A: "EĞER İÇİMİ DOLDURMAZSAN BENİ BİR DAHA GÖREMEZSİN." Şaşırmadığımı söylesem yalan olurdu. Benden bir çocuk istemesi garipti. Acaba ablama bir çocuk vermeli miydim? Diğerlerine ne diyeceğiz? Ya çocuk engelli doğarsa? Aklımda deli sorular.
B: "Abla yapamam. Seni aghhh" Ben konuşurken kafasını omzuma yaslayıp dişledi. "Abla lütfen kalk üstümden." Geri çekilip bana baktı. Artık üstümde zıplamıyordu.
A: "Beni istemiyor musun Ali?"
B: "Hayır abla seni çok istiyorum ama çocuğumuzun olması... yani çok yanlış bir şey bu."
A: "Eğer Cennet'e çocuk vereceksen bana da verceksin Ali. Senin için hiç kimseyle görüşmüyorum. Bu zaman kadar sen ve eski sevgilim dışımda kimse görmedi beni. Ben kendimi sadece sana adadım. Lütfen." Biraz daha düşündüm olanları ama bu olamazdı. Kafamı iki yana salladım. "Se- sen bilirsin. İşini bitir o zaman." Tekrar git gel yapmaya başladım. Ablam kafasını tekrar omzuma yaslamış öylece bekliyordu. Biraz sonra boşalmaya yakın olduğumu hissettim.
B: "Geliyorum abla." Kollarını bana iyice sarıp bacaklarıyla kilitlenmeye başladı. "ABLA HAYIR. KALK ÜSTÜMDEN." Artık engelleyemezdim olacak şeyi. Spermlerim, rahmine doğru fırlarken zevk almaya baktım. Gariptir ki normalden biraz daha fazla zevk aldım o an. Biraz sonra boşalmam bitti. Ablam hâlâ sıkı sıkıya bana sarılıyordu. "Abla.... bu yaptığın affedilemez. İN ÜSTÜMDEN" Aniden irkildi. Kafası hâlâ omzumdaydı.
A: "Ali lütfen beni bırakma. Seni çok seviyorum." Omzuma yasladığı kafasını elimle tutup kaldırdım. Gözlerinden yaşlar akıyordu.
B: "Bunu annemle konuşacağım. Ona göre hareket edeceğiz. tamam mı?"
A: "Anneme söylersen ben biterim."
B: "Bunu az önce düşünecektin." Biraz sonra eve vardık. Poşetleri alıp kapıya gittim. Arkamdan koşturup poşetlerden birini çekiştirdi.
A: "Yardım edeyim mi?"
B: "Sen, ilk önce kendine yardım et." Kapıya vardığımda anahtarla açmasını bekledim. Yanıma gelip bana sarıldı.
A: "Beni affedecek misin? Ben sensiz yapamam Ali."
B: "Poşetler çok ağır abla. Kapıyı açar mısın?"
A: "Ama Ali böyle yapma."
B: "Abla hadi!" Geri çekilip anahtarını çıkardı. Kapıyı açtığında geçmeme izin verdi. Ben de geçip eşyaları mutfağa taşıdım. Annem ve Cennet, bizi görünce havuzun yanındaki şezlonglarından ayrılıp yanımıza geldiler.
E: "Hoş geldiniz."
B: "Hoş bulduk."
C: "Biraz hızlı geldiniz gibi."
B: "Markete gidip geldik. Ne kadar zaman geçmesini isterdin?" Sert üslubuma karşı biraz afalladı.
C: "......"
