B: "Erken gibi aslında."
E: "Daha ne istiyorsun oğlum. İkinizde birbirinizi seviyorsunuz. İkinizde aklı başında insanlarsınız."
B: "Ben yeterince kızlarla takıldığımı düşünmüyorum."
E: "Bak sen beyefendiye. Evde üstünden geçmediği insan kalmamış hâlâ yeterli değil diyor. Sizi basmasam kuzeninle yaptığını bilmeyecektim."
B: "O çok istedi ben de verdim anne. Senin gibi." Hafif sinirle karışık bir şekilde gülüp koluma vurdu.
A: "Geldimmm." Ablam evden çıkınca annemin yanından ayrılıp valizleri arabaya götürdüm. Hepsini içine yerleştirince bagajı kapattım. Biraz sonra Yağmur ile Cennet'de evden çıktı. Herkes arabaya atlayınca yola çıktık. Havalimanına varana kadar muhabbet ettik. Muhabbet sırasında telefonum çaldı. Müzik kesilmişti. Arabaya bağlı olan telefonuma baktığımda arayanın Melek Hanım olduğunu gördüm. Telefonu arabaya bağlı bir şekilde açtım.
B: "Alo Melek Hanım."
M: "Merhaba Ali Bey. İstediğiniz çalışanların hepsini aldık. Zaten maaşı sizde. Sadece bir şey sormalıyım. Siz ne zaman şirkete geleceksiniz?"
B: "Dediğim gibi Melek Hanım. Ailecek tatile çıkıyoruz ve en az 1 ay boyunca olmayacağım. Zaten Cenk ve Zafer Bey'e her şeyi ilettim. Tüm süreçten haberleri var. Ekibe yönlednirmeyi onlar yapacaklar. İkisine de güveniyorum."
M: "Onu demiyorum Ali Bey. Hani eşim hakkında konuştuğumuz mesele vardı ya?"
B: "Ben öyle bir şeyi istemiyorum Melek Hanım. Başka bir şey yoksa kapatalım."
M: "Siz bilirsiniz." Telefonu kapattığımda alnımdan akan terleri fark ettim. Yanımda oturan Cennet'e baktığımda beni öldürecekmiş gibiydi.
C: "Ne istiyor bu kadın?"
B: "Boş konuşuyor ya."
C: "Ali! Sana ne istiyor diyorum."
B: "Daha sonra konuşalım mı?"
C: "Sonra sorarım ben hesabını senden!" Biraz sonra arka tarafımdan bir sıkılma hisettim. Ablam, kolumu sıkıyordu.
B: "Aghh" Aynaya baktığımda gözlerimiz kesişti. Annem de yanındaydı. İkiside bana bakıyordu. Ablam, gözünü kısıp kafasını salladı. Sanki 'sen ne haltlar karıştırıyorsun' demek istiyordu.
Yağmur: "Ali, iyi misin!" Sesinde bir ima vardı. O an fark ettiğim şey şu oldu. Bu kadınlar, eğer onları ilgisiz bırakırsam beni yer bitirirlerdi. Yolun geri kalanında müzik dışında çok az konuşuldu. Havalimanına vardığımızda uçağı beklemeye başladık. Bekleme koltuklarında oturduğumuz sırada Cennet, ayağını sallıyordu. O kadar uzun sürdü ki başım patlayacak gibiydi.
B: "Aşkım, şunu yapmasan." Durup ayağa kalktı.
C: "Bir lavaboya gelsene." Bunu söyleyip gitti. Bizimkilere döndüğümde ablamla annem telefona giriyordu, Yağmur ise omzunu silkti. Ayağa kalkıp Cennet'in peşinden gittim. Lavaboların olduğu koridora vardığımda Cennet, kollarını göğsünün altında birleştirmiş beni bekliyordu.
B: "Yanlış bir şey mi yaptım Cennet, Ne bu öfke?"
C: "Bence niye öfkelendiğimi biliyorsun. Melek'in ne denli bir..... sürtük olduğunu ikimizde biliyoruz."
B: "Ben bilmiyorum."
C: "Öğretmiştir o sana. Eğer o kadınlar yakınlaştığını bir göreyim seni deşerim."
B: "Hayırdır ne bu tehditler? Alt tarafı işe birilerini alacaktım. Onun için konuştuk."
