1,5 YIL SONRA
Zaman, su gibi aktı geçti. Günlerden pazartesi. Mesajlaşma uygulamamı geçen sene çıkardım. Daha çok, insanların telefonda kullanacağı bir uygulama. Arama, görüntülü arama, efekt vb. Her şey vardı. Biraz karışım gibi bir uygulama olmuştu. Ama uygulamanın sadeliği, beni diğerlerine göre bir adım öne taşıdı. İlk yıl bitmeden 10 milyonun üstünde indirmeye ulaşmıştı bile. Bu işi tek başıma yapmak, artık imkansız hale gelmişti. Beraber çalışacağım insanlara ihtiyacım vardı. Bana yardımcı olması için küçük bir yazılımcı ekibi tuttum. Ama artık onlarda yeterli gelmiyordu. Bir şirketin yardımına ihtiyacım var. Ama hiç ciddi teklif yoktu. Ya uygulamayı satacaktım. Ya da bir şirketin bünyesine girecektim. Satmak akıl kârı değildi. Birkaç gün daha beklemem en iyisi. Bu süreçte yazılım dillerinin yanında 4 dil daha öğrendim İngilizce, Fransızca ve Almanca. Biraz da İspanyolca. Amacım kendimi yetiştirmekti. Ve iyi gittiğimi söyleyebilirim. Çalan kapı, düşüncelerimi bölmüştü. Kalkıp kapıyı açtım. Ablam'la Bade'ydi.
Ben: Hoş geldiniz kızlar.
Bade: Hoş bulduk bir tanem.
A: Hoş bulduk.
Beraber gittikleri alıışverişten dönmüşlerdi. Bade yanıma gelip yanağıma bir öpücük kondurdu. Ablamda diğer yanağıma. İçeri geçip biraz konuştuk.
A: İşler nasıl?
Ben: Kesat
Bade: Hayırdır, ne oldu?
Ben: Alıcı yok. Bu şekilde uygulamayı daha fazla yönetemem.
A: Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?
Ben: Maalesef.
Yanlarından kalkıp banyoya geçtim. Biraz aynaya baktığımda eski ben olmadığımı fark ettim. O 15 yaşındaki çocuk gitmişti. Onun yerine 184 boyunda 80 kilo kaslı biri gelmişti. Üstüme binen sorumluluklar giderek ağırlaşıyordu. Geçen seneden sonra ablamla, çok kez yakınlaşsak da hiç sikişmedik. Aslında hala bakirdim. Niye? Kendi kendime sordum. Cevabı yoktu sanırım. Annem, koyduğu kesin çizgilerden bana hiç yaklaşmıyordu. Bade ise 18 olmadan bekaretini kaybetmek istemediğini söylemişti bana. Tüm bunlar azgın bir piçe dönüşmem için yeterdi. Ama 18 olmama çok bir şey kalmamıştı zaten. Yarın 18 oluyorum. Bade, benden 2 ay küçük. Sikişmek için 2 ayım vardı.
Lavabodan çıkıp odama geçtim. Uygulamanın gelirlerini kontrol ettim. Uygulamanın kazandırdığı para iyiydi. Bu zamana kadar 3 milyon TL gelir elde ettim. Ama babam sağ olsun. Borç takmadığı insan kalmamış. Paranın tamamına yakını borçlara gitti. Geçen aydan itibaren kazanca geçmeye başlamıştım. Kendime ait bireysel bir şirketim vardı. Biraz gezinirken mailime bir mesaj düştüğünü gördüm. M şirketi. Hemen mail adını kontrol ettim. Sıkıntı yoktu. Maili açıp okumaya başladım.
Merhaba Ali Bey.
Uzun süredir yaptığınız işleri takip ediyoruz. Bizimle aynı alanda olan, yeni bir girişimci olarak sizi şirketimize konuk etmek isteriz. En kısa zamanda, bir dönütte bulunursanız seviniriz.
M Platform Inc.
California
Ben: YESSSS BEEE
Ablamla Bade koşarak odama geldi.
A: Noldu Ali.
Kalkıp yanlarına gittim. İkisinide kucağıma alıp öpmeye başladım. Ablamı, istemsizce dudağından öptüm. Bade gördü. Ama herhangi bir tepki vermedi?
A: Ayhh noldu, ne bu sevinç?
Ben: Başardım kızım başardım.
Bade: Neyi başardın.
Onlara gelen maili gösterdim.
A: Bildiğimiz M şirketi.
Ben: Bilmediğimiz, M şirketi mi var kızım.
Bade: Ohaaaa. Cevap versene hemen.
Masaya oturup yazmaya başladım.
Merhaba
ilginiz için teşekkür ederim. Şirketinize konuk olmaktan memnuniyet duyarım. Bir buluşma tarihi ve planı belirlenirse uymaktan sevinç duyarım. İyi günler.
Ben: Gönderdim, hadi bakalım.
A: Ayyy ne zaman haber verecekler şimdi?
Ben: Ne zaman cevap verirler bilmiyorum. Ama benim spora gitmem gerekiyor.
Bade: Tamam, dönüş yaparlarsa bize de söyle ama.
Ben: Tamam, ben çıkayım o zaman. Hazırlanıp dışarı çıktım. Kulaklığı takıp yolda yavaş yavaş yürüdüm. Spor salonuna varıp içeri girdim. Nur kapıda beni karşıladı.
N: Hoş geldin Ali.
B: Hoş buldum
İçeri geçip sporuma başladım. Kardiyo sırasında telefonuma bildirim geldi. Mesajı atan M şirketiydi.
Tekrardan merhaba Ali Bey. Beklettiğimiz için kusura bakmayın. Eğer uygunsanız bu hafta sizi şirketimize bekleriz. Bize gün bilgisi verirseniz uçağı ayarlayabiliriz.
Hemen telefonumu çıkarıp avukatım Sarp'ı aradım.
S: Merhaba Ali Bey. Ne için aramıştınız?
B: Merhaba Sarp. Sana bomba gibi haberlerim var.
S: Dinliyorum.
B: M şirketinden mesaj geldi. Bu hafta, Kaliforniya'ya gidiyoruz.
S: Nereye, hadi canım. Ciddi misiniz? M şirketi.
