A: "Çığlığını tüm ev duysun." Geri çekildiğinde yüzümdeki şaşkın ifadeyi görmüş olmalıydı. Ablamın aynı gün içinde bana karşı olan rahatlığının bu kadar değişmesi garipti. Başımı sallayıp arkamı döndüm. Odaya girip Cennet'e elbiseleri verdim. Arkamı dönüp odanın kapısına doğru yürüdüm.
C: "Çıkmak zorunda değilsin."
B: "Emin misin?" Kafasını salladı. Ben de kafamı salladım. Sonra Cennet'in yanına geldim. "Yardım ister misin?" Yüzü kızarırken masumca kafasını yukarı aşağı salladı. Arkasına geçip giydiği siyah elbisesinin çıkarmak için elimi attım. Fermuarını açınca beni sabah aldığımız kırmızı iç çamaşır takımının sütyeni karşıladı. "Hmm giymişsin." Elbisesinden kurtulunca kendime doğru çevirdim Cenneti. Yanakları, kızarıklılığını koruyordu. Elimi beline atıp kendime çektim. "Rahatsız hissettiğin zaman bana söyle." Kafamı boynuna dayayıp kokusunu içime çekip vücuduna öpücükler kondurdum. Elimde eriyordu resmen. Biraz daha öptükten sonra Cennet'i yavaşça kollarımdan ayırıp kapıya yöneldim. Rahatlasın diye kapıyı kilitliyormuş gibi yaptım ardından ışığı kapattım. "Gece lambasını açar mısın?" Cennet, yatağımın yanında bulunan lambayı açtı. Oda yeterli düzeyde aydınlıktı. Cennet'e doğru yürüdüm. Dudağına uzun süren, sulu bir öpücük kondurdum. Cennet'in nefesi hızlanmaya başlamıştı. Dudağından inip boynunu öpmeye başladım. O kadar fazla nefes alıyordu ki acaba bir şey mi oldu diye düşünmeye başladım. Geri çekildim. "İstemiyorsan seni zorlamam." Sadece kafasını iki yana salladı. "Yatağa uzanırsak daha rahat edersin." Cennet'in kollarından tutup yatağa oturttum. Uzandığında yatağa çıkıp dizlerimin üzerinde yavaş yavaş Cennet'e doğru ilerledim. Dudaklarına varınca yavaşça dudaklarına yaklaştım. Dudaklarımız birbirini tanıyormuş gibiydi. Her bir öpücük bir öncekinden daha yakın hissetiriyordu. Dillerimiz devreye girip kendi görevini yapmıştı. Nefeslerimiz hızlandıkça tutkumuz artıyordu. Aniden geri çekildim. Cennet, meraklı gözlerle bana bakıp ne yapmaya çalıştığımı anlıyordu. Dudaklarım bu sefer sütyenine gitti. Sütyeninin üstünden sertleşmiş meme ucunu ısırmaya başladım.
C: "Ihmm acıyor." Hafif hafif ısırdıktan sonra sütyeninin kopçasını açnak için elimi uzattım.
B: "Çıkarıyorum."
C: "Artık her şeyi sorma lütfen. Böyle daha çok utanıyoruhmmmm." Sütyenini açıp memelerine yumulunca sözleri bir iniltiye döndü. Memesi çok güzeldi. Diri, dik ve beyazdı. Memesinin öperken Cennet'in inlemeleri giderek hızlanıyordu. "Aşkımm... Çokhhmm güzel..." Emmeyi bırakıp ucunu hafifçe ısırdım. "Ahhh çok güzel. Devam et." İkimizde çok terlemiştik. Ateşimiz yüksekti. Meme uçlarından ayrılıp aşağılara doğru inmeye başladım. Geçtiğim her yere küçük öpücükler bırakarak ilerliyordum. Göbek deliğine gelince birkaç öpücük bıraktım. Dilimle biraz yaladıktan sonra aşağı inmeye devam ettim. Hazineye varmak üzereydim. Kırmızı, dantelli külotun yakınlarındaydım. Bacaklarıyla amının arasındaki yeri külodunun üstünden öpmeye başladım. "Alii. Orası çok iyi hissettiriyor. Devam et Ihmm" Ağzım, amının etrafında geziniyordu, aradaki külodu saymazsak. Küçük pembe bal kutusunun etrafında dolandıktan sonra vajina kısmına gelip dudağımı yapıştırdım. Islaktı ve külodunu fena halde ıslatmıştı. Elimi küloduna attım. Yavaşça pürüzsüz bacaklarından uzaklaştım. Külodunu tüm bacaklarını hissederek yavaşça çıkardım. Geçtiğim her bir yeri öpüyordum. En son ayağına bir öpücük kondurup külodu yere attım. Cennet, tüm benliğiyle anadan üryan karşımdaydı artık. Ağzımı amına götürüp küçük bir öpücük kondurdum. Cennet, sadece zevk iniltileri çıkarıyordu. Islanmış amının her bir karışını öpmeye ve yalamaya başladım. Amını öpmeye devam ettikçe kıvranıyordu. Dilim ile içine girmeye başladım. Nefesi çok kuvvetliydi ve odayı sarıyordu. "Aşkım.. Senhhh... OFfffff." Ahhh.. Ihmm... Ah..." Titremeye başladı. Ellerini yatağa geçirip tırnaklarıyla yatağı parçalıyordu. Bacakları titrerken kafama değiyordu. Orgazmının bitmesini bekledim. Sakinleşince vajinasına bir öpücük kondurup geri çekildim. Altımdaki pijamaya elimi attım. "Aşkım.."
