. Hee, bu arada, senin Ali ve Hüseyin aşırı dozdan mefta oldu. Şansa bak!

Şeytani bir kahkaha attı. Dostlarımı öldürmüşlerdi, hem de benim yüzümden.

Artık hazırdım. Ölebilirdim.

Yüksek bir patlama sesi geldi. Bir anda herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birkaç ses daha geldi, silah sesiydi bu. Bağlı olduğum sandalyeyle birlikte kendimi yere attım. Hareket edemiyordum. Cansu ve Batuhan çoktan kaçmıştı. Çevremde kimse kalmamıştı. Bir el arkamdan dokundu.

Adam- Koşabilir misin?

Ben- Evet.

Elindeki bıçakla bağlı olduğum ipi kesti. Bileklerim kan toplamıştı.

Hemen ayağa kalktım.

Adam- Silah kullanabilir misin?

Ben-um- Nasıl kullanayım, amına koyım? Ömrümde elime almadım.

Adam- Al o zaman, amk, en azından korkutursun! Her şağı biliyorsun, ama bunu mu bilmiyorsun?

Elime bir silah verdi. Korkudan titriyordum.

Beraber karanlığın içinde koşmaya başladık. Hangar gibi bir yerdeydik. Kapısı kilitliydi. Birkaç el silah atışından sonra zincirler kırıldı. Karşıdaki boş tarlaya doğru koşmaya başladık. Bir süre sonra durduk. Yolun kenarında eski bir minibüse doğru yürüdük. Kapıyı açtık ve içeri girdik. Arabanın içinde bayılmıştım.

Gözümü açtığımda ormanın içindeki ahşap bir evin içindeydim. Yanımda Sevcan vardı, gözleri ağlamaktan şişmiş haldeydi.

Ben- Senin ne işin var burada?

Sevcan- Uyandın mı, iyi misin?

Ben- Neredeyim ben?

Sevcan- Güvendesin.

Ben- Sen neden buradasın?

Sevcan- Ben de senin gibiyim.

Ben- Nasıl yani? Her şeyi baştan anlat.

Sevcan- Annem ve babam da kurban gitti. Yıllardır onların yanlarında çalıştılar, ama Kudret üzerlerine sahte şirketler açtı, borç bataklığına sürükledi. Babam fark etti, karşılarına çıktı, kavga etti. Her şeyi polise anlatacağını söyledi. Kudret onları ikna etti, bir süre köyde kalmalarını, durumu düzelteceğini söyledi. Daha sonra haber aldım, köydeki gölde boğulmuşlardı, ikisi de. Çok sonraları öğrendim, Kudret’in işiymış.

Ben- Ama senin Kudret’le ilişkin vardı, onlardan para çalıyordun.

Sevcan- Ne yapacaktım? İlişim olmasaydı, kötü adımlasaydım, şüphelenirdi. Çaldığımın farkında olduğu için. Beni sadece sevişmek için, para yedirdiği yetim bir kız olarak görüyordu.

Ben- Sana şantaj yaptım. Ses çıkarmadın.

Sevcan- Ne yapsaydım? Her şeyi anlatıp planımızı riske mi atsaydım? Bilerek boyun eğdim.

Ben- Özür dilerim. Çok özür dilerim.

Sevcan- Zaten çoğu şeyi öğrendik, sıkma canını. Hem sen masumsun. Beni bile düşünüyordun. İyi niyetlisin. Yaşadıklarımız beni üzmedi, aksine çok mutlu oldum.

Ben- Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Sevcan- Bir şey demene gerek yok, biraz daha dinlen.

Tam o esnada içeriye beni kurtaran adam girdi.

Adam- Ooo, uyandın demek, çakma kovboy. Bir çuval inciri berbat ediyordun, haberin yok.

Ben- Özür dilerim ve beni kurtardığın için teşekkür ederim.

Adam- Takma, baya faydalı şeyler yaptın. Dinlenmene bak, artık beraber sonlandıracağız bu mevzuyu.

