← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 11

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

-Annesi: İyi de oğlum, ateş ile barut yan yana durmaz, her ne kadar sen öyle desen de.

-İlyas: Al, gelinin geldi anne, gelinim benden iyi tanıyor çocuğu, anlatsın sana.

-Hafize: Olay nedir İlyas?

-ilyas: Annem İbrahim'i merak ediyor, kimdir, necidir diye. Sen başından sonuna kadar anlat da buradaki herkes bilsin neyin ne olduğunu. (İlyas abi iyice kızmıştı.)

(Hafize abla A'dan Z'ye her şeyi anlatmıştı.)

-Hafize: İşte anlayacağınız, İbrahim benim elimde büyüdü, beni annesi olarak görür, ben de onu çocuğum olarak. Yani anlayacağınız, anne, öyle ters düşündüğünüz gibi bir olay yok.

-Kız kardeşi: Yenge, o kadar sohbetin vardı da baştan niye demiyorsun? Aramızı yaparsın o zaman.

(İlyas abinin babası ile abisi, kız kardeşine sert bakarak uyarıda bulundu. Araya eniştesi girdi.)

-Enişte: Öyle hemen kızmayın, kız bir yandan haklı. Hem kayınço, Hafize'nin anlattığına bakılırsa bu çocuk, çocuğu gibi ise size de bir güzellik yapsın, ev alıp dayayıp döşesin ya da biraz pay versin. Bu fırsat varken kaçırmayın. Ya da ben karışmayayım ama kız kardeşin de doğru diyor, bu devirde nereden bulacaksın bu kadar parası olup da genç birini?

(İlyas abinin ailesi görgüsüz, eniştesi de tam bir çakaldı.)

Hafize ablayı arayıp rahatsız etmemek için eve gelmeyeceğimi, diğer evde kalacağımı söyledim.

-Hafize: İbrahim aradı, bugün işleri uzayacakmış, eve gelmeyecek. İsterseniz ben size yataklarınızı hazırlayayım.

-Annesi: Kızım, biz kalacak bir yer bulurduk.

-Hafize: Olur mu anne, kalın burada işte, İbrahim'le konuştum, ben sorun yok.

Hafize abla içerdeki koltukları açıp yere yer yatağı, kendi kaldığı odaya da aynı şekilde yatakları hazırlamıştı. Kendisi de benim yatağıma geçip uyudu. İçimden şeytan diyordu, gizlice git eve, kendi odamda Hafize ablayı sik ama bir gören eden olur diye cesaret edemedim.

Sabah olmuştu, Hafize abla herkesten önce kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı.

-Kız kardeşi: Günaydın yenge, erkencisin.

-Hafize: Mecbur, evde o kadar insan var, birinin erkenden kalkıp kahvaltı hazırlaması gerek.

-Kız kardeşi: Senin çocuk gelmeyecek mi?

-Hafize: Sen de taktın çocuğa he (hafiften kıskanmaya başlamıştı Hafize abla beni).

-Kız kardeşi: Ne yapayım yenge, elimde değil, talih kuşu konmuş gibi hissediyorum, hem yakışıklı, hem boylu poslu, hem de zengin.

-Hafize: Tamam, iyi anladık, aynı şeyleri tekrar edip durma.( kıskanır )

-Kız kardeşi: Yengeme bak sen, kayınvalide gibi yapmaya mı başladın şimdiden.

-Hafize: Ya kızım, git başımdan, sabah sabah çene çalmaya mı geldin, bana yardım etmeye mi?

-Kız kardeşi: İyi tamam yenge, seninle bir şey konuşulmaya gelmiyor. Hem bu arada bu çocuk senin düğüne neden gelmedi?

-Hafize: İşleri vardı, hem belki beni annesi gibi gördüğü için evlendiğim günü görmek istememiş olabilir.

-Kız kardeşi: Keşke düğüne gelseydi, o zaman hallederdim bu işi, hem beni böyle süslü püslü görürdü.

-Hafize: Kızım, sen o zaman evli değil miydin?

-Kız kardeşi: Aman yenge, zaten boşanacaktık, hem bu bahane ile aradan çıkmış olurdu.

-Hafize: Kızım, manyaksın sen, başka bir şey demiyorum, kudurmuşsun.

-Kız kardeşi: Asıl sana sormak lazım yenge, abimle nasıl gidiyor işler?

-Hafize: Kız, nasıl laf o öyle, yakışıyor mu sana? Tövbe tövbe, haydi sen iyice azıttın, git bizimkileri kaldır da gel, sofra hazır.

-Kız kardeşi: Tamam yenge, senin sohbetin de hiç sarmıyor.

2-3 gün geçmişti, eve hiç uğramadım. İlyas'ın kız kardeşi ısrarla Hafize'ye beni soruyordu. Hafize abla, bu durumdan artık şikayetçi ve kıskanır olmuştu. Millet evden gittikten sonra eve geldim.

-Kız kardeşi: Anne, ben biraz daha abimle kalacağım, siz gidin, sonra gelirim. Ben abimi çok özlemişim.

-Annesi: Tamam, kızım.

İlyas'ın kız kardeşi evde kalmıştı. Herkes sebebini biliyordu ama bir şey demediler, işi akışına bıraktılar. Hafize abla bu durumdan memnun değildi.

Beni görünce İlyas abinin kız kardeşinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

-Kız kardeşi: Hoş geldin İbrahim.

-Hoş buldum.

Hafize ablanın artık iyice kıskandığının farkındaydım.

-Hafize: İbrahim, ben de seni bekliyordum. Evdeki malzemeler bitti, seninle beraber çarşıya çıkalım, olur mu?

-Olur Hafize abla, şimdi hazırsan çıkalım, arabayı daha otoparka koymadım.

-Hafize: Tamam, 2 dakikaya geliyorum.

Arabaya binip Hafize abla ile yola çıktım.

Evden uzaklaştıktan sonra arabayı kenara çektim. Hafize Abla ile birbirimize bakıyorduk. İkimiz de birden dudaklarımıza yapıştık ve sevişmeye başladık.

- "Dur, böyle olmayacak. Diğer eve gidelim."

- Hafize: "Evet İbrahim, seni istiyorum. O Sikin tadını tam alamadım."

- "Ben de o amcığın tadına doyamadım."

eve girdiğimiz gibi üstümüzdeki kıyafetleri sağa sola fırlatarak sevişmeye başladık. Hafize abla, Sikimi eline alıp hemen sakso çekmeye başladı. Her ne kadar acıtsa da, sakso yapmasına müsaade ettim. Hafize ablayı yatağa yatırarak o sulu amcığına girdim.

-Hafize: Ohhh İbrahim, çok güzelsin.

-Sen de öyle, annemm.

-Hafize: Haydi sik annenin amcığını

"Hafize ablanın böyle demesi beni çok etkiliyordu."

"Hafize: Haydi aslanım, hem annenin hem de ablanın amını sik parçala. doyur beni sikinle.

-boşalayacağım, içine boşalayayım mı?

- Hafize: Boşal, oğluşum, dölle annenin amcığını doldur içini

"Boşalıyorum, annem."

"Hafize: Ohhhhh, aslanım benim, oğluşum benim, çıkarma içimden ananın amcığı kurban olsun sana.

"Hafize ablanın amını döllemiştim."Sikimi amcığından çıkartıp tekrardan ağzına verdim, tüm döllerimi yalayıp yuttu."
Hafize ablayı yatağa doğru domalttım, götünün yanaklarını iki elimle ayırdım, pembe nokta kadar deliği karşımdaydı. Sikimin Başını deliğine dayadım.

hafifçe ittirdim.

-Hafize: İbrahim, acıyor. İstersen yapmayalım.

-Çok güzel götün var, girmek istiyorum.

-Hafize: Ben de sana vermek istiyorum ama acıyor, lütfen.

-Biraz sık dişini, biraz daha deneyelim.

-Hafize: Tamam ama çok acıyor, lütfen.

-Tamam, son kez deneyeceğim, söz sonra bırakacağım.

-Hafize: Tamam.

Hafize ablanın götü çok dardı, hiç girmiyordu. Canını çok yakmak istemiyordum, canımdan çok seviyordum, o benim kıymetlimdi. Zamanı gelince orası da benim olacaktı. Şimdilik pas geçtim, tekrardan Sikimi Amcığına soktum, hızlıca git-gel yaparak tekrar içine boşaldım.

üstümüzü giyinip çarşı yoluna düştük, gerekli malzemeleri aldık. Hafize ablanın yüzü gülüyordu; ilk defa kadınlığını gerçek bir erkek tarafından hissetmişti. Eve geldiğimizde İlyas ile kız kardeşi meraklı gözlerle bizi bekliyorlardı.

- İlyas: Geçiktiniz.

- Hafize: Alacak çok şeyimiz vardı, tek bir yerde olmadığı için biraz dolaşmak durumunda kaldık. Ben çok terledim, bir duşa girip geleyim.

İlyas şüphelenmişti.

Hafize abla duşa girip çıktı, akşam için yemek hazırlığına başladı. İlyas'ın kız kardeşi götümden ayrılmıyordu; kız utanmasa kucağıma oturacaktı. Bu durumdan Hafize abla baya rahatsızdı.

- Hafize: İbrahim, tuz almayı unutmuşuz, evde tuz kalmamış. Bir koşu alıp gelebilir misin?

- Alıp gelirim abla.

- Kız kardeşi: Ben de geleyim, benim de sigaram bitmiş.

- Hafize: Hangi sigaradan içiyorsan söyle, İbrahim gelirken alır, senin gitmene gerek yok.

- Kız kardeşi: Olsun yenge, ben de evde biraz sıkıldım, hem dışarıda hava alırım.

Market akşam vakti olduğu için yakında yoktu, biraz uzaktaydı; arabayla gitmem gerekliydi.

- Tamam, iyi. Neyse, hazırsan çıkalım.

- Kız kardeşi: 2 dakikaya geliyorum, sen arabayı otoparktan çıkarana kadar aşağıya inmiş olurum.

Otoparka gidip arabayı çıkardım; İlyas'ın kız kardeşi aşağıya inmiş, beni bekliyordu. Üstünde büyük paltosu vardı.

Arabaya bindi, beraber yola çıktık. 2 dakika sonra "Burası çok sıcak oldu" diyerek paltosunu çıkardı; üstünde beyaz bluz, altında siyah bir mini etek vardı, içinde sütyen yoktu. Yola devam ediyordum.

- Kız kardeşi: Suyun var mı? Burası cidden sıcak oldu.

- İstersen klimayı kısayım.

- Kız kardeşi: Yok yok, böyle iyi ama susadım.

Su şişesini uzattım; suyu içerken bilerek üstüne döktü, üstü komple ıslandı. Beyaz bluz olduğundan meme ucu belli oluyordu.

- Kız kardeşi: Ay, üstüm full ıslandı, ne sakarım Ben arabayı kenara çekebilir misin? Peçete varsa kurulayım.

Arabayı kenara çekip peçeteyi verdim; üstündeki ıslaklığı silerken bluzu sağa sola çekiştiriyordu, bir memesi dışarı çıktı.

- Kız kardeşi: Ay, pardon.

- Sorun yok, sen işini hallet.

Kız kardeşi bilerekten altındaki siyah mini eteği yukarı doğru çekti bacaklarını iki yana açarak kendini kurulamaya çalışıyordu; o sırada altında kilot giymemiş, amcığı belli oluyordu. Gözüm amcığına kaydı.

-kız kardeşi: İbrahim, hiç yardımcı olmuyorsun.

- Ne yapayım?

-kız kardeşi: Kurulamaya yardım etsene.

Elime peçete almıştım, tam memesinin üstüne peçeteyi koyacakken.

-Kız kardeşi: Orası değil, orayı kuruladım ben.

(diyerek elimi tutup amcığına koydu.)

-Kız kardeşi: Burası ıslandı, burayı kurular mısın?

Yorum Yap

Yorumlar