← Ana Sayfaya Dön

APTAL KOCAM 9

📌 ALDATMA

Kocamın bir daha aptallık yapması çok uzun sürdü. Azgınlıktan düz duvara tırmanacak hale gelmiştim. Tadını almıştım bir kere o zevkin. Bir daha istiyordum. Sadakat duygum çok zor bastırıyordu bu hislerimi. Ben de artık kocam bir aptallık daha yapsın diye dua eder hale gelmiştim. Duygu fırtınalarımı kocama belli etmemeye çalışıyordum.


Kocama sanki sexe değilde kendisine ilgim varmış gibi hissettirmem lazımdı. Yoksa vahim sonuçlar doğabilirdi. Son yaptığım fantaziden sonra kocam iyice azgınlaşmıştı birkaç aylığına. Arada bir yine aynı şekilde giyinmemi istiyor o halde beceriyordu. Ama gene git gide normal temposuna doğru döndü.

Artık yaza doğru geliyorduk yeniden. Kocam yeni aptallığını yaptı. Olaya geçelim; Haziran ayıydı. Kocamın birlikte kardeş gibi büyüdüğü kuzeninin nikahı vardı. Son güne kadar gecikmemiz kocamın önemli bir işi bağlayabilmesi adına olmuştu. Aslında birkaç gün önceden gidip hazırlıklara yardım edilmesi gerekiyordu. Son güne kalınca haliyle orada kuaför vs bulamam, düğüne bile belki zor yetişiriz diye kocam işi bağlarken bende kendi kuaförüme gidip saçımı, başımı yaptırdım.

Kocam bile beni o halde görünce hemen ilişkiye girmek istedi. Ancak uzun yol vardı, yoldan önce yorulmamak için elleyemedi. Zaten elleseydi de kesin saçımı başımı bozardı... Düğünde giyeceğim kıyafeti, özenle seçmiştim. Kırışmaması için askıyla arabaya asacaktım. Neyse sabah erkenden çıktık yola, akşama düğün vardı.

Gözümde güneş gözlükleri düğün için mükemmel bir şekilde topuz haline getirilmiş saçlarım ve mükemmel makyajımla ben bile kendime hayran kalmıştım. Üzerimde gene kocamın isteği ile giydiğim göğüslerimi iyi gösteren bluzum ve dizde biten siyah ince taytım vardı. Kocam beni o halde görünce “Bu ne hal, hayatım” dedi. Bende diklendim hemen “Ne varmış halimde, hem bluzu sen giy demedin mi?”. “Tayt şeffaf gibi… Altına etek giymeyi unutmuş, külotlu çorapla çıkmış gibi duruyorsun.” demişti kocam. Sonrada “Aman neyse zamanımız yok değiştirecek kadar, hadi gidelim.” demişti

Yolda giderken, bu tarz giyimle çıktığım son yolculuğu hatırlıyordum. Film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Amım sulandıkça sulanmıştı. Neredeyse taytıma kadar çıkacaktı o sular. Külotum sırılsıklam olmuştu. O azgınlıkla birkaç saat bu şekilde yol aldıktan sonra fantezi kurarken kocamdan gelen öfke dolu bir sesle dikkatim dağıldı “ Haydaaa, bu da nereden çıktı şimdi.” Kocamın son model lüx jipi arıza ışığı yakmıştı. Hemen çağrı hattını arayarak arıza ışığını tarif edip yardım istedi. “Aracı bu şekilde kullanmanız doğru olmaz, garanti dışı kalmasını istemiyorsanız en yakın servise gidin. Kesinlikle yüksek devirle aracı kullanmayın.” şeklinde bir cevap almıştı.

Ama büyük bir sorun vardı, biz taşradan geçiyorduk ve bu lüx markanın bulunduğumuz yerde servisi yoktu. Kocamda bir usta bulmak üzere, geçtiğimiz taşra ilçesinin sanayisine gitmeye karar verdi. Arabasına hiç kıyamaz kendisi. Ben yapma, etme, yeni arabanın sanayide ne işi var dediysem de dinletemedim. Yolda kaldık ne yapalım dedi. Kuzeninin düğününe geç kalacaktı yoksa.

