← Ana Sayfaya Dön ← Geri Dön
MİRA ABLA, KADINLAR VE BEN Serisi - Toplam 12 bölüm

MİRA ABLA, KADINLAR VE BEN 5

📌 KOMŞU

Aramızdaki ilişki o yıl giderek değişik bir hal aldı. Çok çok sık yapmıyorduk ama artık aramızda delice bir cinsel tansiyon vardı. Abla – kardeş ilişkimiz sürüyordu. Oturup dizi film izler, bazen dışarı çıkardık. Kimi günler üniversitesine gider, onu alırdım. Birlikte bir şeyler yer içerdik. Bazen arkadaşlarıyla otururduk. Herkese beni sevdirirdi. Kimisi beni gerçekten kardeşi sanardı. Kimi arkadaşlarına şaka yollu, “Bu benim beşik kertmem az daha büyüsün evleneceğiz.” derdi. Kimisine, “Bu benim oğlum, nasıl benziyor mu anasına?” derdi.

Birlikte alışveriş yapardık. O sene babam arabayı da vermeye başladığı için, zengin babamın E200’üyle onu voleybol maçlarından alır eve getirirdim. İşte tam rutinimize, gece delirmelerimiz eklenmişti sadece. Sarhoş olmamıza da gerek yoktu artık. Canım çok çekerdi ve bir anda diz çöküp, ayaklarını öpmeye, yalamaya başlayıverirdim. Ya da o bazen, ortada hiçbir şey yokken ayaklarıyla sikime basar, şortumu çıkarttırır, ayaklarının arasına boşaltırdı beni. Bazen çok azardım ama hali olmazdı. Birlikte banyoya giderdik, donumu klozetin önünde indirir, arkadan sarılır, eliyle bana 31 çeker, klozete boşalttırdıktan sonra da kulağıma, “Ateşini alabildim mi annecim?” der odasına giderdi.

Hiç daha fazlasına yeltenmedim. Mutlak itaatimi görsün istiyordum. Ayaklarının altında olmak bile lütuftu benim için. Bu bile bir mucizeydi. Dolayısıyla fazlasını istemek nankörlük gibi gelirdi. Sonra bir merdiven çıkar gibi adım adım yükselmeye başladım bu karışık durumun içinde.

Mira Abla, o yıllarda hala Jülide ve Ayşe ile görüşüyordu. İkisinin de üniversite sürecinde uzun ilişkileri vardı. Ve bir de farklı üniversitede olduklarından birbirleriyle daha sık görüşür, Mira Abla’yı ayda bir falan görürlerdi. Fakat Mira şikayetçi değildi. Onun kendi arkadaşları vardı. Kendi sevgilileri… En rahatlatıcı tarafı, ikisinin de Mira’yı kabullenmesiydi. Ayşe daha muhafazakar bir kız olduğu için öğrendiğinde sadece dini kısımlarını sormuş, Jülide ise “Ay, arada öyle sallanan bir şeyde yok kız. Ne anlıyorsun kadınlardan?” diyip geçmiş. Mira bana bunu anlatırken, kahkahalara boğulmuştu.

Fakat ilişkileri bir şekilde akıp gidiyordu işte. O bahar sabahı, Mira evden çıkmadan önce bizim evi aramış, “Jülide aradı, morali çok bozuktu. Buluşmak istedi. Bakırköy’e gidiyorum içmeye, ev boş gelirsen bulamazsın.” diye haber vermişti. Kafaya takmadım. Oturup, sınavdan önce iyice yoğunlaşan ders programımı çalıştım. Başımda öğretmen anne baba olunca her şey iki katı daha zordu. O yoğunluğun etkisiyle yemek molaları hariç pek kalkmadan geceye kadar ders çalıştım durdum.

Gece annem ve babam uyumuştu. Benim de uyuma saatim gelmişti bile. Fakat mutfakta su içerken tıkırtılar duyunca Mira Ablam’dan haber almadığımı hatırlayıp, kapıya yürüdüm. Tıkırtı karşıdan geliyordu. Kapıyı açınca beklemediğim bir sürprizle karşılaştım.

