Kız kardeşi yatağa doğru uzanmıştı, arkasından gelip götünü iyice araladım, sikimi direkt löp diye götüne geçirdim.
Kızdan biraz yüksek "ah" diye ses çıktı, kızın yaptığı asabımı bozmuştu. Sert sert götünü pompalıyordum, ellerimle kalçalarına vuruyordum. O kadar çok hızlandım ki artık kız altımda inliyordu. Büyük ihtimalle İlyas ile Hafize bizi dinliyordu; ancak İlyas şüphedeydi. Kız kardeşini mi sikiyordum yoksa karısını mı, hangisi onun için daha zordu bilinmez. Büyük ihtimalle karısını siktiğimi tahmin ediyordu. İki dakika sonra yan odada Hafize ablanın telefonu çaldı. Arayan büyük ihtimalle İlyas'tı, merak etmişti karısı sikiliyor mu diye ama düşündüğü gibi değildi. Ama yine de ikinci seçenekte onun için kötüydü; karısı değilse altımda inleyen kız kardeşiydi. kız altımda inlerken acımadan götüne giriyordum, arada sikim dışarı fırlıyordu, düzeltip tekrar sikimi deliğine sokuyordum. Boşalmaya yakın, Sikim tekrar dışarı fırladı. Bu sefer kız, eliyle hemen sikimi amcığına soktu.
Bu yaptığı kurnazlık tekrardan tepemin tasını attırmıştı.
"Amına koydum ben senin amcığını, sikmek istesem amına sokardım" diyerek kızın sırtının ortasına yumruğumu yapıştırdım. "Sikimi Amından çıkartıp kızı kaldırdım, yüzüne iki tokat patlatıp, 'siktir git odadan' diyerek kovdum."
"Kız sikime yapışmış yalvarıyordu. -Kız kardeşi: 'Lütfen, özür dilerim, istemeden oldu, öyle bir amacım yoktu, lütfen' diyerek ağlıyordu." "Gel buraya orospu, çek o zaman güzel bir saksoda affedeyim seni." Kız, "tamam" diyerek ağlayarak sakso çekiyordu. Kızın yüzüne boşalıp odadan yolladım. Sabah olmuştu; kahvaltıda Hafize Abla bana ters ters bakıyordu.
kahvaltımızı yapıp İlyas abinin tedavisi için hep beraber yola çıktık. Hastaneye varmıştık .İlyas abi odada yarı çıplak, bel altına elektrik tedavisi uygulanıyordu. Dışarıda doktorlarla biraz sohbet ettim.
-Doktor: İbrahim Bey, hastamız gün geçtikçe daha iyi hale gelmeye başladı. Özellikle son 2-3 gündür artık vücudu verdiğimiz elektrik dalgalarına tepki veriyor. Eğer iyileşme süreci böyle devam ederse, 2-3 haftaya ayakta tedaviye başlayabiliriz. Daha sonrasında hastayı yormayacak şekilde adım atma seansları başlayabilir. Bu biraz hasta için sancılı ve ağrılı olacaktır ama bu iyiye işaret demektir. Şimdilik bu kadar.
-Doktor Bey, her şey için teşekkürler. Herhangi bir detayda bilgilendirirseniz sevinirim.
-Doktor: Tabii ki İbrahim Bey, iyi günler dilerim.
-Sizde iyi günler, iyi çalışmalar.
Bizimkiler kapı önünde bekliyordu.
-Kızlar, benim az işim var, gidip geleceğim, buradan ayrılmayın.
-Hafize ile kız kardeşi: Tamam.
Ben koridordan giderken arkaya doğru dönüp baktığımda güvenlikçi ve hastanenin diğer çalışanları bizim kızların yanına gidiyordu. Köşeye geçip uzaktan bunları izlemeye başladım. Bunlar ayaküstü sohbete devam ediyordu. Yoldan geri dönüp kızların yanına gittim, ikisinin de arkadan kalçalarına ellerimi koyup,
-Hayırdır kızlar, bir problem mi var?
-Hafize: Yoo, İbrahim, güvenlikçinin de bir tanıdığı İlyas gibi olmuş da onu anlatıyordu, tavsiye veriyordu.
-(sert bir şekilde) Tavsiyeye gerek yok, ben her şeyi doktorlarla konuştum, her şey yolunda. Herkes kendi işini yapsa daha iyi olur hastane adına.