B: "Bizimkiler duyar diye korkuyorsan onlar duymazlar bizi."
C: "Şeyy ondan değil. Benim ilkim olacak." Ağzım açık kalmıştı. 25 yaşında ve bakire. Muhafazakar değildi. Güzeldi. Sadece utangaçtı. Utangaç olup bu işi çoktan yapmış insanlar vardır. Bunun sebebi farklı bir şey olmalıydı.
B: "Hiç mi?"
C: "O nasıl bir soru!"
B: "Pardon. Biraz şaşırtıcı geldi açıkçası ama ilkin olma fikri bir hoşuma gitmedi değil."
C: "Ben istemedim çünkü." O an babasını aklıma getirdim. Cennet'e bunu soramazdım. En azından bu ortamı bozmak istemiyordum. Düşüncelerimle birlikte pijamamı çıkardım.
B: "Porno falan izledin değil mi?"
C: "Bazen.." Tek kaşımı kaldırıp gözlerine baktım. "Tamam, çok izledim ama hiç kimseye güvenmediğim için iliş-"
B: "Bu ortamı bozmayalım. Birazdan birbirimizin olacağız ve ben başka birini düşünmeni istemiyorum. Şu an sadece sen ve ben varız." Son olarak külodumdan hızlıca kurtulup aletimi özgürlüğüne bıraktım.
C: "B- bu ne."
B: "Penis. İlk defa görüyor olamazsın."
C: "B- bu çok büyük. Benim canım acır."
B: "Emin ol ilk seferinden sonra zevk inanılmaz bir boyutta olacak. Her saniyesinden zevk alacaksın."
C: "Sen nereden biliyorsun bunları?"
B: "Eski sevgilimle yaptım birkaç kere. Bir de çalışana gittim." Tamamen yalandan oluşan bir kurtuluş rotasıydı. Bastığım tahta, yaş tahtaydı. Yapacak bir şey yoktu. Ablamla kuzenimi siktim diyemem ya.
C: "Lütfen yardımcı ol bana." yatağın üstünde dizlerimle emekleyerek Cennet'e vardım. Dudağına ulaşıp öpücük bıraktım.
B: "Kendini gevşet. Sıkarsan canın daha çok yanar." Sikimi alttan hizalayıp amına doğru iteledim. Vajinasının dışı zaten sırılsıklamdı ve bu işimi kolaylaştırıyordu. İlk değdirdiğimde Cennet kendinen geçti.
C: "Aşkımhhh" Sikimi çok hafif hamlelerle içine doğru sokmaya başladım. "Ahhhh." Başını içine sokmuştum. Bunu yapmam yaklaşık olarak 3 dakikamı almıştı ve terden ölecek gibiydim. İlk başta kan gelmemişti. "Çok acıyor. Daha yavaş yap lütfen AHHH." Sikimi içinde beklete beklete sokuyordum. Yarısını soktuğumda Cennet bir daha boşaldı. Titremesinin bitmesini bekleyip kaldığım yerden devam ettim. "Aşkım hepsini alamam." Cennet bunu söyleyince aklıma bir söz geldi. 'Fakire am vermişler taşşaklarınıda sokmuş.' Hepsini sokmama gerek yoktu sonuçta. Sikimin, zaten sokmuş olduğum kısmıyla çık gir yapmaya başladım. "Çok iyi Ahhhh" Bana tamamen alışması bir 5 dakikamı almış olmalıydı. Artık acı değil zevk alıyordu. Ben içine girdikçe sikim kanlanmaya başladı. Her sokuşumda kan, Cennet'in amından çıkıp yatağa akıyordu. Amının darlığı o kadar fazlaydı ki sikim içinde kopacak gibiydi. Bana her taraftan yaptığı baskı inanılmazdı. "AHHH çok iyihhmmm" Her hamlede sikim içine biraz daha giriyordu. Cennet'in yüzü ise şekilden şekile giriyordu. Bu kadar baskıya katlanamayacaktım.
B: "Boşalmak üzereyim güvenli misin?"
C: "Hayır içime boşalma. Ahhh tatmak istiyorumhh" Sikimi Cennet'in amında çıkarıp karnına boşalmak içine geldim. Sikim kanlı olduğu için ağzına sokamazdım. İlk atma Cennet'in vücudunu aşıp karyolanın başlığına sıçradı. Diğerleri ise yüzünü ve karnını beyaza boyadı.
B: "Çok iyisin ıhh" Derin bir inleme geçirip boşalmıştım. İçimdeki ateş hâlâ yanıyordu ama ilk önce Cennet'in amını temizlememiz gerekiyordu. "Çok iyiydi. Seni bir yıkamamız gerekecek." Cennet, kafasını sallayınca odanın kapısına yönelip az önce kapalı olan kapının açık olduğunu fark ettim. O an birinin izlediğini anlamış olsamda bunu Cennet'in anlamaması gerekiyordu. Kapıyı hafifçe kapattım. "Gel gidelim."
C: "Bir şey giyseydik üstümüze. Şimdi görecekler bizi."
