Sabah uyandığımda Natali uyumaya devam ediyordu. Uzun, ince çıplak vücudunu seyrettim bir süre. Omzuna küçük bir öpücük kondurdum. Onu uyandırmak istemediğim için sessiz olmaya çalışarak giyinip hazırlandım. Çıkarken halen uyuyordu. Nasılsa kendisi kalkıp gider diyerek onu öylece bırakıp çıktım. O gün Hanımağa’dan ses çıkmadı hiç, aramadı beni. Ben de aramadım. Ararsam rahatsızlık vermiş olacağımı düşündüm. Hem bir şey olduğunda o arardı nasıl olsa.Akşam eve geldiğimde yatak toplanmış, yeni çarşaf serilmişti. Dün geceki ter ve döle bulanan çarşaf çamaşır makinesinin içindeydi. Natali gitmeden önce toplamıştı odayı. Yazık ki telefonunu almamıştım. Ama sonra zaten buna gerek olmadığını anladım. Kızın nerede çalıştığını biliyordum nasılsa.Hanımağa’yı arasam mı diye düşündüm. Elim telefona gitti ama sonra vazgeçtim. Karım ve çocuklarımla konuştum. Karım çocukları yatırdıktan sonra beni arayacağını söyleyince “kusura bakma, bu akşam erkenden yatmak istiyorum!” dedim ve kibarca reddettim isteğini. Dün Natali gibi bir kızı siktikten sonra karımla görüntülü seks yapmak içimden gelmiyordu.Nihayet Hanımağa Cuma akşamüstü aradı. Sesi iyi geliyordu ama bana kırılmıştı aramadığım için. “Kusura bakma Hanımağam, aramak istedim ama rahatsız ederim diye korktum!” dediğimde “ne rahatsızlığı, sen benim yabancım mısın ki korkuyorsun, ben arayamazsam sen ara mutlaka!” diyerek konuya girdi. Akşama Yasemin ve kocası Tarık ile buluşacağını, bunun bir iş görüşmesi olacağını ve benim de olmamı istedi. “Tamam Hanımağam, nasıl istersen!” dedim. İş çıkışı aldıracaktı yine, birlikte Yasemin ve Tarık’ın kaldıkları otele gidecektik.O zaman Yasemin’in verdiği kartvizit geldi aklıma. Cüzdanıma koymuştum. Kadın kendisini aramamı istemiş ama o akşamdan sonra unutmuştum. Kartta “Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı!” ünvanı yazıyordu. Tekstil firmasının internet adresi de vardı. Girip baktım. Çoğunlukla yurtdışına satış yapan ve kocaman fabrikası olan bir firma olduğunu gördüm. Yüzlerce kişi çalışıyordu firmada. Yasemin’in kocasının masada yüz bin lira bırakıp da hiçbir şey olmamış gibi davranmasının sebebi buydu. Çok zengindiler çünkü. Saat 18:00’i geçerken çıktım işten. Siyah Mercedes henüz gelmemişti. 10-15 dakika kadar bekledim kaldırımda. Derken araba göründü ve önümde durdu. Hanımağa da içindeydi. Siyah bir kot pantolonun üstüne beyaz bir gömlekle ince bir ceket giymişti. Saçlarını arkasından atkuyruğu yapmıştı. Güzel bir makyaj vardı yüzünde. Beni görür görmez bacağıma sertçe vurup “nasılsın damat!” dedi keyifle. Bembeyaz porselen dişleriyle gülümsedi. “Sağ ol Hanımağam!” dedim karşılık olarak.Hanımağa konuyu anlattı daha sonra. Bir iş görüşmesi yapmaya gidiyorduk. Hanımağa onları beş yıldızlı bir otelde ağırlıyordu. Süit bir oda tutmuştu onlar için. Bedavadan kalıyor, yiyip içiyorlar ama dünyanın parasını kumar masasında bırakıyorlardı. Tarık Bey’in Antalya’da tekstil fabrikasından hariç Alanya’da dört yıldızlı bir oteli vardı. Hanımağa’ya otelde ortaklık teklif etmişti. Hanımağa’ya olan kumar borçlarının bir kısmını bu şekilde kapatmak istiyordu. “Otelcilik bana yabancı bir iş değil. Bizim rahmetlinin oteli vardı, senelerce işlettik orayı, iyi paralar kazandık. Ama o öldükten sonra ben pek yapamadım. Kulüp ve kumarhaneye yoğunlaştım. Sattım oteli