B: Evet. Sen ne zaman müsait olursun. Uçak bileti ayarlayacaklarmış.
S: Sanırım, hafta boyunca müsaitim.
B: Güzel, o zaman çarşamba günü uygun mu sana?
S: Uygundur.
B: Tamam o zaman görüşürüz.
S: Ali Bey, kapatmadan sorayım. Ciddisiniz değil mi?
B: Tabikide ciddiyim.
Telefonu kapatıp M şirketine yazdım.
Merhaba, avukatımla konuşup bir karara vardık. Çarşamba günü uygundur. 2 kişilik bilet yeterli olacaktır.
Spora devam ettim. Spor devam ederken mesaj sesi yine çağırıyordu beni. Açtığımda sms vardı. Hatırlatma mesajı gelmişti. Çarşamba günü uçağım vardı. 3 gün sonraya ise dönüş bileti. Vay anasını, ciddiydi bu. Hemen bizimkileri aradım.
Ben: Abla.
A: Haber var mı?
Ben: Hem de nasıl haberler.
A: Ayyy Ali, heyecanlandırma insanı.
Ben: Bu hafta çarşamba günü, Kaliforniya'ya uçağım var.
A: Neee. Ciddi misin?
Ben: Hadi benim işim var. Siz heyecanlanın biraz daha.
Telefonu kapatıp Sarp'ı aradım.
B: Bileti gördün mü?
S: Evet, Ali Bey. Vay be, ilk başta şaka yapıyorsunuz sanmıştım. Bileti görünce işin ciddiyetini anladım. Bir de premium yolcu bileti. (NOT: PREMİUM YOLCU BİLETİ EŞİT DEĞİLDİR BUSİNESS)
B: Biz öyle boş adam değiliz, Sarpcım. Neyse bana müsaade.
Telefonu kapatıp spora devam ettim. Birkaç dakika sonra Nur yanıma geldi.
N: Hayırdır, ne bu sevinç?
Yanağına bir makas atıp cevapladım.
B: İş gezisi var.
N: Sen işsiz değilmiydin?
B: Nur, sana elli kere söylemedim mi. Ben işsiz değilim. Uygulamam var.
N: Yani, sabit bir maaşla çalıştığın bir yerin yok.
B: Sabit maaşla çalışacak kadar köle değilim.
N: Neymiş bu iş gezisi?
B: Kaliforniya'ya gidiyorum.
N: Vaaaay. Bize de bir hediye alırsın artık oradan.
B: Sana, şöyle güzelinden bir hediye alacağım. Sen merak etme.
Nur'la olan sohbetten sonra. Sporu bitirip eve gittim. Annemle evin kapısında karşılaştık.
B: Anne, sana deli haberlerim var.
Annem, kapıyı açarken konuştu.
E: Ne oldu?
İçeri girdi. Ardından bende girdim.
E: Selam kızlarrrr.
A: Anne senin oğlun ne yapmış haberin var mı?
E: Yok, sürprizim var dedi ama söylemedi.
Anneme arkasından yaklaşıp kulağına fısıldadım.
Ben: Çarşamba, Amerika'ya gidiyorum.
E: Nasıl? Amerika.
Ben: Evet, M şirketi. Yaptığım harikulade uygulamayı görmüş olacak ki. Beni Genel merkezlerine çağırdılar.
Anneme müjdeli haberi verdikten sonra oturup muhabbete devam ettik. Bade evine gitti. Ben de akşama kadar geçen muhabbetin ardından uykumun gelmesiyle, odama geçip uyudum. Sabah kalktığımda direk gibi bir yarak beni karşıladı.
Kalkıp lavaboya gittim. Bugün doğum günüm. Acaba bir kutlama olacak mı? Normal de çok takmam doğum günü partilerini. Ama 18. Yaş günü biraz önemli bence. Aynı zamanda sonraki ay üniversite sınavım var. Aynı anda hem iş hem okul zorlamıştı beni. Kafe'yi bırakmak zorunda kalmıştım. Ablam ise okulun hayrı olmayacağını anlayıp bırakmıştı. Benimle annemin parasını yiyordu. Odamdan çıkıp bizimkileri bulmaya gittim. İlk önce ablama baktım. Odasında sırt üstü oturmuştu. İçeri girip sordum.
B: Abla, annem evde mi?
A: Yok, işe gitti.
B: Güzel.
Yavaşça ablamın yanına geldim. Yatağına oturup sordum.
B: Bir şey unutmadın mı?
A: Ne gibi?
B: Bilmem, özel bir şeyler mesela.
A: Ali, işim var. Hadi naş naş.
Oturduğum yerden, ablama doğru ilerledim. Kulağına yaklaşıp fısıldadım.
B: Evde kimse yok değil mi?
Ablam, biraz huylandı.
A: Yok.
B: Bana yardım eder misin?
A: Tamam.
Rutinleşmiş bu yasak eğlencemize, biraz renk katmanın zamanı gelmişti.
Ablama, yaklaşıp dudağından öpmeye başladım. O eski tutkulu öpücüklerden eser yoktu. Ama daha fazlası gelecekti. Sikim kalkmıştı. Ablamı öperken elbisesinin üstünden, amına sürtüyordum. Biraz öptükten sonra bırakıp elbiselerini çıkardım. O güzel memeleri. Bembeyaz teni üzerinde, avucumu doldurup taşıracak büyüklükte iki tane dik meme. Dilimi atıp emmeye başladım. Memelerini yalarken sikimi, amına sürtmeye devam ettim. Bugün kaçışı yok. Ablamı sikecektim. Geri çekilip ablamın pijamasını çıkardım. Islanmış küloduna birkaç saniye baktım. Şu engelin ardında beni bekleyen bir hazine vardı. Pamuklu küloda yaklaşıp öpmeye başladım. Bir annenin çocuğuna duyduğu şefkatle öpüyordum. Külodunu sıyırıp pembe amınının etrafını öpmeye başladım. Küçük öpücükler, çoktan uçurmuştu ablamı.
A: ıhmmm
Ağzımla amını öpüyordum. Bir elimle klitorisini okşamaya başladım. O pürüssüz amı, altımda kıvranıyordu. Öpmeyi bırakıp yalamaya başladım. Dilimi amında gezdiriyordum. Ablamdan titremeli bir ses çıktı.