C: "Siz başka şeylerde konuşmuşsunuz. Onları irdeleyelim istersen." Cennet'in konuşması bittiğinde Yağmur arkamdan seslendi.
Y: "Uçağa alımlar başladı. Hızlı gelin." Yağmur gittiğinde Cennet'e yaklaştım. İki kolumu iki tarafa doğru açtım.
B: "Sence ben senden daha güzel, özel, her bakışıyla benim içime işleyen bir başkasını bulabilir miyim? O gözlerle bana öyle sinirli bakmanı istemiyorum. Hem 50 yaşında kadını ben ne yapayım, Burada gencecik sen varken ona mı gideceğim?" Biraz daha yaklaştığımda geri çekildi.
C: "Henüz affetmedim seni." Kollarımla sıkıca sardım.
B: "Naz yapma hadiii."
C: "Bir daha görmeyeceğim tamam mı?"
B: "Bir şey yapmadım ki ben. Sadece bana yakınlaşmaya çalıştı ben de reddettim."
C: "Sana olan güvenim sonsuz bunu biliyorsun. Sadece o kadından uzak dur. Herkesi kara delik gibi içine çekiyor." O da bana sarıldı. Biraz sonra ayrılıp uçağa geçtik. Uçak yolculuğundan sonra Fethiyeye inişi yaptık. Havalimanında, önceden internet üzerinden kiraladığım elektrikli arabayı alıp evimize doğru yola çıktık. Ev, iki katlıydı. Kocaman bir salonu ve onun yarısı kadar olan bir balkonu vardı. Odalardan 2'si giriş katında 4'ü üst kattaydı. Genişçe mutfağıyla bizim evimizden bin kat daha güzeldi. Balkondan gördüğün deniz manzarasının tarifi yoktu. Gözlerimle görmek için sabırsızlanıyordum. Arabayı evin önüne park edip indiğimde fark ettiğim şey buranın herkesten uzak sessiz bir yer olduğuydu.
A: "Burası çok güzel." Herkes evin eşsiz mimarisine karşı büyülenmişti. Valizlerimizi çıkarıp eve geçtik. Evi kiralayan adamdan özel olarak 5 anahtar bırakmasını ve hepsini biz gelmeden 30 dakika önce kapının yanındaki vazonun altına bırakmasını istedim. Dediğimi yapmıştı. Vazonun havada olduğunu görünce elimdeki valizleri bırakıp tüm anahtarları çıkardım.
B: "Evet arkadaşlar. 5 kişi 5 anahtar." Herkese anahtarlarını verdim. "Bildiğiniz gibi 1 ay boyunca buradayız. Bazen yalnız çıkmak isteyebilirsiniz. Tek bir şartım var. Tek başınıza çıkacaksanız eve gece 00.00'dan önce geleceksiniz. Geç gelenler için küçük bir cezam var. Canınız yanacaktır ona göre davranın." Yağmur, herkesin arkasından kimsenin görmeyeceği şekilde orta parmağını ağzına soktu. Görmezden gelip kendi anahtarımla kapıyı açtım. "Siz geçin ben valizleri taşıyacağım." Herkes içeri geçip etrafı gezmeye başladılar. Ben ise elimdeki 2 valizi içeri koyup diğerlerinin beraberinde getirdiği valizleri de taşıdım. Tüm işler bitince evin içine girip derin bir nefes aldım. Üst kattan ablamın çığlığını duydum. Merdivene en yakın odadan çıkıp korkuluklara asıldı.
A: "BU ODA BENİMMM" Evin içine göz gezdirdiğimde ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Annem, mutfağa girmiş etrafına bakınıyordu. Mutfak dediğime bakmayın evin içi ne kadar güzel olsada garip bir mimarisi vardı. Tüm ev bir salon gibiydi. Girince ortada bir koltuk takımı ve karşısında televizyonun olduğu kocaman bir salon gibiydi. Mutfak, ayrı bir oda değil salonun parçasıydı. Elimdeki iki valizle ilerledim. Yağmur, alt odalardan birinden çıktı.
Y: "Alt kat iyiymiş. Ben burada kalayım."
B: "Valizin kapının önünde."
Y: "Birazcık zahmet olacak ama efendinin valizinide getir yani."
B: "Yağmur sen kaşınıyorsun."