B: "Ben de öyle düşünmüştüm." Onları orada bırakıp yatak odasına çıktım. Yolda Yağmur'a selam vermek için odasına girdim. Oda boştu. Etrafa bakındım biraz. Masada duran bir şey dikkatimi çekti. Daha önceden gördüğüm bir şeydi bu. Bu Yağmur'un vibratörüydü. Demek ki azgın sahibem onu buraya getirmiş. Hemen cebime atıp odama geçtim. Duşumu alıp bilgisayarımı masaya kurdum. Mailleri kontrol edip işlerimi hallettim. Yanıma 3 saat boyunca kimse gelmedi. Ben de dışarı çıkmadım zaten. 3. Saatin sonunda odanın kapısı çalındı. "Gel!" Kapı açıldı. Annem odaya girdi. Ardından ablam. Gözlerimi sadece ablama kilitleyip bakıyordum. O ise benden kaçınmaya çalışıyordu. "N'oldu?"
E: "Azra özür dilemeye geldi." Sinirim bozulduğu için gülmüştüm.
A: "A.. Ali özür dilerim." Gülmem kahkaya dönüştü. Biraz sonra sakinleşip ikisine baktım. Ablam kafasını yere gömmüş. Annem de bana bakıyordu.
B: "Başka bir şey yoksa çıkabilirsiniz."
E: "Başka bir şey daha konuşacağız.."
B: "Dinliyorum."
E: "Azra'nın dediğine göre. Çocuğu çok istiyormuş." Acaba doğru mu duydum diye bir an düşündüm.
B: "Anne, siz ciddi misiniz?"
E: "Dediğine göre başka kimseyi istemiyormuş.... sadece.. sadece senden bir çocuk istiyormuş." Aniden ayağa kalkıp ablamın yanına yürüdüm. Annem, ablamın önüne geçti.
B: "Anne dövecek hâlim yok ya. Çekil!" Annem, tereddüt etse de ablamın önünden çekildi. Ablam, kafasını eğmiş yere bakıyordu. Yanına biraz daha yaklaşıp elimi çenesine attım. Bana bakmasını sağladım. Gözlerini benden kaçırıyordu. "Ablacım... seni çok seviyorum ama dediğin şey akıl alır gibi değil."
A: "Yap... yaptığımız şey çok mu akıl alır bir şeydi?"
B: "Hayır değildi tabiki.... ama benden bir çocuk... tamam ben de isterim ama ya çocuk hasta doğarsa . Hem insanlara nasıl açıklamayı planlıyorsun?"
A: "Eski sevgilimden derim."
B: "Bilmiyorum.. aklıma yatmıyor. Böyle bir konuşmayı yapmamız bile saçma aslında. hem sen nasıl ikna oldun buna anne?"
E: "Ben kızımı tanıyorum. Şu ana kadar bir kere tek yanıma gelip bir şey istemek için ağlamıştı. Bu da ikinci oldu."
B: "İlki neydi?"
E: "Özel bir şey. Sen boşver!"
B: "Cennet'e ne diyeceğim ben?"
E: "Bilmek zorunda mı?"
B: "Anne, Cennet ileride benim karım olacak. Benden bir çocuğun olduğunu bilmeye hakkı yok mu sence?"
E: "Zamanla söyleriz. İlk önce bizi öğrenir. Sonra onu da söyleriz."
B: "Aramızdaki ilişkiyi biliyor zaten."
E: "NE! Beni biliyor mu?" Kafamı sessizce salladım. "Diğerlerini?"
B: "Her şeyi biliyor."
E: "Ne? Nasıl öğrendi?"
B: "6. His olsa gerek."
E: "Ben nasıl bakacağım onun yüzüne şimdi."
B: "Sen bir de beni düşün. Sen bir kişiyle tek yaptın. Ben evdeki herkesle yaptım." Annem, kendini koltuk kanepesine atıp öylece kaldı. Ablama bir daha döndüm. "Abla." Kafasını yerden kaldırıp tekrar bana baktı. Kızıl saçı yüzüne gelmişti. Elimle saçını yüzünden uzaklaştırdım. "Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun bilmiyorum... ama bildiğim bir şey varsa o da bizim hep birlikte olacağımızdır. Bu evin 4 kadınıda benim her şeyim. Eğer benim çocuğumu istiyorsan sende kalabilir." Gülümsediğimde o da gülümseyip bana sarıldı. Kollarımı etrafına geçirip ablama sarıldım. Kafasını öptüm. "Tek bir şartım var. Cennet bunu şimdilik bilmeyecek."