başkasına. Ama şimdi yeniden bu işe girmek istiyorum. Otelcilik iyi iştir. Niye bütün şarkıcıların, türkücülerin oteli var. Sıcak para getirir çünkü, müşteriyi alıştırdın mı senden başkasına gitmek istemez. Biri beşe ona satsan da alıcısı her zaman olur. Kârlı iştir otelcilik. Ama bunlarınki farklı. Yabancı turist gelip kalıyor. Almanlar, Ruslar, İngilizler, Hollandalılar… Onlarla uğraşmak gerek, bizim Türk turist gibi değildir onlar. Daha kârlıdırlar ama maliyeti de çoktur. Neyse illa olacak diye bir şey yok zaten. Önce bir konuşup anlaşalım hele!” dedi siyah uzun ağızlığıyla sigarasını içerken. Görüşmeye Hanımağa’nın avukatı da katılacaktı, o bizi otelde bekliyordu. Otele geldiğimizde lobide avukatla buluştuk. Altmışına merdiven dayamış görmüş geçirmiş bir adama benziyordu. Adamın Hanımağa’nın ölen kocasının arkadaşı olduğunu öğrendim. O zamandan beri avukatlığını yapıyordu. Otelin lobisinde bir süre bekledik aşağı inmelerini. Derken asansör kapısı açılınca Tarık ve Yasemin göründü. Yasemin beyaz kısacık bir elbise giymişti. Kalın askılı elbisesinin derin göğüs dekoltesi vardı. Hafif göbeğini ve kalçalarını sıkmış, hatlarını açığa çıkartmıştı elbise. Bronzlaşmış dolgun kalçaları ve bacakları sütun gibiydi. Dalgalı sarı saçları sırtına dökülüyordu.Beyaz yüksek ve sivri topuklu ayakkabılarının üstünde götünü sallaya sallaya bize gelirken lobideki erkeklerin bakışlarını üzerinde topluyordu. Tarık ise çiçekli bol bir gömlekle beyaz keten bir pantolon giymişti.Hanımağa ile sarılıp öpüştüler. Yasemin nazikçe elimi sıktı. Birlikte restorana geçtik. Yasemin’in löpür löpür sallanan dolgun götüne bakarken yaşlı avukat başka yere bakmaz olmuş kadının götünü kesiyordu. Üzerinde ne bir külot ne bir sutyen sanki elbiseden başka kıyafet yok gibiydi. Şişkin memelerinin uçları elbisenin altında belli oluyordu tıpkı kumarhanede gördüğüm zamanki gibi. Hanımağa ve Tarık karşı karşıya otururken Yasemin de benim karşıma oturdu masada. Önce yemeklerimizi yedik. Hanımağa nabza göre şerbet vermesini iyi biliyordu. Tarık ve Yasemin gibi iki kişiyle nasıl iletişim kuracağını çözmüştü. Gerçek bir işkadını gibi davranıyordu. Ondan öğreneceğim çok şey vardı. Otelin çalışanları Hanımağa’yı iyi tanıyordu. Devamlı masamızın etrafında fır dönüp bir eksik var mı diye kontrol ediyorlardı.Tarık oteli hakkında bilgiler verirken Hanımağa ve avukat dinliyor, sorular soruyorlardı. Tarık’ın oteli Alanya’da merkeze yakın denizin kenarında, kendine ait plajı olan yüz on odalı, 270 yataklı bir oteldi. Yaz geldiğinde yüzde doksan kapasiteyle çalıştığını, yurtdışından anlaşmalı seyahat firmalarıyla sürekli yeni turistlerin gelip kaldığını söyledi.Ben ve Yasemin onları dinliyorduk, konunun dışında kalmıştık. Yasemin şarabını yudumlarken ben de rakımı yudumluyordum. Hanımağa sayesinde yavaş yavaş rakıya alışıyordum.Onlar konuşmaya dalmışken birden ayağımda bir şey hissettim. Bu Yasemin’in masanın altından uzattığı ayağıydı. Baldırlarıma bir aşağı bir yukarı sürtüyordu çıplak ayağını. Sandalyesinde geriye yaslanmış, onları dinliyormuş gibi yapmaya devam ediyordu. Kadın kocasının yanında bana sarkıntılıkta bulunuyordu. Tam bir orospuydu. Onu sikmeden Antalya’ya göndermemem gerekliydi ama yanında kocası varken nasıl olacaktı bu? İki saatin sonunda anlaşır gibi oldular. Büyük pay Hanımağa’da