← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 20

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

Esra, "Ben bir lavaboya gidiyorum" diyerek ayağa kalktı. Kızlar da ona katıldı. Ardından, "Ben de bir lavaboya gidiyorum" diyerek yerimden kalktım. Ufak bir su döktükten sonra yerime geçtim. Kızlar hâlâ gelmemişti. Sonrasında sırasıyla görünmeye başladılar. Önde Esra, arkasında Ceren ile Kübra geliyordu. Ama Esra'daki garipliği hemen fark ettim; içindeki iç çamaşırlarını çıkarmıştı. Taytını olabildiğince beline kadar çekmişti. taytı amcığıının arasına iyice girmişti. Üstündeki beyaz crop hafif ıslanmış, içindeki meme ucu belli oluyordu ve memeleri sallanıyordu.

Esra yine dibime kadar girip bana yanaştı. Aradan elimi Esra'nın beline doğru atmıştım; Esra elimi alıp göğüslerine doğru hafifçe kaydırdı, kulağıma fısıldayarak:

- Esra: Artık daha rahatsın, çamaşırları çıkardım.

Elimle Esra'nın belinden bir aşağıya bir yukarıya doğru okşuyordum. Mert kaçamak gözlerle bizi izlemeye çalışıyordu; arada Esra da kaçamak gözlerle Mert'e bakıyordu. Elimi oturduğumuz koltuğun arkasına doğru attım; biz köşe taraftaydık. Yavaşça Esra'nın taytından elimi içeri doğru kaydırdım, elimle kalçalarını okşuyordum. Biraz daha ilerlemen gerekecekti ama Esra biraz kendini öne doğru kaldırması gerekiyordu. Esra durumu anlamıştı; hafif kendini kaldırdıktan sonra artık Esra elimin üstüne oturuyordu.
Parmaklarımla Esra'nın "amcığı" ile oynuyordum; Esra'nın "amcığı" ıslanmıştı. Oynadıkça hafif gözleri kaymaya başladı. Mert'in yüzüne baktığımda sinirden ve kıskançlıktan domates gibi olmuştu ama bir şey diyemiyordu.

Biraz daha takılıp içkilerimizi içip oynaşmaya devam ediyorduk.

- Esra: "Bu kadar yeter, kalkalım istersen."

- Ceren: "Biz de kalkalım millet zaten sıkılmaya başlamıştım."

Garsonu çağırıp hesabı istedim. Hesabı ödedikten sonra mekandan çıktık. Esra koluma girmişti, arkadan Mert bize bakıp hasetlik çekiyordu. Vale arabayı getirdi, Esra ile biz arabaya bindik. Diğer çocuklar da dört kişi bir arabaya bindiler. Arabaya binmeden önce "Bir yere gidelim mi?" diye sordular ama ben pek oralı olmadım.

Esra ile birlikte yola koyulduk. Az ilerledikten sonra arabayı kenara çektim.

- "Kimdi o çocuk, Esra?"

- Esra: "Mert'ten mi bahsediyorsun? Salağın teki."

- Ceren "Öyle demiyor ama, senin eski sevgilinmiş."

- Esra: "Evet, öyleydi. Zamanında yaptık bir hata."

- "Şimdi niye hâlâ bu herif senin yanına gelebiliyor?"

- Esra: "Ne oldu, kıskandın mı sen beni yoksa?"

Elimle Esra'nın yanaklarını sıkıca tuttum. "Kıskanırım tabi lan benim yanımdaki kızın yanına bir başka erkek yaklaşamaz," derken elimle Esra'nın çenesini hâlâ sıkıca tutmaya devam ediyordum. Göz göze geldik, sonrasında dudaklarımız birleşti. Ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Esra yerinden kalkıp hemen kucağıma geldi. Sevişmemiz devam ediyordu, yolun kenarında bunu daha fazla sürdüremezdik. Esra'yı kucağımdan indirip,

- "Bekle bebeğim, kendini eve sakla, şu an burada olmaz."

- Esra: "İstiyorum seni İbrahim."

- "Ben de seni istiyorum ama az sabret, eve gidelim."

Yolda giderken Esra memelerini açmış, taytını da bacaklarına kadar sıyırmış, bir eliyle amcığıyla oynarken bir eliyle memelerini okşuyordu. Kız iyice bana cilve yapıyordu.