A: "Asla söylemem. Sen istemeyene kadar kimseye söylemem."
B: "Umarım çocuğumuz sağlıklı doğar." Bana daha sıkı sarıldı.
A: "Umarım senin kadar yakışıklı olur."
B: "Hey hey. Çocuğumuzu bu işe katmayacaksın değil mi?"
A: "Bilmem.. belki o da bizim gibi sapık olur." Dedikten sonra ikimizde güldük. Geri çekildiğimizde anneme baktım. Hâlâ yatağın önündeki oturakta oturuyordu. Ona baktığımızı gördü.
E: "Siz nasıl bu kadar sakinsiniz?"
B: "Çünkü biliyorduk."
E: "Azra?" Ablam kafasını sallayınca annem daha da şok oldu. "Bana niye söylemediniz?"
B: "Her şey çok yeni oldu anne. Söyleyecek zamanımız olmadı." Annemin yanına oturup kolumu omzuna attım. "Hem sen de bir çocuk istemez misin?" Elerinin arasına aldığı kafasını bana kaydırıp öldürücü bir bakış attı. "Tamam tamam şaka yaptım. Sen de hiç anlamıyorsun şakadan be."
E: "Ben neyin derdindeyim sen ne diyorsun!"
B: "Bunu bu kadar dert etmene gerek yok anne.. niye biliyor musun?" Annem kafasını iki yana salladı. Kulağına biraz daha yaklaştım. "Çünkü Cennet de bizimle aynı."
E: "Bir dakika. Nasıl aynı?... yoksa o da mı?"
B: "Teyzesiyle." Annem olayın şokuyla olanları düşünürken merdivenlerden sesler gelmeye başladı. Hemen oradan kalkıp masaya oturdum. Bilgisayarla ilgileniyormuş gibi yaparken hiç beklemediğim bir mail düştü önüme. Çok saniyelik bir tesadüftü. Mail, Amerika merkezli ünlü yapım şirketlerinden olan W şirketindendi. Gelen maile baktığımda M şirketiyle iş birliği yapmaktan memnun olacaklarını 3 gün sonra şirkete gelmek istediklerini söylüyordular. O an istemsiz bir zafer çığlığı attım. Bizimkiler ne olduğunu anlamaya çalışırken odaya Cennet girdi.
C: "Aşkım bir şey mi oldu?" Annemle ablama sarıldım. Onları sıkı sıkı sardıktan sonra Cennet'in yanına gidip dudaklarına yapıştım. Beni itmeye çalışsada gücü yetmedi. Biraz sonra geri çekildim.
B: "İkinci bir zıplama yaşıyoruz aşkım."
C: "Ne zıplaması?" O sırada ablam ve annem bilgisayara bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Cennet'in elinden tutup gelen maili gösterdim. "Sen şakasın?"
B: "Hiç sanmıyorum. Eğer bu anlaşma sağlanırsa direkt dünya pazarına açılacağız."
C: "Hem böyle bir yapımcı şirket ile olan antlaşma Türkiyede de dikkat çeker. Tüm gözler üstümüzde olacaktır."
B: "Aynen öyle."
A: "Ne olduğunu açıklar mısınız?"
B: "W şirketini biliyor musunuz?" İkiside kafasını iki yana salladı. "Boşverin siz. Çok önemli bir fırsat geldi." Gelen maile dönüt yaptım. O sırada ablam ve annem odadan çıkmıştı. Cennet, arkamda dururken omuzlarımı sıkıp masaj yapmaya başladı. "Niye geldin canım, bir şey mi lazım?" Omzumdaki eller sıkmayı bırakmıştı. Yavaşça nefesini daha yakınımda hissetmeye başladım. Kulağımın yanına gelip konuştu.
