GENÇLİK ÖFKESİ S Serisi - Toplam 56 bölüm +

GENÇLİK ÖFKESİ S2 B9

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 GENÇLİK ÖFKESİ (ÖZEL)

S2 - B9 [SİNSİ BERCUHİ]

Sikim annemin içinden çıktıktan sonra, etli amcığından taşan spermlerim, Ayla için bulunmaz bir nimet gibiydi sanki.

Ay: İşte en sevdiğim...

Hemen ağzını açtı ve annemizin amına yapıştırıp, ne kadar sperm varsa hepsini emerek boğazından aşağı indirdi.

An: Ihm... Uuuh...

Annemin amı tertemiz olmuştu ve de yere yığılmış gözleri yarı kapalı şekilde, bitkin bir haldeydi.

Bense kendimi biraz topladım ve anneme bikinisini bulup, vermeden önce sikimin ucunda kalan az bir sperm taneciklerini silip yüzüne doğru fırlattım.

Yanlarından ayrıldım ve mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Mutfak kapısı kapalıydı ama içeriden güzel sesler geliyor ve neşeli bir melodi sayıklanıyordu.

Kapıyı sessizce açtığım an Felicia adeta götünü sağa sola sallayarak şarkı söylerken mis gibi yemekler hazırlıyordu. Bense duvara yaslandım ve onu izlemeye başladım.

Aslında güzel bir kadındı. Neşeliydi, enerjisi ve özgüvenli olması etkileyiciydi. Onu biraz öyle izlerken, bir anda arkasını döndü ve beni görünce küçük bir çığlık attı.

Fe: Aras Bey!

“Korkuttum sizi galiba, özür dilerim!”

Fe: S-Sorun değil...

Fe: Şey o yaralar nedir?

“Ha onları dert etme!”

Fe: P-Peki. Siz neden geldiniz? Daha yemek tam hazır değildi.

“Güzel kokular aldım. Ne yapıyorsunuz bize acaba?”

Fe: Basit bir İtalyan yemeği.

“Görünüşü basit değil gibi. Tadını merak etmedim desem yalan olur Felicia.”

Fe: İsterseniz tadabilirsiniz.

“Tabi uzat bakalım ağzıma!”

Felicia bir ekmek koparttı ve üstüne çatalla koyup ağzıma doğru uzattı. Gözlerinin içine bakarak ve biraz da dilimi parmağına değdirerek aldım.

“Leziz olmuş!”

Fe: Sa-Sağ olun efendim!

Felicia hala vücudumu süzüyordu ve yarım yamalak konuşuyordu. Kendisine bilerek hafifçe sarıldım ve "kolay gelsin, yemek olunca düğmeye basarsın!" dedim.

Yanından ayrıldıktan sonra, odama çıktım ve bilgisayarı açıp, Derya'yı aradım. Birkaç aramadan sonra Derya telefonu açmıştı.

“Aşkıım!”

De: Bitanem. Nasılsın iyi misin?

“İyiyim, iyi! Asıl sen nasılsın, özledim seni yavrum benim.”

De: Ben de seni çok özledim, haberleri okudum ama sende bir şey olmayınca içim bir ferahladı. İyi misin cidden hem?

“İyiyim yavrum, seni özledim biraz yoğunum burada. Özür dilerim şimdi arayabildim seni.”

De: Sorun yok. Ben de şimdi denize gideceğim.

“Neredesin bakalım?”

De: Aşkım Ayvalık daha cazipti, o sebeple Balıkesir'e geldim. Burası baya bir kalabalık ve ev kiraladım. Tertemiz bir yer.

“Güzel yapmışsın, orada dondurma ve Ayvalık tostu yemeni öneririm.”

De: Tamam, yaparım. :)

“Benden bir isteğin olursa, çekinme yaz. Ben sana ulaşırım ve ne istersen hallederim aşkım benim.”

De: Aşkım bir rahat olsan, beni düşünmene gerek yok bitanem.

“Sevdiğim, hayal ettiğim kadını nasıl düşünmem bitanem?”

De: Yaa aşkııım! Seni çok seviyorum...

