← Ana Sayfaya Dön

MİLLİ PİYANGO 9

📌 MİLLİ PİYANGO (ÖZEL)

Kendi nefsime yenik düşüp Hafize ablanın kilodunu tekrar elime alıp 31 çekmeye başladım. Oluk oluk Hafize ablanın kiloduna boşaldım. 31 çekerken hiç bu kadar boşaldığımı hatırlamıyorum. Kilot berbat olmuştu, kilodu elimle yıkmaya çalıştım ama döl izi üstünde kaldı. Islak bir şekilde kirli sepetine geri koydum. Hafize abla uyanmış, akşam yemeğini hazırlamıştı. Yemeklerimizi yedikten sonra Hafize abla kirli çamaşırları makineye atacaktı.

-Hafize: İbrahim evde başka deterjan var mı?

-Bildiğim kadarıyla hepsi orada abla, ne oldu, bir şey mi oldu?

-Hafize: Bir eşyam var, üstünde lekeler var, çıkması zor olur.

Ben bunu duyunca yüzüm gözüm kıpkırmızı oldu, çok utanmıştım. Yerin 7 kat dibine girseydim diye düşünüyordum. Hafize abla durumu anlamıştı.

müsade isteyip çok yorulduğumu yatacağımı söyledim, odadan ayrıldım. Yatağa uzandım, utanç içindeydim ama bir yandan şeytan kulağıma fısıldıyordu. Masanın üstündeki laptop gözüme ilişti, aklıma bugün eve taktırdığım kamera geldi. Hemen sistemi açıp evdeki kamera geçmiş kaydını inceliyordum. Hafize abla kendi odasına geçmiş, iç çamaşırlarını yatağın üzerine ayarlamıştı. Sonra havlusu ve kıyafetlerini alıp banyoya doğru gitti. Annem dediğim kadın için aklıma bu zamana kadar böyle bir fikir yoktu ama bugün olan olaylardan sonra devamını ben de merak ediyordum. Hafize abla banyoya girip üstündeki penye ile eşofmanını çıkardı, içindeki kırmızı sütyeni ve kilotunu da çıkartıp kirli sepetine attı. Vücudu süt beyazı gibiydi, adeta bir stün mermer gibi parlıyordu. Duşa girip kendini iyice köpükledi, sonra durulanıp yeni getirdiği kıyafetleri giyinerek banyodan çıktı. Elim sikimde Hafize ablayı izliyordum. Kapı birden açıldı.

Hafize: "Makineyi çalıştıracağım, kirlilerin var mı İbrahim?"
"Elimi sikimde görünce kapıyı kapatıp
-Hafize: pardon
diyerek çıktı. Yüzüm utançtan daha da kırmızı oldu; Hafize ablaya sikim elimde yakalanmıştım."

Sabah kahvaltıda Hafize ablanın yüzüne bakamıyordum ama Hafize abla oldukça hoş davranıyordu bana sanki hiçbir şey olmamış gibi; aksine giyiniş tarzı biraz daha açılmıştı. Kahvaltımı bitirip evden çıktım, yanıma laptopumu alıp diğer eve gidiyordum. Diğer eve giderken çarşıda Esma'yı gördüm, arabayı durdurup Esma'nın yanına doğru giderken el salladım ama Esma beni görmezden geldi. Arabaya tekrar dönüp bindim, Esma'ya WhatsApp'tan mesaj attım.

- Hayırdır, görmezden geliyorsun?

- Esma: Salak, yanımda kız kardeşim ve erkek kardeşim var.

- Bilmiyordum, kusura bakma.

- Esma: Sorun değil.

Eren ile Esra'yı tanıyamamıştım, Esra baya büyümüş, genç kız olmuş. Gerçi Esra'yı önceden de hatırlamıyordum, o da beni tanımıyordur zaten. Eren'i az buçuk hatırlıyorum, o da hayvan gibi bir şey olmuş, çamış gibi yemiş, obezin teki olmuş. Amcamın paralarını kim yiyor, belli oldu.

Akşama kadar Esma'yı ve kardeşlerini takip ettim. Burgerciye gidip burger yiyip AVM 'de gezip eve geçtiler. Akşam olmuştu, Ben de diğer eve gidip laptopu açtım. Bu sefer bu evde rahattım, yakalanmazdım. Hemen evdeki kamera geçmişini açıp izlemeye başladım. Ben çıktıktan sonra Hafize abla kahvaltı masasını topladı, İlyas abi koltukta televizyonu izliyordu. Hafize abla odaya giderek üstünü değiştirdi, sütyen ve kilot ile İlyas abinin yanına geldi.