Jülide, hafif sarhoş, gözleri ağlamaktan şişmiş bir şekilde merdivenlerde oturuyor, Mira Abla kapının önüne çökmüş, kilidi açmaya çalışıyordu. Mira Ablam’ın üzerinde bir etek, bluz ve ten rengi külotlu çorapları varken, Jülide, saçlarını toplamış, ışıltılı bir mini elbise giymişti. Topuklularını çıkarıp atmıştı bile. Ayda yılda bir görüyordum artık. Fakat hala eski kaşarlığını koruyordu bu orospular güzeli.

Beni görünce, “Oooo hırsız Feritttt…” diye fısıldadı. Mira Abla da kafasını kaldırıp bana baktı sonunda. “Bebek?”

“Hayırdır abla bir sorun mu var?”

“Aşkım, anahtarı unutmuşum ya salak kafam. Çok geç olunca Jülide’yi evine gönderemedim. Bizde yatarız dedik ama kaldık kapıda.” dedi sıkıntıyla. “Dur, hallederiz şimdi.” diyip geçtim içeriye. Dolapta bir litre kadar kola vardı. Hemen lavaboya boşaltıp, kestim şişeyi. Plastik bir şerit yaptım. Bu numarayı o dönem, lisemizde çilingir Faruk ünvanını kazanmış, garip bir veletten öğrenmiştim. İşime yaracağı hiç gelmemişti aklıma.

Gidip kapının kenarından soktum. Kızlar beni merak ve şaşkınlıkla izlerken kapıyı sarsa sarsa açıverdim. Mira Abla, “Aferin bebek.” diyip sarıldı arkadan gülerek. Jülide ellerini çırpıp, “Kahramanım bee.” diyerek daldı içeri. “Sen de gel daha bitmedi bir iki raunt daha atarız.” dedi davetkar bir şekilde. “Annemler evde, yatsam iyi olur Jülide Abla.” dedim ona. “Mira Abla da ayakkabılarını çıkarıyordu o sırada, Jülide’nin anlayamayacağı bir şekilde salladı çoraplı ayaklarını. Bana bir bakış attı gülerek. “Bebek, bence gel sen…”

“Tamam.” diyip anahtarı alıp kapadım bizim evin kapısını. Jülide ağzı açık izliyordu beni. “A a bak sen ya! Bizi dinlemiyor Mira deyince hemen yapıyor. Ay Mira bu hala aşık sana büyü mü yaptın bu velede sen?”

Mira Abla bir kahkaha attı kapıyı kapatırken. “Ben onun anasıyım, tabi dinlicek sözümü diyip, girdi içeri.”

Salona kurulduk birlikte. Mira Abla bir iki şişe bira ve çerez hazırladı. Tv ışığı altında sohbet eşliğinde içmeye başladık. Sıradan bir akşam sohbeti olarak başladı. Jülide, gözlerindeki yaşları açıkladı bana. “Orospu çocuğu sevgilimi başkasını yerken yakaladım.” dedi. “Yemek ne demek biliyor musun?”

Gülerek kafamı salladım. “Gülme şerefsiz! İçim yanıyor!” diye tokatladı kollarımı. Yanıma oturmuştu kanepede, aramızda bir sehpa, yan koltukta da Mira Abla vardı.

“Özür dilerim Jülide Abla!” dedim. “Terk et gitsin demek ki haketmiyor.”

“Off o işler öyle kolay olmuyor Ferit efendi. Aileler tanıştı, o kadar yılın emeği. Hem seviyorum da hala. Sadece çok öfkeliyim. Amına koyucam onun, hayatını sikicem. Ama hala hayatımda olacak. Olması lazım.”

“Hm…” dedim. “Yani ne diyebilirim ki? Koy madem…” diyip, biramdan bir yudum aldım. Gözleri gözlerimdeydi. Çok yakınımda olduğunu fark ettim. Bir yandan usul usul bacağını bacağıma temas ettiriyordu. Mira Abla da fark etmiş gibi bir iki defa kaş göz yaptı ona ama bir etkisi olmadı. Tahmin etmediğim bir durumun içinde kalmıştım. Jülide bir yandan sövüyor sayıyor, bazen gözyaşı döküyor, bazen kahkaha atıyordu ama ellerini de üzerimden çekmiyordu. Mira Abla da kafası karışık, dudaklarını ısırarak izliyordu beni. Ne yapması gerektiğini bilmiyor gibiydi. Kendimi onun kararına bırakmaya karar verdim. Hem ne kadar kontrollü de olsam bir erkektim ve Jülide gibi bir güzelliğin dokunuşu, her siki dimdik ederdi. Benimki de istisna değildi o an.