Y: "Bağırayım mı burada.... çabuk valizimi getir." Sinirim tavan yapsada kendimi kontrol edip girişe gittim. Elimdeki valizleri Yağmur'un yanında bırakıp kapıdan onun valizini ve bir valizi daha alıp geldim. Yağmur'un valizini önüne bıraktım.
B: "AL"
Y: "Efendine karşı daha kibar olman gerektiğini öğretmedim mi ben sana!" Öffleyip valizi odanın içine götürdüm.
B: "Yeterli mi bu kadar?" Yağmur, elini dudağının üstüne getirip düşündü.
Y: "Şu anlık yeter... ama bana yaptığın saygısızlığın bedelini ödeyeceksin." Bir şey demeden odadan çıktım. Bunlara göz yummuş olmamın sebebi Yağmur'un annem ile olan bir geceye ait videosunun olmasıydı. Annemle geçirdiğim ilk geceden sonra beraber bir gece daha geçirmiştik. O gün videoumuzu çekip internete atmakla tehdit etti. İstediği şey ise kölesi olmamdı. Yapacak bir şeyim olmadığı için dediğini yapıyordum. Annemin ve ablamın valizini sırtlanıp üst kata çıktım. İkisini orada bırakıp kendi valizlerimizi taşımaya başladım. Yukarı çıkarken annem arkamdan geldi.
E: "Sence hangi odada kalayım?"
B: "Benle Cenet yatak odasında kalırız. Bence sen en uzak odada kal."
E: "Ablanla yakın olacağız ama.." Merdivenin sonuna vardığımızda valizleri bırakıp anneme döndüm.
B: "Anne, artık bırak bu şeyi. O da senin çocuğun."
E: "Şu an onu affetmem zor. Ne kadar konuşsakta onun yüzüne bakamıyorum."
B: "Artık üzülmenin, utanmanın bir anlamı yok. Bizden başka kimsemiz yok. Hep birlikte yaşamalıyız. İleride bu durumu Cennet'e de anlatırız. Sorun biter."
E: "Ya Cennet bizi kabul etmezse?"
B: "Edecektir..." Anneme sıkıca sarılıp Cennetle kendi valizimi yatak odasına götürdüm. Cennet, yatakta yüz üstü uzanmış iki kolunuda yatağın üstünde gezdiriyordu. "Beğendin mi?"
C: "Hıh, he evi mi? Ev çok güzel ya. Hatta aşık oldum desem yeridir. Keşke hep burada kalabilsek."
B: "Her yaz kalırız burada." Kafasını bana çevirip güldü.
C: "Umarım." Valizimi açıp eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Banyoda eşyları yerleştirdikten sonra odaya döndüğümde Cennet, hâlâ uzanıyordu.
B: "Aşkım iyi misin? Çok dalgın görünüyorsun."
C: "Çok iyiyim... sadece bazı endişelerim var." Kapıyı kapatıp yatağa oturdum.
B: "Ne gibi?"
C: "Hep bir korku hâli içindeyim."
B: "Yine baban mı?"
C: "Dışarı salmışlar adamı. İlk olarak teyzemin yanına gidip beni sormuş. Teyzem bilmediğini söylemiş ama o bağırmış falan."
B: "Şu an onu boşver. 1 ay boyunca ondan uzak kalacaksın ve eğer seni bu kadar endişelendiriyorsa döndüğümüzde ben çaresine bakarım."
C: "O adamın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorsun. Hapise girmesinin sebebi annemi öldürmesi değildi.... Annem..... onun öldürdüğü ilk kişi değildi... Daha önceden bir sürü cinayete karıştı, toz sattı, kadın sattı. Bu kadar şeye rağmen fakir bir hayat sürdük. Kim bilir o paralar nerede?"
B: "Cennetim benim. O adam sana dokunamaz. Tatilin sonlarına doğru bir sürprizim olacak sana. O adam sana bir daha yaklaşamayacak." Asık olan yüzü az da olsa gülmüştü.
C: "Güzel bir sürpriz olursa tadından yenmez." Dudağına yaklaşıp bir öpücük kondurdum.
B: "Senin de tadından yenmez."
C: "Yenmez ama 1 haftadır yemiyorsun. Acaba nasıl dayanıyorsun çok merak ediyorum. Normalde erkekler bu kadar uzun süre amsız kalamaz diye biliyorum."