C: "Asıl ablan ve annen burada ne yapıyordu?"
B: "Sanane." Omuzumu sıkmaya başladı. "Hahaha... Öyle canımı acıtabileceğini mi sanıyorsun?" İki elini de tutup omuzlarımdan ayırdım. Ayağa kalktığımda kollarını ters kelepçe yapar gibi birbirine kenetleyip tek elimle tutmaya başladım. Diğer elimi de göğüslerine attım. "Canını acıtmamı ister misin?" Ben bunu söyleyince kafasını yukarı aşağı sallayıp kalçasını sikime bastırdı. "Hmm. Canını şu an acıtmak isterdim ama meşgulüm." Memesini sıkıp kollarını bıraktım. Bana dönüp nefesini verdi.
C: "Ben ıslandım ama.."
B: "Sıkıntı yok. Yazın sıcağı seni kurutur."
C: "Sen, arabada ablanla yaptın değil mi?"
B: "Bilmem. Yaptım mı?"
C: "Pislik.. o ablana söyle. Benden daha iyisi olamaz."
B: "İstersen sen söyle."
C: "Yok. Ben söylemem." Kafasını çevirip kapıya doğru ilerlemeye başladı. Elini tutup kendime çevirdim. İstekli gözlerle bana baktı. Dudağına bir öpücük kondurdum.
B: "Seni sikmemi ister misin?"
C: "Evet."
B: "Seni sikmem için yanında ablamın da olması gerekiyor."
C: "Ablan mı, Ablan ne alaka?"
B: "Beni istiyorsan ablam ile birlikte yanıma geleceksin."
C: "Ben istemiyorum Ali."
B: "O zaman yapabileceğim bir şey yok."
C: "Ama.... bu yaptığın hiç komik değil Ali" Kafamı iki yana salladım. "Hem ablan ile olan ilişkine ben henüz onay vermedim." Tuttuğum elini sıktım.
B: "Sence bu umrumda mı Cennet? Ben bu ev için en iyi olan şeyi düşünüyorum ve en iyisi için tek bir yol var. O yolda bundan geçiyor. Beni istediğin zaman ablamla konuş. Onu ikna edersen beni de ikna etmiş olursun."
C: "Ama.. Ali..."
B: "Duyamıyorum seni?" Kafasını yere eğip biraz düşündü.
C: "Tamam." Elini bıraktığımda biraz orada bekledikten sonra odadan çıktı. Ben de masama oturup çalışmaya devam ettim. Akşama kadar çalıştım. Biraz sonra merdivenlerden ses gelmeye başladı. Sonra kapım açıldı. Yağmur gelmişti.
Y: "Yemek hazır köle. hadi gel."
B: "Güzelim sen bir gelsene buraya."
Y: "Ne diyeceğini unuttun herhalde." Ayağa kalkıp yanına gittim. Altına bir şort giymişti ve tüm götü açıktaydı.
B: "Ben hiçbir şey unutmadım ama sen bir şeyi unutmuş olabilirsin.
Y: "Neyi?" Yağmur'un oyuncağını cebimden çıkarıp gösterdim. "Bir dakika, sen onu nerden buldun?"
B: "Normalde bunun burada olmaması gerekiyordu gibi. Ne dersin?"
Y: "Nasıl yani?"
B: "Sanki ben bunu evde dolabının içinde görmüştüm. Bunun burada ne işi olaki?"
Y: "Bana ver onu. Odama izinsiz girmemeliydin."
B: "Açıkta bırakmasaydın benim premsesim." Elime doğru atıldığında elimi geri çekip Yağmuru diğer kolumla sardım. Vibratörü şortunun içine soktum. "Hey köle dur. Ihhh"
B: "Yemek yerken bunu o amından çıkarmayacaksın tamam mı? Hem bu andan itibaren artık bana karşı bir tehditin kalmadı. Herkes her şeyi biliyor."