A: Çokk güzelll
Ablam derin bir nefesle titreyerek boşaldı. Amını bırakıp tekrar ona yöneldim. Boynunu öperken sikimi pijamasına sürtmeye devam ettim. Böyle geçen birkaç dakikadan sonra ablamdan sessiz ama emin bir sözcük çıktı.
A: sok
İlk andan beri hayalini kurduğum şeydi bu, ablamı sikmek. Pijamamı çıkarıp külodumla bekledim. Amacım onu kudurtmaktı. Ve başarılıydım. Ben sürtmeye devam ettikçe ablamın sesi güçlenmişti.
A: Sok, hadi dayanamayacağım. İlkim sen ol.
İlk mi. Ablam bakire miydi, bu yaşta bu kadar güzel bir kadının bakire olması çok garipti. Sadece şu kızıl saçları için bile ölebilirdim.
Külodumuda çıkarıp ablamın zaten ıslanmış amına dayadım.
B: Emin misin?
A: Lütfen, sik beni. Senin olmak istiyorum. Sadece senin. Başka hiç kimseyi istemiyorum.
Sikimi amına doğru yavaşça ittim.
A: Aghhh
Çok dardı. Sikimin içine giremeyeceği kadar dardı. Yavaşça alışmasını bekledim. Her itişim onu daha da zorluyordu.
A: AGhhhhh, lütfen yavaş çok acıyor.
Yavaşça ileri geri yapmaya devam ettim. En sonunda başı girmişti. Biraz daha ileri götürdüm. İlerlemiyordu. Hafif geri çekip bastırdım. Ve ablamın çığlığı, tüm evi kaplayacak gibiydi. Ablam, kanamıştı.
A: AGHHHHHH, çok acıyor.
B: Özür dilerim bir tanem. Ama bundan sonra zevk almaya başlayacaksın.
5 cm anca sokmuştum. İleri geri yapıyordum. Ablamın amının darlığı çok fazlaydı. Her sokuşumda biraz daha fazla giriyordu.
A: Off çok iyi çok iyi
Bu sözlerle azıp daha fazla soktum.
A: Ahhhh
B: İyi misin, durayım mı?
A: Hayır, hepsini sok. Seni içimde istiyorum.
Sikimi ittirip sokmaya devam ettim. Yarısı girmişti içine. Git gel git gel. Bu nasıl bir zevkti. Ablamın amını sikmek her şeyden güzeldi. Tamamına yakını girmişti. Ablam titreyerek bir daha boşaldı.
A: Ahhhhhh aşkım lütfen devam et.
Birkaç itişten sonra hepsi girmişti. Artık eğlenme sırası bendeydi. Misyoner pozisyonunda duran ablamı, sikmeye devam ettim. Her sokuşumla titriyordu. Sikimi sonuna kadar çıkarıp tekrar sokuyordum. O kadar dardı ki bir an gözlerim karardı neredeyse. Sikmeye devam ediyordum. İkimizde alıştık. Sikimi ablamın içine her sokuşumda biraz daha kıvranıyordu. Ablamın üstüne yatıp öyle devam ettim sikmeye. Hem öpüşüyorduk hem de alttan sert sert sikiyordum. Artık zamanı gelmişti. Ama ablamı bir kere daha boşaltmak istedim. Daynmam gerekiyordu. Kafamı kızıl saçlarına dayayıp sikmeye devam ettim. Kokusunu içime çekerken pembe amını genişletiyordum. Sesim titriyordu.
B: Çok güzelsin.
A: Ahhh yakışıklım. İçime boşal. İçime boşal, güvenliyim.
Bu sözlerle içine girip çıkmaya devam ettim. Her sokuşumda kıvranan ablam titremişti. Onun titrediğini görünce dayanmaya çalışmayı bırakıp içine boşaldım.
A: Ah
B: Ohhh
Ablamın içine boşalmıştım. Boşalırken ruhum bedeninden ayrılmış gibiydi. İçimdeki her şeyi ablamın rahmine bırakıp içinden çıktım. Yanına uzandım. Yorgunluktan bayılacak gibiydim. Ablam dönüp bana sarıldı.
B: Çok güzelsin.
Dönüp dudağına bir öpücük kondurdum. O sevdiğim kadın geri dönmüştü. Bana içten bir bakış atıp konuştu.
A: Doğum günün kutlu olsun.
B: Hayatımda alabileceğim en güzel doğum günü hediyesiydi muhtemelen.
A: Yaaa şapşik. Öyle deme ama. Utanıyorum.
B: Senin gibi bir güzelliğe nasıl ellememişler anlamadım. Ama artık çok geç kaldılar. Tamamen benimsin.
A: Tamamen seninim.
Birkaç saniye süren öpüşmeden sonra ablamı kucağıma alıp duşa götürdüm. Birbirimiz iyice temizledik. Arada küçük bir saksoyla 2. Bir ödülümüde aldım. Ve ilkimi yaşamıştım. Beklediğimden daha fazla uyarılmıştım. İlk seksim ablamla olmuştu. Ve unutulmazdı. Ama artık yarın olacak uçak için hazırlanmam gerekiyor. Valize birkaç elbise, parfüm pijama vb. Koydum. Bilgisayarımı da çantasına koydum. Artık hazırdım. Sırada, günü geçirip pasta kesip yatmak vardı. Ve öyle yaptım.
Takvim çarşamba gününü göstermişti. Öğlene doğruydu. Üstümde takım elbise. Hava alanına girişi yaptım. Sarp içerideydi. Sarp, 24 yaşında. 182 boyunda, benim kadar yapılı. Siyah saçlı. Yakışıklı biriydi. Hangimiz daha yakışıklıyız derseniz. Narsist değilim ama muhtemlen ben.
S: Hoş geldiniz, Ali Bey.
B: Hoş buldum, Sarp. İstersen bekleme yerine geçelim.
S: Olur.
Bekleme alanına doğru geçtik. Camdan, kocaman bir uçağın yanaştığını gördüm. Bizim uçağımızdı bu.
B: Senin numaran kaç?
S: A1, siz?