Mecbur girdik sanayiye... Eşim sanayinin içinde yavaş süratle gidiyordu, sağa sola bakıyor bizim markanın amblemini, adını arıyorduk anlayan usta bulmak için. Bu sırada meraklı bakışlar üstümüzde… Ustalar, kalfalar, çıraklar, müşteriler… Önce arabaya müşteri mi acaba diye şöyle bir bakıyorlar, sonra beni fark edince bana…

Bizde şehrin yabancısıyız, yol yordam bilmiyoruz, hayli geniş sanayinin arkalarına kadar gittik. Ufak bir kasaba kadar vardı. Gittikçe sokaklar daralıyor, sokaklar daraldıkça bana atılan bakışlar vahşileşiyordu. Amım sulanmaya başladı yeniden. Buradaki 7'den 70 e herkes beni sikmek istiyordu. Kocam acaba bir aptallık yapar mı diye umutlanmaya başlamıştım.

En sonunda dar sokaklardan birisinde bizim arabadan anladığını iddaa eden bir usta bulduk. Buralarda bizim marka araçlardan anlayan tek usta oymuş. 35-40 yaşlarında, bıyıklı, kaslı, hafif göbekli ve esmer bir tipi vardı. Yanında bir de çırağı vardı 18-19 yaşlarında ayak işlerine bakan bir çocuk.

Kocam arabayı çekti dükkana. Usta 5 dakika kadar baktıktan sonra “ Abi saat zaten 4, bunun işi biterse 8'e kadar anca biter, hatta ertesi güne de kalabilir” deyince kocam yıkıldı adeta. Yalnız usta arabaya mı bakıyor, çaktırmadan bana mı bakıyor anlayamadım. Etraf dükkandakilerden görüş açısında olduğum herkes alenen bakıyordu. “ Usta acelemiz var, yetiştiremez misin?” dedi. Ustada “Mümkünü yok abi” deyince başladı kocam kara kara düşünmeye.

Bana döndü “Ne yapalım” sözde fikir danışıyordu ama yüzünden bana bir şeyleri kabul ettirmeye çalışacağını anlamıştım. Kaç yıllık kocam ne de olsa. Beni diğerlerinin duyamayacağı bir yere çekti, “ Bak aşkım, bu düğüne gitmemezlik yapamam. Çok ayıp olur. Buradaki çakalların eline de arabamı bırakamam. Sonra kaza maza yaparlar başımıza iş açılır. Kan parası vs biliyorsun geçen eski bir Antalya milletvekilinin başına gelenleri.

Gözümün önüne o haber geldi... Ödünç verdiği arabayla yapılan kazada 3 ölü sonucu adam 800.000 tl tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Ben en iyisi bir taksi ile otogara oradan da düğüne gideyim başımıza gelenleri anlatayım akşama sende arabayı alır gelirsin, olur mu bir tanem?” diye uzunca bir ikna konuşması yaptı.

Ben içimden “Ulan gerizekalı arabanı buradaki çakalların eline bırakamıyorsun da karını nasıl bırakıyorsun?” derken yüzümde bir gülümseme ile “ Sen nasıl istersen hayatım” dedim. Kocam bu tepkim karşısında afallayıp, “Anlayışlı karım benim” diyerek sarıldı. Ardından Usta ile aracın akşama çıkacağı zaman için pazarlık etti, sonra taksi olmadığı için çırağa 50 lira vererek kendisini özel bir arabayla otogara bıraktırdı.


Kocam yanımdan gidince bakışlar alenen değişti. Kocam beni meze etmişti elin sanayicilerine. Neredeyse içime düşeceklerdi. Korkmadım desem yalan olur. Neyse dükkanın iyice iç kısmına gidip oturdum ve bekledim. Kocamı bırakıp gelen çırak, yenge buyur çay iç, su içer misin, kahve içer misin diye sürekli gelip beni görebilmek için bahane yaratıyordu. Ah bir de çayı pis bardakla getirmese ne güzel olurdu.

Akşam sekiz oldu, usta hala uğraşıyor. Dükkanlar kapandı tek tük dükkan kaldı. Dokuz oldu bir tek bizim dükkan açık kaldı çevrede. Haftasonu ne de olsa. Ben içeride otururken karanlıktan birisi yaklaşmaya başladı. Baktım bizim usta, geldi yanıma fütursuzca; “ Deli ettin milleti. kocan seni bu halde nasıl salıyor buraya?” diye böğürdü.