Y: "Bana itaat edeceksin." Vibratörün kumandasını da cebimden çıkarıp Yağmur'un görevileceği bir yere getirdim. "Ali ıhhh." Çalıştırdığımda ani bir titreme yaşadı. "Ali kapat şunu."
B: "Bütün yemek boyunca üstünde kalacak... ve ben izin verene kadar çıkarmaycakasın."
Y: "Sen bana emir verhmmm" İkinci dereceye yükselttiğimde sesi tekrar bölünmüştü.
B: "Duyamadım."
Y: "Tamam. Yemek boyunca takılı kalacak."
B: "Normalde kaçıncı derecede kullanıyorsun, bir de ne sıklıkta kullanıyorsun?"
Y: "He.. hep kullanıyorum."
B: "Vay vay. Seni azgın. Ondan dolayı geçen yemek çatalın aniden düşmüş olsa gerek." Kafasını yukarı aşağı salladı.
Y: "Genelde 2. Derecede kullanıyorum. Lütfen daha fazla arttırma. Dayanamam"
B: "O kadar da cani değilim merak etme."
Y: "Bırakabilir misin beni?" Kollarımı gevşettiğinde çıkıp bana baktı. Gözlerinde ateş vardı. "Az önce dediğin şey hakkında. Herkes biliyor derken neyi kastettin."
B: "Diyorum ki artık bana karşı bir kozun kalmadı balım. Herkes beim ne boklar yediğimi biliyor."
Y: "Yalan"
B: "İnanmak sana kalmış.... ama o vibratörü bu yemek boyunca çıkarmayacaksın."
Y: "Tamam anladım." Yağmur, odadan çıktığında bilgisayarı kapatıp ben de çıktım. Merdivenlerden inerken aklıma kumanda geldi. Modu 3. Seviyeye çıkardığımda Yağmur, ani bir çığlık atıp korkuluklara tutundu. Annem mutfaktan görüp yanına koştu. Ben de merdivenlere doğru rol icabı koştum.
E: "Yağmur, kızım iyi misin?" Ben yanına geldiğimde annem merdivenleri tırmanıyordu.
B: "Bir yerini incittin mi?"
Y: "Yok ya sadece ayağım ıh kaydı."
E: "Dikkat et kızım. Hep terliksiz geziyorsunuz ondan oluyor." Annem mutfağa geri giderken ben Yağmur'un yanındaydım.
B: "Yardım lazım mı Yağmur?"
Y: "Piç"
B: "Bir şey mi oldu, bana niye kızıyorsun?"
Y: "Onu ortada bıraktığım için beni pişman etme."
B: "Böyle daha fazla zevk almıyor musun? Arada yükseliyor falan."
Y: "... Yani.. zevk alıyorum ama hep zevk alacak şeyler mi yapacağız. O zaman burada yatır sik beni." Gözlerine baktım. "Sen şimdi onu da yaparsın. Bak! 3 fazla hem 2 neyine yetmiyor!"
B: "Tamam indiriyorum 2'ye." Dediğimi yapıp merdivenlerden beraber indik. Mutfağa giderken balkona doğru baktığımda Cennet, ablamın yanındaki şezlonga uzanmıştı. İstemsize gülümseyip mutfağa girdim. "Yemeği nerede yiyeceğiz?"
E: "Siz gittiğinizde ben baktım. Dışarda bir masa var. Orada yeriz." Eşyaları taşımak için balkona çıktığımda Cennet'in camın arkasından buğulu gelen sesi kesilmişti. Yemeği masaya taşırken gözüm onlardaydı. İkiside beni izliyordu. Eşya taşıma işlemi bittiğinde yemeğe oturduk.