B: "Annem zaten uyudu. Diğer ikiside aşağıda muhabbet ediyorlardır. Hızlı gelirsen kimse görmez." Kafasını sallayıp yanıma geldi. Kapıyı açtığımda beraber lavaboya girdik. Kapıyı kilitleyip arkamı döndüğümde Cennet'in çıplak bedeni parlak ışığın altında daha güzeldi. Cennet ne yapacağını bilemez şekilde bana bakıyordu. Gülerek konuştum. "Maalesef jakuzimiz yok." Sözümü bitirince duşa kabinin içine girdim. Cennet arkamdan geldi. Suyu ılığa ayarladım. İlk başta soğuk akacağını tahmin ettiğim için Cennet'in önüne geçtim. Cennet, ne yaptığımı anlamaya çalışırken suyu açıp ilk başta gelecek olan soğuk suyun ona gelmesini engelledim. Ne yapmaya çalıştığımı anlayınca yüzü güldü.
C: "Beni bu kadar düşünmen kendimi bir şey sanmama sebep olacak gibi.... Teşekkür ederim."
B: "Sen, bir şeyden çok daha fazlasısın. Sen benim bir şeyimsin. Saçının teline bile zarar gelsin istemiyorum."
C: "Umarım beni hep seversin."
B: "Sevmemek çok zor. Vücudunda güzel olmayan bir yer yok. Her konuştuğunda sesin kulaklarımı doldurup beni dinlendiriyor. Kokun beynimi ele geçirip başka bir şey düşünmemi engelliyor. Yanakların, her utandığında kızararak 'ben en tatlısıyım' diye bağırıyor. Ağzın, yüzünü sarıp dişlerin her göründüğünde ben mutlu oluyorum. Bunlardan daha çok sevdiğim şey ise gözlerin. Bana attığın her bakışta sanki ruhuma dokunuyormuşsun gibi hissediyorum. Sanki içimi görüyor muşsun gibi manalı bakıyorsun...... ve sanırım sana aşık oluyorum. Hiç bitmemesini istediğim bir aşk bu." Cennet, akan suyun altında, vücudunda düşen her bir su damlasıyla daha da kızarıyordu. Yüzü gülüyordu. Aynı zamanda utanıyordu. Çok şey anlatmak istiyordu ama konuşmasına gerek yoktu. Vücudu onun yerine anlatıyordu zaten. Küçük adımlarla bana gelip kafasını göğsüme yaslayıp kollarıyla vücudumu sardı.
C: "Seni hakedecek kadar ne yaptım bilmiyorum. Sanki katlandığım zorluklar için bana verilen bir ödülmüşsün gibi." Bu kadar romantik bir ortamı bozacak tek şey benim aletimdi. Baskıdan ve az önceki düşüncelerimden sonra kalkmıştı. Hafifçe Cennet'in karnına baskı yapmaya başlamıştı. Geri çekilip dolu gözleriyle güldü. "Biraz romantiklik olsun dedim ama küçük Bey başka şeyler istiyor gibi."
B: "Büyük Bey'de başka şeyler istiyor." Deyip güldüm. Dudaklarına uzanınca ateşli ve odadakine göre daha tutkulu bir öpüşme yaşadık. Göğsümü yakan his her zamanki ateşiyle gelmişti. Ablam sağ olsun, bu hissin ne olduğunu ilk ondan öğrendim. Bu ilk olarak ablama sonra anneme ve son olarak Cennet'e karşı duyduğum bir histi. Kalbimin genişliği mi dersiniz yoksa başka bir şey mi bilmem. Bildiğim tek şey; 3'ünüde aşık olduğumdu. Tabi şu an yanımda biri tek vardı ve ona zaman ayırmak istiyordum. Cennet, elini vücudumda kaydırıp onun için olan 'hazine'ye geldi. Eliyle oynarken aynı zamanda dudaklarımız birleşti. Aletim, eski hâlini almaya başlamıştı. Giderek büyüyordu. Cennet'in karnına temas edince dudağını çekip gülümsedi.
C: "Beni tekrar doyurur musun?" Bu, azdırıcı bir soruydu. Sıcak nefesini yüzümde hissetmem de ayrı bir istek uyandırmıştı bende.
B: "İlk önce seni temizlememiz lazım." Duşta hızlı bir temizlikten sonra Cennet'i bacaklarından kavrayıp hızlıca kucağıma aldım.
C: "Ayhh" Önüme gelen memesine küçük bir öpücük kondurup kafamı yukarı kaldırdım. Ateşli iki gözle beni yemek istiyormuş gibi bakıyordu. Lavabodan çıkıp odamıza geçtik. Kapıyı kapatıp yatağa yürümeye başladım. Yürürken iki memesinede öpücükler kondurdum. Yatağın önüne geldiğimizde sağ meme ucunu hafifçe ısırıp yatağa attım. Ben de yatağa geçip uzandım. Ellerimi başımın altına koyup bekledim. Yapması gereken şeyi anlamadığı için bana bakıyordu.
B: "Hadi ama Cennet. O kadar masum olmadığını ikimizde biliyoruz. Eminim evde bir paket dolusu oyuncakların vardır."
C: "Ağzıma alıyorum o zaman."