B: "Şu hâllere bak hele. Sen nasıl bensiz kaldıysan ben de öyle sensiz kaldım. Sen ne yaptın bu süreçte." Cennet, beni itti. Yüz üstü yatağa düşünce üstüme çıktı. Üstümde sürtünürken yüzünü yaklaştırdı.
C: "Evde kendime yetmeye çalıştım." Kalçasını hafifçe kaldırıp sikim avuçladı. "Tabi bunun yerini tutmadı orası ayrı. Ya sen ne yaptın? Yoksa ablanı mı siktin?" Donup kaldım o an. Nasıl öğrenmişti bunu. Ya da blöf mü yapıyordu. Soğukkanlılığımı korumam gerekliydi.
B: "O tipsizle mi? Beni güldürüyorsun." Sikimi sıkmaya başladı. "Cennet çok sıkmasan."
C: "Doğruyu söylemeni istiyorum. Zaten her şeyi biliyorum. Ablan ağzını hep kapalı tutabilen birisi değil maalesef."
B: "Cennet öyle bir şey yok."
C: "Hem ablan çok güzel bir kadın." Sikimi bir daha sıktı. "Söyle bunu."
B: "Neyi?"
C: "Ablanın güzel olduğunu."
B: "Ablam ıghh çok güzel bir kadın."
C: "Aferin. Şimdi anlat bakalım. İlk kim yakınlaştı."
B: "Aşkım çok özür dilerim. İstersen bırakabilirim."
C: "Hmm bir düşüneyim. Aslında istemem." Üstümden inip odadaki tek sandalyeye, oturdu. Ben de yatak önü koltuğuna oturup ablam ile ilgili olan her şeyi baştan hızlandırılmış bir şekilde anlattım. "Vayyy. bana anlattığım o tecrübe yalandı yani. İlkin eski sevgilin değil ablandı." Kafamı yerdeki parkede gezdirip başımı salladım.
B: "Özür dilerim... yalan söylediğim için."
C: "Önemli değil. Emin ol böyle bir ablam olsa ben de dayanamazdım. Annen de güzel zaten." Başımı salladım. "Bir dakika... yoksa sen annenle de mi yaptın."
B: "HAYIR Ya. Öyle bir şey olmadı."
C: "Bana yalan söylüyorsun şu an. Seni tanımaya başladım. Yalan söylediğin anlaşıldığı an da aniden sesini yükseltip konuştuğun kişiye bakıyorsun. Bunu her yaptığın şey de yalan olduğu belli olan şeylerdi.... Ali, hiç iğrenmedin mi? Annen değil mi o senin?"
B: "Özür dilerim."
C: "Özür dilemek dışında konuşma becerini kaybetmiş gibi duruyorsun." Bir şey söylemeden sessizce bekledim. Ablan veya annen ile yaptığın şeylerin benim için bir önemi yok. Seni anlayabiliyorum... Yani anlayabiliyorum derken tahmin edebiliyorum nasıl hissettiğini." VE BİNGO. Kafamı yerden kaldırıp piç gülüşü attım.
B: "Hahahaha. YOKSA SEN DE Mİ?"
C: "Bak.... Şöyle..... evet."
B: "Teyzenin yaptığı şeyler ondan dolayı o zaman."
C: "Bak orası öyle ama ben başka biriyle olmak istediğim her zaman onu benden almaya çalıştı. Şu ana kadar 3 sevgilim oldu. 1'i tek ciddiydi. Diğer ikisi sadece lise aşklarıydı. Ciddi olanı da teyzem elimden aldı."
B: "En azdınan ben sadece ensestim."
C: "Çok normalmiş gibi söylemen yok mu!"
B: "Neyse bu muhabbeti daha fazla devam ettirmeyelim bence. Aşağı inelim mi?" Cennet, kafasını sallayıp ayağa kalktı. Sonra bana döndü.
C: "Artık annenle olan şeyi de sonra anlatırsın. Bizi merak etmesinler." Odamızdan çıktığımızda annem ve Yağmur'un mutfakta olduğunu gördüm. Merdivenlere geldik.
B: "Cennet, sen aşağı in ben ablama bakayım." Elini kaldırıp tüm parmaklarını açtı.
C: "5 dakika içinde geleceksin."