Dondum kaldım, hiç böyle bir tepki beklemiyordum. Terslesem işler karışabilir bu saatte, bu tenha yerde diye düşündüm. “ Düğüne gidiyorduk, araba bozuldu” dedim. Sanki hakaret etmemişte, normal bir konu açmış gibi yanıtladım adamı... Bir yandan kullandığı dil azdırmıştı beni... Adam benim tepkisiz, gayet normal konuştuğumu görünce yumuşayıverdi. Bu herif beni kesinlikle sikecekti. İster güzellikle, ister zorla. Buradan beni bırakmasına mümkünat yoktu.


“Gel yemek yiyelim, sıkılmışsındır saatlerdir tek başına koltuğun tepesinde. Hem acıkmadın mı” dedi. Karnım zil çalıyordu. Aslında bu adamla yemek yemem için bahaneydi. Azmıştım sadece, sabahtan beri arabanın içinde fantezi kurmuştum. Ayrıca gerçekten canımda sıkılmıştı. İki laf edecek insan arıyordum. Yolda giderken kocamın kuzeninin düğününe gittiğini falan tüm detaylarıyla öğrenmişti. Konuyu açıcı sorular soruyor, ilgiyle beni dinliyordu.

Bir müddet sonra ustanın kendi beyaz Şahin marka arabasıyla sanayinin hemen yanında, adi bir lokantaya girdik. Kebap söyledi. Herkes tanıyordu onu… Benimkiyle kendi aralarında konuşup duruyorlardı. Yerel lehçeleriyle hızlıca konuştuklarından sadece orospu kelimesini anlıyordum. Oradaki adamlar bana bakıp sırıtıyorlardı. O sırada kocam aradı takı töreni başlamak üzereymiş sen ne yaptın dedi, “Usta hala arabayla uğraşıyor bende bekliyorum” dedim.

Ben kocamla konuşurken adam elini dizime koyup okşamaya başladı. Çok heyecanlanmıştım. Kocam,

”Yüz verme sarkarlar, efendi gibi dükkanın içinde otur” dediği sırada biri sarkmakla kalmamış, ben kocamla konuşurken bacağımı okşuyordu.

”Tamam merek etme…” diyebildim zorla ve kapadım telefonu.

”Doyduysan gidelim…” dedi.

Kendime hayret ediyordum ama içimi yakıp kavuran seks açlığı beni bir çıkmaza sokmuştu. Tek kelime ters laf etmiyor, ne isterse yapıyordum.

”Olur” dedim. Arabasına binerken. Lokantadan çıkarken başka bir adam,

”İyi düşürmüşsün malı… Çok tazeymiş, işin bitince bize de yolla” demez mi.

Adam sırıttı bir şey demedi. Ama ben deli gibi tahrik olmuş, ıslanmıştım. Beni beş paralık bir orospu sanmışlardı. Neyse arabaya bindik . Az sonra geri dükkana gelmiştik. Adam bu sırada sürekli dizimi okşuyordu. Araba manuel vites olmasına rağmen tek eliyle kullanabiliyordu.

”İniyoz” dedi.

Peşinden kuzu kuzu indim. Dükkanı açtı, gir dedi bizim arabayı dışarı çıkardı, sonra geri içeriden kilitledi.

Bu yaptığıma hayret ediyordum adam beni sanayi köşesine atıyordu becermek için. Onun rüyasında bile göremeyeceği kadar genç, güzel ve bakımlıydım. Ama nutkum tutulmuştu ve birazdan beni becereceğini bile bile peşinden girdim dükkana.

Dükkanın arkasından bir kapıyı açıp ufak bir ev gibi bir yere geldik, içerisi darmadağınıktı, çok havasızdı, korkunç da sıcaktı. Odada bir çekyat vardı. O da ne! Çekyatın üzerinde çırak yatıyordu. Demek ki çırak dükkanda kalıyormuş. Usta çırağı kaba bir şekilde kovdu, Siktir git nereye gidersen gelme bu gece diyerek. Çırak şaşkın bir vaziyette gözlerinde kıskançlıkla gitti. Şimdi Odada sadece açılmış ve üzerinde buruşuk çarşafların olduğu bir çekyat vardı. Usta oraya oturdu ve bana mutfağı gösterip

”Bir Türk kahvesi yap bakalım orospu…” dedi.