İçmeye devam ettik belki bir saat daha. Jülide Abla, artık sanki benim manitam gibi bana sokuluyor. “Al bakalım hırsız Ferit, ufaklık Ferit.” diye ağzıma çerez sokuşturuyordu. Bir ara, “Biliyor musun Ferit? O çaldığın sigara paketleri sayesinde bekaretimi vermiştim. O gece siktirdim kendimi Emirhan’a. Şimdiki sevgilime kadar en az on tane erkeği aldım içime ama ilki senin sayende.” diyip bir kahkaha attı. Şok içinde izliyordum onu.

Bir süre sonra Mira Abla, “Gel bebek mutfağa, yardım et ablana.” diyince gittim peşinden. Jülide Abla da makyajını çıkarıp, üstünü değişmek için Mira’nın odasına yol aldı.

Mutfakta Mira bulaşıkları diziyordu. Ben de şişeleri çöpe attım. “Hişt, bebek bak bana.” diyince ona döndüm.

“Bak… bu Jülide yoldan çıkmış bugün. Sevgilisine çok kızgın. İntikam intikam, içim rahat etmez diye gezdi tüm gün. Barda erkeklerin altından zor aldım. Tam günü kapatıyorduk erkeksiz. Seni gördü sana taktı belli ki…” diye açıkladı.

“Hmm aslında senin için bir fırsat olabilirmiş. İçinde kalmıştı yıllardır.” dedim gülerek. O da güldü.

“Geçti o günler. Hem gördüğüm en heteroseksüel kız o ya… yarrak diye bir şey olmasaydı o gider ağaçtan yonturdu kendisi için.”

Güldüm ben de. Fakat Mira Abla’nın bakışları bir tuhaftı. Beni ayaklarının altına aldığında olduğu gibi, bayık, sahiplenizi, ezici bir bakıştı… Mira Abla’nın azgın bakışıydı bu.

“Ferit… sen hiç şey yapmadın di mi? Benim haberim olmadan?”

“Ne?”

“Sevişmedin di mi hiç bakirsin?”

Kafamı salladım.

“Benden habersiz olmadı mı bir şey?”

“Senden habersiz hiçbir şey olmaz.” dedim kesinlikle.

“İstersen… yapabilirsin. Jülide sen olmasan da bulacak birini. Hem… yıllardır bu şekildesin. Hoşuma gidiyor bu bağlılığın ama üzülüyorum da… sana veremeyeceğim şeyler var.”

“Önemli değil.” dedim.

“Önemli bebek… gerçekten önemli. Gerçekten sevişmenin ne olduğunu bilmen lazım. Seni bundan alıkoymamalıyım. Küçük oyunumuzu bozmayacağım söz… o yüzden kontrollü olarak, bu gece izin veriyorum sana. İstiyorsan yapabilirsin.”

“İstiyorsam mı? Yoksa sen mi istiyorsun?”

Bir kaşı havaya kalktı. “Efendim? Ne demeye çalışıyorsun küçük piç seni?”

“Sana o kadar aşığım ki, artık seni kitap gibi okuyabiliyorum abla…” dedim. “Sen istiyorsun di mi? Kendin de azdın buna. Jülide’yle olmamı istiyorsun. En azından bu gecelik.”

“…” Ellerini göğsünde birleştirdi. Eteği, külotlu çorabı ve memelerini patlatan o dar bluzuyla o kadar azdırıcıydı ki. “Belki…” dedi fısıltıyla. Fakat tereddütlüydü. Gerçekten bu gecenin sonunda pişman olabilirdi. Fakat içten içe bunu duymak ya da görmek istiyordu.

“Emret.” dedim. Yanına yaklaştım. Kafamı biraz eğip, gözlerinin, aşık olduğum kahveliğin içine baktım. “Emredersen yaparım.”