Evin önüne geldik, içeri girdiğimiz gibi sevişmeye başladık. Esra'nın vücudu çok sıcaktı; çıtı pıtı olmasına rağmen alev gibi yanıyordu. Dudaklarının tadı çok hoşuma gitmişti; çilekli ruj sürmüş, öptükçe öpesim geliyordu. Esra hemen eğilip kemerimi çözmeye başladı. Pantolonumu bacaklarıma kadar sıyırdım, içinden boxerımı indirip iki eliyle sikimi kavradı. Hemen ağzına almaya başladı. O kadar azgındık ki, böyle iştahlı bir şekilde sikimi yalayanı görmedim.

Esra'yı iki kolundan tutup ayağa doğru kaldırdım.

- Dur bebeğim, biraz sakin yatak odasına geçelim, gel.

Esra'yı kucağıma almıştım, yatak odasına geçtik. Yatağa doğru Esra'yı fırlattım, altındaki siyah taytını iki elimle belinden asılarak çıkardım. İçindeki tanga taytıyla beraber çıkmıştı. Esra, kendi üstündeki beyaz crop'ı çıkarmıştı; çırılçıplak karşımda bir yavru yatıyordu. Ben de üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp yatağa doğru yanına uzandım. 69 pozisyonuna geçtik, Esra iştahlı bir şekilde sikimi yalarken, Bende esranın amını yalıyordum.
Esra'nın öyle tatlı güzel amı var ki, vanilya tadı geliyordu, tüysüz, kılsız kaymak gibi birşeydi bal dök yala yadar dondurma gibi ısır ısır ye ikimizde birbirimize doyamıyorduk.

Benim vücudumda alev alev yanıyordu, böyle daha fazla devam edemezdim. İkimiz de ter içinde kalmıştık, yüzümde iyice sıcaklık hissediyordum. Biraz daha böyle devam edersem patlamak üzereydim. Esra'ya,

- Tamam, bu kadar yeter bebeğim,

Yatağın baş kısmına 2-3 tane yastık koydum, kendimi yatağın başlık kısmına doğru dayadım. Biraz oturur pozisyonuna geldim, bacaklarımı iki yana açtım. Esra'ya kucağıma çıkmasını söyledim, Esra artık kucağımdaydı. Kendi eliyle Sikimi düzeltip amına doğru hizalıyordu.

Yavaş yavaş içine doğru almaya başlamıştı.

- Esra: Ooohhohoh.

- Ne oldu?

- Esra: Büyükmüş.

- Yok ya, normal bence.

- Esra: Yok yok, bu büyük aşkım.

- Kaç tane sik gördün de bu büyük diyorsun?

- Esra: Ne alakası var şimdi, tövbe tövbe.

- Mert'le de hiç yaptınız mı?

- Esra: Üff, İbrahim, o nereden çıktı şimdi? Şurada zevk almaya çalışıyoruz, içine ediyorsun.

- Sadece sordum, hemen kızmana gerek yok.

- Esra: Şimdi sırası mı?

- Evet, merak ettim.

- Esra: Evet, yaptık İbrahim, rahat edeceksen.

- Ne kadar nazlandın sen öyle, ya sanki ilk kızlığını ben aldım.

- Esra: Şurada zevk almaya çalışıyorum İbrahim ama sorduğun sorulara bak.

- Ne yapayım, çocuğu dibime kadar getiren sensin, ben de merak ettim, hâlâ görüştüğüne göre unutmamışsındır.

- Esra: Üfff, İbrahim, alakası yok, saçmalıyorsun, yok öyle bir şey, eskide kaldı, o bitti gitti.

- O zaman kanıtla.

- Esra: Nasıl?

-Bilmem, orasını sen bul.

-Esra: Seninle şu an buradayım, yetmez mi?

-Yetmez.

-Esra: Sen ne istiyorsun?

-Seni sikerken Mert bizi izlese nasıl olurdu?

Esra sessizleşmişti, biraz derin düşüncelere girdi ama sanki o da bunu ister gibi bakıyordu.

-Esra: O nereden çıktı İbrahim?

-Bilmem, daha güzel olmaz mıydı? Madem eski sevgilini sevmiyorsun, etmiyorsun, biraz da intikam almış gibi olurdun.

-Esra: Boşver, o kadarına gerek yok, böyle iyiyiz bence.

-Ama kulüpteyken öyle yapmıyordun; tuvalete gidip iç çamaşırını çıkartıp gelip çocuğun yanında bana elletiyordun. Kabul et, sen de bunu istiyorsun.

Esra baya sessizleşmişti.

- Hani cevap vermiyorsun, söyle, utanmana gerek yok.