Gülümsedim. Mutfakta Türk kahvesini ve pis bir cezve bulup küçük tüpe koydum çakmak yoktu. İçeri yanına gidip

”Çakmak lazım” dedim.

Cebinden bir kibrit çıkarıp uzattı. Yaklaştım alırken elimi okşadı. Tam gidiyordum ki

”Dur” dedi.

Durdum öylece arkam ona dönük şekilde. Kalktı belime sarıldı. Boynumu öpüp yaladı. Tahrik olmuştum kıpırdayamıyordum.

”Şu üstündekini çıkar da öyle yap kahveyi” dedi. Bir an öylece kaldım. Sinirlendi,

”Hadisene orospu…” dedi.

Hemen çıkardım T-shirtü.

“Sütyeni de...”

sütyeni çıkarıp ona doğru fırlattım koltuğa düşsün diye, armut biçimli uçları yukarı bakan memelerim açıkta kalmıştı. Sütyenimi havada yakalayıp kokusunu derin derin içine çekmeye başladı. Neden bilmiyorum ama bu hareketi oldukça hoşuma gitti ve işi bir an önce ilerletmek için

”Taytı da çıkarayım mı?” diye soruverdim. Hala şaşırıyorum buna.

”Çıkar” dedi. Çıkardım. Hiç tanımadığım kronun önünde tek tangamla kalmıştım.

”Hadi Kahveyi yap acı olsun…” dedi.

Sırılsıklam bir şekilde kahveyi ocağa koydum. Gelir sandım ama gelmedi. Cezve kaynayana kadar ne yapacağımı bilmiyordum. Mutfakta mı beklesem yanına mı gitsem diye düşünürken yine cebim çalmaya başladı. Kesin kocamdı. Koşarak içeri gittim açar maçar diye. Adam çekyata uzanmıştı çantam hemen yanındaydı. Teli açtım, kocamdı.

”Ne yaptın?” dedi.

”Usta hala arabayla uğraşıyor, sandığımdan uzun sürecek sanırım dedi, ben eve gitmeyip arabayı tamir etmesi için ek ücret önerdim…” dedim. Kocam bu davranışımı onaylamış aferin karıcığım iyi yapmışsın demişti.

Tüm bunları çırılçıplak, üzerimde sadece tangayla tanımadığım bir kronun önünde söylemek iyice tahrik etmişti beni… Oradan buradan konuşurken adam eli ile yanını gösterip oturmamı istedi. Sesini çıkarmasın, kocam duymasın diye hemen yanına oturdum.

Belim çekyatta yanlamasına uzanmış olan adamın dizlerine temas ediyordu. Ben kocamla konuşurken o da sırtımı okşamaya başladı. Kocam düğünün bir kısmından kaytarmış, beni aramıştı. Zaman geçirmem için konuşuyor, hısım, akrabalardan dedikodu aktarıyordu bende ona karşılık vermeye çalışıyordum tabii ama, tanga külot haricinde çırılçıplaktım ve yabancı bir adam bedenimi okşuyordu bu arada… Ne kadar aşağılıktım. Ama bu durum hoşuma gidiyordu.

Adam işi ilerletmiş mememi avuçlamıştı. 95 beden memem avucunda kaybolmuştu. Zevk alıyordum. Şehvet duygusu her yanımı sarmıştı. Nefesim sıklaşmış, konuşmakta zorlanıyordum ama kocam anlamıyordu çok şükür. Müthiş bir heyecandı. Sırtım öpülüyor iki memem de avuçlanıyordu.

Beni kendisine çekerek yanına yatırdı. Bir eli ile memelerimi okşarken diğeri ile popomu mıncıklıyor, boynumu yalıyordu. Bense bir taraftan kocamla konuşuyor, bir yandan da yabancının vücudumun her bir köşesinde yaktığı alevlerin arasında zevkten kıvranıyordum.

Sonunda kocam tekrar düğüne gitmek için telefonu kapatınca rahatlayabildim. Adama doğru döndüm ve

”Neler yapıyorsun bana? Kocam anlayacak diye ödüm koptu” dedim.