“Yap.” dedi.

“O şekilde değil. Düzgünce emret. Eylemi tanımla.”

“Jülideyle yap. Emrediyorum.”

“Ne yapayım?”

“Sik! Şerefsiz piç seni. sen mi benim köpeğimsin ben mi senin oyuncağınım bilmiyorum bazen. Sik köpek seni! Oldu mu? Git içeriye, Jülide’yi sik!” diye öfkeyle fısıldadı.

“Emrin olur.” diye gülümseyip öptüm yanağından. Mutfaktan, arkamdan öylece bana bakıyordu. Elinin titrediğini fark ettim. Onun içinde çok epik bir geceydi.

Yürüyüp, koridorun sonuna geldim. Normalde heyecanlı olurdum. Hem ilk seksim olacaktı. Hem reddedilme ihtimalim vardı. Hem her şey kötü gidebilirdi. Sekste iyi miydim bilmiyordum? Binbir soru işareti vardı. Fakat Mira emrettiğinde, yıllar önce çaldığım sigaralar misali… düşünmeden azılı bir suçlu gibi cinayet bile işleyebilirdim. Elim de titremezdi.

Mira’nın odasının kapısını dan diye açtım. Jülide, arkasını bile dönmedi. Mira sanıyordu herhalde beni. Kapıyı kapattım. Jülide dolaba eğilmiş, kıyafet seçiyordu kendine yorgunlukla. Arkadan gidip sarıldım dan diye.

“Ferit?”

Ellerimi memelerine attım. Biraz küçük ama yeterliydi. İyice çekip, yapıştırdım kendime. Memeleriyle oynuyordum.

“F-ferit dur napıyorsun? Dur!”

“Rol yapma…” dedim donuk bir sesle. “İki saattir, bir sikimi açıp boğazlamadığın kaldı. Sen de istiyorsun işte.”

“Dur… allahın belası dur.”

Durdum. Ellerimi gevşettim. “Gidiyorum madem.” dedim.

Bileklerimi yakaladı. “Dur tamam… kal… öyle gelinir mi aklımı aldın ya.” Arkasını döndü hafifçe. Göz göze geldik. Makyajsız suratı bile güzeldi. Duru bir kızdı aslında. Onun da köpeği olmak isteyen erkekler vardı muhakkak. O da oynuyordu birileriyle. Ama benim değerlim o değildi. Jülide Abla benim ilk siktiğim kız olacaktı bu gece. Fakat gönlümde bir yeri yoktu. Garip bir durumdu.

Onun için de garip olmalıydı. Küçükken dalga geçtiği. Küçükken laf sokarak, kudurtarak eğlendiği, velet dediği ve erkek olarak görmediği bir çocuk tarafından sikilecekti birazdan. Ve bunu halihazırda evlenmek üzere olduğu bir sevgilisi varken yapacaktı. Normal ben, Mira emretmediği sürece sevgilisi olan biriyle yatmayı seçmezdi. O emrederse yapardım ama. Gerçi Jülide’nin sevgilisinin birazdan olacakları haketmesi biraz içimi rahatlatıyordu.

Jülide dudaklarını uzatıp, öpmeye başladı beni. Birden yiyişmeye başladık. Önüne dönmesine izin vermedim. Bir elimle boynunu kavradım. Ondan bir baş uzundum. Diğeri memelerinde ve çekiştirdiğim eteği sayesinde erişebildiğim ıslak külotu arasında gidip geliyordu. Kollarımın arasında kıvranmaya başladı zevkten. Elimden kaçamıyordu. Artık çocuk değildim. Bunu o an anlamış gibi dudaklarını ısırdı gözlerime bakarken. “Mira gelecek…” dedi korkuyla. “O sızdı salonda, uyanmaz korkma. Ses çıkar istediğin gibi.” dedim.

