← Ana Sayfaya Dön

GENÇLİK ÖFKESİ S1 B17.2

📌 GENÇLİK ÖFKESİ (ÖZEL)

BÖLÜM 17.2 [ŞANSINI ARAMAK!]

Yemek için bahçeye çıktığımda, annem, ablam ve Derya ayakta beni bekliyorlardı. Ben geldiğim zaman da hepsi bir ağızdan "hoş geldin!" dedi!

“Hoş buldum hanımlar! Yemekte ne vardır bugün Derya hanım?”

De: Aras Bey sizin için biber dolması, rus salatası, kaşarlı domates çorbası, enginar dolması, soğuk sıkım portakal suyu ve soğuk baklava var!

“Leziz görünüyorlar! Haydi neden ayakta bekliyorsunuz ki? Buyrun masalara!”

Herkes sırayla yerlerine tek tek oturmuştu! Sağımda Derya, solumda Ayla ve karşıma annem oturmuştu...

Hepimiz birlikte yemek yerken, annem suratsız suratsız kaşığı, çatalı ve bıçağı durmadan ses yapmak için kullanıyordu ve iştahsızdı!

“Anne iyi misin? Yemekleri mi beğenmedin yoksa?”

An: Y-yo! Sadece iştahım az!

“Bunları yemelisin yalnız! Sonra bitap düşersin, doktorları evimize çağırmak zorunda kalmış oluruz maazallah! O nedenle, lütfen biraz da olsa ye!”

An: Tamam oğlum haklısın, özür dilerim!

“Yok ne özürü anne! Bu arada Derya Hanım cidden elinize sağlık! Her zaman olduğu gibi yine döktürdün!”

De: Ne demek Aras Bey! Yol yorgunluğu falan derken, orada pek bir şey yiyemediğinizi düşündüm! Ondan dolayı bunları yaptım bende...

Ay: Derya Hanımcığım cidden iyi ki varsınız! Ailemize hem neşe, hem de mutluluk verirken ayrıca mutfağımızı da şenlendiriyorsunuz! Eski hanım abladan bile daha iyisiniz maşallah!

De: Sağ olun Ayla Hanım!

[Sohbet faslı biter]

Yemekleri yedikten sonra, masanın toplanmasında hepimiz Derya'ya yardım ettik ve Derya'nın mesaisi bitesiye kadar, ona yardım ettim!

Etrafta annem ve ablam yoktu, bu nedenle hem şakalaşıyor, hem de birbirimize kur yaparak mutluca eğlene eğlene etrafı toparlıyorduk.

Tüm işler bittiğinde Derya'ya sürpriz olarak inerken çantadan çıkartıp, cebime attığım özel elmas kolyeyi ona gösterdim! İlk baş şok olmuştu ve inanamamıştı! Ama boynuna taktıktan sonra çocuklar gibi sevindi!

De: Yaaaaa Aras çok teşekkür ederim! Çok güzelmiş buuuu...

“Nice güzel günlerde takman dileğiyle canım benim! Umarım güzel seçmişimdir, elimden geldiğince fazlasıyla dikkat ettim bunun için.”

De: Güzel ne kelime çok şık bir seçim yapmışsın!

Gömleğinin yakasından tuttum ve kendime çekip, dudaklarına bir öpücük kondurdum ve sıkı sarıldım!

Kafasını omzuma yasladı sessizce "iyi ki burada işe başladım! İyi ki seni tanıdım ve gönlümü kaptırdım sana, bu hayatta beni mutlu eden tek kişisin Aras! Ayrıca benim için en önemli ve değerli insansın!” demişti!

Yavaş yavaş saçlarını okşayarak, ona sevgimi gösterdikten sonra sarılmayı bırakıp sağ elimi alnına uzatıp, yüzünün sağ yanağına kadar okşadım ve çenesini işaret parmağım ile yardım alarak kaldırdım ve tekrardan dudaklarımızı birleştirdim!

“Sen en güzel şeylere değersin tatlım keşke daha iyi bir meblam olsa daha pahalısını als-...”

De: Şşşh deme öyle! Bak beğendim işte!

“Tamam hayatım sustum!”

Derya saate baktı ve ayrılık vaktinin geldiğini anlayınca hafif yüzü bozuldu, fakat ona “yarın beraber olacağız merak etme tatlım!” diyerek ortamı biraz da olsa yumuşattım...

Bana tekrar sarıldıktan sonra, kapıdan çıktı! Kapı kapandıktan sonra, ben de ışıkları kumandayla kapattım ve merdivenlerden çıkıp, odama girdim! Uykum vardı ama biraz çalışmaya da ihtiyacım vardı!

Bilgisayarın başına oturdum ve teker teker bütün dosyaları inceledim, açık var mı, yok mu anlamak için bir sürü kontrol yaptım. Ondan sonra finansal durumumuzu kontrol ederek devam ettim!

Şirket son anlaşma ile birlikte, iyi bir yatırım da almıştı. Bu nedenle biraz daha rahattık! Fakat unutmamalıyım ki, bu rahatlık tekrar eksiye dönebilir!

Bu nedenle işleri sıkı tutmak çok ama çok önemliydi. 2 saatlik bir çalışma ardından, dosyaları çalışma odasına gidip yerleştirdim ve kapısını kilit altına aldığım gibi odama döndüm...

[3 saat sonra]

Gözlerim hafif aralanmıştı ama bir şey dikkatimi çekmişti. Koridorda küçük bir ışık süzmesi vardı? Elektrik falan mı gitti acaba? Yoksa, Ayla odama gizlice gelmek için mi ışıkları açmadan dolaşıyordu acaba?

Ben bunları düşünürken odamın kapısı hafifçe aralanmıştı, bense gözlerimi hafifçe kapattım ve bekledim. Sonra kapı kapandığı an, jeton bir anda düştü! Evet tahmin edilebilecek soru hırsız mıydı?

Öğrenmenin tek yolu vardı, hemen kalktım ve sessizce parmak uçlarında yürümeye başladım! Kapıyı sessizce açtığımda kafamı sakince sola doğru çevirdim ve koridorun sonundaki odaya, yani belgelerin saklandığı odaya birisi zorla girmeye çalışıyor!

Yavaşça çıktım ve kapıyı kapatmadan parke üstünde sessiz sessiz yürüdüm! Tam adama yaklaşmama 4 adım vardı ki, son adım attığım parke bir anda hafif bir "gıyk" sesi çıkarttı!

Ve o an adam arkasını döndüğünde ona doğru koşarak zıpladım! Adamla birbirimize yumruk atmaya çalışıyor, fakat durmadan birimiz ıskalıyorduk!

Adamın böbreklerine doğru dizimle bir darbe vurdum ve altından kalkıp, hemen ayağa kalktığım gibi ışığı açtım ve zor da olsa ayağa kalkan adamla arbedeye başladık!

Yalan yok sağlam bir adama benziyor ve sıkı yumruklar atıyordu, bir tanesi sol elmacık kemiğime diğeri de sağ göğüs kafesime gelmişti ama acıya dayanabilirim! Benim için zor değil...

Biz sertçe kavga ederken, kapı açıldı ve Ayla ikimizi görünce çığlığı bastı! Ondan sonra da annemin kapısı açıldı ve o da çığlığı basınca, adam beni iktirip merdivenlere doğru kaçmaya çalıştı!

Hemen arkasından koştum ve basamakları dörder dörder inerek sırtına doğru zıpladım ve yere yapıştırdığım gibi, boğuşma faslına tekrardan döndük! Adam bu sefer altımda ve suratına sağlam yumruklar indirerek, onu yıpratmayı başarıyodum!

Adam karnıma doğru ayağıyla baskı yaparak beni iktirdi ve hemen dikildi. Üstüme doğru hamle yapmak için sol eliyle yumruk atmaya çalışınca artık bildiğim ne varsa yapmaya başladım!

Her darbemde adam kendisinden geçiyor, yalpalayarak geri geri birer birer adımlar atıyordu! En sonunda bitirmek için yumruk atmaya çalışınca, onu güreşçilerin kullandığı hareketle tepe taklak ettim ve bana bakan Ayla'yla Annem'den yardım istedim!

Ay/An: İyi misin?

Burnumu çektim ve sakince derin bir nefes verip! “İyiyim iyiyim! Bana hemen bir şey getirin, adamı bağlamam lazım! Anne polisi ara gelsinler alsınlar şu piçi buradan!” dedim ve koltuğa oturup biraz dinlenmeye başladım!

Ayla kalın bir ip getirmiş annem de adamı polise şikâyet etmişti! Hemen adamın telefonunu karıştırmak aklıma gelmişti ve ceplerini kontrol etmek için, yerimden kalktım!

An: Napıyorsun oğlum?

“Bu adam buraya, özellikle bizim ailemizin evine boşuna gelmez! Bunu birisi yollattı o kadar eminim!”

An: Bırak polis ilgilensin bize ne?

“Düşmanımı bileyim ki, sizleri de tehlikeden uzak tutayım anne!”

Ay: Aras son derece haklı anne!

“Hem ben bu adamın yüzüne neden bakmıyorum ki?”

Ayla yanıma geldi ve ilk baş maskeyi hafifçe çıkarttığımda şok'a uğradım! Bu adam Leyal'in birlikte olduğu nişanlı adamın tam da kendisiydi!

Ay: Tanıyor musun?

“Yok ama kendisinin ağzına sıçacağımı biliyorum!”

Ay: Yeterince sıçtın zaten! Kalanını emniyet halleder!

“Dur ceplerine de bakayım!”

Cebini kontrol ettiğimde bir şey bulamadım ve çantayı açıp içini karıştırdığım zaman, bir tını duydum!

Hemen çantada ne varsa dökünce telefon ortaya çıktı! İlk baş ekranı açtım, fakat kilidi vardı ancak parmak okuma kilidiydi! Hemen adamın eldivenini çıkarttım ve parmağını okutup, Ayla ile kontrol etmeye başladık!

Leyal'in ismi görünmüştü ve Ayla ile mesajları okudukça, o da konu hakkında bilgi sahibi oluyordu! Bana baktı ve “Bu Leyal kim Aras?” dedi!

“Bizimle uğraşmaya çalışan ama fırsat vermediğim birisi! Fakat belli ki, şansını zorlamak istiyor! Ona bir ceza şart oldu! Uyarmıştım kendisini ama herhalde salak olduğu için beni anlamamazlıktan geldi galiba?”

Ay: Ne yapmayı düşünüyoesun?

“Bilmiyorum sence ne yapmalıyım?”

Ay: Cezalandır onu! Rezil ede ede onu madara et! Bence dediğimi anladın sen?

“Ama ona bunu yaparsam yanlış olmaz mı Ayla?” deneme amaçlı sormuştum.

Ay: Aras sen olmasaydın belki bize de zarar verebilirdi! Şükür adamı paketledin! Ama bu kadın, cezayı hakikaten hakediyor ve lütfen o orospuyu cümle aleme rezil et!

Ayağa kalktım ve sarılıp saçlarını okşayarak, onu sakinleştirdim sonra da dudağından öpüp “Tamam abla söz ne gerekiyorsa onu yapacağım!” diyerek konuyu kapattım!

5 dakika sonra polisler geldiğinde Cevat Amir ile karşılaştım!

A.C: Evlat ne oldu iyi misin?

“Amirim iyiydik ama birisi yüzünden az daha yürekler ağızlara geliyordu!”

A.C: Çocuklar alın şu salağı!

Ay: Amirim Aras olmasaydı, belki bize bile zarar verecekti şerefsiz!

A.C: Ayla Hanım hiç dert etmeyin artık! Biz bu işi çözeceğiz! Emniyete gelip ifadenizi almamız lazım sadece!

“Amirim ailem ve ben sizi buraya kadar yorduk! Teşekkürler geldiğiniz için bu arada! Fakat sabah gelsek sizin için sorun olur mu acaba?”

A.C: Yok yok evladım! Siz yarın gelin ifadenizi alalım, arkadaşla da güzelce benim yönetimimle ilgileneceğiz!

“Ben kaz yolar gibi yoldum ama bence şart!”

A.C: Ahahahah evladım! Haklısın adamı fena hırpalamışsın! Neyse ben sizi daha fazla tutmayayım. Sabah tekrardan görüşmek üzere!

“Görüşürüz amirim!”

Cevat Amir ve ekibi çıktıktan sonra Ayla hemen telefonu uzattı ve "işimize yarar diye çantaya geri koymadım!" diyerek belirtti!

“Çok lazım olacak! Hem bu adamın hem de kaltağın hayatını bitireceğim! Emin ol abla!”

An: Ne yapacaksın kadına Aras?

Ay: Ne hakediyorsa onu yapacaktır anne! Artık evimizi o yönetiyor! Onun ne yapacağına karışamayız anlıyorsun değil mi?

An: A-anlıyorum...

Ayla gözüme baktı ve göz kırpıp "Aras ben her zaman yanındayım! Sana karşı da çıkmam!" diyerek, anneme göz dağı verip, iznimi istedi ve odasına gitti...

Annemle ben baş başa kalmıştık! Annem bana bakıyor, ben de anneme bakıyordum! Bir konu dönecekti sanki ama hangimiz açacaktı ya da nasıl başlayacaktı?

An: Şey yumruk aldın! Canın acıyor mu? Kaşın hafif kanlı ve dudağının kenarında kan var oğlum!

“Yok yok iyiyim!”

Dibime geldi, elini yanağıma uzatıp biraz bakındı ve "buraya bir işlem şart bekle geliyorum!" dedi...

BÖLÜM 17.2 SONU...

Yorum Yap

Yorumlar