olacaktı. Ancak öncesinde oteli gidip görmek, son kararı öyle vermek gerektiğini söyledi Hanımağa. Tarık’ın da istediği buydu. “En yakın zamanda gelip kal, seni kral dairesinde ağırlayacağım!” dediğinde Hanımağa “elbette orada ağırlayacaksın, kümeste olacak hali yok ya!” dedi kahkahayla. Otele Hanımağa ile ben gidip bakacak, Tarık ve Yasemin’in misafiri olacaktık. Gelecek hafta sonu yapmayı kararlaştırdık. Hanımağa beni yavaş yavaş işlerinin içine sokmaya başlamıştı. Saat 22:00’ye gelirken Tarık’ın kumar aşkı depreşti. Hanımağa ve avukatla birlikte kumarhaneye gitmeye karar verdiler. Yasemin ise “ben bu akşam biraz rahatsızım, malum kadın olmak zor iş!” diyerek regl nedeniyle gelemeyeceğini ima etti. Hanımağa “başka zaman gelirsin aşkım!” diyerek onu yanaklarından öptü. Yasemin’in gözleri benim üzerimdeydi. Elimi uzatıp “iyi akşamlar!” dediğimde “siz de mi gidiyorsunuz!” diye sordu. Bunu duyan Hanımağa “Tuğrul bizim işimiz uzun sürer, sen istersen buradan evine git!” dedi. Kibarca “sen gelme!” demek istiyordu. Ama bunun sebebi başkaydı. Benim kalıp Yaseminle “İlgilenmemi!” istiyordu. Tarık mezhebi geniş bir adamdı. Karısına “zaten hep oyunbozanlık yaparsın!” diyerek çıkıştı. Yasemin sessiz kalırken “öyle yapayım, bugün uzun ve zor bir gün oldu benim için!” dedim. Tarık dostça elimi sıkıp “benim otele geldiğinde seni Taylandlı masözlerimin ellerine teslim edeceğim, onlar seni rahatlatır!” dedi gülerek. Yasemin ise kocasının bu sözlerine “zaten başka şeye aklın çalışmaz!” diyerek karşılık verdi. Adamın ilik gibi bir karısı vardı ama onun gözü hep dışarıdaydı. Hanımağa yanıma yanaşıp beni kenara çekti. “Şu orospuyu memnun et, dile benden ne dilersen!” dedi gülümseyerek. Sonra da “sabah erkenden ararım seni, biliyorsun yarın Karataş’a gideceğiz!” deyince “tamam Hanımağam, merak etme!” diyerek onları uğurladım. Yasemin’in yanına döndüm. Kadehinde kalan son şarabını yudumluyordu. Karşısına oturduğumda yine ayağıyla beni taciz etmeye başladı. “Beni niye aramadın!” dedi silikonlu ve kırmızı rujlu dudaklarını büzerek. “Unuttum!” dediğimde gözlerini kocaman açıp sarı saçlarını savurdu. “Ben unutulacak kadın mıyım!” dedi. Sözlerine cevap vermedim. Biraz sinir olmuş gibiydi. “Benimle bir içki içer misin!” diye sorunca “Tabii ki!” dedim. Lobinin yanındaki Amerikan Bara geçeceğimizi sanmıştım ama Yasemin’in farklı düşünceleri vardı. Asansörün düğmesine bastı. Asansör az sonra geldiğinde birlikte bindik. Görevli çocuk da asansördeydi. Yedinci katta indik. Çocuğa bahşişini verdim. Uzun koridor boyunca yürüdük. Yasemin’in çalkalanan götüne bakıyordum. Nihayet odasına girdik.Hanımağa paradan kaçmamış otelin en iyi odalarından birini tutmuştu onlar için. Yatak odasından hariç bir de oturma odası vardı. Televizyonun karşısında iki tane kanepe duruyordu. Yasemin kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı. Elbisenin sıyrılmasıyla birlikte kalçaları daha da çıktı ortaya. Mini barı gösterip “viski içelim!” deyince “tamam!” dedim. Birer kadeh viski doldurup uzattım ve yanına oturdum. “Sağlığına!” diyerek kadehlerimizi tokuştuk.Yasemin’in buraya beni birlikte olmak için getirdiğini düşünsem de içinde olduğum durumdan dolayı emin olamıyordum. “Seni tanımak isterim!” diyerek geriye yaslandı kanepede, bir elini omzuma doğru uzattı. Ona kendimi tanıtırken lafımı