- Esra: Tamam, yapalım o zaman ama nasıl?

- Ceren'i arasana, neredelermiş, hoparlöre al ama ben de duyayım.

Esra, Ceren'i arıyordu. Ceren telefonu açtı.

-Ceren: Alo efendim, kanka.

-Esra: Nabıyonuz, kanka?

-Ceren: Şu an parkta oturuyoruz, bira çerez takılıyoruz. Sen nabıyorsun?

-Esra: Kimler var yanında?

-Ceren: Aynı bildiğin bizim tayfa; ben, Kübra, Mert, Tolga.

Arkadan Mert'in sesi geliyordu: "Kim o, Esra mı?" diye Ceren'e soruyordu.

-Ceren: Ne oldu kanka, bir sorun mu var? Sen nerdesin?

-Esra: Sorun yok kanka, merak ettim mekandan ayrıldıktan sonra ne yaptınız diye.

-Ceren: Asıl siz ne yaptınız, kızım? Yoksa buraya bizim yanımıza mı geleceksin?

-Esra: Yok yok, kanka, öyle arayım dedim.

-Ceren: Eee, şimdi sen ne yapıyorsun peki?

Bu sırada Esra'ya anlattığım olayları Esra, Ceren'e aktarıyordu. Kısık sesle Esra'ya komut veriyordum.

-Esra: Yapıyorum bir şeyler, kanka. Sonra anlatırım ben sana.

-Ceren: İyi, tamam, anladım ben.

-Esra: Tamam kanka, tekrar konuşuruz, görüşmek üzere.

-Ceren: Tamam kanka, konuşuruz gene, bay bay.

Ceren WhatsApp'tan Esra'ya hemen yazmıştı.

-Ceren: Ne oldu kanka, telefonda tam konuşamadık.

-Esra: Mert yanımda mı?

-Ceren: Evet, yanımda. O da merak ediyor, kızım, çocuk hala kafayı takmış sana .

-Esra: Şimdi sana fotoğraf yollayacağım, anlarsın, gizlice bak ama.

Esra, benim kucağımdayken bir fotoğraf çekti, tek bakımlık Ceren'e yolladı.

-Ceren: Yuhh, kızım, hangi ara?

-Esra: Bana tav olmayacak erkek daha dünyada yok, kızım, biliyorsun.

-Ceren: Sen az orospu değilsin valla.

-Esra: Ne yapayım, kimin kankasıyım sonuçta.

-Esra: Mert ne yapıyor, asıl mesele o.

-Ceren: Telefonda müzik açtı, oturuyoruz öyle.

-Esra: Şimdi kanka, bu bir türlü benim peşimi bırakmıyor ya.

-Ceren: Evet.

-Esra: Buna bir oyun yapacağız, tamam mı?

-Ceren: Nasıl?

-Esra: Sen beni görüntülü ara WhatsApp'tan, birazdan ben açacağım ama biraz belli et, Mert de baksın telefondan bana.

-Ceren: Tamam kanka, anladım ben, sen az şeytan değilsin kızım.

-Esra: Ne yapayım, kızım, kimin kankasıyız sonuçta.

Aradan 2-3 dakika sonra Ceren WhatsApp'tan görüntülü arıyordu.

Esra telefonu açmıştı.

-Ceren: Alo kanka.

-Esra: Efendim kanka.

-Ceren: Kızım, aklım sende kaldı, bir görüntülü arayayım dedim.

-Esra: İyi yapmışsın kanka ama şu an müsait değilim.

Bu sırada Esra kucağımda zıplıyordu, ben de alttan alttan götüne şaplak atıyordum, "Hadi bebeğim, biraz daha hızlı" diye. Tüm seslerimiz telefonda gidiyordu.

-Ceren: Tamam, anladım kanka, biraz yoğunsun galiba.

-Esra: Evet, evet kanka, ah oh aşkım, yavaş.

-Ceren: Tamam kanka, sana kolay gelsin, sonra konuşuruz.

-Esra: Tamam kanka, görüşürüz.

Ama Esra telefonu kapatmamıştı, dediğim gibi yatağın kenarına koymuştu, tüm sesimiz onlara gidiyordu. Karşıda Ceren de kapatmamış.

-Esra: Haydi aşkım, daha sert, daha hızlı.

- Orospum, benim al amına kodumun içine hepsini.

-Söyle bakalım ben senin neyinim?

- Esra: Kocamsın aşkım.

- Başka neyinim?

- Esra: Sikicimsin aşkım.

