← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 26

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

-Kenan: İbrahim, ben şimdi İstanbul'a dönüyorum. Yengen sana emanet. 1 hafta sonra temelli 1-2 ay burada olacağım. O süre zarfında yanımda olacaksın, anlaşıldı mı?

-Tamam abi, sen ne diyorsan o.

-Kenan: Tamam aslanım benim, kendine ve yengene dikkat et. Gözüm arkada kalmasın.

Kenan abi yanımdan ayrılmıştı, ben de kendi aracıma bindim. Yurt çoktan kapanmıştı, Münevver hanım kendi evine geçmişti. Aklıma, hazır buradayken Hafize ablanın yanına gitmek geldi. Epey olmuştu; telefonda sohbet muhabbet ediyorduk ama bir türlü fırsat olup da görüşemiyorduk. Genelde haftalık olarak saatlik Konya'ya uğrayıp Ankara'ya geri dönüyordum. Yoğun bir tempom vardı; o da zaten ailesiyle mutlu bir şekilde devam ediyordu. Pek huzurunu bozmak istemiyordum.

Hafize ablayı telefonla aradım.

-Alo

-Hafize: Alo efendim İbrahim.

-Nasılsın abla?

-Hafize: İyiyim canım, sen nasılsın?

-Hafize: Nabıyorsun abla?

-Hafize: Evde oturuyorum, İlyas abin de burada.

-Selam söyle abla.

-Hafize: Onun da sana selamı var, özletti kendini, gelmiyor bayadır diyor İlyas abin.

-O zaman sana sürprizim var.

-Hafize: Nedir, yoksa bize mi geliyorsun?

-Aynen abla, şu an Konya'dayım, hemen Ankara'ya dönmüyorum, bu gece size geleyim diyorum.

-Hafize: Gel, gel, çok sevindim. Aç mısın, yemek hazırlayayım mı?

-Valla abla, yemek yemedim, iyi olur.

-Hafize: Ne hazırlayayım sana, istediğin bir şey var mı?

-Farketmez abla, senin elinden her şeyi yerim ama tatlı olarak seni yerim, olur mu?

-Hafize: Manyak çocuk, seni bekliyoruz, acele et.

-Tamam, geliyorum hemen.

15-20 dakika sonra Hafize ablanın evinin önüne geldim. Pastaneye gidip tatlı bir şeyler aldım, elim boş gitmek istemedim. Kapıda Hafize abla beni karşıladı.

-Hafize: Ne zahmet ettin İbrahim, bunlara evde vardı, gerek yoktu.

-Olsun abla, tatlı yiyelim, tatlı konuşalım dedim, senin kadar tatlı olmasa da.

İçeriye geçtim, İlyas abi ayakta karşıladı. 3-5 sohbet ettikten sonra Hafize abla sofrayı hemen hazırladı. Çok güzel yemek yapmıştır, döktürmüştü yine ama eskiye nazaran Hafize abla biraz kilo almıştı.

- Maşallah abla, İlyas abi iyi bakıyor sana.

- İlyas: Sorma İbrahim, bizim hatun son zamanlarda biraz tosun oldu.

- Hafize: Taktın sen de bana, he İlyas, azcık göbeğim çıkmış. 2 hafta diyet yapsam düzelir, geri hemen.

Yemeklerimizi yemiştik, çaylarımızı içmiştik.

- İlyas: Bana film izlemeye sen alıştırdın İbrahim, o gündenbugüne her gece Hafize ile film izliyoruz. İstersen bu gecede film gecesi yapalım.

- Bana uyar abi.

İlyas abi filmlere bakıyordu, Hafize abla da oturduğum koltuğu açtı, üstüne pike ile battaniye serdi. İlyas abi diğer koltukta oturuyordu, Hafize abla mutfağa gidip

- Hafize: Ben de o sırada bir şeyler hazırlayayım.

Hafize abla mısır patlatmış, çerez ve alkol getirmişti.

- İlyas: Alkol içersin değil mi İbrahim?

- Çok kullanmıyorum abi ama size eşlik ederim.

İlyas abi filmi açmıştı, hafif ışığı loş yaptık. Çerezler önümüzde, hafif hafif alkolden yudum alıyorduk. Hafize abla yerinden kalktı.

- Hafize: Ben üstümü değiştireyim, daha rahat bir şeyler giyeyim. Sen de daha rahat olmak için koltuğa uzanabilirsin İbrahim.

- Tamam abla, diyip bana açtığı koltuğa doğru uzanmış, filme bakıyordum. Diğer yan koltukta da İlyas abi uzanmış, karşılıklı filme bakıyorduk. 5 dakika sonra Hafize abla geldi, üstünde ince bir gecelik vardı ve içi görünüyordu. Koltuğun ucundaki battaniyeyi alıp yanıma girdi.

- Hafize: O kadar uzun zaman oldu İbrahim, seninle beraber film izlemeyi özledim. Beraber izleyelim bari, diyerek battaniyeyi üstüne çekti.

Filmi izlemeye koyulduk. 5-10 dakika sonra Hafize abla elini sikime attı, okşamaya başladı. Ben de karşılıklı olarak onunla amcığıyla oynamaya başladım.

Amcığı iyice sulanmıştı; eliyle altındaki kilodunu kenara sıyırdı ve amcığına doğru dayadı.

İçine sikimi ittirdim, derin bir "ohhh" çekti. İlyas abi durumu anlamıştı, bize bakıyordu.

-Hafize: "Özlemişim İbrahim sikini."

Yan pozisyonda Hafize ablanın amına çakıyordum, şak şak ses çıkmaya başladı. İlyas abi bizi izliyordu, elimle gel işareti yaptım, o da koltukta bize bakarak 31 çekiyordu.

Ayağa kalkıp yanımıza geldi, sikini eşinin ağzına verdi.

Hafize abla eşine sakso çekerken bana da amcığını siktiriyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Hafize Ablayı İlyas Abi ile birlikte grup olarak siktik.

Defalarca Hafize ablanın amına boşaldım.

İlyas abi yanımızdan kalkıp, "Yarın sabah iş var, ben duş alıp yatıyorum," dedi. Duşunu aldı, yatağına doğru gitti ve uyudu. Biz de yerimizden kalkıp beraber duşa girdik. O sırada telefonuma WhatsApp'tan mesajlar geldi. Yazılan kişi Münevver hanımdı.

-Münevver: İbrahim merhaba.

-Merhaba abla.

-Münevver: Ne yapıyorsun, umarım müsaitsindir.

-Müsaitim abla, buyur.

-Münevver: Nerdesin diye soracaktım, Ankara'ya döndün mü?

-Yok abla, hâlâ Konya'dayım, bir sorun yok değil mi?

-Münevver: Yok yok, ben senden bir şey isteyecektim.

-Buyur abla.

-Münevver: Bana gelebilir misin?

-Neden?

-Münevver: Anladın işte İbrahim, uzatma.

-Abla, şu an müsait değilim, yarın gece de buradayım, olur mu?

-Münevver: Nerdesin ki?

-Hafize ablalardayım, şimdi çıkarsam evden ayıp olur. Yarın sözüm olsun ama.

-Münevver: İyi, peki, tamam, hayırlı geceler.

-Sağ ol abla, sana da.

Bir durun, amına koyayım ya, içimden "bendeki can" diye geçiyordu. Daha yeni orgazm üstüne orgazm oldum, bir de Münevver'e nasıl yeteyim?

Hafize abla ile birlikte duşumuzu aldık, odaya geçtik. Hafize abla, "Bir yorgunluk kahvesi yapayım," dedi ve mutfağa gitti. Kahveleri yapıp geldi. Biraz sohbet ediyorduk; aklımdan Münevver olayını anlatsam mı, anlatmasam mı diye geçiyordum. En son anlatmama kararı aldım. "Hafize abla, ben sana bir şey diyeceğim ama aramızda kalsın, olur mu?" dedim.

-Hafize: "Bu zamana kadar ne sır verdin de başkasına anlattım, öyle şey olur mu İbrahim?"

-"Lafın gelişi işte abla," dedim.

-Hafize: "Buyur, dinliyorum İbrahim."

-"Abla, nasıl anlatsam bilmiyorum ki. Münevver hanım var ya..."

-Hafize: "Evet, var."

-"İşte biz onunla birliktelik yaşıyoruz."

-Hafize: "Neee, nasıl?"

-"Öyle değil, tam anlatamadım. Hani şu an sen, ben, İlyas abi neysek, Münevver hanım, Kenan bey de öyle. Yani bu gece seninle grup yaptığımız gibi, Münevver hanımla da aynısını yapıyoruz."

-Hafize: "Sen şaka yapmıyorsun, değil mi İbrahim? Ciddisin."

-"Evet, abla."

-Hafize: "Hayatta inanmam Münevver hanımın böyle yapacağına. Hadi o yapsa diyelim, Kenan bey asla. Mafya o adam, hiç karısını siktirir mi?"

-"Valla abla, durumlar çok karışık. Ne sen sor, ne ben söyleyeyim."

-Hafize: "Niye, adamın siki mi kalkmıyor yoksa?"

-"Yok, öyle değil. Uzun hikaye, anlatırım sana."

-Hafize: "Merak ettim, anlat. Ben dinliyorum."

-Hafize ablayla uzun uzadıya tüm hikayeyi anlattım. Kenan bey beni nasıl gördüğünü, ne amaçladığını, benim planlarımı, her şeyimi biliyordu. Hafize abla, bu hayatta sırdaşım olan nadir insanlardan biriydi. Benim için özel ve güvenilir bir kadındı Hafize abla.

-Hafize: Yine de inanılır gibi değil İbrahim.

-İstersen yazayım, şimdi WhatsApp konuşmamıza bak.

WhatsApp'tan Münevver Hanım'a yazmıştım.

-Münevver Abla, senden bir şey isteyebilir miyim?

-Münevver: Buyur İbrahim.

-Bana o güzel vücudunuzdan resimler atabilir misiniz?

-Münevver: Neden?

-En azından bu gece size bakıp 31 çekmek istiyorum.

-Münevver: Atarım ama 1 şartla.

-Nedir?

-Münevver: Ben de senin o güzel sikinizi görmek istiyorum.

-Tamam, deyip anlaşmıştık. O bana resimlerini yolladı, ben de ona sikimin resmini. Tüm konuşmaları Hafize Abla meraklı gözlerle takip ediyordu.

-Ne oldu Hafize Abla, yoksa Münevver Hanım'ı kıskandın mı?

-Hafize: Aslında biraz kıskandım, çok güzel bir kadın ama bu zamana kadar hep iyiliği oldu bana karşı. Çok güzel bir ablalık yaptı, sadece böyle olduğuna şaşırdım. Gerçi şu an benim de ondan farklı bir yanım yok. Her şeyin suçlusu sensin İbrahim.

-O niye ya, kabak niye benim başıma patladı?

-Hafize: Valla bilemiyorum, sende nasıl bir şeytan tüyü varsa artık, her gören kız düşüyor, yaş fark etmez sizin.

Sabah olmuştu, Hafize abla yurda çalışmaya gitmişti. Ben de evden çıkıp dışarıda kahvaltı yaptım. Sonrasında yurda uğradım. Münevver hanım odasındaydı. Beni görünce heyecanlandı ama müdürlük yaptığı yerde resmiyetini koruyordu.

-Münevver: İbrahim, git buradan. Bak, kendime zor engel oluyorum. Akşam evimde bekliyorum, bahane istemiyorum. Yoksa Kenan'ı ararım, "İbrahim benimle ilgilenmiyor" diye şikayet ederim.

-Tamam, Münevver abla, akşama söz, sendeyim ama seninle konuşmam gereken bir şey var.

-Münevver: Nedir o?

Ben dayanamayıp Münevver hanıma da Hafize abla ile aramızdaki tüm şeyleri anlattım. Aynı şekilde Münevver hanım da Hafize ile olan ilişkimize inanamadı.

-Münevver: Valla ihtimal vermiyorum İbrahim, Hafize'yi ben çocukluğundan beri tanırım, elimde büyüdü sayılır.

-Yanlış anlamayın ama o da sizi biliyor.

-Münevver: Sen ciddimisin? Nasıl bunu diyebilirsin? Kenan duysa, öldürür seni İbrahim.

-Hafize ablayı siz benden iyi tanıyorsunuz, o öyle bir kadın değil.

-Münevver: Biliyorum ama bunu dememen gerekirdi.

-Siz fantezi yapmayı seviyorsunuz, Kenan Bey ile sürekli yapıyorsunuz. Benim de aklıma bir şey geldi, o yüzden ona kapılıp anlattım.

-Münevver: Neyden bahsediyorsun?

-Altında ne var, Münevver abla?

-Münevver: Her zamanki giydiğim ne varsa o var.

-Ne o işte?

-Münevver: Tanga var İbrahim, konumuzla ne alakası var bunun?

-Bana onu verebilir misin?

-Münevver: Ne saçmalıyorsun? Benim tangamı alıp ne yapacaksın?

-Orası size sürpriz olsun, eminim hoşunuza gidecektir. Fantezi anlayışınıza bir başka boyut katacağım.

-Münevver: Şimdi burada mı çıkartıp vereyim?

-Bence olur, 2 dakika çıkartıp verebilirsin.

-Münevver: Git kapıya bak o zaman.

Kapının kolunu tutuyordum, Münevver hanım altındaki siyah tangayı çıkartıp cebine koydu. Yanına gidip tangayı aldım.

-Bana az müsaade verin, hemen döneceğim diyerek odadan çıktım. Direk Hafize ablanın yanına gittim. Hafize ablayı hemen kenara çektim, elimdeki tangayı gösterip, "Bunu hemen giyinir misin?" diye sordum.

-Hafize: Bu nereden çıktı İbrahim, kimin tangası bu, kullanılmış.

-Abla, olaylar karışık ama Münevver hanımın tangası bu.

-Hafize: Sen şaka yapıyorsun İbrahim.

-Yooo, ciddiyim.

-Hafize: Ben bunu giyinip ne yapacağım? Hem ben bu tangayı neden giyeyim?

-Abla, beni seviyorsan lütfen hatrım varsa diye ricada bulunup yalvarıyordum. En son Hafize ablayı ikna ettim.

Hafize abla tangayı giymişti. Personel odasına sokup Hafize ablayı zor bela ikna ederek fotoğraflarını çektim. Birkaç fotoğrafda, sikim kilodunun üstündeydi. Olay şu: Kilot Münevver'in ama Hafize giyiniyor. Ben de üstünde sikimi sürtüyorum, öyle fotoğraf. Hafize ablanın da kilotunu alıp Münevver hanımın odasına gittim.

Münevver Hanım'ın odasına gittim, fanteziyi anlattım, resimleri gösterdim. Münevver Hanım ilk başta Hafize'nin kendi kilodunu giydiğine inanamadı; sonrasında onun da çok hoşuna gitti.

-Münevver: Evet, gerçekten çok etkileyici bir fantezi, İbrahim, hoşuma gitti.

-O zaman sen de bu kilodu giyinip aynısını yapabilirsin, değil mi?

-Münevver: Bu Hafize'nin kilodu mu?

-Evet, onun.

-Münevver: Tamam, yapalım o zaman; bu çok hoşuma gitmeye başladı.

Yorum Yap

Yorumlar