kesip “bana CV’ni anlat demedim sana, Hanımağa ile aranda ne var, onu duymak istiyorum!” dedi gülerek. Yasemin halen benim Hanımağa’nın sevgilisi olduğumu sanıyordu. Yanıldığını söylesem de hınzır gülümsemesini kaybetmedi. İnanmamakta direniyordu. Derin göğüs dekoltesine, sütun gibi biçimli bacaklarına bakmamak için kendime hâkim olmaya çalışıyordum. Böyle bir kadına karşı kendimi küçük düşürmek istemiyordum. Yasemin viskisinden birkaç minik yudum daha aldıktan sonra sehpanın üstüne bıraktı kadehini. Benimkini de alıp yanına koydu. Biraz daha kaydı bana doğru ve dudaklarımdan öptü. Belki de benim hareketsiz kalmam üzerine kadın önce davranmıştı. Öpmesine karşılık vermekte gecikmedim elbette. Sağ elimi sarı saçlarına atıp kalın dudaklarını emmeye başladım. Silikonun şişirdiği dudaklarını emerken dilimi uzattım. Onu aç bir bebeğin annesinin memesini emmesi gibi emmeye başladı. Elimi alta kaydırıp pürüzsüz dolgun kalçasını avuçladım. Tam o anda telefonum çaldı. Önce bakmak istemedim ama Yasemin “bak istersen, Hanımağa arıyor olabilir!” deyince “tamam!” diyerek çıkardım telefonu. “Karım arıyor!” dediğimde kaşlarını kaldırdı. Yatak odasına geçip telefonu açtım. Hanımağa ile beraber olduğumu, bir iş görüşmesi yaptığımızı söylediğimde karım “Tamam aşkım, özür dilerim, teyzeme selam söyle!” diyerek kapattı telefonu. Yeniden Yasemin’in yanına döndüğümde gülümsedi. Yanına oturdum ama o ayağa kalktı bu kez. “Tuvalete gitmem gerek!” diyerek yanımdan ayrıldı. Karımın zamansız araması bir çuval inciri berbat etmişti. Birkaç dakika sonra döndü. “Elbisemin fermuarını açabilir misin!” dediğinde birden heyecanlandım. “Tabii!” diyerek kalktım ayağa. Sırtını bana döndü. Ensesinden nerdeyse kuyruk sokumuna kadar inen fermuarı açtığımda benden yana döndü. Elbise ayaklarına düşerken karşımda çırılçıplak duruyordu. Tahmin ettiğim gibi külot ve sutyen yoktu üstünde. Kalçaları gibi vücudu da bronzlaşmıştı. Memeleri yaşına rağmen dik ve yuvarlaktı. Şişkin memelerinde silikon olduğu barizdi. Amının üzerinde çok az ve üçgen şeklinde kesilmiş siyah kıllar vardı. Sanki özenli bir kuaför eliyle tıraş etmişti kılları. Amında ne bir kararma ne de dudaklarında sarkma vardı. Yunan heykelleri gibi kusursuz bir güzelliği vardı Yasemin’in.Topuklu ayakkabıları halen ayağında olduğundan boyu benimle aynıydı nerdeyse. Ellerimi beline atıp dudaklarına yumuldum. O da sırtıma attı ellerini ve öpmeme karşılık verdi. Dolgun ama halen sertti göt yanakları. Görüntü bile yarağımı sertleştirmeye yetmişken götünü avuçlamak daha da kaldırmıştı.Şişkin memeleri birer hava yastığı gibi baskı yapıyordu göğsüme. Halen giyiniktim ve rahatsız olmuştum. Elimden tutarak beni yatak odasına götürdü ve yatağa uzandı. Ayakkabılar halen ayağındaydı. “Hadi gel!” diyerek yanını işaret etti. Çabucak soyunup yanına uzandım. Yatağın üstünde bir süre dudak dudağa öpüştük, kalçalarını, götünü ve memelerini okşadım. Yasemin ise kalkık yarağımla ilgileniyor, uzun kırmızı ojeli tırnaklı eliyle onu narince okşuyordu.Sonunda dayanamayıp “kocan gelirse ne olacak!” diye sordum. Ne kadar aklıma getirmemeye çalışsam da kafamı kurcalayan bir soruydu bu. Yasemin çakır gözlerini açarak “gelirse onu da aramıza alırız!” dedi gülümseyerek. Şaka yaptığını sandım ama ciddi görünüyordu. “Şaka yapma!” dedim ama o “yo, çok ciddiyim!” diyerek