Elimi beline attım, aynada kendisini izlerken, turuncu elbise ateş gibi parlıyordu. Tepe ışığı da zaten netti. Arkadan karnına uzandım, kendime çektim. Boş sol elimi de suratına atıp kendime çektim ve yandan dudağına yapıştım. Boştaki eli ile elimi tuttu. "-Mete! Yakalanacağız!" dedi hiddetle. Duramazdım; -"Bir şey olmaz Hande Teyze! Ağrımaya başladı!" dedim, kulağına fısıldar gibi.
-Off, of! Başımız belaya girecek!
-Bir şey olmaz." dedim.
Elimi saçına attım, yüzünü kendime çevirdim tekrardan. Hızlıca sevişmeye başladık. Dili dilimle dans ederken, elbiseyi yukarı çektim. O da elini eşofman içine soktu, sıkıca tuttu. "-Yavaş!" diye inledim. Dudağımı dişleri ile hafif sıktı. Dışarıdan arapça sesler geliyordu, sonra müzik sesi yükseldi. Şans bizden yanaydı. İki elimle memelerini sıktım. Tepe ışık parlak olduğundan ekstra sıcaklık yaratıyordu. Eğildim aşağıya. İki elimle göt yanaklarının hemen altında duran elbiseyi yukarı sıyırdım, tangası ile karşı karşıya kaldım. Eliyle kafamı tuttu. -"Mete, lütfen, yakalanacağız" dedi yine tıslayarak. Duramazdım.
Çıplak ayağını tuttum, oturma bölmesine koyarak bacaklarını araladım. Diz üzerinde durmuş, amı ile karşı karşıya iken, ter ve sidik karışımı koku vardı. Daha da azıyordum bu kokulara. Tanganın ön kısmını yana çektim, dilimi o kıvrımlı am dudaklarına değdirmem ile ellerini saçıma gömmesi bir oldu. Resmen avuçlamıştı saçımı ve "-Ihh" diye inledi. Dilimi sivriltip içine ittim. Am dilini bulmam çok sürmedi ve yalamaya başladım. Arada açılmış kıvrık am dudaklarını iki dudağımın arasına alıp, onları da dilimle emiyordum. Sonra tekrar am içine yönelip, aşağı yukarı kafamı gömdüm. Hande Teyze derinden "Ihhh"lıyor, derin derin nefes almaya başlamış, vücudunu ileri geri sarsıyordu. Dilimi am deliğine kaydırdım bu sefer ve içine itebildiğim kadar itince, burnum G noktası denilen, am bızırına temas etmeye başlamıştı. Enfes dilliyordum amını. Kendisi sertçe sağ elimi tuttu iki eliyle ve yukarı koparır gibi çekti, orta ve işaret parmağımı ağzına soktu. Kafamı kaldırmadım, ama dili parmaklarımı dondurma gibi emerken, iki eliylede avucumu olağan gücü ile sıkıyordu. Bir süre emdim amını. 5 dakikadan az olamazdı. Am suları çenemden akmaya başlamıştı.
Tshirtüme iki üç damla gelmişti. Doğruldum. Mavi gözleri zevkten sulanmıştı. Boncuk boncuk terlemiştik ikimizde. Öptüm onu dudaklarından, o ara parmaklarımı da amına soktum. Iki parmağımı deliğine sokunca, sıcak nefesini verdi yüzüme, ardından içinde, evirip çevirdim, vıcık vıcık haldeydi. İleri geri oynatarak, çevirerek biraz oynayınca bacağını indirdi yere, titremeye başladı. İçsel orgazm yaşıyordu, dudağını zevkten ağzımdan sıyırmış, çenemi yalamaya başlamıştı.. Ardından onun kafasını tuttum. Ne istediğimi anlamıştı.. Yavaşça eğildi ve eşofmanımı indirince, sikim ok gibi fırladı. Tuttu avucuyla, ilk defa görüyormuş gibi inceledi, ileri geri sıvazladı. Diğer elini taşaklarıma attı, kıllarla oynadı birkaç saniye. Tartar gibi taşakları avuçlamışken ağzına aldı..
İki elimi attım kafasına; sıcak ağzı, yumuşak diliyle sikimin kafasıyla oynamaya başlayınca, saatlerdir azgın olmak, bir de böyle adrenalinli ve aşırı sıcak olan yerde böyle kaçamak yapmanın heyecanı ile, zevkten dört köşe deyiminin doruğunu hissediyordum. Gözlerimi kapadım, dizimi kırdım... Kafasını iyice basarken kendime, belimle de ileri geri pompalarken buldum kendimi ve Hande Teyzenin ağzını sikiyordum seri seri.. İki elini kalçama atmış, ara ara sıkıyordu. Boğazına kadar giriyordum. Taşaklarım çenesine çarpıyorsa da, dışarıdaki gürültü bir an artmış, bir an; -"Dolu mu acaba orası" diye ses gelince durduk, elbiselerden birini kapının üstüne atarak, dolu izlenimi verince sesler diğer yana geçmişti. Hande Teyze gözünü açmış, balık gibi bakarken, tekrardan sikimi ittim ağzına. Tam alamıyordu. Yarısından biraz fazlasını anca sokabiliyordum. "Vok vok" ses çıkmaya başladı. Ona baktığımda adeta "Lütfen boşal " diyordu gözleri. Sikimi çıkardım, soluk soluğa nefes alırken, bu sefer onun suratını taşaklarıma dayadım ve kıllı taşaklarımı yalatmaya başladım. Sikim alnından saçına taşıyordu şimdi. Ben de başladım 31 çekmeye.
-Yala, ağzını siktiğimin orospu kaltağı! Suratını siktiğim" diyerek sikimi bir anda alnına vurdum sopa sallar gibi. Şlak şlak inceden sesler çıktı. Sonra tekrar kafasını bastım taşaklarıma. Derin nefesinin sıcaklığını götümde hissediyorken artık dayanacak gücüm yoktu; "-Bebeğim aç ağzını " dedim, nefesimi kontrol edemedim, sesli söyledim bunu.
Dışarıdan duyulmuş olabilirdi ama, ikimizde o adrenalinde umursamadık. Açtı ağzını, dilini dışarı uzattı ve ben; öyle bir boşaldım, öyle bir boşaldım ki....
Ağzı komple beyaz olmuşken, ardı ardına tekrar tekrar zonkluyordu sikimin kafası ve burnuna, gözüne de birkaç damla fışkırttım.
Gözlerini iyice kıstı ve elini ağzına götürüp ağzını kapadı. Yuttu yüzünü ekşiterek döllerimi ve solumaya başladı yere bakarken. Ben de etrafa baktım, yeni aldığı kıyafetlerin pembe olanıyla onun yüzünü sildim. Kıpkırmızı ve sinirliydi. Ağzını sildim, tıpkı bebeğin ağzını temizler gibi, sonra kaldırdım. Eşofmanı çekerken konuşmuyordu. Yüzünü iki elimle tuttum, ve şehvetle öptüm onu. Sonra döndü, konuşmuyordu hala. Fermuarla uğraştım yine, ama çok sürmedi, indirdim aşağı, o da eğilerek elbiseyi çıkardı. Tanga ile kalınca ben de atik bir hareketle çömelip, göt yanaklarını hafiften ısırdım, öptüm...
Işığıktan ve bu kaçamak saksodan ikimizde terden su ve kıpkırmızı yüzle kalmıştık. O taytı giymek için oturunca, ben de pembe elbiseyi düzelttim, katladım, birkaç döl damlası ve tükürüğün olduğu yeri iç kısma gelecek şekilde katladım, sonra elime aldım. Hande Teyze bana bakmıyordu. Ayakkabısını giyerken, ben elimde onun çantası, kolumda 3 elbise ile çıktım. Kapıda bekleyen iki çarşaflı arap, bir tane çalışan vardı. Hande Teyzenin ayakkabı giyişini gördüler, ayağa kalkınca da terden alnına yapışan saçlar ve yüzündeki o kızarıklık ile, hem o iki arabın, hem de çalışan kızın, hem de orada bekleyen bir adamın dikkatini çektik. Hızlı adımlarla kasaya giderken, sanki tüm mağaza bize bakıyordu.
-Ben öderim" dedim, usul usul. Hande Teyze konuşmadan mağaza dışına çıktı. Ben de birkaç kişiden oluşan kasa sırasına girdim. Dizlerim boşalmış, bir rahatlama ile ferahlama gelmişti. Tshirt terden yapış yapış olmuştu. Hande Teyze bana mağaza dışından bakıyordu. Yüzü ciddiydi. Sanırım bu sefer fazla ileri gitmiş olabilirdim. Ama dayanamamıştım.
Kasadaki kız bir şey farketmeden, hepsini katladı. En azından eline bir şey bulaşmamıştı, ya da fark etmemişti. Birkaç kişi ile göz göze geldim, ama üzerinde durmadım. Hızla çıktım mağazadan. Hande Teyze önden gidiyordu. Ne diyecektim bilmiyordum. Sadece özür vardı aklımda...
Yanına vardım hafif hızlanarak. -Kızdın mı?" dedim, bana bakmadı bile. -Ama dayanamadım. İnanılmaz azmıştım." dedim, sessiz sessiz. Hızlı adımlarla yürüyordu hala. Kenarda durdu. Bana baktı. Kaşları çatıktı;
-Hayvansın! Hayvan! Millet anladı. Bakışları görmedin mi? Beni düşünmüyor musun hiç? Ayrıca, ayrıca.." dedi sustu. Ben de başımı eğdim. Diyeceğim söz yoktu. Kadın haklıydı.
-Özür dilerim.." dedim tekrardan, bu sefer utançtan yüzüm kızardı.
Derin derin nefes aldı. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Haklıydı. Kendimi de kaybetmiş, sert muamele etmiştim. Ben bir adım sağa kaydım, "Hadi gidelim" manasında.
-Neyse. Bir daha yapmadan önce, izin iste.." dedi.
Bu sefer kızgın değil, yumuşak çıkmıştı sesi. Anında modum yükseldi, soğuk duş gibi olmuştu bu tavırı.
-Sana deliler gibi aşığım bal peteğim" dedim, iki elimde poşetler ile sarıldım Hande Teyzeye. Birden kahkaha attı; "-Dur deli oğlan dur.. Yavaş, ayy!" dedi kahkaha atarken, onu belinden az kaldırmış, döndürmüştüm.
-Millet bakıyor oğlum, dursana" dedi gülerek.
Çevredekiler gülümseyen gözlerle bize bakıyordu. Çoğu muhtemelen anne-oğul zannediyordu ve ufak çaplı bir karar ile, böyle enerji patlaması yaşadık zannediyordu. Ama umurumda değildi. Rahatlama ve bu küçük uyarıyla bu bir sınır çizimiydi ve her şey harika devam ediyordu yine..
Biraz yürüdük. O benim belimden tutarken ben Hande Teyzenin omuzuna atmıştım elimi. Benim diğer elimde ayakkabı ve bir elbise poşeti, kendisi de sadece iç çamaşır poşetini tutuyordu. Ağır ağır metro çıkışına gidiyorduk avm'nin. Boşalmadan doğan rahatlama, hem de az evvelki af çıkarma işlemi olumlu ve barışçıl çözülmesi adeta ruhumu gevşetmişti.
Yandan Hande Teyzeye bakarken, yüzünde gülümseme vardı. Kendinden emin, kendini beğenen bir görüntü ile, karşımızdan gelen kadın erkek, ona bakıyordu. Yüz güzelliğine buz mavisi gözleri eklenince, daha da çekici oluyordu. Boşuna ona göz dikmemiştim ya!
Telefonu çalmasıyla irkildi. Hızla elini ve bedenini benden çekti. Duraksadık, telefonu aldı. Sessizce; -"Mert!" dedi gözlerini kocaman açarak.
-Alo, oğlum! Efendim. -Anne napıyorsun? -Napim, az markete çıktım. Eve dönüyorum. Sen napıyorsun? -Biz de Serap'la buluştuk. Ya ne diyeceğim. -De oğlum benim. -Ya babam da yok, has haftasonu da, Mete lavuğunu bize çağırsam, kalsa bizde ya? Olur mu? Hem oyun oynarız onunla, film falan. Canı sıkılıyordur onunda, evde kimse yok. Olur mu? Mahsuru var mı anne?
Hande Teyze bana baktı. Ne olduğunu bilmiyordum ama, gözleri kocamandı. Kaşları da az kalkmıştı.
-Hmmm. Bilemedim canım. Mete'ye sordun mu? Gelmek ister mi bize? Annesi babası bir şey demesin ona?" dedi bana bakarak gözleri sorgulayıcıydı ama, bana olayı duyurdu. Ben de heyecandan kafamı aşağı yukarı salladım. Kocaman gülüp dişlerimi patlattım!
-Sorarım ona şimdi. Aslında geçenlerde de diyecektim de, babam evde diye demedim. O zaman ben sorayım anne, sorun sana göre yoksa. -Sen bilirsin oğlum. Bana ne zararı olacak" dedi bakışlarını bakışlarıma kitlemişti.
Dayanamadım, dudaklarımı ısırdım. Gözlerini ağırdan açıp kapadı.
-Teşekkürler annecim. O zaman akşam gelirim. Biraz takılırız onunla da az. -Tamam canım oğlum benim, öptüm seni. Geç kalmayın. -Tamam anne." diyerek telefonu kapattı.
-Seni arayacak. Bizde kal diyecek. -Süper!" dedim sevinçle. -Hayrola deli, ne bu sevinç?" Kaşlarının biri inik, diğeri kalkıktı. -Ha-ha! Görürsün!" dedim sırıtarak. -Manyak seni!" derken benim telefon çaldı.