← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 10

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

Tamam abi, senin iyiliğin için bunu deneyeceğim ama Hafize abla ne diyecek, onun yüzüne nasıl bakarım? (Aslında tüm konuşmaları duydum, kamera kaydından biliyordum.)

İlyas: Hafize ablanla konuştum, ben razı olduktan sonra, o da buna razı.

Nasıl yapacağız abi, utanırım ben şimdi? (İlyas abi Hafize ablaya seslenir.)

İlyas: Hafizeeeee!

Hafize abla içeriye gelir.

-Hafize: Efendim İlyas (yüzünü benden kaçırıyordu).

İlyas abi gözleriyle "bu iş oldu" der gibi onay veriyordu.

-İlyas: Gel yanıma.

Hafize abla İlyas abinin yanına gitti, ayakta bekliyordu.

İlyas abi Hafize ablanın eşofmanını alta doğru sıyırdı, siyah kilodu karşımdaydı. Ben de Hafize abla da utanmıştık, yüz yüze bakamıyorduk.

-İlyas: Haydi başlayın.

Ben utancımdan Hafize ablanın yüzüne bakamıyordum, oturduğum yerde bekliyordum.

İlyas abi Hafize ablanın kalçasından ittirerek "haydi Hafize" diye bana doğru yolladı.

Hafize abla bana doğru geldi, elimden tutarak olduğum yerden kaldırdı. Peşinden takip edip odaya giderken,

-İlyas: Heyy millet, nereye? Burada yapın ne yapacaksanız.

-Hafize: Utanırım ben İlyas.

-Ben de utanırım İlyas abi.

-İlyas: Tek şartım var, o da burada yanımda yapmanız. Senden rica ediyorum Hafize, kırma beni.

Hafize abla geri dönerek,

-Hafize: Peki kocacığım.

"Hafize abla da ben de utanıyorduk, birbirimizin yüzüne bakamıyorduk.

İlyas: Hadisenize utanmayın, burada benim utanmam gerekirken siz utanıyorsunuz."

Yavaş yavaş Hafize ablayı soymaya başladım. Üstünde siyah kilodu ile siyah sütyeni kalmıştı. O da benim tişörtümü çıkarıyordu. Pantolonumun kemerini çözdüm, aşağıya doğru indirdim. Kalbim küt küt atıyordu, heyecanlıydım. Sikim çoktan dimdik olmuştu. Hafize abla sütyenini çıkarmıştı, o muhteşem memeleri karşımdaydı. Ayakta sevişmeye başladık, kalçasından tutup yatağa doğru yatırdım. Meme uçlarını emiyordum, göbeğine öpücük kondura kondura amına doğru geldim. O muhteşem kalçasının arasından siyah kilodunu çıkardım, bembeyaz amı karşımdayd deliği pempeydi. Amının dudakları resmen bana göz kırpıyordu. "Yeni ağda yapmış, kaymak gibi parıl parıl parlıyordu miss gibi kokusu vardı." "Dayanamadım, kafamı gömdüm. Amı çoktan sulanmıştı zevk suları, iki dudağımın arasından akıp gidiyordu." "Vücudu alev alev yanıyordu. Hafize ablanın amının içine dil darbeleri atmaya başladım, dilimi adeta yakıyordu." ama amcığının tadı lezizidi. Bu yaptıklarımdan sonra her ikisi de birbirine bakıp şaşırdılar. İlk defa Hafize ablanın amını biri yalıyordu. İlyas abi, Hafize ablanın çıkardığı zevk seslerine şaşırmıştı. Karısını ilk defa böyle orgazm yaşarken görüyordu. Hafize ablanın bacakları titreyerek zevk sularını dışarı doğru işer gibi koltuğun üstüne akıtıyordu. daha evleneli 6 ay olmadan talihsiz bir kaza sonucu cinsel hayatları bitmişti. Her ikisi de verdiği tepkiden ne kadar bu konularda acemi olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Hafize ablanın cinsellik konusunda deneyimsiz olduğunu tahmin ediyordum; ancak bu kadar pasif bir cinsel hayatları olduğunu aklıma bile gelmezdi. Ben de ilk başlarda acemiydim bu konularda; ancak Esma ile düzenli cinsel hayatımız beni de tecrübelendirmişti. Esma ile fırsat buldukça her türlü fanteziyi yapıyorduk, aynı bir porn star gibi çift olmuştuk. Orada kazandığım tüm deneyimleri Hafize ablanın üstünde denemek için heyecandan yerimde duramıyordum. Hafize ablaya gerçek cinselliğin ne olduğunu gösterecektim ve ilk defa kadın olduğunu benim sikimi yiyerek anlayacaktı. "Hafize ablanın tüm zevk sularını dışarı fışkırttıktan sonra boxerim'den Sikimi çıkardım." "Sikimi gören Hafize Abla ile İlyas Abi çok şaşırdılar. Hiç tahmin etmedikleri büyüklükte ve kalınlıktaydı. İlyas Abi biraz pişman olmuş gibiydi; Hafize Abla ise heyecanlanmış ve biraz korkmuştu. İlk defa kocasından başka birinin Sikini görüyordu." Sikimi kavrayıp Hafize ablanın yüzüne doğru geldim. Yan yatarken ağzına vermeye başladım, çok acemice davranıyordu.