(diyerek ortamdaki diğer erkeklere ayarı verdim). Bu cümlemden sonra herkes yavaş yavaş kendi bölgesine doğru dağıldı.
-Hafize abla, sen gelsene benimle.
Hafize ablayı kenara çektim, konuşmaya başladım.
-Hayırdır Hafize abla, daha öncesi uyarmadım mı ben seni?
-Hafize: Sadece sohbet ediyorduk.
-Etmeyeceksin.
-Hafize: Sana ne oluyor İbrahim, seni artık tanıyamıyorum, sen benim tanıdığım İbrahim değilsin.
-Ne gibi, nasılmışım ben? (sert bir şekilde)
-Hafize: Dün gece yaptıkların neydi İbrahim?
-Ne yapmışım?
-Hafize: Abisi evdeyken kız kardeşini diğer odada sikmek nedir? Senden bunu hiç beklemezdim, asla derdim İbrahim böyle bir şey yapmaz. Beni ilk defa hayal kırıklığına uğrattın.
(Hafize bana hem alınmış hem de kızmış.)
-götü kaşınıyordu, ben de götünü siktim, ne var bunda?
-Hafize: Yine de yaptığın yanlışı yakıştıramadım sana.
-Dün gece seni arayan kimdi, İlyas mıydı?
-Hafize: Evet, sen nereden anladın?
-Büyük ihtimal odada seni sikiyorum sandı, biliyor değil mi kardeşini siktiğimi?
-Hafize: Evet, biliyor.
-Bir şey dedi mi peki?
-Hafize: Yok, demedi.
-Ne diyebilir ki, o da biliyor kardeşinin orospu olduğunu, sen de biliyorsun Hafize abla. Şimdi burada bana kelime oyunu yapma ama seni son kez uyarıyorum (elimle götünü sıkarım). Ben sana yetmiyor muyum? Tek sikicin ben olacağım, görmeyeceğim bundan sonra bir erkekle sohbet ettiğini, anladın mı?
-Hafize: Tamam, anladım.
-Heh, şöyle şimdi şu orospuyada göz kulak ol ben gelene kadar, gidip de sağda solda millete sürttürmesin, benim başımı belaya sokmasın. Ben gidiyorum şimdi, sonra gelirim.
-Hafize: Tamam, dikkatli ol.
-Haydi görüşürüz.
hastaneden çıkmıştım, telefon çalıyordu, arayan Esma'ydı.
-Alo
-Esma: Ooo beyefendi, artık telefonlarımıza cevap verir olmuş.
-Kızım, bir dur, şimdi seninle uğraşmayayım, tepem zaten atıyor.
-Esma: Ne oldu, bir şey mi var? O kadar yazdım, cevap dahi yazmamışsın.
-İşim gücüm, başımdan aşkım, kızım.
-Esma: Hımmm, ben de diyorum bu çocuk nerede, yazıyorum o kadar, cevap yok.
-Eee, ne yapıyorsun?
-Esma: Çalışıyorum, işteyim.
-Sen çalışır mıydın ya?
-Esma: Sorma, babam çağırdı, illa yardım et diye.
-Ne işi?
-Esma: Babamın konfeksiyon atölyesi var, ailecek orada çalışıyoruz. Babam her fırsatta yakamıza yapışıyor. Normalde bir bahane ile kaçardım da, bugün para koparacaktım, koparamadım. İlla gel, çalış, o zaman veririm dedi.
-Kızım, sen benden o kadar dolar aldın, neyine yetmiyor bu paralar? Neye harcıyorsun sen o paraları?
-Esma: Kimseye söyleme, babamdan gizli araba parası biriktiriyorum. Benim babam biraz cimri, o kadar araba istiyorum, almıyor. Sen paranı biriktir, gerekirse üstünü tamamlarım diyor. Uyuz herif, biricik kızına alsa ya araba. Arkadaşlarımın var, benim yok. He, babamın parası olmasa bir şey demem ama koskoca atölyesi var.
-Şimdi anlaşıldı, senin beni neden aradığın, para lazım değil mi gene sana?
-Esma: Yaa, öyle demeyelim ama yalan yok, senin sayende arabanın yarı parası hazır. Biraz daha destek olamaz mısın bana?
