← Ana Sayfaya Dön

HAZ PEŞİNDE 7

📌 FANTEZİ

'' Günaydın uykucu,'' dedi Hakan yatak odasına girerken elinde kahvaltı tepsisiyle.

Esra gözlerini açtı ve dün gece olanları hatırlamaya başladı. '' Günaydın canım,'' dedi yatakta doğrulup gerinirken. '' Ne bu? Yatağıma kahvaltı? Dün gece öldüm de cennette mi uyandım ben?'' diye takıldı kocasına.

'' Hayır ama bugün yeterince enerjik olmanı istiyorum.''

Esra kocasına endişeli bir bakış fırlattı. '' Enerjik olmamı gerektirecek ne yapacağız ki bugün?'' diye sordu kocası kızarmış ekmek, peynir, zeytin, tereyağı ve portakal suyunun yanında sahanda yumurta da olan tepsiyi kucağına yerleştirirken.

'' Şey, spor salonuna gideceğiz bugün. Sanırım biraz hamladık ikimiz de,'' dedi gülerek. '' Sonra da seni nezih bir restorana götüreceğim akşam yemeği için. Akşam yemeğini daha ilginç hale getirmek için küçük bir sürprizim ama sana.''

'' Ne tür bir sürpriz?'' diye sordu Esra, sesindeki endişe anlaşılıyordu, yine de önündeki kahvaltıdan lokmaları ağzına atmaya başladı.

'' Öğreneceksin. Şimdilik bu kadarını bilsen yeterli.''

İliklerine kadar hissediyordu içini saran merakı. '' Hakan, dün harika bir gündü, ama ilerisini düşünemiyorum.''

'' Peki ama parolayı her zaman kullanabilirsin. Üç kere söylersen, herşeyi durdururuz,'' dedi kendinden emin biçimde Hakan.

Esra uzun süre sesini çıkarmadı, bir yandan yemek yiyor, bir yandan düşünüyordu. Dün gün boyu ve gece yaşadıkları hayatının en heyecan verici anlarıydı, düğün gecesinden bile. Bu yüzden düşünmüyordu kullanmayı parolayı. '' Hayır, kullanmak istemiyorum,'' diye belirtti anlayışla.

Hakan rahatlamıştı yeniden. Önlerindeki hafta boyunca yapacakları konusunda sabırsızlanıyordu. Yine de, sakin olması ve aceleci olmaması gerektiğini de biliyordu. Eğer, hayati bir hata yaparsa, bütün hepsi sonra erebilirdi ve bu da evliliklerinde daha derin yaralar açabilirdi, tamiri mümkün olmayan.

Esra kahvaltısını bitirip, yatağından çıktı, bir duşa daha ihtiyacı vardı. Bacakları ve bacak arasında kuruyan spermler vardı. Duşa girip uzun süre temizlendi, sonra kurulanıp, bütün tenini nemlendirici kremle ovdu. Bacaklarından birini kontrol etmek için eliyle okşarken, birden gördüğü manzaraya şaşırdı. Vajinası hala nemliydi sanki, dudakları sürekli bir kabarıklık içindeydi. Korkak ellerle de olsa kendisine dokundu, çoktan kayganlaşan deliğini ve büyüyen klitorisini kontrol ediyordu sanki. Pürüzsüz ve çok hassastı. Parmak ucuyla dokunur dokunmaz, sanki tüyleri diken diken oluyordu. Dün gecenin hassaslığıydı bu, buna emindi. Sonra bir parmağını içine sokmaya karar verdi, dudakları aralanmış, nefesi kesilmişti sanki. Elinde olmayan ve kontrol edemediği bir arzuyla, parmağını içinden çıkardı ve ağzına götürdü. Parmaklarında parlak, yapışkan bir sıvı vardı sanki. Önce kokladı, sonra parmağı ağzına götürdü ve emdi, temizleyene kadar. İçi bir hoş olmuştu, kendi tadına bakıyordu resmen. Parmağını tekrar yarığına götürdü ama bu kez iki parmağını sokmuştu içine. Çıkardığında, yine ıslak ve yapışkandı. Bu kez tereddütsüz ağzına götürüp yaladı.