“Ben de bitanem, var mı söylemek istediğin bir şey? Ben çıkayım akşama bir yere gideceğiz!”

De: Yok, yok. Nereye gideceksiniz?

“Opera var burada. Bir ara seninle gelince gideriz!”

De: Olur yapalım.

“Seni seviyorum sultanım benim. Öptüm...”

De: Ben de seni seviyorum, öptüüüm!

Derya ile konuştuktan sonra, sıra Yağmur'a gelmişti. Yaklaşık 5 dakika aradıktan sonra, bir cevap almıştım ve aynı Derya ile yaptığım konuşmayı Yağmurla da yaptım.

[20 DAKİKA SONRA]

Telefon aramaları bitince, duşa girdim. Soğuk suyun altında güzelce Yıkandıktan sonra. Kurulanıp üstümü giydim.

“Ben bence tercihi bizimkilere bırakmayayım!”

Küçük bir arama yaptıktan sonra, opera için giyilecek takıya kadar her şeyi burada kullandığımız moda binası vardı oradan getirilmesi talebinde bulundum. Pahalı markalarla anlaşmalarımız olduğu için, güzel elbiseler kolayca bulunuyordu.

Yaklaşık iki dakika sonra kumandadan ses gelmişti. Bu da yemek hazır demekti belli.

Herkes aşağı inip, bahçeye çıktı. Annem sağıma, ablam da soluma geçmişti. İkisi de halinden memnundu ve gözlerime bakıyorlardı. Felicia her şeyi servis ettikten sonra mutfağa dönecekti ki, ben ona "kendine de bir tabak koy!" demiştim.

Fe: Ama efendim olur mu-...

“Sen de bizimle ye, gayet olur!”

Felicia şaşırmıştı ama tabağı getirdi ve kendisine de koyduktan sonra, hep birlikte yemeklerden yedik. Yemekler şaraplar içildikten sonra, herkes odasına geçti.

Ben de gelmesi gerekenleri bekledikten sonra, bir araba gelmişti. Bir sürü kadın ellerinde kıyafetlerle gelmişti ve hepsi özel olarak paketliydi.

İçeriye geçtiler ve ben hepsini giyinme odasına yönlendirdim. Annem ve ablamı çağırdıktan sonra, ikisi de şaşkındı ve bana bakıyordu.

“Özel olarak kıyafetler getirttim. Sonuçta opera büyük ve elit bir yer hanımlar!”

An: Teşekkür ederiz oğlum!

Ay: Yaaa Araaas! İyi ki varsın...

Hepsi giyinirken, ben de kendi odamda bana getirilen takım elbiseyi ve ayakkabı ile takıları giydim. Özel buffalo derisi bir ayakkabı ve italyanların özel kumaşıyla dikilmiş bir takım elbisesini giydim.

Yaklaşık yarım saatlik bir işçilikten (makyajdan saç yapımından) sonra annem, ben ve ablam yan yana çıktık ve kapının önünde doğru ilerledik.

Özel bir limuzin bizi almaya geldi ve içine bindik. Annem sağımda, ablam da solumda duruyordu. İkisi de ellerini bacağıma attı ve yüzüme gülerek, yanaklarıma öpücüklerini kondurdu.

Tatlı ve ıslak öpücükler ard arda inerken yanaklarıma, dudaklarıma. Ayla kulağıma yaklaştı ve "küçük bir kaçamak yapalım, opera öncesi!" demişti.

Ancak bunu söyledikten sonra bir ses geldi ve bir kadın içeriye bindi. Biz ne diye geldiğini beklerken, kadın hemen durumu izah etti.

Ka: Ben herhangi bir isteğiniz olursa, mini bar kısmından doldurmak için buradayım.

“Teşekkür ederiz ama gerek yok. Çıkabilirsiniz ve lütfen öne geçin, burada sadece annem, ablam ve ben olacağız!”

Kadının suratı asıldı ve "tamam efendim!" dedikten sonra yanımızdan ayrıldı.