B: "Hadi hadi sen git." Cennet, aşağı inince ablamın aralık olan kapısına tıklatıp içeri girdim. Tüm perdeleri çekmiş içeriyi güneş dolduruyordu. Duştan şarkı sesleri geliyordu. İçeri girip lavabonun önüne geldim. Kapıyı tıklatmadan açıp girdim. Eline tarağı almış dans ede ede şarkı söylüyordu. Onu görünce istemsiz olarak kahkaha attım. "HAHAHAHA" Sesimi duyunca hemen önün kapatmaya çalıştı. Beni görünce rahatladı. Telefondaki müziği kapatıp yanına gittim. "Sesin ne güzelmiş senin öyle."
A: "İnsan gibi niye kapıyı çalmıyorsun?? Kalpten gidecektim burada!"
B: "Benim değil misin? Benim olan şeyi istediğim gibi kullanırım."
A: "Ben senin değilim canım. Ben altındaki küçük bey efendininim."
B: "O kime ait biliyor musun?"
A: "Üfff boş yapma ne oldu?"
B: "Güzelimi görmeye geldim.. gelemez miyim?"
A: "Sen git EŞİNİN yanına."
B: "EŞİM artık seni biliyor."
A: "NE NASIL? KİM SÖYLEDİ? ALİ BİR AĞZINI KAPATAMADIN YAA."
B: "Sence ben mi söyledim? Senin patavatsızlığın tutmuş yine."
A: "....."
B: "Olayı bilmesem suçlu ben olacağım bir de." Duşa kabinin kapısını açtı.
A: "Katılacak mısın?"
B: "Cennet bana küçük bir ultimatom gönderdi. Ondan dolayı şu an değil."
A: "Sen bilirsin." Yanına yaklaşıp elimi çıplak bedeni üzerinde gezdirdim.
B: "Bir öpücüğe yok demem." Dudaklarımız birleştiğinde 10 saniye süren bir öpüşme oldu. "Hadi sen devam et."
A: "Şimdi senin yüzünden azdım. Mast yapmam lazım."
B: "Yapabileceğim bir şey yok. YENGEN kızıyor."
A: "Hadi uza. Giderken müziği de aç." Müziği açmadan lavabodan çıktım. "ALİİ AÇSANA ŞUNU... GERİZEKALI" Küçük bir kahkahayla odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Yağmur'un mutfakta su içtiğini gördüm. Başka kimse görünmüyordu. Yanına varınca suyu bitirmiş tezgaha koymuştu. Beni görünce gülümsedi.
Y: "Hoş geldin kölem."
B: "Şu an hiç edemiyorum köleliğe Yağmur."
Y: "Duyamadım.."
B: "Buyrun sahibem. Ne istemiştiniz."
Y: "Hmm. Pijamanı indir."
B: "Yağmur, görecekler şimdi."
Y: "Anlamıyorum seni.."
B: "Sahibem, şimdi annem falan görecek."
Y: "Onlar alt kata indiler. Evin altında bahçe gibi bir yer varmış. Şimdi gelmezler. Hemen dediğimi yap.. köle" Pijamamı indirip bekledim. "Aptal mısın? Sence niye pijamanı indirdim!" Külodumu da indirdiğimde sikim açığa çıktı. "Şöyle az akıllı köle ol." Dibime kadar gelip kafasını yukarı kaldırdı. Dudaklarıma yaklaşmaya çalışırken zorlanıyordu. "Öfff olmuyor böyle. Senin boyun kaç be!"
B: "En son 183'dü."
Y: "Beni tezgaha oturt." İki yanından kavrayıp tezgaha oturttum. Ellerimi götünün altına yerleştirip tezgahla arasında bıraktım. "Hmm o büyük sikini içimde özlemişim. En derinlerime girmeni emrediyorum."
B: "Yalasyadın biraz."
Y: "Şu an ne kadar ıslak olduğumu bir bilsen. Birini kontrol ederken o kadar azıyorum ki anlatamam. Bana her sahibem dediğinde beni daha fazla sikmeni istiyorum. Çabuk gir içime." Altındaki kısa şortu çıkarıp sertleşmş sikim tezgahın üstüne koydum. "Hmm sen de domine edilmeyi seviyorsun gibi."
B: "Ben seksin her türlüsünü seviyorum."