- Söyle, ne yapıyorum şimdi?

- Esra: Amını sikiyorsun aşkım

- Boşalamıyım mı içine?

- Esra: Boşalma içime, aşkım.

- Söyle o zaman nerene boşalayım.

- Esra: Ağzıma ver, aşkım.

- Al o zaman, orospu hepsini ağzına.

Esra'nın yüzüne doğru boşalmıştım. Bu sırada WhatsApp'tan sürekli dıt dıt sesi geliyordu. Esra WhatsApp'ı kapattı, mesajlara girdi. Sürekli mesaj atan Mert'ti; Esra'ya yazmış da yazmıştı, şimdi de sürekli arıyordu. Esra meşgule atıyordu. Esra'ya Ceren de yazmıştı, mesajlara tek tek bakıyorduk.

- Esra: Ne oldu kanka, dıt dıt yazıyorsunuz da yazıyorsunuz?

- Ceren: Kızım, telefonu kapatmayı unuttun, tüm her şeyi duyduk.

- Esra: Mert de duydu mu?

- Ceren: Evet, duydu; hatta şu an kalktı, yanımızdan gitti başka yere.

- Esra: Manyak, amına kodum, deli gibi arıyor, mesaj atıyor bana.

- Ceren: Çocuk kafayı yedi, kızım, normal değil mi?

- Esra: Banane amq, çocuğundan; aldatmadan önce düşünseydi, hak etti o aldatılmak, nasılmış öğrenmiş oldu.

Mert deli gibi yazmaya devam ediyordu. En son Esra, Mert'i WhatsApp'tan görüntülü aradı. Mert'in de kafası biraz güzeldi ama Esra'nın yüzünde hâlâ benim döllerim vardı ve çıplak olarak evde geziyorduk.

- Esra: Ne oldu Mert, dıt dıt arıyorsun, yazıyorsun, bırak artık yakalamayı.

- Mert: Bir dinle, konuşalım, konuşmak istiyorum.

- Esra: Artık ben konuşmak istemiyorum.

Mert'in kafa kıyak olduğu için hâlâ olayı tam anlayamadı galiba. Esra'nın arkasından gelin götüne şaplak attım, elimdeki peçeteyi Esra'ya verdim.

- Al Esra, şu peçeteyi yüzündeki döllerimi silersin dememle, Mert telefonu direkt kapattı. 2 dakika sonra Esra'ya yardırmış da yardırmış bir şeyler yazmış, kafası güzel. Sonradan profili yok oldu, Esra'yı engellemişti.

- Esra: Kurtuldum amına kodum, çocuğundan. En sonunda sülük gibi yapışmıştı, git desen de gitmiyordu. En son çare bunu yapmak lazımmış demek ki.

- Ne oldu, ilk başlarda yok diyordun, bu işten en çok keyif alan sen oldun.

- Esra: İlk başta tereddüt ettim ama olacak, neyse o olsun.

Esra ile sevişmeye devam ettik. Gece 12 olmadan önce eve gitmesi gerekiyordu, bu yüzden Esra'yı evine bıraktım. Eren ile WhatsApp'ta konuşmamız devam ediyordu. Sabah olmuştu, her yerim ağrıyordu. Telefon sesine uyandım, arayan Kenan abiydi.

-Kenan: Alo İbrahim.

-Efendim abi.

-Kenan: Ne yapıyorsun, nerdesin?

-Abi, evdeyim, yatıyordum.

-Kenan: Bu saatte uyuyor musun hâlâ? Kalk çabuk.

-Hayırdır abi, bir sorun mu var?

-Kenan: Ankara'dayım, ofisteyim. 30 dakikaya yanıma gel.

-Tamam, geleyim abi, bir sorun yok değil mi?

-Kenan: Yok yok, gel. Seninle beraber işimiz var, Konya'ya gideceğiz. Hadi çabuk hazırlan, bekliyorum seni.

-Tamam abi, hemen geliyorum.

Yatağımdan fırlamış, hızlıca duşa girip dişlerimi fırçalayıp arabaya atladım. Kahvaltı bile yapmamıştım. Bu deli neyin peşindeydi bilmiyorum, ya da dün gece takıldığım kulüpte tanıdıkları vardı da beni mi söyledi? Aklımdan her türlü şey geçiyordu. Bu delinin sağı solu belli değildi amk her yerde bir tanıdığı vardı. Aklıma türlü türlü şeyler getiriyordum. En son ofisinin önüne geldim.

Yorum Yap

Yorumlar