YURT ÇOCUĞU Serisi - Toplam 12 bölüm

YURT ÇOCUĞU 7

← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
📌 ENSEST

Aradan iki gün geçmişti, dersler kaldığı yerden yoğun bir tempoda başlamıştı. Bir gece önce Elif’te kalmıştım. Beraber film izledik ve Instagram’dan ona kız baktık. Bazı notlarımı yanımda getirmediğim için eve gitmek zorundaydım. Neslihan Hanım nihayet evin anahtarını vermişti. Eve girer girmez odama geçip notlarımı aldım. Gitmeden Sevcan’ı görmek istedim. Mutfakta çay içip sigara yakıyordu.

Ben- Ooo Sevcan Hanım, bakıyorum keyif yapıyorsunuz. Ohh, afiyet olsun!

Sevcan- Bu evde anca çay-sigara keyfi yapıyorum. Ama sen öyle misin? Geçen gece yine keyfini sürmüşsün, baza sallandı.

Ben- Oldu bi’ şeyler, noldu, kıskandın mı?

Sevcan- Ne kıskanıcam, yakalanırsanız görürüm sizi.

“Gel bakayım sen buraya” deyip elinden tutup kaldırdım. Belinden sarılıp biraz öptüm.

Ben- Özledim seni. İhmal ettim, farkındayım.

Sevcan- Evet, birazcık suçlusun. Gönlümü alman lazım.

Ben- Hemen şimdi gönlünü alırım senin.

Tutup mutfak tezgâhına dayadım, altındaki eteği sıyırdım, içindeki külotu yana çekip amını yalamaya başladım. Elleriyle kafamı bastırıyordu. Ben de ellerimi kalçalarına koymuş sıkıyordum. Bir süre daha yaladıktan sonra sikimi çıkarıp soktum. Bağırmamak için gayret ediyor, ama ara sıra ağzından “Ahh” diye çatlak sesler çıkıyordu.

Ben- Özlemişim, pişman oldum bak seni ihmal ettiğime.

Sevcan- Neslihan’ın yaşlı amından sonra iyi gelmiştir.

Ben- Ohh, hem de nasıl. Söz, seni bundan sonra ihmal etmem.

Tempolu bir şekilde sikmeye devam ettim. Boşalmaya yakındım. Sikimi amından çıkardım. Ben daha söylemeden eğilip sikimi ağzına aldı. Hakikaten iyi yalıyordu. Boşalacağımı anlayınca iki eliyle kalçamı tutup kendine çekti. Bütün döllerimi ağzına alıp yuttu.

Ayağa kalkıp beni öpmeye kalktı.

Ben- Dur, dur, o kadar da değil. Kendi dölümün tadını merak etmiyorum.

Sevcan- Haha, unuttum valla, kusura bakma.

Ben- Sen baya rahattın, kimse yok herhalde evde?

Sevcan- Kudret Bey erkenden çıktı. Biraz önce de Neslihan Hanım arkadaşlarıyla buluşmaya gitti. Cansu yukarıda, gerçi hoş, bizi duyacak durumda değil. Yine dayak yemiş sevgilisinden.

Ben- Nasıl dayak yemiş, ne zaman?

Sevcan- Gece yarısı beni arayıp uyandırdı, anahtarını bile düşürmüş. Dudağı falan patlamış.

Ben- Yav, amına koyayım Batuhan’ı sikicem artık ya!

Tamam dedikten sonra yukarıya çıktım. Kapıyı çaldım, ses yoktu. Kapıyı açıp içeri girdim. Yatakta uzanmış uyuyordu. Üzerinde sadece külotu vardı. O minik meme uçları, pürüzsüz tüysüz teni… Ahh, mükemmeldi. Dudağı patlamış, gözünün altında hafif bir morluk vardı. Yatağının başucuna oturdum. Saçlarını okşadım.

Gözlerini yavaş yavaş açtı, beni gördü ve ağlamaya başladı.

Ben- Hey, ağlama, sakinleş. Tamam, geldim, yanındayım.

Ağlaması iyice artmıştı. Sakinleşmesi için alnını öptüm, saçlarını okşadım.

Cansu- Kızma bana, mecburdum, ayrılamadım. Özür dilerim.

Ben- Tamam, sorun yok, sakin ol. Yanındayım. Ne oldu, sakince anlat.

Cansu- Beraber bara gittik, arkadaşları da vardı. Deli gibi içtiler. Sonra Batuhan tuvalete geldi. O gidince arkadaşları bana sarkmaya başladı, ellemeye çalıştılar. Batuhan gelince söyledim ona. İnanmadı, hatta “Arkadaşlarımdan mı kıskanıcam seni?” dedi. Bense de tokat attım, o da beni bu hale getirdi.

Ben- Orospu çocuğundan ayrılman gerekmiyor mu artık? Bu gidişle seni öldürecek, öyle ayrılacaksın.

Cansu- Bilmediğin şeyler var.

Ben- Şantaj yapıyor sana, değil mi? Özel görüntülerin elinde mi?

Cansu- Ne? Bunları nereden biliyorsun?

Ben- Öğrendim işte. Seni ondan kurtarmanın yollarını arıyordum.

Cansu- Ahh, ben de bana kızgınsın, artık yüzümü görmek istemiyorsun diye düşünmüştüm. Ama sadece olay o kadar değil.

Ben- Başka ne var?

Cansu- Babam ayrılmama izin vermiyor. Batuhan’la arası çok iyi. Ayrılırsam beni mahvedeceğini söyledi.

Ben- Babanın da, Batuhan’ın da… Neyse, ben çözeceğim, bana güven.

Cansu- Zaten senden başka kimseye güvenmiyorum. Ne anneme, ne babama.

Alnından tekrar öptüm. Eliyle çenemi tuttu ve dudaklarımı öpmeye başladı. Hâlâ dudağı yaralıydı. Biraz daha öpüştük, istemsizce elim memesine gitti. Off, bir huri gibiydi. Sonra elimi çektim.

Ben- Yaraların iyileşsin…

İkimiz de gülümsedik, tekrar alnından öptüm ve “Uyu sen” dedim.

Odadan çıktığımda öfke beni ele geçirmişti. Anasını sikecektim onların. Evden notlarımı alıp çıktım. Batuhan’dan hesap sormak istiyordum ama derslerim de vardı. Derslere girdim, arkadaşlar sonra tuttu, onlarla sohbet etmek, oturmak zorunda kaldım. Ama öfkem hâlâ geçmemişti. Haluk Bey’in evindeki en güvendiği güvenliği aradım. Halis Abi hakikaten kalender adamdı. Yirmi seneyi geçmişti Haluk Bey’le çalışalı.

Ben- Alo, Halis Abi, nasılsın, müsait misin?

Halis- İyiyim, Aslan Bey, iyiyim, sağ ol. Müsaitim, buyur.

Ben- Birazdan Haluk Bey’in evine geleceğim, evde kimse var mı?

Halis- Tüm personele izin verdi Cemre Hanım. Batuhan Bey’le beraber şu anda evdeler. Sadece ben varım.

İlginç, neden izin vermişti ki?

Ben- Tamam, geliyorum, ama kimseye bir şey söyleme, abi.

Halis- Tamam, Aslan Bey, siz nasıl isterseniz.

Saat 12’ye geliyordu, eve vardığımda Halis Abi beni karşıladı, içerideki kurulu alarmı iptal etti. Beni gizlice eve soktu. Batuhan’ı kimse görmeden dövecek, elinde ne kadar şantaj malzemesi varsa alacaktım. Ev saray gibi olduğu için nerede odası, kaç oda var bilmiyordum. Sadece bir kez Haluk Bey’in ofisine çıkmıştım.

Tüm odaları sessizce geziyordum. En sonunda odasını buldum, ama içeride yoktu. Biraz odayı karıştırmaya başladım, her yeri aradım, taradım, ama kayda değer bir şey bulamadım. Bir sürü ayakkabısı vardı pezevengin. Hatta çok beğendiğim bir ayakkabı rafındaydı, merak ettim ve bakmak için raftan indirdim.

Bir anda içinden flash bellek düştü. Hemen diğer ayakkabılara bakmaya başladım, çoğunda bir şey yoktu, ama üç tane daha buldum. Hepsini cebime attım. Gitmeden önce bilgisayarının hard diskini alıp çantama koydum. Odadan çıkıp tekrar aramaya koyuldum. Üst katta, girişte, hiçbir yerde yoktu. Evin girişindeki asansörde dikkatimi bir şey çekti: ‘-1’ kat.

Merak ettim ve oraya indim. Evin altında yarı olimpik kapalı bir havuz vardı. İçerisi sıcacıktı. Biraz yürüdüm, bazı sesler duymaya başladım. Oraya doğru yöneldim. Havuzun ilerisinde bir koridor vardı, ince uzun bir koridor. Koridora girince solumdaki kapıda buhar odası, sağımda ise sauna vardı. Tam karşımda hafif açık olan iki kapı gördüm. Varaklı, otantik, şık bir kapı. Kapıya yaklaştıkça yankılanan sesi daha iyi duymaya başladım.

İçeride Cemre Hanım’ın sesi geliyordu.

Cemre- Off, off, devam et…

Biraz daha yaklaştım ve kapıyı açtım, kocaman bir hamama açılmıştı kapı. Hamamın ortasında mermer taşın üstünde Batuhan boylu boyunca uzanmış, Cemre Hanım ters kovboy şeklinde sikinin üstüne oturmuş zıplıyordu.

Ulan, amına koyayım, nasıl bir şehvet zinciriydi bu? Psikopat Batuhan ile kancık annesi köpüklerin içinde seks yapıyorlardı.

Yavaş yavaş yaklaştım, kuru bulduğum bir köşeye oturdum ve izlemeye başladım.

Cemre- Off, off, nasıl da özlemişsin. Hâlâ yorulmadın.

Batuhan- Off, ne zamandır yalnız kalamadık. Özledim.

Cemre- Ben de özledim. Son zamanlarda bir sürü problem çıktı, ahh. Bir türlü vakit bulamadık. Allah’tan moruğun işi çıktı da buluşabildik.

Batuhan- Bu aralar Aslan piçiyle arası çok iyi. Yanından ayırmıyor.

Cemre- Biliyorum. Bir şeylerin peşindeler. Ama Müfik Bey halledecek, sen merak etme.

İçimden söylenmeye başladım. Vay, amına koyayım ya, kim bu Müfik şimdi? Örümcek ağı gibi resmen ortalık. Tam sonuna geleceğiz, herkes çıktı derken şimdi de bu adam.

Tam pozisyon değiştirecekleri sırada Cemre Hanım beni gördü ve irkilmesiyle çığlık attı. Apar topar Batuhan olduğu yerden kalkmaya çalışıyordu, ama her yer sabun olduğu için üç seferde anca kalkabilmişti.

Ben- Aaa, lütfen rahatsız olmayın, devam edin. Ana oğul tadını çıkarın. Ben varım diye bozmayın rahatınızı.

Cemre- Senin ne işin var burada, nasıl girdin içeri? Defol buradan!

Batuhan- Ben de seni arıyordum, orospu evladı, kendin kucağıma düştün.

Bir anda çırılçıplak üstüme koşmaya başladı. Malın oğlu, zaten yerler kaygan olduğu için dengesiz bir şekilde üstüme koştu. Sadece yana bir adım atıp onu savurduktan sonra aşağılayıcı bir şekilde suratına şak diye sert bir tokat attım.

Zaten dengesiz olan Batuhan malı, iyice dengesini kaybedip yere kapaklandı. Kafasını sertçe yere vurdu. Cemre hemen oğluna koştu. Hafif baygınlık geçiriyordu. Yanına gittim, yerde yatan Batuhan’ı tokatlamaya başladım.

Cemre- Yeter artık, vurma oğluma, görmüyor musun?

Ben- Aptal karı, ayiltmaya çalışıyorum, bi’ dur.

Cemre yere oturdu ve Batuhan’ın başını kucağına koydu. Tokatlaya tokatlaya ayılttım.

Batuhan- Ne oldu, nerdeyim ben?

Ben- Ananın amında. (Bir süre bana korkarak baktı.) Oğlum, şaka değil lan, başın ananın amının üstünde.

İyiden iyiye yurt günlerime dönmüştüm, iyice küfürbaz, iyice ahlaksız olmuştum. Ona rağmen hâlâ mizah duygumu kaybetmemiştim.

Batuhan başını yukarı çevirdi ve annesi Cemre’yi gördü.

Ben- Şimdi dinleyin bakalım, orospu ve evladı. Bir daha Cansu’ya yaklaşmayacaksın. Elinde ona dair özel görüntüleri varmış. Onları eğer paylaşmaya kalkar veya bir daha tehdit edersen, seni bu sefer kurtaran olmaz. Sen, Cemre orospusu, bu adamın yakasından düşmeye bak, yoksa cümle âlem senin oğluna siktirdiğini duyacak. Anlaşıldı mı?

Cemre- Bırak peşimizi, aile işimize karışma. Tamam, söz veriyorum, Cansu’ya bir daha yaklaşmayacak. Ama… Ama bizi bizden ayırma.

Ben- Kudret’i de ikna edin ve benden haberdar olmasın, yoksa olacakları biliyorsunuz. Ayrıca siktirin gidin, başka yerde sevişin, bu adamın kanını emmeyi bırakın.

Cemre- Kudret yüzünden her şey. Onun zoruyla evlendim. Onu yok etmek, tüm servetine konmak istiyor. Parasızdım.

Ben- Bana ne verebilirsiniz? Sizi neden bu evden siktir etmeyeyim?

Batuhan- Uzun zamandır ona karşı belgeler biriktiriyorum, hepsi bellekte, sana verebilirim.

Ben- Buraya girmeden önce hepsini odandan aldım zaten. Daha önemli şeylere ihtiyacım var.

Cemre- Ailenin ölümüyle alakalı polis raporunu verebilirim. Olay yeri incelemeyi, her şeyi.

Ben- Zaten bunları bulabilirim, benim ne işime yarayacak?

Cemre- Hayır, bulamazsın. Yıllar evvel çalındı ve internette de yok. Dosya kapandığı için üstünde durulmadı.

Ben- Nerede, hemen söyle.

Cemre- İlk önce oğlumla benim güvenliğim önemli. Daha sonra sana veririm.

Ben- Pekâlâ, Haluk Bey gelince duruma bakacağım.

Batuhan’ın başı, annesinin çıplak karnındaydi. Hafifçe yaklaştım, başının yanından Cemre’nin memesini emdim ve geri çekildim.

Ben- Annen geçen gece çok iyiydi. Bilmiyor ama Kudret’le beraber siktik.

Cemre- O sen miydin? Şimdi anlıyorum.

Batuhan- Ne, nerde oldu bu?

Ben- Annen anlatsın. Seni de yargılamıyorum, annen mükemmel sevişiyor. Bu olaylar bitince bir daha tadına bakmak isterim.

Ne olumlu ne olumsuz cevap verdiler. Ayağa kalktım ve son kez şu cümleleri kurdum:

Unutmayın, Cansu’ya on metreden fazla yaklaşırsanız sizi öldürmekten beter ederim. Kudret eğer bazı şeyleri anlarsa, yine aynı şeyi yaparım.

Hamamdan çıkıp gittim. Evden çıkarken tekrar bir sarmalın içine düşmüştüm. Müfik kimdi? Polis raporunda önemli olan neydi? O raporu kim yazmıştı? Ve Haluk Bey’e olanları nasıl anlatacaktım?

← Önceki Hikaye
YURT ÇOCUĞU 6
Sonraki Hikaye →
YURT ÇOCUĞU 8
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar