← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 25

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

Münevver ablayı domaltmış alttan amcıgına giriyordum münevver abla altımda inliyordu bir ah diyordu bir oh hızlı hızlı pomplayama devam ettim. münevver ablanın arka deiligi hoşuma gitmişti kadın o kadar temiz prüssüzdüki deligimi yala dese direk yapışır yalardım.

Parmagımı içine dogru ittirdim. münevver abla durdu.

-Münevver :arkadan mı istiyorsun

-Evet

münevver abla eliyle sikimi tutup arka deligine dayadı. olanları kenan abi izliyordu.

-Münevver : senin sikin biraz büyük yavaş gir.

-Tamam.

-Yavaş yavaş içine giriyordum. çok tatlı götü vardı biraz hızlanmaya başladım. sonrasında çok sürmeden o güzel götünün içine boşaldım. kenan abide eli sikinde boşalmıştı

o gece sabaha kadar münevver ablayı kenan abi ile birlikte grup siktik. artık münevver ablanın tüm delikleri genişlemişti üstü başı döl içindeydi.

3 müzde yatakta perişan haldeydik. Ortamızda Münevver Abla, sağlı sollu Kenan Abi ile birlikte yatıyorduk.

Sabah olmuştu, Kenan abi ile eşi erkenden kalkmış, duşunu almıştı. Kenan abi gelip beni uyandırdı.

- Kenan: "Haydi kalk İbrahim, sabah oldu, yapacak çok iş var."

Adam gerçekten ne yaparsa yapsın, işine sadık bir insandı; gerçi Münevver Hanım da öyleydi.

Kenan abi odaya kahvaltı servisi söylemişti, karısı ile birlikte masaya oturmuşlardı.

- Kenan: "İbrahim, kahvaltım bitene kadar hazır ol. Duşunu mu alıyorsan, ne yapıyorsan acele et."

Yerimden kalkıp hızlıca duşa girdim, üstümü kurulayıp odaya geldim. Kenan abi ile karısı kahvaltısını bitirmişti. Kıyafetlerimi giyip onlarla birlikte hazır oldum. Otel odasından beraber çıktık. Vale arabayı getirmişti, şoför koltuğuna geçtim, arkada Kenan abi ile karısı oturuyordu.

- Kenan: "İbrahim, dünkü olay sadece aramızda olan bir durumdu. En ufak bir soru duymak istemiyorum, ne de bir başkasından bir şey duyayım. Eğer herhangi bir yanlışa düşersen, bunun karşılığını fazlasıyla alırsın, anlaşıldı mı?"

- Anlaşıldı abi.

- Kenan: "Bu arada, benden habersiz yengene asla yan gözle bakmayacaksın. Ne zaman ben seni çağırırım, o zaman geleceksin. Benim namusum, bu saatten sonra senin de namusun. Namusuma ihanet etmeyeceksin; aksi takdirde herhangi bir yanlışında gözünün yaşına bakmam."

- Tamam abi, ne demek istediğini iyice anladım.

Kenan abi karısını benimle paylaşmıştı; ancak kuralı, ben izin verdikçe karıma dokunabilirsin. Aksi halde gözlerini oyar, ellerini keserim imajı veriyordu. Ne olursa olsun, benim iznim dahilinde olacaktı. Belki de bana karşı böyle davranarak içini ferahlatıyordu, bilemiyorum. Sonuçta bunu yapabilecek güçteydi. Benim için problem yoktu; her türlü kazançlıydım, koyduğu kurallara uyduğum sürece.

Kenan abinin ofisinin önüne geldik, arabadan indik.

-Kenan: Anahtarları alayım İbrahim.

Anahtarı Kenan abiye vermiştim, kendi arabam ofisin önünde duruyordu.

-Kenan: Sana görev, şimdi kendi arabanı al, yengeni eve götür.

-Tamam abi.

Münevver hanım ile birlikte yola çıktık. Bir türlü dün hakkında konuşmaya giremedim, nasıl giriş yapacağımı bilmiyordum. Bu durum Münevver hanımın dikkatini çekmişti.

-Münevver: Ne soracaksan sor İbrahim, kendini bu kadar kasmana gerek yok.

-Yok abla, soracağım bir soru yok.

-Münevver: Var, var, belli, insanın halinden anlarım.

-Dün gece nasıl öyle oldu, şaşkınım.

-Münevver: Oldu bir şeyler, boşver orasını, sen hayatına bak.

-Münevver : Evde üstümü değiştirip uğramam gereken yer var. Yarın konyaya yurda dönmeden işlerimi hallettme gerek ibrahim. beni gidecegim yere bırakır mısın.

-Tabiki münevver abla.

Sitenin önüne gelmiştik. Siteye girmeden önce güvenlik araca geçiş izni vermedi. Arabadan Münevver hanımı görünce güvenlik geçmemize izin verdi. İçeri girdikten sonra villanın önünde durdum, Münevver arabadan indi, ben arabada oturuyordum.

-Münevver: Gelsene İbrahim, arabada bekleme.

Münevver hanım kapıyı açıp içeriye girdi. Evleri gerçekten güzeldi. Merdivenlerden üst kata doğru çıktı, ben de içeriye geçip salona oturdum. Yukarıdan bana sesleniyordu.

-Münevver: İbrahim, bir gelir misin?

Yukarı çıktım, Münevver hanımın odasının kapısı açıktı, içeride çırıl çıplak duruyordu. Odanın kapısının önüne geldim.

-Münevver: Girsene içeri İbrahim.

Onun isteği üzere içeriye girdim, elinde iki tane takım vardı.

-Münevver: Sence hangisini giyineyim, kararsız kaldım.

Elindeki takımlardan birini seçtim, benim için mühim değildi, ikisi de güzeldi.

-Münevver: Ben de bunu düşünmüştüm, zevkli seçim bence.

Çırıl çıplak odanın içinde geziyordu, gözlerimi ondan ayıramıyordum. Çekmeceyi açıp iç çamaşır setini çıkardı, ten rengi jartiyer çorap çıkardı. Tek tek bacaklarını yatağa doğru uzatıp onları giyiniyordu. Çok tahrik olmuştum, bir daha istiyordum Münevver hanımı ama Kenan abinin söylediği sözler aklıma geldi.

-Münevver: Ne o öyle İbrahim, daldın, beni izliyorsun.

-Çok güzelsin, gözüm daldı, Münevver abla, kusura bakma.

-Münevver: Tek gözün dalmadı galiba, alt tarafta ayaklanmış.

Sikim çoktan kalkmıştı. Bu güzellik karşısında nasıl inik kalabilirdi ki? Münevver Hanım yanıma gelip eliyle sikimi tuttu.

-Münevver: Bu şekilde dışarı çıkamayız.

Münevver Hanım, pantolonumun içinden sikimi çıkarıp ağzına almaya başladı.

-Ama Kenan abi, ne olacak? Arabada uyarmıştı beni.

-Münevver: Boşver şimdi Kenan'ı, ben ne dersem o.

Benim canıma minnetti, istediğimde oydu. Hızlıca Münevver Hanım'a ayaküstü bir posta atmıştım, o da keyif aldı, ben de üstünü silip hazırlığına devam etti.

-Münevver: Çok geç gitmemem lazım Hemen çıkalım İbrahim.

-Tamam Münevver abla.

Münevver hanımı gidecegi yere bıraktım. O sırada telefonuma WhatsApp'tan mesaj gelmişti. Hem Esra yazmıştı hem de ablası Esma. İlk olarak Esra'ya baktım.

- Esra: Günaydın canım.

- Günaydın canım.

Şimdi sıra Esma'daydı.

- Esma: Günaydın.

- Günaydın.

İki dakika sonra Esma beni arıyordu.

- Alo.

- Esma: Ooo beyefendiye sonunda ulaşabildik.

- Ne oldu, bir şey mi oldu Esma?

- Esma: Ne oldu beyefendi? Manitamı yaptınız, işlerim var, yoğunum biraz diye gittin. Gidiş o gidiş, ne arıyorsun, ne yazıyorsun? Ben yazmasam yazacağın yok, hayırdır?

- Kendi ağzında söylüyorsun kızım, yoğunum, işlerim hâlâ bitmedi.

- Esma: Tamam da, biz de burada armut sapı değiliz. İnsan bir arar, sorar. Arayı çok açtın İbrahim efendi, benden söylemesi.

- Evet, farkındayım. Müsait bir zamanda yine konuşuruz, buluşuruz, olur mu? Şimdi yine az işim var.

- Esma: Tabii tabii beyefendi, işleriniz daha önemli. Gidin halledin işlerinizi. Bundan sonra artık çağırdığınızda benim de işim olacak o zaman.

Arkadan beni Esra arıyordu.

- Arkadan telefon çalıyor, bunu açmam gerek. Sonra yine konuşuruz, olur mu?

- Esma: İyi tamam, öyle olsun.

Telefonu açtım.

- Esra: Alo İbrahim, kimle konuşuyordun? Arıyorum, telefonun meşgul.

- Önemli bir iş hakkında konuşuyordum, açamadım.

- Esra: Hadi ya, sen ne iş yapıyorsun da benden önemli olsun?

Abla kardeş, ikisi de aynıydı. Bu kızlar yok mu, geneli zaten hep böyle. İki gün sevgili ol, üçüncü gün hemen başında tepişiyorlar.

- Gün içinde buluşursak anlatırım canım, şu an uzun hikâye.

Esra ile biraz daha sohbet ettikten sonra telefonu kapattım. Kenan abinin ofisine doğru gittim. Kenan abinin yanına geldim, beraber birkaç yeri daha gezdikten sonra o gün beni erken saldı.

-Kenan: Yarın sabahtan hazır ol İbrahim, seninle birlikte Konya'ya gideceğiz.

Kenan abinin yanında ayrıldım, Esra ile buluştum. Esra'ya benim hakkımda bilmesi gerekenleri anlattım. Esra, şirketimin olmasına şaşırdı; bu kadar zengin beklemiyordu. Okul kapandıktan sonra büyük ihale işlerim olduğunu söyledim. Yaklaşık 1-2 ay boyunca işlerim olacağını, ortaklarla birlikte hareket edeceğimi belirttim. Bu süre içinde kendisiyle pek ilgilenemeyeceğimi ona detaylı anlatınca, o da bana hak verdi.

Sabah olmuştu. Erken saatte Kenan abi aradı. Kenan abinin ofisinin önüne geldim, anahtarı bana verdi. Şoför koltuğuna geçtim, arka koltukta Kenan abi ile eşi vardı. Beraber Konya yoluna koyulduk; hep birlikte yurda gidiyorduk. Arkada ise benim arabamla Münevver ablanın arabasını Kenan abinin korumaları kullanıyordu. Konvoy şeklinde yola ilerliyorduk. Kenan abi eşiyle birlikte bana bir şeyler anlatıyordu. Yol boyu sohbet ettik biraz, bana bugün ne yapacağımız hakkında bilgilendiriyordu. Önemli birkaç iş adamıyla tanıştıracaktı beni. Artık resmi olarak bana, seni ilerleyen zamanlarda yeni Kenan yapacağının duyurusunu yapmıştı. Bu saatten sonra attığım her adımı dikkat etmem gerektiğini söylüyordu. Yurdun önüne geldik; Kenan abi ile eşinin kapısını korumaları açtı. Ben de arabadan indim. Yine birkaç gazeteci haberci çağırmışlardı. Yurtta genel klasik olan bağış gününü yaptık. Çocuklarla birkaç fotoğraf çektikten sonra Münevver hanımın odasına çıktık. Gazeteci ve haberciler gitmişti. Kenan abinin peşine takılıp Konya sokaklarına doğru yola düştük. Yine rutin gideceği yerleri ziyaret etti. Her zamanki gibi birkaç önemli kişiyle oturup konuştuk, kahvelerini içtik. Akşam olmuştu.

-Kenan: İbrahim, ben şimdi İstanbul'a dönüyorum. Yengen sana emanet. 1 hafta sonra temelli 1-2 ay burada olacağım. O süre zarfında yanımda olacaksın, anlaşıldı mı?

-Tamam abi, sen ne diyorsan o.

-Kenan: Tamam aslanım benim, kendine ve yengene dikkat et. Gözüm arkada kalmasın.

Kenan abi yanımdan ayrılmıştı, ben de kendi aracıma bindim. Yurt çoktan kapanmıştı, Münevver hanım kendi evine geçmişti. Aklıma, hazır buradayken Hafize ablanın yanına gitmek geldi. Epey olmuştu; telefonda sohbet muhabbet ediyorduk ama bir türlü fırsat olup da görüşemiyorduk. Genelde haftalık olarak saatlik Konya'ya uğrayıp Ankara'ya geri dönüyordum. Yoğun bir tempom vardı; o da zaten ailesiyle mutlu bir şekilde devam ediyordu. Pek huzurunu bozmak istemiyordum.

Yorum Yap

Yorumlar