BÖLÜM 22.2 [DOSYALAR...]
Etrafta aramaya yaparken, bir odaya girmiştim. Odanın içerisi sadeydi ama birazcık dolaplarda belgeler vardı ve elimi uzattığımda kilitliydi!
Dolabın dışı sert metaldi ve birazcık kalın bir yapıya sahipti. Kilidini arayıp bulması biraz uzun sürebilirdi. Bundan dolayı da, farklı bir çözüm bulmam gerekiyordu.
Yavaşça masanın üstünde duran, sert bir cisim aldım ve cama doğru kuvvet uygulayarak vurdum fakat, bir şey olmamıştı. Bu da bende fazla kuşku uyandırdı. Çelik bir cam gibiydi ve içerisinde önemli şeyler olabilirdi!
Hemen aşağı indim ve adama tokatlar atmaya başladım. Çünkü bana ayık lazımdı! 3 tokattan sonra, kendine geliyordu. Gözleri açıldığı gibi etrafına baktı ve sonra da bana bakıp, mırıldanmaya başladı.
Ağzındaki bantı söktüm ve bekledim. Acaba ne diyecekti merak ediyorum ama ayrıca soracaklarım dolayısıyla da kendisinden cevap bekliyorum.
Sa: Na-Napıyorsun lan?
“Şşh erkekçik dur ya...”
Sa: Çözsene oğlum ellerimi. Sana haddini bildireyim hadi!
“Tekrar o toplara girmeyelim bence! Sonuçta sen dayağımı yemedin mi?”
Sa: Zırvalama oğ-...
“Şimdi Samet! Benim elimde seni bitirebilecek bazı şeyler var ama bitirmemi istemiyorsan, elindeki dosyaları da bana vereceksin!”
Sa: Dosya falan yo-...
“Ya cidden mal değiliz biz, lütfen.”
Sa: Ne istiyorsun benden?
“Dedim ya az önce? Elindeki bütün dosyalara ve şantaj yaptığın kişilere, hatta ölümle tehdit ettiklerini bile!”
Sa: Beni siksen bile o belgeleri asla benden alamazsın!
“Bir yapmadığım o kaldı ama galiba daha zorlamaya devam edersen, bunu da yaparım hiç de çekinmem.”
Sa: Vay be Arzu! Sandım ki biz birbirimizi seviyoruz...
An: Sen iyi bir adam değilsin Samet! Sen karısını döven ve elaleme şantaj yapan, onların hayatlarını karartıp, bir de alnın akmış gibi gezen birisin.
Sa: Vaaay demek karımı da öğrendiniz be! Nasıl oldu bunlar?
“Karın benim psikoloğum ve bu arada önümüzdeki duruşmada boşanıyorsunuz. Annemle mekândaki hallerinizi çektim. Artık karın senin gibi bir piçten kurtulacak!”
Sa: Ya-Yapamazsın!
“Yaparım!”
An: Yapacağız ve ne varsa hepsini ortaya da dökeceğiz!
“Şimdi bir sorum olacak ve cevap vermediğin sürece parmaklarını teker teker kıracağım ama çok garip bir stil geliştirdim.”
Sa: Bende ne yaparsan yap, beni konuşturamazsın ki...
“Acıyı ben mi çekeceğim pezevenk?”
An: Pislik bir durumun içerisinde olmadan önce, söyle! Nerede bütün belgeler?
Sa: Söylesem ne olacak ki? İçeri gireceğim değil mi?
An: Evet
“Belki hayır?”
An: Nee?
Anneme baktım ve hayır derken kafa sallayarak, gözümü kırptım. Sonra da dönüp, tekrar konuşmaya başladım.
“Anne ya sus ya da kapı orada, çık ve atla arabaya git! Hangisi?”
Annem benim rol yaptığımı anladığı için durmak istedi ve susup neler olabilir, düşüncem nedir merak etti.
Sa: Şartların var galiba?
“Bana vergi kaçırmayı, kimlerle kaçırdığını söyleyeceksin. İhtiyacım var ve bunu yapacağım. Yoksa bu şirket içerisindeki orospu çocukları benim paramı iyice sömürecek!”