Cevap vermeye bile tenezzül etmeden dudaklarıma yumuldu. Bıyıkları batıyordu. Ben de karşılık verdim ve onun dudaklarını emmeye başladım. Sarıldım. Hala giyinikti. Elimi gömleğinin altından sokup kıllı göğsünü okşamaya başladım.

Popomu mıncıklıyor, beni deli gibi kendine çekiyordu. Dudaklarımız ayrıldı ve memelerimi emmeye başladı. Bitmiştim resmen. Mememin tekini koca ağzına alıyor, şapırdata şapırdata emiyor, doyunca ötekine geçiyordu.

”Çok tatlısın sosyetik orospu” diyordu.

Gülümsedim. O orospu dedikçe omuzlarını emiyor, dişliyordum. Biraz serbest bırakınca ben de onun kıllı, ter kokan göğsünü emip öpmeye başladım. Saçlarını okşuyor memelerimi göğsüne bastırıyordum. Adam doğrulunca beni altına alacak ve ben isteğime kavuşacağım sandım. Ama adi herif beni öylece bırakıp tekrar oturdu ve

”kahve ne oldu?” dedi. Deli olmuştum sinirden…

”Boş ver kahveyi…” deyip boynunu emmeye başladım. Memelerimi ağzına vermek için biraz doğrulunca adam beni itekledi ve

”Kahve içecez kaltak kızdırma beni” diye bağırdı.

Korkmuştum. İçimden gerizekalı bu herif diyerek, kalktım, mutfağa gidip kahve taşmadan yetiştim. Ne yapmalıydım bilmiyordum. Beni o azdırmıştı. Bunca aylık açlık başıma vurmuştu. Adam beni delirtmiş, kudurtmuştu. Şimdi ise bir an önce yatırıp sikmesini beklerken, beni kahve yapmaya gönderiyordu. Deli mi ne?

Ben kara kara bunları düşünürken o da yanıma geldi. Sevindirik oldum gelmesiyle… Her şeyi unuttum ve içimdeki açlığı bastırmak için kollarımı boynuna dolayıp bıyıklı dudaklarına yapıştım.

”Ne azgın kaltaksın sen be, amına kodumun orospusu…” dedi.

Gülümsedim. Düğmeleri açık gömleğinden terli vücudunu yalamaya başladım. Kötü azmıştım. Beni yine itti. Kahve hazırdı. Fincanların yerini gösterip içeri gitti. Ben de acele acele kahveyi iki fincana doldurup yanına gittim.

”Otur içelim” dedi. Tepsi ortamızda oturduk kahvelerimizi içerken bana bakıp bakıp sosyete orospusu diyordu. Gülümsüyordum. Saçlarımı okşuyor enseme dokunuyordu.

”Ben elinden kahvesini içmediğim karıyı sikmem…” dedi. Kahvesi bitince

”Yeter artık… Kahve istedin, içtin işte…” diye yanıtladım. Tepsiyi kenara koyup yine kıllı göğsünü öpmeye başladım. Bir süre yaladıktan sonra beni yine itekleyip

”Kahveyi iyi yapmayı becerememişsin sosyetik orospu, evde hizmetçilerine mi yaptırıyorsun…” dedikten sonra

”Gel bakalım yanıma orospu. ” dedi. Hemen dizine oturdum ve memelerimi emmeye başladı. O sırada bu sefer onun cebi çaldı. Konuşuyordu ve o konuşurken ben omuzlarını emiyordum. Kapadı.

”Çıkar şu donunu…” deyip kaldırdı beni.

Tangamı çıkardım artık önünde tüm ihtişamım ile çırılçıplaktım. Elini tutup kaldırdım onu ve önce gömleğini, pantolonunu ve külotunu çıkardım.

Bu esnada sürekli bana küfür ediyordu. Aleti kıllıydı. Uzun ve kalındı. Daha ilginci uçtan dibe doğru daha da kalınlaşıyordu. Hoşuma gitmişti siki. Sertleşmiş ve karnına yapışmıştı resmen.

Önüne diz çöktürdü ve ellerimi sikinin üstüne koydu. Önce yavaş yavaş boydan boya okşadım. Sonra kavrayıp kendime çekmek istedim ama o kadar sertti ki karnından ayırıp kendime çekemiyordum. Başımı tutup taşaklarına doğru çekti.