Esra uzun süre kendini keşfetmekle meşgul oldu, sanki ergenliğe yeni girmiş genç bir kız gibiydi. Ama ne yazık ki, ona bunun yanlış ve pis olduğu öğretilmişti. Sonunda, yavaş yavaş, cinselliğin utanılacak ya da iğrenilecek birşey olmadığı kanaatine varıyordu. İşin aslı, şu görüntüsü, çıplaklığı, hoşuna gitmeye başlamıştı.

Banyodan çıktı, yatak odasına geçti ve Hakan'ın çoktan onun için kıyafetler çıkardığını gördü. Spor yaparken giymesi için bir şort ve sporcu tişörtü çıkarmıştı. Giyinmeye başlamak üzereyken, Hakan da kendisi için aldığı spor kıyafetleri giyiyordu.

'' Hadi canım, biraz çabuk olmalıyız.''

Esra çekmeceye uzanıp, bir çift iç çamaşırı almak için hamle yaptı.

'' İç çamaşırı giymek yok!'' dedi ve karısını giyinirken seyretmek için yatağa uzandı Hakan.

Şortu kısa tayttı aslında ve bacaklarını geçirip, yukarı çeker çekmez, çok ama çok dar olduğunu anlamıştı. Beline kadar çektiğinde, bir hata olduğunun farkındaydı. '' Bu tayt çok dar. Mağazada bir karışıklık olmadığına emin misin?''

'' Hayır, eminim. Bir beden küçüğünü aldım,'' diye adice sırıtmaya başladı Hakan.

'' Hay Allahım, bu şekilde gidemem ki spora,'' derken boy aynasının önüne doğru ilerliyordu Esra. Aynada gördüğü müstehcen manzara sonrası şok olmuştu, vajinası neredeyse ortaya çıkıyordu, dikkatli bakan herkes iki dudağının nasıl da şeftali gibi belli olduğunu fark edebilirdi. Taytın ağı, bacak arasına giriyordu ve ayırıyordu yarığını, ayrıca dudaklarının ne kadar kalın ve etli olduğunu da belli ediyordu. Bu taytın tek olumlu özelliği, ağ kısmında koruyucu pamuksu bir materyalle kaplı olmasıydı ama bu da iç kısmında sıkıntı yaratıyordu çünkü her adım attığında sanki cinsel organı daha da uyarılıyor gibi gıdıklanıyordu.

Hakan, karısının suratındaki şoke olmuş ifadeyi seyrederken keyifleniyordu. Bayılmıştı bu tayta. Arkadan bakınca, kalçalarının ve poposunun güzelliğini çok daha şekilli bir biçimde ortaya koyuyordu. Kalça yanaklarındaki gamzeleri bile fark etmek mümkündü neredeyse. Arkadan bakınca, taytın dikiş yeri, tam ortadan iki kalça yanağını ayırıyor ve sıkılığını gösteriyordu poposunun.

'' Hakan, bu şekilde sokağa çıksam beni tutuklarlar herhalde,'' diye yakardı kocasına.

'' E zaten bu yüzden aldım sana bu kıyafetleri. Şimdi, hadi gidiyoruz. Üstünü de giy, sonra da çıkalım,'' diye emretti.

Esra teslim olmuş gibi içini çekti ve kafasından geçirdi üst kısmını. Üst tarafın da sımsıkı ve daracık olmasına zaten şaşırmadı. Poposunu nasıl sardıysa, memelerini de öyle sarmıştı kumaş. Daha sertleşmeden bile meme uçlarını fark etmek mümkündü. Taytın üst kısmı, memelerinin hemen altında sonra eriyordu ve göbek bölgesinin büyük kısmı açıkta kalıyordu.

Salona gidene kadar sessiz kaldılar arabada. İkisi de heyecanlanıyordu ama değişik biçimlerde. Hakan, karısını zampara ve çapkın erkeklere teşhir edeceği için heyecanlanıyordu. Esra ise, heyecanın yanında endişe doluydu. Uzun zamandır spor salonuna gitmemişti. Ama yine de tanıdık birilerini görme ihtimali onu korkutuyordu. Bunun düşüncesi bile kalp atışlarını hızlandırmaya yetiyordu.