Abla, yavaş, acıtıyorsun.

Hafize: İbrahim, bu çok büyük.

Bence normal, abla.

Hafize: Olur mu, İlyas abinin 2 katı bu?

İlyas abi bu cümleden sonra bozulmuştu, yüzüne baktığımda "Yüzü kıpkırmızı olmuştu."

"Hafize abla sikimi cidden acıtıyordu.

-Tamam abla, bu kadar yeter. Hazır mısın?

-Hafize: Hazırım ama yavaş yap.

-Tamam abla, sen bana bırak, arkana yaslan.

Hafize ablanın bacaklarını ikiye ayırdım, Sikimi amcığına dayadım." "Bir aşağıya bir yukarıya Sikimi amcığının üstünden kaydırıyordum." "Hafize abla altımda iyice kıvranıyordu. Sikimin kafasını amcığına hafif sokup geri çıkarıyordum. Her sokup çıkardığımda Hafize abladan 'ah' 'oh' sesi çıkıyordu." Sikimi tamamen Hafize ablanın içine soktum. "Hafize ablanın amcığı dapdardı, sanki kızlığı alınmamış bir kız gibiydi."Hafize ablanın içine her ittirişimde bir şeylerin yırtıldığını hissediyordum; amcığı sikimi iyice sıkıp kavrıyordu.""Hafize abla kocaman bir ah çekti, sonrasında yavaş yavaş girip çıkmaya başladım. Hafize abla gözlerini kapatmış, inleyerek ohluyordu. Bu sırada İlyas abiye bakarken, İlyas abinin siki kalkmış olduğunu gördüm. "Elimle işaret yaparak 'fırsat bu' 31 çekmesi için tavsiye verdim. İlyas abi tereddütle karısının da gözleri kapalıyken sikini çıkarıp 31 çekmeye başladı."Gerçekten de İlyas abinin siki çok küçük ve inceydi. İlyas abi yüzüme baktığında utandığını fark ettim ama yine de kendi içindeki nefsine engel olamıyordu. "Hafize ablanın üstüne yatarak, -kocana çaktırmadan bak, galiba hoşuna gitti, 31 çekiyor (diyerek kulağına fısıldadım). Hafize abla yarım gözlerini kaydırarak kocasına bakıyordu." "Bir iki git gel yaparken çok zevk aldım. Kendimi durduramadım Hafize ablanın içine patladım. Bir an öylece durdum. Hafize abla ile İlyas abi, 'Ne oldu, neden durdun?' diye bana soruyorlardı.

Galiba boşaldım." -hafize: Hayda (diyerek koltuktan fırladı, banyoya doğru koştu.)

-abi, kusura bakma, valla istemeden oldu.

-İlyas: Sorun yok kardeşim, senlik bir durum değil, kim olsa aynısı olurdu.

-abi, alınmadın değil mi? Senin için hala mahsuru yoksa Benim canım tekrar yapmak istiyor.

-İlyas: Sorun yok, alınmadım İbrahim ama içine boşalmazsan iyi olur. İlk seferin diye bir şey demiyorum ama karım hamile kalmasın.

-tamam abi, dikkat ederim. "Hafize abla banyodan geri geldi, amının içindeki dölleri çıkarmıştı."

"Hafize ablayı bu sefer kucağıma aldım, sırtı İlyas abiye dönüktü. Hafize ablayı kucağımda zıplatırken İlyas abi 31 çekmeye devam ediyordu. Tam zevkin doruklarındayken İlyas abinin telefonu çaldı, arayan ailesiydi.

İlyas: Hassiktir, tüh aklımdan çıkmış.

Ne oldu abi?

İlyas: Bizimkilere anca haber verdim, panik olmasın diye kaza yaptığımı, buraya gelmişler beni görmeye.

Hafize: Neredelermiş İlyas?

İlyas: Şu an evin önüne gelmişler, daire kaç diye soruyorlar.

İkimiz de yerimizden fırladık, üstümüzü başımızı toplamaya başladık Alelacele. Her yer dağılmıştı. Hafize abla koştur koştur kendi odasına gitti, ben de üstümü giyindim. 5 dakika sonra kapı zili çaldı, gelenler İlyas abinin annesi, babası, abisi, abisinin karısı, ablası, ablasının kocası, kız kardeşi ve ellerinde bebek ile karşımdaydılar. İlyas abi 4 kardeşmiş, 2 kız, 2 erkek. Ben pek bilmiyordum, ablası ile abisi evli, kız kardeşi de yeni evlenip boşanmış, her şeyi sonradan öğrendim.

Buyurun, buyurun, hoş geldiniz.

Ailesi içeri geçer.

Ailesi: Ooo İlyas, çok geçmiş olsun, niye erkenden haber etmedin?

İlyas: Erkenden haber edip de panik yapmak istemedim, daha doğrusu belim düzelir diye bekledim ama şu anlık belim düzelecek gibi değil, ayağa kalkamıyorum, kusura bakmayın.

Ailesi: Ne kusuru, sen yat, bak keyfine, canın sağ, ya gerisi önemli değil, nasıl oldu anlat bakayım.

(Burada ailesi ile İlyas epey kaza olayı hakkında konuşuyorlar.)

Annesi: Gelin hanım nerede?

Hafize: Geldim, geldim anne, buradayım.

Annesi: Kızım, hadi İlyas'ı biliyoruz, böyle şeyleri bahsetmeyi sevmez, sen niye bizi aramadın?"

-hafize: Anne, arayacaktım ama İlyas müsaade etmedi, ailemin karşısına böyle çıkmam diye.

-Annesi: Olur mu kızım ya, çocuğun başına bir şey gelseydi?

-Hafize: Sağ olsun İbrahim baya yardımcı oldu anne.

-Babası: Hakikaten biz seninle tanışamadık, kimsin, kimlerdensin?

-Valla ben sizin köylü değilim,buralardan sayılırım.

-Babası: İlyas'ı nereden tanıyorsun?

-Ben İlyas abi ile birlikte çalışıyorum, oradan tanışıyoruz.

-Babası: Hee, aynı fabrikadasınız o zaman.

-İlyas: Aynı yerde çalışmıyoruz baba, patronum o benim.

İlyas abinin ailesi şaşırır, patronun mu?

-İlyas: Evet, patronum. Allah razı olsun, evini yurdunu bize açtı, babasının oğlu gibi ilgilendi benimle.

-Ailesi: Gerçekten patronu musun?

-Evet, öyle denebilir.

-Ailesi: Aile şirketi falan mı?