Çok kıllıydı, hoşlanmazdım bundan ama çok azmıştım. Kıllı taşaklarını önce öptüm sonra bir iki dil darbesi yapıp sonra da yalamaya başladım. Bir süre yaladıktan sonra sikine çıkıp yalamaya başladım. Yanağımı karnına yaslayıp sonunda ağzıma aldım başını. İnlemeye başladı. Ağzımın içinde döndürüp emiyor, sıkıyordum. Tadı hoştu. İnlemeleri gelince

”Boşalacak mısın?” dedim.

”Bir mahzuru mu var orospu?” dedi.

”Yoo…” dedim.

Devam ettirdi. Bir süre sonra beni yavaş yavaş kaldırmaya başladı ben de kalkarken vücudunu yalıyordum. Hiç duymadığım ilginç bir kokusu vardı. Meme uçlarını emerken

”Hiç böyle yarak yedin mi?” diye sordu. Hayır diye salladım başımı.

”İyiiii şimdi siftahı yapacan kaltak” dedi. Beni çekyata sırtüstü yatırdı ve dudaklarımı memelerimi karnımı dakikalarca yaladı emdi kıvranıyordum. Sıra amıma gelmişti. Deli gibi yalıyor burnunu bile gömmeye çalışıyordu.

”Lan ne tatlı amcığın var senin… Mis gibi kokuyo valla, bizim karılar camız gibi yanına yaklaşılmıyor” diyor yine emiyordu. Sesim artmaya başlamış kıvranıyordum. O da amımı yalarken konuşuyor,

”İyi ki sizin gibi orospuları kendilerine nikahlı karı yapıp buralara getiriyolar bizim gözümüz de karı görüyo yoksa sizin gibi bakımlı kaltakları nerdeee sikecez?” diyordu.

Kulaklarım uğulduyor boşalıyordum kıromun altında. Kalkıp göğsüme oturdu sikini memelerimin arasına gömüp bastırıyor bana doğru ittikçe ağzıma sokuyordu. Aşağı kaydı bacaklarımı omzuna aldı ve sikini sürtmeye başladı. Delirmiş gibi inliyordum “SOK!.. Nolur Geçir.... Bekletme artık... Dayanamıyorum... Ne olur.... Sonra hızla bir anda hepsini içime sokunca çığlık atmıştım. O da

”Sus orospu, kendin istedin” deyip dudaklarımı ağzının içine hapsedip içimdeki hayvanı ufak ufak kıpırdatıyordu. Bir yandan da

”Lan bizim karınınki folluk gibi, seninki fındık kadarmış be…” diyor, bir yandan da sokup çıkarıyordu. Bacaklarımı beline doladım kendime çekiyordum.”Ohhh... Geçirr... Koy bu orospunun amına.... Sik... Daha hızlı....” İnleyip yalvarıyor, daha hızlı soksun diye sırtını tırmalıyordum.

O sırada benim cep çalmaz mı? İçimden “Kahretsin. şimdi aranır mı?” dedim. Ama açmazsam da olmazdı. Üstümdeki kıro arka tarafındaki telefonumu bulup verdi

”Aç da gavat kocan kıllanmasın” dedi.

Açtım. Düğün bitmek üzereydi. Arabanın işinin hala bitmediğini öğrenen kocam, başıma açtığı bu iş için bana sevgi sözcükleri söyleyip yumuşatmaya çalışırken, ben de üstümdeki kıronun sikini içimde sıkıp bırakıyordum.

Harika siki dibe doğru kalınlaşıyor olduğundan, girdikçe amımı zorluyor, duvarlarımı iyice geriyor, her soktuğunda kafası rahmimi dövüyordu. Halbuki daha önce üstümden o kadar adam geçti hiçbirininki böyle değildi. Kocamınki ise bununla kıyaslanmazdı bile.

Neyse kıro içimde hafiften gidip geliyor memelerimi emiyor ben de onu içimde sıkarken kocamla konuşuyordum. Çok aşağılıktım çok. Hakiki orospuydum ben. Ama hoşuma gidiyordu işte ne yapayım.

Kocam nefesimin sıklaştığını hissetmişti. Ona bu saate kadar beklerken çok kahve içtiğimi, kahveninde çarpıntı yaptığını nefesimin ondan böyle olduğunu söyleyiverdim. Elin kıroları sarkıntı olur diye dükkandan çıkamıyorum bile dedim. İnandı garip. Bir de,

”Kırolara yaklaşma bile… Eller mellerler bu saatte, sen de terslersin, başın derde girer” demez mi.

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Ben de içimdekini iyice sıkıp beline doladığım bacaklarımla kendime doğru çekiverdim bu lafın üzerine. Neyse yine kapadık teli.

Kıro hızlanmış, hayvan gibi böğürerek sokup çıkarıyor, sert memelerimi yoğuruyor, uçlarını sıkıyor, bazen de hepsini ağzına alıp emiyor ısırıyordu. Ben de erkeğime sımsıkı sarılmış neresi denk gelirse öpüyor, omuzlarını emiyor, dudaklarını yalıyordum. Ara da bir de elimi bacak arama arkadan uzatıp amıma giren sikini ve taşaklarını okşuyordum. Kıro delirmiş ve hızlanmıştı. O hızlandıkça bende belimden kastırıp her giriş çıkışta kendimi ona doğru bastırıyordum. Çarşafa tırnaklarımı geçirmiş, gözümde arzuyla Çığlık çığlığa boşalıyordum sürekli. Kıro da bana

”Bağırırsın tabi orospu, sizi kocalarınız hanımefendi gibi sikiyolar, alışık değilsin böle sikilmeye… Amının darlığı deli etti, kocan hiç mi sikmedi kızım?” diyordu. Bense gülümseyerek

”İşine bak, hızlı hızlı…” diye inliyordum. Bilmiyordu üstümden kimlerin geçtiğini.

O da

”Merak etme şıllık, altımda kocasına seni seviyom diyen yarak hastası orospuya daha neler neler yapacam” diyordu.

Bir süre sonra tüm kıvrımlarını hissettiğim siki şişmeye başlamıştı.

”Korunuyonmu lan orospu?” dedi.

”Hayır sakın ha…” dedim zorlanarak ama hiç içimden çıksın istemiyodum da. Kıro

”Bana ne kaltak, ben bulmuşum fındık kadar amı, döllemeden bırakır mıyım?” demez mi.

Heyecandan ve korkudan kudurmuştum. Ne olur diye yalvarırken bile kıvranıp içimde sıkıyordum sikini.

”Sus amına kodumun orospusu, amın döl görsün, gebe kal da gavat kocan yorulmasın” diyerek gidip geliyor memelerimi ısırıyordu. Ben hayır dedikçe daha çok yükleniyordu.

”Geliyoooommm… Orospuu… Fındık gibi amcığını döl ile dolduracaaammm…” diyerek ateş gibi döllerini narin amıma fışkırtmaya başladı. Yapacak bir şey kalmamıştı kurtulmam imkansızdı, zaten istemiyordum da… Ben de kendimi kasmayı bırakıp

”Oohhh… Döllerin yaktı içimi…” dedim.

”Gebe bırakcam seni” diyerek fışkırıyordu bir yandan da sertliğini koruyan sik içimi delip duruyordu. Boşalması bittiği halde inmemişti. Ve devam ediyor, bacaklarımı bileklerimden tutup havaya kaldırıyor ve

”Döllerim amcığının dibine gitsin de benden bebe doğur kaltak…” diyordu. Ben de inleyerek sikini sıkıyor popomu kıvırıyordum.

Durdu, dinlendi, sikti beni adam… Bir amuda kaldırmadığı kaldı. Her pozisyonu denedi üstümde… Önümden arkamdan… Gece 1'e kadar sikti. O kalın sikini batırıp çıkarmadığı, zevk vermediği yerim kalmadı.

Ayı sonunda yatağımdan çıktı. “Ben eve gidiyom, Karı bir araba laf sayar şimdi sizin arabada hazır, para istemez çok güzel sikişiyorsun ona say parayı, istediğin zaman gidebilirsin.” diyerek anahtarı fırlattı bana doğru. Ardından bunlar hatıra deyip külotumu ve sütyenimi alıp gitti. İşte bu, bu tam bir orospu muamelesiydi. Sikti sikti ardından beni o halde bırakıp karıma gidiyorum dedi. Hiç bu kadar aşağılanmamıştım, inanılır gibi değil...

Yorum Yap

Yorumlar