Yaşadıkları yerden uzakta bir spor salonuna kayıt yaptırmıştı Hakan yine de. Çalışma alanı gerçekten genişti ve etraf aynalarla kaplıydı, ağırlık aletleri, koşu bantları, fitness ve diğer aerobic ekipmanları bolca vardı. Belli bir ücret karşılığı sadece sizinle ilgilenen hocalar da vardı. Yüzme havuzu, sauna, hafif içecekler için bir bar ve her türlü alet mevcuttu bu salonda. Yoğun olmayan saatlerde bile gerçekten faal bir salondu. Yalnız, görünen o ki, salondaki bütün müşteriler gerçekten fitti ve pek de spora ihtiyacı yokmuşlar gibi görünüyorlardı. Yakışıklı erkekler ve güzel bayanların arasında olmak iyi hissettiriyordu belki de.

Hakan ve Esra salona beraber girdiler ve kendilerine bir koşu bandı buldular. Hakan ısınma egzersizleri yapıyordu, Esra da kendisininkilere başlamıştı. Hakan yeterince ısınınca, eşofman üstünü çıkardı ve koşu bandına geçti. Esra'nın ısınmaya devam etmesi izlerken, sonunda ona seslendi.

'' Hadi Esra, çıkar üstünü,'' diye seslendi. Esra da üstüne bir eşofman üstü giymişti evden çıkarken.

Esra daha fazla erteleyemeceğini bildiğinden bu istedi, yavaşça çıkardı üstünü. Etrafına bakındı ama kimse onunla ilgilenmiyordu şu an. Koşu bandının hızını ayarladı ve koşmaya başladı. Bir sorun olduğunu anlaması fazla uzun sürmedi. Kısa taytının ağı, cinsel organının arasına girmeye başlıyordu her adımda, hareket ettikçe, bacaklarının arasına yumuşak bir temas sağlanıyor, bu da ona küçük seksüel dalgalar olarak geri dönüyordu kasıklarından yayılarak.

Hakan karısının koşmaya başlamasıyla memnun oldu, yüzündeki bakışın ne anlama geldiğini ve nasıl hissettiğini tahmin edebiliyordu. Bu kadar zalim fikirler bulduğu için kendince gurur duyuyordu.

On dakika kadar sonra, Esra artık sakinliğini koruyamıyordu. Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı ama bunun sebebi egzersizler değildi. Bacaklarının arasındaki sürtünmeye ne kadar daha dayanabilir bilmiyordu. Kahretsin, taytın artık arka deliğine değdiğini bile hissediyordu, kalça yanaklarının arasına sıkıştıkça kumaş. Her adımda, testere hareketiyle ileri geri sürtünüyordu.

Esra'nın suratı kıpkırmızı olmuş ve ter içinde kalmıştı. Göğüs kafesine sığmıyordu kalbi. Birden, önündeki aynada iki adam fark etti, arkasına geçmişler, konuşuyor gibi yapıyorlardı, ama o poposuna baktıklarına emindi. Davetsiz bir coşku içini sardı, çoktan göl gibi olan bacak arasına ekstra sıvılar ekleyerek. Bacaklarının boşalmaya başladığını fark ediyordu, yanlarındaki barlara tutunarak dengesini korumaya çalışıyordu hala koşarken, titriyordu. Ne kadar çabalasa da vücudu ona ihanet ediyordu. Çabucak ayaklarını çekti altında kayan banttan ve kenara geçti. Yumruklarını, beyazlaşana kadar sıktı elleri, sıkıca tutunuyordu, kafasını önüne eğdi.

Hakan, karısının koşmayı bırakıp, korkuluklara tutunarak zorlukla ayakta durduğunu ve bedeninin sarsıldığını görebiliyordu. Ne olup bittiğini tahmin ediyordu, Esra, spor salonunun ortasında boşalmak üzereydi. En çılgın rüyalarında bile göremeyeceği kadar başarılı olmuştu Hakan.

Arkasında onu izleyen adamlar yüzüne dikkat etmiyordu bile, gözleri kalçalarındaydı Esra eğildikçe.

Az önce olan şeye inanamıyordu Esra, bu kadar hızlı ve kolay doruğa ulaştığını hiç hatırlamıyordu. Koşu bandına tekrar çıktığında bacakları hala güçsüzdü. Aletin hızını neredeyse yürüyüş yapar hıza kadar düşürdü. Hala daha, bacak arasına baskı yapan taytın ağını hissediyordu hassas bölgesinde. Tekrar yükselmeye başlayan duygularını kontrol etmek için savaşmaya başladı. Bir koşu bandında geçirdiği en uzun yarım saatti bu.