karşılık verdi. Tarık sandığımdan da geniş bir adamdı anlaşılan. Yasemin’in ıslak pembe dudağını emdim, dudaklarını yaladım. Memelerini teker teker avuçlayıp sıktım. Ancak elimi tutup “fazla bastırma lütfen, silikonlarım zarar görebilir!” dedi gülerek. “Dudaklarımı da ısırma lütfen!” dedi devamında. “Tamam!” dedim ve boynunu emmeye başladım bu kez. Bronzlaşmış etini içime çekip vakumladıkça Yasemin bundan keyif alıyordu. Sağ elimi alta kaydırıp kasıklarının arasına soktuğumdaysa başını geriye atarak inledi. Amının dudaklarını parmaklarımla masaj yapar gibi ovalamamdan büyük keyif almıştı. Muhtemelen amında da estetik operasyon vardı. Orta parmağımı içine soktuğumda nerdeyse bir bakirenin amından daha dar olduğunu fark ettim. “Bakire misin yoksa!” diye sorduğumda gülerek “öyle mi görünüyorum!” dedi. “Amın daracık!” dediğimde “ameliyatla daralttırdım!” dedi. “Güzel olmuş!” dedim ve parmağımı amında ileri geri oynatmaya başladım. Gerdek gecesi karımın amı bile bu kadar dar değildi. Parmağımın gidiş gelişleri Yasemin’i çok mutlu ediyordu. Silikonlu memelerini emmeye başladım bu arada. Top güllesi gibi şişkin ve yuvarlak, dolgundu memeleri. Etli pembe uçları vardı. Dilimi çıkarıp uçlarını dillemem Yasemin’i azdırmışa benziyordu. Sağ elini alta uzatıp yarağımı kavradı. 31 çektirir gibi okşuyordu onu. Orta parmağım amında gidip gelirken baş parmağımla da minik kıllarına dokunuyordum. “Niye kestirmedin bunu!” dediğimde “am dediğin biraz kıllı olur!” dedi beyaz dişlerini göstererek gülerken. Sonrasında doğruldu ve alta doğru kaydı yatakta. Sırtüstü uzanıp yarağımı kavradım. Ağzına alacağını biliyordum. Nitekim az sonra kalın dudakları yarağımı emmeye başladı. Nazikçe, usul usul ama ustaca yapıyordu bunu. Saçlarını okşadım bir süre ama sonra “şöyle gel!” diyerek üzerime ters şekilde uzanmasını istedim. 69 yapmak istiyordum. Bacaklarını kaldırıp başımın iki yanından yatağa koydu dizlerini. Yarağımı bir an olsun bırakmamıştı ağzından. Amını ayırdım parmaklarımla ve dillemeye başladım. Yasemin’in saksosu daha iştahlı ve yoğun bir hale geldi. Daraltma ameliyatıyla birlikte amının girişi daracık bir hale gelmişti. O minik deliğe dilimle bastırıyordum. Bu arada amının hemen üzerindeki göt deliği de sanki ameliyatlı gibiydi. Kırmızı deliğin ağzı ve çevresi bir huni gibi biçimli ve kusursuz görünüyordu. Aynı zamanda dardı götü. Kıldan, tüyden yana hiçbir şey yoktu götünde.Sağ başparmağımla zorladığımda delik nerdeyse açılmayacak sandım. Ancak parmağım ilk boğumuna kadar içine girdi kısa sürede. Yasemin’in götü bu anda kasıldı, delik birden parmağımı içinde hapsetmiş, onu sıkıyordu. Ama neyse ki eski haline geldi hemen.Yasemin sakso konusunda deneyimli bir kadındı. Yarağımı boğazına kadar sokup çıkarıyordu. Taşaklarımı emiyor, kasıklarımı yalıyordu. Amının pembe dudaklarını emiyordum ben de. Yoğun ama güzel bir 69 eylemindeydik. Yasemin’in vücudu da tıpkı Natali’ninki gibi tertemizdi. Hiçbir rahatsız edici koku burnuma gelmiyordu. Aksine oldukça pahalı olduğunu tahmin ettiğim ithal parfümünün kokusu tüm vücudunu kaplamış, burun deliklerimden akciğerlerime uzanmıştı. Yasemin saksoyu sona erdirene kadar kendime hâkim olmasını bildim. Ona mahcup olmak istemiyordum. Üstelik Hanımağa onu memnun etmemi istemişti. Yasemin’in de tıpkı Ecem gibi bir göt yalayıcısı