B: C2
Birkaç dakika sonra uçağa alışlar başladı. Ayağa kalkıp özel bölgeye geçtik. Premium yolcular, buradan geçiyordu anlaşılan. İçeri geçtik. Küçük odalar şeklindeydi. İkimizde kendi odamıza geçtik. İçeride deri bir koltuk karşıladı beni. Köşede içi türlü alkollerle dolu bir dolap vardı. Bir tanede açılabilir masa. Oturduğunda bakış açında olan bir televizyon vardı. Uçak kalkışa geçti. 22 saat sürecek olan yolculuk başladı. Etrafı inceleyip içkilerin tadına bakarken yaklaşık olarak 1 saat geçmişti. Kapım çaldı. Açtığımda genç, güzel bir hostes karşıladı beni.
B: Merhaba
H: Merhaba, Ali Bey. Öğle yemeğiniz hazır.
B: Teşekkür ederim.
H: Afiyet olsun.
Adımı, nereden biliyordu acaba?
Yemeği içerideki açılabilir masanın üstüne koydum. Yemeği yedim. Sonra bilgisayarımı çıkarıp 7 saat kadar çalıştım. Yorgunluktan bayılacak gibi hissettiğim için yattım. Uyandığımda, hâlâ 7 saat vardı. Ne bitmez yolculuk çıktı bu. Bilgisayarı önüme çekip işlerle uğraşmaya başladım. Zaman geçti. Aynı hostes yine yemek getirmişti. Yemeği yiyip bir iki saat daha kestirdim. İniş yapmıştık. Odamdan çıkıp Sarp'ı buldum. Beraber uçaktan çıktık. Telefonumu uçak modundan çıkardığımda mesajlar gelmişti. Bizimkiler beni soruyordu. Onlara mesaj attım. Birkaç dakika sonra bir mail düştü. "Ali Bey sizi havalimanında bekliyoruz. Elimizde bir Türk bayrağı olacak. Gelince bizi rahatlıkla görebilirsiniz." Sarp'la içeri girdik valizlerimizi alıp ilerledik. Cidden dedikleri gibiydi. 2 kadın vardı. İkiside genç gözüküyordu. Kadınlardan biri elinde Türk bayrağı tutuyordu. Onu görünce bir göğsüm kabarmadı değil. Yanlarına gittik. Selam verip elimi uzattım.
Ben: Merhaba, ben Ali. Yanımda gördüğünüz de avukatım Sarp (ingilizce)
Kadın1: İngilizceniz iyiymiş. Ama biz zaten Türküz.
Kadın elimi sıkıp cevaplamıştı. Sonra elimi diğer kadına uzattım. O da elimi sıktı.
Kadın1: Ben, M şirketinin insan kaynakları kolundan Yeliz. Bu da arkadaşım Canan.
Ben: Tanıştığıma menun oldum Yeliz Hanım. Sizinle de aynı şekilde Canan Hanım.
Canan: İsterseniz arabaya doğru geçelim. Otele geçelim.
Sarp'a dönüp sessizce sordum.
B: Yorgun musun?
S: Yok, uçakta uyudum zaten.
B: Biz, iyiyiz. İsterseniz eşyalarımızı otele bırakıp şirkete geçelim.
Y: Olur
Yeliz'le Canan önden gidiyordu. Arkasından giderken ikisinide süzdüm. Yeliz, sarı saçlı, 165 boylarındaydı. Esmer değildi. Ama beyaz da değildi. Hafif balık etliydi. Ortalama memeleri vardı. Götüyse büyüktü. Kim bilir kimler sikti bu götü. Canan ise siyah saçlı 155 boylarında, Esmerdi. Yelize göre zayıftı. Memeleri elbisenin üstünden çok rahat belli oluyordu. Götü, Yeliz'e göre daha küçüktü.
Önümüzden yürürken arada arkalarını dönüp bize kaçamak bakışlar atıyorlardı. İkiside görece güzeldi. Sarp'a dönüp hafif gülerek sordum.
B: Ayarlıyım mı sana birini?
Sarp da bana hafif bir piç gülüşü attı.
S: Siyahlı olan iyiymiş. Ben böyle daha minnak seviyorum.
B: Sen bana bırak. Bu akşam senin yatağında.
S: Siz de sarılıyı alın.
B: Sarpçım ilk olarak artık siz'den sen'e geçme vaktimiz geldi. İkinci olarak bunu düşünmem lazım.
Havaalanından çıktık. Kapıda bizi bekleyen siyah büyük bir araba vardı. Yelizle Canan kapıda durmuş girmemizi beklediler.
B: Buyrun, kadınlar önden.
Y: Hmm, teşekkürler.
İkisi içeri geçti. Ardından benle Sarp geçtik. Yol boyunca muhabbet ettik. Kızlar gevşedikten sonra sormanın zamanı gelmişti.
B: Bu akşam müsait misiniz? Müsaitseniz, Sarp Bey sizi bekliyor olacak.
Y: Benim, işim var aslında.
C: Ben müsaitim.
Canan bunu söyledikten sonra ikimizede aç gözlerle baktı. Hangi birimizle, sikişeceğini anlamaya çalışıyordu.
B: Bana bakma.
Elimle Sarp'ı işaret ettim.
B: Sarp Bey, seninle ilgilenecek.
C: Güzel.
Yolun geri kalanı muhabbet devam etti. Otelin kapısına vardığımızda, Sarp'la arabadan indik. Arabaya beklemesini söyleyip odalarımıza çıktık. 5 yıldızlı bir oteldi. Eşyalarımızı bırakıp arabaya geri geldik. Ve bu sefer istikamet M Şirketi Genel Merkezi. Yolda Canan birisini arayıp geleceğimizi haber verdi.
Genel Merkeze vardığımızda. Arabadan indik. Beni karşılayan şey, uzun bir binadan ziyade genişçe tasarlanmış, bahçeleri olan. Belli başlı yerlerde havuzla süslendirilmiş. Camdan, bir yapıydı. Bu yapıya bakarken etkilenmemek elde değil.
Arabadan indiğimizde Yeliz ve Canan, bize yolu gösterdiler. Kocaman camdan yapıya girdiğimizde. İçinin de, dışı kadar etkileyici olduğunu fark ettim. Kocaman bir resepsiyon yeri vardı. Sağ ve sol tarafımızda bir sürü kapı vardı. Her birinin farklı yerlere açıldığını söylememe gerek yok bence. Canan ve Yeliz'in liderliğinde resepsiyona ilerledik. Yeliz, resepsiyonistle konuşup bize döndü.
C: Ceo, şu an toplantıda.
B: Hadi, ama Canancım. Aptal değilim. Az önce gözümün önünde arayıp geleceğimizi söylemedin mi. Hem eğer bana bu kadar önem verip taaaa Türkiyeden, buralara özel uçak bileti tutup getiriyorsa. Toplantısınıda ona göre ayarlatmıştır.
C: Ben, bir daha sorayım.
B: Güzel olur.
Sarp, bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
S: Güzel oyun. Amaçları bizi küçük düşürüp özgüvenimizi kırmak olmalı. Güvenimizi kırıp işlerini kolaylaştırmak istiyorlar.
B: Kimle oynadıklarını bilmiyorlar. 18 yaşında kafasına vurup ekmeğini alabilecekleri bir sanıyorlar beni. Onlara ne kadar yanıldıklarını göstereceğim.
Konuşmamız bitmişti. Ama Canan hâlâ telefondaydı. Birkaç saniye sonra telefonu kapatıp bize döndü.
C: Ceo odasında. Sizi bekliyor.
B: Toplantısı hızlı bitmiş anlaşılan. Yeliz Hanım, yolu gösterirseniz çok mutlu olurum.
Y: Buyrun, beni takip edin.
Yeliz'le birlikte Ceo'nun odasına doğru gittik. Kapıyı çalıp odasına girdik. Ben, Sarp ve Yeliz içeri girdik. Ceo, bizi görünce ayağa kalktı. Elimizi sıktı. yerlerimize oturduk. Ceo, eliyle Yelizi kovmaya çalıştı.
B: Önemli değil. Kalabilir (İng)
C: Çok istiyorsanız (İng)
C: Merhaba, Ali Bey ve..... siz de Sarp olmalısınız. Ben M şirketinin Ceo'su ve kurucu ortağı Markov (İng)
B:Merhaba, Markov Bey, umarım iyi anlaşırız. (İng)
C: Otele gitmeden buraya gelmeniz. İşinizi önemsiyor olmalısınız. (İng)
B: Hayatımda sevdiğim pek az şeyden biridir işim. Ve ben sevdiğim şeyleri beklemeyi veya bekletmeyi sevmem. (İng)
C: İyi anlaşacağız gibi duruyor. İsterseniz sizi buraya ne için çağırdığımı söyleyeyim. (İng)
B: Lütfen (İng)
C: Bu aralar popüler olan bir uygulamanız var. Bu iyi bir şey ama iyi olduğu kadar da kötü. Bu uygulamayı daha fazla elinizde tutamayacağınızı biliyoruz. Size iki teklifimiz var. İlk teklif uygulamayı bize satmanız. İkincisi ise bünyemize girmeniz. İkisinin de kendine göre yararları var. (İng)
B: Teklifleriniz çok iyi. Biraz daha açıklayabilir misiniz?
C: Tamam. Şirketiniz karşılığında 400 milyon dolar teklif ediyoruz. (İng)
Ceo, tepkimi ölçmek için susmuştu. Ama orada şaşırmayan tek kişi bendim. Olmasını beklediğim bir teklifti. Açıkçası azdı bile. Ceo ile göz göze gelip bekledim. İkimizde vahşi ormanda, birbirinin zayıf noktalarını arayan leşçiller gibiydik.
C: Diğer teklifimiz ise bünyemize girip uygulamayı kaldığı yerden geliştirmek. (İng)
B: Biraz daha açabilirseniz sevinirim. (İng)
C: 1 milyon dolar ve dünyanın 4 bir yanındaki ofislerimizden birinde kalıcı iş imkanı. Yer fark etmeksizin aylık 100 bin dolar maaş. (İng)
B: Uygulama benim mi olacak yoksa sizin mi? (İng)
C: Eğer bünyemize girersen sizin olacak. Ama kârın yüzde 10'u bizim (İng)
B: İlk öncelikle uygulamayı satmayacağım. Ama maaş çok az ikinci olarak kâr yüzdeniz çok fazla. Ya onlara bir revize yapmamız gerkecek. Ya da kalan iki gün doyasıya bir tatil yapmam gerekecek. (İng)
C: Fiyatınız yüksekmiş. Ama buna tek başıma karar veremeyeceğim. Müsaadenizle diğer ortaklarımdan birine sormam gerekiyor. (İng)
Elimle adama izin verdiğimi belli edecek bir hareket yaptım ardında Sarp'a döndüm. Büyülenmiş gibi duruyordu.
B: Nasılım Sarp?
S: Ali Bey bence bana ihtiyacınız yok gibi.
B: Hahahaha tabikide ihtiyacım var Sarp. Sen haklaımı korumak için buradasın şu anki antlaşma için ne düşünüyorsun.
S: Fiyatlar bana iyi geldi gibi. Ama satın almak için verdikleri paranın yanında maaş devede kulak kalıyor. Neden satmadınız?
B: Bu uygulama, yapacağım tek uygulama olmayacak ki.
Konuşmamız bitince Ceo'ya döndüm. Telefonu kulağında biriyle konuşuyordu. Ağzından dökülen sert ve sivri sözler, Almanca konuştuklarını anlamama yetti.
C: Parayı alıp gitmesi daha rahat olurdu aslında. (Alm)
Biraz sessizlik ve telefon kapandı. Bize dönüp konuşmaya başladı.
C: Yeni teklifimiz şudur. 200 bin dolar maaş yüzde 5 uygulanadan kesinti. (İng)
B: Anlaşılan 2 gün doyasıya bir tatil yaşayacağız. (İng)
C: Aklınızdaki neydi? (İng)
B: İki fikrim var. İlki 10 milyon dolar ve aylık 500 bin dolar maaş kesinti olarak yüzde 5. İkincisi ise hiçbirine gerek kalmaz şirketin hissesinden yüzde 1 yeterli olacaktır. Yüzde 5 kesinti aynı ama. (İng)
C: Yüzde 1 hisse, imkansız. Yaklaşık olarak 300 milyon dolar yapar. (İng)
B: O zaman tek bir seçeneğiniz kaldı. (İng)
C: Bugün bir yere varanilecekmişiz gibi durmuyor. İsterseniz bunu yarın, diğer ortaklarla birlikte bir yemekte konuşalım. (İng)
B: Bana uyar. O zaman iyi günler. (İng)
Sarp'la beraber kalkıp dışarı çıktık. Ve üstümden aniden kalkan bir ağırlık fark ettim. Muhtemelen az önceki kurt kuzu kavgasından dolayıydı. Acaba hangimiz kurttuk?