Hakan karısının yanına geldi, koşu bandında işi bitince Esra'nın. '' Canım, biraz ağırlık çalışman için Orkun hocayla konuştum, seni bekliyor,'' dedi Hakan.

'' Ya Hakan!'' diye itiraz etmek istese de, kendilerine doğru yaklaşan Yunan Tanrıçası görünümlü spor hocasını görünce, sesini kesti birden. Ter kaplı yüzünü sildikten sonra, havluyu önüne koydu, kasıklarının görüntüsünü kapaması için.

Orkun yanlarına gelince, Hakan, adamı karısına takdim etti tanışmaları için, yakışıklı ve çok fit biriydi hoca. Yirmili yaşlarının ortasında görünüyordu. Belden yukarısı, dar olmasa da tişörtünün altından, ne kadar kaslı olduğunu belli ediyordu. Basketbolcuların giydiklerine benzeyen bol bir şort giymişti, kaslı bacakları göz önündeydi.

'' Seni Orkun hocanın deneyimli ellerine bırakıyorum hayatım. Ben gidip kendime meyve kokteyli alacağım.''

Esra, Orkun'un yanında ayağa kalktı, havlusunu hala belinde tutuyordu haddinden fazla vücut hatlarını belli eden giysisini kapamak için. Ama, Orkun'un gözlerinin sertleşen meme uçlarında olduğunun da farkındaydı.

'' Pekala Esra hanım, biraz ağırlık antrenmanı yapmaya ne dersiniz. Buraya oturun ve sırt üstü uzanın. Daha önce halter çalıştınız mı?'' diye sordu genç adam, gülüyordu ve havluyu çekmesini izliyordu bel bölgesinden Esra'nın.

'' Umm..evet, çalıştım,'' dedi ağırlığın altına yatarken Esra. Genç adama vermekte olduğu manzaranın bilincinde olduğundan yüzü kızarmaya başlamıştı. Bu pozisyonda, bacaklarını aralaması gerekiyordu ve belden aşağısı tamamen ortadaydı şimdi, görüş açısındaki herkese. Orkun'un gözlerinin çoktan kasıklarında olduğunu biliyordu, hatta derin bir iç çektiğini bile duydu adamın.

İlk defa başlayan birine yaptığı gibi Esra'ya da ısınma hareketleri yapması için yardımcı oluyordu Orkun. Kollarıyla ve ayaklarıyla ağırlık çalışmasına yardım ediyordu, bazen ağırlığı kendi de tutuyordu Orkun, kaldırmakta zorlanınca ağırlığı o tutuyordu. Hatta karnının üstüne bile yatırıp, dizlerinden aşağısı ile, tersten ağırlık kaldırmasını bile istemişti Esra'nın. Bu pozisyonda, poposu kabak gibi ortaya çıkıyordu, hem Orkun için, hem de arkalarından geçen erkekler için mükemmel bir manzaraydı bu.

Sonlara doğru, sırt üstü yatarken Esra, bacaklarını ortalayıp karın bölgesine kadar geldi Orkun hoca, ağırlığı kaldırmasına yardım etmek için. Son seti yapıyorlardı ve zorlanıyordu Esra. Gözlerini halterden ayırıp, önüne bakınca, gördüğü manzara karşısında gözleri faltaşı gibi açıldı. Şortunun içini görebiliyordu alttan bakınca. Altına iç çamaşırı giymemişti! Yarı sertleşmiş ereksiyonunu görebiliyordu şortun altından! Yenilenen bir heyecan dalgası vurdu bacaklarının arasındaki kaygan sahile, ağzından mırıldanır gibi sesler çıktığının farkında bile değildi. Hiç bu kadar büyüğünü görmemişti ki!

Setler sona erip çalışma bitince sonunda rahatladı Esra. Taytın ağ kısmındaki koruyucu kısma rağmen, ve çok dar olmasına rağmen, sularının aktığını hissedebiliyordu. Orkun hoca, numarasının yazılı olduğu bir kartvizit uzattı Esra'ya. Karta göz gezdirince, Orkun'un lisanslı bir fitness hocası ve masöz olduğunu okudu. Altta küçük bir not da vardı. Evlere gidip, özel spor dersleri ve masözlük de yapıyordu anlaşılan. Peki kocası bunu biliyor muydu Orkun'la tanıştığına göre?

Yorum Yap

Yorumlar