Bense soluma doğru kafamı çevirdim ve ablamın dudaklarına yapıştım. Tatlı ve aromalı bir ruj sürmüştü. Kıpkırmızı dudaklarına koyu tonlarda ruj yakışmıştı.

Ay: Aşkım...

Ancak biz öpüştükçe ruj dağılıyordu. Annemse elini pantolonuma attı ve kemeri hafifçe çözüp, düğmelerini açtı.

Sıcacık elleri boxer'dan içeri girdi ve hafifçe kalkmış olan sikimi kavradı. Annem sikimi yukarı aşağı sıvazlarken, bir tırnağıyla da sikimin kafasını tatlı tatlı çiziyordu.

Ablamı öpmeyi bıraktım ve pantolonu biraz sıyırıp, müzik açtıktan sonra da annemle ablamın kafalarından tuttuğum gibi sikime doğru bastırdım.

İki orospunun dili de yılan gibi sivri ve ıslaktı. İkisi de dondurma yalar gibi sikimi yalıyordu ve ayrıca taşaklarımı beraber paylaşarak, benden mahrum kalmıyorlardı.

Ayla bir anda atak yaptı ve kafasını ağzına aldı. Annem de Ayla'nın elini taşaklarımdan çektiği gibi dilini koca taşaklarıma atıp, ruhumu emercesine emmeye başladı.

An: Orospu bıraksana!

Ay: Ama anneee! Sen yedin zaten!

Ayla bunu söyledikten sonra, gözlerimin içine gülerek baktı ve göz kırptıktan sonra da dilini kafasında gezdirip, aniden boğazının derinliklerine kadar aldı.

An: Kızım benden bile kaşar, oğlum.

“Öyle anneciğim.”

Ayla biraz daha ağzına aldıktan sonra, ağzından çıkartmıştı. Onca salya, ağzından sikime ve oradan da taşaklarıma yayıldı.

Ay: Gel bakalım anne.

Ayla bunu dedikten sonra, annemin saçlarından tuttu ve kafasını sikime sertçe bastırıp, sikimi boğazına kadar aldırdı.

Bunu yaparken suratında tam bir sürtük edası gülümseme vardı ve annemin kafasından elini çekmeyip "nefes alamayacak şekilde kalmanı istiyorum annem!" demişti.

Annem garip sesler çıkarınca, Ayla tutup çıkarttı ve annemin dudaklarını yalayıp koltuğa yeniden yaslandı.

Ay: Ben kalanına gece devam edebilirim, devam edersem opera'ya gidemeyebiliriz.

An: Eve dönebiliriz istersen oğlum?

“Ayla haklı anne, hoşuma gidiyor evet. Ancak sonra devam etmeliyiz.”

Annem hafif bozuldu ama bana "devam ederiz değil mi?” demişti. Ellerimi dudaklarına attım ve alnını öptükten sonra, gözlerine bakıp "edeceğiz orospum!" dedim.

[20 DAKİKA SONRA]

Sonunda araç durdu ve varış noktasına ulaşmış olduk. Etrafta bir sürü yayıncı kuruluş vardı ve fotoğraflar çekiliyordu.

Araçtan indikten sonra annem ve ablam sağlı, sollu yanlarıma geçti. İkisi de koluma girdikten sonra içeri geçiyorduk.

İçerisi dolu dolu bir yerdi, bir sürü insan ilk baş şaraplar içiyor ve birbirleriyle sohbet ediyordu. Biz de bizim için ayrılan yere geçtikten sonra ilk baş şarap getirdiler.

Şarapları içerken karşımızda bir anda ilk geldiğimiz gün, gördüğümüz kadın geldi.

Göz göze geldiğimiz zaman, suratı bozuldu ve sanki bir şey yapmışım da intikam almalıymışçasına bana doğru yürüdü.

Ay: Aras, bu salak geliyor yine.

“Görüyorum!”

Ay: Çok kafa ütülemezse iyidir.

“Rahat bırakır mı? Pek sanmam!”

Ka: Sen hala burada mısın?

“Görüyorsun, o zaman varım!”

Ka: Hahahahaha felsefe de mi yapıyorsun?

“Anladığın dilden konuşuyorum.”

Ka: Çok komiksin ya! Çık git buradan.

“Yani ben de seninle bu ortamda kalmaktan memnun değilim ama burası güzel bir yer ve ben parasını önceden ödedim.”

Ka: Hahahaha o zaman ben sana öderim! Hadi söz öderim git buradan.

Kadının yanına doğru bir adam yaklaştı ve elini beline atıp "hayatım geldim, merhaba! Ben Alexei!" diyerek elini uzattı.

Adam yaşlı bir tipti ama sakin ve efendi gözüküyordu. Elini sıktım ve "Merhaba, ben Burhan Aras Şura!" diyerek tanımıştım.

Adam kendisini de aileme tanıttıktan sonra kadın biraz sinirlenmiş ve tokalaşmamıza aşırı bozulmuştu.

Ax: Sizi haberlerde görmüştüm. Cidden çok onurlu bir davranıştı. Kız arkadaşımla nereden tanışıyorsunuz?

“Hanımefendi kız arkadaşınız mıydı?”

Ax: Evet 1 haftadır tanışıyoruz. Bercuhi bir anda hayatımın aşkı oldu.

Ay: Çok yakışıyorsunuz efendim. Cidden aranızda iyi bir uyum var.

(Ayla bunu söylerken, sahte bir gülüş attı ve şarabından yudumlar aldı)

Ax: Teşekkür ederim.

An: Peki tam olarak, nasıl tanıştınız?

Ax: Ben uzun süredir buradaydım, Bercuhi de öyleymiş. Ancak bir kaza yaşandı ve ben biraz Bercuhi'nin canını yakmış oldum.

Ay: Aaa! Çok kötü olmuş!

“Değil mi? Evet, evet!”

Be: Hayatım bunu anlatmaya ne gerek var?

Ax: Olsun canım, bilseler ne olacak?

“Daha sonra ne oldu?”

Ax: Kendisi beni şikayet edecekti ama kapısına kadar dayandım, affetmesi için her şeyi denedim. Hatta bir yemeğe davet ettim, gelmez sanmıştım ama geldi.

An: Aaaa çok romantik!

An: Oğlum, bu kadın zengin avcısı resmen!

(Bunu kısık sesle Türkçe söylemişti!)

Elimi ağzıma kapattım ve öksürür gibi yaparken "ben de farkettim!" diyerek geri cevap verdim.

Ax: İşte o yemek sonrası, hayatım değişti.

Adam bunları anlatırken gözleri alev alevdi ve kadından resmen hoşlanıyordu. Herkes bakışlarından bunu anlayabilirdi.

Ancak bu bakışlar kadında yoktu, adama bir çöpe bakmaktan farksız bakıyordu.

“Bay Alexei! Cidden sizin adınıza çok sevinçliyim. Şanslı bir adamsınız haha!”

Kendisi de dediğime gülüp, Bercuhi'nin saçlarından öptü ve "böyle şans çok zor denk gelir Aras Bey!" dedi.

Adamla konuşurken, kadın rahatsız oldu ve yanımızdan "lavabo!" bahanesiyle ayrıldı.

Ayla ise gözlerime bakmıştı. Bir şey yapmak istiyordu belliydi! Bense kafamı salladım ve gitmesine izin verdim.

---

Ayla'nın bakış açısına geçiyoruz:

Aras'ın yanından ayrıldım ve kadının arkasından sakince yürüdüm.

Kadın lavaboya girmişti ve 20 saniye ardından ben girdim.

Hemen ayna karşısında makyajını tazeliyordu ve beni görünce yan gözle bakıp, rahatsız oldu.

1 boşluk uzağına geçtim ve küçük çantamı açıp, içinden makyajım için malzemeleri çıkarttım.

Aslında makyajım zaten iyiydi ama amacım biraz farklıydı. Makyajımı tazeler gibi yaparken, ilk adım ondan geldi.

Be: Sizler hep böyle mi giyinirsiniz?

“Evet, kaliteli şeyler giyeriz! Kendi moda markamız var ve bazı dünyaca ünlü giyim markaları, bizlere özel elbise üretir!”