Yeliz bizimle beraber çıkmıştı. Sarp'a dönüp konuştun.
B: Sarp, istersen bir Kaliforniya turu yapalım.
S: Olabilir. Ama bu üstümüzdekileri çıkarmamız gerekecek.
B: Yeliz Hanım, Canan Hanımla birlikte bize yardım edebilir misiniz?
Y: Tabii efendim. Ben Canan Hanım'ı çağırayım.
B: Bize bir araba ayarlarsan güzel olur. Tercihen bir Chevrolet.
Y: Tamam.
Sarp'la birlikte şirketin kapısına doğru ilerlerken konuştuk.
S: Bence size bir IQ testi yapılmalı. Çok merak ettim.
B: Onu da yaparız.
S: O kullandığınız arada bırakma taktiği çok güzeldi. İki seçenek var. Ama birini seçmeleri imkansız. Aynı bize yaptıkları gibi.
B: Aynen, ama asıl iş yarın olacak. Bunun sadece bir nabız ölçümü olduğunu ikimizde biliyorduk.
Sarp, tüm ciddiyetini kaybedip bana bir soru sordu.
S: Parayı duyunca Yeliz'i gördün mü?
B: Yok.
S: O parayı duyunca kadının ağzı açık kaldı. Kimse olmasaydı. Saksoya yatardı büyük ihtimalle.
B: hahahahaha, para her boku yapmaya yarıyor. Adamlar sırf para için şirketteki iki kadını altımıza koyuyorlar. Yine kadınlarda para için buna razılar.
S: Biz de razıyız bence. Kaybeden taraf yok gibi.
B: Öyle denebilir.
Şirketin önünde beklediğimiz birkaç dakikadan sonra Kırmızı bir Chevrolet Camaro geldi.
B: Bu çok güzelmiş. Sürebilmek isterdim.
S: Maalesef, yapacak bir şey yok. Bu bebeği ben kullanacağım gibi.
Yeliz ve Canan biz çıktıktan birkaç dakika sonra çıkıp geldiler. Sarp ve Canan önde. Ben ve Yeliz arkadaydık.
Ben: Nereye gideceğiz?
Yeliz: Aç mısınız?
Ben: Hiç sanmıyorum.
Canan: Böyle daha gezmelik, görmelik yerler ister misiniz?
Sarp: Onun yerine bara gidelim mi?
Ben: Bana uyar. Ama şimdiden söylüyorum. Ben çok içmem.
Yeliz: O zaman sizi bizim mekana götürüyoruz.
Sarp: Yeri söyleyin ben sürerim.
Otele gidip elbiselerimiz değiştirdikten sonra. Yeliz ve Canan'ın tarif ettiği yere geldik. Gece kulübüydü. İçeri girip biraz kafa dağıttık. Yeliz, yanıma yaklaştı.
Y: Ali Bey ne içersiniz.
B: Şarap var mı?
Y: Hadi ama. Şarap mı. Umarım benimle kafa buluyorsunuzdur. Size şöyle sert bir şeyler getireyim mi.
B: İçkiyle pek aram yok. Yumuşak bir şeyler daha iyi olur.
Geldiğinde portakallı soğuk bir şey getirmişti. Ne olduğunu sormadan içtim. Biraz daha eğlendikten sonra otele geçme vakti gelmişti. Arabaya binip döndük. Sarp çok içtiği için arabayı Yeliz kullandı. Ön koltukta Yeliz'in yanındaydım. Sessiz geçen birkaç dakikadan sonra arkaya baktığımda ikisi de sızmıştı. Yeliz'e dönüp konuştum.
B: Bu akşam senin işin vardı diye hatırlıyorum.
Y: Bitti.
B: Aniden mi?
Y: Evet.
B: Ceo ile olan konuşmayla bir alakası yok yani.
Y:.......
B: İyiymiş. Mesele para o zaman.
Y: Yani, değil. Ama evet
B: Bir karar versen güzel olur.
Y: Para olursa beni istemeyecekmisiniz.
B: Belki.
Y: O zaman, parayla alakası yok.
B: İnanayım mı?
Y: Size kalmış.
B: Güzel bir kadınsın. Ama kendini para karşılığında satmana gerek yok.
Y: Para için satmıyorum.
B: Dolaylı olarak para için satıyorsun. Eğer Ceo'ya çok iyi bir çalışan olduğunu söylersem. Maaşın artacaktır. Muhtemelen mevkinde. Yani, para için yapıyorsun.
Gözünü yoldan ayırıp bana baktı.
B: Bana değil yola bak.
Önüne dönüp cevapladı.
Y: Zekanız için sanırım. Zeki erkekler, oldum olası beni etkilemiştir. Tek zeka da değil tabiki. Yakışıklısınız.
Bir elini direksiyondan ayırıp pantolonuma getirdi.
Y: Ve muhtemelen şu pantolonun altındaki şeyde büyüktür. Acaba kaç kızın içinden geçti.
Elini, pantlondan kaldırıp cevapladım.
B: İlk öncelikle ben daha onay vermedim. İkinci olarak ise sadece 1 kız. Ama cevapların, beni tatmin ederse bu gece 2 olabilir.
Y: 1 he? Sadık mısınız?
B: Denebilir. Ama artık pek de umursamak istemiyorum. Sanırım hayatım boyunca birkaç kez geleceğim bir ülkedeki bir kadınla bir şeyler yaşamak. Çok da sıkıntı olmaz.
Y: Kimdi peki?
B: Boş ver.
Y: Birbirini bir daha görmeyecek iki insan için cevaplar, bu kadarda önemli olmamalı bence.
B: Seni sevdim gibi.
Y: Onur duydum.
B: Ben, teşekkür ederim.
Yolun geri kalanı başka ses çıkmadı. Yeliz'e baktım. Yan taraftan bakınca saçları, hafif açık olan pencereden gelen rüzgarla sallanıyordu. O görüntü bende hiç bir his uyandırmadı. Önüme dönüp yola bakmaya başladım. Derin düşüncelerimi, Yeliz'in sesi böldü.
Y: O kadarda güzel değilim sanırım.
B: Öyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum.
Y: Tek bir bakış attınız. Güzel olsaydım ikinci bir bakış atardınız.
B: Ondan değil. Güzel bir kadınsın. Ama bende uyandırdığın herhangi bir his yok.
Y: Canan?
B: Aynısı.
Y: O zaman mesele ne? Bu zamana kadar benimle ilişkiye girmek isteyen bir sürü erkek oldu. Çoğu sikini çıkarmadan boşalmış oluyordu. Ama siz, niye farklısınız.
B: Bilmem............ belki sadece tek bir gecelik bir şey olacağı için bir şey hissetmiyorum. Kendimi iyi kontrol ediyorum belki.
Otelin garajına park edip arkadaki ikisini uyandırdık. Ve odalarımıza çekildik. Odaya geçip kapıyı açtım.
B: Önden.
Y: Bir de centilmen bir erkeksiniz. Belki ondan sevdim sizi.
İçeri girip kapıyı kapattım.
B: Hızlı bir duş?
Y: Kirli olduğumu mu kastediyorsunuz?
B: Belki temizlenirsem üstümdeki bu ölü toprağı kalkar.
Y: Tamam.
B: Sen girip soyun istersen.
Y: Beni soymak istemez misin?
B: İsterim.
Y: O zaman önden.
Küçük bir gülüş atıp içeri geçtim. Yeliz'de ardımdan geldi. Yavaşça üstündeki elbiseleri çıkardım. İlk önce iş elbisesini sonra pantolonunu. Fiziğine baktığımda iyi olduğunu söyleyebilirim. Balık etliydi. Ama kilolu olduğu söylenemez. Göğüsleri ise epey büyüktü. O elbisenin altında böyle görünmediğine yemin edebilirim. Götüyse çok büyüktü. En azından benim için. Öyle sarkmış bir götü yoktu. Diriydi ama büyüktü de. Sanırım bu fizik normal şartlar altında bakarak boşalabaileceğim bir şeydi. Hızlıca bir duş almam gerekiyor anlaşılan.
Y: Fiziğim nasıl?
B: Şahane.
Y: Teşekkür ederim.
Kırmızı sütyenini çıkardığımda kocaman iki şey beni karşıladı.
B: Vov, büyükmüş. Bedenin ne?
Y: 85C
B: Ne olduğunu bilmiyorum ama güzelmiş. Müsaadenle biraz oynuyorum.
Y: Sorduğun da soru mu?
Elimi atıp biraz oynadım. Hafif aşağıdaydı memeleri ama sarkıklık değil. Kocamandı. Ve yer çekimi işlerini zorlaştırıyordu. Biraz oynadıktan sonra elimi küloduna attım. Kırmızı bir slip thong giymişti. Onuda çıkardım. Beni karşılayan şey biraz daha kara olur diye düşünmüştüm. Ama iyiydi. Ablam gibi pembe değildi ama idare eder tabikide. Kıllarını yeni kesmişti muhtemelen. Ayağa kalkıp bende üstümdekileri çıkardım.
Y: Biraz daha büyük olur diye beklemiştim.
Duşa kabine sokup arkasına geçtim.
B: Biraz sonra hayal bile edemeyeceğin bir yarrak yiyeceksin. Muhtemelen yediğin diğer zenci yanaklarından daha iyi olacak.
Y: Umarım. Ama onların yanına hiç kimsenin yanaşabileceğini sanmıyorum.
B: Bir yıkanırsam çok daha iyi olacağıma eminim. Bu arada en son ne zaman biriyle oldun.
Y: İki hafta kadar.
B: Emin misin?
Y: Tamam, geçen hafta.
B: İyi, en azından dün demedin.
Suyu açıp birbirimizi iyice temizledik. Suyun üstümden aktığı her saniye biraz daha canlanıyordum. Duş bitince kurulandık. Sonra havlusunu çıkarıp sikime baktı. Biraz geçtikten sonra direk gibi olmuştu.
Y: Büyükmüş. Ama yine de daha iyisini yemişimdir bence.
B: Rekabet etmeyi severim. Sen de iyi bir teşvik edicisin. İyi anlaşacağız gibi duruyor.
Elini sikime attı. Her geçen saniye büyüyordu. Ve sınıra dayanmıştı. Tam eğilip ağzına alacaktı.
B: Müsadenle, ilk ben başlamak isterim.
Y: Hep böyle centilmen misinizdir. Yoksa bugüne mi mahsus.
B: Birazdan içinden geçeceğim. Ama sen hala siz diyorsun. Birazdan adımı, inleteceğim. Tüm binanın duymasını sağlayacağım haberin yok. Belkide o kadar sert sikerimki konuşamazsın.
Y: Bunları çok duydum.
B: Bu ara da kondom var mı?
Y: Komodinde vardır.
Yeliz'i kucağıma alıp yatağa doğru ilerledim. Biraz yüksekten yatağa fırlattım.
Y: Ayhhh
B: Bir fantezin var mı?
Y: Sert seviyorum.
B: Ovv iyiymiş. Tam yerine geldin.
Yatağa çıkıp üstüne doğru yürüdüm. Eğilip dudaklarını öpmeye başladım. Kırmızı rujunun kattığı aroma güzeldi. Öpüşmesi çok içtendi. Ama emin değildim. Bir orospu olduğu için beni çok seviyormuş gibi yapıyorda olabilir. Öpüşmeyi bırakıp geri çekildim. Boynuna geçtim. İlk öpücükle direkt kıvranmaya başladı. Keşke biraz daha gerçekçi yapsa. Geri çekilip söyledim.
B: Kendini zorlamana gerek yok. İkimizde zevk alalım. Ve ayrılalım. Ama rol yapmana gerek yok.
Y: Tamam.