Y: "Gir içime." Tam o anda dış kapının anahtarla zorlandığını duyduk. Yağmur beni itip yere atladı. O yerdeki şortunu giyerken ben çoktan giyinmiş Yağmur'un bardağını alıp su dolduruyordum. İçtiğim sırada annemle Cennet kahkaha eşliğinde mutafağa doğru yaklaştılar. Yağmur onlara doğru ilerledi. "İşiniz çabuk bitti gibi." Elimde su bardağıyla mutfaktan çıktım. Cennet, ikimizede sorgular bakışlar atarken annem konuştu.
E: "Bahçesi çok büyükmüş beraber gezeriz diye çok bakmadık."
Y: "İyi yaptınız."
E: "Havuzun yanına oturalım mı biraz." Yağmur, kafasını sallayınca beraber gittiler.
Cennet, havuza doğru ilerlerken yanıma geldi. Kulağıma yaklaştı.
C: "Bu evde sikmediğin kimse kalmadı herhalde." Bu sefer yalan söylemenin anlamı yoktu. Kafamı yukarı aşağı salladım. "Aferin sana." Başka bir şey demeden yanımdan ayrıldı. O havuzun yanına giderken ablamın odası açıldı. O aşağı inerken orada kaldım. Yanıma geldi.
A: "Ne oldu sapık?"
B: "Ben çok pis sıçtım."
A: "Yine ne yaptın Ali?!"
B: "Cennet, Yağmur'u da anladı."
A: "O benim suçum değil."
B: "Benim mallığım. Neyse evden çıksam rahatlarım belki." Dolabı açtığımda boş olduğunu gördüm. "Markete gideyim."
A: "Ben de geleyim mi?"
B: "Bizimkilere söyle çıkalım." Ablam, balkona çıkıp bizimkilerin yanına giderken ben de üst kata çıktım. Üstümü değiştirip aşağı indiğimde ablamın zaten hazır olduğunu gördüm. Başka kimse yoktu. Yanına vardım. "Diğerleri gelmeyecek mi?"
A: "Yağmur gelmek istedi ama Cennet muhabbet ederiz deyip engelledi."
B: "Bizi yalnız bırakmaya çalışıyor gibi."
A: "Niye öyle bir şey istesin ki?"
B: "Seni sikecek miyim diye yalnız bırakıyor bence."
A: "Yapsan ne olacak?"
B: "Denemeden bilemeyiz. Sonuçta o da ensest."
A: "Hadi canım. Teyzesiyle mi?" Kafamı salladığımda "oha" dedi. Ben olayları anlatırken arabaya kadar vardık. Tüm yol boyunca da olanları konuştuk. "Bence bir şey demez."
B: "Umarım."
A: "Peki şimdi bu arabada Cennet'in istediğini yapacak mıyız?"
B: "Yapalım mı?"
A: "Bence yapalım ama ilk önce alışverişi yapalım. Dönüş yolunda yaparız. Hem otopilota verirsin. O arabayı sürer ben de seni sürerim."
B: "Hahahah güzel fikir. Merak ettiğim için tesla almıştım ama işimize yarayacak gibi. Bir deneyelim hatta." Arabayı oto pilota alıp ellerimi çektiğimde sürmeye devam etti. "İyiymiş ha. Ben de bundan bir tane alayım." Markete gidip annemin, ablama atmış olduğu 'gerekli şeyler' adlı listesindeki her şeyi aldıktan sonra arabaya geri bindik. "Çalıştırıyorum o zaman." Arabayı otopilota aldıktan sonra yola çıkıp ilerlemeye başladı. Yola çıkınca ablam pijamamın üstünden sikimle oynamaya başladı. "Hızlı olsan iyi olur. Çok zamanımız yok." Pantolonumu indirip sikimi eline aldı.
A: "İnsan 2 gün görmeyince hemen özlüyor." Ağzına sokup sakso çekmeye başladı. Biraz sonra geri çekildi. "Hadi!" Altındakini çıkarınca küloduyla birlikte üstüme atladı.
B: "Yavaş yavaş. Kaza yapacağız şimdi."