B: "Heh şöyle." Aletimi eline yavaşça alıp yukarı doğru uzattı. Ben, iki elimi de kafamın altına koyup olacakları izliyordum. Ağzını yaklaştırıp sikime küçük bir öpücük kondurdu. Ağzını açıp içine aldığında hızla içine soktu. "Ohh" Sikime baktığımda 14-15 cm civarında olan kısmını ağzına almıştı. Ağzının içinde oynamaya devam ettikçe ben çıldırıyordum. Biraz oynadıktan sonra ağzının içinde bekletmeye başladı. Bekledi bekledi. O kadar baskı uyguluyordu ki boşalmak üzere olduğumu hissettim. Kendimi sıkıp bekledim biraz. En son geri çekilip derin bir nefes aldı.
C: "Evdeki oyuncaklar en fazla bu kadardı. Daha fazlasını hiç almadım. Umarım beni alıştırırsın." Deyip göz kırptı. Ben çoktan uçmuştum. Ağzının içinde yarım dakika boyunca kalmıştım ve şu an hissettiğim yoğunluk çok fazlaydı. Cennet, bir daha ağzına alacakken engel oldum.
B: "Şu an seni sikmek istiyorum. Daha fazla ağzının içimde dayanamayacağım." Üstümde emekleyerek sikime kadar geldi. Elini altındaki canavara atıp amına doğru hizaladı. Yavaşça içine almaya başladı. Bir eli sikimde bir eli karnımda benden destek alıyordu. Sikim içine girdikçe hareketleri yavaşlıyordu. Onun yapamayacağını anlayınca kontrolü ben aldın. Belini, iki elimle kavrayıp kucağıma aldım. Ayağa kalkıp sikimi içine doğru hizalayıp yavaşça soktum.
C: "Ihhh daha fazla" Cennet'in her santimini hissederek içine giriyordum. Girdikçe Cennet'in kolları gevşiyordu. İnlemeleri ilkine göre azdı. Artık acı çekmiyor zevk alıyordu. "Hepsini tek seferde sokar mısın?"
B: "Canın acır."
C: "Sadece acı çekmek istiyorum. Artık seks yapmak istiyorum." Başımı sallayıp sikimin tamamını içine doğru gönderdim. "AHHHHHHHH AYYY ALİİİ AHHH" Cennet'in çığlıkları tüm ev ahalisi tarafından duyulmuş olmalıydı. Annemin duyması önceliğimdi. İçinde beklerken Cennet'e baktım. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Aldığı zevkten ise gözü dönmüştü. Sesi zayıflamış ve sadece küçük inlemeler çıkarıyordu. Hazır olduğunu düşündüğümde içinde hareketlenmeye başladım. "Bu kadar acıması normal mi?"
B: "Hepsini tek seferde sokunca normal tabiki. Bundan sonra zevki doruklarında hissedeceksin, merak etme." Kucağımda iyice kavrayıp içinde git gel yapıyordum.
C: "Aşkım çok zor Ahh tutamayacağım kendimi."
B: "İstediğin gibi bağır."
C: "Ama IHH sizinkiler duyar AHHHHHH" İçine tekrar sonuna kadar soktuğumda çığlığı az önceki kadar olmasada yine fazlaydı. Görmezden gelip sikmeye devam ettim. Çığlıklarının daha fazla olmasını istiyordum. Sikim içindeki kıvrımları üstünde gidip geldikçe Cennet, daha fazla bağırıyordu. Artık dayanamayacaktım.
B: "Boşalmak üzereyim.."
C: "İÇİME BOŞAL AHHH KARIN YAP BENİ. LÜTFEN AH" Sikimi en sonuna kadar sokup döllerimi içine boşalttım. Her atmayla ikimizde inliyiorduk. Tüm amını doldurduğumda artık bayılacak gibiydim. Cennet'i yatağa bırakıp yanına uzandım. Ben nefeslenirken Cennet'in ağzını hissettim. Son döl damlalarını da temizledi. Sonra yanıma gelip bana sarıldı. "Çok güzeldi. Hep yapmak istiyorum bunu."
B: "Hep yaparız bir tanem. Hep yaparız." Az sonra ne olduğunu bile anlamadan uykuya dalmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda Cennet solumda, çıplak bir şekilde yatıyordu. Telefonuma uzandığımda saatin 10.43 olduğunu gördüm. Cennet'in dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. Biraz sonra gözleri titremeye başladı. Ardından gözleri açıldı. Beni görünce ise tüm yüzü güldü.
C: "Rüya değilmiş." Elimi memelerine atıp hafifçe sıktım.
B: "Gündüz gözüyle bakınca daha güzel duruyor." Dudağına öpücük kondurdum.
C: "Şu an herkes uyanıktır. Bizi duyarlarsa çok da hoş olmaz." Cennet, üstümden geçip yataktan çıktı. Omzu üzerinden bana dönüp ateşli bir bakış attı. "Duşa gelecek misin?"
B: "Bu soru, şu ana kadar duyduğum en yanlış soruydu." Ayağa kalkıp Cennet'i bacaklarından ve belinden kavrayıp odadan çıktım. Tüm odalar açıktı ve alt kattan sesler geliyordu. Rahatça duşa girip birbirimizi temizledik. O an aklıma gelen soru dilimden döküldü. "Niye hiç ilişkiye girmedin." Bu soruyu, Cennet'in karnını liflerken sormuştum. Yüzüne bakınca üzüldüğünü fark ettim. "Sormamam gerekliydi sanırım." Biraz sessizlikten sonra konuşmaya başladı.