-Karşılığını almadan olmaz.
-Esma: Üfff, hep böyle yapıyorsun.
-Yok kızım, öyle 3 kuruşa 5 köfte, araba istiyorsan o götünün rahatı biraz bozulması lazım.
arkadan telefonum çalıyordu, arayan Kenan Bey'di.
Kızım, beni arkadan arıyorlar, acil dönüş yapmam lazım. Konuşuruz gene akşama, sen yine hazırlıklı ol.
Esma: Tamam, görüşürüz.
Telefonu kapatıp Kenan Bey'e dönüş yaptım.
Efendim, Kenan abi.
Kenan: İbrahim, sen nerdesin?
Eve gidiyordum, şimdi abi, ne oldu?
Kenan: Sen Konya'ya gitmiyor musun?
Yok abi, neden?
Kenan: Oğlum, son 1 aydır şirkete uğradığın yokmuş. Bugün muhasebecim aradı, imzalanması gereken evraklar birikmiş.
Ben konuştum abi, muhasebeci ile 1-2 güne gidecektim, az işlerim vardı.
Kenan: Yurda da uğramamışsın. Münevver ile de görüştüm, biz seninle bu şekilde mi anlaştık?
Doğru diyorsun abi, ama işlerim vardı.
Kenan: Bundan daha önemli ne işin olabilir İbrahim?
Abi, işte İlyas abi kaza yapmıştı, onu hastaneye götürüp getiriyordum.
Kenan: Oğlum, bu adamın karısı, eşi, dostu, akrabası yok mu? Babanın oğlu mu her gün şoförlüğünü yapıyorsun. Ben seni boşuna mı Ankara'ya yolladım? Okula yazdırdım, adam akıllı okula da gitmiyormuşsun. Böyle mi iş adamı olacaksın, böyle mi paranı finanse edeceksin?
(Kenan abi telefonda baya öfkeliydi, saydırıyordu bana. İlk defa onu benimle bu şekilde konuşurken gördüm.)
Kenan: Hafta başı, pazartesi Konya'ya geleceğim, sabah saat 08.30'da yurdun önünde hazır bekliyorum seni, anlaşıldı mı?
Tamam abi.
Kenan Bey telefonu yüzüme kapatmıştı. İlk defa aramızda böyle bir diyalog yaşandı. Naif, yumuşak gördüğüm adam telefonda bana kükremişti ama haklıydı. Son 1-2 ay içinde her şeyi muhasebeciye yıkmış, işlerden elim ayağım çekmiş, keyfime bakıyordum. Ne harcadığım belliydi, ne de yaptığım. Adam akıllı derslere de gitmiyordum.
kendime acilen çeki düzen vermeliydim ama bir yanımda bu kötü huylara alışmış para harcamak, para ile bir şeyler yapmak hoşuma gidiyordu. Hemen muhasebeciyi tekrardan aradım, gerekli ne yapılması gerekiyorsa onları tek tek öğrendim. Ardından Münevver Hanım ile konuştum, Kenan Bey ile aramızda geçen diyaloğdan bahsettim.
-Münevver: Kenan çok iyi biridir İbrahim, senin hakkında onunla bol bol konuştuk ama iş koliktir, işine sadıktır. Eğer Kenan Bey ile anlaşmak istiyorsan işine sahip çık İbrahim, gerisini zaten biliyorsun pamuk gibi bir adam.
-Biliyorum Münevver Hanım, ikiniz de çok iyi insanlarsınız. Bu yolda en büyük destekçim siz ikiniz oldunuz. Özellikle siz olmasaydınız Kenan Bey ile hiç böyle bir sohbetim olmazdı. Benim düşman gibi akrabalarım ak baba gibi tepemden geçerlerdi. Her şeyin farkındayım, onun için günü gününe bağışımı düzenli olarak sizin hesabınıza yatırıyorum.