A: "Sen arabanın işine karışma. O kendini sürer." Deyip güldü. Üstüme geldiğinde külodunu sıyırıp üstüne yerleştirdim. "Sok!" Sikimi içine bastırıp dar amını yarmaya başladım. "Aşkımmmh" Amını delip geçtiğim sırada ablamın sesleri inlemeye dönüşmeye başlıyordu. "Daha derine AHH" İçine girmeye devam ettim. Bir gözüm yolda bir gözüm ablamdaydı. "ALİ BANA BAK!" Gözlerimi yoldan ayırıp ablama baktım. "Memelerimle oyna" Elbisesinin üstünden memelerini sıkmaya başladım. "Yola ıhmm bakarsan seni döverim bak. Ihhg" Kafamı sallayıp memelerini sıkmaya amını sikmeye devam ettim. İçinde gezmek gerçekten zevkliydi ve başkaları tarafından yakalanabilecek olmanın zevki ayrı bir hoştu. Elbisesini, sütyeniyle birlikte tek seferde kaldırıp memelerine gömüldüm. "Ye bitir onları. Hepsini ye."
B: "YETER BE. KİM SANA İZİN VERDİ" Yüzüne tokat atıp daha sert sikmeye başladım. "BU MEMELER BENİM ANLIYOR MUSUN? İSTEDİĞİMİ YAPARIM. ANLADIN MI BENİM KÜÇÜK OROSPUM??"
A: "OFF ÇOK İYİ.... EVET ANLADIM." Memelerine tokat attıkça ablam daha fazla azmaya başlamıştı. Biraz sonra ellerini iki omzuma atıp tırnaklarını geçirdi. Daha fazla orgazm olması için biraz daha sert davrandım.
B: "ZEVK Mİ ALIYORSUN, SERT SİKİLMEKTEN ZEVK Mİ ALIYORSUN?"
A: "EVETHHHH" Sikim içinde beklerken orgazmı bitmişti.
B: "Ben sana boşalma izni verdiğimi hatırlamıyorum küçük kaltak."
A: "Özür dilerim... Bundan sonra izin alacağım."
B: "Aferin. Bir daha görürsem daha sert vururum." Bu kadar sertlik garip bir şekilde benim de hoşuma gidiyordu. Hayatım boyunca böyle biri olmamıştım ama seks hayatın dışından bir şey gibiydi. İnsanların karakterleri ilişkiye girince tamamem değişiyor. İçinde tekrar harekete başladım. İçinde git gellere devam ettikçe özleri kayıyordu. "ŞİMDİ KONUŞ. NE ZAMAN BOŞALACAKSIN?"
A: "ıhhh" yüzüne bir tokat daha attım.
B: "KONUŞ NE ZAMAN BOŞALACAKSIN?"
A: "AHHhh sen ıhh izin verince." Az önce tokat attığım elimin 4 parmağını ağzına soktum. Diğer elimle beline destek veriyordum.
B: "Güvenli misin?" Kafasını iki yana salladı. "Ağzını dolduracağım o zaman."
B: "SAKIN BOŞALMA KALTAK İZİN VERMEDİM." Elimi ağzından çıkarıp beline sardım.
A: "DAYANAMIYORUM LÜTFENN"
B: "HENÜZ DEĞİL."
A: "AHHH IHHH HADİ"
B: "HENÜZ DEĞİL"
A: "ALİİ DAYANAMIYORUM"
B: "TAMAM" İznin verdiğim anda tüm vücudu zangır zangır titremeye başladı. En az 30 saniye kadar titremesi devam etti. En sonunda ise üstüme yığıldı. "Hadi kalk daha döllerimi yutacaksın. Yoksa içine mi boşalayım." Kafası, göğsümdeyken yukarı aşağı salladı. "Seni kaltak. Kardeşinin çocuğunu mu taşımak istiyorsun." Kafasını tekrar salladı. "Maalesef. Buna izin veremem. Emin ol ben de çok isterim ama o döller senin midende daha güzel şeyler yaparlar." Üstümdeki ablam hareketlenmeye başladı. İn çık yapmaya başlamıştı. "Yediğin yarrak yetmedi mi?"
A: "Hepsini istiyorum. Tüm döllerini içimde istiyorum."
B: "Abla öyle bir şey olamaz."
A: "EĞER İÇİMİ DOLDURMAZSAN BENİ BİR DAHA GÖREMEZSİN." Şaşırmadığımı söylesem yalan olurdu. Benden bir çocuk istemesi garipti. Acaba ablama bir çocuk vermeli miydim? Diğerlerine ne diyeceğiz? Ya çocuk engelli doğarsa? Aklımda deli sorular.