C: "Babam yüzünden. Küçükken bana yakınlaşmaya çalışmıştı. Annem engel olunca..... O gün ço-"
B: "Anladım. Daha fazla gerek yok." Karnını bitirip bacaklarını temizlerken ağlama sesini duydum.
C: "Keşke... keşke o gün bana tecavüz etseydi de annem ölmeseydi." Hemen ayağa kalkıp sıkıca sarıldım.
B: "Şştt şştt öyle deme lütfen. Olan bir şeyi artık engelleyemezsin."
C: "Ama... benim annem çok iyi biriydi... Bu- bunu hak etmemişti."
B: "Sen de hak etmemiştim. Sapık bir adam yüzünden hayatın karardı belki de..... ama şunu unutma, bundan sonra kimse sana karışamaz."
C: "Annem öldü ama o adam... birkaç gün sonra dışarı çıkıp elini kolunu sallayarak gezecek. Adil mi bu!!"
B: "Hayat, hiç bir zaman adil değil. Olmayacak da. Şunu unutmanı istemem, ben buradayım ve istediğin şeyi sana vereceğim."
C: "Seni yanımda istiyorum Ali. Sakın saçma bir şey yapmaya kalkışma. Eğer o adama bir şey yaparsan.... lütfen uzak dur ondan. Hayatımın geri kalanında ondan uzak durmak istiyorum." Başka bir şey konuşmadan duşumuzu alıp çıktık. Cennet saçlarını kurularken ben de nazikçe tarıyordum. Saçını kurulayınca. Kafamı arkasından omzuna koyup aynadan ikimize baktım. "Yakışıyoruz ha." İkimizde güldük. Yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim. O an da lavabonu kapısı çalındı.
Azra: "Hadi Ali. Sabahtan beri sizi kahvaltıya bekliyoruz."
B: "Tamam geliyoruz."
A: "Biraz sessiz gelin ama." Ne demeye çalıştığın ikimizde anladık. Cennet, kızarmıştı.
C: "Duymuşlar işte. Sana dedim."
B: "Duysalar ne olur bir tanem. Eminim onlarda böyle bir şeyi yeselerdi en az senin kadar bağırırlardı." Cennet, gözünü kısıp bana baktı. "Ne oldu?"
C: "Yok bir şey." Duştan çıkıp benim odama geçtik. Cennet, dün ablamın verdiği elbiseleri giydi. Ben de kendi elbiselerimi giyip aşağı indik. Balkondan gelen kahkaha sesleri, nerede olduklarını anlatıyordu. Balkona girince hepsi bize baktı.
Yağmur: "Günaydın Herkül." Bunu söyleyip ablamla beraber kahkaha attılar. Annem de hafif kıkırdamıştı.
Eylül: "Günaydın oğl-" Dünden sonra 'oğlum' demesi bile zor olsa gerek. Az kaldı Eylül sultan, seni de altıma alınca bu evde herkes rahatlayacak.
Ben: "Kaşınıyorsun Yağmur!" Cennet ile masaya oturduk. Sağımda Cennet, karşımda ablam ablamın yanında Yağmur ve bana yakın olan baş köşede annem oturuyordu. "Elinize sağlık."
Cennet: "Elinize sağlık."
Eylül: "Afiyet olsun kızım. Başlayalım o zaman." Kahvaltı yaparken ablamdan ve Yağmur'dan anlamlı bakışlar alıyordum. Cennet, onları görünce geriliyordu. En son dayanamadı sanırım. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı.
Cennet: "Bir şey diyebilir misin? Ölecek gibi hissediyorum." Kafamı sallayıp kahvaltıya döndüm. Ablam, uzunca bir böreği alıp ağzına attı. Bunu yaparken bana bakınca artık dayanamadım ve patladım.
Ben: "Biraz daha devam edersen. Gerçekten aynısını yapacağım." Ablam donup kaldı. Yağmur ise gülerken aniden ciddileşti. Kafamı kahvaltıya çevirip devam ettim. Sesler kesilmişti ve ortam gergindi. Bir süre sessiz kaldık.
Eylül: "Eee Cennet kızım. Dün seninle çok konuşamadık. Nerede tanıştınız Ali'yle?"
Cennet: "Şey.... Ali ile aynı şirkette çalışıyoruz. Orada tanıştık."
Eylül: "Anne, ba-"
Ben: "O konulara girmeyelim annecim. Sonra açıklarım." Elimle ablam ve Yağmur'u işaret ederek konuştum. "Size de soracak hesabı var." Biraz muhabbet ettik. Genellkle şirket hakkındaydı.
Cennet: "Sonraki gün ofisteki tüm klimalar düzeltildi zaten."
Eylül: "Vay vay vay. Bize hiç anlatmıyor işteki olayları. Meğer kabadayılık yapıyormuş." Kahvaltımız bittiğinde sofrayı beraber toplayıp mutfağa götürdük. Geri gelip son parçaları alırken arkamdan hızlı ayak sesler geldi. Döndüğümde Yağmur olduğunu gördüm.
Yağmur: "Dün kadına ne yaptın be. Sanki beni siktin. Ablanla aşağıda birbirimizi yiyecektik az kalsın. Bir dahakine az sessiz olun."
Ben: "Çok konuşuyorsun sen bu aralar. Benim sevgilim değil mi istediğimi yaparım." Elini sikime atıp sıktı.
Yağmur: "O senin sevgilinse sen de benimsin, hatırlatırım."
Ben: "En yakın zamanda amına koymam dileğiyle."
Yağmur: "Beni o kadar bağırtamazsın. Haberin olsun."
Ben: "Göreceğiz." Sikimdeki elini geri çekince aklıma dünkü olay geldi. "Dün.. bizi izlediniz mi?"
Yağmur: "O kadar da değil. İnsnaların hayatına saygımız var."
Ben: "Hmm ne demezsin." Yağmur arkasını dönünce götüne bir tokat atıp gönderdim. Son parçaları da alıp mutfağa doğru yürümeye başladım. Ablam ve Cennet salonda oturuyordu. Mutfağa girdiğimde annem, tek başınaydı. Elimdekileri tezgaha koyup kirlileri makineye yerleştirmeye başladım. "Düşündün mü?"
E: "Daha değil. Kolay bir şey değil bu." Biraz sonra tekrar konuştu. "Ablan biliyor mu?"
B: "Neyi?"
E: "Sizi bildiğimi."
B: "Hayır."
E: "Onu da bir ara dövecem, az kaldı!" Annem elindeki işi bırakıp yanıma yaklaştı. Sessizce konuşmaya başladı. "Bana dürüst olmanı istiyorum. İlk ne zaman yaptınız?"
B: "Amerika'ya gitmeden önce."
E: "Ne zamandan beri beni düşünüyorsun?"
B: "Net bir şey söyleyemem. Ergenlik diyebilirim."
E: "Başka biriyle bir şeyler yaşadın mı?"
B: "Hayırdır, sultanım? Bu sorgular tavırlar neyden?"
E: "Oğlum değil misin! Çoktan sormam gereken şeyleri soruyorum. Şimdi sen kuzenini de arada kaynatmışsındır."
B: "Çok ayıp.. Öyle denir mi anne. Hem o uyuzla yapar mıyım ben?"
E: "Utanmasan beni sikeceksin. Tövbe tövbe."
B: "Utandığımı kim söyledi ki?" Sert bir bakış yedikten sonra işime geri döndüm. "Dün duydun mu sesimizi?"
E: ".... Sen susacak mısın?"
B: "İstersen dünkü tarifenin aynısını sana da uygulayabilirim." Koluma sert bir şekilde vurup işine geri döndü. Acıtmamıştı bile. Mutfaktaki iş bitince içeriye geçtik. 3'ü koltukta oturmuş muhabbet ediyorlardı. Kendimi Cennet'in yanına bıraktım. Annem de karşımda, ablam ile Yağmur'un yanına geçti. "Şey diyorum ya. Bu yaz beraber bir yere gidelim. Ne dersiniz?"
Az/Ya: "Nereye?"
Ben: "Nereye isterseniz. Hatta bir ev tutup tüm yaz boyunca orada kalabiliriz."
Cennet: "İş ne olacak?"
Ben: "Uzaktan çalışabiliriz." Ablam birkaç yere baktı. Sonuç olarak Fethiye'de çok güzel bir ev bulduk. Deniz manzaralı, havuzlu, 2 katlı çok güzel bir villaydı. "Ben şimdiden orayı kiralayayım."
Eylül: "Ne kadar süreliğine?"
Ben: "Ne kadar istersin?"
Eylül: "1 ay yeter bence." Herkes onay verince. Haziran 22'den Temmuz 22'ye kadar kiraladım evi. Yüklü bir miktar ödediğimi söylemem gerek.
Ben: "Tamamdır. Bu arada yarın işe gitmem gerekecek. Yeni uygulamanın son birkaç işi kaldı. Cennet, yarın beraber gideriz işe."
Cennet: "Olur." O gün birlikte geçirdik. Akşama doğru muhabbet balkona taşındı.
Ben: "Bira içer misiniz?"
E: "Ben istemiyorum."
B: "Başka istemeyen var mı?" Kimseden ses çıkmayınca mutfağa gidip 4 bira alıp balkona döndüm. Herkesinkini açınca içmeye başladık. Muhabbetimiz birayla birlikte devam etti. İçmeye alışık olan tek kişi Yağmur'du. Birasını bitirip ayağa kalktı.
Y: "Ben ikinciyi alacağım, isteyen var mı?"
E: "Bir tane alabilirim."
B: "Oooo sultanım. Hayırdır, ne oldu bir anda?"
E: "Siz öyle içince canım çekti." Yağmur iki bira daha getirip birini anneme verdi. Sonra sandalyesine oturdu. Herkes sessizce birasını içerken zaman geçti. Uykum gelmeye başlamıştı.
B: "Ben yatacağım." Kimseden ses çıkmayınca yukarı çıkıp işlerimi hallettikten sonra kendimi yatağa bıraktım. Cennet'in geldiğini göremeden uyumuştum bile. Sabah kalktığımda saat 06.22 olmuştu. Cennet, yanımda uyuyordu. Yataktan çıkıp kahvaltı hazırlamak için aşağı indim. Yumurtalaarı çırpıp içine kesilmiş peynirleri döküp omleti tavaya döktüm. Kahvaltıyı hazırlarken birinin ayak seslerini yakınımda hissettim. Cennet olduğunu düşündüğüm için ses çıkarmadım. İki kolu arkamda hissedince kafamı çevirdim. Annemdi. Şaşırmadığımı söylersem yalan olur. "Günaydın."
E: "Günaydın."
B: "İyi görünüyorsun."
E: "Bazı şeyleri düşündüm."
B: "Cevabını şimdi vermek zorunda değilsin. Hatta vermek zorunda değilsin. Seni çok sıkıştırmışım gibi hissediyorum ve kötü hi-."
E: "Yok.... ben başka bir şey düşünmüştüm." Arkamdan sarılan annem, elini aşağı kaydırdı. Eli vücudum boyunca kayarken kalbim hızlanmaya başladı. Vücudumun nemlendiğini, alnımdan terler aktığını hissetmeye başladım. Her saniye kalbim hızlanıyordu. Sonunda oraya varınca heyecandan öleceğimi hissettim.
B: "An....nem"
E: "Bana bırak" Eli, pijamam üzerinden sikimle oynarken erimek üzereydim. Aletim, her saniyesinden 10 kat zevk alıyordu. Giderek büyüyordu. Nefesim kuvvetleniyor ve kontrolomü kaybediyordum. "Oğlum benim. Benim canım oğlum."
B: "Anne, bi... biri görecek."
E: "Rahatına bak. Onlar çok geç uyudular." Kendimi kasmamaya çalışıyordum. Bütün zorluk annemin, elini pijamamdan içeri sokmasıyla son buldu. Ani bir rahatlama yaşadım. "Çok büyük, hissediyorum. Oğlum." Pijamamı ve külodumu indirince sikim açıkta kaldı.
B: "Şu an yapamayız.... görürler."
E: "Rahatla sadece." Anneme güvenip dediği şeyi yaptım. Kendimi saldım, kontrol az önce ondaydı. Artık kendi kontrolümü de ona bıraktım. Küçük eliyle sikim üzerinde yaptığı her hareketle ve boynumda hissettiğim her nefesle, bu şey çok güzeldi. Ocağın altını kapatıp derin bir nefes aldım.
B: "Yukarı çıkalım mı?"
E: "Şu an olmaz. Sadece seni rahatlatmaya çalışıyorum."
B: "Ihh anne, seni istiyorum."
E: "Oğlumm, ben de seni istiyorum ama şu an içime girersen çığlık atıp tüm evi ayağa kaldırırım."
B: "Dünya ayağa kalksın. Ne olacak ki!"
E: "Söz, en kısa zamanda bize özel bir an ayarlayacağım. Şu an sadece rahatına bak." Eli, sikim üzerinde ileri geri giderken kendimden geçmekten başka bir şey yapamıyordum. "Bana dön." Bir şey demeden anneme doğru döndüm. Sikim, ikimizin arasındaydı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Annem, yavaşça dizleri üzerine çöktü. Her saniyesinde içim gidiyordu. Aletimle oynarken ağzını yaklaştırıp başına küçük bir öpücük bıraktı.
B: "Anne, ne yapıyorsun bana... ıhhh" Bu kadar yoğunluk çok fazlaydı. Sikimi kaldırıp altına öpücükler kondurmaya başladı. Her bir santimini öpüp hiçbir yeri atlamıyordu. Diliyle taşaklarımdan başlayıp tek seferde sikimin başına kadar kaydı. Sonra sikimin başını ağzına alıp diliyle başını yaladı. Yavaşça ağzına almaya başladı. Uzun süredir bir ilişkiye girmemiş olsa da sakso çekmekte başarılıydı. Şaşırtıcı derecede bir zevk alıyordum. Sanki ruhumu, aletimden çekiyordu. Ağzının içine aldıkça benim zevkim katlanıyordu. Tecrübesini konuşturmuştu. Sikimi ağzının içindeki bariyeri geçtikten sonra gırtlağının içinde yaptığım her bir hareket beni orgazma yaklaştırıyordu. "Boşalacağım." Bunu söylediğim gibi annem tüm sikimi ağzına sokup beklemeye başladı. Diliyle taşaklarıma dokunduğu an da boşalmaya başladım. O kadar kuvvetliydi ki muhtemelen ditekt annemin midesine gitti. Ben ağzını doldurdukça o yutkunup döllerimi midesine gönderiyordu. Eğer tezgaha tutunmadasaydım yere düşecektim. Annem tüm işini tamamlayınca sikimi ağzından çıkarıp öksürdü. Ağzından akana birkaç döl damlası ve ıslak bir gözle bana baktı. "En en iyisisin." Ağzından dökülen dölleri de parmaklarıyla ağzına sokup yuttu.
E: "Nasıldım?"
B: "Ruhumu emdin. Sanki ruhumu sikimden emdin anne." Gülümseyip dudaklarıma yaklaştı.
E: "Sen beni bir de eskiden gör. Babana bir sakso çekiyordum aklın hayalin durur. "
B: "3 cm?"
E: "Sen öyle san. Bu genetik babandan geçmiş. Onunkide senin kadar vardı. Şerefsiz diğer kadınlara gidince bana vakit ayırmıyordu."
B: "Evde sen varken başka birine gitmek kadar aptalca bir şeyi sadece öyle bir aptal yapardı zaten." Susunca dudaklarımız tekrar buluşup tutkulu bir öpüşme yaşadık. Hiç bitmesini istemiyordum. Geri çekildiğinde kollarımı etrafına sarıp bu sefer kokusunun içime çektim. "Sen ve ablam, benim her şeyimsiniz."
E: "Bir de o konu var değil mi?"
B: "Ne olmuş?"
