BÖLÜM 17.1 [KAPI?]
Belirli sorunlar yüzünden, jet bazı yerlerde kalkamamıştı ve Muğla'ya vardığımızda hava aydınlanmış...
Tuğba ile birlikte jetten indikten sonra, ilk baş holding'e gittik ve 2 saat süren toplantı yaptıktan sonra da yollarımızı bugünlük ayırmıştık!
[2 saat sonrası]
Yavaşça vip aracımdan inmiş ve eşyalarımı güvenlik ekibine verip, getirmelerini emretmiştim. Kısa adımlardan sonra, kapının önüne geldim ve zili çalıp biraz bekledim!
Kapı açıldığında Derya karşımdaydı, yine güzelliği ve zarafetiyle beni etkilemişti... Onu görünce yüzüm gülmüş ve o da beni görünce, sanki mutluluktan uçacak gibi bir haldeydi!
De: Aras! (Sarılır)
“Derya!
De: Hoş geldin! Kendinizi çok özlettin! Ooff şükürler olsun ya çok özledim seni! Ayyyh so-nun-da!
“Ben de seni çok özledim aşkım! Bitanem, balım, bebeğim...”
De: O kadar çok bekledim gelmeni! Her saat kontrol ettim kapıyı, pencereyi! Durmadan dua ettim...
“Eee geldim artık tamamdır! Hem beni ayakta mı tutuyorsun bebeğim! İznin olursa, salona doğru geçelim. Çok yorgundum ancak senin yüzünü görünce bütün yorgunluğum gitti...”
De: Ahahahah... Ben de seni görünce kendime geldim yeniden.
De: Tabii, tabii! İstediğin bir şey var mı? Çay, kahve, gazlı içecek gibi ya da (eliyle kendisini işaret eder) bu?
Yavaşça yaklaştım ve kulağına eğilip, “seni yarına istiyorum!” diyerek, yanağına güzel bir öpücük bıraktım!
Yüzünde çiçekler açmış, yanakları al al kızarmış ve göz bebekleri büyüyüp duruyordu... Hoşuna gitmişti belli ki. Utanmıştı ayrıca, körpe kızlar gibi!
Yavaşça birlikte koridordan salona doğru ilerledik, koltuğa oturduğum gibi evdeki sessizlikten dolayı hemen Derya'ya “bizimkiler nerede?” dedim!
De: Annen yukarıda, sadece bugün kahvaltıya geldi canım! Ablan da giyindiği gibi hemen çıktı! 40 dakika önce çıkmıştı, akşama doğru gelir...
“Güzel o zaman bize vakit var!”
De: Ne vakti aşk-...”
İşaret parmağımı dudağına uzattım ve "şşh" dediğim gibi, elinden tutarak mutfağa doğru arkamdan getirdim.
Tezgâha doğru Derya'yı yasladım ve dibine geldiğim gibi gözlerinin içine baktım. Sağ elimle saçlarını narince okşayarak, güzel kokusunu da içime çekerek, özlem gideriyordum.
De: Yarın bana ne yapacaksın? Yoksa beni kaçıracak mısın aşkım? :) Kötü emellerine alet mi edeceksin? Beni kölen gibi mi kullanacak mısın ha?
“Sen hangisini istersin güzelim? Kaçırmamı mı, alet etmemi mi yoksa başka bir şey mi? Ne istersen onu yapalım bitanem! Birlikte en güzel günahları işleyebiliriz yeter ki iste...”
De: Sen ne istersen ona razıyım! Ne uygun görürsen kabulûm! Ağzından çıkan her kelimeye, evet diyeceğim aşkım! Senin olduktan sonra, ruhumu esir ettim sana! Ruhumla, bedenimle ve sana olan aşkımla esirinim...
İki elimle suratını avucuma aldım ve direk dudaklarına yapıştım! Sanki, uzun zaman sonra karşılaşan ve birbirinden kopmuş iki sevdalı misali öpüşüyor, dillerimizi birbirimizin ağzının içinde şevkle dolaştırıyorduk.
Sonrasında ellerimi yanaklarından memelerine doğru, boynundan süzülerek getirdim. Ve de yavaşça elimi gömleğinden içeri sokup, sütyenini aşarak, meme uçlarını işaret ve baş parmağımın arasında sıkıştırmaya başladım!
Derya ise, sağ eliyle gömleğinin düğmesini açmış ve elini göğsümde dolaştırmaya başlamıştı. Bir anda dudaklarını, dudaklarımdan ayırdı ve yanaklarımı, boynumu göğüs kafesimi öpmeye başladı...
Biraz öptükten sonra, kafasını kaldırdı ve gözlerime bakarak, gömleğinin boyun kısmını biraz açtırdı ve kafasını sola doğru çevirdi!
Mesajı anlamıştım ve yavaşça boynuna doğru kafamı eğdim ve ağzımı aralayıp, mis gibi çilek kokan tenine ilk baş dilimi değdirdim!
D: Iğm! Devam et aşkım istediğini yap bana! Öp, em, ısır hatta parçala!
Madem ısırmamı istedi, ben de yaparım! Ağzımı açtım ve sertçe ısırmaya ve boynunu vakumlayarak, ağzımın içine çekmeye başladım! Tadı vardı ve bal gibiydi sanki...
Bir süre sonra tekrar boynunu öpe öpe dudaklarına geldim ve ellerimi vücudunda dolaştırarak, kalçalarına kadar geldim!
Etek Derya'nın kalçasını kapatmaya yetiyordu ama ben onu yırtıp atmak istiyordum, fakat şuan bunu burada yapamazdım. O nedenle, beklemem gerekiyordu doğru zamanı sakince!
Bu sebeple es geçtim! Ellerimin arasına koca kalçasını aldım ve hafif hafif sıkmaya başladım! Kalçası oyun hamuru kadar yumuşak ve dolgundu!
Biraz okşadıktan sonra parmak uçlarımı kalçalarına bastırarak, canını yakarcasına götünü parçalamak istemiştim! Ama ben bunu zaten yapacağım ki? Şimdiden bu kadar yıpratmak yarın için iyi olmayabilir...
[Kararından vazgeçer]
Bu esnada Derya da dudaklarıyla dudaklarımı sömürüyor, sağ eli tekrardan göğsümde dolaşıyor ve sol eliyle de pantalonumun fermuarını açıp, boxerımın içinde ortama hafiften giriş yapar misali, kalkan sikimi avcunun içine alıyordu...
Ben de ileri gitmeye başladım ve elimi eteğinin altından içeri soktum! Siyah külotlu çorabının üstüne, hem göt deliğine hem de amına baskı yapmaya çalışarak onu zorluyordum.
De: (yutkunarak) A-aşkıığmm... Seni istiyorum!
“Merak etme tatlım yarın benimsin yine, yeniden! Yarın erken çıkarsın, birlikte güzel bir akşam yemeği yeriz ve sonra çok güzel bir yerde, geceyi birlikte tamamlarız! Olur mu canım?”
De: Olur aşkım oluurr!
Biz bunları konuşurken, parmağım çorabını biraz zorladı ve delindiği gibi direk külodunu da aşarak, amının içine hafifçe parmağım girmişti...
Derya da bir anda zevkten yılan gibi kıvranmaya başladı ve kafasını usulca omzuma yaslayıp, kısık kısık sesle inlemeye başladı! Bense yanağını öpüyor, kulak memesini emiyordum!
Derya durmadan yutkunuyordu ve eliyle, artık kalkan sikimin gövdesini sıvazlamaya başlamıştı. İkimiz de iyice trans moduna girmişken, merdivenlerden gelen seslerle irkildik ve birbirimizden uzaklaşıp, üstümüzü başımızı düzelttik.
Ben Derya'nın dudaklarından son kez öpüp, hemen bahçeye çıkıp oradan da içeri geçmek için salon kapısını açtığım gibi, içeri girdim ve annemle göz göze geldik!
“Anne nasılsın?”
Beni görünce beti benzi atmıştı ve kekeleyerek, bana cevap vermeyi deniyordu...
An: I-iyiyim! Ne-neden geldin?
“Burası benim evim anne! Niye gelmeyeyim? Herhalde fazla yordum seni! Yokluğuma rağmen kendine gelememişsin!”
