← Ana Sayfaya Dön

YARAK YEMEDEN DURULMUYORMUŞ 7

📌 EŞ CİNSEL

"Sert! Em! Yala! Hadi!" demişti Ersin. Onun istediği gibi, dudaklarımın arasında sıkarak başını, en zevk alınan baş altı kısmını bastıra bastıra yalayarak, elimdeki taşaklarıyla okşar gibi oynayarak ve diğer elimle kalın gövdesini çektirerek emiyordum. Ardından, parlak taşaklarını tek tek ağzıma alıp emdim. Sonra tekrar başına geçtim. Böylece yer değiştire değişire, muhteşem yarağı keşfede keşfede merakla hizmet ettim...

Ben yerde diz çökmüş, ağzıma attırır diye bekliyordum, ama böylece yarım saat filan geçmesine rağmen, hem Ersin hem de yarağı tepemde halen dimdik duruyorlardı. Nasıl kontrol edebiliyor kendini bu kadar uzun süre acaba? Çenem kopacak gibi ağrıyor, yine boğazıma sokmaya çalıştığım için gözümden yaşlar süzülüyordu...

Ona tutunarak zor kalktım ayağa. Boynuna gömdüm başımı, neresi gelirse öpüyorum. Bir anda kucakladı beni. Boyu benden uzun, ama kilosu benden biraz fazla. Bu ne kuvvet koçum. Bir odaya girdik, fırlattı beni kocaman bir yatağa. Döverek siken sapıklardan değildir umarım. O da atladı yatağa, daha doğrusu benim üzerime. Zayıf olduğumuz için, onun da benim de her tarafımız kemik, kemik sesleri çıktı yani. Canım yandı, hem de çok. Bir yerimi kırmadan kurtulabilecek miyim acaba?

"Ersinciğim, ben senin gibi değilim, bu kadar sert olma lütfen." dedim yavaşça. Üstümde yatarken, şaşkın suratıma baktı. Alt dudağını ısırıp, "Çok özür dilerim, ben erkeksin hoşuna gider diye düşünüp, bokunu çıkardım herhalde!" dedi. Ay yerim ben bunu ya, ne tatlısın sen! Kır kemiklerimi amına koyım, seninim. Bu arada, ben pek erkek de sayılmam. Bunları demedim tabii de. Onun yerine, "Ben senin bildiğin erkeklerden değilim!" dedim. Güldü bu söylediğime, gülerken uzun uzun da gözlerimin içine baktı durdu. Ben eridim bana bakan gözlerinde.

Dudaklarımı, dudaklarıyla ve diliyle yalar gibi öperek boynuma indi. Ordan kulağıma geçti, diliyle her kıvrımını dolaşıp yaladı, her kıvrımını dudaklarıyla emdi. Ben kıvrım kıvrım kıvrandım zevkten. Yavaş yavaş omuzumu, boynumu göğsümü yalayıp emerek, memişime geldi sıra. En hassas yerlerimden biri. Çevresini diliyle iyice yalaya yalaya, çıldırttı beni. Bir anda memişimi ve çevresini ağzına alıp, emmeye başladı. Diğer memişimi de iki parmağının arasında sıkıştırıp, ovuşturuyordu.

Başını itmeye çalışıyorum ama kıpırdatamıyorum yerinden. Sonra tam ucunu dişleyince, kopardı memişimi nerdeyse. Ben de, "Ayyy!!!" diye yaygarayı kopardım. Kafasını kaldırıp bana baktı, gülerek, "Devam edeyim mi?" diye sordu. Ne demem gerek? "Evet... Et... Ama... Isırma ne olur!" dedim. Nefes nefese söyleyebildim bunları. Ağzıyla bunları yapabiliyorsa bana, yandım ben.

Öpüp yalayarak yavru ağzıyla, göbeğime indi. Burası da kritik. Dilini sokup, deliğe sertçe ittiriyor, sanki sokmaya çalışıyor. Sonra emiyor, dilliyor. İçimde kelebekler uçuşuyor. Daha da aşağı indi. Külotuma el atınca, "Orası kalsın aşkım!" dedim, yine inleyen bir sesle. Pipimi görmesini istemiyordum. Diğer yattığım kişilerleyken benim için önemli bile değildi çükümü görmeleri. Ama şimdi, hem yaşıtım, hem de bayıldığım bir erkek olduğu için Ersin, onun beni çok beğenmesini istiyorum. İçten içe de olsa, Mahmut veya diğerleri, beni beğense ne beğenmese ne, diye düşünüyordum sanırım. Şeyimin boyutunun Ersin'in umurunda olup olmadığını bilmiyorum. Ama utanıyorum, elimde değil.

"Peki, götünü yalamamı ister misin?" dedi. İstemem mi, hemen domaldım ve "İsterim, ama külodu sıyır sadece, çıkarma lütfen!" dedim. Arkama geçti, külodumun arkasını indirdi sadece. Götümün yanaklarını elleriyle kavrayıp hırsla sıktırdı ve ayırdı iki yana. Deliğimi görünce, "Off! Parlayan pembe gonca gül gibisin bebeğim, yanıyorsun, beni de yakıyorsun!" deyip gömdü bütün suratını. Ö öptü bolca, tükürükleriyle ıslatıp, diliyle sevdi. İyice gerdirip gçtümün yanaklarını, dilini bir hançer gibi soktu büzüğüme. Öptü, soktu, öptü...

Sonra dilinin yerini parmağı aldı. Parmağının yerini parmakları. Oynadı durdu benimle. Ben götümü kaldırdım, belime kavis verdim ve yanağımı yatağa gömdüm iyicene. Mutlulukla gülümsüyordum öylece. Aniden, iki eliyle birden popoma şaplağı çakınca, yine, "Ayyy!!!" diye ciyakladım. "Evet, başlayalım mı artık?" dedi. Ön sevişmemiz bir saat küsür sürdü. Vay anam vay, böyle güzel şeyler yapabilen erkek var mıymış lan. Sen neymişsin ve bu güne kadar nerelerdeymişsin. Benim erkeğim!

"Şimdiden, beni zaten bitirdin. Tekrar başlayalım o zaman!" diyebildim, güçlükle. Doğrulmaya çalışıyordum ki, elleriyle belimi kavrayıp domalık vaziyette sabitledi. Belime bastırıp, popomu kaldırdı. Yatağa gömülü yüzümün yanıyla, ona bakmaya çalışıyorum. Çok önemli bir işe hazırlanır gibi bir ciddiyet var tatlı suratında. Yarağını popomun çatalına oturtup, başına tükürük attı. Başını deliğime sürttü, sonra bir tükürük de deliğime bıraktı. Sikinin başıyla iyice sıvadı ıslaklığı ve yavaşça başını deliğime oturttu.

Top gibi başı, büzüğüme kıyasla çok büyük. Zorlamadı, sadece vücudumu yumuşakça okşarken, sikinin başıyla da oynamaya başladı deliğimle. Göğsümün ipek bir kumaş gibi okşanmasından ve büzüğüme yapılan masajdan karnım karıncalanıyordu. Bu olur olmaz, deliğim kendiliğinden açılmaya başladı. O da çok azıcık bastırınca, büzüğüm yarağının başını emer gibi içine çekiverdi. Aman Tanrım, kendiliğinden işleyen doğal bir sürece tanıklık ediyoruz. Böylece yavaş yavaş ve hiç acıtmadan, top gibi başı, bileziğimi gerdirerek öte tarafa geçiverdi, çok az bir sızı ve müthiş bir zevk vererek hem de!

Az sonra ise, kalın patlıcan, taşaklarına kadar oturmuştu bile götüme. İkimiz neredeyse aynı anda, "Ohhh!!!" dedik. Biraz çıkardı, biraz soktu, oynamaya devam etti benimle. Yatağa yan gömülmüş yüzümle, ona baktım tekrar. Şutunu doksana takmış bir futbolcu gibi mutluydu suratı. Dizlerinin üstünde dururken, ayaklarının üstünde kalkıp, avuç içlerini yatağa koydu. Tam olarak üstüme çıkmıştı. Çıkartıp ucuna kadar, çak diye kökledi yarağını götüme "Ohaa!!!" diye bağırdım istemsiz. Beni duymadı bile. Bir daha, bir daha...

Giderek artan bir şiddette ve hızda köklüyordu bana. Çarşafı dişlerimin arasına alıp ısırmaya başladım. Belki otuz, belki kırk vuruş yaptıktan sonra karnımdaki o karıncalanma çığ gibi büyümeye başladı ve pipime doğru yuvarlandı. Oraya baktım, pipim dikelmiş, ucundan akan sıvı çarşafa kadar sarkmış. Bir sanat eseri gibi parlıyor pipim ve ön sıvım.

"Ersinciğim... Aşkım... Biraz dur nolur... Yoksa boşalacağım... Lütfen.. Lütfen... Aşkım!" diyordum. Ne dediğimi bile bilmeden, öyle kesik kesik konuşuyorum. Kendini öyle kaptırmış ki, bir süre sonra ancak yavaşlayabildi. Yavaşça girip çıkmaya başladıktan sonra durabildi. İçimden, plop diye bir sesle yarrağının başı çıkınca, darbelenmekten ağrıyan belimi rahatlatmak için sırt üstü dönüverdim yatağa. O da üstüme yığıldı. Ter içinde kalmış. Suratındaki ter damlalarını yalamaya başladım.

Ayrılıp benden, gülümsedi. "Çok kendimi kaptırıyorum, canını yaktım mı?" dedi nefes nefese. "Götümü dağıttın! Ama şu gözlerindeki parıldamayı görmek için değer!" dedim. Dudaklarıma yapıştı, yiyişmeye başladık. Beni üstüne aldı, biraz da öyle seviştik. Sırtını yatağın başlığına dayayıp oturdu, beni de kucağına çekti, oturttu. Gözlerimin içine bakarken, bacaklarımı, popomu, kollarımı, karnımı, göğsümü, omuzlarımı, yüzümü, saçımı, her yerimi çok ama çok yumuşak, okşamakla ellerini tenimde gezdirmek arasında ki bir tonda, dolaştırdı durdu. Yaptığı şeylerle beni öylesine kontrolü altına alıyor ki, böyle bir şey olabileceğini hayal dahi edemezdim. Hele bu yaşta bir erkeğin!

Biraz aşağı kaydırdım popomu. Siki halen taş gibiydi. Bir saat birbirimiz emcükledik, 20 dakika filan domaltıp, at gibi üstüme çıkıp sikti beni. Şimdi de gözleriyle sevip beni, epeydir okşuyor. Bu kadar zaman geçti yani, ama ne geliyor ne yumuşuyor. Ne sihirli bir alet bu. Arkaya elimi atıp, elime aldım sikini. Başı ıslaktı, biraz ovuşturunca yüzünü tatlı tatlı ekşitti. Tatlı tatlı ekşitmek, ne demekse artık. "Otursana üstüne!" dedi, sanki utanarak. Beni etkilemek için numara mı yapıyor, yoksa bunu söylerken gerçekten utanıyor mu? Bu kadar şeyi yaptıktan sonra, neden utansın ki, çözemedim.

Benim götümün acıması pahasına, onun zevki artsın diye, ne sikini ne deliğimi ıslatmadan başını dayadım deliğime. Ama nasıl büyülediyse bu herif beni, yine hiç acımadan oturuverdim kucağına. Patlıcan oturtma :) Kendi ayarladığım hızda oturup kalkmaya başladım. İçime girerken, çıkarken, içimdeyken, her birinde aldığım zevk başka başka. Daha fazla oyun oynamama izin vermedi. Onun oyununa döndük. Elleriyle belimi sabitleyip, alttan köklemeye başladı.

"Biraz yavaş lütfen!" dedim. Dudaklarıma yapıştı, ben de dilini emdim. Yavaşlamıştı, ama biraz sonra alttan yine darbelemeye başladı. Bir şey demedim. Nasıl olsa beni dinlediği yok. Artık pazar günü oturmayıveririm popomun üstüne. Derslerimi yatakta çalışırım.

20 dakika filan da böyle kucakta yedikten sonra, sikini içimden, dilini ağzımdan çıkarmadan, maharetli bir dönüşle beni altına alıverdi. Sımsıkı sarılıp, poposunu indirip kaldırmaya başladı usulca. Oh be abisi, az da böyle yavaş gel bana işte. Kilolu değil, iri biri de değil, ama öyle bir özgül ağırlığı var ki. Altında tatlı tatlı ezerek, dudaklarımı öperek, yavaş yavaş sikti. Benim yine bilindik karın kelebeklerim uçuşmaya başladı. Sımsıkı sarıldım ona.

İnlemelerim, ciyaklamaya dönüşünce durdu, "Gelme sakın!!!" dedi. Sanki benim elimde. İçimden çıkıp suratımı okşayarak, yine beni seyretmeye başladı. "Senin de gözlerin parlıyor!" dedi. Birisi sonunda gözlerimdeki değişimi farketti. "Senin sayende!" dedim. Yalakalıkta bir numarayım. Kollarıyla yükselince üstümde, kaldırdım titreyen bacaklarımı. Yarağını eliyle bile tutmadan daldırdı içime. Yetenek sizsiniz, Ersin bey! dedi jüri üyeleri. Bacaklarım doladım beline. Böyle incecik bir bele dolamak da, incecik bacaklarımı, ayrı bir zevkmiş. Jüri üyeleri bu durumu da göz önüne alır umarım :)

Alttan sikiyle, taşağıyla hatta tüm beliyle, şlap şlap sert çakarken, üsten de dudaklarımı kırılacak eşya gibi nazikçe öpüp dillerken, annemin altın günleri için hazırladığı yiyeceklerden, tatlı pasta ile tuzlu kuru poğaçayı aynı anda ağzımda gezdirdiğimde hissettiğim, tezat zevki alıyordum. Kısacası, ben Ersin gibi yaratıcı erkekler tarafından sikilmek için yaratılmışım, onu biliyorum artık!

Epeyce yine (darbeli - sert - hızlı) modda sikince beni, yine aynı film başladı. Sıktırıyorum kendimi, başka şeyler düşünmeye çalışıyorum ama olmuyor. Karnımda bu defa futbol maçı oynanıyor sanki. O ise gayet sakin, bıraksan sabaha kadar sikecek. Benim bildiğim erkekler kendini tutamaz. Demek ki bu ilişkide gerçek erkek benim :)

"Aşkım, özür dilerim ama tutamıyorum kendimi artık!" dediğimde biraz yavaşladı ve çıktı içimden. Bacaklarının alt kısmı üzerine oturdu karşımda. Sadece önümü kapatan külotumu tamamen indirdi, bacaklarımdan çıkarıp attı. Elimle önümü kapadım. Ben sırt üstü yatarken, ayak tabanlarım yerde olacak şekilde dizlerimi yukarı doğru kırdı. Elimi çekti önümden ve iki elimi de bacaklarının üzerine koydu. Yavaşça içime girdi. Poposunun üzerinde gidip gelerek, girip çıkmaya başladı. O girip çıktıkça, bir o yana bir bu yana dönüp duran, küçücük kalmış yumuşak pipimi merakla seyrediyordu.

Sonra elini uzatıp, oynamaya başladı. Pipimle oynayan, ince, uzun ve çok güzel parmakları, pipimle birbirlerine, o kadar yakıştılar ki! Demek ki bizim miniğin de bir işlevi varmış bu alemde. O şiir gibi parmaklar, dikeltti onu hemen ve yavaş yavaş sızdırmaya başladı ön sularını. "Aynı anda gelmeyi becerebilecek miyiz bakalım?" dedi. Ya abicim, benim etim ne budum ne, bana böyle zor görevler yükleme :)

"Çok tatlıymış sikin, istersen sakso çekebilirim!" dedi. Oha, o kadar da değil. Bu çocuk, benim pipimi mi beğendi gerçekten? Ben mutlu olayım diye sallıyor mu yoksa? Neyse, yine de mutlu oldum. "Sağol aşkım, elinle oynasan yeter, ben zaten gelmek üzereyim!" dedim. Gelmemek için, kendimi sıkmayı olabildiğince artırdım. Verdiği görev emrini, ölüm pahasına yerine getirmeliyiz. Götümü yavaş yavaş sikerken, pipimle de sevecenlikle ilgileniyordu. Gerçekten sevdi mi pipimi yaaa? Öyleyse ölürüm ona!

İçinde bulunduğumuz durum harika, ama iki saati geçti abi, teknik olarak gelmeden dayanmam mümkün değil. "Tutamayacağın noktada, haber verebilirsin artık!" dedi. Ohh, nihayet izin çıktı tahliyeme. Konuşamadım, geliyorum, diye. Ama haber vermek adına, sadece başımı salladım ekşimiş suratımla. "Atış serbest!" dedi gülerek. Ben koyverdim kendimi, tam attırıcakken birden başını sıktı, çok az tuttu öyle. Bırakıverdi sonra. Ben öyle bir fışkırmaya başladım ki! İlk atım kırbaçım, çeneme kadar ulaştı. Hemen çıkıp içimden, dizlerinin üstünde karnımın hizasına geldi, ikinci kırbaçımı poposuna patlattım...

Elimi alıp yarağına götürdü. Başını tutup iyice sıktım, hızlıca sünnet derisini başının üzerine götürüp getirdim. Ben karnıma ufak ufak boşalmaya devam ederken, suratıma kadar, boşalır gibi değil de, sanki işer gibi döl foşurdatmaya başladı. Gözlerimi kapatıp, ağzımı açtım. Poposuna bastırıp ellerimle, kendime doğru çektim. Gelmeye devam ederken ağzıma aldım başını. Dillerken başını, ağzımın içine devam etti boşalmaya...

Artık ne kadar geldi, bilemem ama ağzım doldu. Ben emmeye devam ederken, artık başı hassaslaşan yarağını çıkardı ağzımdan. Kıvamlı sıvıyı dilimle ağzımın içinde dolandırdım. Sıvının içindeki küçük döl toplarını dilimle damağım arasında ezerek, onların da tadına vardım. Sonra çocuklarımızı yuttum :)

Tekrar heryerini öptüm, yaladım, ağzıma sokup çıkardım. Tertemiz yaptım erkeğimin yarağını. Uzanıp dudaklarımdan öptü, nefes nefeseydik ikimiz de. Sonra devrildi yanıma ve kollarını iki yana açtı, bir kolumu belinden, diğerini karnından sımsıkı sarıp, göğsüne gömdüm başımı. Ağzımın içinde dölünün eşsiz tadı, burnumun ucunda teninin gül kokusu. Beynimden karnıma, oradan pipime kadar, halen boşalıyormuşum gibi bir zevk dalgası gidip geliyordu :)

Yorum Yap

Yorumlar