-Yok, tek benim annem babam yok zaten

İlyas abinin ailesi çok şaşırmışlardı, genç yaşta patron olmama. Klasik Anadolu insanları sohbeti başlamıştı, nasıl oldu, zengin oldun gibi. Sohbet uzadıkça uzadı. İlyas abi ailesi doğma büyüme Malatyalı, orada tarım ve çiftçilik ile geçinen, kendi yağında kavrulan orta sınıf bir sülale. Bu kadar gelişmemiş köylü zihniyetinde kalmaları gayet normaldi.

-Neyse, benden müsaade, az işlerim var. Kusura bakmayın, tekrardan geçmiş olsun. Siz kendi evinizdeymiş gibi takılabilirsiniz.

-Ailesi: Sağ olasın, her şey için teşekkürler.

-Hafize: Dur, ben sana kapıya kadar eşlik edeyim İbrahim.

Hafize abla ile göz göze geldiğimde, o da yarım kalan sexten üzüntüsünü görebiliyordum. Dahasını o da benim gibi istiyordu.

Kapıya geldiğimizde Hafize ablaya sarılıp,

-Biliyorum, sen de devam etmesini isterdin. Yarım kalması kötü oldu.

-Hafize: Evet, benim de hoşuma gitmeye başlamıştı. Neyse, şu an ev çok kalabalık. Bunlar gidince telafi ederiz (diyerek göz kırptı).

Ben de elimle götünü sıkarak, "tamam" diyip evden çıktım. Yanıma laptopumu almış, diğer eve gidiyordum.

diğer eve gidip hemen kamera kaydını açmaya başladım. evden çıktığım gibi tüm aile oğulları İlyas'ı unutmuş, benim hakkımda dedikoduya başlamışlardı.

Eniştesi: Kayınço, cidden bu çocuk senin patronun mu?

Kız kardeşi: Ben de çok şaşırdım.

(Kız kardeşi evden çıktığım gibi pencereye koşup beni izliyordu.)

Kız kardeşi: Valla, cidden patronu, çocuğun bindiği arabaya baksana, enişte.

(Eniştesi ve diğerleri de pencereye koşarlar.)

Eniştesi: Vay be, bu yaşta nereden geliyor bu para? Bir de fabrikası var, he valla biz hayatı boşuna yaşıyoruz, kayınço.

Ablası ile abisinin karısı kalkıp hemen evi gezmeye, kurcalamaya başladılar.

Ablası: Valla gelin, evde harikaymış.

Buzdolabı, banyo, yatak odası, dolaplar hepsinin kapaklarını açıp tek tek kontrol ediyorlar. İlyas abinin ailesi bayağı görgüsüz, görmemiş çıktılar.

Bu durumdan Hafize abla ne kadar rahatsız olsa da, İlyas abinin ailesi olduğu için pek ses etmiyordu.

Hafize: Aman abla, çok kurcalamayalım, sonuçta başkasının evi.

Ablası: Dur kız, hayatımızda böyle ev mi gezdik? Az bakıyoruz, mobilyalar çok iyiymiş ama bu koltuk kirlenmiş. Ne döktünüz buna? Su gibi bir şey var burada ama yapış yapış.

(Yaklaşık 25 dk önce o koltukta Hafize ablanın zevk suları vardı.)

Hafize: Şekerli su kaynatmıştım İlyas'a, o döküldü oraya.

Ablası: Çocuğun koltuğunun içine etmişsin, biz 2 dakika baktık diye hemen car car ediyorsun, bir de.

-Kız kardeşi: Yalnız yenge, çocuğun elinde yüzük görmedim. Çocuk hem yakışıklı, boylu, poslu hem de zengin. Bekar mı yoksa?

-Ablası: Başka zaman olsa sana çok güzel bir laf söylerdim de, şu an işler farklı. Bu çocuktan olur bak, gittin bizim gibi çulsuz bir tane buldun. Anyayı, konyayı gördün, bari şimdi dananın kuyruğunu kopar, hem bizi de kurtarmış olursun bu sefil hayattan. Bizim herifler de anca yatıp dursun, elalemin çocuğuna bak, villalarda yaşıyor resmen.

(Bu konuşmaları kendi aralarında mutfakta yapıyorlardı, içeride de erkekler kendi aralarında sohbet ediyorlardı.)

-Hafize: Aman abla, siz de çok abarttınız. Alt tarafı ev, araba işte.

-Kız kardeşi: Olur mu yenge? Bu devirde en önemlisi o. Artık bu saatten sonra evi, arabası olmayan erkek benden uzak dursun. Sen daha söylemedin yenge, boşta mı çocuk?

(Bu arada İlyas'ın kız kardeşi 1 yıl evli kalıp boşanmış, 25 yaşındaydı.)

-Hafize: Sen ona büyük gelirsin, daha 20 yaşında o, ablası sayılırsın.

-Kız kardeşi: Aman be yenge, 5 yaş küçük olsa ne olur? Hem karısı büyük olan zengin oluyormuş. Gerçi bu çocuk zengin, ben onu büyütürüm. O sadece benim ihtiyaçlarımı karşılasın, yeter.

(Bu sırada içerdeki konuşmalar biraz farklı ilerliyordu.)

-Eniştesi: Kayınço, belini düzeltemiyorsan, emanette. Bir sıkıntı yok değil mi, çalışıyor hâlâ?

(İlyas abi bu cümleye biraz sinirlenmişti ama bir şey demedi.)

-İlyas: Yok yok enişte, maşallah turp gibiyim o konuda.

-Annesi: Evladım, sen kendini hazırlada gel, seni köye götürelim.

-İlyas: Köyde ne yapacağım anne ben?

-Annesi: Sana orada ben bakarım, bu gelin doğru düzgün bakamaz sana.

(İlyas abinin ailesi Hafize ablayı biraz dışlıyordu, kimsesiz diye.)

-İlyas: Ya anne, dur Allah aşkına, tedavimi burada oluyorum ben, Hafize de iyi bakıyor, merak etme sen.

-Annesi: Yavrum, iyi hoş da, elin evindesin. Hem evde başka erkek de var, daha yeni evlisiniz.

-İlyas: Anne, iyice saçmalıyorsun, çocuğu tanıyorum, öyle biri değil.

(Bu cümleler kurulurken mutfaktan diğer kadınlar çay tepsisi ve kurabiyeler ile içeriye geldi.)

-Annesi: İyi de oğlum, ateş ile barut yan yana durmaz, her ne kadar sen öyle desen de.

-İlyas: Al, gelinin geldi anne, gelinim benden iyi tanıyor çocuğu, anlatsın sana.

-Hafize: Olay nedir İlyas?

-ilyas: Annem İbrahim'i merak ediyor, kimdir, necidir diye. Sen başından sonuna kadar anlat da buradaki herkes bilsin neyin ne olduğunu. (İlyas abi iyice kızmıştı.)

(Hafize abla A'dan Z'ye her şeyi anlatmıştı.)

-Hafize: İşte anlayacağınız, İbrahim benim elimde büyüdü, beni annesi olarak görür, ben de onu çocuğum olarak. Yani anlayacağınız, anne, öyle ters düşündüğünüz gibi bir olay yok.

-Kız kardeşi: Yenge, o kadar sohbetin vardı da baştan niye demiyorsun? Aramızı yaparsın o zaman.

(İlyas abinin babası ile abisi, kız kardeşine sert bakarak uyarıda bulundu. Araya eniştesi girdi.)

-Enişte: Öyle hemen kızmayın, kız bir yandan haklı. Hem kayınço, Hafize'nin anlattığına bakılırsa bu çocuk, çocuğu gibi ise size de bir güzellik yapsın, ev alıp dayayıp döşesin ya da biraz pay versin. Bu fırsat varken kaçırmayın. Ya da ben karışmayayım ama kız kardeşin de doğru diyor, bu devirde nereden bulacaksın bu kadar parası olup da genç birini?

(İlyas abinin ailesi görgüsüz, eniştesi de tam bir çakaldı.)

Yorum Yap

Yorumlar