-Münevver: Evet İbrahim, farkındayım ama bağışı yatırman her şeyi çözmüyor. Dediğim gibi Kenan Bey işine sadık olan insanları sever. Biliyorsun bizim tek çocuğumuz var, kızımız Aysima. Hatta beraber bile büyüdünüz sayılır, sürekli benim yanıma gider gelirdi, beraber oyun oynardınız. Şimdi kızım istemese bile babasının isteği üzere Amerika'ya finansal hukuk ve avukatlık okumaya gitti. Babasının işlerini devam ettirebilmek için Kenan Bey çok uğraşıyor. Aynı şekilde senin hakkında da bu tarz konuşmalar geçiyor. Eğer benim tanıdığım, bildiğim İbrahim gibi olmaya devam edersen, bizim bir oğlumuz yok şu an aramızda. Kenan Bey ile seni oğlumuz gibi görüyoruz. Bu iş dünyasında daha çok toysun, Kenan Bey ne diyorsa onu yap İbrahim, bana güven.
-Sağ olun Münevver Hanım, ben biliyorsunuz annesiz babasız büyüdüm. Evet, şu yaptıklarınızı benim ailem bana yapmadı, her şey için teşekkür ederim.
-Münevver: Rica ederim İbrahim.
-Eğer başka bir isteğiniz yoksa görüşmek üzere.
-Münevver: Sağ ol İbrahimcim, kendine iyi bak.
-Sağ olun, siz de.
her iki tarafla da konuşmayı yapıp ortamı biraz yumuşatmıştım çünkü tek dayanağım bu insanlardı. Diğer insanlar çıkarcı ve düşmanlarım çoktu. Okula gittim, gerekli ders notlarını aldım. Hastaneye geri dönüp bizimkileri alıp eve geçtim. Bir yanım işlerine odaklan derken, kötü tarafımda kötü huylarına devam et diyordu. İntikam almak için sabırlı olmam gerekliydi. Çantama laptopumu ve ders kitaplarını koydum.
-ben çıkıyorum Hafize abla
-Hafize: nereye İbrahim, akşam yemeğini hazırlıyordum.
-Abla, az işlerim var halletmem gereken.
-Hafize: tamam, yemeğe geç kalma.
-Siz beni beklemeyin, yiyin.
Evden çıkıp amcamın atölyesinin önüne gitmiştim. Yüzümde kar maskesi ve kapşonlu montum ile arabada bekliyordum. Bir yandan laptop açık, bir yandan da hocaların anlattığı ders notlarını dinliyordum. Okul saati bitmiş, uzaktan Esra atölyeye doğru geliyordu. Çalışanlardan bazıları dışarıda sigara molası veriyordu. 2 dakika sonra Esma da dışarı çıkmış, sigara içiyordu. Esra ile ayakta konuştuktan sonra Esra içeriye geçti. İçimden diyordum,
ulan abla kardeş ikizine amına koyacağım.
Akşam olmuştu, atölye paydos saati vermişti. En son içerde amcamlar kalmıştı, tek tek sırayla dışarı çıkıyorlardı. Amcam atölyeyi kapatıyordu, yengemi de görmüştüm. Uzun süre olmuştu amcamla yengemi görmeyeli. Bu arada baba tarafım benim Diyarbakırlı, anne tarafım ise Konyalıydı. İki tane amcam Diyarbakır'da, bu amcam ise Ankara'da babamdan ve benden dolandırdığı para ile atölye işletiyordu. Ama diğer iki amcamla öyle kötü bir olayımız yoktu, en şerefsizi olan buydu. İlk başta bunu sikicektim, zamanla sıra diğerlerine gelecekti. Kötülük eden bu saatten sonra kötülük bulacaktı, iyilik eden ise karşılığında benden iyilik görecekti. Her neyse, konumuza dönelim. Bu kadar ayrıntıya girme sebebim yengem Berivan, kendisi de Diyarbakırlıydı. Hatta akrabamız olur. Tam bir modern türbanlı, olgun kadın olmuş. Hani o düğünlerde görürüz ya, doğulu modern türbanlı anneleri, işte giyim kuşam, fizik, endam öyle olmuş. Para ile hayatlarının ikinci baharını yaşayan görgüsüzler olur ya, aynı o şekilde. Ama Berivan yengem gözüme tam milf gibi geldi. Hepsini sikicektim, analı kızlı ama nasıl bir plan yapmalıydım, amcamı kudurtmalıydım.
arabaya binmişlerdi, ben de arabayı çalıştırıp takip etmeye başladım. Evlerinin önüne gelince Esma ile o amına kodum ayısı kardeşi Eren arabadan indiler. Esma babasından para alıp başka yöne doğru gitti, kardeşi camış Eren markete bir şeyler almaya gitti. Hava iyice kararmıştı, market önünde Eren'i bekliyordum. Hayvanoğlu hayvan yemiş yemiş sıçmamış, hâlâ yemeye devam ediyordu. 2 poşet abur cubur doldurmuştu. eve doğru giderken araba ile yanına yanaştım.