Sa: Kim öyle düşünüyor ki? Ben vergi falan kaçırmam.
“Bırak bunları, iyi kaçırıyorsun sen!”
Sa: Aras sen asla beni böyle itham edemezsin ki.
“Bak ihtiyacım var diyordum sana!”
Sa: Babanın metresine sor, o bizden daha iyi yapıyor.
“Babamın metresi etrafta olsa, merak etme öğrenirim ben zaten.”
Sa: Git öğren, ben bir şey bilmem!
“Bu kadar mı söyleyeceklerin?”
Sa: Bu kadar!
“Yardımcı olmayacaksın bana yani?”
Sa: Yapmadığım bir işte, uzman olamam. Bu nedenle benden asla yardım isteyemezsin çocuk! Tekrar diyorum, benim o işlerle alakam yok...
Ne yaparsam yapayım, bu adam sadece dayaktan anlardı ve ben de bunu yapmalıydım. Ona caydırıcı güç uygulayarak, belki istediğim olabilir?
“Hangi parmağı seçiyorsun?”
Sa: Nasıl?
“Parmak seç!”
Sa: Yapamazsın!
“Yapamaz mıyım?”
Sa: Evet, çünkü sende o göt yok...
“Anlama zamanı.”
Hemen serçe parmağını tuttuğum gibi kaba kuvvetle kırınca, kadın gibi ciyakladı. Ben de tekrar sordum. Ama cevap yine aynıydı! Vermiyordu...
“Yüzük parmağın çok kötü olmuş, dur ben orayı iyileştireyim!”
Tekrar bir hamle ile onu da kırınca, küfürler saydırmaya başladı. Kendi kendime güldüm ve soruma yine cevap alamadığım için, bu sefer de orta parmağını kırdım.
Sa: Anneni sikeyim senin beeen!
“Sus kancık.”
Sa: İstediğini yap, ayak parmaklarımı da kır. Ama öğrenemeyeceksin Aras!
Annem arkamdan bir anlığına gitti ve geri döndüğünde beni arkamdan hızlıca iktirmişti. Bense ne olduğunu anlayamamış ve annemin elinde bıçak görünce, anlayamamıştım!
An: Yeter bıktım, ikiniz de adisiniz!
Sa: Ne yapıyorsun???
Annem bıçağı tam adamın sikinin üstüne yasladı ve beklemeye başladı. Adam korku ile annemin gözlerine bakarken, ben de kenardan bilerek "yapma dur." diyerek, sakinleştiriyor gibi davranıyordum.
Sa: Şuna bir şey söyle dursun!
“Anne bırak şu bıçağı lütfen!”
An: Sen sus! Sen de baban gibisin ve de onun gibi adisin. Adisiniz!
Sa: Lütfen yapma! Ne istersen verebilirim sana Arzu.
An: Bana anahtar ve şifreyi ver! Böylece, istediğimi alacağım.
Sa: Sana verirsem ne yapacaksın?
An: Orasını ben bilirim, şerefsiz pislikler!
Sa: Hayatım biter, yapamam...
An: O zaman ben de senin önce erkekliğini, sonra da hayatını alırım! En azından karın rahat uyku uyur...
Annem adamın pantalonunun fermuarını indirip, bıçağı boxerın üstünden doöaştırmaya başlayınca, adam yardımımı istiyordu! Bense bir şey yapamıyor gibi davranarak, annemin ekmeğine yağ sürüyordum.
Sa: Allah peygamber aşkına Arzu durrr! Yapma bunu, hayatım biter diyorum.
An: Benim derdim değil.
Sa: Bunu yaparsan hapise girersin ama lütfen bunu ne bana ne de kendine yapma?
“Anne Adam haklı ama...”
An: Ne varsa yaşadım. Artık içeri girsem ne olacak? Senin gibi bir adamın hayatını alsam, millet bana saygı duyar, kadınlar saygı duyar, ağlattığın onca insan da öyle...
Annem bıçağın ucunu adamın sikime hafifçe bastırmaya başlamıştı ki, adam ağlaya ağlaya şifreyi ve anahtarın yerini söyledi. Sonra da anneme durması için yalvardı!
An: Bu kadar basit!
Bıçağı bana doğru uzattı ve gözlerime bir gülücükle karışık, göz kırotığı gibi hemen işe koyuldu...
Hemen yukarı çıktı ve bilgisayarın şifresini girip, bir kaç dosya ile bana geldi. Adamın bilgisayar, adeta porno sitesine dönmüştü! Bir sürü çeşit video vardı ve bazıları benim bile midemi bulandırıyordu.
An: Bu-Bunlar ne böyle?
Sa: Bitirirler beni! Lütfen onları açığa çıkartmayın, karısı yaparlar beni...
“Orospu çocuğu!”
Annemin gözünden yaşlar süzüldü ve iç çekip "ben daha bakmak istemiyorum, çok kötü bunlar..." dedi.
Videolardan birinde, Simay'a yaptığı şeyler de açıkça belli oluyordu. Başka bir videoda bir kadına yaptığı, diğerinde başka bir kadına. Hatta bazı videolarda adamlara yaptığı işkenceler bile vardı. Berbattı...
Bir tane dosya açtım ve vergi kaçırdığına dair özel bir ses kaydı içeriyordu. Hatta ona yardım eden insanın ismi, soyismi falan da gayet açıkça belirtilmişti.
Bazı normal dosyalarada baktıktan sonra, bizim için artık görev bitmişti. Dosyaları da aldık ve evden çıkmadan önce Sameti çözüp "ya kendini öldür, ya da suçunu kabul edip, cezanı yat!" dedim ve çıktık.
An: Nasıldım?
“Ben bile ne oluyor dedim, kendi kendime. Yani baya iyi oynadın!”
An: Şimdi bunlarla herkesi kurtarıp, ceza almasını sağlayacağız değil mi?
“Burada elimizde olan dosyaları ucundan görmüş biri olarak söyleyebilirim. Bu adam vergi kaçırmak, suç örgütü kurmak ve yönetmek, cebir kullanarak veya kişiyi hürriyetinden mahrum bıraktığı için, tecavüz taciz gibi suçlarla birlikte, en az 40 yıl alır emin ol!”
İçimden kendi kendime konuşurken Defne'nin videosu da bulunduğu için, tatil sonrası gavat Haluk'un karısını biraz da ben kullanacaktım. Tabii buna ihtiyacım var mı? Yok ama onun gibi bir gavat, bunu bilip istediği için zevkini kesinlikle alıyordu eminim...
“Şimdi eve geçelim ilk baş, yarın da dosyaları teker teker teslim edelim.”
An: Neden bugün yapmıyoruz?
“Dosyalar çok düzensiz, bazıları da kesik kesik. O sorunları düzeltmem gerekiyor. Ayrıca önce Simay! Onun dosyalarını ayarlayıp, mahkemeye öyle sunacağız. Sonra diğer suçlar için bir dosya ayarlayıp, hem görüntülü hem de yazılı olarak Türk Adaletine teslim edeceğiz.”
An: Aras.
“Evet anne?”
An: Sen iyi birisisin. Affet...
“Bunları sonra konuşsak! Yeri ve zamanı şimdi değil anne. Ayrıca sana söylemem gereken bir şey var...”
An: Nedir?
“Yarın benimle geliyorsun, Simay'ın mutluluğunu görmek ve o nice insanların tekrar tekrar sorgulanıp, haklarını aldıkları an yaşanacak mutluluğu görmeni istiyorum!”
Elini elimin üstüne uzattı ve gözlerime bakarak "yanındayım!" dedi. Eve vardığımız gibi yemek yedim ve dosyaları düzenleyip, hepsinin kopyasını da çıkartıp, bazı dosyalar işime yarar diye sakladım.
Özellikle videolu kanıtlarda, bazı kadınlarla istekli olarak yaptığı yani gizlice videoya çekse bile karşının rızası olduğu videoları ayırdım.
Kim bilir? Belki bir gün o gavatların karısı, kızı veya gelinleri... Evet gelin olmasına rağmen kullandırmışlar kendilerini. Onları bile kullanabilirim değil mi?
(Aradan geçen bu kısa süreçte, Samet yurtdışına kaçar ama interpol ile ortak yapılan operasyon sonucu, ülkemize geri getirilir. Simay artık boşanır, Samet ise mahkemede 89 yıl hapis cezasına çarptırılır...)
[Annesi Simay'a gitmeye başlar ve Aras yeni hedefi olan Defne'ye ulaşmak için Yağmur'un evine gider]
Kapıyı tıklattığımda kimse cevap vermiyordu. Tabii 2 dakika sonra, kapı Yağmur tarafından açılınca...
Y: Aras?
“Nasılsın Yağmur?”
Y: İ-İyiyim.
“Haluk abi veya Defne abla yok mu?”
Y: Onlar acil bir iş için gittiler. Ben de evde tekim!
“Bu iyi oldu!”
Y: Sen ne için geldin bu arada?
“İçeri girmeme izin verirsen, bunları kısaca konuşuruz!”
Y: Buyur, istediğin bir şey var mı?
“Soğuk bir şey getir, o bana yeter.”
Kendisi hemen mutfağa gittiğinde yanımdaki küçük çantayı çıkarttım ve içindeki kameraların şarjını kontrol etmeye başladım. Hepsi full ve sorunsuz çalışıyordu. Hemen çantaya geri koyduktan sonra, prezervatif ve kayganlaştırıcıyı da gözden geçirip, çantanın için koydum.
Y: Buyur ev yapımı vişne suyu.
“Teşekkür ederim!”
Y: Nasılsın? Geçen biraz buruk ayrıldık. Bunun için aslında konuş-...
“Biliyor musun? Ben de bunun için geldim ve aslında, şey... Ben galiba?”
Y: Galiba ne Aras? (gözleri büyüdü)
“Bak Yağmur! Ben sana hep dürüst oldum ve olacağım da. Bu nedenle beni iyi dinle, öyle karar ver olur mu?”
Y: Ne diyeceksin? Merak ettirme insanı Aras ya!
İçeceğimden bir yudum aldım ve elim titriyormuş gibi yaparak, kendimi birazcık heyecanlıymış gibi gösteriyordum. Böylece, Yağmur durumu daha da merak ediyordu...
“Hazır mısın?”
Y: Ya gıcık etme insanı!
“Ben senden hoşlanıyorum...”
Y: Hoşlanıyor musun?
“Evet ama biliyorum geçen yaşanan yüzünden sana kızgın olduğumu anladın. Bunun sebebi, senin beni bir aramış gibi görmendi. O nedenle içten içe kırıldım ve çok kızdım!”
Y: Ama neden?
“Sevdiğim kızın beni sadece araçmış gibi görmesi hoş değil Yağmur! İlker seni aldatırken, seni sadece duygularına bir araç gibi kullandı. Sen de buna sinirlendin ve beni araç olarak görüp, yanlış bir teklif yaptın!”
Y: B-Ben bilmiyordum özür dilerim...
“Seni ilk ergenlik döneminde bile istedim, arzuladım ama hep kendimden utandım. O gün yaptığın teklif belki hayallerimden birini gerçekleştirirdi ama sana olan aşkım, arzularımın da önünde Yağmur!”
Yağmur iyice üzülmüş, gözlerinden yaşlar akıyordu. Ve gelip yanıma oturarak, elimin üstüne elini attı.
Y: Ben de bir şey söyleyeyim o zaman. Seni hep sevdim! Çocukluk aşkımsın sen benim. Selin ile sevgili olduğun zaman hem sinir oldum hem de imrendim ona. Sana sahipti, benim sevdiğim adamı öpüyordu...
“Yağmur eğer ki maksadın sırf intikamsa şimdi söyle ama bana cidden bu duyguları besliyorsan, sadece sus ve gözlerime bak!”
Susup gözlerime bakıyordu ve o an onu yakasından tutarak kendime çektiğim gibi dudaklarına yapıştım.
Derin derin öpüşüyorduk! Elleri sırtımda geziyordu. Bir anda üstümü çıkartmak için, elini gömleğimin düğmelerine attı ve bana bakıp "madem beni seviyorsun, ben de seni seviyorum Aras ve yıllarımın hayalini, seninle gerçekleştireceğim!” dedi...
BÖLÜM 22.2 SONU