E: "Ablana sakın söyleme bunu. İkinci olarak ondan uzak dur. Bu ikisini başarırsan istediğin zaman sana, az öncekinden veririm. Diğer şekilde ağzımın içini konuştuğum süre dışında göremezsin."
B: "Ama ablam da istiyor."
E: "Ona da hesap soracağım, sen merak etme." Gülümseyip konuştum.
B: "Bana bir daha hesap sorup ondan uzak dursan." İlk başta anlamasa da yaptığım kaş göz hareketleriyle ayıktı. Tezgaha yaslandığım için boyumuz aynı seviyedeydi.
E: "Şu küçük sapığa bak hele." Bana doğru bir adım atıp kulağıma yaklaştı. "Annesinin ve ablasının içini aynı anda doldurmak istiyor." Biraz geri çekilip görebileceğim şekilde dilini üst dudağı üzerinde gezdirip ateşli bir bakış attı. Aletim tekrar kalkmıştı. O sırada annem yaklaşıp alt dudağıma yöneldi. Emerken küçük ama kuvvetli bir ısırık attı.
B: "Aghh" benden uzaklaştığında göz kırptı.
E: "Şu beyefendiye söyle de ne zaman kalkacağını öğrensin."
B: "Senin karşında hiç şansım yok." Mutfaktan çıkarken tüm yol boyunca kalçalarını salladı. Mutfakta tek kalınca kalp çarpıntısı hissettim. Ağzımda ise demir tadı vardı. Dönüp eviyeye tükürdüğümde kan geldiğini gördüm. Sanırım annemin ısırığı bir uyarıydı. Hemen ağzımı temizledim. Soğuyan omleti ısıtmak için ocağın altını açtığım sırada mutfağa birinin geldiğini duydum. Yine arkamdan gelip biri bana sarıldı. Bu sefer sarılan kişinin kolları daha yukarıdaydı ve Cennet olduğunu anlamamı kolaylaştırmıştı. "Nasılsın canım?"
C: "Mutlu, hiç olmadığım kadar mutlu." Tebessüm ettim ister istemez. Onun mutluluğu benim için de mutluluk demekti. Az önce burada yaşanan şeyler hiç yaşanmamış gibi davranıyordum, ne kadar zor olsa da
B: "Ne zaman çıkarız?"
C: "Kahvaltıyı yapıp çıkalım istersen." Kafamı salladım. Biraz sonra sırtıma birkaç öpücük bırakıp kollarını gevşetti. Eli, aşağı doğru kaymaya başladı. Çok sıkıntılıydı. Eğer sikimin tükürükle kaplı olduğunu görürse sıçardım. Hemen devreye girmeliydim. Arkamı dönüp belinden kavrayıp tezgaha oturttum. Giydiği pijamanın üstünden karnını öpmeye başladım. Yavaşça aşağıya inip amını öpüyordum. "Şu an seni en derinlerimde istiyorum. Geçen gün yaptığın gibi. Çığlık atıp tüm evi uyandırmak istiyorum."
B: "Ben de istiyorum ama şu an olmaz." Pijamanın üstünden amına küçük bir ısırık atıp geri çekildim. Yüzüne baktığımda beklediğini alamamanın üzüntüsü vardı.
C: "Böyle bırakacak mısın beni?" Tam o anda merdivenlerden ses geldi. Cennet, yere atlayıp kendini düzeltti. Gelen kişiye baktığımda ablam olduğunu gördüm. Ocaktaki tavayı alıp tezgaha koydum. Tezgahdaki tepsiyi de yüklenip balkona götürdüm. Ablam balkonun kapısını açıp bana yolu açmıştı.
A: "Günaydın, benim beyaz atlı prensim." Tepsiyi masaya bırakıp ablama döndüm. Cennet henüz gelmemişti.
B: "Söylediğim şeyi tekrar etme ve sessiz ol. Annem ikimizi öğrendi." Ağzı açık kalmıştı. Dediğimi yapıp ses çıkarmaması iyi olmuştu. Çünkü Cennet balkona geldikten sonra arkasından annem de geldi. İkimizi yan yana görünce sert bir bakış atıp masaya doğru yürüdü. "Öhm öhm Yağmur nerede?"
E: "Lavaboda. Çağır istersen." İçeriye girip üst kata çıktım. Lavabonun ışığı açıktı. Kapıya vurup seslendim.
B: "Yağmur, hadi kahvaltı hazır."
Y: "Şey..... tamam geliyorum."
B: "Bir sorun mu var?"
Y: "Senden utanmama gerek yok sanırım. Ped getirebilir misin?"
B: "Nerede var?"
Y: "Benim odamda, dolabın içinde küçük bir kutu var. İçinde birkaç tane vardı. Çok karıştırma!" Odasına girip dolaba yöneldim. Açınca söylediği gibi bir kutu bulmuştum. Kutunun içinde küçük bir kutu daha vardı ve birkaç ped. İlk önce pedi alıp cebime attım. Tam kapatacakken küçük kutunun ne olduğunu merak ettim. "Çok karştırma" demesi aklıma geldi ama meraktan patlamak üzereydim ve dayanamadım. Küçük kutuyu açtığımda içinden bir oyuncak çıktı. Biraz incelediğimde ne olduğunu anladım. Bu bir vibratördü. Elime alınca yanındaki küçük kumandasını fark ettim. Evet bu bir kumandalı vibratördü.