olduğunu benden domalmamı istediğinde anladım. Ecem sayesinde deneyim kazandığım için dediğini yaparak domaldım ve bacaklarımı açtım. Yasemin arkama geçti ve kalkık yarağımı sıvazladı bir zaman. Sonra da taşaklarımı ve kasıklarımı emmeye, yalamaya başladı. Oradan da göt deliğime uzandı. Deliğimin ağzına dilini değdirmesiyle irkildim. Usta hareketlerle götümü dilleyip yalıyor, taşaklarımı ve yarağımı avuçlayıp sıkıyor, sıvazlıyordu. Götümün yanaklarını öpüp emerken ufak tokatlar atıyordu onlara. Başımı çevirmiş ona bakmaya çalışıyordum. Bu ara daha önce hiç anal ilişki yaşayıp yaşamadığımı sorduğunda “sen beni ibne mi sandın, şaka mı yapıyorsun, tabii ki hayır!” dedim sinirle ve doğruldum. “Özür dilerim, seni incitmek istemedim!” dediğinde “bu şekilde konuşmandan hoşlanmadım!” dedim. Bana kocasını takma yarakla siktiğini söylediğinde fena halde şaşırdım. “Şaka mı yapıyorsun!” dediğimde “tabii ki hayır!” dedi ciddi bir sesle. Ardından kocasının biseksüel olduğunu, birlikte seks partileri yapıp eş değiştirdiklerini söyledi. Yasemin ve Tarık’ın normal bir çift olmadığını anlamıştım ama benim için bile fazlaydı bu.Bu sözlerinin ardından dudaklarıma yumuldu. Sanki kendini affettirmeye çalışır gibi onları iştahla emdi, dilimi vakumladı. Bense memelerini okşayıp uçlarını sıktım. Daralttırdığı amını parmakladım, dudaklarını ve bızırını ovaladım. Bızırına değen elim onu adeta salladı, sarstı. Gözlerini kapatarak inledi. Artık sikişme aşamasına gelmiştik. O zaman Yasemin kalktı ve dolap kapaklarından birini açtı. Kapağın içinde gizli bir kasa vardı. Kasayı şifreyle açtıktan sonra içinden bir şey aldı. Aldığı şey kocaman bir plastik yaraktı. Ten renginde, altında taşak benzeri kısmı olan yarağın üzeri damarlara benzeyen çıkıntılarla kaplıydı. Epey uzun ve kalındı. Yasemin yanıma geldiğinde “sana ibne olmadığımı söylemiştim!” dedim sert bir tonda. Bunu neden getirdiğini anlamamıştım. Ancak Yasemin “korkma hayatım bunu senin için değil, kendim için getirdim!” dediğinde şaşırdım. “Beni amımdan sikerken bunu da götüme sokmanı istiyorum!” dedi. Hemen sonra da yatağın üstünde dizlerinin üzerinde domaldı. Uzun ve kalın yarağı aldım elime. İlk defa böyle bir şey tutuyordum. “Bununla kocanı mı sikiyorsun!” dediğimde “her zaman değil, bazen!” dedi başını çevirip. Uzun sarı saçlarını sağ omzuna attı. Önümdeki manzara çok güzeldi. “Şimdi onu götüme sokmanı istiyorum!” dediğinde “tamam!” dedim ve yarağın kafasını göt deliğine bastırdım. Delik ilk anda izin vermeyecekmiş gibi dururken sonradan açıldı ve kalın yarağın sivri kafası göt deliğine girmeye başladı. Şaşkın halde olanları izliyordum. Yasemin kasılıp gevşeme hareketleri yapıyor gibiydi. Tüm vücudu titriyordu. Dudaklarından acılı ve keyifli iniltiler çıkıyordu. Yarak yarısından fazla götüne girdiğinde durmamı istedi. “Yavaşça çevirmeye başla!” dediğinde damarlı plastik yarağı göt deliğinde sağa sola çevirmeye başladım.“Ahhhh, ohhhhh, ımmmmm, ıhhhhhh!!!” sesleri Yasemin’in silikonlu dudaklarından yatak odasına yayılmaya başladı. Göt yanakları bir kasılıp bir gevşemeye devam ediyordu. Ellerini yatağın üstünde sağa sola atıyor, başını da oynatıyordu. Bir süre devam ettim yarağı götünde çevirmeye. Sonrasında “şimdi sen de amımdan gir!” dediğinde doğruldum ve yarağımı kavradım. Nihayet Yasemin’i sikme zamanı gelmişti…