Annem söylediklerimi duyunca ve gülüşümü de görünce, başını eğip merdivenlerden yukarı çıktığı gibi gözden kaybolmuştu!
Ben de merdivenlere yöneldim ve yukarı çıkıp odama geçtim. Hemen üstümdekileri çıkarttığım gibi kenarda duran sepetin içine attım ve duşa girdim. Soğuk suyun altında biraz kendimi şokladım!
[Duştan sonra...]
Suyu kapattığım gibi, bornozu üstüme geçirdim. Yavaşça odanın içinde yatağın kenarına koyduğum kıyafetlerimi, kurulanıp giydim.
Üstümdeki yolculuk yorgunluğu nedeniyle, kendimi yatağa bıraktım. Gözlerim hafif hafif kapanırken, hem evime gelmenin hem de yaptığımız anlaşmanın mutluluğu vardı içimde...
[6 saat sonra...]
Yatağın üstüne uzanırken, gözlerim hafif hafif aralanıyordu. Bir ağırlık vardı sanki? İki bacağıma da aynı oranda ağırlık yapıyordu!
Gözlerim ışıktan dolayı kamaşıyordu, ben de biraz ovuştururken kulağıma gelen seslerden dolayı biraz garip hissetmiştim, taa ki gözlerimi açınca!
“Ayla n-n'apıyorsun sen?”
Evet bacaklarıma ağırlığını veren Ayla'nın kendisiydi ama asıl mesele ağırlık değil, Ayla'nın sikimi şeker emer gibi emmesiydi!
Sikimin kafasının etrafında dilini döndüre döndüre yalıyor, taşaklarımı hafifçe sıkıp bırakıyor ve de sikimin kafasını yaladıktan sonra da, kafasına tatlı tatlı öpücükler konduruyordu...
Ay: Sence ne yapıyorum kardeşim? Seni özledim ve sen ben yokken gelmişsin! Sana hoş geldin demek istemiştim sadece!
“Hoş buldum!”
Ay: Şimdi izninle ben devam edeyim!
Bir şey diyememiştim, aslında demek istememiştim açıkçası! Şöyle bakınca, manzara güzeldi ve anın içerisinde bulunduğum durum son derece keyif vericiydi...
Ayla sikimin kökünden başlayarak, kafasına doğru diliyle çıkarak yalıyor ve elleriyle de saçlarını topluyordu!
Bense sinir uçlarım tarafından uyarılmış gibiydim ve aşırı zevkin içerisinde, bana bakan gözlerine kapılmış kısık sesle "ohh" diyordum.
Elini elime doğru uzattı ve yavaşça kendisine çektirip, elimi kafasına doğru bıraktı! Belli ki kontrolün benim elimde olmasını istiyordu...
Yavaşça kafasından bastırarak küçük ağzının içine iktirdiğim sikimi, boğazına kadar alması için sertçe kafasını tamamen bastırdım ve sert davranarak kafasını bazen geri çekiyor, bazen de tekrar köküne kadar alması için geri iktiriyorum!
Biraz böyle devam ettikten sonra bacaklarıma eliyle tekrar tekrar dokundu, ben de ne olur ne olmaz diye çıkarttım ve bekledim!
Yüzünde tatlı bir gülümseyle, ağzından sikime kadar akarak ıslanan sikime tükürdü ve üstüne giydiği oversize tişörtü çıkartıp, transparan sütyenini de kopçasından ayırdı!
Memelerini eliyle birbirine birleştirdi ve biraz karşımda onları meme uçları sikimin kafasına değecek şekilde oynatarak, bana göz zevki sundu.
“Ayla lütfen!”
Evet lütfen demiştim! Çünkü aklımdan geçen tek şey, sikimin o memelerin arasında yer alarak büyük bir patlamayla rahatlamak istiyorum!
Ay: Tamam kardeşim! Ablan sana istediğini verecek şimdi...
Sikime tekrar tükürdü ve memelerini açtırdı ve sikimi arasına kondurdu! Ben ağzım açık şekilde beklerken, o yüzüme gülerek bir aşağı bir yuları hareket ettirmeye başlamıştı...
“E-evet...”
Sikimin kafası memelerinin arasında gidip gelerek şahlandıkça şahlanıyor, kıpkırmızı olarak şişiyor ve damarları çok daha belirgin hale geliyordu!
Bazen memelerinin arasından sikimi çıkartıyor ve meme uçlarını sikimin kafasına bastıra bastıra dolaştırıp, sonra tekrardan arasına alıyordu!
Memeleri öyle sallanıyor ki, durmadan bir ses çıkıyordu ve bu sesi duydukça zevkten dört köşe oluyordum, Ayla'da bunu anlıyordu...
Ay: Bak Aras! Koca, damarlı sikin memelerimin arasında, bir yukarı çıkıyor bir aşağı iniyor! Memelerimin arasını şu an sanki amcığıma girermiş gibi kullandırıyorum sana aşkım...
“Evet! Sıcak, koca ve güzel olan şaheser memelerinin arasına elinle sikimi yerleştirdin ve ve... B-beni zevken bu-bulutların üstüne çıkartıyorsun! Kaşar ablam benim...
Ay: EVET ARAS ABLANIM! SENİN KALTAĞINIM...
İkimizde durmadan yutkunurken, her dakika daha da taşaklarıma baskı artıyor ve patlamaya yaklaşıyordum!
Ayla arada bir dilini, özenli şekilde sikimin kafasında gezdirerek beni son noktaya getirmişti...
Artık gelmek üzereydim ve aşırı terliyor, nefesim sıklaşıyordu!
“A-ayla... Off... B-bu çok gü-güzel!”
Durmadan bunları söylene söylene Ayla'yı daha bir hırsa sokuyordum. O da hareket hızını daha da arttırıyor...
[kapı çalar]
De: Aras Bey!
“Hıh!”
“Ayla dur lütfen! Of...”
Ayla'ya dur desem bile, o bunu dinlemiyor ve beni paramparça ederek şekilden şekile sokuyordu!
“A-ayla dur! Bak Derya geldi!” (kısık sesle)
Derya daha da sesli olarak söylerken, tam elini kapı koluna atmıştı ki ben gözlerimi kapattım ve zor tutmama rağmen, Ayla'nın memeleriyle cilala parlat yapılan sikimin sularını Ayla'nın memelerinin üstüne, oluk oluk fışkırtarak serpmiştim...
“Ooh...”
Ay: Hoş geldin kardeşim! Ablanın hediyesini umarım beğenmişsindir!
“Ne oluyor? Derya girmedi!”
Ay: Şşh kapı kilitli! Haydi doğrul sen ve ona cevap ver gitsin!
Dediğini yaptım ve doğrulup sesimi sanki yeni uyanmış gibi yaparak cevabımı verdim!
“Geliyorum! Tamam! 5 dakika içinde geliyorum Derya...”
De: Bir an endişe ettim Aras Bey! Yemek hazır lütfen gelin, sizin için neler neler yaptım!
[Derya gider]
“Ayla neden beni dinlemiyorsun? Ya yakalansaydık!”
Ay: Onu da sikerdin hahahahaha!
“Ya sabır ya! Off öyle bir korktum ki!”
Ay: Onu boşver bak! Memelerimin üstüne ne güzel akıttın bütün spermlerini. Hatta bakıyorum da, sikin hâlâ kalkık istersen gel bu gece de, sen de bana hediye ver birazcık.
“Bugün olacağını pek sanmıyorum benim azgın sürtüğüm!”
Ay: Neyse bugün olmazsa yarın! Onu içime kendin isteyerek sokacaksın aşkım benim! Ben gideyim, yemekte görüşmek üzere!
“Memelerinde duran spermlerimi sil de öyle git! Anlar sonra bir şeyleri!”
Memelerine doğru kafasını eğdi ve akıttığım spermlerin hepsini, dilinin ucuyla yaladığı gibi yüzüme gülerek "bak hepsini yuttum!" dedi ve gitti!
Bense hemen lavaboya girip, hemen sikimi yıkadıktan sonra yeni bir takım elbise giydim ve aşağı yemeğe indim!