B: "Herkese afiyet olsun." Yemeğe başladığımzda gözüm Yağmur'daydı. Baş köşede oturuyordum. Bana yakın sağ tarafımda Yağmur oturuyordu. Elimi dikkatlice cebime atıp vibratörün modunu yükseltip hemen geri indirdim. Bunu Yağmur, ağzına tam kaşığı götürdüğü sırada yapmıştım ve az kala yemeği döküyordu. Bana pis bir bakış atıp gözlerini 'yapma' dercesine açtı. "Eeee güzellerim, ne bu sessizlik?"
E: "Ayy içim karardı cidden. Biraz konuşun ya."
A: "Ben yoruldum bugün ya."
C: "Benim de başım ağrıyor biraz."
B: "Yağmurcum senin bahanen ne?"
Y: "Benim bahanem yok. Siz konuşmayıncahhmm öhm öhm." Herkes Yağmur'a bakmıştı.
E: "İyi misin?"
Y: "Evet teyze. Boğazıma takıldı da." Masanın altından bacağıma hafifçe vurdu. Yemeğin geri kalanı bir iki kere daha böyle yaptım. Yemekten ilk kalkanda Yağmur oldu. Balkondan içeri girerken vibratörü son moda verdim. Uzakta da olsa hareketleri seçiliyordu. Elini kapıya attığında çevirecek gücü kalmamıştı. Öylece bekledi biraz. Ben de izin alıp kalktım. Kapıya vardığımda vibratörün sesi duyulacak kadar kuvvetliydi.
B: "Ne oldu Yağmur kapıyı mı açamadın yoksa?" ben bunu söylerken vücudu zaten titriyordu.
Y: "A... Ali, kkıs şu ahhh" Kısık sesli bir çığlık atıp bacakları kaymaya başladı. Tutup dengede kalmasını sağladım. İki eliyle de bana sarılıp titremeye başladı. Bir eliyle hızlıca vibratörü amından çıkarıp yere atmıştı ama vücudu yere düşen oyuncaktan daha fazla titriyordu. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama artık kuzenimi taşımaktan kollarım yorulmuştu. Biraz sonra durulduğunda zor da olsa ayakları üstünde durmaya başladı. Gözlerime baktığında cidden azgın olduğunu seçebiliyordum.
B: "İyi misin?"
Y: "Çok güzeldi bu. Yani siksen bu kadar zevk almazdım herhalde."
B: "Büyük konuşuyorsun. Seni gerçekten sikmedim ben. Zaten bir kere tek yaptık."
Y: "Şu oyuncağı alsana." Hâlâ titreyen vibratörü elime aldığımda ne kadar kuvvetli olduğunu fark ettim.
B: "Bu ne lan. Bu adam öldürür." Hemen kapatıp burnuma götürdüm. "Hmmm amın iyiymiş. Unutmuştum seni." Tadına baktığımda baskın olarak güzel bir tat vardı ama hafif tuz tadı da ardından gelmişti.
Y: "Emin ol diğerlerinden daha iyidir."
B: "Hm pek sanmıyorum." Kapıyı açıp içeri girdiğimde peşimden geldiğini duydum.
Y: "Hey dur bakalım. Eğer şimdi beni sikersen kontrolü sana bırakırım." Arkamı dönüp kollarımı göğsümün altında birleştirdim.
B: "Kontrol hep bendeydi zaten."
Y: "Sadece sende olacak. İstediğin gibi sikeceksin beni."
B: "Temizlen. Birazdan odana gelceğim."
Y: "Duş mu?"
B: "En güzel hâlin nasılsa öyle olmanı istiyorum."
Y: "Hıh ben hep güzelim bir kere."
B: "Göreceğiz." Yukarı çıkıp lavaboya girdim. Biraz sonra çıktığımda Yağmur kapıdaydı. Beni sürükleyip kapıyı kapattı. "Burada mı yapmak istiyorsun?"
Y: "Evet."