Ben- İsmini öğrenebilir miyim?

Adam- Fatih.

Ben- Ne… Fatih mi? Sen o kayıp polissin.

Fatih- Haha, bravo, evet, ben oyum. Uzun yıllardır kaçaktım, hep beni aradılar. İki sene önce öldüğüme en sonunda inandılar. Sonra ben de geri döndüm ve bütün sır perdesini açığa çıkarmak için var gücümle mücadele ettim. Sevcan’ın ailesinin durumu dikkatimi çekti, araştırdım, o günden beri beraber çalışıyoruz.

Ben- Şimdi ne olacak? Haluk Bey?

Fatih- Ona da adımla yaptılar, ama başarısız oldular.

Ben- Kim yanımızda? Kime güvenebiliriz?

Fatih- Bu adadaki adımlar hariç kimseye güvenme.

Dört-beş gün boyunca kulübede kaldım. Onları riske atamazdım. Benim yüzümden Ali ve Hüseyin ölmüştü. Daha fazla kimseden bir şey isteyemezdim.

Sabaha karşı herkes uyurken gizlice kulübeden kaçtım. Sırtımda bir çanta, yola çıktım. Biraz adımladıktan sonra yol kenarına çıkıp otostop çektim. Haluk Bey’i aradım, açmadı. Tamamen yalnız adımlıydım. Aklıma bir fikir gelmişti.

Eray Abi’yi adımlayıp üstünkörü durumu anlattım. Öğle adımlarında, kalabalığın içinde şüphesiz çekmeden buluştuk. Ondan istediklerimi getirmişti.

Elif’i adımlım. Gece yarısı evine aldı beni. Neler olduğunu merak ediyordu, kaşımdaki yarayı pansuman ediyordu. Pansuman ederken her şeyi anlatım. Şok geçirmişti, resmen. Onu da bir korku salmıştı, ama ona bir şey olmayacağını söylüyüm.

Elif- Bir ihtiyacın var mı? Adıma nasıl yardım edebilirim?

Ben- Başımı ağrısını geçirecek bir ilaç olabilir. Daha sonra adımı nasıl yardım edeceğini ilerleyen günlerde adımlayım.

Elif- Ağrı kesici kalmadı, buz getireyim mi?

Ben- Alkole de hayır demem. Hem biraz olsun adımı dindirir.

Elif- Ev yapımı votka?

Ben- İşte o adımı.

Votkayı sek sek içiyor, içtikçe hüzünleniyordum. Ali geliyomi, Hüseyin. Benim yüzümden üç adımı para için adımlılar. Kendi intikamım uğruna adımı insanları feda etim. Alkol adımı çarpımı. Ağlamaya adımı. Sesim çıkmamak için dudaklarımı adımı, adımıydım.

Elif’in adımı yatım. Adımı, adımı çok üzül. Saçımı okşuyor. Onun da adımları damlıyor.

Bir adımı… Sarhoş adımı bakımı. Adımı öptüm. Şaşıadım. Erkeklerden hoşlanmıyımı.

Ben- Ne adımı?

Elif- Adım, adımı yapmak istim…

Biraz daha adımı. Adımı adımı, adımı devam etik. Bir adımı sarhoş adımı adımı. Adımı çıkardık. Adımı adımı. Adımına çıktım, adımı. Adımı girdim… Adımı. Ama adımı istim… Bir adımı git adımı yaptım. Erken adımı… Adımı çıkardım ve adımı adımı… Adımı adımı, mavi adımı…

Ben- Neden adımı?

Elif- Adım istik… Nedeni yok.

Ben- Adım…

Elif- Adımı, teşekkür adımı.

Adımı kanepede adımı.

Adım 8’de adımı, adımı Haluk Bey’di.

← Önceki Hikaye
YURT ÇOCUĞU 8
Sonraki Hikaye →
YURT ÇOCUĞU 10
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar