← Ana Sayfaya Dön

CANIM AİLEM 7

📌 ENSEST

Ben: Abi

O: Aslanım benim, nasılsın?

Abime sarılıp cevapladım.

Ben: İyiyim abi hoş geldin. Hiç beklemiyordum seni.

O: Kim dövdü seni, o kadar taktiği boşuna mı verdim ben.

Ben: Araba çarptı ya.

O: Biliyorum biliyorum. Annem aramıştı beni. Senin için geldim zaten. 4 gün kalıp gideceğim.

E: Hadi çocuklar içeri geçin lavabonun önünde konuşmayın.

Herkes içerideydi. Abimle mutfağa geçerken abim sordu;

O: Bu güzel kız kim, sen sevgili mi yaptın?

Ben: Evet, adı Bade

O: Aslanım ya, abisinin yolunda ilerliyor.

Tüm konuşma, ağzımda fark etmediğim bir gülümseme olmasından herhalde, ablam bizi görünce.

A: Ağzını kapat Ali sinek girecek şimdi.

O: Sen boş ver onu Ali, kıskanıyor bizi.

O: Yakışıklı kardeşim benim, Badeyle hiç fan fin yaptınız mı

Tüm yüzümü kaplayan bir kızarıklık ve sıcaklıkla cevap verdim.

B: Yok abi, daha yeni sevgili olduk zaten.

O: Hadi gel bir kahvaltı yapalım acıktım ben.

Abim beni bırakıp hızlıca mutfağa girdi.

O: Sultanım, kahvaltı hazır mı?

E: Az kaldı sucuk pişsin getiriyorum.

Arkadan mutfağa girip cevap verdim.

Ben: Şanslısın abi, sucuğa denk geldin.

Kahvaltı kuruldu. Birkaç sohbet ve şakalaşmanın eşliğinde kahvaltıyı bitirdik. Bu durumda keyfimizi bozacak tek bir şey vardı. Babam, ve keyfimizi bozmak için eve gelmişti. Onun için gece gündüz fark etmez. Her zaman içerdi. Ama dün eve gelmemişti. Allah bilir nerede yattı da, şimdi aklına geldi. Eve gelmek. Kapı zili çaldı. Abim kapıyı açmaya gitti. Duyulan seslerden kimin geldiği belli oluyordu.

F: Sen niye buradasın?

O: Ziyarete geldim baba.

F: Ziyaretini isteyen mi var.

Durum daha fazla kızışmasın diye kapıya doğru gittim.

Ben: Baba, huzursuzluk çıkaracaksan başka zaman gel eve.

F: Çekil lan it. Ev benim evim sana mı soracam.

Ben: Kolum kırık olmasa ben sana yapacağımı biliyorum da. Neyse ki kolum kırık.

Babam ses etmeden yanımızdan geçip odasına girdi. Kapıyı kapatıp kilitledi. Abime sarılmamıştı bile. Abimin kırgınlığı yüzünden okunacak haldeydi.

Ben: Boş ver sen onu abi. Zaten eve geldiği yok geldiğindede böyle.

Kahvaltı masasına geri oturduğumuzda

Bade: Ben kalkayım efendim. Elinize sağlık

E: Kalsaydın biraz daha kızım.

Bade: Yok efendim ben kalkayım. Aliyi görmek için gelmiştim.

E: Sen bilirsin kızım.

Ben: Ben seni uğurlayayım canım.

Bade'yi kapıya kadar götürdüm.

Bade: Abin gelmeseydi sana hediyem vardı.

Ben: Tüh ya, en kısa zamanda telafisini bekliyorum.

Badenin dudağına bir öpücük kondurup, uğurladım.

Ben: Hadi görüşürüz aşkım.

Bade: Hadi görüşürüz.

Mutfağa dönüp oturduğumda ablam konuşmaya başladı.

A: Vaaay kızım he. Tek kızın benim sanıyordum.

Ben: Ağla bir de istersen.

A: Ali, seni dövecem en sonunda.

Ben: Şu an belki dövebilirsin ama kolum iyileşirse 1v1 de hiç şansın yok.

O: Kalk ayağa Ali Bey. Boyunun ölçüsünü alalım. O zaman

Abimin yanına geçtim.

E: Az kalmış geçecek seni.

O: Geçerse dayak var ama ona göre. ahahah

Hepimiz gülüp muhabbet etmeye devam ettik. Akşam olmuştu.

O: Anne ben nerede yatacağım?

B: Benim odamda yatarsın.

O: Sen nerede yatacaksın

B: İçeride kanepe var orada yatarım.

E: Ablası..

A: Banane ya, kanepede yatsın işte ben mi yatayım.

E: Kanepede yatsın demiyorum. Senin yatağın büyük orada yatsın.

A: Yok ya. En fazla yere minder serer orada yatar.

B: Bana uyar. Bir kaç gün sabrederim ben.

Abim odama gidip uyumuştu. Ablam da odasındaydı. Bende İçeride biraz televizyon izliyordum. Gözümün kaydığını fark edince kalkıp ablamın odasına gittim.

B: tak tak Müsait misin abla

A: Gel

B: Uykum geldi benim biraz, yatacağım. Sen ne zaman uyuyacaksın?

A: Ben takılıcam biraz daha telefona

B: Başka yaptığın bir şey yok zaten

A: Atarım seni, kanepede yatarsın bak.

B: Tamam tamam. Bari ışığı kapatayım.

A: Tamam kapat.

Yüklükten minderi alıp ablamın odasına serdim. Işığı kapatıp yerime uzanmıştım. Ardından gözümü kapayıp uykunun beni ele geçirmesini bekledim.

Sabah uyandığımda biraz bekleyip evde birinin olup olmadığını anlamak için bekledim. Hiç ses yoktu. Biri var mı diye seslendim.

B: ANNEEEEEE..... ABLAAA-

Yüzüme nereden geldiğin anlamadığım bir yastık yedim.

A: Ne bağırıyorsun sabah sabah gerizekalı.

B: Burada mıydın? Ses gelmeyince merak ettim. Dışarı çıktınız sandım.

A: Dışarı çıktılar zaten.

B: Kim?

A: Bizim dışımızda herkes.

B: Babam?

A: Herkes diyorum ya. Sen kıt mısın, yoksa bilerek mi yapıyorsun?

B: Nereye gittiler biliyor musun?

A: Markete.

B: Tamam.

Biraz daha uzandım. Belki uyurum diye. Ama uykudan eser yoktu. Ayağa kalkıp ablamın ne yaptığına bakmak istedim.

B: Canım sıkılıyor.

A: Ne yapabilirim.

B: Dışarı çıkalım mı?

A: Hayır.

B: Peki..... aç mısın?

A: Hayır.

B: Televizyon izleyelim mi?

A: Sen her şeyi tek tek soracak mısın bana?

B: Canım sıkılıyor. Ne yapabilirim.

A: Arkadaşlarınla konuşabilirsin.

B: Olabilir aslında. Ben bir annemi arayayım.

Ayağa kalkıp telefonumu elime aldım. Tam annemi arayacaktım ki. Ablamın arkadaşı Naz beni aradı.

B: Alo

N: Aliş nasılsın canım.

B: İyiyim Naz abla siz nasılsınız.

N: Siz mi, bir de sövseydin. Ay neyse, Ali bugün ablanın 18. Yaş günü, bir parti planlıyoruz. Yardımcı olabilir misin?

Aklımdan çıkmıştı. Bugün ablam reşit olacaktı. Doğru ya, abimde onun için gelmiş olsa gerek.

B: Olur abla nasıl yardımcı olabilirim?

N: Senin bir şey hazırlamana gerek yok, sadece ablana güzel bir şeyler giydir. Attığım konuma beraber gelin. Doğum gününü biz planladık zaten.

B: Tamam Naz abla, ben ablamı ayarlarım. Ne zaman olacak kutlama?

N: Ben sana tüm bilgileri atarım canım, hadi öptüm.

B: Görüşürüz abla.

Biraz bekledikten sonra mesaj gelmişti. Bar yanında bir mekan olduğunu fark ettim. Kutlamadan sonra içeceklerdi anlaşılan. 1 saatlik uzaklıktaydı. Ve akşam 8 de gelmemizi söylüyordu. Ablamı fark ettirmeden oraya götürmeliydim. Ablamın odasına doğru yol aldım.

B: Abla sana bir sürprizim var.

A: Ne oldu.

B: Bugün akşam 8'de seni bir mekana götüreceğim.

A: Hangi parayla

B: Kendi paramla.

A: Sonra benden borç istersen vermem ama ona göre.

B: Sıkıntı yok, sen uygun musun.

A: Evet uygunum.

İçimden sevinç çığlıkları atıp çıkmaya yöneliyordum ki ablam bana seslendi.

A: Bir şeyi unutmadın mı?

B: Biraz düşüneyim.... yok unutmadım.

Yüzü asıldı. Neyi kastettiğini biliyordum ama biraz sabrederse onu bekleyen büyük bir kutlama olacaktı. 1 saat sonra kapı çaldı. Bizimkiler gelmişti. Koşup kapıyı açtım. Karşımda abim arkasında annem annemin arkasında... kimse yoktu. Babamı aradı gözlerim ama bulamadım. Abim fısıldayarak konuştu.

O: Ali şu pastayı koş dolaba at. Azra görmesin.

B: Bir an unuttunuz sandım. Ama sen koysan daha güzel olur. Malum, elim falan kırık.

Abim koşup pastayı dolaba koydu. Arkamdan ablam geldi bizimkileri karşılamaya.

A: Hoş geldiniz.

E: hoş bulduk canım.

Ablam biraz bekledi ama ses yoktu. Sanırım doğum gününün kutlanmasını bekliyordu.

B: Neye bakıyordunuz hanfendi?

A: Üfff hiç uğraşamam seninle Ali

Odasına geçip kapısını kilitledi. İşimizi kolaylaştırmıştı. Annem hızlıca üstünü değiştirip gelmişti. Abimle ben o sırada pastanın mumlarını ayarladık. 2 dakika sonra annem de mutfağa geldi.

B: Hazırladık pastayı.

E: Elinize sağlık. Osman sen pastayı tut ben kapıyı çalacağım.

Mumları yakıp ablamın odasının önüne geldik. Annem kapıyı çaldı. Ses yoktu.

B: ABLAA KAPIYI AÇSANA

İçeriden üff püff sesleri geldi. Ardından yatağın gıcırtısı, sert adım sesleri ve son olarak kapının kilidi açılmıştı.

B: İyi ki doğdun Azra B,O,E: İyi ki doğdun Azra

Birkaç iyi ki doğdun dileğinden sonra susup ablamın tepkisini bekledik.

A: Unuttunuz sandım.

B: Güzelim biz nasıl unutalım senin doğum gününü.

A: Bilmem hiç bir arkadaşım aramadı bile beni. Siz de unuttunuz sandım.

Bilseydi arkadaşlarının ne plan kurduğunu üzülmezdi eminim. Ama sürpriz olarak kalmalıydı.

B: Hadi içeri geçelim kes pastayı.

Ablam pastayı keserken hep bir ağızdan tebrik edip alkışlamıştık. 2 saat süren kutlamanın ardından, sol elimdeki alçıyı çıkarmak için hastahaneye gitmem gerektiğini öğrendiğim bir mesaj aldım.

B: Benim alçıyı çıkarmam gerekiyor. Çıkayım ben.

A: Tamam geç kalma, daha beni mekana götüreceksin.

B: Tamam canım hemen gidip geleyim. Sen bir taksi çağırsana.

Ben aşağı indiğimde taksi gelmişti bile. Taksiye binip hastahaneye gitmesini söyledim. Taksimetreye bakarak sordum;

B: Borcum ne kadar

T: 130 Tl yeterli.

Parayı uzatıp çıktım. 135 TL tutmuştu. En azından hala iyi kalpli insanlar vardı. Hastahaneye gidip. Alçıyı çıkardım. Doktor aslında elimin kırılmadığını sadece önlem olarak bunu taktıklarını söyledi. Ve sert darbelerden kaçınmam gerektiğini söyledi. 2. Bir taksiye atlayıp eve geçtim.

A: Hoş geldin, çıkardılar mı?

Üzülmüş gibi bir hali vardı.

B: Merak etme sadece sol elimdeki alçı çıktı. O da kırılmamış zaten. Hafif bir burkulma.

A: Hee iyi o zaman.

B: Ne o, yoksa bana duş aldıramayacaksın diye üzüldün mü?

Açığını yakalamıştım. Yüzü kızararak konuştu.

A: Ne ala. alakası yok bir kere.

B: Aynen aynen.

Başka bir şey söyleyemedi. Ben de söylemesine izin vermeden içeriye doğru geçmiştim zaten.

O: Ne kadar da çabuk çıkardılar alçıyı.

B: Sol elim kırık değilmiş önlem amaçlı yapılmış dediler. Sağ kolum hala aynı.

O: kolumu sol elinle sık bir gücünü test edelim.

Sol elimi abimin koluna attım. Ama geçen seferki kadar güçlü bir ağrı nüksetti.

B: Aghhhh sikt...

O: Sıkamıyor musun? büyük ihtimalle avucundan kaynaklı.

Biraz muhabbetten sonra saat 6.40 olmuştu.

B: Abla hadi hazırlan çıkalım.

E: Nereye?

A: Ali Bey, beni bir mekana götürecekmiş.

O: Vaay nerede bu mekan ?

B: O da sürpriz kalsın. Hadi hızlı hazırlan bende hazırlanacağım.

A: Tamam canım.

Ablam hızlıca kalkıp odasına gitmişti. Ardından bende kendi odama geçip hazırlandım. Altıma siyah keten bir pantolon üstüme ise siyah bir kısa kollu tişört giydim. Sol koluma gümüş bir saat taktım. Veee hazırdım. Odamdan çıkıp içeriye geçtim.

E: Vay şu yakışıklıya bak.

O: Valla cillop gibi olmuşsun. Aslanım benim.

B: Teşekkür ederim. Ama bugünün yıldız daha hazırlanmadı. Onu bekliyoruz.

Birkaç dakikanın ardıdan ablam odasından çıkmıştı. Melek gibiydi. Üstünde, göbeğine kadar açık olan beyaz bir crop. Crop'un üstüne beyaz bir gömlek giymişti. Altında ise Beyaz bir pantolon vardı. Bu kadar güzellik, cennetten düşen bir parça olduğunu düşünmeme yetmişti bile.

B: Şuna bak beee. Yakıyorsun güzelim.

A: Senin de benden aşağı kalır yanın yok Ali Bey.

B: Sana yetişmeye çalışıyoruz. Ama anlaşılan bugün çok zor. Artık başka güne.

Yan yana gelip bizimkilerin karşısına geçtik.

E: Biriniz siyah biriniz beyaz ikinizde inanılmaz görünüyorsunuz. Ayy duygulandım bir anda. Sizi böyle görünce.

O: Yakıştınız birbirinize ha.

Bu sözün altında bir art niyet aramam gerekir miydi? Sanmıyorum. Ama aramak ister gibi bir halim vardı. Montumu alıp taksiyi aradım

B: Ben taksi çağırıyorum, birazdan ineriz.

Taksiyi çağırıp aşağı indik. Aşağı indikten 2 dakika sonra taksi gelmişti. Binip mekana doğru ilerledik.

B: Evet burası. Teşekkür ederiz borcumuz ne kadar.

Taksici: 200 lira yeterli.

Taksimetreye baktım. 198.25 yazıyordu. Bir şey demeden 200 ü uzattım. Taksiden çıkarken telefonum çaldı.

N: Ali neredesiniz.

B: Aynen bencede.

N: Ne diyorsun Ali, Azra yanında mı. Ondan mı konuşmuyorsun?

B: Evet, tam olarak ondan kaynaklı.

N: Ne zaman geleceksiniz?

B: 1 dakika yeterli mi?

N: Kapıda mısınız? Biraz oyala ben seni arayınca gelirsiniz.

B: Tamam hadi görüşürüz aşkım öptüm.

A: Bade mi?

B: Evet derslerle alakalı bir şey sordu. Onu cevapladım.

A: Hadi mekana geçelim.

B: Abla benim seninle konuşmam gereken bir şey var konuşalım mı?

A; tamam içeri geçelim konuşuruz.

B: Yok burada konuşmamız gerekiyor.

A: O kadar önemli mi burada konuşmamız?

B: Evet abla hayat memat meselesi.

A: Ne abarttın ya. Dinliyorum.

B: Abla..... ben hamileyim.

A: Nesin?

B: Hamileyim

A: Ali taşşak mı geçiyorsun benimle.

B: Yaptığımız şeyden sonra sanırım hamile kaldım.

A: Ali sen bir şey mi içtin.

Telefonun çalmasını bekliyordum. Sözcükleri bilerek yayarak konuşuyordum. Biraz bekledikten sonra telefonum çalmıştı. Hemen çıkarıp telefonumu açtım.

N: Hazır gelin. İçeride soldayız.

B: Tamam Mert, hadi görüşürüz.

B: Hadi mekana geçelim.

A; Senin kafan hoş galiba. Neyse doğum günümde kimsenin keyfimi bozmasını istemiyorum.

B: Koluma girmek ister misin.

Kırık olan kolumu biraz sağa doğru çekip ablamı bekledim.

A: Girelim bari.

Mekana girdiğimizde görevli bizi karşıladı.

G: Rezervasyonunuz var mıydı efendim.

B: Evet Azra Hanım adına.

G: Hay hay burun efendim buraya doğru buyrun.

Adam çekilip eliyle sol tarafı gösterdi. Ablam kolumda ilerlerken. Bir anda ışıklar kapandı. Ne olduğunu anlamadım. Biraz afallasamda yürümeye devam ettik. Sonra ışıklar geri geldi.

Yorum Yap

Yorumlar