Eteğini kaldırıp, pürüzsüz, yuvarlak kalçasına bir tokat çaktım. “Ayh..” diye inledi. Bir yandan da kendi pijamamı indirip, semsert olmuş sikimi çıkardım ortaya. Sikim, çırılçıplak bir şekilde arkadan bacaklarının içine temas edince irkildi. Çıplak ayakları büküldü. “Oyh… dur böyle olmaz… Bu şekilde olmaz.” diyip, kurtuldu kolumdan. Yarı çıplak çantasına koştu. Elini atıp, bir kutu çıkardı. Kondomdu bu. Getirip uzattı bana. Takmayı bilmiyordum. Ona rezil olmamak için. “Sen tak.” dedim bakışlarımı bozmadan. Gülümsedi. Dizlerine çöküp, sikimi sıvazlamaya ve iyice sertleştirmeye başladı. Başına bir öpücük kondurdu. “Küçük Ferit’e bak sen. Ablacımm sende sağlam yarrak varmış ha… dev gibi değil ama tam tadında…”

Sonra yırttı kondomu, tek hamlede ustalıkla geçirdi boylu boyunca. Yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi. “ORRROSPU ÇOCUĞU SENİİİ… gör bakalım nasıl aldatılıyormuş, senin parasını ödediğin kondomla liseli çocuklar siksin sevgilini de anla nasıl oluyormuş.” diye konuştu kendi kendine. Sonra ayağa kalkıp, yapıştı dudaklarıma. Ayakta öpüştük bir süre, sonra boynunu yedim biraz. O da benimkine sağlam morluklar bıraktı. Elbisesini indirip, memelerine yumuldum ama çok kalmadım, Sertliğim gitmeden sikebildiğim kadar sikmek istiyordum. Çok yorgundum, alkol etkisi de vardı. İçgüdüsel bir şekilde iyi bir performans sergilemek için her şeyi yapacaktım.

Tekrar ters çevirip, odanın ordasına sürükledim. Arkadan sarıldım. Kendi elleriyle girişine yerleştirdi beni. Neyse ki çok ıslaktı. Bir an sonra, Jülide Ablamın, ilk öpücüğümü vermeye çalışan, Mira Abla’nın ilk aşık olduğu kızın amcığını yara yara rahmine doğru kaymaya başlamıştım. Duvarları genişleyip, ıslak seslerle beni dibine kadar alırken ağzı zevkle açıldı. “Oyhhh işte bu ya… Kurban olayım yarrağına erkeğim.” diye inledi kulağıma. Dibi bulunca, sarkan taşaklarım ıslaklığına çarpıverdi. Odada bir şak sesi yankılandı. Yavaş yavaş git gele başladım. Bu şak şak sesleri ve onun “Ayh Ohh..” sesleri odadın ritmi oldu.

“Nasıl güzel mi sevgilisi olan kadın sikmek?” diye sordu şuh bir bakışla. “Seni sikeceğimi içten içe hep biliyordum.” diye nefes nefese fısıldadım… “Oyhh evet… galiba ben de biliyordum ufaklık… küçücük çocukken bile tam deliydin sen. Büyüdün tam benim tipim bir erkek oldun. Tam aşık olup, uğruna hayatını yakmalık çocuk oldun da ablan için ufak kaldın…” diye güldü.

“Zaten Mira Abla’ya aşığım. O benim her şeyim…” dedim tekrar….

“Ay bi de o var… ayh… ohh… ona olan takıntının yarısını bana yapsan, şimdiye iki çocuk doğurmuştum sana…” histerik bir kahkaha attı.

Islaklığı bacaklarından akıyordu. Şap şap şap, Şap Şap, ŞAP. Sesler yankı yapıyordu.

Götüne bir tokat daha çakıp kızarttım. Sonra bir tane daha, sonra bir tane daha… bir kadını sikmek muhteşem bir histi. O hakimiyet, o kontrol, o sahip olma hissi. Amcığın sulu sıcaklığı, bir yuva gibi seni içine çekmesi… iç güdüsel bir zevk vardı burada. Boşalmak, rahmine kadar doldurmak istiyordum Jülide’yi. Onunla bile böyleyse aşık olduğun kadını sikmek nasıl bir histi acaba?

Kondom zevki baya bir öldürüyordu aslında ama sıcaklık ve kayganlığı hissediyordum hala. Yaklaşık yedi sekiz dakikadır ayakta sikişiyor olmalıydık. Bacakları bükülmüş titriyordu artık. “Ayhh ohh sik beni… sik beni Ferit, genişlet ablanın amınıı… gavat sevgilisi erkek görsün…”

Ağırlığı çoğunlukla bendeydi. Bir kolumla belini sarmış, diğeriyle memesini tutuyordum. Ben vurdukça öne gidiyor, kollarımdan kaçamayarak geri geliyordu. Bir an sonra kasıla kasıla boşalmaya başladı…

“AYH AYHH AMINAKOYAYIMMM İŞTE BU YA…”

Kasılmaları beni de etkilemişti. İçgüdüsel bir şekilde onu kapıya doğru çevirdim. İçinden çıkıp saldım kollarımdan. Bir çuval gibi yığıldı. Taşaklarım kasılıyordu. At kuyruğundan yakalayıp, elime doladım. Kafasını onun sularıyla ıslanmış sikime çevirdim. Ağzını ve burnunu taşaklarıma gömdüm. Nefes alacak yeri yoktu. Torbalarımın kıvrımları arasında kaybolmuştu suratının yarısı. “Kokla…” diye emrettim.

Gözleri kaya kaya koklamaya ve dışarı çıkardığı diliyle salyaları akarak yalamaya başladı. Sabah bu alkol etkisiyle ağzında taşak tadıyla uyanacaktı. Bu beni iyice sınıra yanaştırdı. Kondomu çekip çıkardım. Sikimi bir iki kez sıvazlayıp, saçından tutup kopardım onu taşaklarımdan. “Ağzını aç orospu Jülide!” dedim. İkiletmeden açtı. “Çıkar dilini.”

Çıkardığı pembe dilin üzerine, sularımızın karıştığı ıslak kondomu yerleştirip tuttum çenesinden. Ağzını kapattım. “Geliyorum…” diyip, sıvazlamaya başladım sikimi. Aşağıdan koca gözleriyle suratıma bakıyordu. “OYHH AGHH.” diye istemsiz bir inilti koyup, Şerit şerit yapışkan dölü suratına fırlatmaya başladım. Bir dalga çenesinden saçına kadar kopmadan yapıştı. Geri kalanı suratına dağıldı. Biter bitmez saldım saçını. Bacaklarım titriyordu zevkten. Gözlerini açamadığı için ağzını açıp, kondomu yere tükürdü. Biraz öksürdü. “Teşekkür et.” dedim. “Sana intikamını aldırdım.”

“T- öhhü.. öhü.. Teşekkür ederim beni siktiğin için…”

Dönüp kapıya yöneldim. Oda da kalırsam ben de yığılacaktım zevkten. Beni o hakim halimle görsün, boşalmış halimi görmesin istedim. Jülide o sırada yerde eliyle yoklayarak çantasını arıyor, muhtemelen bir ıslak mendille döllerimi suratından silmeye çalışıyordu.

Kapıyı açtım ve karşımda suratı kıpkırmızı olmuş Mira Abla’yı buldum. Tahmin ettiğim gibi, onun için yaptığım şovu canlı izlemişti. Sus işareti yapıp, elimden tuttu. Beni banyoya soktu. Ses olsun diye musluğu açtı. Sikim hala sertti. Onun önünde kolay kolay yumuşamazdı zaten. Yorgunlukla gülümsedim. “İyice gör diye kapıya çevirdim ablacım. Köpeğinin şovunu beğendin mi?”

“Beğendim…” dedi nefes nefese. Sikimi tutuverdi. “Aferin sana… zevkli miydi?”

“Çok…”

“Benim yaptıklarımdan daha mı zevkliydi?”

“Dünyadaki tüm güzel kadınları sikmektense senin ayaklarının altını yalamayı tercih ederim.” dedim dürüstçe. Gerçekten de böyleydi.

Dizlerinin üzerine çöktü. “Aferin sadık bebek seni…”

Sikime bakıyordu. Hala Jülide’nin am sularının, salyalarının, döl artıklarımın ve kondomun nahoş kayganlaştırıcı sıvısının etkisiyle sırılsıklam olup damladan yarrağıma kitlenmişti. Dilini çıkarıp, beni şoka sokan bir açlıkla taşaklarımın altından sikimin başına kadar yalayıp, suları temizledi. Zevkten tanrı katına ulaştım. Kutsalım, aşkım, hayatımın anlamı beni yok ediyordu resmen. “Sen tanrıçasın… Mira Abla sen tanrıçamsın…” diye fısıldadım istemsizce. “İlk kez yapıyorum… dildo bile yalamam. Değerimi bil…” diye yanıtladı. Sonra dil darbeleri hızlandı. Taşaklarımı yumuşacık avluyla sarıp, sikimi emmeye başladı. Önce sadece başını, sonra biraz daha ilerisini. Başı ileri geri hareket etmeye başladı. İpek saçlarını okşuyordum prensesimin. “Güzelim benim… aşkım…” diye inliyordum. Ara sıra yukarıya bakıp, gözlerinin içiyle gülüyordu. Hızlandı. Yarısına kadar, gulpp glupp sesiyle saksolamaya başladı. Daha ileri gidemiyordu alışık olmadığı için. Jülide’nin gırtlak alışık olduğundan benim yarrağı bir saniyede köküne kadar alırdı ama Mira Ablam acemiydi. Yine de Mira’nın saksosu bin kat daha zevkliydi.

Yine hareketlendim. Yine doldum. Anlayınca, sağ eliyle sikimi sıvazlayıp, başına bir öpücük kondurdu. “Hadi bebek… gel annenin suratına. Gel bebeğim, gel ablasının aşkı…” Dayanamadım. Bu kız beni tasmalı köpek gibi kontrol ediyordu. Oluk oluk boşalmaya başladığımda dilini dışarı çıkardı. Beyaz sıvı dilinin üzerinde birikiyor, bazıları damağına fırlayıp yapışıyordu. “Ahhh hhh oohhhlhlh abla…” diye inleye inleye boşaldım saniyeler boyu. İşin garibi, taşaklarım doluyken Jülide’nin suratına, Mira Abla’nın diline bıraktığım kadar döl fışkırtmamıştım. Bendeki Mira etkisi böyle bir şeydi işte. Banyo duvarına yapıştım düşmemek için. Nefes nefeseydim. “Mira Abla… lavaboya.. lavaboya tükürebilirsin… kusura bakma çok geldim…”

Ayağa kalktı. Gözlerimin içine bakarak kapadı ağzını. Gülümseyerek yutkundu. Sonra tertemiz pembe dilini çıkardı ve bana gösterdi. Burnumu sıkıp, yanağımdan öptü. “Benim oğluşumun dölleri asla çöpe gitmez.” dedi bilmişlikle. “Bu gece… ben izin verdiğim için yaşandı tamam mı? Ben olacak dedim ve oldu. Emirleri ben veriyorum. Ben emir vermedikçe asla tekrarlanmayacak. Bunu iyice anlamanı istiyorum. Tamam mı?” Ciddileşmişti. Zevk almış ama sonrasında olayların raydan çıkma ihtimalinden korkmuş olmalıydı. Ya zevkini alıp Jülide’yi sikmeye devam edersem? Ya sevgilisinden ayırırsam? Ya Jülide bana aşık olur peşime takılırsa? Ya da daha kötüsü… ya Mira’yı sevmeyi bırakıp, sikebildiğim Jülide’ye aşık olursam?

Aklından geçen soruları görmek zor değildi. Eğildim. Alnından saçlarını koklayarak öptüm. “Annem, tanrıçam, efendim ne emrederse o…” diye fısıldadım. Gülümsedi. Güveni geri geldi. Usulca git, evinde duş al… elimle banyo yaptırmayı çok isterdim ama annenler uyansa patlayacağız çok risk aldık. Ben ortalığı toparlarım.” dedi. Banyodan ayrılırken, kıçıma ufak bir şaplak attı.

Eve gittim. Duşa girdim. Sıcak suyun altında, beni kimse görmeyeceğinden, sonunda titreyen bacaklarla yere yığıldım. “İşte bu amınakoyim…” diye kendi kendime fısıldadım…

← Önceki Hikaye
MİRA ABLA, KADINLAR VE BEN 4
Sonraki Hikaye →
MİRA ABLA, KADINLAR VE BEN 6
Yeni bir hikaye mi arıyorsun?

Yorum Yap

Yorumlar