Hey bakar mısın kardeşim, yüzümde kar maskesi ve kapşonum vardı tabii.
Eren: Buyur abi.
Ya kardeşim, kız arkadaşım bana buranın konumunu attı. uzun yoldan geliyorum, şimdi telefonuna ulaşamıyorum. Sen bu mahalledeysen tanıyorsundur belki evi neresi diye soracaktım.
Eren: Bakayım abi. (Derken mahalledeki diğer gençler arabanın etrafına toplandılar, Eren'i tanıyanlar yanına geldi.)
Telefon elimde, Esma'nın resmini gösteriyordum mahalledeki çocuklara.
Çocuklar: Esma abla değil mi lan bu? Eren, bu senin ablan değil mi?
Çocuklar: Hayırdır, bu kızı niye soruyorsun? Diyip arabaya çullanmaya başladılar.
Eren: Evet, bu benim ablam. Hayırdır, niye soruyorsun?
Çocuklar: Hayırdır blader, yüzünde maske ile arabayla gelmişsin. Kızı mı kaçıracaksın, ne ayaksın oğlum sen? (Diyip cebinden çakı, bıçak filan çıkartıyorlardı.)
Arkadaşlar, siz beni yanlış anladınız. Elimde hediye kutusu vardı, uzun yoldan geliyorum. Bu kız benim arkadaşım, paketi vardı, ben de onu verecektim. Telefonuna ulaşamadım, tekrardan uzun yola çıkmam gerek.
Çocuklar: Öyle desene abi, biz de seni şey sandık. Elin yüzün kapalı, maskeyle gelmişsin, altında fiyakalı araba var.
Yok yok, öyle biri değilim.
Eren: Ben alayım o paketi, ablama veririm.
Kardeşim, yanlış anlama. Sen bana telefon numaranı ver, öyle vereyim paketi, olur mu? Teyit olmuş olur.
Eren: Tamam abi, sorun yok. Yaz 0535---*.
Tamam kardeşim, hayırlı geceler. Mutlaka ablana ver ama önemli.
Eren: Tamam abi.
Eren kutuyu almış, arkadaşları başına toplanmış, bakıyorlardı. Artık açtı mı, açmadı mı bilmiyorum. Eve doğru gidiyordu, ben de mahalleden uzaklaşıp eve doğru yol aldım.
Eve vardığımda bizimkiler yemeğini bitirmiş, sofrayı kaldırıyordu.
Hafize: Hoş geldin İbrahim, kaynanan pek sevmiyormuş seni ama hemen sofraya geç, kaldırmadan tabağına yemek koyayım.
Olur diyip sofraya geçtim. İlyas'ın kız kardeşi gözlerini kaçırıyordu benden, dünkü olaydan sonra yüzüme bakamıyordu. Bir yandan da sofradaki boş tabakları topluyordu. Ben yemeğimi yerken,
İlyas: İbrahim, müsaitsen biraz konuşalım mı?
Olur abi, ben de seninle konuşacaktım.
İlyas: İlk önce sen söyle o zaman.
Abi, bugün doktorla konuştum, tedavinde iyileşme olmaya başlamış. 2-3 hafta sonra ayakta durma egzersizleri yaptırırız dedi.
İlyas: Evet, doktor bana da söyledi. Ben de fark ediyorum, yavaş yavaş kıpırdanmalar var. Acısını hissediyordum elektriğin ama doktor iyi bir şey olduğunu söyledi, artık hislerim bacaklarımı uyarıyor.
İlyas: Ben seninle başka bir şey konuşacaktım.
Buyur abi, seni dinliyorum.
İlyas: Benim kız kardeşim bugün biraz morali bozuktu, az sohbet ettik.
Evet abi.
İlyas: Nasıl desem, biraz sana gönlünü kaptırmış. Sen de biraz terslemişsin.
He, o olay abi.
İlyas: Ne diyorsun İbrahim, düşünmez misin? Kız kardeşim diye demiyorum, iyi kızdır, iyi yemek yapar, iyi ilgilenir. Eğer senin de gönlün varsa, neden olmasın? İkiniz de genç insanlarsınız.
Abi, anlıyorum, iyi, güzel, hoş kız ama benim gönlümde başkası var.
İlyas: Anladım kardeşim, sağlık olsun. Yine de sen bir düşün.
Yok abi, boş yere umut vermeyeyim. Şu anlık böyle de iyiyim.
Mutfaktan Hafize abla, kız kardeşi gelmişti.
İlyas abi kaş göz yaparak "bu iş olmadı" mesajını vermişti. Hafize abla yüzü gülerken, İlyas'ın kız kardeşinin yüzü düşmüştü.
Kendi odama çekilip WhatsApp'tan Eren'e mesaj attım.
-Kardeşim, paketi ablana verdin mi?
-Eren: Yok abi, ablam dışarıda, daha eve gelmedi. Eve gelince veririm.
-Tamam kardeşim, paketi verince bana haber edersin.
-Eren: Tamam abi.
Telefondan Esma'yı arıyordum.
-Alo.
-Esma: Efendim canım?
-Nerdesin sen?
-Esma: Kızlar kahve içmeye çağırmışlardı, kızlarla oturuyorum.
-Hani bana gelecektin?
-Esma: Senden haber bekliyorum işte.
-Tamam, taksiye bin gel.
-Esma: Hangi eve geleyim?
-Benim normal eve gel.
-Esma: Tamam, geliyorum canım.
Aradan yarım saat sonra kapı çaldı.
-Hafize: "Alla, Alla bu saate kim acaba?"
-Benim arkadaşım gelicekti abla, odur.
Hafize abla kapıyı açmıştı, her ikisi de birbirini görünce şaşırdılar.
-Esma: "Merhaba, iyi akşamlar."
-Hafize: "Merhaba, hoş geldin, buyur geç."
Esma içeriye geçip bana kaş göz yapıyordu. Ayağa kalkıp odaya gittik.
-Esma: "Hani misafirlerin daha gitmemiş, niye buraya çağırdın beni? -İlla sürekli seks mi yapacağız? Az gel, beraber oturup çay içelim."
İçeriye beraber geçtik. Hafize abla ile İlyas'ın kız kardeşinin yüzü düşmüştü. Beraber koltukta otururken Esma'yı yanıma aldım, sevgilim bu benim der gibi evdeki herkese nispet yapıyordum. İlyas da durumu anlamıştı. İlyas'ın kız kardeşi ayaklandı.
-Kız kardeşi: "Ben biraz rahatsızım, karnım ağrıyor. Odaya geçip dinleneceğim."
Gece ilerleyen saatlerde çayımızı içip yataklara dağılacaktık. Esma'ya evi arada kız arkadaşında kalacağını söyle. Esma evi arayıp haber etmişti. Esma ile kendi odama geçtim.
Odada Esma'yı soyup sevişmeye başladık. Sabaha kadar Esma'yı inlete inlete siktim. Sabah olmuştu, kahvaltı masasında herkesin suratı turşu satıyordu. kahvaltımızı bitirmiştik.
İlyas'ın kız kardeşi valizini hazırlıyordu.
-Hafize: Hayırdır kız, nereye?
-Kız kardeşi: Abla, çok bile durdum, bana bu kadar yeter, artık gideyim.
-Hafize: Kalsaydın kız, 2-3 gün daha iyi sohbet ediyorduk seninle, canım sıkılmıyordu hem evde.
-Kız kardeşi: Yok abla, halletmem gereken işlerim var.
(Ilyas'ın kız kardeşi belli ki çok alınmıştı yaptıklarıma ama umurumda bile değildi, siktirsin gitsin orospu.)
Esma'yı eve bırakacaktım, çıkmışken gel seni de bırakayım otogara diye seslendim İlyas'ın kız kardeşine.
-Kız kardeşi: Gerek yok, ben giderim.
-Hafize: İnat etme, hazırlan çık işte, diye üsteliyordu.
-Kız kardeşi: Üff, tamam, birazdan hazır olurum.
İki kızı da alıp evden çıktım. İlk otogara İlyas'ın kız kardeşini bıraktım, sonra Esma'yı evine doğru götürüyordum.
-Esma: O kız kim, İbrahim?
-İlyas'ın kardeşi.
-Esma: Neydi o, geceden beri tripleri, salak mıdır nedir?
-ne oldu, kıskandın mı?
-Esma: Ne kıskanacağım be, salak salak hareketleri vardı geceden beri, asabımı bozdu.
-Sikmedim ya amcığını, o yüzden trip atıyor bana.
Esma: Anlamıştım zaten, kaşarın tekiydi.
Kaşar diyorsun ama sen götten vermezken o benim sikimi bayıla bayıla götten alıyordu.
Esma: Ya yürü git işine İbrahim, sen o kıza bakmazsın bile.
Valla öyle deme, çok güzel götü vardı.
(Esma susmuştu, konuşmuyordu.)
Ne oldu, kıskandın mı?
Esma: Kıskanmadım ama kızdım.
Niye lan, sevgilim misin, kızıyorsun?
Esma: Dün gece milletin içinde öyle demiyordun ama İbrahim efendi.
O rol icabı, nabza göre şerbet, ikisi bir değil.
Esma'nın evinin önüne gelmiştik. Kapıyı vurup arabadan inmişti. Akşama doğru Esma WhatsApp'tan yazıyordu.
Esma: İbrahim, sen iyi misin?
Gene ne oldu?
Esma: Erene hediye paketi vermişsin.
Evet, bunda ne var?
Esma: Ben demedim mi, ailemden uzak dur diye?
Belki aileni tanımak istiyorum, olamaz mı?
Esma: Niye, sen benim sevgilim misin, ailemi tanımak istiyorsun?
Belli olmaz, belki sevgilim olmanı istiyorumdur.
Esma: Bu sabah öyle demiyordun.
Belki fikrim değişmiştir, olamaz mı?
Esma: Taşak mı geçiyorsun İbrahim, benimle?
Esma: Bir de kutunun içine tanga seti koymuşsun. Çocuk paketi açmış, içine bakmış, "Bu ne?" diye bana soruyor. Ne yapmaya çalışıyorsun, İbrahim? Amacın ne?
Kutuyu açacağını tahmin etmedim. Sana sürpriz olsun diye aldım, onu giyinip gelirsin diye düşündüm.
Esma: Düşünme, İbrahim. Çocuğa rezil oldum.
Olsun, unutur gider o . Boşver, bir daha olmaz. Neyse, sen onu giy gel de bir de üstünde göreyim.
Esma: Siktir git, İbrahim. Ben neyim derdindeyim, sen neyin derdindesin?
Sen gelmezsen ben gelirim valla, haydi gel barışalım.
Esma: Tamam, Allah'ın cezası, tamam nereye geleyim?
Bu sefer diğer eve gel, şov yapalım birlikte.
Esma: Tamam, geliyorum. Amına koyayım
Esma ile diğer evde o aldığım kırmızı tanga ve jartiyer takımını giymişti. Gece vaktine kadar video çekerek Esma'yı siktim.
Esma'yı evine bırakmıştım. Esma eve girdiğinde evdeki ışıklar hâlâ yanıyordu. Büyük ihtimalle o obez şişko Eren, PC başında ya 31 çekiyordu ya da oyun oynuyordu WhatsApp'a girerek tüm çektiğim resimleri ve videoları tek tek Eren'e attım.
-Eren: WhatsApp'ta görüldü
-Eren: WhatsApp'ta görüldü
-Eren: WhatsApp'ta görüldü
-Eren: WhatsApp'ta görüldü
-Eren: WhatsApp'ta görüldü
-Bu gece çok fenaydın aşkım, sana yeni ciciler alıp onları üstünde parçalayarak sikicem, o amcığını diye altına not ekledim.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: Bu nedir, abi?
-Pardon kardeşim, yanlışlık oldu, kusura bakma, sana atmayacaktım."
Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: O kimdi, ablam mıydı?
"Valla kardeşim, kusura bakma, bir yanlışlık oldu."
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: WhatsApp'ta yazıyor.
-Eren: O ablam mıydı?
-Evet.
"Eren ablasının tüm videolarını ve resimlerini görmüştü."
"Not: Güzel beğeni gelirse diğer bölümü en hızlı şekilde yazarım."Şimdilik bu kadar. İyi okumalar."