← Ana Sayfaya Dön

GENÇLİK ÖFKESİ S1 B4

📌 GENÇLİK ÖFKESİ (ÖZEL)

BÖLÜM 4 [EMPATİ]

Sabahın ilk ışıkları camın önüne vurmuş, kuşlar ötüşüyordu. Gözlerim aralandı saate baktığımda 12.45'ti.

[Derin bir iç çekme ile] Saat kaç olmuş be ne uyumuşum.

Yerimden kalktım ve Derya abla'nın bana kullanmam için verdiği ayıcıklı terliği giydim. :/

İlk baş etrafıma baktım sonra da yavaş ve sakin adımlarla lavabo'ya gittim, ışığı açtığımda ışığın parlaklığından dolayı gözlerim bildiğin kör olmuştu.

Biraz bekledikten sonra gözlerim alıştı ve musluğu çevirdim.

[Su akıyor ama o hala aynaya bakıyordu]

Bir an aklıma dün Derya abla'ya olan yakınlaşmam gelmişti ve sonra da beni uzaklaştırdığı.

Belki de orada öyle davranmamalı ve uzak durmalıyım diye düşünmek istedim ama, aklıma kendisini bana bastırması geldi.

Neden, bunu yapan kadın sonra da kendisini uzaklaştırır ki.

[Su hâlâ akıyordu]

Of, off neyse yüzümü yıkayayım. Güzelce yüzümü yıkadıktan sonra sessizce kapıyı kapattım ve odasına doğru yöneldim.

Kapıyı araladığımda sırtı bana dönük duvar tarafına doğru kendini vermiş bir şekilde uyuyordu.

Rahatsızlık vermek istemedim ve kapıyı aynı sessizlikle kapattım.

Aklıma kıyafetlerim geldi, kurumuş mu diye banyo'da duran askıya bakmak için tekrar döndüm.

Gömlek ve pantalon güzelce temizlenmişti. Teker teker askıdan aldım ve gözüme makine'nin kenarında duran ütü takıldı.

Elime ütüyü aldım ve salon'a döndüm. Gömlekle pantalon'u güzelce ütüledim ve sonra da kenara bıraktım, fişi çektim.

[Mutfağa yönelir]

Mutfağa döndüm, dolabı açtığımda bir sürü şey vardı. O an güzel bir kahvaltı hazırlayıp o uyanmadan masa'yı hazırlayıp gitmek geldi aklıma sadece...

Ne bulduysam çıkardım ve üç, beş bir şey hazırladım sonra da biraz ucundan tattım ve giyinip evden çıktım.

Merdivenlerden inerken telefonumu kontrol ettim. Her zaman olduğu gibi kimse aramamıştı.

Apartman'ın kapısını açtım ve içime güzel havayı çektim. Ciğerlerim doldukça ruhuma bir ferahlama geliyordu.

Çıktım ve birazcık yürümeye başladım. Yolda etrafı seyrediyor ve bir yandan da el ele dolaşan mutlu insanları gördükçe kendi kendime hayaller kuruyordum.

Güzel bir fırın'ın önünden geçerken yeni çıkmış taze bir kıymalı börek kokusu burnuma geldi.

Durdum ve geri döndüm az bir kıymalı börek alıp yolda ağzıma atarak gidiyordum.

Yaklaşık 15 dakika sonra, karşı kaldırımda bir çocuğun adamın birinden tokatlar yediğini gördüm.

Çocuk "abi yapma yalvarırım yapma" diyordu, ama adam yine de durmuyor daha da sert vuruyordu.

Bir an kendimi tutamadım ve koşar adımla karşı kaldırıma doğru gittim.

Ç: Abi gözünü seveyim yapma yalvarırım, sadece 1 lokma ekmek be abi lütfen..

A: Sus lan it! Sus! Demek benim iş yerimden ekmek çalarsın ha!

Ç: Aaahh abi vurma a.. a..

A: Lan it oğlu seni!

Tam tekrar elini havaya kaldırdığında elinin bileğinden tuttum.

Hoop ne oluyor lan?

A: Sen kimsin la, bırak elimi hemen.

Lan! Küçücük çocuğa vurmaya utanmıyor musun şeref yoksunu köpek!

A: Marketimden ekmek çaldı, ne yapayım tebrik mi edeyim. (Beni iter) Şimdi yürü git belânı bulma benden.

Bana bak! Çocuk aç, görmüyor musun halini? Bir ekmek versen ne olur ölür müsün?

A: Sana mı soracağım? Hayırdır aslanparçası?

[Artık kendini tutamamıştı]

O anlık sinirle kendisine kafa attım. Adam bir anda yere devrildi!

A: Ahhhh burnum, hayvan burnumu kırdın lan!

[Ayağa kalkmaya çalıştı]

Sakın kalkayım deme, kemiklerini kırarım! (Bağırarak) Bir daha hiç bir çocuğa vurmayacaksın anlıyor musun lan beni ha, anlıyor musun orospu çocuğu!?

Adama yüksek sesle bağırıp daha da üstüne yürüyünce ayakları ile yerde geri adım attı ve duvara yaslandı.

A: Ta-tamam sakin ol Allah Muhammed aşkına, lütfen sakin ol bir daha yapmam affet!

Sanki gözlerimden alev çıkıyordu, nefes alış-verişim yavaştan düzeldi sonra da çocuğa döndüm ve:

İyi misin kardeşim?

Gözlerinden yaşlar süzülüyor, burnu akıyor ve midesini tutuyordu.

Ç: A-abi çok canım yanıyor. Çok vurdu abi! Çok acıttı!

Ah be kardeşim gel, gel destek al benden.

Elim'e uzandı ve midesini tutarak ayağa kalktı. Ayağa kalkınca üstündeki yırtık kazağının kol kısmına yüzünü ve burnunu sildi.

Gel bakalım gel, biz biraz uzaklaşalım buradan merak etme karnın doyacak.

Çocuk o an hiç bir şey demeden benim yanımda yürüyerek geliyordu.

Birazcık arayı sıcak tutmak için ona soru sormak aklıma geldi. İlk baş biraz çekindim nedensizce ama sonra kendimi topladım ve sordum.

İsmin ne dostum?

S: S-selim abi senin?

Aras ben de memnun oldum.

S: B-b-ben de abi, bu arada az önce söyleyemedim te-...

Şşş tamam teşekkür etmeye gerek yok! Ben gerekeni yaptım o kadar. Şimdi Selim şurada bir lokanta var gel bir girelim şuraya.

S: Tamam abi.

[Garson gelir]

G: Ne istersiniz efendim?

Ne istersin Selim söyle çekinme!

S: A-aa ben bir...

Oğlum söyle sen çekinme haydaa.

S: Kebap olur mu?

Olur olur! Çocuğa bir kebap lütfen yanına da ayran.

G: Hemen efendim.

S: Sağ ol abi!

Estağfurullah kardeşim ne demek. Şimdi anlat bakalım nerelisin, ailen yok mu neden buralarda tek başınasın ve okulda değilsin?

S: Abi, Iğdır da doğdum büyüdüm annem çalışıyor babam da hasta.

Annem ne kadar çabalarsa çabalasın iyi bir para kazanamıyor. Patronu onu sigortasız çalıştırıyor.

...

S: Ben de ne bulursam ve ne yaparsam aileme götürmeye çalışıyorum.

Ekmek bulduğum gibi koşup babam'a veriyorum. Para bulursam da ilaç için biriktiriyorum.

Peki bu para bütçe olarak ne kadar?

S:... A-abi, 2,5 milyon tl!

Ne? Oğlum çok para bu sen nasıl bunu toplayacaksın ki? Bu insanlar verse verse sana bir iki lira verir anca.

S: Olsun abi, bir iki sonra üç olur elbet o para bulunur. Hem ben inanıyorum biri bize yardım edecek.

İçimden kendi kendime konuşuyor kendimce fikir alış-verişi yapıyordum. Çocuğun gözleri parlıyor buna gerçekten inanıyordu.

G: Buyrun efendim yemeğiniz.

Al bakalım Selim ye doyur karnını.

S: Tamam abi, çok teşekkürler.

[Yarım saat sonra]

Doydu mu karnın?

S: Evet abi çok sağ ol. Ben iznin olursa gideyim biraz para toplayayım.

Dur bir dakika. Elimi iç cebime attım ve para var mı diye baktım. Biraz karıştırdıktan sonra cebimde 5bin TL vardı.

Al bakalım bunu da.

S: A-abi bu çok fazla değil mi ben bunu alamam.

Al sen bunu haydaa! Senin daha çok ihtiyacın var. Ben kazanır tekrar biriktiririm.

Yavaşça ve çekinerek elini uzattı.

S: Sağ ol abi, cidden bir gün sana bu parayı ödeyeceğim.

Ödemene gerek yok baban iyileşsin yeter, bu arada sen de okuyacaksın anladın mı beni?

S: Tamam abi.

Hayır, tamam abi falan yok! Söz ver bana söz de!

S: Söz abi'm!

Çocuk yavaşça uzaklaştı son kez arkasına baktı ve bana el salladı. Yüzün'deki o mutluluğu görünce içim bir hoş olmuştu. Kendisine el salladım ve ben de yoluma yürüdüm.

[1 saat sonra]

Evimin kapısının önüne gelmiştim, güvenlikten sorumlu benimle uğraşan şerefsiz beni görünce, arkadaşına dokundu ve beni işaret etti.

Aç bakalım kapıyı.

Bana bakıyor ve öylece gülerek bekliyordu.

Tekrar ettim; aç kapıyı.

Gülerek bakıyordu. O an artık bazı şeylerin yavaştan da olsa değişmesi gerektiğini ve kendi ağırlığımı koymam gerektiğini, daha doğrusu risk almam lazımdı.

Eğer ki o kapıyı açmazsan anneni sikerken sana izletirim, anladın mı beni orospu'nun doğurduğu?

Bunu söyleyince adamın yüzü bir an bozuldu, böyle bir şey beklemiyordu. Hemen düğmeye sinirli biçimde bastı kapı yavaşça açıldı.

Biraz uzaktaydı hemen 4 adım attı ve tam bana vuracakken. Bir hamle ile kurtulup adamı iktirdim.

Yere düşmüş yolun önün'deki çamurlu suya yapışmıştı, üstü başı çamurlu duruyordu. Hemen arkadan diğer arkadaşı gelip saldırmaya kalktı.

Kontrolsüzce koşarak ve savunmasız geldiği için burnuna bir tane gelişine yumruk atmıştım.

Adam da yere yapışınca diğeri kalktı bana arkadan tekme attı. Sırtıma gelen tekme ile biraz savruldum.

Fakat hemen kendimi toparladım. Teker teker hamlelerinden kaçınıyor hepsini ekarte ediyordum.

[Ekarte: Rakibi saf dışı bırakmak]

Bir tane göğüs kafesine vurduktan sonra da arkasına geçerek sırtına öğrendiğim şekilde vuruyordum.

En sonunda adam yere devrildi ve göğsünü tutarak acı içinde kıvranıyordu.

Diğer adam yerden beni izliyordu. Yavaşçe yere çömeldim. Elimi boğazına attım.

Artık bazı şeyler değişmeli arkadaşlar sizlere bu kadar sabretmek beni çok yordu.

Bu sebeple artık, eğer ki bana karşı bir hata yapacak olursanız sizleri şurada duran köpeğe gerekirse siktiririm.

Sizler konumunuzu baya unuttunuz, işinizi unuttunuz, kim olduğumu unuttunuz, ama merak etmeyin sizlere ya seve seve ya da döve döve kendimi anlatacağım.

Şimdi kalkın üstünüzü başınızı temizleyin bu aciz görüntüyü görmek istemiyorum. İşinizin başına haydii!

Adam gözlerime baktı ve sadece kafasını sallayarak onaylayabildi.

Tekrar doğruldum ve yakamı düzeltip evime doğru yöneldim.

[Anahtarı sokar ve kapıyı açar]

İçeri girdiğim vakit yavaş adımlarla salona geçtim. İçeri geçtiğimde annem, babam ve annem koltukta oturuyordu.

Ablam hemen atlayıp; işte geldi yüzsüz saygısız köpek. Babam hemen ayağa kalktı; sen kim olduğunu sanıyorsun lan ha?

Öfff ne oluyor yine? Canınız mı sıkıldı ne var?

Annem; ablana söylediklerin hakkında konuşuyoruz burada! Hem bilmemezlikten geliyorsun bak sen?

Haa şu mesele mi. (gülerek)

Ay: Benden özür dile hemenn!

A: Ablan'dan özür dileyeceksin.

B: Haydi Ablan'dan özür dile.

İçimden kendi kendime yine düşünmeye başladım. Şimdi baktığımda özür dilesem kendi ailem haksız olmalarına rağmen onlara bildiğin boyun eğecektim.

Ya da artık yapmam gereken duruşu sergileyip, bazı şeylere dur demek için ayağa kalkacaktım.

Derin bir nefes aldım; özür falan dilemiyorum, ne söylediysem o gün hakettin.

Senin kadar cahil ve sizler kadar aptal insanlar ile hayatımı geçirmek kanser gibi.

Ne yapmak istiyorsanız yapın. İsterseniz evden kovun umrumda bile değil, yıllardır hayatımı bir sülük gibi emip bitirdiniz.

Hayatta ne yaşadıysam sizler yüzünden pişmanlık duydum. Keşke doğmasaydım dedim kendime.

Sizlere daha ağır şeyler söylerdim ama bu benim size haketmeseniz bile duyduğum saygıdan şimdi odama geçiyorum.

Beni rahatsız etmeyin sizinle de uğraşamam, azıcık rahat verin insana.

Babam bana yaklaştı ve "bak adam gibi özür dileyeceksin kemiklerini kırarım senin" dedi.

Yapma ya ciddi misin oğlum? (gülerek)

Belin'deki kemeri yavaşça çıkardı. Ben artık bu şerefsiz adama da dur demeliydim. Bugün yaptığım ne varsa aynısını bu pezevenge yapmalıydım.

Sana çok boyun eğdim baba ama artık karşılığını alma vaktin geldi.

Gömleğimin düğmelerini teker teker açtım ve kenara bıraktım sonra gelmesini bekledim.

Büyük bir atılım yaparak, koşarak gelmeye başladı.

Kemerini kırbaç gibi kullanarak vurmaya kalktığı esnada kemerinden tuttum ve bir hamle ile kemeri elinden çektiğim gibi, boynuna dolayıp geçirdim.

Kemeri iyice sıktırmıştım, babam nefessiz kalmıştı, arkadan bazı sesler geliyor ama ben sinirden duymuyordum.

Arkamdan annem ve ablam kollarımdan tutarak beni uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Babam'ın ağzından "yapma, bırak" gibi kısık kısık sesler geliyor. Yavaştan hareket etmeyi bırakıyordu.

Tam o esnada daha önce Derya abla'nın bana söylediği bir şey geldi "ne olursa olsun, böyle bir insanın kanını dökmek sana bir şey kazandırmaz, seni onun gibi yapar" demişti.

O an kendime geldim ve kemeri hafif gevşetip bıraktım.

Babam yere yüzüstü düştü, ablam ve annem kemeri çıkardı, babam ard arda öksürüyor öküz gibi böğürüyordu, annem ve ablam bana korku ile bakıyordu.

Ben sadece, ellerimi arkadan bağlamış onları izliyordum.

Tekrar derin bir nefes aldım sonra da "evet ailem, ben odama gidiyorum. Beni rahatsız etmenizi istemiyorum. İyi günler!" dedim.

Tam gömleğimi alıp merdivenden çıkacakken kapı çalıyordu telefon ile babamı güvenlikçiler arıyordu fakat babam hâlâ berbat durumdaydı.

Telefonu aldım ve açtım "ne oluyor Aras Bey kusura bakmayın efendim polisler geldi babanız ile konuşmak istiyorlar efendim" dedi.

Bunu söyledikten sonra yüzüne telefonu kapattım ve hemen gömleğimi giydim aileme döndüm.

Şş alo ağlak karılar gibi ağlamayın yüzünüzü temizleyip gelin, polis gelmiş.

Annem ve ablam, babamı kaldırdı ve lavabo'ya gittiler.

Kapıyı açtım.

Merhaba, memur bey sorun nedir?

P.M: Rahatsızlık verdiğimiz için kusura bakmayın, Ahmet Bey'i emniyet'e kadar götürmemiz lazım.

Sorun nedir acaba?

P.M: Bize bilgi verilmedi, emniyette sorarsınız efendim.

Tamamdır bir 5 dakika bekleyebilir misiniz lütfen?

P.M: Tabii ki bekliyoruz.

Babam annemin ve ablamın kollarına dayanarak gelmiş üstünü başını düzeltmiş ve yüzünü temizlemişti.

Hep birlikte toparlandık ve emniyete gitmek için polisin izni ile kendi arabamıza binerek polis kontrolü'nde emniyete gittik...

Yorum Yap

Yorumlar