Be: Bu kadar ünlü markalar, neden sizin için üretim yapma zahmetine girmiş?

“Şey aslında basit. Bizler bu alanlar için önemli ve özel kişileriz, onlar bize çalışır. Ama sizler öyle değilsiniz değil mi?”

Be: Nasıl yani?

“Sizin için elbise üretecek bir marka yok. Sizi önemseyen bir marka yok, sizin sözünüzle hareket eden bir marka yok, siz sadece parası olan bir adamı bulup, kandırmaya çalışan aptal bir kadınsınız!”

Be: Ne saçmalıyorsun sen? Ne demek bu?

“Lütfen bırakın bu oyunları. Siz fakir ve para aşkıyla yanıp tutuşan bir düzenbazsınız! Tek başarınız insanları kandırıp, onları bir kredi kartı gibi kullanmak.”

Be: Bu kadarı yeter!

Kadının kolundan tuttum ve lavaboya yasladım.

“Siz asla bizler gibi olamazsınız. Bizler parayı hakkıyla kazanan ve bunu harcamayı hakeden insanlarız. Para bizim için çalışırken, sizler para için çalışan bir bedensiniz. Ne kadar da acizsiniz!”

Kadın gözlerime bakarken farkettim ki gözleri dolmuştu ve kolumu çektiğim gibi çantamdan mendil çıkarttım.

“Alın, özel üretim bir mendil. Sizin gibi para avcısı kadın bile böyle şeyler bulamaz!”

Kadın sadece titriyordu ve konuşmuyordu.

“Bu arada size seveceğiniz bir şey vereyim mi?”

Be: N-Ne...

Çantamı tekrar açtım ve içinden 100 euro bulup, kadının avcunun açtım ve içine koyup kapattım. Kadın iyice ezilmişti ve gözlerinden yaşlar akıyordu.

“Şey makyajın akıyor tatlım, bence bir tazele. İyi geceler dilerim!”

---

Tekrar Aras'ın bakış açısına geçiyoruz:

“Bay Alexei çok iyisiniz cidden!”

Ax: Asıl siz çok iyisiniz. Hem bir ara yemek yiyip, golf oynamaya ne dersiniz?

“Biliyor musunuz, buna hayır diyemem!”

Ax: O zaman dizi bu salı ******** restauranta yemeğe davet ediyorum. Aileniz de gelebilir ve çarşamba günü de sizi ###### golf kulübüne davet ediyorum!

“Emin olun geleceğim!”

Bu esnada adamın arkasından Ayla bana göz kırparak geldi ve yanıma geçtiği an elini omzuma attı.

Bell ki bir şey yapmıştı ve bu kesin gıcık edici bir durumdu. Ama yaptığı doğru bir şeydi, buna kesinlikle emindim.

Adamla tekrar el sıkıştıktan sonra gösteri için içeri geçecektik ki, Bercuhi ağlayarak geldi ve "aşkım gidebilir miyiz?" dedi.

Ayla'ya baktığımda gözlerime güldü ve başını kadına çevirdiği an yüzü değişti.

Ay: İyi misiniz hanımefendi, niye ağlıyorsunuz siz?

Be: Y-Yok bir şey...

Ax: Canım bir şey varsa söyle!

Be: Yok, lütfen sadece gidelim...

Ax: Peki tatlım...

“Bir şey varsa söyleyin bilelim!”

Ax: Galiba açıklamak istemiyor. Bu durum için sizden özür dilerim, kendinize iyi bakın. Biz gidelim!

Tekrar tokalaştık ve vedalaştıktan sonra adam gittiği an Ayla'nın yüzüne gülerek baktım.

An: Kızım naptın sen? Mosmor olmuş?

“Cidden Ayla, ne yaptın?”

Ay: Gelin anlatayım...

SEZON 2 BÖLÜM 9 SONU...

← Önceki Hikaye
GENÇLİK ÖFKESİ S2 B8
Sonraki Hikaye →
GENÇLİK ÖFKESİ S2 B10
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorum yazmak için giriş yapın!

Yorumlar

1