Tekrar boynunu öpmeye başladım. Öpmem yetmiyordu. Bende yalamaya başladım. Hafif hareketlenmişti. Ama anlaşılan o kadarda kolay lokma değildi. Boynundan memelerine doğru öpücükler kondura kondura gittim. Sertleşen meme uçlarını öpmeye başladım. Biraz sonra yalamaya başladım. Kocaman memeleri yala yala bitmiyordu. Sonra öpe öpe aşağı indim. Çok da uzun sürmeyen bir yolculuktan sonra amına vardım. Etrafını öptükten sonra yalamaya başladım. Tadı çok da güzel değildi. Ama hafif bir ananas tadı geliyordu. Biraz yaladıktan sonra elimide işin içine soktum. Elimle biraz aramadan sonra bulduğum klitorisiyle oynamaya başladım. Aynı zamanda yalıyordum. Böyle geçen birlkaç dakikadan sonra bırakıp geri çekildim.
Y: Bu kadarcık mıydı?
B: Maalesef, elim sikim kadar uzun değil.
Y: Deneyimin çok yok anlaşılan. Sana bugün öğreteceğim çok şey var.
B: Memnuniyetle. Uzan.
Uzanıp yapacağı şeyi bekledim. Üstüme gelip sikimi yalamaya başladı. Bir anda ağzına soktu. Tek seferde alacaktı neredeyse hepsini. Sonra geri çekilip Birkaç kez öksürdü.
B: Yavaş. Kendini bana beğendirmek için bu kadar hırpalamana gerek yok.
Öksürmesi bitince geri ağzına soktu. Yine aynı şeyi yaptı. Ama bu sefer tamamını almıştı. Sanırım sert sevdiği için böyle yapıyordu. Birazdan istediğini alacak zaten.
Sikimi öyle hızlı alıp çıkarıyodu ki. Sikim bir var bir yok gibiydi. Çok rahatlatıcıydı. 4 dk devam ettikten sonra yorulup geri çıktı.
Y: Boşalmayacak mısın?
B: Şu an mı? Hiç sanmıyorum. Ama bence daha fazla yalamana gerek yok.
Y: Göt mü am mı?
B: Bilmem, hiç göt sikmedim. Hangisi daha güzel?
Y: İlkin olmak isterim. Götümü sikebilrsin.
B: Am daha tercihimdir. Göt biraz pis gibi.
Y: Sen bilirsin. Ama işin orada daha zor. Beni tatmin etmen zor olabilir. Kondomuda takarsan güzel olur.
Kondomu çıkarıp sikime taktım.
B: Doggy?
Bir şey demeden direkt yatağın köşesine geçip domaldı. O kocaman götüyle domalması bir çağrı gibiydi. Beni çağırıyordu. Yataktan inip arkasına geçtim. Sikimi içine soktum. Rahatça girdi. Bakire amıyla farkı hemen belli oluyordu.
İçine sokmaya başladım. Biraz git gel yaptıktan sonra hızlanmya başladım.
B: Sert seviyordun değil mi?
Y: Evet
İçine sokup çıkarırken götünün tokatlamaya başladım. Her tokatla jöle gibi sallanıyordu. Birkaç dakika hızlı hızlı çık gir yaptım. Ama tık yoktu. Anlaşılan onu daha fazla domine edebileceğim bir pozisyona geçmem gerekiyordu. Biraz git gel yaptıktan sonra elimi boğazına atıp kendime çektim. Kulağına fısıldadım.
B: Nefesini kesip siksem hoşuna gider mi?
Sadece başını salladı. Zaten çok da konuşacak bir hali yoktu. Elimi yüzüne getirip tokatlamaya başladım. Sert sert birkaç tokattan sonra
B: Böyle tokatlanmayı mı seviyorsun?
Yine başını salladı.
B: Seni böyle sıkarken ölmezsin değil mi?
Y: Yok, nefes alabiliyorum.
B: Benim hatam. Daha fazla sıkmam gerekiyor anlaşılan.
Boğazını iyice sıkmaya başladım. Aynı anda amına giriyordum. Saniyede 2, 3 kere amına girip çıkıyordum. Ama çığlık atamayacak haldeydi. Boğazını çok sıktığımdan koluma vurmaya başladı. Hafif gevşetince derin derin nefes aldı.
Y: Yavaş lütfen yavaş.
B: Sert seviyorsun diye hatırlıyorum he?
Y: Çok sert ama bu çok sert.
B: Dediğim gibi. Adımı bağıracaksın. Ama o da yeterli değil. İstemsiz bağıracaksın.
Yüzüne bir tokat daha attım.
B: Canın acıyor mu?
Kafasını, iki yana salladı. O zaman devam. Hemen içine girip çıkıyordum hem de yüzüne tokat atıyordum. Çok sert değildi ama tahrik edici olduğuna eminim. Birkaç dakika sonra imdat çığlıkları başlamıştı.
Y: AAHHHHHH LÜTFEN YAVAŞ. AHHHH ÇOK SERT ALİ
B: Adımı biraz daha bağır.
Y: ALİİİ LÜTFEN YAVAŞ ÇOK SERTSİN.
B: Hoşuna gidiyor mu?
Başını yukarı aşağı salladı. Güzel. Sikişe devam ettim. Boşalmaya çok yakındım. O kaç kere boşaldı bilmiyorum. Ama ben boşalacaktım.
B: Boşalacağım.
Y: BOŞAL LÜTFEN BOŞAL. DAHA DAYANAMAYACAĞIM. LÜTFENNNNN.
Elimi boğazına geçirip kendime çektim. Ve kondoma boşaldım. Çok zevkliydi. Ablama kıyamadığım için sert sikememiştim. Ama bu çok zevkliydi. Birkaç saniye sonra içinden çıkıp yanına oturdum. Yeliz bıraktığım gibi yatağa yapışmıştı.
B: Eeee yorumun?
Y: Be.. Ben çok büyüktü. Böylesi hiç olmadı.
B: Konuşmayı bile unuttun anlaşılan. Ne demiştim sana.
Y: Biraz fazla sertti. Ama çok hoşuma gitti. İlk defa bu kadar sert bir yarrak yedim.
B: Yarın müsait olursam ikinci bir kez yiyebilirsin.
Duş alıp yatağa geçtik. Sonrasını hatırlamıyorum. Bayılmıştım.