- İlyas: Bu ne hal Hafize?

- Hafize: Ne varmış halimde?

- İlyas: Bir gelen giden olur.

- Hafize: Kim gelecek ki eve, İbrahim'den başka?

- İlyas: Ben de onu diyorum, İbrahim gelirse ne deriz?

- Hafize: İbrahim ile konuştum, işleri varmış, akşama kadar gelmeyecek.

- İlyas: Tamam da güzelim, benim durumumu biliyorsun.

- Hafize: Farkında mısın, 5 aydır dokunmuyorsun bana. Tamam, hastasın diye sesimi çıkarmıyorum ama bu kadarı da fazla. Ben de kadınım, sonuçta benim de ihtiyaçlarım var, kendimi okşamaktan gına geldi.

- İlyas: Tamam da güzelim, elimde olan bir şey mi? Al işte, o kadar denedik, kalkmıyor, olmuyor. Bel altımı hissetmiyorum, zorlamanın ne alemi var? İyileşeyim, söz ilgileneceğim seninle.

- Hafize: Öfff İlyas, ne zaman, bir 5 ay daha mı beklemem lazım? Hiç çaba göstermiyorsun, zorla götürüyoruz seni zaten tedaviye. Çocuk, her gün işini gücünü bırakıp seninle ilgileniyor, babasının oğlu değilsin. Evini, ocağını açtı o kadar, sen ise yok oram ağrıyor, yok buram ağrıyor, sanki kadın olan ben değilim de sensin.

(ilyas abi ile Hafize abla şiddetli bir şekilde tartışıyorlardı.)

-Hafize: En azından milletin kocaları gibi yap.

-ilyas: Ne yapayım Hafize?

-Hafize: Amımı yala, mememi yala, sevişelim işte.

-ilyas: Ben yapmam öyle şeyler, bana ters.

-Hafize: öff, ilyas, öff ilyas, ben de gider yapan birini bulurum. (Diyerek kapıyı çarpıp kendi odasına gitti.)

- İlyas: Hey, bu ne demek oluyor şimdi? Zaten yerimden kalkamıyorum, gel buraya.
Olaylar sandığımdan daha kötü durumdaydı. Karı koca arasında seks yüzünden çatlaklar başlamıştı ve Hafize ablanın ağzından çıkan o cümle İlyas abiyi derinden etkilemişti ve içine şüphe tohumları ekmişti. Eve gelmiştim, her şeyden haberim vardı. İkisinin de suratı beş karıştı.

- Ne o, hayırdır, Karadeniz'de gemileriniz mi battı?

- Hafize: Yok, bir şey İbrahim.

- Olmuş, olmuş Hafize abla Var bir şeyler, söyleyin. Halledileceğim bir durum varsa yardımcı olurum.

Hafize abla ile İlyas abi birbirlerine bakıyorlardı.

- İlyas: Yok, bir şey İbrahim, biraz tartıştık.

- Olur öyle şeyler, sıkmayın canınızı. Karı kocasınız sonuçta, kavgada edersiniz, barışırsınız da ama üzmeyin birbirinizi. Dediğim gibi, varsa elimden gelen bir şey, seve seve yaparım. (Biraz zarf atıyordum.)

İkisi de birbirine bakıp sessizleşti.

- Eee, akşama kadar böyle sessiz sinema mı oynayacağız?

- Hafize: Yok, hallettik İbrahim, sağ olasın.

- Sizin için tamamsa, benim için sorun yok. Film demişken, bari film gecesi yapalım da keyfimiz yerine gelsin.

- Hafize: İyi olur, ben mısır patlatıp geleyim, siz de filmi ayarlayın.

- Ne tarz filmler seversin İlyas abi?

- İlyas: Valla, ben çok film bilmem, ne koyarsan izlerim.

Hemen aşk konulu, eşini aldatmalı bir film ayarlardım. Konusu, kadın kocasını aldatıyordu. İlyas abiyi pür dikkat izliyordum, içi içini yiyordu. Hafize abla ise filme kapılmış, devam ediyordu. Ara sıra ikisine de soru soruyordum.

- Abla, sence kadının yaptığı doğru mu?

- Hafize: Bence doğru değil ama kocası hak etti. Karısıyla hiç ilgilenmiyor.

Sanki bir yandan da İlyas abiye yem atıyor gibi cevap veriyordu.

- İlyas: Her ne kadar ilgilenmese de aldatması yanlış bence.

- Ben de sana katılıyorum abi ama en azından bilmediği bir insan olmasındasa, tanıdığı biri olması daha iyi bence. En azından yanında.

Bu cevabıma ikisi de şaşırmıştı. Filmi izleyerek devam ettik, o gece öyle bitmişti. Herkes yataklarına dağılıp uykusunu aldı. Yarın Gece Esma ile buluşacaktım.

Sex shop'tan birkaç ürün aldım, bir de GoPro kamera. Akşam eve Esma ile birlikte girdik.

- Sana bir teklifim var.

- Esma: Nedir o?

Poşetten eşyaları çıkardım ve GoPro'yu da.

- Beraber film çekmeye ne dersin?

- Esma: Aslaaa.

- Haydi ama, sadece biz izleyeceğiz.

- Esma: Hayır, İbrahim, şimdi çıkar giderim.

Elimde bir miktar para ile Esma'nın yanına gittim.

- Haydi canım, kırma beni, hem o kadar zamandır beraberiz, benden şüphen mi var?

- Esma: Hayır ama bu tarz şeyleri sevmiyorum.

- Merak etme, maskede var, yüzümüz belli olmayacak (diyerek bir şekilde Esma'yı ikna ettim).

O gün gece boyunca çok güzel videolar ve resimler çektim, beraber oturup Esma ile de izledik.

- Esma: Lütfen İbrahim, bunu hiçbir yerde paylaşma.

- Paylaşmam canım, bana güvenmiyor musun? Hem bak, yüzümüzde belli olmuyor ama seni güzel sikişmişim, değil mi?

- Esma: Evet, güzel siktin ama benim de hakkımı yeme, ben de güzel sikişiyorum, değil mi?

- Valla, orospu karılara taş çıkartıyorsun. (Kalçasına şaplak atarım.)

- Esma: Demedim mi ben sana, o kelimeyi kullanma diye?

- Tamam, tamam güzelim, haydi hazırlan, eve bırakayım seni, geç oldu.

Esma'yı eve bırakıp kendi evime döndüm. Kapı sesine İlyas abi uyanmıştı. Oturma odasına gittiğimde bir koltukta İlyas abi, diğer koltukta Hafize abla yatıyordu. Hafize ablanın içinde sütyen yoktu, memesinin bir kısmı dışarı çıkmıştı. Üstündeki battaniye düşmüş, penyesi beline doğru sıyrılmıştı, içindeki siyah tangası belli oluyordu. Ben Hafize ablayı öyle görünce İlyas abi ile göz göze geldik.

- İlyas: (Kısık sesle) İbrahim, seslenip rahatsız etmek istemedim. Bugün yoruldu, burada uyuya kaldı. Sana zahmet, üstünü örter misin?

- Abi istersen yatağına götüreyim, burada boynu bükük kalmış, sabaha kadar boynu tutulur. Hafize ablayı kucakladığım gibi yatağına taşıdım. Yatağın örtüsünü kenara çekerek yatağın içine koydum. 1-2 dakika gözüm daldı, Hafize ablayı izliyordum, gerçekten güzel bir kadındı. Telefonumun titrediğini hissettim, o sırada kendime geldim. Arayan İlyas abiydi, merak etmişti, karısını sikmemden korkmuştu galiba.

içeriye gelip

- Buyur İlyas abi

- İlyas: Ya kardeşim, kusura bakma, belim altta kaldı, bir yastık daha koyabilir misin?

İlyas abiyi düzelttikten sonra tekrar odaya geçtim, laptopumu açıp video geçmişini izleyecektim. Tekrardan telefonum çalıyordu.

İçeri gittim, bu sefer su istiyormuş. Gece boyunca İlyas abi beni rahat bırakmadı, hep bir bahane ile beni 2'de bir içeri çağırıyordu.

- İlyas: Kardeşim, kusura bakma, bugün çok yordum seni.

- Ne demek abi, her zaman yardımcı olurum.

Bu tavrım hem İlyas abinin gönlünü yumuşatmıştı hem de karısının sikilme korkusu gitmişti.

İlyas abinin tavrı beni daha çok meraklandırmıştı. Video kaydını açıp konuştukları yerleri bulmaya çalışıyordum. Tekrardan Hafize abla İlyas abiyi yokluyordu. Ağzı ile sakso çeksede eli ile kaldırmaya çalışsada bir türlü olmadı. En son isyan edip kendi aralarında yine tartıştılar, kapıyı vurup tekrar gitti. Hafize abla duşa girip amını parmaklıyordu. Gün boyu kendini okşayarak tatmin etmişti.

ertesi gün Esma'yı eve getirdim, Hafize Abla ile İlyas Abi'yle tanıştırdım. İlyas Abi'nin gönlü biraz daha rahatlamıştı. Hafize Abla da ister istemez hem sevinmiş benim adıma hem de beni kıskanmıştı. O gece dördümüz olarak takıldık, beraber film gecesi yaptık. Esma'yı odaya alıp sevişmeye başladım. O gece Esma eve haber vererek kız arkadaşında kalacağını söyledi. Sabaha kadar Esma'yı inlete inlete siktim.

Sabah kahvaltıda Hafize abla gözlerini benden alamıyordu. Esma'yı evine bıraktıktan sonra diğer eve geçtim. Hemen laptopu açarak gece kayıtlarını izlemeye başladım. Esma'yı inleterek sikerken kapının deliğinden Hafize abla bizi gözetliyordu. İçeride de İlyas abi uyumuyordu, bizi dinliyordu. Çok geçmeden Hafize abla kendi odasına giderek yatağında amını okşamaya başladı. Gece boyu ben Esma'yı sikerken Hafize abla da kendini okşuyordu.
Aradan 2-3 hafta geçmişti. Artık Hafize Abla evde daha cüretkar giyinip hastaneye giderken daha da açık şekilde giyiniyordu. Hastanedeki tüm erkekler, doktorlar Hafize Abla'ya bakıyorlardı. Bu durum İlyas Abinin dikkatindeydi. Benden korkusu geçmişti ama bu sefer bir başkası karısını sikicek diye korkuyordu.

Bu süre zarfında ben de sadece Esma'yla değil, amcamın diğer çocuklarını da takip etmeye başladım. Esra lise sona giden, çıtır bir kızdı; 17'sinden daha yeni 18 olmuştu. Eren ise 19 yaşındaydı. Eren tam bir asosyal çocuktu; bilgisayar başında yemek yiyen, hiçbir aktivitesi olmayan, boş beleş bir çocuktu. Mahallelerinde o kadar bekledim, tanışma fırsatı yakalarım diye; ancak obez Eren sadece dışarı yemek yemek için veya marketten bir şeyler almak için çıkıyordu.

hastaneye tekrar döndüğümde başka doktorun Hafize Ablaya yavşadığını gördüm. Uzaktan İlyas Abi de Hafize Ablayı izliyordu. Hafize Ablanın koluna girerek sert bir çıkış yaptım, doktora yol verip yolladım. Hafize Ablayı ilk defa uyarıda bulundum.

- Artık biraz daha dikkat etmen lazım Hafize Abla, son 1-2 aydır biraz saldın kendini.

İlyas Abi bu durumu fark etmişti, beni onaylıyordu.

Eve gittiğimizde İlyas Abinin bir derdi var gibiydi, benimle konuşmak istiyordu ama cesaret edemiyordu. Hafize Abla mutfağa geçmişti, birkaç malzeme eksik olduğunu söyleyip çarşıya gitti.

- İlyas: İbrahim, bir gelir misin? Seninle konuşmam gerek.

- Aslında ben de seninle konuşacaktım İlyas Abi, sanki bana bir şeyler anlatacak gibisin.

- İlyas: O kadar fark ediliyor mu ya?

- Evet Abi, ben fark ettim.

- İlyas: Ya nasıl desem, nereden girsem bilemedim ki.

- Abi, açık sözlü ol, hiç çekinmene gerek yok. Erkek adamız sonuçta, ikimiz de.

- İlyas: Ya İbrahim, aslında bu kazadan sonra benim alt tarafta tık yok.

- Normal Abi, büyük bir kaza atlattın.

- İlyas: İşte böyle olunca yengenle aramız biraz limoni.

- Evet, fark ettim. Bugün bilerek ben de Hafize Ablayı uyardım, biraz ihtiyacı var gibi ama başka erkekler suistimal etmesin.

- İlyas: Heh, işte ben de bu konuda yardım isteyecektim senden.

- Buyur Abi, dinliyorum.

- İlyas: Senin elin kolun geniş, vardır tanıdığın. Benim bu aleti tekrar canlandırmak için ne yapmam gerek, yardımcı olabilir misin? Yoksa evliliğim risk altına girecek gibi.

- Yardımcı olurum tabii Abi ama iyileşmeden pek etkisini olacağını sanmıyorum.

İlyas Abiye tanıttığım doktorlardan krem, ilaç, hap ne gerekiyorsa yardımda bulundum ama gene tık yoktu. Bu durumdan Hafize Abla iyice umudu kesmişti.

Aradan 1 hafta geçmişti.

- İlyas: İbrahim, bir bakar mısın?

- Buyur Abi, bu sefer işe yaradı mı?

- İlyas: Yok, yine fayda etmedi.

- Abi, son bir ilaç daha var. O ederse eder, o da etmezse artık vazgeç, sağlığından olacaksın yoksa.

- İlyas: Olur, denerim ama benim senden bir ricam olacak.

- Buyur Abi, dinliyorum.

- İlyas: Ben bu ilacı da deneyeyim, olursa olur, olmazsa sen bana yardımcı olur musun?

- Nasıl abi, anlamadım.

- İlyas: Benim yerime Hafize ablan ile birlikte olur musun?

- Olur mu öyle şey abi, o kadın benim annem sayılır, nasıl yaparım ben?

- İlyas: İşte bu yüzden sana söyledim, senden başka güvenebileceğim kimse yok. Sen bizi hastaneye bırakıp gidiyorsun ama ben odadayken karıma kim sulanıyor, kim yavşıyor bilemiyorum. Bu yüzden iyice stres yaptım, artık tedavilere de cevap vermiyor vücudum. Eğer böyle giderse hem sağlığımdan olacağım hem de karımdan. Dışarıda şeytan, çok aç köpek gibi karıma bakıyorlar, kolay mı sanıyorsun bu halde olmak?

- Evet abi, böyle düşününce haklısın.

- İlyas: İşte bu yüzden gözüm kapalı karımı tek sana emanet edebilirim. Ben Hafize'yi çok seviyorum, kaybetmek istemiyorum. Evliliğimiz devam etsin, ihtiyaçları varsa onu da sen karşıla, bir başkasına asla göz yumamam.

- Tamam abi, senin iyiliğin için bunu deneyeceğim ama Hafize abla ne diyecek, onun yüzüne nasıl bakarım? (Aslında tüm konuşmaları duydum, kamera kaydından biliyordum.)

- İlyas: Hafize ablanla konuştum, o da buna razı, ben razı olduktan sonra.

- Nasıl yapacağız abi, utanırım ben şimdi? (İlyas abi Hafize ablaya seslenir.)

- İlyas: Hafizeeeee!

Hafize abla içeriye geçer.

-Hafize: Efendim İlyas (yüzünü benden kaçırıyordu).

İlyas abi gözleriyle "bu iş oldu" der gibi onay veriyordu.

-İlyas: Gel yanıma.

Hafize abla İlyas abinin yanına gitti, ayakta bekliyordu.

İlyas abi Hafize ablanın eşofmanını alta doğru sıyırdı, siyah kilodu karşımdaydı. Ben de Hafize abla da utanmıştık, yüz yüze bakamıyorduk.

-İlyas: Haydi başlayın.

Ben utancımdan Hafize ablanın yüzüne bakamıyordum, oturduğum yerde bekliyordum.

İlyas abi Hafize ablanın kalçasından ittirerek "haydi Hafize" diye bana doğru yolladı.

Hafize abla bana doğru geldi, elimden tutarak olduğum yerden kaldırdı. Peşinden takip edip odaya giderken,

-İlyas: Heyy millet, nereye? Burada yapın ne yapacaksanız.

-Hafize: Utanırım ben İlyas.

-Ben de utanırım İlyas abi.

-İlyas: Tek şartım var, o da burada yanımda yapmanız. Senden rica ediyorum Hafize, kırma beni.

Hafize abla geri dönerek,

-Hafize: Peki kocacığım.

Yorum Yap

Yorumlar